08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9ŞUBAT2003PAZAR CUMHURİYET SAYFA 17 pÖstardoıösoırfOcumhuriyet /> savaşa ///c adımı gizli oturumla atmış... "Amerika övle istemistiri* TTNETAnkara'dan Birol Atakan, Türk Telekom'un internet servis sağlayıcısı TTNETe üye oluyor... Ve bir telefon faturası geliyor ki evlere şenfik... Yapmadığı uluslararası telefon görüşmelerinin ücreti isteniyor... Birol Atakan, Türk Telekom ilgililerini anyor; bilinmeyen kişj ya da kişilerin sistemi ele geçirebileceğini ve telefonunun uluslararası görüşmelere yönlendirilebileceğini hatta internete bağlı değilken bile telefonunun başkalannca kullanılabileceğinr öğreniyor. Türk Telekom'la imzaladığı internet sdzleşmesini anımsatıp, yapmadığı uluslararası telefon görüşmesi ücretinin faturadan düşülmesini istryor fakat nafile... Türk Telekom, hazıriadığı teknik aft yapının gedikleri yüzünden kullanıcının iradesi dışında yapılmış telefon görüşmelerinin parasını abonesinden tahsil etmekte bir sakınca görmüyor. B izimle ilgisi olmayan bir savaşa sürüklendiği- miz şu günlerde, internet ortamında bızden bir savaş öyküsü aktarılıyor bilgisayardan bil- 1 gisayara... Bizim olmayan bir savaş için as- kerimizi cepheye sürenlerin varsa yürekleri sızlasın di- ye... Usteğmen Faruk, cepheye yeni gelen askerterin ara- sında saçının ortası sararmış bir genç gördü. Merakla "adın ne senin" dedi. Çocuk "Ali" diye cevap verdi. Ne- reli olduğunu sordu. Ali Tokat Zile"denim dedi. "Peki evladım bu kafanın hali ne?" diye sordu. Ali "Anam cepheye gelirken kına yaktı komutanım" dedi. Komu- tan nedenini sordu, Ali bilmediğini söyledı... 0 günden sonra herkes ona "Kınalı Ali" demeye başladı... Kınalı Ali, kısa sürede cana yakın ve cesurtavırlarıyla tüm ar- kadaşlannın sevgisini kazandı. Ali'nin okuma yazma- sı yoktu... Bir gün köyüne mektup yazmak istediğinde arkadaşlanndan yardım istedi... Ali söyledi birarkada- şı yazdı... Ali, mektubunu brtirirken annesınden bir is- Kınalı Alî tekte bulundu. Ali'nin küçük kardeşi de askere alına- caktı... Ali annesine, "Anacığım, kafama kına yaktın, burada komutanlanm ve asker arkadaşlarım benle hep dalga geçtilersakın kardeşim Ahmet'e kına yakma; on- la da dalga geçmesinler, ellerinden öperim" dedi. Ingilizler tüm güçleriyle Gelibolu'ya saldınyordu. Cepheyi savunan askerterin hepsi şehit olmuştu... Takviye olarak gelen yedek kuvvetler de zor durum- daydı... Gelibolu düşmek üzereydi. Usteğmen Fa- ruk'un bölüğü henüz düşmanla sıcak temasa hazır de- ğildi... Kınalı Ali yanına arkadaşlarım alarak komutanı- na çıktı, savaşmak istediklerini söyledi. Yeni kuvvetler gelinceye kadar ölecekler ama göğüslerini vatana si- per edeceklerdi... Usteğmen Faruk, hücum emrini ver- di... Hepsi tekerteker şehit oldu... Gelibolu düsmedi. Aradan bir süre geçtikten sonra Kınali AJİ'ye köyün- den mektup geldi... Aslı Çanakkale Müzesi'nde sergi- lenen mektubu AJi'nin komutanlan açıp okudular. Babası mektubunda , "Oğlum Ali nasılsın iyi misın, gözlerinden öperim, selam ederim" dedikten sonra öküzü sattığını paranın yansını Ali'ye gönderdiğini, ya- nsını da yakında cepheye gidecek kardeşine verece- ğini anlatıyordu: "Şimdi öküzün yerine tarlayı ben sü- rüyorum zaten artık zahireye de fazla ihtiyacımız yok... Sakın bizi merak etme. Ananın da sana btrdiyeceği var." Mektup, Kınalı Ali'nin annesinin ağzından devam ediyordu: "Oğlum Ali, yazmışsın ki kafamdaki kınayla alay ettiler; kandeşime de yakma demişsin. Kardeşine de yaktım. Komutanlanna ve arkadaşlanna söyle, bi- zim buralarda üç şeye kına yakarlar. Gelinlik kıza; git- sin ailes/neçocuklarına kurban olsun diye... Koça; Al- lah'a kurban olsun diye... Askere giden yiğitlere; vata- na kurban olsun diye... Gözlerinden öperim." Peki biz ne diyeceğiz gençlerimize... SESSlZSEDASIZ(f) Yüksek Yerilim Hattı erdinctrtku >' yahoo.com ABD aslında "ACELE edüı, ECELE gidin" diyor da biz anlamıyoruz! Türkiye Arkeolojik Tahribat Raporu Tarih, Arkeoloji, Sanat ve Kültür Mi- rasını Koruma Vakfı'nın desteği ile ha- zırianan Türkiye Arkeolojik Tahribat Raporu bir basın toplantısıyla açıklan- dı. Toplantıyı izleyen Öznur Oğraş'ın notlanndan: Aksaray'ın merkezindeki Ervah me- zariığının üstünde yer alan tunç ça- ğından kalma höyükte televizyon anten direkleri ve cep telefonu baz istasyonlan kurulu. Defineciler hö- yüğü kazmaya devam ediyor. Karaman'ın merkezindeki küçük hö- yüğün yükseltisi yanm metreye kadar indi. Höyük aianı elma bahçesi olarak kullanılıyor. Yozgat'ın merkezinde 5 bin yıllık geçmişi bulunan Çengeltepe hö- yüğünün üstünde birafabrikası yeralı- yor. Fabrika tarafından, kente asılan tabelalarda "çevreyi korumak sevgiy- le başlar" yazıyor. Bilecik merkezinde- ki küçük höyüğün üstünde bir seramik fabrikasının malzeme deposu bulunu- yor. Aynı alandaki tunç çağından kal- ma mezartık ise artık bulunmuyor. Konya Meram'daki tunç çağına art höyükte orman koruma görevlisinin lojmanı var ve belediyenin havuz in- şaatı yanm kalmış durumda. Konya llgın'daki tunç çağından kalma höyük, Mahmuthisan köyünün yerieşim aJanı olarak kullanılıyor. Eskişehir Alpu'daki Malhöyük, tü- müyie tanm alanına dönüştü ve yük- seltisini yitirdi. Kayseri Incesu'daki 9 bin yıllık yer- ieşim alanı Kumluktepe tanma açıldı ve höyükte define aranması sürüyor. ÇED KÖŞESt OKTAY EKİNCt MuammerGülerIstanbul'da... Her yeni iktidarla birlikte va- lilerin de değişmesi olağan kar- şılanıyor... Oysa valiler, o ıldeki en büyük "mülld amir"... Yani, hükümeti değil, devleti temsil ediyorlar... Ne var ki bu temsiliyette hü- kümete "sadık" kalınması da hemen her iktidann beklentisi... Böyle olunca da, valiler henüz "atanırlarken" bile, kendileri is- temese de "siyasaJlaşm>r"lar... Dctidarla aynı görüşte olmayan vatandaşlann güven bağlanndan yoksun olarak göreve başlıyor- lar... Bu "talihsiz" durum, son va- liler kararnamesi için de geçer- li... O kadar ki Samsun'dan ts- tanbul'a atanan Muammer Gü- ler'in bile "siyasi görevfi* oldu- ğu sözleri ortalıkta dolaşıyor... "Büe" diyorum, çünkü Gü- ler'in "önceki vaJüüderi" bu yo- rumlara pek yakışmıyor... Her- kesi mutlu eden "Gaöantep va- fifiğT ıle ardından Samsun'da sergılediği "partiJerüstü çalış- kanhğffiT yakından bilenler, şimdikı atama zamanlamasının yaratüğı siyasal endişelerin pek de geçerli olmayacağı yönünde umut besliyorlar... Doğrusu, ben de bu umudu paylaşanlardan birisi olarak, Muammer Güler'e "Hoş geJdi- niz" diyorum ve geçmişteki ta- ruşıkJığımızın olumJu gözlem- lerini okur- larla pay- laşmak is- tiyorum... Kültür ve uygarhk vaüsi Muammer Güler'i, Mimariar Odas ve ÇEKÜL'ün Gazian- tep'teki etkinlikleri nedeniyle yakından tanımıştık... Özeüikle "kültürei mirasa" olan yakın il- gisi, daha valilik binasına girdi- ğimizde karşımıza çıkmıştı... 0 alışılagelmiş, soğuk yûzlü ve resmi birciddiyet içindeki va- lilik binalannın yerine, adeta "sanatgalerisT diyebileceğimiz mekânlarda bizi ağırladı... Devletin binası, daha giriş ho- lünden itibaren antik çağdan gü- nümüze hemen her türlü kültür birikimlerinden örneklerle be- zenmişti.. Makam odasına vanJ- dığında ıse sanki bir *resm mü- zesinde" gibiydik... Gaziantep Valıliği, gerçekten "Gaziantep uygariığınHi'' bir gösteri ve tanı- tım merkezi olmuştu... Ilerleyen yıllarda, özellikJe Zeugma nın Birecik Barajı sula- n alnnda kalmaktan kurtanlan antik şaheserleri için gösterdiği "öncü" ve kararlı çabalar, kent ve çevre sorunlanna karşı "mes- lekodalan" ve "shü kuruluşlar" ile diyalog ve işbırligi ıçinde sür- dürdüğü duyarhlıklar, Güler'in bir hükümet bürokratı değil, devletin ve hatta *cınnhuriyedn vaKsJ" olduğu yönündeki göz- lemleri güçlendiren tutumlan ol- du... Kısa süren Samsun valiliğin- de de sadece bir "Bandırma V^ı- puru"nu yeniden bu kente ve tüm ulusa kazandırma başansı bile Atatürk'e bağhlığmda ve Osmanh gericiliğine son veren "Kuva>ı mfllhe'' hareketine say- gısmda ne denli 'İçten" olduğu- nunkanıtıydı... 'OnceBkter' raporu.- Vali Muammer Güler, işte böylesi bir çizgideki "mülki amir" olarak, şimdi de fstan- bul'a hizmet verecek... Tarih ve çevre değerlerini, tüm kentsel zenginlikleriyle bir- likte hem "liberai >*ğmaya" hem de "şeriatçı talana" kurban veren bu dünya güzeli kentimiz- de, bütün bunlan yaratanlara karşı da "hukukunyeyasalann" bekçiliğini yapacak... Peki, acaba Sayın VaJimiz, kollan sıvarken "nereden başla- mah" ve neye "öncefik" verme- ü?.. Özellikle şu atama zamanJa- masından kaynaklanan "siyasi endişekri" bir an önce gidermek için de "tarafsızB kimliğiyle hangi küJtür ve çe\Te sorunlan- nın üzerine gitmeli? Bu sorulara ilişkindüşüncele- rimizi, gelecek yazılanmızda "Ye- ni Valiye tstanbul Raporu" olarak sunacağız... Şimdilik, bu raporun bazı başlıJdanyla yeti- nelim ve Muammer Güler'e "kolayhkiar" dıleyelim: - Istanbul'da gerici ve yağma- cı siyasal güçlerin fînans ve ör- gütlenme alanına dönüştürülen "su havzalannuz" ve "ormanla- runız", bu imar soygununa son verecek "devtetin vaKsmi" bek- liyor. - tstanbul'daki ve Anadolu kentlerindeki eski evlerden sö- külen mimari parçalann "anü- ka" pazannda serbestçe saolma- lanna karşı da "küJtüre sevdafa vafinin" müdahalesi gerekiyor... - Işgal ve tahrip edilerek "de- po" olarak kullanılan vakıf ma- îı eski eser ve anıtsal binalanmız da "tarihe vefah vafinin" yolunu gözlüyorlar... Biz de O'na destek vermek için, bımlarla hemen ilgilenme- sinidiliyoruz... Oekinci!" cumhuriyetcom.tr. KtM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behhak ı turk.net ÇİZGÎLÎK KÂMİL MASARACl H A R B İ SEMİHPOROY semihpomyoyahoo.com BULUT BEBEK NURAYçtfrçt bulutbebeka hotmail.com ama.. büywV7er bf z/'m isteklerimte yerine. 8uş'unlcJle.rr -temsiteJen vefc e y v TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN ÇŞubat NORMANDIB rANOI VE BATT/ ! 2T- 0ÛA/X4 8/IĞl/ SUUJUAN 83_BİU eeMı'Sf fi/CI/gM#MOf£, BÎfZ SÜ- REDİR AMERİKAN BAUPtKASl T r t y DA "ut PAygTrre" OLA&AK O£ y<X- AÇAıV 6/G y/tHSW, SÜrTÜA/ SU . SÖMDÜKME ÇAU./ŞAMLA/ef oe- VAM £P££*:£M, SEMI YAN yArAK**: SATMŞrt. O HtZLf Ğ / ÜA/LÜ PANO DENİZ KAVUKÇUOGLU Savaş Öncesi Kısa Itlotlar ErtuğrulÖzkökdünküyazısında, "Ankara'nınbû- yûk otellerinden biri, bundan iki ay önce durup du- rvrken bir uygulama başlattı. Otelin VIP olarak bili- nen üst kattannm asansörlerine özel emniyet kartı okuyuculan takıldı," dedikten sonra bu uygulamay- la Ankara'nın otellerinin misafir profili arasında nasıl bir ilinti kurduğunu anlatıyor. özkök'e göre Ankara ote>\eri bu günlende çok sayıdaAmerikalı asker ve uz- man ağırlıyormuş. Bu kart uygulaması da bu Ameri- kalılann güvenliği ile ilgiliymiş. "ABD, üsierde keşfe ge/meden önce otellerde keşfe gelmiş. Yani üsler için gelecek personelin güvenliği için tedbirier çok önceden alınmış." Insan bu satıriarı okuyunca, "Bu ABD de ne kadar akıllı, yurttaşlannın can güvenliğine ne kadar saygı- //... Tannm, keşke ben de bir Amerikalı olsaydım.." demeden edemiyor. Savaş başlayınca adamlaroda- lanna koyduracaklan büyük ekranlı televizyonlannın karşısına geçip ellerinde viskileri, ayaklannı uzatıp bir yandan patlamış mısırlarını yerken bir yandan da ke- yii ve güvenlik ıçinde savaşı izleyecekler. • • • Amerikan askerierinin, "Savaştaölürsekacaba şe- hitolurmuyuz"gib\ birdertleri yok. Çünkü kimi Müs- lüman siyahlann dışında "şehit olmak" söz konusu değil onlar için. Bilindiği gibi Allah katında pek mak- bul bu "mertebe"ye yalnız ve yalnız Müslümanlar erişebiliyorlar. Müsİümanlann bu denli savaş merak- lısı olmalan da bir bakıma bu özelliklerinden kaynak- lanıyor. Sekiz yıl süren ve bu iki ülkenin sınır boyla- nnda en fazla 120 kilometre genişleyebilmiş upuzun bir koridorda "cereyan eden" savaşta her iki tarafın topiam 1 mityon "şehit" verdiğini biliyoruz. Müslüman ülketerin kenidi aralanndaki kapışmalarda şehitlik "ga- ranti" olduğu için askerier daha bir azimle, daha bir coşkuyla ve daha bir kolay öldürüyorlar birbirlerini. Nasıl olsa "Arş-ı âVâ'da buluşacaklanndan ve orada "düşmanlık" diye bir şey artık söz konusu olmaya- cağından, güle oynaya gidiyorlar ölüme. Ulkemizin önde gelen ilahiyatçı bilim adamlan üç gündür bu önemji konuyu tartışıyorlar aralannda. Prof. Yaşar Nuri Öztürk, "Eğeruluslararası tekoto- rite olan Birieşmiş Milletler karan olmakszın, Ame- rika istedi deyip Irak'a girer de ölürsek şehit olama- ya.." derken "derinilahiyatçı" Prof. Zekeriya Beyaz özetle, "Eğerdevletimiz bu emri vermış de Irak'a gi- rip ölmüşsek şehitliğimiz tartışılmaz!" dıyor. llahiyat- çılanmız bu tartışmayı bir iki gün içinde mutlaka bir sonuca bağlayacaklardır. Bundan eminim! Fakat bu savaşta bize silahını doğrultacak asker- lerin de Müslüman olmalan, ne yalan söyleyeyim, kafamı kanştınyor. Türk, Kürt, Türkmen, Arap Müs- lümanlar "Şehit olacağız, en yüksek mertebeye eri- seceğiz.." diye birbirierine girmişken Amerikalılann, Ingilizlerin, "Oh, oh... Daha çok öldürün birbirinizi... Daha çok öldürün.." deyip el çırpacaklannı düşün- mek canımı sıkıyor benim. • • • Eğer gazete haberieri doğruysa, Milli Savunma Bakanlığı Seferberiik Daire Başkanlığı, "motoriu ka- ra nakilaracıstatüsünegiren" öze\ cipler için "se- fergörevemri" çtkartmış. Ciplerin plakalan ve sahip- lerinin adresleri belirlenmiş. Türk Silahlı Kuvvetleri Motoriu Kara Nakil Araçlan Sefer Görev Emri araç sahiplerine yavaş yavaş tebliğ edilmeye başlanmış. Seferberiik durumunda araçlar altı saat içinde sefer görevemrinde belirtilen biriiklereteslim edilecekmiş. Tann, Bağdat Caddesi'nde cip koşturan araç sahiplerinin, Etiler'deki otoparkçı çocuklann yardım- cısı olsun! (e-posta: dkavukcuoglu(« superonline.com) (Faks:0212-234 68 73) BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8SOLBANSAĞA: 1/ Mora çalan . kırmızı. 2/ In- sanoğlu...Hay- 2 van pisliği. 3/ 3 Kırmızı renkli ve eti lezzetli bir balık... Şöhret. 4/Cen- net ile cehen- nem arasında bulunduğuna inanıJan yer.. Eski dilde su. 5/ Sentetik polyester ipliğinden dokunmuş bir cins kumaş. 6/ Bir 2 gösterme sıfatı... 3 Uzüntülü düşünce du- rumu. 7/Soyundange- linen kimse... Mantar- larda şapkayı taşıyan sapa verilen ad. 8/" Ya şevk içinde harapolya aşk içinde gönül / Ya — açmalıdır göğsümüzde yahut gü)" (Yahya Ke- mal)... Değerli madenlerin saflık derecesi. 9/Zekâca geri olanlarda ve baa bunaklarda görülen, başkalan- nın hareketlerini aynen taklit etme hastalığı. YLIKARIDAN AŞAĞnü: 1/Müzikte ardışık sesler dizisi... tsviçre'ye özgü, ağaç kütüklerinden yapılma dağ evi. 2/Her yani suyla çevri- li kara parçası... Ağn'nın bir ilçesi. 3/Kertenkele deri- si... Telefonsözü. 'VYoksulJarayiyecekdagıtanhayırku- rumu... Ulanmış, kanlmış parça. 5/Elçilik ya da konso- losluklarda çalışan koruma memuru. 6/ Satrançta bir taş... Kadın giysisi, entari. 7/Evcil bir geyik... Bir hü- kümdara veıgi veren haJk. 8'Tiyatro niteliği taşıyan rad- yo ya da televizyon yayını... "Octavio —•": Meksikalı şair ve yazar. 9/Üzüm veren bitki... Nazilerin politika- sında Germen uiandan kimselere yakıştınlan ad. ŞtŞLt 3. ASLİYE HUKUKHÂKİMLİĞt'NDEN Esas No: 2000'555 Davacı Ahmet Nurtan Esmen vekılı tarafından davalı Helen J Esmen aleyhıne açılan boşanma davasının yapılan açık yargıla- masında \enlen ara karan uyannca. Kızıltoprak Istasyon Cadde- si. Müdems Zıya Be> Sokak, Semıha Hanım Ap(. lû,4 Kadıköy- tstanbul ve Ameıcan Fnends Ser\ice Commıttee/IP'Asıa 1501 Cherry St. Phıladeiphıa. PA İ9102 LSA adreslennde bulunan da\alı Helen J Esmen'in bu adreslenne dava dılekçesı ve duruş- ma gûnünün tebliğ edılemedığı, tstanbul adresındekı adres araş- tırmasından da elverişh adresının tespıt edılemedığınden dava dılekçesı \e duruşma günûnûn ılanen teblığine karar verilmışrir. Yukanda ısraı jazılı davalının duruşma gûnü 26.03.2003 günü saat 11 OO'de mahkememızde hazır bulunması veya bir vekille kendisinı temsil ettırmesı, delillenni ıbraz etmesi. duruşmaya gelmemesı \eya mazeret bıldırmemesı halınde HUMK'nun 213. maddesı uyannca vargılamamn yokluğunda yapılacağı ve hükûm kurulacagı da»a dılekçesinuı teblığı yenne geçerli olmak üzere ılan olunur 23.01.2003 Basın: 5638
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle