Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 2 MART 2003 PAZAR
8 DIZI
ABD, çöken ekonomisini kurtarmak, yitirdiği pazarlan yeniden ele geçirmek istiyor
Irak yalruzcaİDİrsahne"apitalizme yürekten inan-
mış bir siyasetçi olduğu
tartışmasız Henry Kis-
singer önce teşhisi, belki
"Frankeştayn'ın doktorlarmdan bi-
ri", en azından bu doktorun sadık
öğrencilerinden biri olduğu için, bir
sosyahste parmak ısırtacak şu tahlil-
le koymaktadır:
"-vahşi kapitalızm, 19'uncuyüzyi-
da nasıl Slarksizmin yolunu açmışsa,
1990'larm kör gözlü küreselleşmesi de
finans piyasalarmın özgürlüğünü teh-
Kkeye sokan bir dayatma aracı olabi-
Br. Çünkü küreseüeşme, (._) dünya-
daki ekonomikrejimlerie siyasal rejim-
Jer arasındaki "uyuşmazlığı" görmez-
den gdyor.Oysaekonomidenfarldı ob-
rak shaset üzerinde yaşadığunız ge-
zegeni. ulusal bınmlere böhnüştür. Si-
yasetçilerin, ulusal ekonomilerineBtik-
rar kazandırmak için 'halklanndaa'
bir ölçüye kadar sıkuıüya kadanma-
lannı istemeleri mümkündür. Ama
bu. onlann. yabancüann avukadjğmı
yaparak,haDdannısonsuzadek kemer
sıkmaya raa edebilecekleri anlamına
gelmez. Çünkü kemer sıkmaya raa
etmenin teri kemer sıkmayazoriamak-
ur,poitikaraçiarkulanarakdayatmak-
tır. Bu da süreldi olamaz.._ serbest pa-
zaria zenginkştirilmiş ve güçlendiril-
mişdemokrasiler, pıyasa' admasınır-
sız bir kemer sıkmayı hoş görmez; ter-
sine, bir yandan bir 'güvence sepeti'
oiuşturacaksosyalönlemleratarken, dî-
ğer yandanpryasanm shTİMklerinitör-
pülemek ister, onu plan ve program-
laria yönlendirmeye çahşuiar. Ulusla-
rarasıfinanssistemi ise bu tür vangm
söndüriicülerden benüz yoksundur.
_bu alandaki gelişme-
leri kavTayıp, aıulan
önkmkrin kaçmdmaz
olduğunu kavrayan-
brm saytsı sanılandan
çok azdır."
'Biriyer
blri bakar...
"DıfKissinger,te-
davı olarak da, cid-
di bir büyüme süre-
cine girilmesini, ser-
mayenın çok sırurlı
ellerde toplanarak
kaynak sıkıntısı çe-
ken toplumlann sıstem dışına ıtil-
mesinın önlenmesını, yanı halk dıhy-
le "biri yiyip biri bakarken layametin
kopmaması için kaz geiecek yerden
tavuğun esirgenmemesini" salık ver-
mektedir. (Henry Kıssınger, Ulusla-
rarası Para Fonu (IMF) Yarardan Zı-
yade Zarar Veriyor, 15 Ekim 1998 ta-
nhli Le Monde'dan çev: Erdoğan So-
ral, Mülkiye, s: 133-138, sayı: 222, Ma-
yıs-Haziran 2000, Ankara.)
Bu manzara karşısında en çok sıkı-
şan Amerika'dır. Ama Avrupa ve Ja-
ponya'nın da çok iyi durumda oldu-
ğu söylenemez. Amerika karşısında
sağladıklan bütün pazar üstünlükle-
rine rağmen, Japonya tkincı Dünya Sa-
MANTIK
HATASI
Irak'la sorun
varsa,bunu
Türkiye kendi
haîletmeye
cahşabilinlL
Bunlannda
doğru yannş,
birmanöğı
var. Amasırf
Amerika
istedi,hem
'belldbiraz
parada
kazanınz'diye
doğrudan
Irak'la savaşa
girmek, doğru
birmanük
değiL.
(Fotoğraf: AP)
konomik açıdan Avrupa ve Japonya'nın da ABD'ye göre çok iyi
durumda olduğu söylenemez. Amerika karşısında sağladıklan
bütün pazar üstünlüklerine rağmen Japonya, tkinci Dünya Savaşı
sonrasında en ağır durgunluk dönemini yaşıyor. 120 milyonluk
Japonya'da işsizlik oranı yüzde 5'e doğru tırmanırken ünlü "ömür
boyu istihdam" modeli tarihe kanştı. 400 milyonluk Avrupa Birliği'nde ise
bu oran ortalama yüzde 10 düzeyinde.
vaşı sonrasında en
ağır durgunluk dö-
nemini yaşamakta-
dır. 120 milyonluk
Japonya'da işsizlik
oranı yüzde 5'e
doğru tırmanmaktadır, ünlü "ömür
boyu istihdam" modeli tarihe kanşmış-
tır. 400 milyonluk Avrupa Birliği'nde
bu oran ortalama yüzde 10 düzeyin-
dedir.
Pazar kaygılan...
Amerika'nın, IMF'deki küreselleş-
me ortaklan Avrupa ve Japonya ile Irak
saldınsı konusunda bu kadar ters düş-
mesini bu çerçevede değerlendirmek
gerekir. Avrupa ve Japonya, Ameri-
ka'nın Kosova-Balkanlar'a, Afganis-
tan-Orta Asya'ya ve dolayısıyla ola-
ğanüstü zengın petrol ve doğalgaz ya-
taklanna yerleşmesinden rahatsızlı-
ğını yatıştıramamışken bir de bunlar-
dan çok daha önemli ve tarihi emel-
lerinin bulundugu Ortadoğu'ya el at-
masma daha da sinirlenmektedir.
Almanya ve Fransa'nın Irak saldı-
nsına karşı tavırlannı da, insani, ah-
laki kaygılarla açıklamak mümkün
değildir.
Bunu adı, açıkça pazar kaygısıdır,
müşteri kaygısıdır, hegemonya kay-
gısıdır, nihayet, Türkiye ve benzeri
ülkeler için artık modasımn geçtiği,
döneminin kapandığı söylenip du-
ran ulus devlet yahut ulusal çıkar
kaygısıdır.
Nitekim, Samuel Huntington'un,
açla tok, zenginle yoksul çahşması-
na giydirmeye çalıştığı "medeniyet-
ler çanşmasT gömleğıni, bugün Ame-
rika'nrn Irak saldınsına karşı Alman-
ya-Fransa ekseninde yer alan kıdem-
li sömürgeci Belçika'nın eski içişle-
ri bakanlanndan Joseph Micbel de
şöyle biçmek cüretini kendinde gör-
mektedir:
"Ronıa halkı gibi,barbariartarafin-
dan istila> a uğramak tehükeshie kar-
şıkar^yayız. Bu barbariar.Araplar,Fas-
hlar, Yogoslav lar yıe Türklerdir. Bun-
lar çok uzaldardan geliyor \e bizhn
uygarlığımjzla hiçbir ortak yanlan
yok." (Alpaslan Işıklı, a.g.e. s. 105)
Savas arlfesi...
Kissinger'ın, Sweezy'nin, Hirst ve
Thompson'un, hatta Belçikalı Mic-
hel'in söylediklerini, içrnde bulundu-
ğumuz "savaş arifesi'' koşullannda
şöyle özetlemek herhalde mümkün:
Kapitalizm bir savaş çıkarmasaydı da
zaten yoksullann, açlann bir ayak-
lanması kaçınılmazdı; ne kı, serma-
yenin pazar kavgası ve yoksullar tes-
tiyi kırmadan onlan tokatlama gere-
ği, onu yoksullardan daha sabtrsız ha-
le getırmiştir; Irak, oyunun oynanaca-
ğı sahneden ıbarettir. Pazar daralma-
sına, müşteri yokluğuna yine kendi-
lerinin yol açtığını biliyorlar; kumar-
hane kapitalizminden vr
azgeçip doğ-
ru dürüst üretip kârlanndan, bir kıs-
mından da fedakârlık ederek yeni müş-
teriler yaratıp pazan şenlendirebilir-
lerdi; ama hem bunu istemiyorlar hem
de artık galiba vakıt biraz geç.
İ991'de Türklye'nln tavrı
1991 "de Türkiye, Tonuntay'ın isti-
fası ve Amerika'nuı bu kadar ısrarlı
olmaması nedeniyle savaşa girme-
miş; ama Kürt mülteci akınını,
PKK'nin palazlanmasını, Kuzey
Irak'ta Barzani-TaJabanikukla devle-
tinin oluşmasını önleyememişti; oy-
sa bugün hadisenin dışmda kalmak-
tansa içinde bulunarak gelişmelere
müdahale edebilecek konumda bu-
lunmak, Kürt mülteci akınını başlan-
gıcında kontrol altrna almak, kukla
Kürt devletinin resmileşmesini en-
gellemek, hatta Musul-Kerkük pet-
rolüne, Türkmenlere şemsiye olmak,
savaş sonrası düzenlemeleri yönlen-
dirmek mümkün olabilir. Zaten
PKK'nin palazlanması da çok cana mal
olmuştu...
Bu bir görüştür. Ama Türkiye'nin
PKK ile mücadelesının kendine göre
bir mantığı vardır. Irak'la sorunumuz
varsa, bunu da kendimiz haîletmeye
çalışabilirdik. Bunlann da, doğru yan-
lış, bir mantığı vardır. Ama sırf Ame-
rika ıstedi, hem belki biraz para da ka-
zanrnz diye doğrudan Irak'la savaşa
girmek, bir mantık değıldir.
Musul-Kerkük petrolü...
Musul-Kerkük petrolü bir mantık
olabilirdi. Ama yukanda petrol ko-
nusuna değinildi; kendi kuyulanmı-
a yine Amerika'nın, tngiltere'nin ha-
tınna göz göre göre kapahrken, su
başlannı tutmuş bütün devlerin en
önemli kaygısının Irak petrolü oldu-
ğunu dünya âlem ileri sürerken, bize
de pay verilebileceği düşüyle, öle öl-
düre Musul'a, Kerkük'e uzanmanın
mantığı da olamaz.
Türkmenleri korumak, kayırmak
bir mantık olabilrrdi. Ama, sırf "ba-
şımı/da bunca dert var, bir de orayla
mı uğraşahm" gibi akıl ahnaz bir ge-
rekçeyle bunca yıl susup Saddam'ın
insafına terk ettikten sonra birden bi-
re o garibanlan hatırlayıvermeyi an-
lamakgüç.
Bağımsız, hele Amerika'dan ba-
ğımsız olması mümkün, dolayısıyla
onun kuklası olması kesin bu devlet,
Barzani ve Talabani'ye verilmiş bir
oyuncaktan başka şey değil. Ve-
ril"miş''! Çünkü zaten var. Geriye bir
resmi elçi ve BM'ye temsilci gön-
dermesi ile elçi kabul etmesi kaldı.
TSK'nin önleyeceğinin hepsi bu mu?
Gerçekler acemice
örtülmeye çalışılıyorW
-
W" Tîffiam Safır'in, Ric-
M^M / hardPerle'ünağzın-
y y dan, Bağdat'a Türk
r V tanklan ile birlikte
girmek istediğini açıklayan Amen-
ka, TSK'nin kendisinden bağunsız
Kuzey Irak'a girmesini istemiyor.
Komutanlık konusunda ısrar ediyor.
Türk tanklan Bağdat'a Suriye ya da
Ürdün üzerinden mi girecek?
Bizzat Dışişleri Bakanı Yaşar Ya-
kış. Meclis Dışişleri Komısyonu'na
"Türkrve savaşa ginnezse daha çok
Amerikan askeri ötecek" dıyor. Er-
doğan ve Gül'ün "Türk askeri tek
kurşunatrna>acak,tekkurşunyeme-
yecek" sözlen doğru ise, nasıl ola-
cak da daha az Amerikan askeri öle-
cek? Türk asken Kuzey Irak'a gir-
meyecek, girse bile sadece konu
mankeni olacaksa, nerede ölecek de
daha az Amerikalının öhnesrni sağ-
layacak?
Bağdat varoşlannda, doğrudan
Irak askeri ile savaşarak mı?
Kore'yi yeniden mi yaşayacağız?
Bu manzara içinde petrol parsası
toplanmaz, Türkmenlerkorunmaz,
kurulmuş Kürt devletinin kuruhna-
sı önlenmez. Birinci Dünya Sava-
şı 'nda ordulanmızı Mustafa Ke-
mal'ler. tnönüler. Karabekir'lerye-
rine Von Sanders'Iere, Falkenhe-
Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış. (AP)
in'lere, Goltz'lara teslım etmışrik.
Bizim tabur tabur şebidimize rağmen
ikinciler Birinci Dünya Savaşı 'nı
kaybettikleri halde, birinciler Kur-
tuluş Savaşı'nı kazandılar.
Acemice örtülmeye çalışılan ger-
çek, Türkiye'nin, hadisenin dışmda
kahnayarak yönlendirmek istediği
hiçbir şeye izın verihnemesi; ama li-
manlannı, havaalanlannı açmasının
yanında bir de çocuklarının ölmesi
mi?
Türkiye'nin, hadisenin dışmda
kahnayarak istemediği gelişmelere
müdahale etmesine askeri, siyasi,
ekonomik açıdan kim manı olabilir
bu koşullarda? Barzani, Talabani,
Ocalan olabilir mi? Türkiye'nin bu
konuda temel pohtikası, başından
beri Irak'm toprak bütünlüğünün
konınması, Kuzey Irak'ta da Bağ-
dat otoritesinın geçerliliği olduğu-
na göre, Saddam Hüseyin'in mani
olmasına gerek var mı?
Ama ya Amerika?... Türkiye'nin
kırmızı çızgilerinı aşabilecek tek
güç Amerika değıl midir? Ama Ame-
rika bu çizgileri aşarsa, örneğin açık-
ça Kürtleri desteklerse, Amerikah ko-
mutan Türk askerine emir vermeye
kalkarsa, taraflar karşılıklı birbirle-
rinin bölgelerine girmemeye söz
verdikleri halde Amerika, Türk böl-
gesine girerse Türkiye ne yapacak-
hr? Amerika kendi ağzından çıkan
ve yine yaptrrrmı olmayacak 6 mil-
yar dolar için bile yazılı söz verme-
ye yanaşmadığına, verse bile buna
tam olarak güvenmek mümkün ol-
madığınagöre...
Kısaca Amerika ile çatışma mı
göze alındı? Böyle bir "göze alma"
yani iradi bir niyet söz konusu ol-
masa bile, bu ihtimalin hiç de az ol-
madığını vurgulamak gerek.
Yarın: İnsanlık bir köteği
hak etmlş demektir'...
Türkhe'nin, hadisenin dışmda kabnayarak istemediği gelişmelere müdahale etme-
sine askeri, siyasi ve ekonomikaçıdan kim mani olabilir bu koşullarda? (REUTERS)
PAZAR
ORHAN BURSALI
Niçin Mutlaka Irak, mı?
Bütün dünyaya karşın, ABD'nin Irak'ı işgal et-
meye neden bu kadar istekli ve kararlı olduğu ko-
nusu bizde pek anlaşılamıyormuş.
llter Türkmen, dünkü yazısında (Hürriyet) Türk
uzmanlann katıldığı birtoplantıda bu konunun tar-
tışıldığını ve kesin bir neden bulunamadığını belir-
tiyor ve savaş ısrarının Bush ve arkadaşlarının
"psikolojisinden kaynaklandığı" gibi, sıradan birge-
rekçeye bağlıyor.
Uzmanlanmızın, savaş karannda, ABD gibi kü-
resel birimparatorluğunyöneticilerinin "akliduru-
mu"nun etkili olduğunu düşünmesine hayret et-
tim. O zaman dünyayı ve olayları anlamak ve açık-
lamak, her bakımdan çok kolaylaştı demektir!
• • •
Acaba petrol derdi yok mu ABD'nin? Var. Pet-
rol alanlan hep bir savaş meselesi oldu. Petrol için,
bir - iki yıllık, hatta beş - on yıllık garantiler yeterli
olamaz dünya ekonomisi için. Hele ABD gibi eko-
nomik gelişme motorunu tamamen küresel eko-
nomiye bağlamış bir süper için, 15-20 yıllık, hat-
ta 50 yıllık enerji perspektifleri kesin göz önüne alın-
mak zorundadır. Bir küresel güç, uzun vadeli he-
defleri ve yönelişleri olmadan yaşayamaz ve geli-
şemez.
1) ABD Enerji Bakanlığfnın hesaplanna göre,
ülkenin petrol ithalatı bugün yüzde 55'ten, 2025
yılında yüzde 70'e çıkacak.
2) Petrol piyasası, Petrol Üreten Ülkeler örgütü
OPEC'in denetiminde. OPEC'in esas gücü Su-
udilerdir. Suudi Arabistan dünya petrol rezervleri-
nin dörtte birine sahip. Üstelik petrolü silah olarak
kullanmakta en büyük güce sahip: Günde 3 mil-
yon ton "kapasite üstü üretim" ile piyasayı iste-
diği şekilde, aşağı veya yukan etkileyebiliyor. Bir
örnek: 1998'de Venezüella, OPEC'i ve kararlannı
dışlayarak, petrol üretimini 3 misli arrtırmaya kal-
kıştı. Suudiler derhal üretimi kıstılar ve Venezüel-
la amacına ulaşamadı. Suudilerin, petrolfiyatını22
- 28 dolar aralığında tuttuğu belirtiliyor. Bu fıyat ara-
lığının, alternatif enerji kaynaklannın geliştirilmesi-
ni engelleyici bir özellik taşıdığına işaret ediliyor.
3) ABD ile Suudilerin arasına, özellikle 11 Eylül
saldınsından sonra kara kedi girdi. Çok sayıda
Amerikalı "stratejist", Suudilerin terörü arka plan-
da desteklediğine inanmakta ve petrolün Suudi-
lerin tekelinden kurtanlması için planlar geliştir-
mekte. Bazı Amerikan planlan, Suudilerin bile "de-
mokratikleştirilmesinden " bahsediyor.
4) Irak petrolleri, ikinci büyük rezervdir. Geiecek
için çok önemlidir. ABD'nin kontrolüne girdiğinde,
Irak petrolü, OPEC'e ve Suudilere, yani Kartel'e kar-
şı, dünya ekonomisinin uzun vadeli çıkarlan doğ-
rultusunda "piyasa düzenleyici" rol oynayacak-
tır. Aynca Irak'ın, Orta Asya'dan Körfez'e giden pet-
rol koridoru da ABD'nin denetimi altına gırecektir.
Denetim, küresel güçlerin dayandığı bir numara-
fı geiecek faktörüdür. Denetim, çıkarların, geliş-
melere göre, ufak ayarlarla yönlendirilmesi de-
mektir.
• • • • '
Çok önemli bir yan etken de "serbest piya-
sa"nın variığıdır. Hele Irak gibi bir petrol ülkesin-
de. ABD'li şirketlerin giremedığı "kapalı alanlar",
ABD'ye göre yıkılmalıdır. Oraları demokratikleş-
tirilmelj ve serbest piyasanın işleyişine açılma-
lıdır. ABD'nin demokrasi isteklerinin, söyleminin te-
melini bu oluşturuyor.
Nihayet: ABD'nin, terör tehlikesini "önceden
bertaraf etme" yeni doktrini ise şöyle okunmalı-
dır: "Küresel imparatortuk için gerekli her yerde
ön mevzilenme."
ABD'nin bu savaşta maddi kaybı sıfır olacaktır,
hatta önceki Körfez Savaşı'nda olduğu gibi, sa-
vaş bilançosunu artı ile kapatacaktır. Ekonomisi-
ni de canlandıracaktır.
Amerikalı enerji uzmanı Paul Michael Whibey
"Evet, demokrasi falan iyi de en önemlisi petrol-
dür. Saddam 'ın devhlmesinden sonra Irak'tan ek
petroller akacak. Bu ülkenin rezervleri Suudi Ara-
bistan'ı bile aşıyor" derken...
Bizim uzmanlann "Acaba ABD neden Irak'a sal-
dınyor" diye saatlerce kafa patlatmalanna ve bir
neden bulamamalanna, ne demeli, bilemiyorum!
obursali@cumhuriyet.com.tr. '
KAYSERİ1. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
Dosva \ o 2002 W5
Davacı Derva Soğancı larafından davalı Bahn Soğancı
aleyhıne açılan şıddetlı geçımsızlık nedenıvle boşanma da-
\asının mahkememızde vapılan açık >argılaması sırasında
\enlen ara karan gereğınce. Da\alının bütun aramalara ra|-
men bulunamadığmdan da\a dılekçesının ılanen leblığıne
karar venlmış olup. karar gereğınce. Kavsen ılı. Melıkgazı
ılçesı. Hısarcık Mahallesı. Cıit 067 02. Sa>fa 13. Sıra
No.34 21'de nûfiısa kayıtlı da\acı Dena Soğancı tarafından
eşı Bahn Soğancı alevhıne şıddetlı geçımsızlık nedenı>le
boşanma davası açtığı. duruşmanın 25 2 2003 gunü saat
9 00 olduğu, da\aiımn duruşmava bizzat gelmesı \a da ken-
dısını bir \ekille temsıl ettırmesı. aksı takdırde \argılama-
nın yokluğunda yurutulerek bıtınleceğı hususu dâ\ah Bahn
SoğancAa da\a dılekçesı >erıne kaım olmak uzere ılanen
teblığ olünur 28 1 2003 Basm 6614
AYDINSULH HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
DosyaNo 2002917-1674 E K.
Davacı Lütftj 4kdenız tarafından davalı Mustafa Gebeşçı
ve arkadaşlan alevhıne açılan geçıt hakkı davasının vapılan
açık yargılaması sonunda. Davanın kabulüne 27.02.2002 trh
fen bılırkışının rapor ve krokısınde belırtılen 2 altematıfte ol-
duğu şekilde 25 50 m2 mıktanndakı davalı Ismaıl HaKkı Çe-
lık'e aıt 17 parselden davacıva aıt 18 parsel sayılı taşınmaz
ıçın 36 720.000 -TL bedel karşılığında geçıt hakkı tesısıne ka-
rar venlmış olup. Davalı Mustafa Gebeşçı tıım aramalara rağ-
men adresı bulunamadığından mahkememızın 27 11 2002 trh.
2002 917-1674 E.K.. sayılı ılamı kendısıne teblığ edılemedı-
ğuıden mahkememız karannın davalıya teblığ yenne geçerlı
olmak üzere ılanen teblıS olunur Basın 6950
KUŞADASI ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
EsasNo 2001 421
Davacı Orka Tunzm Yatınmcılığı tşlt Ltd Ştı vekılı
tarafından davalı Ismet Avdınoğlu alevhıne açılan menfi
tespıt davasının mahkememızde vapılan vargılaması sıra-
sında da\alı lsmet Avdmoğlu'na teblıgat vapılamamış \e
yapılan zabıta araştırmasında da adresı tespıt edılememış
olduğundan davacı adına ılanen teblıgat vapılmasına karar
venlmış olup ışbu dosyanın duruşma gunu 06 03 2003 gu-
nü saat 09 00 olduğu ve belırtılen gun \e saatte davalı ıs-
met Ajdınoğlu'nun duruşmava gelerek bizzat kendısını
temsıl ettırmesı veva bu- vekılle tembil ettırmesı aksı takdır-
de yokluğunda duruşmalara devam edılerek karar venlece-
ğı ılanen teblıS olunur 05 02 2003 Basın 6952