22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 21 NİSAN 2003 PAZARTES OLAYLAR VE GORUŞLER AÇI MUMTAZ SOYSAL Leb SAYIN BAŞBAKAN, geçen gün Ankara Sanayi Odası'nda konuşup bürokrasideki kadrolaşmanın gerekçesini anlatırken, "Yönetim iktidara geldiğin- de üst bürokrasisiyle gelmeli, giderken bürokratı- nı dagötürmeli. Çalışmakistediğim adamlann be- nimle frekanslan tutacak, vücut dilini, leb deme- den lebleb/yi aniayacak." Elektronik iletişim çağında "frekans tutturma" kolay. Zaten, iktidar değişir değişmez televizyon- larda ne kadar yoaımcu ve televole iktisatçfsı var- sa, hepsinin frekansı hemen hükümete göre ayar- lanır: bürokrat da kamuoyu korkusuyla onlara uyun- ca, iktidarta da frekans tutturulmuş olur zaten. Bu kolay da, bürokrasryle vücut dilinin ve leble- binin ilgisini anlamak zor. Yani, müsteşarkonuşurken bakanın yüzüne ba- kacak ve karşısındaki kaşlar çatılmaya ya da dudaklar büzülmeye başlarsa, "A, affedersiniz efendim, öyle demek istemedim; ben de aynen si- zin gibi düşünüyorum" mu diyecek? Yahut, o anlaörken bakanın keyifle koltuğunda kay- kıldığını görerek vücut dilini doğru yorumlayıp dal- kavukluk dozunu mu arttıracak? Bakan "/ab"deyince, "Leblebiistiyorherhalde" diye kuruyemişçiye koşmayacağına ya da "Leb-i derya biryerde yemek yiyelim" dediğini düşünüp Boğazlokantasınatelefon etmeyeceğinegöre, "Le- baleb doldunıruz konusacağınız salonu elbet" de- mesi mi gerekecektir müsteşann? Sayın Başbakan, bu yaklaşımın pariamentersis- temle yönetilen doğru dürüst devletlerdeki yö- netim geleneğine uymadığını ve daha çok Ameri- ka'daki başkanlık yönetiminin "ganimetsistemi"ni akla getirdiğini düşünecektir inşallah. Orada, geçen yüzyıllarda başkan değiştikçe fe- deral görevlilerin de baştan aşağı değişmesi seçim kazanmanın doğal sonucu sayılırdı. Ne var ki, ar- tık Amerika'da bile kendilerini kamu hizmetine ada- mış olan ve iktidariar değişse de siyasal tutumlan ülkenin yüksek çıkarianyla bağdaştırmayı bilen sağ- lam bir bürokrasi isteği gitgide daha çok yandaş buluyor. Parlamentersistemin beşiği olan Ingiftene'de ise, iyi yetişmiş bir üst bürokrasinin siyasetçiye büyük yarar sağladığı eskiden beri bilindiği içindir ki, ba- zı bakanların yanında yine "siyasi" nitelikte bir-iki "junior" bakan yardımcısı bulunsa da, seçimle bir- likte müsteşar değiştirmek pek âderten değildir. Onlara resmen "daimf müsteşar" denmesi zaten bundandır. Bakana kul köle olmak yerine, doğru seçenek- ler gösteren ve gerektiğinde onu uyararak hata yapmasını önleyen dürüst bir müsteşar az nimet mi- dir? Kaldı ki, Türkiye koşullarında müsteşar değişik- liğinin orada duracağını düşünmek de hayal. Müsteşar kendi yardımcılannı, yardımcılar müdür- leri, müdürier memurfan, memurlar müstahdemi değiştirecek; ama, böylece ülkedeki genel kayır- ma sistemi degişmeden kalacaktır. Dünya Planlayanlar, Ulke Bile Planlayamayanlar... TBMM'den izin çıkar çıkmaz ABD'nin hava sahamızı hemen kullandığı, fakat TSK'nin Kuzey Irak'a girmesine sıra geldiğinde ABD'nin ve ardından AB'nin bunu engellemede birbirleriyle yanşmalan ibretle izlenmiştir. Bu suretle PKK terörûnü kimlerin kışkırtmış olduğu ve Kürt devleti oluşumunu kimlerin planlamış olduğu ortaya çılcmıştır. Prof. Dr. Erol KULAKSIZOĞLU BAFRA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN DosyaNo: 2003'121 Davacı Maliye Hazınesi vekılı Av. Kamuran Çakıcı tarafindan hasımsız olarak Hâkımliğimıze açılan gaip- lik davasııun yapılan tensibınde venlen karar gereğin- ce; Bafra Büyükcanu mahallesınde kaın 35 ada 3 par- se) sayılı taşuunazda 3'144 hisse maliki olarak görü- nenLazpaşa'yı tanıyan. gören, adresıni bilen şahısla- nn duruşmanın bırakıldığı 14.10.2003 gününe kadar bildirmeleri bu tarihe kadar bir haber alınamadığuida da M.K.nun 588 ve 35 maddelen gereğince gaiplıği- ne karar verileceğı ilan olunur. Basın 18012 - T U46 Planlama kapsa- ^ • ^ | ^ mında ilk denemele- • I reSSCB'del919'dan I J sonra yapılan 5 yıllık ^^/ planlarilebaşlanmış- tır. 1940"hyıllardaABD,lngilte- re ve Fransa'da da ülke planlama uyjiulamalanna yer verilmiştir. "Ulke Planlama'* gıderek birçok ülkede bir bilim alanı haline gel- miştir. Kalkmmış güçlü devletler özellikle iki dünya savaşı öncesin- de ve sonrasında "Dünya Planla- ma" anlamında "DünyaDüzenir tasanmlan ya da "Dünya Payla- şnn Planlan* da yapmışİar ve ona göre hareket etmişlerdir. Bizde ise Cumhuriyet'in lcunı- luşunu izleyerek, bir yanda dev- rirnler gerçekleştiriJirken biryan- dan da "Kalkmma Planlan" ya- pıldıği biliniyor. "Ülke Planla- ma* amaçlı kurumlaşma 1961 'de oluşmuş, DPT kurulmuştur. Aka- dernik alanda, üniversitelerimiz- de "Bölge Planlama" dalı ile ye- tinilmiş, ülke planlamayı nasılsa DPT uzmanlan yapar denmiştır, büyük hatadır. Oysa DPT. daıma politikanın pençesinde kalmış, "planh kalkınma" politıkacılar tarafindan sık sık hafîfe alınmış. bir kenara ıtilmiştır. Dünya genelıne bakıldığında, uzun yıllardan beri "DünyaPlan- layaular"ın yanı sıra "Ülke bile planlayamayanlar" daıma görül- mektedir. Bu yüzden çelişkiler, çıkar çatışmalan. savaşlaryaşana- gelmiştir. Dünya planlayanlarön- ce kendi "ûlkepiaıılarrnı yapmış, ülkelerinı bilinçle kalkrndırmış ve birer güç haline gelmiş. ondan sonra da "Dünya Planlama";. a yönelmişlerdir. ABD'nin dayat- hğı Irak Savaşı da aslında, dünya planlayan ve ulusal çıkarlanna göre tüm dünyayı düzenlemek is- teyen Süper Devlet'in haksız ve dramatık bir girişıminden başka şey değildrr. Dünya düzeni planlan SSCB'nin dagılmasıyla sonla- nan Soğuk Savaş dönemının ar- dından ABD, dünyanın tek süper gücü gıbi görünse de başta AB ol- mak üzere diğer güçler de devre- ye girmek üzeredir. Bu güçlerin ayn ayn Dünya Düzeni Planlan vardır. Bu planJann hepsüıde or- tak hedef şudur: Ülkelenni bile planlayamayanlan sömürmek. Bu sömürüde "küresdkşme" kuram- lan uygulanmakta ya da silah gü- cüne başvurularak bu ülkelere egemen olunmaktadır. ABD ekonomisini ve savaş tek- nolojisini gelişnrdikten sonra, dev sanayısini ayakta tutabilmek için yeni enerji ve petrol rezervi ara- yışlanna girmiştir. Çünkü kendi petrol rezervleri tukenmek üzere- dir. Bu nedenleABD, 1990'dan be- ri Ortadoğu'da öncelikle Irak'ın zengin petrol alanlannı ele geçır- me>i planlamış ve harekete geç- mıştir. Arternatıf yeni enerji haırt- maddesi rezervlerinin büyük kıs- mına sahip Türkiye ve diğer pet- rol ülkesi ban için de benzer plan- lan olduğu kuşkusuzdur. AB de Ortadoğu'da aynı çıkarlar peşın- dedir. ABD ile AB arasında do- lar-Euro rekabetı ve yanşı da var- dır. ABD. Ortadogu'da yandaş yö- netimleri işbaşına getırerek ken- di şirketlerine ayncalıklar sağla- mak, sanayisınin petrol girdisıni ucuza getirmek ve dünya petrol pıyasasuıı dolara endekslı olarak denetimı alhnda tutmak, bu suret- le ekonomik krıze düşmemeyı planlamaktadır. Yıkılan Irak'ın yeniden inşa edilmesi de ABD için cazip bır ış alanı oluştura- caktır. ABD Ortadoğu 'yu ele ge- çirmede AB ve diğer güçlerden önce davranmak, vakityitirmemek istemektedir. BM saygmhğmı)itirrvor Bu \iizdai BM'nin Irak'tala si- lah denetimirun sonuçlanmasıru daha fazla beklememış. BM'den savaşa onay çıkmayacağını anla- yınca BM'yi dışlayarak derhal Irak'a saldırrruştır. BM bu olay- da ABD'yı yasal çizgıde tutama- mıştır. Daha önce Yugoslavya, Kosova, Kıbns'taki sorunlar kar- şısında da etkib olamamıştır BM. dünya banşının ve insan haklan- nı kollama. koruma ışlevmı yeri- ne getirememekte. gıderek say- gınhğıru vitirmektedir. Bu bakırn- dan BM bir dönüm noktasındadır. BM'nın ABD gibı ülkeler üze- rinde yaptınm gücü, Güvenlık Konseyi'nde birkaç güçlü devle- tin veto ayncalıklan gıbı neden- lerle yaşanagelen sıkrntılar, BM statüsünde köklü değişiklikleri zonmlu hale getirmış bulunmak- tadır. rrak saldınsına karşı çıkmış tüm ülkeler BM'nın içine düşmüş olduğu bu durumu protesto eder- cesine ük ış olarak BM merkezi- ni New York'tan alarak örneğin Bağdat'a ya da Hiroşima'ya taşı- salaryendzr. Aksi halde BM. yal- aızca güçlü ülkelenn çıkarlarını koruyan parasal bir kurum gö- rüntüsünden kurtulamayacaktır. ABD'nin dayattığı Irak savaşı ne- deniyle ülkemızde yaşananlar da Türkiye için bir dönüm noktası oluşturmahdu". Bu dönüm nokta- sında dünden bugüne ülkemızde süregelen yozlaşmış düzen önce- likle sorgulanmah, dersler çıkanl- malı, gelecek için yepyeni biryö- nelını planlanabılmelidir: tkinci Dünya Savaşı 'ndan son- ra Soğuk Savaş döneminde Tür- kiye Batı dünyası saflannda yer alinıştrr. 1950'lere gelindiğınde Türkiye ABD'nin etkisi alhna so- kularak ulusal kalkınma yolun- dan saptınlmış, dışa bağırnlı po- lıtıkalara yönlendirilmiştir. Bu sü- reçiçinde, Marshall Plaru üe abar- hJı bir makineli tanm Jcurgulan- mış, ulusal ağır sanayi körletil- miş, dışa bağımiı montaj sanayi- si yaygınlaştınlmış, toplu taşıma- da demiryolu yerine karayoluna öncelik verilmiş, Türkiye bir "Kü- çük Amerika" taslağı olmaya özendirikniştır. Önceki dönemlerden devreden yeterli döviz ve altın stoklan tü- kenmemiş olduğu halde Türkiye kaynak sıkıntısrna sokularak IMF ve Dünya Bankası kanahyla borç- landmlmışnr. Ardından devalüas- yonlar yaşanmış, paramızın değe- n düşmeye başlamış. ülke eko- nomik darboğazlara sürüklenmiş- tır. 1 %8 'lerde dünya gençliğı "re- fonn" ısteyerek ülkelerindekı vıp- ranrruş kurulu düzene karşı çı- karken ülkemizin içine sürüklen- miş olduğu bunalımh ortamda bı- zim gençliğimiz de "eğrtimdere- ibnn" ve "bağnnszTürkiye'' öz- lemlerinı dile getırrruşlerdır. Diğer ülkelerde gençliğin ıs- tediğı reformlar yapılmış ve bu- gün AB yi kuran, yaşatan kuşak- lar yetıştırilmiştır. Oysa bızde. gençliğin hakh isteklen tepkiyle karşdanmış, üzerlerine gıdılmış. reformlar yıllarca sürüncemede brrakılmıştır. Tutucu ve duyarsız polıtikalar sonucu gençliğin ve toplumun karşıt kamplaşmalara bölünmesine yol açılmış, çatış- ma yaşanmıştır. IMFkıskacL. Tmnanan huzursuzluk ve gü- vensızlik ortamında yatınmlar durmuş, ekonomi aksamışnr. Gi- derek her şey çığınndan çıkınca 12 Mart'lar, 12 Eylül'lergelmiş- rir. 1980 ve 199O'lı vıllarda ise yaşanmış olaylardan hiç ders al- mamacasına lıderler sultasına da- yalı yozlaşmış siyasal yapı yine aynen korunmuş. serbest pıyasa ekonomısı esas alınarak yabancı ürüne ve yabancı sermayeye, ye- m teknolojiye kapılar ardına ka- dar açılmıştır. Ekonomıde denge sağlamak üzere '^•aünın- istib- dam-üredm" gücümüzü arttıncı atılımlar gerçekleştirilememiştir. Bu dengesızlik sonucu ülke IMF'nin borç kıskacına girmiş, borcu borçla ödeme, özelleştir- me yoluyla ulusal kazammlan- mızı ölçüsüz ve biünçsizce elden çıkarma sürecine girihniş, üreti- mi arttırma yerine paradan para kazanmayı yeğleyen, mutlu bir azınlığa çalışan, bu azınlığın po- hfika üzerindeki baskısından kur- tulamayan bir kısırdöngü yaşan- maya başlamış, böylece bugünle- re gelinmiştir. Yıllar boyu süren bu bozuk dü- zenden burialan ve bıkan, poliri- kacılara güvenini yitiren halk, on- lan tasfiye edercesıne tepki ver- miş, 3 Kasım 2002 seçimlerinde AKP tek başına ıktidara gelmiş- tir. Ancak AKP ıkridanrun da ay- nı düzeni sürdürerek ışe başladı- ğı görülmektedir. AKP'dcn eski dfizene devam Lider dayatmalanyla, partizan kadrolaşmalarla, ana>'asayla sık sık oynamayı göze alabilen hukuk anlayışıyla, ABD ve AB desteği- ne koşullanmaiarla eski düzem yansıtır bir gidiş sergilenmekte- dir. AKP iktidan işbaşına gelir gehnez birden önemli dış sonın- larla karşılaşıvermiştir. AB üye- liğı. Kıbns konulannda tüm ça- balara karşm istenen çözümler sağlanamamıştır. Irak Savaşı ko- nusunda ise Türkiye'nin gelece- ğı bakımından ders alınması ge- reken büyük deneyim yaşanmış, acı gerçeklerle yüz yüze gelin- miştir: Dünyanın her yerinde ba- nş yanlısı gösterileryaygınlaşır- ken ve Türk kamuoyunun kesin- likle savaş istemediği bilindiği halde, ABD'nin dayattığı Irak Sa- vaşı'nda, Türkıye'den beklentile- n desteklenırse zararlanmızın da- ha az olacağı sanılmış, ABD ile pazarhklara girişilebilmiştir. Ney- se ki TBMM, seçmen tabanından gelen tepkilen dikkate alarak 1 Mart'ta hükümetın tezkeresini reddetmiş, tüm dünyanın takdiri- ni kazanan onurlu bir kararlılık gösterebılmıştır. Her ne kadar Irak saldınsı baş- ladıktan sonra hava sahamız ABD'ye açılmış ise dehiç olmaz- sa ,\BD askerinin topraklanmız- da konuşlanması ve bunun doğu- rabileceği tehlikeler engellene- bilmiştir. Türkiye. Irak'ın işga- hnden sonrakı olası paylaşım kav- galan ve çatışmalar batağına da girmemeli, taraf olmamalı, ken- di ıç sorunlanna ve hızla kalkın- masına, daha fazla güçlenmesine öncelik vermelidır. TBMM'den izın çıkar çıkmaz ABD'nin hava sahamızı hemen kullandığı, fa- kat TSK'nin Kuzey Irak'a girme- sine sıra geldiğinde ABD'nin ve ardındanAB 'run bunu engelleme- de birbirlenyle yanşmalan ibret- le izlenmiştir. Bu suretle PKK te- rörünü kimlerin kışkrrtmış oldu- ğu ve Kürt devleti oluşumunu kimlenn planlamış olduğu orta- ya çıkmıştır. AB aynca, TSK Kuzey Irak'a girerse f ürkiye 'nin AB 'ye gırme şansının azalacağı tehdidinde de bulunmuştur. A\Tupa Parlamen- tosu raporunda da Kemalist fel- sefenin AB sürecinde Türkiye'nin önünü tıkadığı, bu nedenle ana- yasamızın değişmesi gerektiği ilen sürülebihniştrr. Laik Türki- ye Cumhunyetı'nin çağdaş dev- let yapısının ve kalkınma mode- linın temel ilkesine yöneltilen bu saldın, içımizdeki laik cumhuri- yet karşıtlannın söylemleriyle de örtüşmektedir. AB'nin ashnda na- sıl çağdışı ve güçsüz bır Türkiye düşlediği ve bunun için ülkemız- de kımlerle dayanışma içinde ol- duğu da açıkça göruknektedir. CUMHURİYET'TEN OKURLARA İBRAHtM YILDIZ Gerçeği Yazmak ÎCumhursjreı '•«t, Ramuüyi» tutturtlı [\ «* v. t— Cumhuriye«o'»e Milli Oöriİs'e dcvlet pnHukulü s*î • iikM-ltfr £ • • - " * • Geçen hafta Irak ve Kıbns ile il- gili gelişmeleryazılı ve görsel ba- sının manşetlerinde yine ağırlık- taydı. Sanınz bu yoğunluk içerisinde AKP hükümetinin yaptıklan ka- muoyuna aktanlamadı. Ancak Cumhuriyet gazetesi üzerine düşen görevi yerine ge- tiriyor. 3 Kasım seçimlerinden bu yana AKP hükümetinin takipçisi olduk. Kamuoyuna yansıtılmak istenmeyen ya da göz ardı edilen haberleri en ince ay- rıntısına kadar yazdık. Amacımız gazetecilik ölçütleri içerisinde gerçeğin bilinmesi ve kamuoyunun bilgilen- dirilmesiydi. • • • Milli Görüş'ün örgütlenmesini ve bugünkü durumu- nu geçen hafta okurianmıza yansıttık. 'Bölücü ve teh- likeli' olduğu yönündeki haber- ler AKP içinde tartışmalara ne- den olmuştu. Bu tartışmalann ardından Milli Görüş konusun- da başbakanlık düzeyinde geri adımlar at/ldı. Cumhuriyet gazetesinin 19 Nisan Cumartesi günkü manşe- ti AKP'nin bu örgüte bakışının en somut örneğiydi. Milli Görüş'e devlet protokolünde yer açan AKP hükümeti, 3846 sayılı res- mi yazıyla bu örgütün zararsız o\- duğunu ve Fethullah Gülen okul- <z £**'•' & «J . • lannın desteklenmesini istiyordu. Şeriatçı bir örgütün açıkça desteklenmesi Cumhu- riyet gazetesi tarafindan manşete taşındı. Bir gün sonra manşetimiz Sabah, Star ve Hürriyet gazetelerinde yer aldı. Ve bu manşetimiz Dışişleri Bakanı Abdul- lah Gül tarafindan da doğrulandı. • • • 18 Nisan Cuma günkü gazetelerde, ABD'nin Türkiye'den Irak için asker istediği yönünde haberieryeraldı. Bu haberierin doğrusu da yine 'ABD'den asker talebiyok' başlığıyla gazetemiz Cumhuriyet'te yayımlandı. TÜSİAD tarafindan hazırtanan rapor- da ülkemizin son günlerde yaşadığı ekonomik sıkınt/lardile getirilerek Vs- sizliğin faşizmi yükselteceği' vurgu- lanıyordu. Hacer Boyacıoğlu'nun bu haberi 19 Nisan Cumartesi günü yalnızca Cumhuriyet'te yer aldı. Görüldüğü gibi gazetemiz Cum- huriyet, farklı manşetleri ve gerçek haberciliğiyle önderiiğini sürdürüyor. • • • Bülent Dikmener Haber ödülü'nü arkadaşlanmız Mustafa Balbay ile Türey Köse kazandılar. Diyarbakır muhabirimiz Mahmut Oral'ın da 'Ob- jektif ve Doğru Habercilik'e layık gö- rülmesini sevinçle karşıladık. Üç ar- kadaşımızı bir kez daha kutluyoruz. İyi haftalar. Mustafa Balbav Türey Köse Mahmut Oral Daha aydınlık, umutlu, onurlu bir Türkiye için var misiniz? Türkiye'nin "Bir Milyon Çocuk Eğitim Kampanyası" için 23 Nisan'da ekran başına geçelim! Televizyon programlarında konuklarımız, röportajlarımız ve gerçek öykülerimizle sizinle olacağız. O gün Eğitim Gönüllüleri için gelen bütün bağışları ve her türlü katkıyı, canlı yayında s/zlerle paylaşacağız. Yüz binlerce çocuğa daha eğitim desteği vermek isteyen herkesi, "Ben de varım!" demeye çağırıyoruz. YURTIÇI BANKA HESAP NUMARALARIMIZ BANKA ÇAĞRI MERKEZLERİ Dışbank Garânti Bankası h 8ank3sı Koçbank ^UBEADI Uer\ttı Sube Bâgiarbası Beylerbeyi Marmara Yapı Kredı Bankası Catalçeşme HESAP NUMARALARI(TL) 304401010 6299848 226852 1000000 1821 8 Dışbank Garanti Bankm Iş 8ank*S4 Ko(banlt Yapı Kredı Bankası TELEFON NUMARASİ 444 0144 444 0 3 » 444 02 02 444 0 555 4440444 Internet'tcn yapauğınu bagiflannu ign WWW.tegv.Org adrp«mı>e gırip. "Bagii y^pın" link'ını tıktayabilirs-— tinkaUnmızın websittteri üzerinden de bagtş yapabilirsinU. Hayallennız güvtnce altmda DUYURU AKEMEKUUK/LŞ. 2002 HAYAT BRANŞı KÂR PAYı DAĞMMı 2001 yıl sonu rbbanyle hayat sıgorta polıçelenne aıt toplarr matematık karjılık .16.687 272.744.838 TL 2002 yılı içinde toplam net bınkjm pnm uretımı : 9 408 878 649.969 TL 2002 yıl içinde elde edi/en net gelır : 1.967.742.947.928 TL TAfiİFE GfiUPLAfilNA GÖRE KÂR PAYI Tl Tanfeler İçin Dağıtlan net kâr payı oranı : %S8.76 Dovize Endeksli Tanfeler Içın Oağıblan net kâr payı oranı Amenkan Ooları ıS) : %3,48 Avrupa Para Bırımı (Eurol %5,11 AÇIKLAMALAR 1 Net Sırikım pnmı sıgortalılann odedîkler pranlerden nato pnmi varsa gıder payı ve aracı komısyonu kesintıleri dışında kalan kısımdır 2 Yıl ıçensınde elde edilen net gelır 2001 yılı sonunda sıgortalılara aıt matematık karşılıklar ile yıl ıçensınde toplanan net bmkım prırnlennın gunluk olarak yatınma yonlendinlmesı sonucu eide edilen net gelirdır 3. Kâr payı oranlan fonlann yıllık ortalama net getın oranı olup, punlük kâr payı yygulaması nedenıyle her sıgortalının kâr payı dağıtım oranı farklı olabılır MeclK- Uefttısan CaH No-147 Rndıkiı 34433ISTANBUL Tel (0212) 251 63 74 FaKS. (0212) 293 07 77 1 Hikmet ABD'nin Bağ Çoc I Çet Kürt dii inkaya 1 Kozu ve ıt'ın :ları 1 Tüm kitapçılarda Cumhuriyet gazetesinin katkılarıyla yayımlanmıştır. 23 NİSAN SAAT 10.00'DAN İTİBAREN EKRAN BAŞINDA BULUŞALIM! Her çocuk geleceğe umurio baksın Tel: |O-216) 492 32 32 GUnlzi Vayıncflıft 0.212 512 11 72
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle