Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
29MİSAN2003SALI
+
CUMHURİYET SAYFA
DIZI
Emperyalist ülkeler, endüstrileşmeyle birlikte önemi artan Ortadoğu'da paylaşım savaşına girişti
Tarihlerini 'yabancüar'yazdı
arasında Müslüman topraklan bu-
lunmaması ve otoriter bir yöneti-
me sahip olmalan padişahı rahat-
latan unsurlardı. Başta Ingiltere
olmak üzere Avrupa ülkelerinin.
Müslüman uluslan imparatorluk-
tan kopmalan için kışkırtan dav-
raruşlan, bu devletlere duyulan
düşmanlığı arttınrken Almanlara
duyulan yakınlık artmaktaydı.
Demlryolu Imtlyaz
mücadelesl
Iktisadi ve askeri alanlardayapı-
lan işbirliği anlaşmalan ile impa-
ratorluk topraklannda Alman nü-
• Endüstrinin gelişmesi, beraberinde rekabetin ve buna
bağlı olarakda ucuz hammadde gereksiniminin doğmasına
yolaçtt. Ortaya çıkan yeni durum nedeniyle gözler, yeni
pazarlara ve ucuz hammadde kaynaklarına çevrildi.
Önasya ve Mezopoîamya topraklan kendi içine kapalı
kırsal ekonomiler olması dolayısıyla hem iyi birpazar hem
de başta petrol olmak üzerepamuk, kalay ve bakırgibi
ucuz hammadde kaynaklanna sahip nüfuz alanlanydı.
O
rtadoğu için en güzel tanımı, Bi-
rincı Körfez Savaşı sırasında
LğurMumcuyapmıştı. **Kum
ve petroMen ohışan çamur" de-
mişti Ortadoğu'ya...
Klasik anlamda sömürgeciliğin geçerli
olduğu yıllarda Hindistan yolunun kont-
rolü nedeniyle önem arzeden bu 'çamur der-
yası", endüstrinin gelişmesiyle emperya-
list devletler için yaşamsal bir önem ka-
zandı. Endüstrinin gelişmesi, beraberinde
rekabetin ve buna bağlı olarak da ucuz
hammade ihtiyacının doğmasına yol açtı.
Ortaya çıkan yeni durum nedeniyle göz-
ler, yeni pazarlara ve ucuz hammadde kay-
naklanna çevrildi.
I. Dünya Savaşı 'nın çıkmasının temelin-
de yatan başlıca neden. büyük Batılı ka-
pitalist devletler arasındaki eşit olmayan
güç dengesiydi. Buna yol açan da ABD ve
Almanya'nın 19. yüzyıl sonlannda gen-
den gelerek sanayi ürünleri imalatında üst
iki sıraya yükselmesi ve böylece tngilte-
re ve Fransa ile dünya pazarlannda reka-
bete tutuşmasıydı.
Emperyalist bir güç olarak tarih sahne-
sine geç çıkan Almanya, hızla gelişen en-
düstrisi için hammadde sorunuyla da kar-
şı karşıyaydı. Bu sorunu klasik sömürge-
cilik yöntemiyle çözümleyemeyeceğinin
de farkındaydı. Zira sömürgeleştirilebile-
cek topraklann çoğu paylaşılmıştı. Geçmi-
şin büyük imparatorluklan tran, Çin ve
Osmanlı ise açık sömürgeciliğe elverişli
olmayan, büyük devletlerin nüfuz müca-
delelerini sürdürebilecekleri ülkelerdi. An-
cak bu bölgelerde de tngiltere ve Fran-
sa'nın sert direnişiyle karşılaştı. Özellik-
le Ingiltere. sömürmek için müthiş ihtiyaç
duyduğu ve kaybetmekten çekindiği ge-
niş pazarlannı kaybetmemek adına büyük
kavga verdi.
'Weltpoirtlk' polltlkası
Önasya ve Mezopotamya topraklan ken-
di içine kapalı kırsal ekonomiler olması do-
layısıyla hem iyi bir pazar hem de başta
petrol olmak üzere pamuk, kalay ve baİar
gibi ucuz hammadde kaynaklanna sahip
nüfuz alanlanydı. Buna ek olarak Mezo-
potamya topraklannda paha biçilmez ta-
rihi eserler de "beyazefendileri" bekliyor-
du. Kısacası gelışmış emperyalist ülkeler.
toprağın hem üstünü hem de altını ayn ay-
n sömünne hesabı içındeydıler.
1888 yılında ILWflhehn'in imparator ol-
masıyla birlikte, Almanya'nın Osmanlı
politıkasında önemli bir değişim meyda-
na geldi. Başbakan Bismarck'ın uygula-
dığı ihtiyath politikayı gereksiz bulan II.
Wilhelm, diğer emperyalist ülkeler gibi
yayılmacı bir politika izleme amacını gü-
düyordu.
II. VVilhelm'in "VVytpoütik" adı veri-
len yayılmacı politikasında, Osmanlı tm-
paratorluğu büyük önem kazanmıştı. Bis-
marck, "Istanbul'dan gelen mektuplan
okumaya değmez bulurken" 1889 yılında
Alman Imparatoru bizzat Istanbul'a gele-
rek padişahı ziyaret etmişti.
Almanya'nın hammade ve pazar aradı-
ğı bu dönemde, Osmanlı împaratorlu-
ğu'nun içınde bulunduğu koşullar son de-
rece kötüydü. Abdülhamitve yönetim kad-
rosu. imparatorluğun ayakta kalabümesi
için yeni bir dayanak arayışına gırmişti.
İmparatorluğun giderek kabaran borç-
lannı ödemek için alacakhlann temsilci-
lerinden oluşan Düyun-u Umumiye imti-
yazlan ve tekelleri kendi aralannda pay-
laşırken, Ayastefanos ve Berlin anlaşma-
lan ile toprak bütünlüğü de artık koruna-
maz hale gelmişti.
Abdülhamif In çıkmazı
Abdülhamit'in artık tek amacı Müslü-
man bölgelerini elinde tutmaktı. împara-
torluğu bir ulu çınara benzeten Abdülha-
mit, Balkan topraklannın imparatorluk-
tan kopmasını, çürümüş dallann dökül-
mesi olarak yorumluyor. ancak îslam ül-
lerinın oluşturduğu gövdenin mutlaka ko-
nınması gerektiğine inanıyordu. Müslüman
bölgeleri hedefleyerek ana gövdeye yö-
nelen Ingilizlere güvenmeyen Abdülha-
mit, Jön Türklerin muhalefetini de Ingi-
lizlere bağlıyordu.
Abdülhamit, sadece tngiltere değıl, Fran-
sa, Avusturya ve Italya gibi büyük devlet-
lere de güvenmiyordu. Fransa'nın 1881
yılında Tunus'u işgal etmesi bir yana, yö-
netim biçiminin cumhuriyet olması da pa-
dişahı aynca ürküfüyordu.
Bu açıdan bakıldığında, Osmanlı toprak-
lan üzerinde henüz bir talebi olmamış tek
Avrupa devleti kalıyordu: Almanya.
Alman împaratorluğu'nun sömürgeleri
Geçmişten
günümüze
Kuzeylrak
i Miyase İLKNUR
• Giderek geıileyen Osmanlı împaratorluğu 'nun
topraklan iştahları kabartırken, imparatorluğu bir ulu
çınara benzeten II. Abdülhamit, Balkan topraklannın
imparatorluklan kopmasını, çürümüş dallann
dökülmesi olarakyorumluyor, ancak îslam ülkelerinin
oluşturduğu gövdenin mutlaka korunması gerektiğine
inanıyordu. Bu mücadele ve rekabette, açığa
vurulmayan ana etkenlerden biri isepetroldü.
ALMANYA-OSMANLI
İLİŞKİLERİNDE
BALAYI DÖNEMİ
Sömürgeleştirme savaşlanna geç
gjren Afananya'nın 'Osmanh
poBtikasf nda 1988 yıhnda II.
VViIhelm'in imparator olmasryia
birlikte önemli bir değişim
meydana geldi Başbakan
Bismarck'ın uyguladığı ihtiyatlı
potirikavı gereksiz bulan II.
VVllhelm, diğer emperyalist ülkeler
gibi yayılmacı bir politika izleme
amacını güdüyor, Bismarck,
"tstanbul'dan gelen mektuplan
okumaya değmez bıüurken" bizzat
tstanbûl'a gelerek Padişah II.
Abdülhamit'i ziyaret edhordu.
Abdülhamit ise, Osmanlı'dan
toprak talep etaıeyen tek devlet
olan Almanya'ya duyduğu
yakınlığı Anadolu-Bağdat
demiryollan imtiyazmı Deutsche
Bank'a vererek gösterdi (Fotoğraf:
CUMHURİYET ARŞIVÎ)
fuzu da artıyordu. Anadolu-Bağdat
demiryollan imtiyazının Deutsc-
he Bank'a verilmesi, Osmanh-Al-
man ilişkilerinin lokomotifi oldu.
Almanya'nın Anadolu'da demir-
yolu macerası 1888 yılında başla-
mış, 1892'deîzmit-Ankara, 1896'da
ise Eskişehir-Konya hatlannın ta-
mamlanmasıyla sürdürülmüştü.
Diğer emperyalist devletlerin Es-
kişehir-Konya hattının yapımı sü-
resince yoğunlaştırdıklan muha-
lefet, Bağdat Demiryolu projesi
gündeme geldiğinde iyice keskin-
leşmişti. Çünkü Anadolu ve Me-
zopotamya'nın pamuk, petrol, kö-
mür gibi değerli hammadde kay-
naklan, Bağdat Demiryolu imtıya-
zıyla birlikte ele geçirilecek de-
mekti.
•
Inglltere tek başına
tmtiyazın verilişi aşamasında
büyük engellemeler çıkaran diğer
emperyalist devletler, imtiyazm
Deutsche Bank'a verilmemesi için
her yolu denediler. Sonuçta Rus-
ya'ya sus payı olarak Karadeniz
bölgesinde demiryollan konusun-
da tekel hakkı tanındı. Fransızlar
projeyi engelleyemeyeceklerini an-
layınca ortak olmayı önerdiler în-
gilizler ise demiryolu Basra Kör-
fezi'ne doğru ilerledikçe, Hindis-
tan yolunu tehdit altında hisset-
meye başladılar. Üstelik tehlike bu
kadarla da kalmıyor, başta petrol
ve nehır ulaşımı sektörü tehlikeye
giriyordu. Bu yüzden Ingiltere,
Bağdat Demiryolu'na neredeyse
tek başına karşı çıkıyordu.
Ancak Deutsche Bank'ın imti-
yazı elde ettiği dönemde Ingilte-
re'nin bazı konjonktürel sorunla-
n vardı. Bu yıllarda tngiltere'nin
sömürgeleriyle başı dertteydi. Bo-
er Savaşı'nın başlaması ve ilk ye-
nilgiler, Ingilizlerin dikkatini Bağ-
dat Demiryolu'ndan uzaklaştın-
yordu.
DUZYAZI
Almanya 'nın Bağdat demiryolu çevresindeJti madenleri arama isteği tartışmayaratU
Gidigündem: Kara altın
Ö
nasya ve Mezopotam-
ya'daki bu mücadele
ve rekabette, petrol,
açığa vurulmayan ana etken-
lerdenbiriydi. Batdıjeologlar
henüz kuyu açılmamış zengin
Babagurgur petrol yataklann-
dan söz etmeye başladıklann-
da 19. yüzyıl daha yeni sona
ermişti.
Osmanlı yöneticileri, aske-
ri ve yönetsel kaygılarla ülke
topraklannı Bağdat'a kadar
boydan boya geçecek bir de-
miryolu istiyordu. Abdülha-
mit 'in "demiryonan askeri-
mizin çabuk hareketini temin
edeceğinden büyük stratejik
ehemmiyeti haizdir ve bu ba-
knndançok lüzumhıdur" söz-
leri, olaym en çok bu bölgede
olabilecek ayaklanmalan bas-
tırma amacına yönelik olduğu-
nu ortaya koyuyor.
Farklı amaçlar
Osmanlı olayı sadece aske-
ri planda düşünürken empar-
yalist devletlerin amacı çok
geniş boyutluydu.
5 Mart 1903 tarihinde imza-
lanan Bağdat Demiryolu im-
tiyaz sözleşmesinde, demir-
yolu şirketinın döşediği hatlann her iki yaran-
da yirmişer kilometrelik bir bölgede maden
arama çalışmalan yapabilmesi yönünde bir
madde konulmuştu.
Bu maddenin konulmasının ardında yatan
gerçek; Alman şirket yöneticilerinin son yıllar-
da yaptırdıklan jeolojik araştırmalar sonucun-
da Alman endüstrisinin gereksinim duyduğu çok
sayıda hammadde kaynaklannın bu bölgede
bulunduğunu bilmeleriydi. Buna karşılık Ab-
dülhamit de sözleşme metnine askeri amaçla-
n yansıtmıştı. Demiryolu banşta manevralar,
ayaklanmalan bastırma, savaşta ise tümüyle
asken amaçlarla kullanılacaktı. 1908 yazında
Osmanlı Imparatorluğu'nda yeni bir dönem
başhyordu. Jön Türk direnişiyle başa çıkama-
yacağını anlayan Abdülhamit, 24 Temmuzda
anayasayı yeniden yürürlüğe koydu.
II. Meşrutlyet'le dönen Ibre
tkinci Meşrutiyetin ilanıyla birlikte, 3 Hazi-
ran 1908 tarihli Bağdat Demiryolu Sözleşme-
si'nin geçerliliği tartışma konusu olmuştu.
Meşrutiyetin ilanından sonra Osmanlı tm-
paratorluğunda ibre, Almanya'dan, îngiltere ve
Fransa'ya dönmüştü. Kabul etmek gerekir ki
Ittihatçılar. bu ülkelerde eğitim görmüş ve li-
beral düşüncelerle donanmışlardı.
Almanya'nın otoriter yönetim yapısı Abdül-
hamit için önemli bir güven kaynağıydı. An-
cak Abdülhamit' in Ahnanya ile olan sıcak iliş-
kisi, îthhatçılann bu ülkeye
çarpık bakmasına yetiyordu.
Meclls'te tartı$ma
18 Ocak 1909"da Bağdat me-
busu tsmail Hakkı Be\, Bağ-
dat Demiryolu konusunda
Meclis'e bir soru önergesi ver-
di. Bağdat Demiryolu anlaşma-
sını sert bir şekilde eleştiren
İsmail Hakkı Bey, Abdülha-
mit yönetiminin büyük bir giz-
lüik içınde verdiği ve koşulla-
nnı kamuoyuna açıklamadığı
imny'az sözleşmesinin ulusal çı-
karlara aykın hükümler taşıdı-
ğını beürterek şunlan söyhıyor-
du: "Şirketetanmmışobnhat-
lanıı her fld yanmdanyirmişer
küometreKkbir alan dahttinde
maden çıkarma yetkisi, ger-
çekte tsviçre'den daha büyük
bir bölge için verflmiş bir ma-
denciüklekebdir.
(™)Kerkük taraflannda öy-
le petrol madenleri varthr ki
Bakû madenlerine, Ameri-
ka'daki madenleremuadfldir-
Bağdatchannda ö\1e cari neft
ve petroDervar. (m) Bu maden-
leri farzedelim Kumpanya mn-
savat dairesinde, şerait-i kanu-
niye dahilinde işletsin. Fakat
şimendüfer kendi elinde. tstediği kadar ehven
ücrederle sevkeder. („.) Maden malzemesi için
gümrük resmi \-ermez. Şinıdi kim \ar ki bu da-
ire dahilinde gelsin de orada maden iştetebusin,
rekabet nasü mümkün ohır?'
Hakkı Bey, şirkete tanınan tarihi eserleri yurt-
dışına çıkarma hakkına da karşı çıkmıştır. Ta-
rihi eserlerin maddi ve manevi değerlerini vur-
gulayan tsmail Hakkı Bey, rükenmez bir hazi-
ne olarak nitelediği Babil harabelerinin mil-
yonlar değerinde olduğunu savıınmuştur. Nite-
kim daha sonra tttihatçılar, Abdülhamit'in II.
Wilhebn'e tanıdığı, Almanlann arkeolojik eser-
leri Almanya'ya götürme hakkını kaldırmıştır.
Yarın: 1. Dünya Savaşı baslıyor
ORHAN BİRGİT
Mehter Yürüyüşü ile
Çarşambaya. . .
Milli Güvenlik Kuıulu'nun Nisan toplantsı için med-
yamızın bulduğu ad bıle, yannki buluşmayı olabil-
diğince önemli bir konuma getiriyor. "Kritik Çar-
şambaya, kurulun hükümet kanadı ne kadar ça-
bagösterirsegöstersin, askerkanadının birdizi ra-
por ve dosya ile dolu dolu geleceği ve Erdoğan
ile arkadaşlannı eleştiri bombardımanınatutataca-
ğı ortaya çıkıyor.
Dedim ya, ünlü Dışişleri genelgelerinin ortaya çı-
kışına 23 Nisan resepsiyon krizi de eklenince, AKP
Hükümeti, en akıllıca stratejiyi seçmeye karar ver-
di ve ipleri germek yerine, gerginliği ortadan kal-
dırmak için, gerekirse yerinde saymak da değil, ge-
ri adım atmak, ortamı olabildiğince yumuşatmak
istediğini ortaya koydu.
Dışişleri Bakanı Gül'ün bu amaçla Çankaya ve
Genelkurmay Başkanı'na yaptığı ziyaretler, kendi-
sine bakarsanız istenilen amacı sağladı da. Ama
yarınki toplantıda, o bir dizi rapor ve dosyanın ya-
nı sıra Gül'ün ıkinci genelgesine konu olan Fethul-
lah Gülen'in eğitim imparatorluğunun masayage-
tirilmesinın de önlenmeyeceği anlaşılıyor.
Abdullah Gül, dünkü Cumhuriyet'te karşılıklı yan-
lış anlamalann giderileceğini, dahası kadrolaşma-
da ölçü kaçtıysa ince ayar yapılacağı gibi bir dizi
ödünü peşin olarak verme yanlısı olduklannı açık-
lamakla kalmıyor; ünlü genelgelerinin bile yeniden
degerlendırilebılecegini söylüyor. Dtşişleri Bakanı'na
göre bu ünlü genelgelerde vurgulanan durum, salt
Ermeni sorunu, PKKterörü süreçlerinde olduğu gi-
bi, ulusal bütünlüğü gerektiren durumlarda Milli Gö-
rüş ve benzeri kurumlardan yararlanılması imiş.
Üç genelge ya da üç 'Gül'
Oysa masamda söz konusu üç genelge de du-
ruyor ve tekrar tekrar okuyorum. "Yurt Dışında
Milli Görüş Teşkilatıyla Temas Gereği" başlığını ta-
şıyan ilk genelgede. benzeri kurumlardan söz edil-
miyor. Vatandaşlarımızın yoğun olarak yaşadığı
Almanya, Fransa, Belçika, Hollanda ve Avusturya
gibi ülkelerde Milli Görüş Teşkilatı'nca oluşturul-
muş dernek ve vakıflann bünyelerinde olabilecek
aşın unsuriann faaliyetlerinin MfTçe iztendiği vege-
rektiğinde haklannda Bakanlıkça kovuşturma ya-
pıldığı hatırlatılıyor. Bu hatırlatmanın hemen ardın-
dan da "Bu itibaria, yurt dışındaki vatandaşlan-
mızın biriik ve beraberliği ve devletin tüm vatan-
daşlannı kucaklamalan gerektiği" söylenerek, bun-
lann genel çalışmalan için işbirliğinde bulunulabi-
leceğinin altı çizilmiş oluyor.
Gelelim ikinci genelgeye
Büyükelçiliklerimiz, Milli Görüş Teşkilatları'nın
çalışmalannda işbirliği ile görevlendirilmenin yanı
sıra Gülen cemaatinin çeşitli ülkelerde açtığı üni-
versite, orta öğretim kurumlan ve kurslan açısın-
dan da göreve çağnlıyor. Bu çağn yapılırken, bu
okullann bir tür ticari kurum olduklannı hatırtatan
ikinci genelge, dış temsilciliklerimizin söz konusu
kurumlan birer şirket olarak değerlendirmelerini
öneriyor. öylece, bu kurumlar birer jelatin amba-
lajı ile örtülmüş sayılıyor ve bunlan ziyaret etmek
isteyen Bakan ya da milletvekillerine eşlik etme-
leri, büyükelçilerin takdirine bırakılıyor.
Genelgelerin basındayeralmasının neden oldu-
ğu tepkiler üzerine, Bakanlık, bir üçüncü genelge
ile durumunu ortalama gereği duymuş. Milli Gö-
rüş Teşkilatı ve Gülen cemaatıyla temaslar kamu-
oyundan gizli olarak yürütülemeyeceği için, orta-
da gizlenecek, saklanacak bir husus olmadığını tem-
silciliklere hatırlatıp arkalannı sıvazlamak istemiş.
öte yandan da aynı genelgede, "Bilindiği üze-
re kripto metinlehnin ve sayılarının Bakanlığımız
dışındaki kışilere verilmesi, yürürlükteki mevzuatı-
mıza göre suçtur" hatıriatması yapılmış. öylece,
Bakanlık "Ortada saklanacak bir şey yok" diyeta-
nımladığı hususlar kripto ile gönderildiği için. açı-
ğa çıkartılmasının "suç" sayılması gerektiğini söy-
leme gereğini de duymuş.
Kısacası Dışişleri Bakanlığı, konuyu tam anlamı
ile çarşafa dolamış!
Yannki MGKtoplantısında, Dışişleri Bakanlığı'nın
ticari kurumlar olarak yumuşatma çabasında ol-
duğu oluşumun aslında bir "eğitim imparatorlu-
ğu" olduğunun sergilenmesi ve Başbakan ile ba-
kanlanna "Hani YOK değişikliğini askıya almıştı-
nız" sorusunu yöneltmesi bekleniliyor.
Ve tabii kadrolar... Abdullah Gül'ün "ölçüyü ka-
çırmışsakbuna bakanz" dediği, ama hemen göz-
den çıkarmaya hazır olduklannı da itiraf ettiği yı-
ğınaklar.
Ne var ki AKP'nin yannki ateşle imtihanı önce-
sinde, Saadet Partililerin seslerinin yükseldiği, Şev-
ket Kazan'ın Milli Görüş'e sahip çıkan demecinin
yanı sıra SP Genel Sekreteri'nin, "Milli Görüş'ü terk
edip dış güçlerin emiherini yerine getirenlerin to-
puklan üzerinde nasıl döndüklen gerçeğini yaşı-
yoruz" sözleri ile de ortaya çıkıyor.
Mehter yürüyüşü bile AKP'nin imdadına yetişe-
meyecek gibi görünüyor.
Faks: 0212- 677 07 62 obirgit(S e-kolay.net
Kabataş Eğitim Vakfı Genel Kuruhı
• Haber Merkezi - Kabataş Erkek Lisesi
Eğitim Vakfı Genel Kurulu 26 Nisan tarihinde
yapılan toplantısında yeni yönetim ve denetim
kurullannı belirledi. Yeni üyelerin dünkü
toplantısında ise görev dağılımı yapıldı.
Toplantıda alınan karara göre Murat Dumanlı
vakıf başkanlığına getirilirken Erol Demiröven
mali konulardan sorumlu başkan yardımcılığı,
Serdar Savaş idari konulardan sorumlu başkan
yardımcılığı, Anuştekın Tokgöz ise genel
sekreterlik görevlerine getiriîdiler.
On Numara 54 milyar devretti
• Haber Merkezi - On Numara Oyunu'nda
kazanan numaralar, 1. 2, 6, 8, 16, 21, 26, 28,
36. 39. 44. 47. 51, 52, 63, 68, 71, 72, 73. 75,
78 ve 80 olarak belirlendi. Bu numaralardan
10'unu bilen çıkmazken 54 milyar 697 milyon
385 bin lira gelecek haftaya devretti. Çekilişte
9 bılenler 962 milyon 450'şer bin, 8 bilenler 54
milyon 550'şer bin, 7 bilenler 5 milyon 450'şer
bin, 6 bilenler 750'şer bin, hiçbir numarayı
doğru tahmin edemeyen 188 bin 880 kişi
500er bin lira ikramiye kazandı.