Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 25MAY1S2003PAZAR
10 P A Z A R YAZILARI dishab@cumhuriyet.com.tr
En iyisi çekip gitmek...
Bir Zürich ziyareti dönüşü yolumuzu
uzatıyoruz. Bilinçli. Hava güzel, yazdan
kalma. Waldshut'tan Almanya'ya giriş
yapıyoruz. Feldberg yakuıJanndan geçerken,
şurada mola verelim, dağın yamaçlannda
şöyle bir yüriiyelim, diyoruz. Caritas evi
yaîcınlannda otomobili park ediyoruz.
Agaçlar arasından uzanan yol 1000 metrenin
üzerine çıkıyor. Az sonra agaçlar
seyrekleşiyor, ötelerde Isviçre'nin dağlan,
giiney Karaormanlar'ın tq>eleri görünüyor.
Öğle yemeğini Feldberghof un terasında
alıyoruz. Iki masa ötede neşeli bir grup
dikkatimizi çekiyor. Gülüşmeler, yüksek
sesle şakalaşmalar. Az sonra kızlı erkekli
gruptan biri ayağa kalkıyor, konuşmaya
başhyor. Sesler kesiliyor, herkes dikkatle
onu dinliyor. Gençten adam ciddi konuşuyor,
aynlıktan söz ediyor. "Gün gelecek, yine
buluşacagız" diyor. "Fakat ataı yazmuz,
buralardan çekip gftmelisiniz, diyor.
OzJeyeceğiz sizterL" Biranın biri geliyor, biri
gidiyor. Litrelik kadehleri taşıyan garson
kadınlar kalabalık gnıba içki yetiştiremiyor.
"Berthold" diye sesleniyor biri: "Kamyon ne
zaman geliyor?" Sorduğu dostu uzunca boylu,
iriyan biri, kırk yaşlannda gösteriyor.
Gülümsüyor, biraz hüzünlü. "Yakmda" diyor.
Yanında oturan krzlı saçlı kadın atıhyor: "On
gün daha var. Kartonlar hazır. Onlar gfttikten
beş gün sonra da biz yoJa koyuIacağEZ."
Konuşmalardan Berthold'ün Karaormanlar'da
çiftçilik yaptığını ögreniyoruz. Iki çocuğu var,
geçim sıİantısı yok. "Bu ülkede yaşanmaz"
diye yine konuşmaya başlıyor. "Her şey
durmuş, gelişme yok, ükanma var! En iyisi
dunım daha da körüleşnıeden buralardan
çekip gjtmek!" Biraz sonra eski
Yugoslavya'ya, Belgrad yakınlannda bir
kasabaya yerleşeceklerini ögreniyoruz.
STUTTGART
AHMETARPAD
Dayanamayıp
soruyorum. "Peki
orada yaşam koşullan
buradan daha nu iyi?"
"Hayır" diye kansı
atıhyor, "Fakat orada
insanlar yeni bir
başlangKin coşkusunu
yaşryor. Emeğimizin
karşıhğuıı alacağımıza eminiz. Orada her
insanm hedefi var. Bizim de olacak." Kamuoyu
yoklamalan yapan kuruluşlardan Emnid'in
açıklamalanna göre son bir yılda "çekip
gitmeyi" ciddi olarak düsjeyen Almanlann
oranı artarak yüzde 25'e çıkmış. Resmi
kayıtlara göre her yıl yüz bin insan başka bir
ülkeye göç ediyor. tsviçre'ye, Kanada'ya,
Amerika'ya, Avustralya'ya, Yeni Zelanda'ya,
Güney AfVika'ya gidenlerin çoğunluğu 20 ile
50 yaş arasında ve meslek sahibi kişiler.
Uzmanlan ve politikacılan iki şey çok rahatsız
ediyor. Biri, gençlerin Almanya'ya sırt
çevirmesi, öteki ise gidenlerin her yıl
milyarlarca Euro kapitali Almanya'dan
çıkarması. "Kocaman bir eve, şık bir otomobfle
hic gereksiniminıiz yok" diyor Berthold.
"Onemti olan stresi az, kafanıın dinç olduğu,
ailemin huzurhı ve de mutlu yaşayabfleceği bir
ülke." Almanya'yı her yıl terk eden yüz binler
içinde, burada iş bulamadıgından giden çok az.
Yabancılan kabul eden ülkeler işsiz, parasız
göçmen istemiyor. Ünlü Gallup araştırma
kuruluşunun 15 ülkede yaptıgı kamuoyu
yoklamasına göre Almanya'da insanlar giderek
kötümserleşiyor. Hükümet ortağı Yeşiller kısa
süre önce "ülke uçurumun kenannda" sözleri
ile bir acı gerçegi itiraf etti. Işsizliğin her ay yüz
bin artarak 5 milyon sınınna dayandıgı,
ekonomisinin hızla gerilediği Almanya'da
yaşayanlann sadece yüzde 13'ü geleceğe
iyimser bakıyor. Aynı listeye göre Türkiye'de
yaşayanlann iyimserlik oranı ise yüzde 31.
Alman toplumunun en çok güvendiği kurum -
Türkiye'de de oldugu gibi- ordu. Yine
Gallup'un araştırmalanna inanmak gerekirse,
Alman insanı en az kilise ile meclise güveniyor.
Yan masadakiler artık suskun. Köpüğü
kaybolmus bira kadehleri öyle duruyor
önlerinde. Az sonra sessizligi bozan yine
Berthold oluyor: "Siz saıuyor muydunuz ben
emekliKgime dek burada öyle ot gibi yaşayıp
duracaktnn?" Kansı lafa kanşıyor: "Tam dört
yıl boyunca başmun etini yedi durdu, rahat
vermedi Beni çok huzursuz etti-" Dostlan
susmaya devam ediyor. Uzmanlar 2003
sonunda beklenen göç sayısından şimdiden
korkmaya başladı. Ikinci Dünya Savaşı'nın
ardından bile böylesine çok Alman ülkesini
terk etmemişti...
www.ahmet-arpad.de
Fenomenler
ülkesi Amerika
Bir fenomen nasıl
yaraünr" sorusunun
yanıhnı merak edenlerin kısa
da olsa bir süre Amerika'da
yaşamalan yeterli.
Kahramanlann ve idollerin
ülkesi Amerika'nın son
fenomeni "The Matrix". Çok
yazıldı, çizildi, hakkında çok
konuşuldu ve
spekülasyonlara neden oldu.
Serinin ikinci fihni "The
Matrix Reloaded" gösterime
girdiginde, hayatuı hemen
her alanda büyük boyutlarda
yaşandıgı Amerika tam bir
çılgınlıga sahne oldu. Bu
çılgınlığın boyutlannı
görebihnek için sayılara
başvurmak gerekiyor. Fihn
15 Mayıs'ta gösterime
girmeden haftalar önce
biletler internet üzerinden
satışa çıktı ve ilk haftanın
biletleri birkaç gün içinde
tükendi. Süper kahramanlar
Neo, Trinhy ve Morpheus
kılıgına girmiş siyah güneş
gözlüklü, siyah pardesülü,
deriler içindeki fanatikler
sinemalara akın ettiler. İlk
günde sadece Kuzey
Amerika'da 42.5 milyon
dolar hasılat toplandı.
Yapımcılannm gelmiş
geçmiş en büyük film olacagı
iddiasıyla piyasaya sürdükleri
The Matrix Reloaded, 3.603
süıemada 8.517 kopyayla her
yeri sardı. Bir hafta sonunda
eldeedilen hasılat 151.9
milyon dolan buldu. Serinin
l.filmiThe
Matrk'in 5
haftada 171
milyon dolar
topladığı
düşünülürse
rakamlann
giderek ne kadar
büyüdügü ^ " ^ " ^ " ^
anlaşılıyor. Böylece
Amerika'nın en büyük
şirketlerinden AOL Time
Warner şirketinin bir kolu
olan Warner Bros, fihnin
yapımı için aynlan 175
milyon dolarhk bütçeyi
yaklaşık olarak bir haftada
toplamış oldu.Bütün bu
nrtınanm ortasında, hakkında
yazı yazmadan önce fihni
izleme çabalanm ilk hafta
sonuç vermeyince bir hafta
bekledim. Sonunda kendimi
sabahın 10.30'undaNew
Jersey'de bir süıemada 18
kişiyle fihni izlerken
buldum. Kimisi filmi
begeniyor, kimisi de "üki
kadar iyi değil, hayal
kmkfağına uğradıin" diyor.
İnternet üzerinde
Hıristiyanlıktan Budizme ve
Yunan mitolojisine kadar
"Matmology" üzerine
felsefe tartışmalan yapılıyor.
Neo, film boyunca kendini
kopyalayarak çoğalan onlarca
Ajan Smith ile tek başma
dövüşüyor. Yıllar öncesinin
zayıf teknolojisi ile aynı tarz
çekimlerde rol alan Cüneyt
Arkm'ı hatırlatan ve
gülmeme neden olan bu
sahneler ilginç. Çünkü
Süpermen gibi uçma
yetenegi olan Neo'nun Ajan
Smith'ler karşısına çıktığında
neden hemen uçmayıp
dakikalarca dövüştügünü ve
en sonunda yine uçarak
kurtuldugunu m^rak
NEW YORK
ZULAL
KALKANDELEN
ediyorum. Fakat bu bir
eleştiri yazısı olmadığı için
fibn hakkındaki
düşüncelerimi
detaylandırmayacagım.
Amerika'da toplumsal
histeriye yol açan etkisi
açısından degerlendirilirse,
söylenmesi gereken
hususlardan birisi, The
Matrix serisinin bilgisayar
jenerasyonu için dijital
ortamda hazırlanmış bir oyun
olduğu. Film boyunca,
özellikle 14 dakikalık araba
takip sahnesini izlerken
kendinizi sanki Play
Station'da Grand Theft Auto
III oynar gibi
hissediyorsunuz. Amerika'da
her şey öylesine kurgulanmış
ki, The Matrix Reloaded
gösterime girdiği gün "Enter
The Matrix" adlı yeni bir
video oyunu magaza
raflanndaki yerini aldı.
Televizyon izlerken her 12
dakikada bir araya giren
reklam kuşaklannda sponsor
fırmalann filmi tema alan
reklamlannın yayımlandıgını
görüyorsunuz. Taksilerin
üzerindeki reklam
panolannda fihne atfen o
taksilerin gerçek olmadığını
duyuran yeni bir reklam boy
gösteriyor: "This Cab Is Not
Real". Mağazalann
vitrinlerinde fihnin
karakterlerinin
kıyafetlerinden esinlenen son
moda giysiler var. Herkes
The Matrix
gözlüklerinden
almak istiyor.
Sokaklardaki
duvarlar fılmin
posterleriyle
kaplanmış
durumda.
~ ^ ^ ~ ~ — Haziran ayında
yapımcı-yönehnen
Wacbowsld kardeşlerin "The
Animatris" adlı bir DVD'yi
piyasaya sürecekleri, 6
Haziran'da The Matrix
Reloaded'in IMAX
versiyonunun sinemalarda
izlenebileceği ve 5 Kasım'da
serinin 3. filmi The Matrix:
Revolutions'in gösterime
gireceği duyuruluyor.
İnsanlar şimdiden
sabırsızlandıklarını
söylüyorlar televizyonlardaki
röportajlarda. "Kasmıa kadar
bekleyemem!" diye çığlıklar
atıyorlar. "Matrixmania",
Amerika'da kol geziyor.
Sanki bulaşıcı, günden güne
yayıhyor. Olan biten
gerçeİdikten uzak görünüyor,
bir başka fihnin sahneleri
gibi. The Matrix her yerde,
internette, vitrinlerde, gazete
ve dergilerde, en önemlisi de
herkesin aklında. Metroda,
otobüste, markette, herkes
onu konuşuyor. Kitapçı
raflannda fihni inceleyen
kitaplar var. Görmek, bihnek,
duymak durumundasınız.
Peki ama bir yanhşlık yok
mu? Fihnin sloganı "Free
Your Mind", aklımrzı özgür
bırakmamızı öğütlemiyor
mu? Bunca reklam
bombardımanı altında nasıl
özgür kalacak akıllar, nasıl
direnecek beyinler bu
futınaya? Yoksa gerçek dünya
bir bilgisayar programı mı?
kzuhl@yahoo.com
Aznar'ın yerelseçim sınavı
tspanya'mn sağcı Başbakanı Jose Maria Aznar ve par-
tisi için bir 'sınav' niteliginde görülen yerel seçimler bugün
yapıhyor. Seçim kampanyasında partisine destek veren İs-
panyollaıia buluşan Aznar, yoğun sevgi gösterileriyle kar-
şüaşryor. Aznar yönetimi, Iraksavaşmdaki ABD yanbsı tu-
tumu ve Prestij petrol tankerinin yaratüğı çevre felaketin-
deldsorumluluğuyüzünden İspanyol halkının desteğini yi-
tirmişti. (Fotograf: AP)
Bizim ayakkabılanmız daha büyük!
New York'ta 20 yıldır 19
Mayıs'larda Türk yürüyüşü
düzenleniyor. Biz henüz Kanada'da
böyle bir geleneği başlatamadık.
Biraz Türk nüfusunun azhğından,
biraz da Türklerin Kanada'daki
geçmişinin görece kısa obnasuıdan
gerek. Bu açığı kapatmak
için Toronto'daki Türk öğrenci
dernekleri NY'deki yürüyüşe
katılmak üzere kısa geziler düzenler,
bir günlügüne de olsa Türk
bayraklannı NY sokaklannda
dalgalandırmaya katkıda bulunurlar.
Umanm pek yakında yaklaşık 20
bin kadar Türk'ün yaşadıgı
Toronto'da da görkemli Türk
yürüyüşleri ve sokak festivalleri
düzenlemeye başlayabileceğiz. Bu
yolda, Türk Kanada Dernekleri
Federasyonu'nun Türklerin sesini
Kanada'da güçlendirmek ve bir çatı
altında toplamak adına çok güzel
çalışmalan var. Bunlardan birisi de
Ontario eyaleti genelinde Türkçe
yayın yapacak bir Türk TV'si
projesi. Proje geçen eylül ayında hız k
azandı ve henüz altyapı
çalışmalan sürüyor. Halihazırda pek
çok azınlık grubu. Kanada devleti
tarafından desteklenen bir fon ile,
yerel bir kanahn çatısı alhnda
haftalık yayın yapıyor. Çin'i,
Japonya'sı, Kore'si, Hindistan'ı,
Ermenistan'ı, Ukrayna'sı,
Azerbaycan'ı ve daha
pek çok küçüklü büyüklü göçmen
topluluk, kendi dilini, geleneklerini, k
ültürünü ve ortak heyecanlannı
televizyon aracılıgıyla haftada yanms
aat dahi olsa paylaşabiliyor. Kanadade
vletinin, buna destek olmayı bir
yana bırakın, önayak olması ve
fınanse etmesı gerçekten son derece
başanlı bir göçmen ve azınlık
politikasının eseri ve göstergesi.
Şartlan ve tarihsel gerçekleri bir yana
koyarsak, bu da alınabilecek dersler
açısından başlı başma bir yazı konusu.
Haftada bir Türkçe yayın yapma
önerisi federasyona ilk geldiğinde,
Toronto'daki Türk toplumunun
yayıncılıkta
tecrübeli,TORONTO
MBERNA
DE1VÜRYOL
tecrübesiz
tüm
gönüllüleri
el birliği ile
projeye can
vermeye
çahştılar.
halen de çalışmalar heyecanla devam
ediyor. Burada, Türkiye'de nasıl
zengin bir mozaik varsa, aymsı var
diyebiliriz. Türlü değişik sebeplerle,
değişik bölgelerden gelmiş, ortak bir
dili, kültürü ve geçmişi paylaşan bir
grup. Bu gibi çalışmalarda tüm amaç,
birlikteliğimizi arttunıak, dilimizi
duymak, türkülerimizı paylaşmak ve
Kanada'daki kültür çeşıtliliğine bir
başka baharat katabilmek. Bu noktada
dil, yani Türkçemiz ortak paydamız.
Bir ild hafta evvel. çalışma grubu
olarak bir araya gelip, kanala
sunacagımız pilot yayını izlerken,
gözlerimizin nemlenmemesi,
burnumuzun sızlamaması imkânsızdı.
Şimdi hepimiz yayına geçeceğimiz
günü heyecanla bekliyoruz. Çok
uzaklarda, vatanımızda ise, 19 Mayıs
kutlamalan üstüne gereksiz ve
tüketici gerilimler yaşanıyor,
dahası Eurovısion'a Ingilizce
bir şarkı ile katılmayı gönlümüz
kabul ediyor. Bırakınız herkes
istedigince, gönlünce, anladıguıca
kutlasın böyle bir kurtuluş, özgürlük
gününü. Ne resmi yürüyüşlenmizden
vazgeçelim, ne de coşkuyla yapılan
sokak partilerinden, konserlerinden.
Varsa başka çeşit kutlamalar,
onlan da yapalım, neden ohnasın?
19 Mayıs, fikri ne olursa olsun,
hepünizin dolup taştığı bir gün olmah,
politik savaş konusu değil. Yanşmaya
gelirsek. Bir yanşmayı kazanmak
için, başka birinin kahbına girmekten,
başka bir ayakkabıya sığmak için
kendünizi zorlamaktan daha önemli
şeyler var diye düşünüyorum; daha
uzun vadeli, daha kıymeth şeyler.
Korkanm ki, Sertab bu sene bize
birincilik getirecek, sesiyle,
yorumuyla, şarkısı ile; korkanm
çünkü, eğer böyle olursa, seneye bir
başka değerli sanatçımız aynı yolu
izleyecek. Ve uluslararası arenada
sesini duyurmak isteyen tüm diger
sanatçılanmız da arkasından... Emin
olahm ki bizim kendi
ayakkabılanmız çok daha büyük ve
müzik evrensel. Hepinize iyi
pazarlar.
Bahan olmayan
mevsimsiz
yürekler
Henüz yurtdışına
çıkmamış ve yanlış
trenlere binmemiş bir
üniversite ögrencisiyken,
Ankara'daki Zafer
Çarşısı'ndaki bir
kitabevinin tozlu
raflannda, o zaman genç
bir şair olan Gülten
Akın'ın "Kırnuzı
Karanfil" adlı şiir
kitabını buhnuştum.
içindeki "tlkyaz" şiiri
beni çok etkilemişti. O
zamandan beri, nerde
olursam olayım her yaz
öncesi, bu şiirin dizeleri
beni rahat bırakmaz. Bu
yıl iki garip ilkyazı bir
arada yaşadım. Mayısuı
ilk iki haftası
memleketteydim.
"Bahar görmedik" dedi
herkes, "birden yaz
geldi". Baktım,
ağaçlannın tomurcuklan
gerçekten lsveç'tekinden
çok daha küçüktü. Ben
buna ilk kez tanık
oluyordum. Genellikle
burada saman nezlesi
mevsimi başlaymca
memlekete kaçanm ve
orada o mevsim geçmiş
olur. Bu kez fena
yakalandım.
Ayaklanm istemeye
istemeye, aklun ve
kalbün geride kalarak
buraya döndüm. tsveç'te
ısınmak bihneyen bir
ilkyaza tanık oldum.
Buradaki dostlar, "Yahu
bize biraz güneş
getireydin" dediler, oysa
ben onlara bol bol can
erigi ve edebiyat dergisi
getirmiştim. Isveçliler,
büyük bir heyecanla yaza
hazırlanıyorlar.
Gazetelerin en çok satan
konusu hava tahmini.
Tabloid boydaki
gazetelerin birinci
sayfalanndaki başhklar
bunu kanıtlıyor: "Yazm
güneş işte buralarda
olacak", "Güneşe en
ucuz turlann Hstesi",
"Tatil için en güvenilir
ülkeler" vb...
Türkiye'ye geçen yaz
220 bin îsveçli gitti.
Bu yıl bu rekorun
aşüması bekleniyordu
ama, Irak savaşı ve
onu izleyen
gelişmeler durumu
değiştirdi. Uzakdoğu,
SARS nedeniyle
gündemden çıktı.
Ingiltere, ABD ve bazı
Müslüman ülkeler de El
Kaide ve benzeri
örgütlerin misilleme
yapması korkusuyla aynı
akıbete uğradı.
Ülkemizin durumu
henüz belirsiz.
Türkiye'ye daha önce
gidenler, mutlaka
yeniden gitme istegiyle
dönüyorlar. Bazı büyük
turizm şirketleri,
ülkemizde yeni tatil
beldeleri tanıtmakta.
Bendeniz ise,
baharlardan ilkinde
iklimimi şaşırdıgım için,
ikinci ve sonuncusunda
bir şeyler yapmayı
deneyeceğim. İlk yaz,
umut ve beklenti
mevsimidir, güz ise
hüzün ve bitiş.
Yaşananlar yaşanmıştır,
yaşanmayanlar "bir
başka bahara" kalmıştır.
Aradan bir yaz geçmiş,
insanın yalnızca yüzünü,
kolunu yakmamış,
yüreğini de kavurmuştur.
İşte o yürek, sonbaharda
havalar gibi yavaşça
sogur. Anılar, ruhun bir
yerlerine yapraklar gibi
dökülür. Uzaktan bir
yerden Alpay, "Eylülde
STOCKHOLM
GÜRHAN
UÇKAN
Gel" der ama gelmez o
sevgili. Gelse bile,
ilkyazdakinin aynısı
degildir. Aradan koca bir
yaz geçmiştir, araya yeni
adlar, anılar girmiştir.
Olsa olsa geriye, Banş
Manço'nun "Kol
Düğmeteri" kalmıştır,
"İldgönüL,ikiavn
yerde.-"
Bir Isveç ezgisinde
"Hiç kuşkusuz acı çeker
ağaç / tomurcuklar
açarken" denilir. Hazin
sesli bir kadm şarbcı
bunu çok etkileyici bir
şekilde söyler.
Bazı insanlar da, daha
yaza girmeden güzün
hüznünü duymaya
başlar, ilkyaz kaçmıştır
bir kez. Hele bir de
bazılan vardu-, hiçbir
bahan yakalayamazlar.
Mevsimsiz yüreklerdir
onlar, zamansız
sevdalarla
yaşlanmışlardu-. Onlann
mevsimi "beşinci
mevsimdir"; görühnez,
yaşanır. Aynen
mevsimsiz aşklar gibi...
TU1NCELİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
Esas No: 2000 17
Davacı Hüseyın Küçükoba ve müşterekleri tarafından davalılar Hıdır
Küçûkoba ve müştereklen aleyhine mahkememize açılan tescıl davasınrn
yapılan açık yargılaması sırasında,
Bütün aramalara rağmen adresı tespıt edilemeyen Tunceli merkez Kaca-
koç Köyü'nden Güllü, Hüseyin, Hasan ve Musa Yurdakul'a müdahıJ Sü-
leyman Gündüz tarafından verilen müdahale dılekçesi, dava dılekçesi ve
duruşma gün ile saatının ilanen tebliğine karar verilmiş olup, dvıruşma gü-
nü olan 8.9.2003 günü saat 9.00'un tebligat yerine kaim olmak üzere ila-
nen tebliğine. ılanın yayınlandığı tarihten itıbaren bu dava ile ılgılı ibraz et-
mek ıstedığinız belgeleri dunışma gününe kadar göndermenız veya duruş-
maya getınneniz gerektığı, duruşmaya gelmediğiniz veya bir vekil tarafın-
dan temsıl edılmediğiniz takdirde yargılamaya yokluğunuzda devam edile-
ceğı ve karar verilece|ı hususu tebligat yerine kaim olmak üzere ilanen
teblığ olunur. 5.5.2003 Basuı: 24434
OSMANİYE KADASTRO
MAHKEMESİ'NDEN
EsasNo: 1979 201
Karar No: 2000 17
Osmanıye Bahçe Köyü 337. 338, 339, 340 parsel
sayılı taşınmazlarla ılgıli 17.05 2000 tanhlı mahke-
memiz karan, tüm aramalara rağmen açık adresleri
tespit edilemeyen Hacı Ismail Taşdelen, Ali Taşde-
len, Ismet Taşdelen mirasçılan ile Halit Taşdelen ve
Mehmet Kılıç"a tebligat yapılamamıştır. Tebligat ya-
pılamayan kişilerin kendılerinın. ölenlerin mırasçıla-
nnın veya kanuni temsılcilerinın. varsa avııkatlannın
ılanın gazetede yapıldığı tarihten itıbaren 15 gün
içinde mahkememize başvurmaları, aksı takdirde
tüm ışlemlenn yokluklannda kesinleşeceği ilanen
tebhğ olunur. Basın: 85983
HAV2A ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
DosyaNo: 2001 89
Davacı SSK tarafından davalı Kamer Yiğit aleyhine
açılan tazmınat davasınuı yapılan yargılaması sonun-
da,
Davacı SSK'nın davasının kabulü ile 125.000.000.-
TL'nin 22.12.2000 tahsis onay tanhınden itıbaren ya-
sal faizi ile 6.750.000.-TL harç, 80.650.000.-TL y'ar-
gılama gıderi, 12.500.000.-TL vekâlet ücretinin davalı
Kamer'den alınarak davacı kunıma verilmesine karar
verilmıştir.
Davalının ilan tarihinden itibaren 8 gün içinde kara-
ra karşı temyiz hakkını kullanmadığı takdirde, karann
kesinleşeceği hususu tebligat yerine kaim olmak üzere
ilanen tebliğ olunur 12.3.2003 Basın: 24487
t
9