02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
I HAZİRAN 2003 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA J\_ U J_j J. U J \ kultur(5 cumhuriyet.com.tr 15 UYCARLIKLARIN İZİNDE OKTAY EKİNCt Tarihi Kentler Birliği'nin Bursa'daki toplantısına UNESCO temsilcileri de katıldı Uluslararasıbuluşma...Kültürel mirasın korunmasına yö- nelik konulan değişik kentlerde top- lanarak ele alan Tarihi Kentler Bir- ligi (TKB), kuruluşunun 3. yılını da krutladığı son buluşmasını Bursa'nın e^v sahıpliğinde ve bu kez "uluslara- rası" konuklarla da birlikte gerçek- leştirdi. 30 Mayıs 2003 günü TBMM Baş- karu Bülent Arınç ve Içışlen Baka- nı Abdülkadir Aksu'nun da açılışı- na katıldıklan toplantıya, Avrupa Ta- rihi Kentler Bırliği Başkanı Dr. Lo- uis Roppe, genel sekreteri Brian Smith ve Avrupa Konseyi Kültür Dairesi Başkan Yardımcısı VVolfdiet- rich Elbert'le birlikte UNESCO Dünya Mirası Merkezi Direktörü Minja Yang. hem destek verdiler hem de oturumlan yönetip bıldiriler sundular... Avrupa'dan ve blzden... Iki gün süren toplantılarda, Saray- bosna, Filibe, Bitola ve Selanik'ın belediye başkanlan ile Lizbon'dan Prof. Manuel Costa Lobo, kendı kentlerindeki tarihsel çevrenin ko- runmasına yönelik proje ve uygula- malannı anlattılar. Türkiye'den sunulan "örnekler" ise özellıkle bu konuklann da "bil- gilendirilmeleri" amaçlanarak be- lirlenmışti. Safranbolu Belediyesi, UNES- CO'nun Dünya Mirası lıstesine gir- meleriyle birlikte artan ilginin, tari- hi kentle turizmi de tanıştırdığını an- DÜNYA KORUMACILARI CUMALIKIZIKTA: Tarihi kırsal mimarinin kentsel dokuya dönüşmesinde en özgün örneklerden olan Bursa'daki Cumalıkızık köyü, dünya kültürünün simge isimleriyle de tanışmış oldu... (üstte) MtNJA YANG AÇIKSÖZLÜYDÜ: UNESCO'nun Dünya Mirası Merkezi Direktörü Minja Yang, hem Tarihi Kentler Birliği oluşumundan övgüyle söz etti, hem de tarihi kentlerdeki bakımsızlığa serzenişlerde bulundu... (yanda) lattı... UNESCO sözcüsü Minja Yang'ın tarihi kent yönetimlerine; "Turizm ateş gibidir; çok iyi ye- mek de pişirilebilir, her şeyi yakıp kül de edebilir..." şeklindeki uyan- sı, kuşkusuz Safranbolu için de ge- çeriiydi... Mardin için sürdürülen koruma ça- lışmalannı aktaran Prof. Dr. Metin Sözen, bu "dünya mirası" kentımi- zin de yine UNESCO listesine aday oluşunun "Tüm Türkiye ve insan- lık açısından önemini" vurguladı... Ankara nın eskı kent merkezini kapsayan Altındağ Belediyesi tara- fından sunulan; "Uygarüklann Be- şiği Anadolu'nun Merkezinde, Çağdaş Uygarlığımızın Başkenti" temalı belgesel film ıse özetle şu mesajı venyordu: "Atatürk'ün bu kenti cumhuriyetin merkezi yap- ması, sadece coğrafi özelliğinden değil, tarih içindeki derinliğinin tüm Anadolu'vu kucaklamasın- S O N U C B I L D İ R C E S I ' N D E V U R C U L A M A L A R 'Dünya Mirası' olabilmek d ruruTj-LO mnrLrn EUROPEAN : s » o : : ' : - Hıstofic îown$ & Pegıons Tarihi Kentler Birliği'nin Uluslararası Bursa Buluş- masf ndaki son oturumunda, önce yabancı konuklar ken- di yorumlannı aktardılar... Prof. Dr. Ruşen Keleş'in ge- nel değerlendirmesinin ar- dından tüm katılımcılarla gerçekleşen "forum"da da 2 gün süren toplantılann "sonuçlanm" oluşturacak görüş ve öneriler dile getirildi... "TKB-Bursa Bildirgesi"nin, aynı zaman- da genel tema olan "korumada yerel yöne- tişim/iyi yönetim" hedefi için de belirlenen başlıca ana vurgulamalan özetle şöyle: - "Kültür ve doğanın bütünselhği", 21. yüzyılın temel yaşam ilkesidır. Özellikle do- ğal SlT'lerin Kültür Bakanlıklanna bağlı ön- lemlerle korunması gereğinden asla vazgeçil- memelidir. - "Uluslararası Kültür ve Çevre Sözleş- meleri"nin önemi giderek artmaktadır. Hü- kümetlerin ve herkesin bu sözleşmelerdeki ilkeleri yeniden anımsamalan ve uymalan- nm sağlanması öncelikli hedefler arasında yer almalıdtr - "Koruma Eylem Plan- ları" için artık daha fazla gecikme olmamahdır. Hü- kümet ve hükümet dışı tüm kuruluşlar, tarihi ve doğal çevre mirası için "ortak iş ve eylem takvimlerini" be- lirleyerek kalıcı ve etkili uy- gulamalan bu takvime göre başlatmalıdır. - "Dünya Mirası" kavramı, tüm tarihsel kentlerin ortak evrensel kimligi ve en önemli gerçekliğidir... Yerel yönetimler, son yıllarda gözlenen "dünya kenti olma" özlemlerinin önüne ve en başuıa "insanlık mirasını yaşat- ma" hedeflerini koyarak geleceği planlama- lıdırlar. dan ötürüdür..." Bu sunuşlan Diyarbakır, İzmir, Bursa ve Kayseri-Ağırnas beledi- yelerinin yine kendı kentlerindeki kültürel değerleri yaşatmaya dönük çalışmalannı anlatmalannı izledi. Çok sayıda uzmanın konuşmacı ol- duğu panellerde ise "Kültürel Mi- rasın Korunması ve Geliştirilmesi İçin Yerel Yönetişim" konusunda görüşler ve öneriler dile getirildi. Başkanlar bandosu Kuzey Kıbns'tan Gazi Magosa, Girne ve Lefkoşa belediye başkan- lannın da katıldıklan toplantılann en coşkulu konuklan ise kuşkusuz Avusturya'dan koşup gelen "Beledi- ye Başkanlan Bandosu" ve üyele- riydi. Yaklaşık 20 kentin belediye baş- kanı, yerel yönetimler arasındaki dostluİc duygulannı "marşlarla" seslendirdiler... Bursa Büyükşehir Belediye Baş- kanı ve TKB Başkanı Erdoğan Bi- lenser ile Bursa Valisi Oğuz Kaan Köksal, Avusturya'da bestelenen "Bursa Marşı"nın notasını, aynı müzik eşliğinde teslim aldılar... Ar- dından TKB üyesi belediye başkan- lan da "Anadolu havaları" eşliğin- de piste dalarak her biri kendi yöre- sel oyunlanndaki ustalıklannı sergi- leyip Kars'tan Ödemiş'e, Edir- ne'den Hasankeyf e unutulmaz bir "folklor" gösterisi yarattılar. Feridun Andaç 'Babil'e Yolculuk' kitabmda yaşadığımız coğrafyayı anlama bilincinden yola çıkıyor Oyküden şîire uzanan denemeler ERDEM ÖZTOP 7. Ankara Öykü Günleri'nin 'Onur Konuğu'olan Feridun An- daç ı. sunuş konuşmasında Semih Gümüş. "...iki elin parmakJarın- dan bile az sayılabilecek eleştir- menlerin önde geleni" diye tanıt- mıştı. Feridun Andaç. geçtiğimiz günlerde Bâbil'e Yolculuk' adlı ki- tabını okurla buluşturdu. Bu kitap dolayısıyla Andaç İa söyleştik. Gezgin ve gölgesi... - Kitabınızın kapağındaki türe baktığımda deneme/eleştiri söz- cüklerinin kullanıldığını görüyo- rum. Ama 'Babil'e Yolculuk'un seyrine daldığımda akla gelen tüm türlerin bulanıklığına kapıhyo- rum. Başlarda deneme, ardından öykü; öykü uzatılsa roman ve bü- tün hikâyelere egemen olan şiir? Bu tezime katilır mısınız? FERİDUN ANDAÇ - Türler ara- sı yolculuğun yansılan bu deneme- lerin çıkış noktalanndan biri. Yaz- mak düşüncesinin ekseninde gelişen bır tanıklığın diliyle yazılması, ister istemez, her bir denemenin anlatıcı- sının içgöz'ünün yansılannı getirdi. 0 da, günümüz insanının yazmakla okumak. gezmekle görmek arasın- dakı uğraşının birikimini kaçmıhnaz biçimde her bir anlatıya yansıttı. Im- lediğiniz gibi öyküden şiire uzanan bir gezgin anlatı biçemi denemelerin biçemini belirledi. - Aslında size bu kitapla belki de doğanın güzeUiklerini okurla pay- • Yaşamı algılayış biçimi, insana ve mekâna bakma/anlama düşüncesi, Feridun Andaç 'ın denemelerinin tözünü oluşturuyor. laşmak isteyen, onlara tavsiyeler- de bulunan yazar-rehber tanımla- masında bulunabilir miyim? ANDAÇ - Öylesi bir kaygıdan yo- la çıktığımı söyleyemem. Yaşamı al- gılayış biçimim, insana ve mekâna bakmay anlama düşüncemin dene- melerimin tözünü oluşturduğunu söylemeliyim. Bunun içine ağan her bir bakış söyleyiş özelliği okurla aramda kurulmasını istediğim yeni bir dili yarattı. O da, yazının anlatı- cısı kurucusunun gezgin bakışıyla biçimlenegelen bir söyleyişti aslın- da. Yazar/anlatıcı orada salt ku- rananlatan değil, yaşayıp ettikleri- ne, tanıklıklanna baktırandır da. Bu bağlamda gezgin ve gölgesi diye ad- landırmak daha doğru. Okuru yazının gezgini kılmak - Diğer denemelerinizde olsa da özellikle 'Akdeniz'de Zaman ve Mekânların Dili' başhklı deneme- de kendinizle birlikte okurları da anlattığınız düıryaya götürüyorsu- nuz. Bunda sanırım anlatılan mevsimle günümüzün eş olması- nın da payı var gibi. ANDAÇ - Yaşadığımız coğrafya- yı anlama bilincinden yola çıktığımı söylemeliyim ilkten. Bakmakla gör- mek, yaşamakla hissetmek arasında bir duygu git-geli. Ötesi ise Doğu- Batı yüzleşmesinin bizdeki yansıla- nna bakış. Bu anlamda mekânlann dili, yaşadığımız coğrafyanın zen- ginlığı 'neredeyiz/nereye aitiz?' so- rulanna yanıt arayışını da getirir. Bu bağlamda günü güncele değil de, da- ha ötesine, o değindiğiniz mevsim- lenn dilinm de ırağına giden bir söy- leyişi. bakışı yeğlediğimi imlemek istenm. Okuru yazının gezgini kıl- mak düşüncemin arkasında da bu ol- sa gerek. - Ve bir dipnot; sizi sanınm bu türü yazmaya itenlerin başında çocukluktaki dayının epey katkısı \ ar. "Dayımdan bize yansıyan im- ge, gezginliğin, gezip görmenin in- sanı gelişriren/zenginleştiren bir olgu olmasıydı." (Cumhuriyet, 8 Mayıs 03, s. 15) ANDAÇ - Sanırım her yazann ya- zı belleğinde bu türde imgeler, mo- deller vardır! Benımse, bir yanda gezgin iyi bir okur dayım; öte yan- da ise yerleşik masal anlatıcısı halam vardı çocukluğumun düş e\Tenınde. Onlan yazıda bir araya getirebildım ne yazık ki! Bin görmek gezmek duygumu, öteki ise yazmak düşün- cemı hep körüklemıştir. Gitmekle kahnak, yaşamakla ölmek arasında- ki bır duygunun gezgini olarak ya- zıya yönelmemde bu iki insanın et- kisi, yönlendiriciliği önemliydi be- nim için. Tabii ki, bir de babamın anlatıcılığı, resme ilgisi... - 'BabU'e Yolculuk'un ardından okur, sizden neler bekleyecek? ANDAÇ - Gönlümün Yitik Yur- dunda öykü kitabım okura ulaştı. Sonbaharda ikinci öykü kitabım Kar Masalları. yeni denemeleri içe- ren Ceüle'de Kuşlar Ölüyor'la Gü- nün Gölgedeki Izi çıkacak. Yaşar Kemal'in Sözlerinde Yaşamak ve Yazarın Kitabı ise şu günlerde okurla buluşmak üzere. Bir biten, bır de yazımı süren iki roman var gün- demimde. Yeni kitaplar, yeni çalış- malar hep masamın almlığında yer alıyor... ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Bir İmecenin Öyküsü: Mehmet ve Sema Rifat... Mehmet ve Sema Rifat ile ne zaman tanıştık, tam olarak hatırlamıyorum. Ama tanışalıdan beri çeyrekyüzyılıgeridebıraktığımızdakesin. Bu, hep imece içerisinde, ortak üretimlerin eşliğinde geçen bir çeyrek yüzyıl oldu. Dostlukların en sağlamları- nın imecelerin perçinini taşıdığı gerçeğini doğru- larcasına. Mehmet ve Sema Rifat, iki dilbilimci ve iki çevir- men. Mehmet Rifat'ın yaşamı bir noktada benim- kisine çok benzeyen bir yaşam. Ikimiz de bildikle- rimizi zaman zaman üniversitelerdekı öğrencıleri- mizle paylaştık, fakat alanlarımızda çalışmalarımı- zı sürdürebilmek için hiçbir ortamı olmazsa olmaz saymadık. Belli yerler için belli çahşmalar hazırla- maktan çok, önce üretimlerimizi gerçekleştırdik, sonra onlara yer aradık. Bir zamanlar Istanbul Üniversitesi Edebiyat Fa- kültesi Yabancı Diller Yüksek Okulu'nda kesişen yollarımız, benim YAZKO Çeviri'nin başına getiril- memle birlikte çok yoğun bir birlikteliğe dönüştü. llk sayıların hemen ardından Mehmet Rifat'tan, dergide "Dilbilim Yazılan" başlığı altındadüzenli bir bölüm oluşturup oluşturamayacağını sordum. Ala- cağım yanıtı önceden biliyordum. Tıpkı sevgili Yur- danur Salman gibi, Mehmet ve Sema Rifat da imece tiryakisiydıler. "Dil Yazılan", YAZKO Çeviri'nin Mayıs-Haziran 1982'de çıkan 6. sayısında, "Prag Dilbilim Çevre- si" ile başladı ve derginin son sayısına kadar sür- dü. İki yıla yakın bir süre boyunca Mehmet ve Se- ma Rifat, bu bölümü neredeyse kuramsal düzey- de bir dilbilim okulunadönüştürdüler. Derginin yö- netmeni olarak bana düşen tek şey ıse her sayı ba- sıma verilmezden önce Mehmet Rifat'ın kılı kırk ya- rarcasına birtitizlikle hazırladığı dosyalara hayran kalmak oldu. Roman Jacobson Bölümü, Dilbilim ve Göstergebilim Tenmleri, Andre Martinet ve Ro- land Barthes bölümlerı, aklıma gelen ilk dosya başlıkları. Bu sürekli çahşmalar boyunca Mehmet ve Sema Rifat, "Dilbilim Yazılan"n\ hem kendi ya- zılarıyla ve çevirıleriyle hem de başkaca uzmanlar- dan aldıkları ürünlerle desteklediler. YAZKO Çeviri'nin yayınına son vermesı, Mehmet ve Sema Rifat ile imecemizin sonu olmadı. Sonra- ki yıllarda çeşitli dergi ve kitap projelerinde birlik- te olduk. Bu imece atmosferi, sonunda bir alışkan- lığa dönüşmüş olacak ki Mehmet Rifat, bazen uzun bir aradan sonra kendisine telefon açtığım- da: "Bu kez nasıl bir dergi düşünüyorsun" diye sormaya başlamıştı! Kimi dostlukların akıp gıden zamandan bağım- sız olduklarını düşünüyorum. Onların temelı öyle sağlam atılmıştır ki başkalarına çok uzun gibi ge- lebilecek zamanlar boyunca yüz yüze gelme fırsa- tı bulunamasa bile o dostlukların, üstlerine bina edilmiş imece atmosferleriyle, daha doğrusu ime- ce tiryakilikleriyle birlikte, hep orada olduklarını ve onlarla yeni ufuklara açılabıleceğinizi bilirsiniz. Mehmet ve Sema Rifat ile aramızdaki dostluk da işte bu türden. Biliyorum ki yollar bir yerde hep ke- sişiyor ve her şey araya hiçbir zaman girmemiş- çesine yeniden başlıyor. Bu yol kesişmelerı tele- fonda ya da Mehmet ve Sema Rifat'ın Beylerbe- yi'nde, apartman yığınlarının ortalık yerinde ayak- ta tutmayı başardıkları, kedileri, köpekleri ve kuş- larıyla bir doğa parçasına çevirdikleri ahşap evle- rinde olabiliyor. Ama, hep oluyor. Şimdilerde Mehmet Rifat'ın Dünya Yayıncılık'tan "Çeviri Seçkisi I - Çeviriyi Düşünenler" başlıklı ye- ni bir kitabı çıktı. Yolumuz, doğal olarak bu imece içerisinde de birleştı. Kitap, çevirinin düşünsel te- mellerini gözler önüne seren bir seçki niteliğınde. Bugün geriye baktığımda, yaşamımın akışı içe- risinde Mehmet ve Sema Rifat'la, Yurdanur Sal- man'İa, kısacası, çalışmalannı cıddiyetleriyle hep birer erdeme dönüştürmeyi başarmış olan bu in- sanlarla imeceler içerisinde var olabilmenin mut- luluğunu sürekli yaşıyorum. e-posta: ahmetcemal a superonline.com acem20(« hotmail.com Aslı Giray, Bahreyn yolcusu • ANKARA (ANKA) - KKTC'deki Doğu Akdeniz LT niversitesi öğretim üyelerinden piyanist Aslı Giray ve viyolonist Alexander Zabolotkov, 14 Haziran'da Körfez ülkelerinden Bahreyn'in başkenti Manama'da bir konser verecek. Bahreyn Ulusal Müzesi'nde verilecek konserin, Türkiye ile Bahreyn arasındaki kültürel ilişkileri gelıştirmek amacıyla Türk Büyükelçiliği'nin işbirliği ve THY'nin sponsorluğuyla düzenlendiği belirtiliyor. BUGUN • NARDİS JAZZ CLUB'da 21.30'da Özyılmaz & Yalay & Tezer Trio konseri. (0 212 244 63 27) • RUMELİ HİSARI'nda 'III. Rumeli Hisarı Tiyatro Buluşması' kapsamında 21.00'de Açık Tiyatro dan Olağan Mucizeler'. (0 212 291 51 96) • İFSAK'ta 19.30'da Ibrahim Göksungur'un 'Gizemli Kıta Hindistan' adlı saydam gösterisi. (0 212 292 42 01) M AKBANK KÜLTÜR SANAT MERKEZİ nde 20.00'de Sunay Akın'ın katılacağı söyleşi. (0 212 252 35 00) • FRANSIZ KÜLTÜR MERKEZİ nde 19.00'da 'Fransız Düşüncesi I: 'Claurde Levi - Strauss'un Yapısalcı Düşüncesi' adlı Didier Gazagnadu nun katılacağı söyleşi. (0 212 334 87 10) ISTANBUL MÜZİK FESTIVALI'NDE BUGÜN • AYA İRİNİ MÜZESİ'nde 19.30'da Tekfen Filarmoni Orkestrası konseri. Şef: Saim Akçıl. • ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ'nde 19.30'da Muhittin D. Demiriz dinletisi. • AVCILAR BARIŞ MANÇO KÜLTÜR MERKEZİ'nde 19.30'da Fazü Say konseri. (0 212 334 07 00)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle