Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 21 NİSAN 2003 PAZARTES
OLAYLAR VE GORUŞLER
AÇI
MUMTAZ SOYSAL
Leb
SAYIN BAŞBAKAN, geçen gün Ankara Sanayi
Odası'nda konuşup bürokrasideki kadrolaşmanın
gerekçesini anlatırken, "Yönetim iktidara geldiğin-
de üst bürokrasisiyle gelmeli, giderken bürokratı-
nı dagötürmeli. Çalışmakistediğim adamlann be-
nimle frekanslan tutacak, vücut dilini, leb deme-
den lebleb/yi aniayacak."
Elektronik iletişim çağında "frekans tutturma"
kolay. Zaten, iktidar değişir değişmez televizyon-
larda ne kadar yoaımcu ve televole iktisatçfsı var-
sa, hepsinin frekansı hemen hükümete göre ayar-
lanır: bürokrat da kamuoyu korkusuyla onlara uyun-
ca, iktidarta da frekans tutturulmuş olur zaten.
Bu kolay da, bürokrasryle vücut dilinin ve leble-
binin ilgisini anlamak zor.
Yani, müsteşarkonuşurken bakanın yüzüne ba-
kacak ve karşısındaki kaşlar çatılmaya ya da
dudaklar büzülmeye başlarsa, "A, affedersiniz
efendim, öyle demek istemedim; ben de aynen si-
zin gibi düşünüyorum" mu diyecek?
Yahut, o anlaörken bakanın keyifle koltuğunda kay-
kıldığını görerek vücut dilini doğru yorumlayıp dal-
kavukluk dozunu mu arttıracak?
Bakan "/ab"deyince, "Leblebiistiyorherhalde"
diye kuruyemişçiye koşmayacağına ya da "Leb-i
derya biryerde yemek yiyelim" dediğini düşünüp
Boğazlokantasınatelefon etmeyeceğinegöre, "Le-
baleb doldunıruz konusacağınız salonu elbet" de-
mesi mi gerekecektir müsteşann?
Sayın Başbakan, bu yaklaşımın pariamentersis-
temle yönetilen doğru dürüst devletlerdeki yö-
netim geleneğine uymadığını ve daha çok Ameri-
ka'daki başkanlık yönetiminin "ganimetsistemi"ni
akla getirdiğini düşünecektir inşallah.
Orada, geçen yüzyıllarda başkan değiştikçe fe-
deral görevlilerin de baştan aşağı değişmesi seçim
kazanmanın doğal sonucu sayılırdı. Ne var ki, ar-
tık Amerika'da bile kendilerini kamu hizmetine ada-
mış olan ve iktidariar değişse de siyasal tutumlan
ülkenin yüksek çıkarianyla bağdaştırmayı bilen sağ-
lam bir bürokrasi isteği gitgide daha çok yandaş
buluyor.
Parlamentersistemin beşiği olan Ingiftene'de ise,
iyi yetişmiş bir üst bürokrasinin siyasetçiye büyük
yarar sağladığı eskiden beri bilindiği içindir ki, ba-
zı bakanların yanında yine "siyasi" nitelikte bir-iki
"junior" bakan yardımcısı bulunsa da, seçimle bir-
likte müsteşar değiştirmek pek âderten değildir.
Onlara resmen "daimf müsteşar" denmesi zaten
bundandır.
Bakana kul köle olmak yerine, doğru seçenek-
ler gösteren ve gerektiğinde onu uyararak hata
yapmasını önleyen dürüst bir müsteşar az nimet mi-
dir?
Kaldı ki, Türkiye koşullarında müsteşar değişik-
liğinin orada duracağını düşünmek de hayal.
Müsteşar kendi yardımcılannı, yardımcılar müdür-
leri, müdürier memurfan, memurlar müstahdemi
değiştirecek; ama, böylece ülkedeki genel kayır-
ma sistemi degişmeden kalacaktır.
Dünya Planlayanlar, Ulke Bile Planlayamayanlar...
TBMM'den izin çıkar çıkmaz ABD'nin hava sahamızı hemen
kullandığı, fakat TSK'nin Kuzey Irak'a girmesine sıra
geldiğinde ABD'nin ve ardından AB'nin bunu engellemede
birbirleriyle yanşmalan ibretle izlenmiştir. Bu suretle PKK
terörûnü kimlerin kışkırtmış olduğu ve Kürt devleti oluşumunu
kimlerin planlamış olduğu ortaya çılcmıştır.
Prof. Dr. Erol KULAKSIZOĞLU
BAFRA 2. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
DosyaNo: 2003'121
Davacı Maliye Hazınesi vekılı Av. Kamuran Çakıcı
tarafindan hasımsız olarak Hâkımliğimıze açılan gaip-
lik davasııun yapılan tensibınde venlen karar gereğin-
ce;
Bafra Büyükcanu mahallesınde kaın 35 ada 3 par-
se) sayılı taşuunazda 3'144 hisse maliki olarak görü-
nenLazpaşa'yı tanıyan. gören, adresıni bilen şahısla-
nn duruşmanın bırakıldığı 14.10.2003 gününe kadar
bildirmeleri bu tarihe kadar bir haber alınamadığuida
da M.K.nun 588 ve 35 maddelen gereğince gaiplıği-
ne karar verileceğı ilan olunur. Basın 18012
- T U46
Planlama kapsa-
^ • ^ | ^ mında ilk denemele-
• I reSSCB'del919'dan
I J sonra yapılan 5 yıllık
^^/ planlarilebaşlanmış-
tır. 1940"hyıllardaABD,lngilte-
re ve Fransa'da da ülke planlama
uyjiulamalanna yer verilmiştir.
"Ulke Planlama'* gıderek birçok
ülkede bir bilim alanı haline gel-
miştir. Kalkmmış güçlü devletler
özellikle iki dünya savaşı öncesin-
de ve sonrasında "Dünya Planla-
ma" anlamında "DünyaDüzenir
tasanmlan ya da "Dünya Payla-
şnn Planlan* da yapmışİar ve ona
göre hareket etmişlerdir.
Bizde ise Cumhuriyet'in lcunı-
luşunu izleyerek, bir yanda dev-
rirnler gerçekleştiriJirken biryan-
dan da "Kalkmma Planlan" ya-
pıldıği biliniyor. "Ülke Planla-
ma* amaçlı kurumlaşma 1961 'de
oluşmuş, DPT kurulmuştur. Aka-
dernik alanda, üniversitelerimiz-
de "Bölge Planlama" dalı ile ye-
tinilmiş, ülke planlamayı nasılsa
DPT uzmanlan yapar denmiştır,
büyük hatadır. Oysa DPT. daıma
politikanın pençesinde kalmış,
"planh kalkınma" politıkacılar
tarafindan sık sık hafîfe alınmış.
bir kenara ıtilmiştır.
Dünya genelıne bakıldığında,
uzun yıllardan beri "DünyaPlan-
layaular"ın yanı sıra "Ülke bile
planlayamayanlar" daıma görül-
mektedir. Bu yüzden çelişkiler,
çıkar çatışmalan. savaşlaryaşana-
gelmiştir. Dünya planlayanlarön-
ce kendi "ûlkepiaıılarrnı yapmış,
ülkelerinı bilinçle kalkrndırmış
ve birer güç haline gelmiş. ondan
sonra da "Dünya Planlama";. a
yönelmişlerdir. ABD'nin dayat-
hğı Irak Savaşı da aslında, dünya
planlayan ve ulusal çıkarlanna
göre tüm dünyayı düzenlemek is-
teyen Süper Devlet'in haksız ve
dramatık bir girişıminden başka
şey değildrr.
Dünya düzeni planlan
SSCB'nin dagılmasıyla sonla-
nan Soğuk Savaş dönemının ar-
dından ABD, dünyanın tek süper
gücü gıbi görünse de başta AB ol-
mak üzere diğer güçler de devre-
ye girmek üzeredir. Bu güçlerin
ayn ayn Dünya Düzeni Planlan
vardır. Bu planJann hepsüıde or-
tak hedef şudur: Ülkelenni bile
planlayamayanlan sömürmek. Bu
sömürüde "küresdkşme" kuram-
lan uygulanmakta ya da silah gü-
cüne başvurularak bu ülkelere
egemen olunmaktadır.
ABD ekonomisini ve savaş tek-
nolojisini gelişnrdikten sonra, dev
sanayısini ayakta tutabilmek için
yeni enerji ve petrol rezervi ara-
yışlanna girmiştir. Çünkü kendi
petrol rezervleri tukenmek üzere-
dir. Bu nedenleABD, 1990'dan be-
ri Ortadoğu'da öncelikle Irak'ın
zengin petrol alanlannı ele geçır-
me>i planlamış ve harekete geç-
mıştir. Arternatıf yeni enerji haırt-
maddesi rezervlerinin büyük kıs-
mına sahip Türkiye ve diğer pet-
rol ülkesi ban için de benzer plan-
lan olduğu kuşkusuzdur. AB de
Ortadoğu'da aynı çıkarlar peşın-
dedir. ABD ile AB arasında do-
lar-Euro rekabetı ve yanşı da var-
dır. ABD. Ortadogu'da yandaş yö-
netimleri işbaşına getırerek ken-
di şirketlerine ayncalıklar sağla-
mak, sanayisınin petrol girdisıni
ucuza getirmek ve dünya petrol
pıyasasuıı dolara endekslı olarak
denetimı alhnda tutmak, bu suret-
le ekonomik krıze düşmemeyı
planlamaktadır. Yıkılan Irak'ın
yeniden inşa edilmesi de ABD
için cazip bır ış alanı oluştura-
caktır. ABD Ortadoğu 'yu ele ge-
çirmede AB ve diğer güçlerden
önce davranmak, vakityitirmemek
istemektedir.
BM saygmhğmı)itirrvor
Bu \iizdai BM'nin Irak'tala si-
lah denetimirun sonuçlanmasıru
daha fazla beklememış. BM'den
savaşa onay çıkmayacağını anla-
yınca BM'yi dışlayarak derhal
Irak'a saldırrruştır. BM bu olay-
da ABD'yı yasal çizgıde tutama-
mıştır. Daha önce Yugoslavya,
Kosova, Kıbns'taki sorunlar kar-
şısında da etkib olamamıştır BM.
dünya banşının ve insan haklan-
nı kollama. koruma ışlevmı yeri-
ne getirememekte. gıderek say-
gınhğıru vitirmektedir. Bu bakırn-
dan BM bir dönüm noktasındadır.
BM'nın ABD gibı ülkeler üze-
rinde yaptınm gücü, Güvenlık
Konseyi'nde birkaç güçlü devle-
tin veto ayncalıklan gıbı neden-
lerle yaşanagelen sıkrntılar, BM
statüsünde köklü değişiklikleri
zonmlu hale getirmış bulunmak-
tadır. rrak saldınsına karşı çıkmış
tüm ülkeler BM'nın içine düşmüş
olduğu bu durumu protesto eder-
cesine ük ış olarak BM merkezi-
ni New York'tan alarak örneğin
Bağdat'a ya da Hiroşima'ya taşı-
salaryendzr. Aksi halde BM. yal-
aızca güçlü ülkelenn çıkarlarını
koruyan parasal bir kurum gö-
rüntüsünden kurtulamayacaktır.
ABD'nin dayattığı Irak savaşı ne-
deniyle ülkemızde yaşananlar da
Türkiye için bir dönüm noktası
oluşturmahdu". Bu dönüm nokta-
sında dünden bugüne ülkemızde
süregelen yozlaşmış düzen önce-
likle sorgulanmah, dersler çıkanl-
malı, gelecek için yepyeni biryö-
nelını planlanabılmelidir:
tkinci Dünya Savaşı 'ndan son-
ra Soğuk Savaş döneminde Tür-
kiye Batı dünyası saflannda yer
alinıştrr. 1950'lere gelindiğınde
Türkiye ABD'nin etkisi alhna so-
kularak ulusal kalkınma yolun-
dan saptınlmış, dışa bağırnlı po-
lıtıkalara yönlendirilmiştir. Bu sü-
reçiçinde, Marshall Plaru üe abar-
hJı bir makineli tanm Jcurgulan-
mış, ulusal ağır sanayi körletil-
miş, dışa bağımiı montaj sanayi-
si yaygınlaştınlmış, toplu taşıma-
da demiryolu yerine karayoluna
öncelik verilmiş, Türkiye bir "Kü-
çük Amerika" taslağı olmaya
özendirikniştır.
Önceki dönemlerden devreden
yeterli döviz ve altın stoklan tü-
kenmemiş olduğu halde Türkiye
kaynak sıkıntısrna sokularak IMF
ve Dünya Bankası kanahyla borç-
landmlmışnr. Ardından devalüas-
yonlar yaşanmış, paramızın değe-
n düşmeye başlamış. ülke eko-
nomik darboğazlara sürüklenmiş-
tır. 1 %8 'lerde dünya gençliğı "re-
fonn" ısteyerek ülkelerindekı vıp-
ranrruş kurulu düzene karşı çı-
karken ülkemizin içine sürüklen-
miş olduğu bunalımh ortamda bı-
zim gençliğimiz de "eğrtimdere-
ibnn" ve "bağnnszTürkiye'' öz-
lemlerinı dile getırrruşlerdır.
Diğer ülkelerde gençliğin ıs-
tediğı reformlar yapılmış ve bu-
gün AB yi kuran, yaşatan kuşak-
lar yetıştırilmiştır. Oysa bızde.
gençliğin hakh isteklen tepkiyle
karşdanmış, üzerlerine gıdılmış.
reformlar yıllarca sürüncemede
brrakılmıştır. Tutucu ve duyarsız
polıtikalar sonucu gençliğin ve
toplumun karşıt kamplaşmalara
bölünmesine yol açılmış, çatış-
ma yaşanmıştır.
IMFkıskacL.
Tmnanan huzursuzluk ve gü-
vensızlik ortamında yatınmlar
durmuş, ekonomi aksamışnr. Gi-
derek her şey çığınndan çıkınca
12 Mart'lar, 12 Eylül'lergelmiş-
rir. 1980 ve 199O'lı vıllarda ise
yaşanmış olaylardan hiç ders al-
mamacasına lıderler sultasına da-
yalı yozlaşmış siyasal yapı yine
aynen korunmuş. serbest pıyasa
ekonomısı esas alınarak yabancı
ürüne ve yabancı sermayeye, ye-
m teknolojiye kapılar ardına ka-
dar açılmıştır. Ekonomıde denge
sağlamak üzere '^•aünın- istib-
dam-üredm" gücümüzü arttıncı
atılımlar gerçekleştirilememiştir.
Bu dengesızlik sonucu ülke
IMF'nin borç kıskacına girmiş,
borcu borçla ödeme, özelleştir-
me yoluyla ulusal kazammlan-
mızı ölçüsüz ve biünçsizce elden
çıkarma sürecine girihniş, üreti-
mi arttırma yerine paradan para
kazanmayı yeğleyen, mutlu bir
azınlığa çalışan, bu azınlığın po-
hfika üzerindeki baskısından kur-
tulamayan bir kısırdöngü yaşan-
maya başlamış, böylece bugünle-
re gelinmiştir.
Yıllar boyu süren bu bozuk dü-
zenden burialan ve bıkan, poliri-
kacılara güvenini yitiren halk, on-
lan tasfiye edercesıne tepki ver-
miş, 3 Kasım 2002 seçimlerinde
AKP tek başına ıktidara gelmiş-
tir. Ancak AKP ıkridanrun da ay-
nı düzeni sürdürerek ışe başladı-
ğı görülmektedir.
AKP'dcn eski dfizene devam
Lider dayatmalanyla, partizan
kadrolaşmalarla, ana>'asayla sık sık
oynamayı göze alabilen hukuk
anlayışıyla, ABD ve AB desteği-
ne koşullanmaiarla eski düzem
yansıtır bir gidiş sergilenmekte-
dir. AKP iktidan işbaşına gelir
gehnez birden önemli dış sonın-
larla karşılaşıvermiştir. AB üye-
liğı. Kıbns konulannda tüm ça-
balara karşm istenen çözümler
sağlanamamıştır. Irak Savaşı ko-
nusunda ise Türkiye'nin gelece-
ğı bakımından ders alınması ge-
reken büyük deneyim yaşanmış,
acı gerçeklerle yüz yüze gelin-
miştir: Dünyanın her yerinde ba-
nş yanlısı gösterileryaygınlaşır-
ken ve Türk kamuoyunun kesin-
likle savaş istemediği bilindiği
halde, ABD'nin dayattığı Irak Sa-
vaşı'nda, Türkıye'den beklentile-
n desteklenırse zararlanmızın da-
ha az olacağı sanılmış, ABD ile
pazarhklara girişilebilmiştir. Ney-
se ki TBMM, seçmen tabanından
gelen tepkilen dikkate alarak 1
Mart'ta hükümetın tezkeresini
reddetmiş, tüm dünyanın takdiri-
ni kazanan onurlu bir kararlılık
gösterebılmıştır.
Her ne kadar Irak saldınsı baş-
ladıktan sonra hava sahamız
ABD'ye açılmış ise dehiç olmaz-
sa ,\BD askerinin topraklanmız-
da konuşlanması ve bunun doğu-
rabileceği tehlikeler engellene-
bilmiştir. Türkiye. Irak'ın işga-
hnden sonrakı olası paylaşım kav-
galan ve çatışmalar batağına da
girmemeli, taraf olmamalı, ken-
di ıç sorunlanna ve hızla kalkın-
masına, daha fazla güçlenmesine
öncelik vermelidır. TBMM'den
izın çıkar çıkmaz ABD'nin hava
sahamızı hemen kullandığı, fa-
kat TSK'nin Kuzey Irak'a girme-
sine sıra geldiğinde ABD'nin ve
ardındanAB 'run bunu engelleme-
de birbirlenyle yanşmalan ibret-
le izlenmiştir. Bu suretle PKK te-
rörünü kimlerin kışkrrtmış oldu-
ğu ve Kürt devleti oluşumunu
kimlenn planlamış olduğu orta-
ya çıkmıştır.
AB aynca, TSK Kuzey Irak'a
girerse f ürkiye 'nin AB 'ye gırme
şansının azalacağı tehdidinde de
bulunmuştur. A\Tupa Parlamen-
tosu raporunda da Kemalist fel-
sefenin AB sürecinde Türkiye'nin
önünü tıkadığı, bu nedenle ana-
yasamızın değişmesi gerektiği
ilen sürülebihniştrr. Laik Türki-
ye Cumhunyetı'nin çağdaş dev-
let yapısının ve kalkınma mode-
linın temel ilkesine yöneltilen bu
saldın, içımizdeki laik cumhuri-
yet karşıtlannın söylemleriyle de
örtüşmektedir. AB'nin ashnda na-
sıl çağdışı ve güçsüz bır Türkiye
düşlediği ve bunun için ülkemız-
de kımlerle dayanışma içinde ol-
duğu da açıkça göruknektedir.
CUMHURİYET'TEN
OKURLARA
İBRAHtM YILDIZ
Gerçeği Yazmak
ÎCumhursjreı '•«t,
Ramuüyi» tutturtlı [\
«* v. t—
Cumhuriye«o'»e
Milli Oöriİs'e
dcvlet pnHukulü s*î
• iikM-ltfr
£ • •
- " * •
Geçen hafta Irak ve Kıbns ile il-
gili gelişmeleryazılı ve görsel ba-
sının manşetlerinde yine ağırlık-
taydı.
Sanınz bu yoğunluk içerisinde
AKP hükümetinin yaptıklan ka-
muoyuna aktanlamadı.
Ancak Cumhuriyet gazetesi
üzerine düşen görevi yerine ge-
tiriyor. 3 Kasım seçimlerinden bu
yana AKP hükümetinin takipçisi
olduk. Kamuoyuna yansıtılmak
istenmeyen ya da göz ardı edilen haberleri en ince ay-
rıntısına kadar yazdık. Amacımız gazetecilik ölçütleri
içerisinde gerçeğin bilinmesi ve kamuoyunun bilgilen-
dirilmesiydi.
• • •
Milli Görüş'ün örgütlenmesini ve bugünkü durumu-
nu geçen hafta okurianmıza yansıttık. 'Bölücü ve teh-
likeli' olduğu yönündeki haber-
ler AKP içinde tartışmalara ne-
den olmuştu. Bu tartışmalann
ardından Milli Görüş konusun-
da başbakanlık düzeyinde geri
adımlar at/ldı.
Cumhuriyet gazetesinin 19
Nisan Cumartesi günkü manşe-
ti AKP'nin bu örgüte bakışının en
somut örneğiydi. Milli Görüş'e
devlet protokolünde yer açan
AKP hükümeti, 3846 sayılı res-
mi yazıyla bu örgütün zararsız o\-
duğunu ve Fethullah Gülen okul- <z £**'•' & «J . •
lannın desteklenmesini istiyordu.
Şeriatçı bir örgütün açıkça desteklenmesi Cumhu-
riyet gazetesi tarafindan manşete taşındı. Bir gün
sonra manşetimiz Sabah, Star ve
Hürriyet gazetelerinde yer aldı. Ve bu
manşetimiz Dışişleri Bakanı Abdul-
lah Gül tarafindan da doğrulandı.
• • •
18 Nisan Cuma günkü gazetelerde,
ABD'nin Türkiye'den Irak için asker
istediği yönünde haberieryeraldı. Bu
haberierin doğrusu da yine 'ABD'den
asker talebiyok' başlığıyla gazetemiz
Cumhuriyet'te yayımlandı.
TÜSİAD tarafindan hazırtanan rapor-
da ülkemizin son günlerde yaşadığı
ekonomik sıkınt/lardile getirilerek Vs-
sizliğin faşizmi yükselteceği' vurgu-
lanıyordu. Hacer Boyacıoğlu'nun
bu haberi 19 Nisan Cumartesi günü
yalnızca Cumhuriyet'te yer aldı.
Görüldüğü gibi gazetemiz Cum-
huriyet, farklı manşetleri ve gerçek
haberciliğiyle önderiiğini sürdürüyor.
• • •
Bülent Dikmener Haber ödülü'nü
arkadaşlanmız Mustafa Balbay ile
Türey Köse kazandılar. Diyarbakır
muhabirimiz Mahmut Oral'ın da 'Ob-
jektif ve Doğru Habercilik'e layık gö-
rülmesini sevinçle karşıladık. Üç ar-
kadaşımızı bir kez daha kutluyoruz.
İyi haftalar.
Mustafa Balbav
Türey Köse
Mahmut Oral
Daha aydınlık, umutlu, onurlu bir Türkiye için var misiniz?
Türkiye'nin "Bir Milyon Çocuk Eğitim Kampanyası" için 23 Nisan'da ekran başına geçelim!
Televizyon programlarında konuklarımız, röportajlarımız ve gerçek öykülerimizle sizinle olacağız.
O gün Eğitim Gönüllüleri için gelen bütün bağışları ve her türlü katkıyı, canlı yayında s/zlerle paylaşacağız.
Yüz binlerce çocuğa daha eğitim desteği vermek isteyen herkesi, "Ben de varım!" demeye çağırıyoruz.
YURTIÇI BANKA HESAP NUMARALARIMIZ BANKA ÇAĞRI MERKEZLERİ
Dışbank
Garânti Bankası
h 8ank3sı
Koçbank
^UBEADI
Uer\ttı Sube
Bâgiarbası
Beylerbeyi
Marmara
Yapı Kredı Bankası Catalçeşme
HESAP NUMARALARI(TL)
304401010
6299848
226852
1000000
1821 8
Dışbank
Garanti Bankm
Iş 8ank*S4
Ko(banlt
Yapı Kredı Bankası
TELEFON NUMARASİ
444 0144
444 0 3 »
444 02 02
444 0 555
4440444
Internet'tcn yapauğınu bagiflannu ign
WWW.tegv.Org adrp«mı>e gırip.
"Bagii y^pın" link'ını tıktayabilirs-—
tinkaUnmızın websittteri üzerinden de bagtş yapabilirsinU.
Hayallennız güvtnce altmda
DUYURU
AKEMEKUUK/LŞ.
2002 HAYAT BRANŞı KÂR PAYı DAĞMMı
2001 yıl sonu rbbanyle hayat sıgorta polıçelenne
aıt toplarr matematık karjılık .16.687 272.744.838 TL
2002 yılı içinde toplam net bınkjm pnm uretımı : 9 408 878 649.969 TL
2002 yıl içinde elde edi/en net gelır : 1.967.742.947.928 TL
TAfiİFE GfiUPLAfilNA GÖRE KÂR PAYI
Tl Tanfeler İçin
Dağıtlan net kâr payı oranı : %S8.76
Dovize Endeksli Tanfeler Içın
Oağıblan net kâr payı oranı
Amenkan Ooları ıS) : %3,48
Avrupa Para Bırımı (Eurol %5,11
AÇIKLAMALAR
1 Net Sırikım pnmı sıgortalılann odedîkler pranlerden nato pnmi varsa
gıder payı ve aracı komısyonu kesintıleri dışında kalan kısımdır
2 Yıl ıçensınde elde edilen net gelır 2001 yılı sonunda sıgortalılara aıt
matematık karşılıklar ile yıl ıçensınde toplanan net bmkım prırnlennın
gunluk olarak yatınma yonlendinlmesı sonucu eide edilen net gelirdır
3. Kâr payı oranlan fonlann yıllık ortalama net getın oranı olup, punlük
kâr payı yygulaması nedenıyle her sıgortalının kâr payı dağıtım oranı
farklı olabılır
MeclK- Uefttısan CaH No-147 Rndıkiı 34433ISTANBUL
Tel (0212) 251 63 74 FaKS. (0212) 293 07 77
1 Hikmet
ABD'nin
Bağ
Çoc
I
Çet
Kürt
dii
inkaya 1
Kozu ve
ıt'ın
:ları
1 Tüm
kitapçılarda
Cumhuriyet
gazetesinin katkılarıyla
yayımlanmıştır.
23 NİSAN SAAT 10.00'DAN İTİBAREN EKRAN BAŞINDA BULUŞALIM!
Her çocuk geleceğe umurio baksın
Tel: |O-216) 492 32 32
GUnlzi Vayıncflıft 0.212 512 11 72