04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3AYFA 4- CUMHURİYET 21 NİSAN 2003 PAZART! HABERLER ûvetekbugün toprağa verilecek • IZMİR(Cumhuriyet)- Izmır'de önceki gece geçırdıği kalp krizı sonucu yasamını yitıren Hatay Vılisi Ismet Gürbîiz Ovekk'in (45) cenazesi, düzenlenen törenin ardından Ankara'ya gönderildi. Civelek'in Kecatepe Camii'nde bugün kıknacak öğlen namazırun ardından toprağa verileceğı belirtıldi. Esfcibakan__•• *••••• •••••• Koprufuler oldu • İSTANBUL(AA)- Solunum yetmezliğı nedeniyle bir süredir Özel Isvıçre Hastanesı"nde tedavi gören eski Ticaret Bakanı Teoman Köprülüler (69) vefat etti. Köprülüler, bugün Erenköy GaJippaşa Camıi'nde öğleyın kılınacak cenaze namazının ardından toprağa verilecek. tki çocuk babası olan Köprülüler, 1978-1979 ydlan arasında Ticaret Bakanhğı yapmıştı. Dörtkoldan soruşturma • ANKARA(ANKA)- Enerji Bakanı Hilmi Güler, iç ve dış çevrelerin yoğun lobisıne karşın bir süre önce gorevden aldığı BOTAŞ Genel Müdürü Gökhan Bildacı hakkında ihbarlar üzenne soruşturma başlattı. Soruşturma kapsamında Mavi Akım Projesi 'nde 40 milyon dolarlık fazla ödemede bulunulduğu, Kütahya branşman hattırun, Esldşehir- Bozöyük Proje kapsamından çıkanlmasından dolayr fazla ödeme yapıldığı yönündekj iddialar da araştınlıyor. TKfden destek çağmı • tstanbul Haber Servisi - Türkiye Komünist Partisi, 12EylüI1998'deABD'de FBI ve CIA tarafindan ABD'nın Miami kentinde düzenlenen operasyonda tutuklanan 5 Kübah yurtsevenn serbest bırakılması ıçin dünya çapmda başlatılan ımza kampanyasını destekleme çagnsı yaptı. Yasadışf örgüt operasyonu • tstanbul Haber Servisi - Istanbul'da yasadışı MLKP örgütüne yönelik operasyonda, TÜSIAD binasına bomba konulması olayuun bazı faillerinin de araîannda bulunduğu 1 'i kadın 6 kışi yakalandı. lstanbul DGM'ye sevk edilen 6 kişiden 4'ü, tutuklanarak cezaevme konuldu. Erdoğan ve Gül, Milli Görüş'ü büyükelçilikler protokolüne sokan genelgeyi savundu Şeriatçılara sahipçıkülarANKARA (CumhuriyetBü- rosu)-Başbakan Yardımcısı ve Dışişlen Bakanı AbduDah Gül, Milli Görüş'ü yurtdışındaki Türk büyükelçiliklerinin pro- tokolüne sokan genelgeyi sa- vundu. Milli Görüş içinde "benim- semediğiaşmuçjar" olduğunu, ancak diğer taraftan Türk dış polinkasına kazandınlabitecek büyük bir kitlenin bulunduğu- nu ileri süren Gül, "Bu gibi ör- götier tamamen (bşlandığmda karşı ülkelerin istihbarat ör- gütlerinin kueağına düşüyor- lar. Bunlan dışlamak yerine 9- gflenmek gerek* dedi. Başbakan Recep Tayyip Er- doğan da Abdullah Gül' e arka çıkarak büyûkelçilüdere gön- derilen genelgede herhangi bir demek veya vakıfismi verilme- Erdoğati: Teröre bulaşmadıktan sonra ülke hassasiyetlerini koruyan derneklerle, vakıflarla niçin bizim büyükelçiliklerimiz iletişim içinde olmasm. GÜI: Bu gibi örgütler tamamen dışlandığında karşı ülkelerin istihbarat örgütlerinin kucağına düşüyorlar. Bunlan dışlamak yerine ilgilenmek gerek. diğini, "terörebulaşmamıştünı dCTnekfer" ile iletişim kurulma- sından söz edildiğini söyledi. Erdoğan, "Teröre bulaşmadık- tan, birfiffieyiemin içerisinde obnadıktan sonra ülke hassasi- yederini koruyan derneklerle, vakıilarla niçin bizün büyükel- çiliklerimiz iletişim içinde ol- masın" diye konuştu. Başbakan Erdoğan ile Dışış- leri Bakanı Gül. katıldıklan TV programlannda Milli Görüş ile Fethullah Gülen okullarının Türk büyükelçiliklerinin pro- tokolüne sokulmasını savun- dular. Dışişlen Bakanı Gül, ge- nelgenin bazı gnıplara "özel önemverme* şeldinde olmadı- ğını belirtirken yurtdışındaki Türklerin kurduğu farklı gö- rüşlerdeki örgütlerin Türk dış politıkasına katkıda bulunama- malanndan duyduğu memnu- niyetsizliği dile getirdi. Gül, "Türkdevietiolarakbu böyük nüfus benim devlet po- ütikama nasıl katkı sağlayabi- tir, nasıl giiç haüne gelebilir? Bunn yapmaya çahşıyonız. Va- tammseven büyükbirkitleyine- den kaybedeHnı'' dıye konuş- tu. Daha önce, Türk siyasilerin yurtdışı ziyaretlerinde çeşitli örgütlerle yaptıklan temaslar- da büyükelçiliklerin eşlik edip etmeme konusunda karar al- ma sıkıntısı yaşadıklaruıı da anımsatan Gül, yeni genel- geyle bu belirsizliğin de orta- dan kaldınldığını ileri sürdü. Başbakan Erdoğan da ge- nelgenin "iyiniyetJibiradmı'' olduğunu savunarak daha ön- ceki uygulamalar nedeniyle yurtdışındaki Türk vatandaş- îarının kurduğu örgütlerin, Türkiye lehine harekete geçi- rilemediğini öne sürdü. Erdo- ğan şunlan söyledi: "BüyükelçiÜklerimiz ileti- şim içinde olacak ki oradaki Türk toplumunu kucakiasm ve onla/ia beraber sürekli ha- rekethaBndeolarak,hatta ora- daki belki de idare yapılara onlarm da nüfuz etmesini sağ- lasm. Onlar oradaki merkezi ve yerel yönetimlere girmeti, bu faanyetleri sürdürebitmesi için 0 cenıi\etlerle irtibat ha- hnde otmak Ama büyükelçi- tiklerimiz bize, Maalesef biz bu dernekleri bir araya getire- miyoruz' döye dert yanıyorlar. Nrve işte bu tür sıkuıtûar ne- deniyle. Bunlan bir araya ge- tirip ülkemizin de oradaki va- tandaşlann menfaanna olan adnnlan atnıamızı büyükelçi- Kklerimiz sağlayabiür ve böy- lecede biz oralann parlamen- tolanna girme imkânı ya- kalanz." BAĞIMSIZLIKLARIBİTECEK Kurullara siyasi düğüm • AKP hükümeti, yapacağı yasal düzenlemeyle özerk kurullann birinci önceliğini hükümetin programı yapmaya hazırlanıyor. HACERBO\ACIOĞLU ANKARA - AKP hükümeti, kurullann bağımsızlığını hazırladığı çerçeve yasa taslağıyla ortadan kaldıracak. Düzenlemeyle hükümet programlan, "bağunsiz" kurullann "birinci" önceliği yapılırken DPT'ye de kurullann "koordinasyonundan sorumlu kunun" yetkisı veriliyor. Buna göre, DPT kurullann düzenkme ve uygulamalannda koordinasyonu sağlamakla sorumlu olacak. AKP hükümeti tarafindan hazırlanan, ancak henüz BakanJar Kurulu'nda ımzaya açümayan "Düzenleyici ve Denedeyici Kurumlann Koruhış ve Go'rev Esaslan Hakkmdaki Yasa Tasansı n nda kurullar ve bunJara bağlı oluşturulan kurumlardaki kuruluş ve işleyişler yeniden düzenleniyor. Taslakta, düzenleyicı ve denetleyici kurullann görevlerini yaparken "bafHnaz" oldugu ileri sürülmesine karşın "bağunsız v« özerk" tüm kurullann koordinasyonu DPT'ye veriliyor. Buna göre, kurullann düzenleme ve uygulamalannda koordinasyon Başbakan adına DPT tarafindan sağlanacak. Kurullann yapacağı me\ r zuat çahşmalannı DPT'nin onayına bağlayan taslağa göre, kurullar faaliyette bulunduğu sektöre yönelik hazırlayacagı ikincil düzenlemelerde öncelikle DPT'den görüş almak zorunda olacak. Taslakta yer alan düzenlemeyle kurullara, hükümet programlannı "birincfl" olarak uygulama zorunluluğu da getiriliyor. Buna göre kurullar, kalkınma planlan, yıllık programlar ve hükümet programlannda yer alan ilke, strateji ve polirikalan her türlü çahşmalannda birincil olarak gözetecek. KuruJ başkanı ve üyelerinin Bakanlar Kurulu tarafından atanacağı belirtıJen taslakta, kurul üyeliklenne sivil toplum örgütleri ve Danıştay, Sayıştay gibi kurumlardan yapılan atamalara değinilmemesi de dikkat çekiyor. Niyet mekrubtrvia çeüjküi Hükümetin kurullara yönelik çalışmalan IMF'ye sunulan niyet mektubuyla da çelişiyor. Niyet mektubunda, hükümetin kurullara ilgili kuruluş yasalanyla sağlanan mali-operasyonel bağımsızhk ve belirleyiri düzenleyicı yetkileri korunmada karariı olduğu vurgulamyor. Mydonose'da namaz şov Saadet Partisi'nin (SP) Mydonose Shotvland'de yapılan 1. Ölağan lstanbul İl Kongresi'nde gönintüier, kapahlan Refah ve Fazilet Partisi dönemJerindekileıie aynrydı. Çok sayida sankh, şalvarh erkeğin, kara çarşaflı kadının kaûkuğı kongrede, salonun fuavesinde tophı halde namaz labndo. barem- selamhk oturuldu. Milli Görüş hareketinin lideri Necmetân Erbakan, AKP'ye jüklenirken bu partinin "taklitçL işbirükçi ve figüran" olduğunu, 6 ay içinde de bovasınuı döküklüğünü söyledi (Fotoğraflar: AA) Erbakan, AKP'nin tek işinin IMF'ye figüranlık olduğunu söyledi Asker kanı satiyorlartstanbul HaberSenisi- .3 Kasım Genel Seçımle- ri'nde büyük bir yenilgi yaşayan SP'nin Mydono- se Shovvland'de yapılan lstanbul il kongresinde, hem AKP'ye yönelik tep- ki, hem de önümüzdeki günlerde partinin başına geçmeye hazırlanan Erba- kan'la birlikte yeniden to- parlanmaya dönük bır ümit vardı. "Möcahid Erbakan". "Erbakan neredebiz ora- dayız", "Hoca'yı satanı biz de satanz" sloganla- n ve "Neredesin ay yüz- lüm" şartasıyla karşıla- nan Erbakan, konuşma- sında hükümete \r üklen- di. Başbakanı olduğu 54. hükümetin icraatlanm an- latan, SP'nin Milli Gö- rüş'ün tek temsilcisi ve Türkiye'nin yıldızı oldu- ğunu savunan Erbakan, 54. hükümetin, Türki- ye'nin başansını isteme- yenler ve dünyayı kendi- "Somali'de gidip birioe, dünyanın kurtuluşunun nasıl olacağuu sorsamz, dünyanm kurtuluşunun Türkrye'de SP iktidann- dan geçtiğini söyler" de- di. 1997 yılında, kendi ik- tidarlan döneminde Tür- • Erbakan, 54. hükümetin, Türkiye'nin başansını istemeyenJer ve dünyayı kendilerine köle yapmak isteyenlerce yıkıldığını öne sürdü. lerine köle yapmak iste- yenlerce yıİcıldığını öne sürdü. Millerin özü olan SP'nin, hakkı üsrün tut- ruğunu ve Batı taklitçisi obnayan tekparti olduğu- nu ifade eden Erbakan, kiye'nin güçlendiğini gö- renlerin, önce Refah Par- tisi 'ni kapattıklannı, son- ra da AKP'yi işbaşına ge- tirdiklerini dile getiren Erbakan sözlerinı şöyle sürdürdü: u Bu pbnbrm rutanak- lan efimizde. Bu işj pian- lavanlardabuovumınbir kez tutacağını yazmışlar. Vrtekim seçimkrden son- ra herkes koşarak SP've getrvor. Bunlar54. hükü- medn bakanı okiuklan- nı söjieyerek oy istedfler. Bakan oldular ama ba- kar da görmezlerden oi- dular." Salondaki kalabalığa Milli Görüş yemini etti- ren Erbakan, "Askerka- nı satarakborçödenmez. Bunlann yapn^ı IMPye figüranhk vapmaktaniba- ret" dedı. Kongrede il baş- kanlığuıa, eskı millerve- killerinden Osman Yu- makoğuflan seçildi. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Ziya Öztan'ın "Abdülhamit Dü- şerken" filmini keyifle izlediğimi söy- leyebilirim. Filmin kurgusu, sinema dili, oyunculann başarılı performan- 9, tarihsel mekânlan kullanmaktaki us- talık, iyi bir tarihi filmin yaratılmasını beraberinde getirmiş. Mertem Cum- bul, Mehmet Kurtuluş, Tank Akan, Halil Ergün, Mustafa Alabpra, Meh- met Ali AJabora, Çetin Öner, Ha- luk Kurdoğlu, Müjdat Gezen, Ali Poyrazoğlu, Engin Cezzar, NurSü- rer, Ismet Ay gibi birçok ustanın rol aldığı film, 31 Mart gibi modernleş- metarihirnızde önemli biryeri olan dö- nemi değertendiriyor. Abdülhamit'in tahttan indırilmesiyle sonuçlanan film Nahit S<m Örik'in aynı adlı romanı- na dayanıyor. Filmin başkahramanının kadın ol- ması da Üginç. Meltem Cumbul, ih- tiraslı bir Osmanlı kadını rolünü çok güzel oyntyor. Tarihsel olaylaria, ro- man kurgusunun iç içe geçtiği filmin etki/eyici tarafı olaylara oldukça nes- Bir Film Bir Oyun nel yaklaşma çabası. Bu nesnellik, Meltem Cumbul'un oynadığı hayali kahraman Nimet rolünde bir erkek bakışına dönüşüyor. Tarihi romanla- nmızda çokça işlenen, fettan ve ihti- raslı kadın figürü bu romanda da ken- dini gösteriyor. Bir filmin ve romanın tarihi gerçeklere bire bir uymasını beklemek olmaz. Bu nedenle Nimet gibi saray entrikaları içinde yetişmiş kadınların böyle roller oynaması da mümkündür. Ziya öztan, 1968 Mül- kiyelisi (Siyasa) Bilgiler Fakültesı). Da- ha önce de tarihi filmler yaptı. Cum- huriyet tarihine ilişkin önemli oyunla- ra imza attı. Son filmi, yıllann biriki- mini yansıtıyor. "Abdülhamit Düşer- ken"i iztemek, yakın tarihe yeni biryol- culuğa çıkmak anlamma da geliyor. Biryanda artık zamanını tamamla- yan ve sürekli toprak yitiren bir im- paratorluk, bir yanda dört bir yanda patlak veren ulusal isyanlar, bir baş- ta tarafta ise bu çöküşe çözüm ara- yan aydınlar. Ittihat ve Terakki Fırkası'nın önder- lik ettiği 2. Meşrutiyet'in ilanı, tarihi- mizde modernleşme sürecinin de önemli birdönüm noktası. 2. Abdül- hamit'i tahttan indiren Ittihatçılar, mut- lak monarşiye karsı meşruti monar- şiye kapıyı açtılar. Ittihatçılık, Abdül- hamit istibdatına karşı çıkarken, da- ha ileri bir rejim kuracaklannı düşü- nüyorlardı. Sonunda kendileri de des- potik bir iktidann parçası olup Osman- lı'nınsonunugetirecek bir dünya sa- vaşının içinesürüklendiler. Bu döne- me ait tartışılacak 0 kadar çok şey var ki. "Abdülhamit Düşerken" bu tari- he ilişkin tartışmalan yeniden gün- deme getirebilir. • • • Perşembe akşamı Izmit ŞehirTiyat- rosu'nun sahneye koyduğu Özen Yüla'nın "Kırmızı Yorgunlan"n\ izle- mek için Izmit'teydik. Oyun Süley- man Demirel Kültür Merkezi'nde ser- gileniyordu. Bir koca kentin kültür merkezine bir sanat insanının adını koymak varken acaba neden bir siyasetçi tercih edil- mişti, diyerek söylendim. örneğin Türkiye'de kaç tane Yaşar Kemal, Aziz Nesin, Yılmaz Güney kültür merkezi var acaba? Yücel Erten'in genel sanat yönet- menliğini yaptığı Izmit Büyükşehir Belediyesi Tiyatrosu birbirinden önemli oyunlan sahneye koyuyor. Yü- cel Erten, görevi haziran ayında dev- raldığını söyledi. Erten'le sohbetimızde şunlan söy- ledi: "Hayatının yaklaşık 40 yılını ti- yatro sanatına adamış ve tiyatroyö- netimi açısından da çeşitli görevler üstlenmiş bir sanatçı olarak bu yeni görevimdengururduyuyorum... Can- lı, coşkulu ve lezzetli bir sezon için William Shakespeare'tfen Micha- el Frayn 'e, Vedat Türkali ve Turgut Özakman'dan özen Yula'ya kadar uzanan zengin bir repertuvar yelpa- zesi oluşturduk." "Kırmızı Yorgunlan"nin yönetmen- liğini, uzun zamandır Izmit'te çalısan Emre Koyuncu yapıyor. Yaşar Oz- veri, Banş Falay, Bengi Heval Öz, Esra Bezen Bilgin ve Suna Selen'in rol aldığı oyun, günümüz dünyasının insanının gündelik yaşamına ilişkin diyaloglanndan oluşuyor. Oyuncula- nn çok başanlı oldugu iki perdelik oyunun konusu, bir evde yaşayan dört genç insanın yaşama ilişkin sor- gulama ve bunalımlannı gözler önü- ne seriyor. Suna Selen alt kattaki yaş- lı kadın rolünde, sempatik ve etkili bir oyun sergiliyor. Yolunuz izrnit'edüşerse, SehirTiyat- rosu'na uğramanızı öneririm. 2000 9 IJ YILLARD^ ERDAL ATABEK EgjtimdeNedenBaşarıl Olamıyoruz?.. Eğitımde başarılı olamıyoruz. Bu kanıya varmam zın nedeni, gerek Milli Eğitim yetkililerinin hazıriadık lan raporlar, gerekse eğitim yöneticilennin ve eğitim cilerin günden güne daha karamsar olan degerlen dirmeleri. Aileler de çocuklannın ders çalışma istek sizliklerinden, başanyı hedefleyen birodaklanma içi ne girmediklennden yakınıyor. öğrencilerin başan güdüsunü engelleyen pek çofr etken var. Bunlann başında, her aşamada karşılan- na çıkan sınavlann yarattığı bıkkınlık ve kaygı var. ll- köğretimin son yıllan 'Lise Giriş Sınavlan'nn baskı- sıyla geçiyor. Use birinci sınıftan sonraki iki yıl da üni- versiteye girişi belirleyen 'öğrenci Seçme Sınavı 'nin gökjesınde geçiyor. öğrenciler, sonucu belli olma- yan sınavlara hazırlanmaktan yorgun ve bezgin dü- şüyorlar. İçinde bulunduklan durumu ağırlaştıran et- kenter içinde 'ailelerin beklentileri ve kaygılan' özel biryertutuyor. Aileler, çocuklannın başan çizgisinde 'ûniversiteye giriş' başansını, çocuklannın zekâ de- receleri ile, ailelerine verdikleri değerle özdeşleştiri- yorfar, bu da öğrenciler üzerinde büyük bir baskı oluşturuyor. Ûniversiteye giriş kendi başına bir çözüm de ol- muyor. AJınan puvanlara göre seçjlen da/ çoğu kez öğrencınin ilgi alanıyla, yetısiyle bağlantılı olmuyor bu da sonuçta iş bulunacak bir mesleğe sahip ol- mak anlamına gelmiyor. Üniversiteyi bitirmek, çoğu kez, iş bulma olanağı belirsiz bir etiket oluyor. Bu da, eğitimle iş bulma arasındaki ilişkinin giderek güven- sizleşmesi nedeniyle çekıci olmaktan çıkıyor. Bu arada yapılan eğitımin içeriği de 'testbiçimine sokulmuş vehlerin bellibir süredeyanrtlanmas/nayö- nelikbirbecen" biçimine giriyor. Eğıtimın temel ama- cı olan 'bilginin işlenmesi, bllimsel bilginin analiz ve sentezinin yaptlabi/mesi, bu yolla düşünme gûcü- nûn arttınlması, beyinsel yaratıcılığın geliştirilmesi' amaçlanndan giderek uzaklaşılıyor. Oğrenciter, okul- la dershane arasında, kımi zaman ortak, kimi zaman ayn bir eğitim görerek sonuca ulaşmaya çalışıyorlar. Bu etkenlere bir de cep telefonlanyla uzun uzun konuşmalar, internetteçetleşmelereklenince, çalış- ma programının neden yapılamadığı, yapılsa da ne- den uyulamadığı birer birer ortaya çıkıyor. Eğitim bütün bu etkenler bir araya gelınce genel olarak başansızlığa sürüklenıyor. Bu durumda da, basarısız öğrenciler için af çıkar- mak, sınrfgeçmenin kolaylaştınlması, neredeyseza- yıf notlarla bitesınffta kalmanın kaldınlması yollanna gidiliyor ki, bu da eğitim zayıflığının süregen duruma gelmesıne yol açıyor. öğretmenler, ekonomikaçtdan güçlükferiçinde, sos- yal açıdan sıkıntıda olan bır rneslekte çalışmanın yor- gunluğu, bezginliğı içindeler. Bir yandan öğrencile- rini çalışmaya yönlendirmek, öte yandan ailelerin desteğmi istemek, yetkilileredertterini anlatamamak, durumlanna çözüm bulamamak öğretmenleri bıktır- mış durumda. Bütün bu koşullarda egitimde başanyı nasıl bek- leyebiliriz. Ancak, bilinen birgerçek de, eğitimin bu sorunla- nnı çözemez ısek uygar ülkeler içinde daha da geri- lerde kalmaya mahkûm olacağımızdır. Bu sorunlan yaşayan yalnız bizim ülkemiz değil- dir. Pek çok ülke, eğitımlerinin yakın geleceğin gerek- sinmelerine yanıt venp veremeyeceğini sorguluyor ve zaman yitirmeden durumu nasıl doğru bir yola so- kacaklannı tartışıyor. Prof. Ken Robinson, Warwick Üniversitesi (Ingil- tere) Yaratıcı Eğitim profesörü ve Los Angelesta Pa- ul Getty Merkezi'nin eğitim danışmanı, dilimıze 'Ya- ratıcılık-Aklın SınırtanntAşmak' olarak çevrilen kita- bında bu konuyu ırdeliyor (Kitap Yayınevi-Ceviri Ni- hal Geyran Koldaş - Yayın Yönetmeni Çağatay Ana- dol). Prof. Ken Robinson şunlan söylüyor "önümüzdeki otuzyıliçinde, insanlıktarihinin ba- ştndan beri olduğundan çok daha fazla sayıda in- san, eğitim ve öğretimden geçerek resmi yeteriilik kazanacak. Eğitim alanında her tür yeteriilikiçin du- yulan gereksinim hergeçen gün artmaktadır. Bunun iki nedeni vardır. llki, çalışmanın niteliğinin yeni tek- nolojiler tarafindan dönüştürülmesinden kaynakla- nıyor. Yenibilgiçağında fikirterana emtia haline ge- lince, elleh yerine kafalanyla çalışan insanlara olan gereksinim de arttı; yani entelektüeller kol emeğiy- le çalışanlardan daha fazla talep edilir oldu. öteki etmen, nüfus artışı. 19G0'ta 3 milyarolan dünya nü- fusu 1999'da 6 milyardı. 2013"te 7 milyarolacak ve giderek bu artış hızlanacak. Kesin olan şey, giderek entelektüel işgücünün hâkimiyeti altına giren küre- sel ekonomiierde eğitim, bireylerin, ailelerin ve ulus- lann variıklannı koruyabilmeleriiçin kritik önemi ha- izbirunsur." Biz daha ne kadar bekleyeceğiz ve neden bekle- yeceğiz?.. e-mail: erdalatakv superoniine.com fax: 0212 513 90 98 Egitimde eş dost ataması AKP'li Dülger'in eşi müsteşaroluyor ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - Milli Eğitim Bakanı Hüse- >in(,dikm İsnıaİIBir- can'ın istifa eönesiyle boşalan müsteşarlık gö- revine, DYP kökenli AKP Antalya Millet- vekili Mehmet Dül- ger'in eşi ve Devlet Planlama Teşkilatı Mü- şaviri Doç. Dr. tlhan Dülger'i getireceği bil- dirildi. Çelik'in, müste- şar yardımcılığı göre- vine ise Kültür Bakanı Erkan Momcu döne- minde Teftış Kurulu Başkanlığı ndan alınan CevdetCengiz'i ataya- cağı öğrenildi. Milli Eğitim Bakanı Çelik bakanlıktaki kad- rolaşmasını sürdüriiyor. Daha önce müsteşar yardımcıhğı görevine Van 100. Yıl Üniversi- tesi'nden arkadaşı Şa- banŞimşek'i atayan Çe- lik, baskı nedeniyle müsteşarlık görevinden istifa eden Prof. Dr. Is- mail Bircan'ın yerine dekendisi gibi DYP'den AKP'ye geçen Mehmet Dülger'in eşini atayaca- ğı belirriliyor. Doç. Dr. Ilhan Dül- ger, Erkan Mumcu'nun döneminde çalışması başlatılan YÖK yasa taslağıyla ilgili oluştu- rulan akademisyen atöl- ye grubunda dabulunu- yordu. Dülger, şimdi- ye kadar 50'nin üzerin- de bakanın görev yap- tığı Milli Eğitim Ba- kanlığı'nın ilk kadın müsteşan olacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle