01 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 MART 2003 PAZAR 12 PAZAR KONUGU Prof. Dr. Mithat Melen, Irak savaşının siyasi dengeleri yerle bir edebüeceğini söyledi, S Ö Y L E Ş İ : LEYLA TAVŞANOCLU [email protected] Irak Savaşı konusu kritik bir dönüm noktasına girdi. Bizimkiler Mehmetçik kanı üzerinden para pazarlığı yapıp duruyorlar. ABD 'ye, ' 'Şu kadar miktar verirsen bu işte varız, yoksa yokuz mesajlan veriyorlar. Savaş özellikle üîkemiz için iki ucu pislikli değnekya da kırk katır mı kırksatır mı? Girsen zaten çökük ekonomin bütün bütün berbat olacak; girmesen bu sefer bölge üzerindeki kontrolünü kaphracaksın. Petrol uğruna açüacak bu kirli savaş fıkrinden dehşete düşmemek mümkün değil. Bütün bunlan kara kara düşünerek Prof. Dr. Mithat Melen 'Ie '' Irak Savaşı 'nda Türkiye ve dünyanın hali nice olur" konusunu ele aldık. Mithat Hoca 'yla konuşurken kedi ailemizin yeni üyesi Kokoş Hanım da bize eşlik etti. Türkiye ekonomisi biter- İktisat teorisi uzmanı olarak Irak Savaşı 'nın Türkiye'ye maliyeti sizce ne olur? - Savaş konusunda çok senaryo var. Amerika- hların hazırladıklan maliyetle ilgili senaryolar var. Bizde de herhalde devletçe yapılan bazı ha- zırlıklar vardır. Ama bızde her şey gizlidir. Hiç kimse kimseye danışmaz. Şu anda herhalde ABD'de en az 2.500 kişiye danışılır ve Başkan'ın önüne bu konuda çeşitli ra- porlar konulur. Ben her gün bu işle uğraşıyorum, kimse de gelip "Bunun maliyeti ne olur" diye sormadı. Şaka bir yana, bu konuda birkaç senar- yo var. Bunlardan birisi kısa ve olumlu senaryo. Yani savaşın altı haftadan daha az sürmesi. tkincisi altı haftadan sekiz haftaya kadar süre- cek bir savaş senaryosu. En kötüsü ise üçüncü se- naryo. Buna göre savaşın sekiz haflanın üzerin- de olması. Zaten o senaryoda tsmettnönü'nün ta- biriyle, "Dünya yeni baştan kuruhır". Petrol fi- yatlan varil başına 80 dolar dolayına çıkar. - İyi de İsmet Paşa, "Dünya yeni baştan ku- rulur " derken "Türkiye de o dünyadayerini bu- lur"diye eklemişti Ama bugün Türkiye ye ye- ni kurulacak dünyada yerini bulduracak fera- sette siyasiler var mı? - Ne yazık ki bugün artık bir Ismet Paşa yok. Ortada artık devlet adamı niteliğine sahip insan- lar da görünmüyor. tnşallah Türkiye yerini bulur. Bir de, "Savaşa girehm mi, girmeyeİim mi?" ko- nuşulurken "Nekadarçokparakoparnnz?"me- selesi de var. Burada başka bir mesele ortaklığın stratejik olup olmaması... Siz ABD'yle stratejik ortak mısınız? Yani uzun vadede dünyada yeri- nizi bulmanız için satranç oyununda onuncu ya da on ikinci hamleyi düşünerek mi berabersiniz, yoksa kısa vadeli dama mı oynayıp bir taştnızı ver- mek, öbür taşınızı ahnakla mı uğraşıyorsunuz? Şu anda esas mesele o. Yani bu işi, "Para verirseniz savaşa girerim, vernıezseniz gnTnem" pazarlığına sokmak belki Türkiye'ye bir nebze para kazandınr ama strate- jik ortaklık statüsünü kaybettirir. Müslüman Müslümana fcarşı - İyi de ne biçim bir anlaşma bu? -Obiçım... "Kimsebenidemokratikolarakik- tidara getirmiyor" ağlaşmalanyla verilen sözle- rin sonucu bunlar, maalesef. Tabii birtakım komp- lo teorilerine inanmak ıstemıyorum, ama o veri- len sözlerle de Islama yakın bir parti hükümete geldiği için Müslümanın Müslümanla savaşı gi- bi bir durum ortaya çıkıyor. Kısa ve olumlu senaryoda 2002 rakamlanyla ABD doğrudan askeri harcamalar için 50 milyar dolar, işgal ve banş harcamalan için 75 milyar do- lar, yeniden inşa ve ülke yaratmak için 30 milyar dolar, insani yardım için 1 milyar dolar, toplam 156 milyar dolar öngörüyor. Ama bu savaşın 6 haf- ta sürmesi durumunda olacak bir harcama. Ama uzun ve kötü senaryoda askeri harcama- lar için 140 milyar dolar, işgal ve banş harcama- lan 500 milyar dolar, yeniden inşa ve ülke yarat- mak için 105 milyar dolar, insani yardım 10 mil- yar dolar, toplam 775 mılyar dolar. Ama bunun olumlu ve olumsuz yanlan var, ABD için. Petrol fıyatlannda bir iyileşme beklenebilir. Bu da altı hafta içinde ABD'nin işgal edip Irak'ı günde 3 milyon ton varil üretime zorlamasının gerçekleş- mesine bağlı. ABD buradan 40 milyar dolar ka- dar kâr edebilir. Özetle, gelecek 10 yıl için kısa süreli bir savaş ABD'ye yılda 10 milyar dolara, uzun süreli bir savaş da yaklaşık yılda 200 milyar dolara mal olur. - Peki, her iki halde de bir savaş Türkiye'ye neye mal olur? - Bir deprem, ardından iki tane de ekonomik knz GSMH'mizi yan yanya ındirdı. Onun için böy- le bir savaş Türkiye'de ekonomiyi bıtınr. Belki kı- sa süreli sa\aşta alınacak yardımlarla bir nebze kazançh çıkılabilir. Ama uzun vadeli, yani altı haf- tanın üzerinde sürecek bir savaşta petrolün 80 dolara çıkacağını da hesap ederseniz Türkiye bi- ter; ne siyaset, ne ekonomi, ne de rejim ayakta ka- lır. - Şöyle birgörüş var: ABD bir an önce savaşya da savaşmama ka- ran versin. Yoksa bu belirsizlik Türkiye 'ye eko- nomik açıdan çok büyük zararlar veriyor. Siz bu görüşe kattlıyor musunuz? -Tabii, bir kere piyasayı düşünün. Siz bir yatı- nmcı olsanız şu durumda yatınm yapar mısınız? Turist olsanız Türkiye'ye gelir misiniz? Savaş olacak mı, olmayacak mı? Savaş patlar- sa ne olacak? Kuzey Irak'ta bir Kürt devleti mi kurulacak? Irak'ın, Iran'ın, Suriye'nin durumu, Kafkaslar ne olacak? ABD petrol ihtiyacının yaklaşık yüzde 55'ini dışandan getiriyor. Bu oran 2025'te yüzde 70'ı bulacak. Öte yandan Avrupa petrol ihtiyacının yüz- de 90'ı, yüzde 100'ünü dışardan karşılayacak. Yani 2025 yılında petrole bağımlılık daha fazla artacak. Petrole bağımlılık arttığı sürece petrol fiyatla- nndaki herhangi bir oynama dünya ekonomisini sürekli sarsacaktır. Türkiye de bu sarsıntınm dı- şında kalamaz. Biz, son yıllann en kötü ekono- mikyönetimleriyle IMF desteğine muhtaç obnuş bir ülkeyiz. Bir de bunun üzerine bir savaş çıkarsa tamam. Hele de kazayla petrol fiyatlan iyice fırlar- sa buyurun bakalım. Herkes sanıyor ki mü- teahhiflerimiz orada biraz iş alır, Irakla da- ha fazla ticaret yapanz ve bu işi çözeriz. Bakın, ekonomiyi bir kere rayından çıkar- dınız mı bir daha rayma oturtmak çok zor- dur. tşte, zaten rayından çıkmaya başladı. - Bu durum sadece hükümetegelenpar- tinin birilerine verdiği sözlerden mi kay- naklamyor? -Efendim, sadece o da değil. Bakın, ocak ayı enflasyon oranlan yine kötü çıktı. Malı piyasalanmız kınlgan. Piyasada derinlik yok. Dolar birdenbire düşüyor. Dolann değe- nnın düşmesi Türk ekonomisinin durumu- nun iyi olmasından değil, özellikle Kuzey Irak gıbi bölgelerde Türk Lirası'na talebin artmasından. Savaş korkusundan Türkiye'de ekonomının içerisine yeni para girmeye baş- lıyor. Ama ufacık bir iyileşmede de o para- lar geri gidiyor; dolann yine fırladığını gö- rüyoruz. Demek o bölgede bir dengesizlik var. Bu arada Euro yine güçleniyor. Başta Almanya olmak üzere AB'nin bu savaşı is- tememesini sadece insani nedenlere bağla- mak da kolay değil. Onlar da işlerine geldiği zaman insani, iş- lenne gelmediği zaman insani değillerdir. On- lann da bu savaşta yerleri önemli. O yer de petrolden az ya da çok pay almakla ilgili bir olay. Fransa ve Almanya - Fransa 'yla Almanya 'nın tavrını nasıl karşılıyorsunuz? Bu şekilde Türkiye'ye hasmane bir tutum almış olmuyorlar mı? - Bu, çok büyük bir savaş, bir kere... 11 Eylül çok ilginç ve tartışmalı bir tarih. Bu- nu kimin yaptığını bulmak bizim işimiz de- ğil, ama 11 Eylül dünya tarihinde çok önem- li bir nokta. Oradan itibaren ABD birdenbire önüne ge- lene \Tirmaya başladı. iyi de, Yeşil Kuşak pro- jesini hazırlayan, bunlan besleyen, yetişti- ren, Sovyetler Birliği'ne karşı kullanan ABD değil miydi? Bu politika artık ABD'yi fiilen Orta As- yaya girmeye, ta Özbekistan'a kadar gitme- ye, Çin gibi bir de\i kontrol etmeye kalkış- maya sevk etti. Bu arada Rusya'nın ekono- mik kalkınmasına katkıda buİunarak nötra- lize etti. Bu. Almanya'yı bu tarafa geçirme- yin. demek. Üç kutuplu dünyadan tek ku- tuplu dünyaya doğnı gitmenin bence bun- lar son belirtileridir. Aslında Saddam'la ilgili de öyle... ABD iste- seydi şimdiye kadar Saddam'ı devirirdi. ABD Saddam' ı yıllar önce İran'a karşı kullandı. Silah- lannı Batılılar. Almanya, Fransa verdi. Bunlar, hat- ta verdikleri sılahlar içinde bulunan nükleer sant- rallan bile 1981 yılında bombalathlar. Israil uçak- lan üzerlerine îran bayraklan boyanmış olarak Irak'taki nükleer santrala bombalar yağdırdı. O santrah yapan da Fransızlardı. Hatırlatınm. - Peki, siz Fransa 'nın Irak 'ta nükleer santral yapmasının çokgizli tutulmuş olduğunu düşü- nüyor musunuz? Yoksa bu da danışıklı dövüş müydü? -Tabii ki danışıklı dövüştü. Hindistan'da da, Pa- kıstan'da da nükleer santral var. Bunlar nükleer bomba yapıyorlar. Ya da Kuzey Kore'de Güney Kore'ye karşı aynı çalışma var. Yani bütün bu dünyadaki dengeleri üç kutupluluktan tek kutup- luluğa indiren ABD'dir. Bu hava içinde de, "Dünyamn jandarması be- nim" dedi. Prof, Dr. MİTHAT MELEN 1947, Ankara doğumlu. Ortaöğrenimini Ankara Koleji'nde tamamladı. Londra'daki West London College 'de biryıl Ingilizce eğitimi gördü, Yükseköğrenimini Ankara İktisadi ve Ttcari tlimler Akademisi İşletme-Muhasebe Bölümü 'nde tamanüadu Helsinki'de Postipankki'de uluslararası bankacıhk stajı yaptu NATO uluslararası sekretaryasında mali asistanhk yaparken Brüksel ûniversitesi'nde AET'nin ekonomik yapısı konusunda lisansüstü çalışması yaptu Daha sonra Maliye Bakanhğı Hazine Genel Müdürlüğü 'nde AETŞube Müdiirü oldu. Bir süre Brüksel Büyükelçiliği Mali Müşavirliği görevinde bulundu. OECD nezdinde Türkiye Delegasyonu Ekonomik ve Tîcari Müşavirliği yaptı. Seçimlerin ardından İÛ İktisat Fakültesi tktisat Teorisi Kürsüsü 'ne doçent olarak atandu 1996 'da profesör oldu. Dünya Bankast 'nın bazı projelerine damşmanhğın yani sıra Dünya gazetesinde de köşe yazarlığı yapıyor. - Yani ABD şimdi Tuzsuz Deli Bekir gibi mi davranıyor? - Evet, ya. CHnton gidip Bush geldiği zaman ni- ye bunlar oluyor, diye merak etmek lazım. - Baba Bush döneminde Körfez Krizi, onun üzerine Körfez Savaşı patlamadı mı? Şimdi Oğul Bush benzer marifetler içinde değil mi? - Evet. ABD'de ordu her zaman sanayinin em- rinde. Yani hep Washington tekne, büyük şirket- ler rüzgâr. Yine ABD'de her üç kişiden birisinin savunma sanayiinde çalıştığını, özellikle yüksek teknolojilerin silah sanayii için üretildiğini düşü- nüp bütün bunlan alt alta eklerseniz bakıyorsu- nuz ki ekonominın o motorlannı çalıştırmak için savunma sanayiini harekete geçirmek lazım. ABD ekonomisinde 11 Eylül'le birlikte özel- likle paradan para kazanma dönemi karjandı; üre- timden para kazanma dönemi başladı. Uretimden para kazanmanın en emin yolu da silah üretmek. Ha, yalnız burada sakın yanlış anlaşıhnasın. Sad- dam gibi kendi milletini inım inim inleten, Iran ve Irak gibi, kazandıklan dünya kadar pet- rol parasını birbirleriyle savaşarak çarçur eden, halklanna eziyet eden yönetimleri ke- sinlikle onaylamak mümkün değil. -ABDIrak'adiyorki: "Sen BMkurallarına uymadın, toplu im- ha silahlan ürettin, BM Güvenlik Konseyi kararlarım hiçe saydın. Ben de senin tepe- ne binerim." İyi de o bölgede BM Güvenlik Konseyi kararlarım, kendigüvenlik kaygılannı ba- hane ederek onlarcayıldır hiç umursama- yan İsrail gibi bir ülke var. O zaman bu nasıl bir çifte standart oluyor? - Efendim, büyük olduğunuz zaman da- ima çifte standartlan uygulama hakkınız oluyor. Bir yandan herkese demokrasi nutku atar- lar, öte yandan Suudi Arabıstan'ı palazlan- dınrlar. Bir taraftan Israıl'ı desteklerler. O zaman da adama, hangi demokrasi, diye so- rarlar. Israil kendi yaptıklannda, kendi mantığı içinde haklı. Çünkü var olma savaşımı için- de. Ama dünya banşı açısından düşünürse- niz de tamamıyla haksız. Şimdi, demokrasileri de, sözüm ona de- mokrasi zaten. Yani, hepsi kanşık... Bugün Güney Kıbns'a bakın. Tasos Papadopulos gibi eski bir EOKA'cı devlet başkanlığına seçilebiliyor. Bunlan gördükçe insanın ken- di kendine, "Acaba dağa çıkmak prinı mi yapıjor" diye sorası geliyor. Politikacıların kararı - Eh, bizim gölge başbakan da Kasım- paşa kabadayılığıyla övünmüyor mu? - O öbürlerine bakıp özeniyor, herhalde. CoBn Povvefl'ın da şahinlere karşı böyle yu- muşak olması da çok ilginç. Tabii ölüm gör- meyen adam ölüm hakkında fıkir yürütemez. Sanıldığı gibi askerler savaşa İcolay karar veremezler. Çünkü çok fazla ölüm görmüş- lerdir. Savaşa kolay karar verenler politikacılar- dır. O kadar çok insani ölüme sürüklemek insanlık açısından sanıldığı kadar kolay iş değildir. Tabii, politikacı oturduğu yerden bol keseden atabilır. Şimdi, burada, "Biz bu savaşın dışmda kalamayız'* diyorlar. Ta- mam, kalamazsuı, ama benim de iddiam şu: "Sen stratejik ortak olarak savaşın içinde oL Sen daima senin için >aalan senanola- nn aktörü olursan sonuç da bu ohır." Şu kadar dolar verirsen savaşa girerim, \er- mezsen girmem, ne demek? Pazarlık marjını art- tırarak daha fazla para ahnayı düşünüyorlar. Hal- buki bu böyle olmuyor. Üstelik de kimlerin kanı üzerinden ne pazarlı- ğı yapıyorsunuz? Bu tutumda devam ederseniz sizin stratejik or- tak statünüz de ortadan kalkıyor. Yani, "Biz bu adamlara para \ierirsek her şeyi yaparlar" mese- lesi ortaya çıkıyor. Bu çok tehlikeli bir durum. -Peki, seçimlegelen yeni bir Meclis var. ABD parayı verirse savaşagirme, vermezsegirmeme kararını bu Meclis hangi vicdanla alacak? - Ne tarafindan bakarsanız bakın, çok yanlış. ABD ordusu, Kuzey Irak'a yerleşirse Türkiye'nin bu bölgedeki stratejik durumu ne olacak? Bir da- ha Türkiye'ye ihtiyaç olmayacak ki... O zaman PKK'nin hareketlerinden tutun da Irak, tran, Suriye'nin hiçbir hareketini artık kont- rol edemeyeceksiniz. Çünkü aranızda ABD ola- cak. Orada ABD'nin varlığını kabul etmek sanıl- dığı kadar kolay değil. '3. dünya savaşı tehlikesi var' - Bu felaket görünümü bizi nereye götü- recek? Şimdi ne olacak? - Hani kırmızı başlıklı kızla kurdun hikâye- si var ya, işte o olacak. Şöyle ya da böyle bırt, kırmızı başlıklı kızı yemeye kararlı. Yani ABD de Irak'ı şöyle ya da böyle kurt gibi yiyecek. Kafayakoymuş... Dua edelim de bu savaş altı hafta gibi kısa sürede bitsin. Eğer uzarsa, Irak kuvvetleri çe- kilirken petrol kuyulannı yakariarsa ya da iç direniş çok uzun sürerse ne Türkiye, ne dün- ya, ne dünya ekonomisi kalır; üçüncü dünya savaşı çıkar, ortalık birbirine girer. Durum çok tehlikeli, gördüğünüz gibi. Bir de yavaş yavaş saflar belli olmaya baş- ladı. Fransa'ya. Almanya'ya bakın. Tavırlan- nı koyuyorlar. Saflar çok belli ohınca iş çığnn- dan çıkabilir. - Sizce Rusyave Çin hangisaflardayer alır? - Rusya da, Çin de bu işin dışmda değil. Ama Rusya, ABD'yle anlaşması gereği işi idare ediyor. NATO'da olan çatlaklan da gör- j dük. Bölünmeler var. Bu bölünmeler bir Af- ganistan Savaşı gibi, hatta 1991 'deki Irak Sa- vaşı gibi kesin bir konsensüs olmadığı için ABD'nin savaşı uzatmasından da çekiniyo- rum. Savaşı uzatması zaten Türkiye için hiç hayırlı değil, dünya için de hayırh değil. Ara rejlm korkusu - AKP hükümetinin icraatlanndan demin sözetmişken birsorum var. Dikkatimi çeki- yor. Bu AKP hükümeti sıkhkla askeri ke- simden san kartgörüyor. Oysa bir önceki ko- alisyon hükümetinin belki en büyük başarı- sı askerin faşlasından çıkmamasım sağlamak- û. AKP hükümetinin bu tutumunu nasıl de- ğerlendiriyorsunuz? - Herkes Türkiye için birtakım senaryolar- dan söz ediyor. Benim gözlediğim gerçekten bir önceki koalisyon hükümetinin bütün be- ceriksizliğine ve hatalanna rağmen ülkeyi ara rejime sokmadan seçime görürdüğüdür. Tür- kiye gibi ülkelerde bir hükümetin en önemli görevi ülkeyi ara rejim olmadan seçime götür- mektir. Ama bu AKP hükümeti daha ilk gün- den itibaren, sizin de söylediğiniz gibi. aske- ri kışlasından çıkaracak davranışlar içerisin- de oldu. Sistemi zorlamaya çalışmak çok yan- lış. Bir de savaş ortamındayız. Türkiye mec- buren olağanüstü hale dönebilir. Bu ve bir sa- vaş hali açıkça demokrasiden ödün \ ermekle ilgilidır. Hem demokrasiden yararlanacaksmız, hem demokrasiyi getiriyorum iddiası içinde ola- caksınız hem de tam tersine davranıp demok- rasının yararlandığmız nimetlerini ortadan kal- dıracaksınız. Ben, bu işin içinden ara rejimsiz çıkalım, diye artık dua ediyorum. - Buparlamentoyapısı, içinden başka hü- kümet çıkaramayacak biryapı olduğuna gö- re sizce ne olur, yakın gelecekte? -Toplumun yüzde 25'inin oyuyla hüküme- te gelmiş bir siyasi partinin ne yazık ki şu an- da başka bir hükümet alternatifi yok. Meclis içinde alternatifler olmadığı sürece de o ülke- de ara rejimler gelir. Esas tehlike bu. Savaş ortamı, ekonomide kötüye girme de bunu çabuklaştınr. Onun için ben durumu ger- çekten kritik görüyorum. Demokratik açıdan da kritik görüyorum. Bunun en iyi çözümü de seçim ve TBMM'de çözümdür. O nedenle Tür- kiye bu dönemeci de ara rejimsiz atlatmak zo- rundadır. - Siz hemen hemen her hafta Anadolu 'ya gidiyorsunuz. Halkın nabzını tutabüiyor mu- sunuz? - Ben Anadolu'yu çok iyi tanıdığımı sanı- yorum. Herhalde gelecekte 3 Kasım seçimle- rini siyaset bilimciler, sosyal bilimciler yaza- caklar. Bu seçimler bir dönem olan gelişmelere kar- şı bütün siyasi liderler ve siyasi partileri temiz- leme hareketi gibi görünüyor. Anadolu insa- nının en büyük sıkmtısı reel sektör olarak ayak- ta kabnakla ilgili. Türkiye'nin hâlâ çözeme- diği bir mali sektör sorunu var. Bankalar, ol- mayan paralan, ohnayan faizleri vermeyekalk- tılar; heT şey dejenere oldu. Her gün medya- daki tartışmanın aslı da bu zaten. Ytğıhrış bir iç ve dış borç var. Reel faiz dengesi ço« kri- tik. Borcu hâlâ borçla karşılamaya çalısıyor- sunuz. tşsizlik tarihin en kötü döneminiyaşı- yor. Anadolu da bu gerçeklerden soyutlanamaz tabii ki. Çeşitli illerde şimdiden, "Ne bûyûk dı da bu partiye oy \«rmeseydik'' diyenler var. Türkiye"de artık ulusal olmak da ayıp hab gel- di. Moda olmaktan çıktı. GeTek Scnrödc, ge- rek Chirac o kararlan alırken ulusal tavu için- de değiller miydi? Ya da Bush. Bütün bmla- n kendi ulusunu, ülkesini korumak, kollımak için yapmıyor mu? - Ulusalolmayı biz uluslararası olmanak- la mı kanştınyoruz, ? - Galiba öyle. Ama ne gariptir. Uygar Batı ülkelerinde ailesini, ulusunu, ulusal çıkalan- nı konunayı bilmeyen, beceremeyenlcri de adam yerine hiç koymazlar. Bu böyle bline.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle