Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 2 MART 2003 PAZAR
HABERLER
DÜNYADA BUGUN
ALİ StltMEN
Savaş Çocukları
Sevgili,
Dostum Prof. Dr. Gencay Şaylan, yapılı, güç-
lü kuvvetli, fiziği gelişmiş, sportif yeteneği ileri
bir kişi olmasına karşın hep yakınırdı:
- Ben savaş çocuğu olduğum için kavruk kal-
mışım.
Biraz kızardık, basketbol oynarken durma-
dan bizi tepeleyen Gencay'a,
- Bir de kavruk kalmasaydın.. derdik.
- Yoo, diye, diretirdi, siz bir de kardeşlerimle
yeğenlerimi görün.
Gencay'ın savaş görmüşlüğü benim kadar-
dı.
Benim de defterşeklindeki eski nüfus cüzda-
nımda, "Ekrnek karnesi verilmiştir" damgası
bulunurdu.
Biz Ikinci Dünya Savaşı'nın kıtlığını tabağı-
mızda görmüş birkuşağız, ama çocuk olduğu-
muz için fazla ayırdına varmış da değiliz.
Ne ki Türkiye çektiği bütün büyük sıkıntılara
karşın, ikinci savaşın ateşi dışında kaldığından,
biz dünyadaki akranlarımıza göre şanslı insan-
larsayılabiliriz. Ve bunu hiç kuşkusuz savaşa gir-
memek konusunda, büyük direnç göstererek,
savaş kahramanından daha büyük bir kahraman-
lık payesine erişmiş olan Ismet Inönü'ye borç-
luyuz.
* • •
Kimi zaman savaşın göbeğinde yaşamış olan
çocuklann da olayı tam algılamadıklarına tanık
oluyoruz.
Yaşrtım Berlinli bir Alman arkadaşım, savaşın
son günlerinde, başkentin uzak banliyösünde-
ki evinden, bornbalanan kenti uzaktan izlerken
şenlik duygusuna kapıldığını anlatmıştı.
Biraz düşününce, anlattığı öykünün tüyler ür-
pertici olduğu görülüyor.
Savaş, onun kapısının eşiğine kadar gelmiş,
hatta bahçesine kadar ulaşmış, ama ona do-
kunmamıştı.
Savaşın bürtün çocukları o denli talihli değil-
lerdi ve onların sağ kalabilenleri yaşadıkları deh-
şetin izlerini ömür boyu taşıdılar.
Çok şükür ki bunu yaşayarak değil, okuya-
rak, tiyatro eserlerini, filmleri izleyerek biliyoruz.
• • •
Ismet Paşa'nın kanın ve ateşin dışında kalmak-
ta efsanevi direncinin nedeni belki de savaşı ya-
kından bilmesiydi.
Savaşı bilenler ve yaşayanlar, ondan en faz-
la uzak durmaya çalışanlardır.
Savaş, ne okdugunu bilmeyenler için kolay-
dır.
Kahramanlık öyküleri, yalapşap yapılmış, ola-
yın gerçek yüzünü göstermeyen savaş fimleri,
şiddete övgü silah tutkusu, toplumların en bü-
yük düşmanları.
Ne yazık ki adım başında bunlara rastlıyoruz.
Çekilen on savaş filminden, en aşağı dokuzu
palavra sıkmakta, insanları aptalca bir doldu-'
ruşun tezgâhına itmektedir.
Ve ne yazık ki toplumlar, hâlâ savaş karşısın-
da yeterli bilince sahip değiller.
Eğer olsalardı, ulusal güvenlik dersleri yerine
ya da onlann yanına bütün dünyada okullara "ev-
rensel banş" dersleri konurdu.
Insanlık 20. yüzyıla girerken, bilimde, tekno-
lojide sağladığı gelişmelere bakarak ebedi ba-
rış hayalleri kuruyordu.
Ama bütün bu gelişmelere karşın, 20. yüzyıl-
da insanlık, tarihinin en büyük iki savaşını, en
büyük iki travmasını yaşadı.
Ne yazık ki yirmi birinci yüzyılın daha ikinci adı-
mında, yine savaş çanları çaldı.
Ben savaşı görmedim, yaşamadım Sevgili,
bir savaş çocuğu değilim. Ama banş çocuğu da
değilim. Barışı da görmedim.
Bütün gördüğüm, bir savaşmama hali döne-
miydi. Gerçek banş çocukları savaşı geride bı-
rakmışbirdünyanın insanlarıdırlar. Hâlâoradan
çok uzaktayız.
Hâlâ kahramanlık öyküleriyle dolu bir tuzak-
tayız.
Acaba hangi kuşak bu utançtan kurtulacak?
Cüneydoğulu vekillere ziyaret
ABD diplomatları
savaşa ikııa turunda
ANKARA (ANKA)-
ABD'nin Ankara Büyü-
kelçüiği siyasi şubesine
bağlı diplomatlann
AKP'nin yanı sıra
CHP'nin Güneydoğu
kökenl| milletvekıllerini
de ziyaret edip Irak ope-
rasyonu konusunda des-
tek taleplerini ilettikleri
öğrenildi.
ABD'nin Ankara Bü-
yükelçüiği'nden bir üst
düzey diplomat önceki
gûn Meclis'te CHP'nin
Güneydoğulu miUetve-
killerini ziyaret ederek
Irak operasyonu konu-
sunda destek istedi.
Eski birABD'li baka-
nın oğlu olduğu öğreni-
len ABD'li yetkilinin ül-
kesının Irak ve Saddam
rejimi konusundaki gö-
rüşlerini aktardığı öğre-
nildi. Diplomatın ABD
ile Türkiye arasındaki
tarihi ilişkiye vurgu ya-
parak tezkerinin Mec-
lis'ten koalisyon halinde
geçmesini istediği öğre-
nildi. Diplomatın mil-
letvekillerine, "Tezkere-
nin geçmemesi gibi bir
durum ohırsaABD-Tür-
khe inşldleri büyük za-
rar görür, hatta biter"
dediği belirtildi.
CHPTunceliMilletve-
kili Sinan Yerlikaya.
"Evet Jackson adında
bir ABD'li yetkili beni
ziyaret ederek ülkesmin
görüşleriniaktardrdedi.
Yerlikaya, ABD'li yet-
kiliye böyle bir savaşa
girmeye taraf olmadık-
lannı ilettiğini belirte-
rek"AncakbuABD'yi
müttefik,dostoiarakka-
buletmedigimizanlamı-
na da gefanez,ABDü>«t-
kttıyebunlan söyiedim"
diye konuştu.
Bu arada AKP'nin
Güneydoğulu milletve-
killeri de ABD Büyü-
kelçiliği'nden John
Kunstaeder adlı siyasi
şubede görevli bir diplo-
mat tarafından ziyaret
edildi.
Grup toplantısında gizli oylamayaptıranAKP lideri, milletvekillerine felaket tablosu çizerek oy istedi
Erdoğan açlılda tehditettiEIVÜIVE KAPLAN
BÜLENT SAR1OGLU
ANKARA-AKP Genel BaşkanıRe-
cep Tayyip Erdoğan, savaş tezkeresi-
ne oy vermek istemeyen mılletvekil-
lerini ekonomik programa ilişkin teh-
ditlerle ikna etmeye çalıştı. ABD'ye des-
tek vermezlerse iktidann daha ağır
ekonomik program uygulamak zorun-
da kalacağını söyleyen Erdoğan, mil-
letvekillerine "Savaşa hayırdiyenlerin
maaşmı3gungetiktirin,bakffineleroiıı-
yor. Yerimiz tribünde değil sahada oi-
mahdır" diye seslendi. Erdoğan, Nec-
mettin Erbakan'ın uyanlanna tepki
gösterirken AKP'lileri "Bazıarkadaş-
larımız başka liderlerden emir ahyor"
diye uyardı.
Olası Irak savaşında ABD'ye destek
verilmesini içeren savaş tezkeresine
direnen AKP milletvekillerini ikna et-
mek amacıyla dördüncü kez düzenle-
nen grup toplantısı 3.5 saat sürdü. Son
toplantıda söz alan 78 milletvekilinden
iki gün içinde 51 'i konuştu.
Genel kurulun açılacağı dakikaya
AKP'li Azmi Ates:
TonVlere
ConVlere
hayır
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
AKP grubunda savaş tezkeresi
lehine konuşma yapan bazı
milletvekillen tepkiyle karşılaştı.
AKP grubundaki ikna toplantılannın
son gününde kürsüye çıkanlan
milletvekilleri arasında Egemen
Bağış, Ömer Çelik gibi Genel
Başkan Tayyip Erdoğan'ın kurmay
kadrosunun yer alması ve bu
milletvekillerinin ABD'ye destek
olunması yönünde görüşler dile
getirmesi dikkat çekti.
Toplantıda söz alan milletvekillen
ağırhkla tezkere lehinde konuşurken
aleyhte olan AKP'liler sert görüşler
dile getirdı. Istanbul Milletvekili
Azmi Ateş, -Petrol kokan böyie bir
savaşa kayrtsız şartsız hayır.
Toni'Iere, Coni'lere ev sahipüği
yaparak Irak halkına bomba
yağdırdmasının yanında olamayız"
diye konuştu. AKP Genel Başkan
Yardımcısı Nurettin CanikK,
"Türkiye, ABD'nin yanında yer
almazsa krizvaşanmaz. Bu konuda
bürokradan Devlet Bakanı
Babacan'ı yaıultryor" görüşünü dile
getirdi. Aynı zamanda Erdoğan'ın
daruşmanı olan Ömer Çelik'in
"Gerçekler acL ama bundan başka
çaremiz yok" ıçeriğindeki
konuşması bazı milletvekillerinin
tepkisiyle karşılaştı. Gaziantep
Milletvekili Nurettin Aktas,
ABD'ye verilen savaş desteğinin
aynı zamanda AKP'nin iktidar
sürecinin de sonu olabileceğıni
savunarak "Bu tezkere geçerse
Türkiye de biter, biz de biteriz"
görüşünü dile getirdi. Diyarbakır
Milletvekili Fehmi Uyanık da
ABD'ye karşı çıkmanın ulusal
mücadelenin gereği olduğunu
savundu. tstanbul Milletvekili Emin
Şirin de ortaya sürülen argümanlann
tatmin edici olmaktan uzak
olduğunu belirterek ret oyu
vereceğini söyledi.
• Tayyip Erdoğan, dördüncü kez ikna toplantısına aldığı AKP'liler arasında genel
kuruldan önce gizli oylama yaptı. Erdoğan, milletvekillerini, "Yerimiz tribünde değil,
sahada olmahdır. Savaşa hayır diyenler yann maaş alamayıp aç kalınca söylediklerini
unuturlar. ABD'ye destek olmazsak daha ağır ekonomik program uygulamak zorunda
kalınz, dengelerimiz altüst olur" sözleriyle ikna etti.
kadar toplantıyı uzatan Tayyip Erdo-
ğan, oylama sonucunu aldıktan sonra
milletvekillerine "Çoğunlukla kabul
edileceği görülüyor. Savaşa hayır de-
mekle tezkereye evet demenin aynı şey-
ler olnıadığını söyiemiştim. Bunun an-
laşıldığı görülüyor, hepinize teşekkür
ederürT diye konuştu.
ErbakarTa itibar etmeyin
AKP lideri Erdoğan ise Başbakan-
lık tezkeresinin kabul edilmeme ola-
sılığınagöre milletvekillerine "felaket
tablosu" çizdi. Alınan bilgiye göre,
Tayyip Erdoğan şu görüşleri dile ge-
tirdi:
- Görüyoruz ki ABD bu işte karar-
lı. Biz destek versek de vermesek de
bu savaş çıkacak. Bölgemizde mey-
dana gelen bir olay var. Bu olay karşı-
sında Türkiye tribünde olmamalı, sa-
hadaki yerini almalıdır.
- Devlet yönetiminde duygusallık
olmaz. Bizler duygu ve hamasetlerimi-
zi bir kenara bırakmak zorundayız.
Mesuliyet makamında bulunanlar işi,
sonımluluğu üzerine alırlar. Karan bir-
likte vereceğiz, yükü de birlikte kaldı-
racağız. Size gelen telefon mesajlan-
nı bir kişi yönlendiriyor olabilir, onla-
ra itibar etmeyin.
- MGK'den destek bulamadığimız ya-
zıbyor. Hükümetin MGK'den destek al-
mak gibi bir mecburiyeti yok. Biz in-
tihar komandosu değiliz. Türkiye'nin
gerçekleri var. Bize bizden başka dost
yok. Ben Doğu Perinçek ve CHP gibi
aşın uçlarla yan yana yer alamam.
- Kimse savaşa evet diyemez, lcuru
gürültüyle iş yapmayız. Ulkede yürü-
yüşler olmaya başladı. 3 gün maaşı ge-
ciktirin, bakın neler oluyor. Bunlann
altmda yatan gerçek AKP'yi parçala-
maktır. Cem Uzan'la beraber olama-
yız. Devlete borcunu bile ödemedi.
'Ekonomik paket ağuiaşır'
- Ekonomiyi yok farz edemeyiz, hâ-
lâ ülkenin en önemli derdi açlık ve
yoksulluktur. tş dünyası bile bizi des-
tekliyor. Zannediliyor ki biz bu karan
almayınca savaştan zarar görmeyece-
ğiz. Bu doğru değil. ABD'ye destek ver-
mezsek daha ağır bir ekonomik paket
uygulamak zorunda kalabiliriz. Şu an-
da borcu borçla ödüyoruz. Türkiye'nin
kredibilitesini korumak zorundayız.
Grup toplantısmda yapDğı konuşmada Türkiye'nin destekvermesi durumunda ABD'nin mahyetinin hafifleyeceğini
söyleyen Tayyip Erdoğan, "Ekonomik parametrelerimiz iyi değil, ancak ABD'ye destek vermezsek daha ağır bir
ekonomik paket uygulamak zorunda kalabiliriz, dengelerimiz altüst olur" dedl (Fotoğraf: Arşiv)
- Bu hükümetimizin tezkeresi. Biz
bu tezkerenin arkasında durmazsak
neler olabileceğini iyi düşünmemiz la-
zım. Bayrağa "ADahu ekber" yazmak
sadece istismardır. Ülke ve dünya ger-
çekleri bu tezkereye evet dememizi
gerektiriyor. Ben devlet adamı gibi
davranacağınıza inanıyorum. Biz de
hedef olabiliriz, evet dersek hedef de-
ğişebilir.
Gül: Önleme gücümüz yok
Toplantıda Başbakan Gül'ün tezke-
re konusunda daha ılımlı bir konuşma
yapması milletvekillerinin dikkatin-
den kaçmadı. Kabul ve ret olasılığına
göre seçenekleri sıralayan Başbakan
Gül şunlan söyledi:
- Şimdiye kadar hep bu noktaya ge-
linmemesi için çalıştık. Bu sorun bi-
zim iktidanmızla ortaya çıkmadı, biz
buna sebep olmadık. Bu işlerin altya-
pısı bizim hükümetimiz öncesinden
hazırlanmış, biz kucağımızda bulduk.
Amerika bize dört defa son tarih bil-
dirdi, ama biz yine de isteğini yerine
getirmedik.
- Halepçe'de yapılan katliam
Musul-Kerkük'te yapılabüir. Eğer
tezkereye hayır çıkarsa köklü eko-
nomik tedbirler almak zorunda ka-
lınz. Yeni vergiler konulup har-
camalarkısıtlanabilir. Biz olmaz-
sak Irak'ta kaybın daha fazla ola-
cağı muhakkak. Hepinizden dün-
ya gerçeklerini göz önünde bulun-
durmanızı istiyorum. Zor bir ka-
rar, ama ülkenin menfaahna gö-
re davranacağınıza inancım tam.
Ancak bu olmazsa her zaman için
B planımız vardır.
- Silahlı Kuvvetlerimizin de
görüşüne göre, bu savaşı önleme
gücümüz yok. Irak'ın geleceğin-
de söz sahibi olmak için bu ha-
rekete katılmalıyız.
Başbakan Gül ile Erdoğan top-
lantıdan önce ve sonra baş başa
görüştü. Milletvekillerinin ardın-
dan Erdoğan ve Gül konuşurken
grupta boş bir kâğıda isim yazıl-
maksızın oylann dökümü yapıla-
rak gizli oylama gerçekleştirildi.
Oylamada 30 dolayında milletve-
küinin ret, kalanlann kabul yönün-
de eğilim belirttiği öğrenildi.
Toplantı sürerken Dışişleri Ba-
kanlığı Müsteşan Uğur Zıyal ve
müzakereleri yürüten Büyükelçi
DenizBöKikbaşı Meclis'e gelerek
Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış'a
bilgi verdi.
CHP'Lt SAV, YETKİTEZKERESÎNİELEŞTÎRDÎ:
ElmaşekeriniABDyiyecek]
'Gitfi'rötuşfarhedM
BAŞBAKANLIK TEZKEREDE DEĞIŞÎKLÎK YAPTI
ANKARA(CumhuriyetBürosu)
-Meclis Genel Kurulu'nda, yurtdı-
şma asker gönderümesi ve yaban-
cı askerlerin Türkiye'de bulundu-
rulmasına ilişkin tezkerenin kapalı
görüşmesine geçihneden önce usul
tartışması yapıldı. CHP Genel Sek-
reteri Önder Sav, AKP milletvekil-
lerine Atatürk'ün "Gektikleri gibi
giderler''sözünü anımsatarak "Biz
de tskenderun'daki ABD gemileri-
ne, akın akm gelen Amerikan as-
kerlerine,gektiklerigibigitsjnler,di-
yelim. Tezkereye ret oyu vereBm"
diye seslendi.
TBMM Başkanı BülentArmç tez-
kereyi okuttuktan sonra, Sav usul
tarOşması açılmasım istedi. Tezke-
rede anayasaya aykınhk saptanma-
dığinı kaydeden Annç, tarihsel birbir-
leşimde Içtüzük hükümlerini katı-
lımcı bir anlayış içinde uygulayaca-
ğını vurgulayarak Sav'a söz verdi.
'Allahtankorkmı'
Tezkerenin anayasaya aykın oldu-
ğunu vurgulayan Sav özetle şunlan
söyledi: "VVolfovitz, 'Türkiye ile ol-
mazsa Türkiye siz de yapanz' diyor,
bırakınTürkiye'siz haUetsirüer.Eİma
şekerini ABD yryecek. sapınuı Tür-
kiye'nin elindekalacağını çok acı bir
şekildegöreceksiniz. Savaş karşıti bir
eylemde 'ABD'den korkmayın, Al-
lah'tan korkun' sioganı abkh. Yann i
çocuklannızın 'Siz haktan, Müslü- '
mandan yana mı.yoksa ABD Dola- J
n'ndan yana mı tavırkoydunuz' so- i
rulanyla karşüaşacaksınız.*'
AKP Grup Başkanvekili SaMhKa-
pusuz, tezkerenin tutarsız ve anaya-
saya aykın olmadığinı savundu.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
-Türk askerinin yabancı ülke toprak-
lanna gönderümesi ve ABD asker-
lcrinin Türkiye'de konuşlandınlma-
sına ilişkin tezkerenin TBMM Ge-
nel Kurulu'ndaki görüşmeleri sıra-
sında Bakanlar Kurulu'nun prensip
karan ile Başbakanlık tezkeresi ara-
sında "farkhhk'' olduğu ortaya çık-
ü. Prensip karanndan farklı oiarak
Başbakanlık tezkeresinde "yabana
sflahlıkuvvedereınensuphavaunsur-
lannuı Türk hava sahasını üst uçuş
amacrvia kuDanmalan" ifadesi yer
aldı. "
CHP Genel Sekreteri Önder Sav,
TBMM Genel Kurulu'ndaki görüş-
meler sırasında tezkere ile Bakanlar
Kurulu'nun prensip karan arasında-
ki farklılığı gündeme getirdi. Sav,
Başbakanlık tezkeresinin Bakanlar
Kurulu karanna dayanarak getiril-
diğini, ancak tezkerede Bakanlar Ku-
rululnun prensip karannda olmama-
sına rağmen "yabanasilahbkııvvet-
leremensuphavaunsurlarunn Türk
hava sahasını üst uçuş amacıyla kul-
lanmalarT ifadesinin yer aldığuıa
dikkat çekti. Sav, "Bu ifadenin Ba-
kanlarKurulu'nun by-pass edilerek
konukluğunainanmakistemiyorum.
Saym bakanlar, sizin imzaladığmız
metinde bu ibare yok" dedi.
TBMM Başkanı Bülent Annç da
tezkerenin TBMM Başkanlığı'na su-
nulduğunda kendisinin de iki farklı
metin gördüğünü, konuyu Başba-
kanlık'a sorduğunu anlattı. Annç,
"Bir yazun hataa oiarakgönderildi-
ği söylendL Ben bununla yetinme-
dim, 'Ash gibidir diye mühür koya-
caksınız' dedün" diye konuştu.
NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@mynet.com oralcalislar@yahoo.conr
Ksenija Horvat'ın davetiyle Po-
lonyalı gazeteci Dominika ile birlik-
te Slovenya devlet televizyonunu zi-
yarete gittik. Ksenija dış haberler
programı yapıyor. Daha önce 5 yıl
Londra'da BBC'nin Slovence bölü-
rnünde çalışmış. Sloven devlet TV'si-
nin haber bölümünde 130 kişi çalışı-
yor. Bütün TV çalışanlan ise 1500 ci-
vannda. özel radyo ve televizyonlar
Slovenya'nın bağımsızlığından son-
ra kurulmuş.
Ksenija, özel televizyonların dev-
let televizyonunun haberciliğini olum-
suz yönde etkilediğinden yakındı. Da-
ha önce ana haberleri yanm saatle sı-
nırlandıran devlet TV'si, özel televiz-
yonların etkisiyle bir saate çıkarmak
zorunda kalmış. Ksenija, "Aslında
özel TV'ler bizim yanm saatte verdi-
ğimiz haberierden farklı bir şey ver-
miyorlar. Yaptıkları aynı haberi uza-
tıp, araya anlamsız laflar ekleyip za-
manı boşa harcamaktan ibaret. Ne
yazık ki izleyici yurttaşlar da bunu
tercih ediyoriar. Biz de bir anlamda
buna boyun eğdik" diyor.
Devlet televizyonu Slovenya'da da
Slovenya Devlet Televizyonunda
özerk. Hatta iş bazen öyle noktalara
geliyormuş ki hükümete en sert eleş-
tirileri yapan kanal devlet televizyo-
nu oluyormuş. "Hükümetdebuna ses
çıkaramıyor" diyor Ksenija. Binada
odalan dolaşıyoruz. Resim seçicile-
rin odasına girdiğimizde bizi ilginç bir
manzara bekliyordu. Her taraf çıplak
kadın fotoğraflanyia donatılmıştı. Ben
şaşkınlıkla bakarken, yanımdaki iki
kadın gazeteci çok fazla önemse-
mezmiş gibi davrandılar.
Slovenya'da kadın erkek ilişkileri ol-
dukça özgür görünüyor. Kadınlar ken-
dilerine güvenen bir şekilde geceya-
nsı sokaklarda tek başlarına dolaşı-
yoriar. Kadınlann etkin ve güçlü olduk-
lannı anlayabiliyorsunuz. Odadan çı-
kınca Ksenija'ya bu fotoğraflardan
sözettim. "Evef'dedi, "erkeklerböy-
le işte. Hâlâ burada da maço kültü-
rü egemen ne yazık ki!"
Ksenija, konuşmasının arasında
zaman zaman geçmişle bugün ara-
sında karşılaştırma yapıyor. "Sloven-
ya, eski Yugoslavya 'dan aynlan ilk ül-
ke. Içlerinde en zengin olanı da Slo-
venya. Slovenya 1991 yılında ba-
ğımsızlığını ilan etti, ama Yugoslav-
ya'nın dağılması çok uzun sürdü.
Bu nedenle bu ülkede yaşayan in-
sanlar uzun süre kimlik bunalımı ya-
şadılar. örneğin, savaşın ilk yılların-
da neyin ne olacağı belli değildi.
Slovenya'da yaşayan BoşnaMar, Hır-
vatlar, Sırplar, Makedonlar bu ülke-
nin yurttaşı olmak için başvuruda
bulunmadılar. Beklemeyi tercih et-
tiler. Fakat bu arada Slovenya, bel-
li bir süre içinde başvuruda bulun-
mayan, değişik kökenli eski Yugos-
lav vatandaşlannı yurttaşlığa kabul
etmedi. Burada doğup büyümüş,
burada evlenmiş birçok insan şim-
di Sloven yurttaşı olmadığı için bü-
yük sorunlarla karşı karşıya."
"Eskiden, dünyanın dört bir ya-
nından ülkemize hastalar, öğrenciler
geliyordu. Filistinli, Mozambikli, Şi-
liliinsanlaria birlikte oluyorduk. Şim-
di onlann hiçbiri yok. Güzel bir da-
yanışma ve çokkültühü biryönü var-
dı bu ilişkinin. Sağlık bu ülkede çok
gelişmişti. Bundan yarahanmak için
dünyanın dört bir yanından insanlar
geliyordu. Şimdi hastanelerboş, es-
ki canlılığınıyitirdi. Eski günlerin böy-
le hoş yanlan da vardı."
• • •
Sloven Milli Galerisi'ni gezdim. 16.
- 17. yüzyıllara ait tablolardaki Türk
figürü dikkatimi çekti. "Türklerle Sa-
vaş", "Türkler Geliyor" adlı çeşitli
tablolarda Slovenya önlerinde çar-
pışan Osmanlı ordusunu gösteren il-
ginç tablolar sergide yer alıyordu. Bu
ülkenin ve Yugoslavya'nın tarihine
ilişkin belgelerdeTürklerin önemli bir
yeri olduğunu gösteren işaretlere sık
sık rastlamak mümkün.
Milli Galeri'nin bir başka ilginç is-
mi ise ilk Sloven kadın ressam Iva-
na Kabilca'ydı. Ivana, yaptığı kadın
resimleriyle ilgi çekmişti. Nasıl bir ha-
yat yaşamış, ne gibi zorluklarla kar-
şılaşmış, onlan öğrenmeye zamanım
olmadı, zaten yaşamına ilişkin kısa bil-
gilerde buna rastlamak mümkün de-
ğildi. Sloven kadın gazetecilerin de
onunla ilgili pek bir bilgileri olmadığı
anlaşılıyordu. Bana araştırma yapa-
caklanna ilişkin söz verdiler.
• • •
Bulgar gazeteci Ognian Zlatev'le
önceki akşam yemekte yan yanay-
dık. Neden bölgemizdeki ülke gaze-
tecilerini bir araya getirecek projeler
hazıriamıyoruz, diye konuştuk. Ogni-
an, Türkiye'ye geliş gidişlerinde biraz
Türkçe öğrenmiş. Kendi adının anla-
mının, "Ateş Kuyumcu" olduğunu
söyledi. İki ülke arasında geçmişte-
ki gerilim nedeniyle Türkiye'ye ilk gi-
dişinde epeyce endişe yaşamıştı. Fa-
kat umduğunun tersine çok sıcak bir
ilgiyle karşılandığını anlattı.
Buradaki bütün gazetecilerin ilgi-
si şu anda Türkiye üzerine yoğun-
laşmış durumda. Ben bu yazıyı yaz-
dığım sırada henüz Meclis tezkereyi
konuşmak için bir araya gelmemiş-
ti. Herkes gibi ben de merakla bek-
liyorum...