04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 25MAY1S2003PAZAR 10 P A Z A R YAZILARI [email protected] En iyisi çekip gitmek... Bir Zürich ziyareti dönüşü yolumuzu uzatıyoruz. Bilinçli. Hava güzel, yazdan kalma. Waldshut'tan Almanya'ya giriş yapıyoruz. Feldberg yakuıJanndan geçerken, şurada mola verelim, dağın yamaçlannda şöyle bir yüriiyelim, diyoruz. Caritas evi yaîcınlannda otomobili park ediyoruz. Agaçlar arasından uzanan yol 1000 metrenin üzerine çıkıyor. Az sonra agaçlar seyrekleşiyor, ötelerde Isviçre'nin dağlan, giiney Karaormanlar'ın tq>eleri görünüyor. Öğle yemeğini Feldberghof un terasında alıyoruz. Iki masa ötede neşeli bir grup dikkatimizi çekiyor. Gülüşmeler, yüksek sesle şakalaşmalar. Az sonra kızlı erkekli gruptan biri ayağa kalkıyor, konuşmaya başhyor. Sesler kesiliyor, herkes dikkatle onu dinliyor. Gençten adam ciddi konuşuyor, aynlıktan söz ediyor. "Gün gelecek, yine buluşacagız" diyor. "Fakat ataı yazmuz, buralardan çekip gftmelisiniz, diyor. OzJeyeceğiz sizterL" Biranın biri geliyor, biri gidiyor. Litrelik kadehleri taşıyan garson kadınlar kalabalık gnıba içki yetiştiremiyor. "Berthold" diye sesleniyor biri: "Kamyon ne zaman geliyor?" Sorduğu dostu uzunca boylu, iriyan biri, kırk yaşlannda gösteriyor. Gülümsüyor, biraz hüzünlü. "Yakmda" diyor. Yanında oturan krzlı saçlı kadın atıhyor: "On gün daha var. Kartonlar hazır. Onlar gfttikten beş gün sonra da biz yoJa koyuIacağEZ." Konuşmalardan Berthold'ün Karaormanlar'da çiftçilik yaptığını ögreniyoruz. Iki çocuğu var, geçim sıİantısı yok. "Bu ülkede yaşanmaz" diye yine konuşmaya başlıyor. "Her şey durmuş, gelişme yok, ükanma var! En iyisi dunım daha da körüleşnıeden buralardan çekip gjtmek!" Biraz sonra eski Yugoslavya'ya, Belgrad yakınlannda bir kasabaya yerleşeceklerini ögreniyoruz. STUTTGART AHMETARPAD Dayanamayıp soruyorum. "Peki orada yaşam koşullan buradan daha nu iyi?" "Hayır" diye kansı atıhyor, "Fakat orada insanlar yeni bir başlangKin coşkusunu yaşryor. Emeğimizin karşıhğuıı alacağımıza eminiz. Orada her insanm hedefi var. Bizim de olacak." Kamuoyu yoklamalan yapan kuruluşlardan Emnid'in açıklamalanna göre son bir yılda "çekip gitmeyi" ciddi olarak düsjeyen Almanlann oranı artarak yüzde 25'e çıkmış. Resmi kayıtlara göre her yıl yüz bin insan başka bir ülkeye göç ediyor. tsviçre'ye, Kanada'ya, Amerika'ya, Avustralya'ya, Yeni Zelanda'ya, Güney AfVika'ya gidenlerin çoğunluğu 20 ile 50 yaş arasında ve meslek sahibi kişiler. Uzmanlan ve politikacılan iki şey çok rahatsız ediyor. Biri, gençlerin Almanya'ya sırt çevirmesi, öteki ise gidenlerin her yıl milyarlarca Euro kapitali Almanya'dan çıkarması. "Kocaman bir eve, şık bir otomobfle hic gereksiniminıiz yok" diyor Berthold. "Onemti olan stresi az, kafanıın dinç olduğu, ailemin huzurhı ve de mutlu yaşayabfleceği bir ülke." Almanya'yı her yıl terk eden yüz binler içinde, burada iş bulamadıgından giden çok az. Yabancılan kabul eden ülkeler işsiz, parasız göçmen istemiyor. Ünlü Gallup araştırma kuruluşunun 15 ülkede yaptıgı kamuoyu yoklamasına göre Almanya'da insanlar giderek kötümserleşiyor. Hükümet ortağı Yeşiller kısa süre önce "ülke uçurumun kenannda" sözleri ile bir acı gerçegi itiraf etti. Işsizliğin her ay yüz bin artarak 5 milyon sınınna dayandıgı, ekonomisinin hızla gerilediği Almanya'da yaşayanlann sadece yüzde 13'ü geleceğe iyimser bakıyor. Aynı listeye göre Türkiye'de yaşayanlann iyimserlik oranı ise yüzde 31. Alman toplumunun en çok güvendiği kurum - Türkiye'de de oldugu gibi- ordu. Yine Gallup'un araştırmalanna inanmak gerekirse, Alman insanı en az kilise ile meclise güveniyor. Yan masadakiler artık suskun. Köpüğü kaybolmus bira kadehleri öyle duruyor önlerinde. Az sonra sessizligi bozan yine Berthold oluyor: "Siz saıuyor muydunuz ben emekliKgime dek burada öyle ot gibi yaşayıp duracaktnn?" Kansı lafa kanşıyor: "Tam dört yıl boyunca başmun etini yedi durdu, rahat vermedi Beni çok huzursuz etti-" Dostlan susmaya devam ediyor. Uzmanlar 2003 sonunda beklenen göç sayısından şimdiden korkmaya başladı. Ikinci Dünya Savaşı'nın ardından bile böylesine çok Alman ülkesini terk etmemişti... www.ahmet-arpad.de Fenomenler ülkesi Amerika Bir fenomen nasıl yaraünr" sorusunun yanıhnı merak edenlerin kısa da olsa bir süre Amerika'da yaşamalan yeterli. Kahramanlann ve idollerin ülkesi Amerika'nın son fenomeni "The Matrix". Çok yazıldı, çizildi, hakkında çok konuşuldu ve spekülasyonlara neden oldu. Serinin ikinci fihni "The Matrix Reloaded" gösterime girdiginde, hayatuı hemen her alanda büyük boyutlarda yaşandıgı Amerika tam bir çılgınlıga sahne oldu. Bu çılgınlığın boyutlannı görebihnek için sayılara başvurmak gerekiyor. Fihn 15 Mayıs'ta gösterime girmeden haftalar önce biletler internet üzerinden satışa çıktı ve ilk haftanın biletleri birkaç gün içinde tükendi. Süper kahramanlar Neo, Trinhy ve Morpheus kılıgına girmiş siyah güneş gözlüklü, siyah pardesülü, deriler içindeki fanatikler sinemalara akın ettiler. İlk günde sadece Kuzey Amerika'da 42.5 milyon dolar hasılat toplandı. Yapımcılannm gelmiş geçmiş en büyük film olacagı iddiasıyla piyasaya sürdükleri The Matrix Reloaded, 3.603 süıemada 8.517 kopyayla her yeri sardı. Bir hafta sonunda eldeedilen hasılat 151.9 milyon dolan buldu. Serinin l.filmiThe Matrk'in 5 haftada 171 milyon dolar topladığı düşünülürse rakamlann giderek ne kadar büyüdügü ^ " ^ " ^ " ^ anlaşılıyor. Böylece Amerika'nın en büyük şirketlerinden AOL Time Warner şirketinin bir kolu olan Warner Bros, fihnin yapımı için aynlan 175 milyon dolarhk bütçeyi yaklaşık olarak bir haftada toplamış oldu.Bütün bu nrtınanm ortasında, hakkında yazı yazmadan önce fihni izleme çabalanm ilk hafta sonuç vermeyince bir hafta bekledim. Sonunda kendimi sabahın 10.30'undaNew Jersey'de bir süıemada 18 kişiyle fihni izlerken buldum. Kimisi filmi begeniyor, kimisi de "üki kadar iyi değil, hayal kmkfağına uğradıin" diyor. İnternet üzerinde Hıristiyanlıktan Budizme ve Yunan mitolojisine kadar "Matmology" üzerine felsefe tartışmalan yapılıyor. Neo, film boyunca kendini kopyalayarak çoğalan onlarca Ajan Smith ile tek başma dövüşüyor. Yıllar öncesinin zayıf teknolojisi ile aynı tarz çekimlerde rol alan Cüneyt Arkm'ı hatırlatan ve gülmeme neden olan bu sahneler ilginç. Çünkü Süpermen gibi uçma yetenegi olan Neo'nun Ajan Smith'ler karşısına çıktığında neden hemen uçmayıp dakikalarca dövüştügünü ve en sonunda yine uçarak kurtuldugunu m^rak NEW YORK ZULAL KALKANDELEN ediyorum. Fakat bu bir eleştiri yazısı olmadığı için fibn hakkındaki düşüncelerimi detaylandırmayacagım. Amerika'da toplumsal histeriye yol açan etkisi açısından degerlendirilirse, söylenmesi gereken hususlardan birisi, The Matrix serisinin bilgisayar jenerasyonu için dijital ortamda hazırlanmış bir oyun olduğu. Film boyunca, özellikle 14 dakikalık araba takip sahnesini izlerken kendinizi sanki Play Station'da Grand Theft Auto III oynar gibi hissediyorsunuz. Amerika'da her şey öylesine kurgulanmış ki, The Matrix Reloaded gösterime girdiği gün "Enter The Matrix" adlı yeni bir video oyunu magaza raflanndaki yerini aldı. Televizyon izlerken her 12 dakikada bir araya giren reklam kuşaklannda sponsor fırmalann filmi tema alan reklamlannın yayımlandıgını görüyorsunuz. Taksilerin üzerindeki reklam panolannda fihne atfen o taksilerin gerçek olmadığını duyuran yeni bir reklam boy gösteriyor: "This Cab Is Not Real". Mağazalann vitrinlerinde fihnin karakterlerinin kıyafetlerinden esinlenen son moda giysiler var. Herkes The Matrix gözlüklerinden almak istiyor. Sokaklardaki duvarlar fılmin posterleriyle kaplanmış durumda. ~ ^ ^ ~ ~ — Haziran ayında yapımcı-yönehnen Wacbowsld kardeşlerin "The Animatris" adlı bir DVD'yi piyasaya sürecekleri, 6 Haziran'da The Matrix Reloaded'in IMAX versiyonunun sinemalarda izlenebileceği ve 5 Kasım'da serinin 3. filmi The Matrix: Revolutions'in gösterime gireceği duyuruluyor. İnsanlar şimdiden sabırsızlandıklarını söylüyorlar televizyonlardaki röportajlarda. "Kasmıa kadar bekleyemem!" diye çığlıklar atıyorlar. "Matrixmania", Amerika'da kol geziyor. Sanki bulaşıcı, günden güne yayıhyor. Olan biten gerçeİdikten uzak görünüyor, bir başka fihnin sahneleri gibi. The Matrix her yerde, internette, vitrinlerde, gazete ve dergilerde, en önemlisi de herkesin aklında. Metroda, otobüste, markette, herkes onu konuşuyor. Kitapçı raflannda fihni inceleyen kitaplar var. Görmek, bihnek, duymak durumundasınız. Peki ama bir yanhşlık yok mu? Fihnin sloganı "Free Your Mind", aklımrzı özgür bırakmamızı öğütlemiyor mu? Bunca reklam bombardımanı altında nasıl özgür kalacak akıllar, nasıl direnecek beyinler bu futınaya? Yoksa gerçek dünya bir bilgisayar programı mı? [email protected] Aznar'ın yerelseçim sınavı tspanya'mn sağcı Başbakanı Jose Maria Aznar ve par- tisi için bir 'sınav' niteliginde görülen yerel seçimler bugün yapıhyor. Seçim kampanyasında partisine destek veren İs- panyollaıia buluşan Aznar, yoğun sevgi gösterileriyle kar- şüaşryor. Aznar yönetimi, Iraksavaşmdaki ABD yanbsı tu- tumu ve Prestij petrol tankerinin yaratüğı çevre felaketin- deldsorumluluğuyüzünden İspanyol halkının desteğini yi- tirmişti. (Fotograf: AP) Bizim ayakkabılanmız daha büyük! New York'ta 20 yıldır 19 Mayıs'larda Türk yürüyüşü düzenleniyor. Biz henüz Kanada'da böyle bir geleneği başlatamadık. Biraz Türk nüfusunun azhğından, biraz da Türklerin Kanada'daki geçmişinin görece kısa obnasuıdan gerek. Bu açığı kapatmak için Toronto'daki Türk öğrenci dernekleri NY'deki yürüyüşe katılmak üzere kısa geziler düzenler, bir günlügüne de olsa Türk bayraklannı NY sokaklannda dalgalandırmaya katkıda bulunurlar. Umanm pek yakında yaklaşık 20 bin kadar Türk'ün yaşadıgı Toronto'da da görkemli Türk yürüyüşleri ve sokak festivalleri düzenlemeye başlayabileceğiz. Bu yolda, Türk Kanada Dernekleri Federasyonu'nun Türklerin sesini Kanada'da güçlendirmek ve bir çatı altında toplamak adına çok güzel çalışmalan var. Bunlardan birisi de Ontario eyaleti genelinde Türkçe yayın yapacak bir Türk TV'si projesi. Proje geçen eylül ayında hız k azandı ve henüz altyapı çalışmalan sürüyor. Halihazırda pek çok azınlık grubu. Kanada devleti tarafından desteklenen bir fon ile, yerel bir kanahn çatısı alhnda haftalık yayın yapıyor. Çin'i, Japonya'sı, Kore'si, Hindistan'ı, Ermenistan'ı, Ukrayna'sı, Azerbaycan'ı ve daha pek çok küçüklü büyüklü göçmen topluluk, kendi dilini, geleneklerini, k ültürünü ve ortak heyecanlannı televizyon aracılıgıyla haftada yanms aat dahi olsa paylaşabiliyor. Kanadade vletinin, buna destek olmayı bir yana bırakın, önayak olması ve fınanse etmesı gerçekten son derece başanlı bir göçmen ve azınlık politikasının eseri ve göstergesi. Şartlan ve tarihsel gerçekleri bir yana koyarsak, bu da alınabilecek dersler açısından başlı başma bir yazı konusu. Haftada bir Türkçe yayın yapma önerisi federasyona ilk geldiğinde, Toronto'daki Türk toplumunun yayıncılıkta tecrübeli,TORONTO MBERNA DE1VÜRYOL tecrübesiz tüm gönüllüleri el birliği ile projeye can vermeye çahştılar. halen de çalışmalar heyecanla devam ediyor. Burada, Türkiye'de nasıl zengin bir mozaik varsa, aymsı var diyebiliriz. Türlü değişik sebeplerle, değişik bölgelerden gelmiş, ortak bir dili, kültürü ve geçmişi paylaşan bir grup. Bu gibi çalışmalarda tüm amaç, birlikteliğimizi arttunıak, dilimizi duymak, türkülerimizı paylaşmak ve Kanada'daki kültür çeşıtliliğine bir başka baharat katabilmek. Bu noktada dil, yani Türkçemiz ortak paydamız. Bir ild hafta evvel. çalışma grubu olarak bir araya gelip, kanala sunacagımız pilot yayını izlerken, gözlerimizin nemlenmemesi, burnumuzun sızlamaması imkânsızdı. Şimdi hepimiz yayına geçeceğimiz günü heyecanla bekliyoruz. Çok uzaklarda, vatanımızda ise, 19 Mayıs kutlamalan üstüne gereksiz ve tüketici gerilimler yaşanıyor, dahası Eurovısion'a Ingilizce bir şarkı ile katılmayı gönlümüz kabul ediyor. Bırakınız herkes istedigince, gönlünce, anladıguıca kutlasın böyle bir kurtuluş, özgürlük gününü. Ne resmi yürüyüşlenmizden vazgeçelim, ne de coşkuyla yapılan sokak partilerinden, konserlerinden. Varsa başka çeşit kutlamalar, onlan da yapalım, neden ohnasın? 19 Mayıs, fikri ne olursa olsun, hepünizin dolup taştığı bir gün olmah, politik savaş konusu değil. Yanşmaya gelirsek. Bir yanşmayı kazanmak için, başka birinin kahbına girmekten, başka bir ayakkabıya sığmak için kendünizi zorlamaktan daha önemli şeyler var diye düşünüyorum; daha uzun vadeli, daha kıymeth şeyler. Korkanm ki, Sertab bu sene bize birincilik getirecek, sesiyle, yorumuyla, şarkısı ile; korkanm çünkü, eğer böyle olursa, seneye bir başka değerli sanatçımız aynı yolu izleyecek. Ve uluslararası arenada sesini duyurmak isteyen tüm diger sanatçılanmız da arkasından... Emin olahm ki bizim kendi ayakkabılanmız çok daha büyük ve müzik evrensel. Hepinize iyi pazarlar. Bahan olmayan mevsimsiz yürekler Henüz yurtdışına çıkmamış ve yanlış trenlere binmemiş bir üniversite ögrencisiyken, Ankara'daki Zafer Çarşısı'ndaki bir kitabevinin tozlu raflannda, o zaman genç bir şair olan Gülten Akın'ın "Kırnuzı Karanfil" adlı şiir kitabını buhnuştum. içindeki "tlkyaz" şiiri beni çok etkilemişti. O zamandan beri, nerde olursam olayım her yaz öncesi, bu şiirin dizeleri beni rahat bırakmaz. Bu yıl iki garip ilkyazı bir arada yaşadım. Mayısuı ilk iki haftası memleketteydim. "Bahar görmedik" dedi herkes, "birden yaz geldi". Baktım, ağaçlannın tomurcuklan gerçekten lsveç'tekinden çok daha küçüktü. Ben buna ilk kez tanık oluyordum. Genellikle burada saman nezlesi mevsimi başlaymca memlekete kaçanm ve orada o mevsim geçmiş olur. Bu kez fena yakalandım. Ayaklanm istemeye istemeye, aklun ve kalbün geride kalarak buraya döndüm. tsveç'te ısınmak bihneyen bir ilkyaza tanık oldum. Buradaki dostlar, "Yahu bize biraz güneş getireydin" dediler, oysa ben onlara bol bol can erigi ve edebiyat dergisi getirmiştim. Isveçliler, büyük bir heyecanla yaza hazırlanıyorlar. Gazetelerin en çok satan konusu hava tahmini. Tabloid boydaki gazetelerin birinci sayfalanndaki başhklar bunu kanıtlıyor: "Yazm güneş işte buralarda olacak", "Güneşe en ucuz turlann Hstesi", "Tatil için en güvenilir ülkeler" vb... Türkiye'ye geçen yaz 220 bin îsveçli gitti. Bu yıl bu rekorun aşüması bekleniyordu ama, Irak savaşı ve onu izleyen gelişmeler durumu değiştirdi. Uzakdoğu, SARS nedeniyle gündemden çıktı. Ingiltere, ABD ve bazı Müslüman ülkeler de El Kaide ve benzeri örgütlerin misilleme yapması korkusuyla aynı akıbete uğradı. Ülkemizin durumu henüz belirsiz. Türkiye'ye daha önce gidenler, mutlaka yeniden gitme istegiyle dönüyorlar. Bazı büyük turizm şirketleri, ülkemizde yeni tatil beldeleri tanıtmakta. Bendeniz ise, baharlardan ilkinde iklimimi şaşırdıgım için, ikinci ve sonuncusunda bir şeyler yapmayı deneyeceğim. İlk yaz, umut ve beklenti mevsimidir, güz ise hüzün ve bitiş. Yaşananlar yaşanmıştır, yaşanmayanlar "bir başka bahara" kalmıştır. Aradan bir yaz geçmiş, insanın yalnızca yüzünü, kolunu yakmamış, yüreğini de kavurmuştur. İşte o yürek, sonbaharda havalar gibi yavaşça sogur. Anılar, ruhun bir yerlerine yapraklar gibi dökülür. Uzaktan bir yerden Alpay, "Eylülde STOCKHOLM GÜRHAN UÇKAN Gel" der ama gelmez o sevgili. Gelse bile, ilkyazdakinin aynısı degildir. Aradan koca bir yaz geçmiştir, araya yeni adlar, anılar girmiştir. Olsa olsa geriye, Banş Manço'nun "Kol Düğmeteri" kalmıştır, "İldgönüL,ikiavn yerde.-" Bir Isveç ezgisinde "Hiç kuşkusuz acı çeker ağaç / tomurcuklar açarken" denilir. Hazin sesli bir kadm şarbcı bunu çok etkileyici bir şekilde söyler. Bazı insanlar da, daha yaza girmeden güzün hüznünü duymaya başlar, ilkyaz kaçmıştır bir kez. Hele bir de bazılan vardu-, hiçbir bahan yakalayamazlar. Mevsimsiz yüreklerdir onlar, zamansız sevdalarla yaşlanmışlardu-. Onlann mevsimi "beşinci mevsimdir"; görühnez, yaşanır. Aynen mevsimsiz aşklar gibi... TU1NCELİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Esas No: 2000 17 Davacı Hüseyın Küçükoba ve müşterekleri tarafından davalılar Hıdır Küçûkoba ve müştereklen aleyhine mahkememize açılan tescıl davasınrn yapılan açık yargılaması sırasında, Bütün aramalara rağmen adresı tespıt edilemeyen Tunceli merkez Kaca- koç Köyü'nden Güllü, Hüseyin, Hasan ve Musa Yurdakul'a müdahıJ Sü- leyman Gündüz tarafından verilen müdahale dılekçesi, dava dılekçesi ve duruşma gün ile saatının ilanen tebliğine karar verilmiş olup, dvıruşma gü- nü olan 8.9.2003 günü saat 9.00'un tebligat yerine kaim olmak üzere ila- nen tebliğine. ılanın yayınlandığı tarihten itıbaren bu dava ile ılgılı ibraz et- mek ıstedığinız belgeleri dunışma gününe kadar göndermenız veya duruş- maya getınneniz gerektığı, duruşmaya gelmediğiniz veya bir vekil tarafın- dan temsıl edılmediğiniz takdirde yargılamaya yokluğunuzda devam edile- ceğı ve karar verilece|ı hususu tebligat yerine kaim olmak üzere ilanen teblığ olunur. 5.5.2003 Basuı: 24434 OSMANİYE KADASTRO MAHKEMESİ'NDEN EsasNo: 1979 201 Karar No: 2000 17 Osmanıye Bahçe Köyü 337. 338, 339, 340 parsel sayılı taşınmazlarla ılgıli 17.05 2000 tanhlı mahke- memiz karan, tüm aramalara rağmen açık adresleri tespit edilemeyen Hacı Ismail Taşdelen, Ali Taşde- len, Ismet Taşdelen mirasçılan ile Halit Taşdelen ve Mehmet Kılıç"a tebligat yapılamamıştır. Tebligat ya- pılamayan kişilerin kendılerinın. ölenlerin mırasçıla- nnın veya kanuni temsılcilerinın. varsa avııkatlannın ılanın gazetede yapıldığı tarihten itıbaren 15 gün içinde mahkememize başvurmaları, aksı takdirde tüm ışlemlenn yokluklannda kesinleşeceği ilanen tebhğ olunur. Basın: 85983 HAV2A ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN DosyaNo: 2001 89 Davacı SSK tarafından davalı Kamer Yiğit aleyhine açılan tazmınat davasınuı yapılan yargılaması sonun- da, Davacı SSK'nın davasının kabulü ile 125.000.000.- TL'nin 22.12.2000 tahsis onay tanhınden itıbaren ya- sal faizi ile 6.750.000.-TL harç, 80.650.000.-TL y'ar- gılama gıderi, 12.500.000.-TL vekâlet ücretinin davalı Kamer'den alınarak davacı kunıma verilmesine karar verilmıştir. Davalının ilan tarihinden itibaren 8 gün içinde kara- ra karşı temyiz hakkını kullanmadığı takdirde, karann kesinleşeceği hususu tebligat yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur 12.3.2003 Basın: 24487 t 9
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle