Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 9ŞUBAT 2003PAZAR
12 PAZAR KONUGU
Ortadoğu tarihiuzmanıProf.BernardLewh,Arapdünyasının bütün sektörlerde en altdüzeydeolduğunusöyledi
S Ö Y L E g İ : LEYLA TAVŞAIMOÖLU
leyla.tavsanoghı(2 cumhuriyetcom.tr
jngiliz asıllı Osmanlı ve Ortadoğu tarihi uzmanı Prof.
Bernard Lewis geçen hafta îstanbul 'daydı. Marmara
Grubu Vakfı 'nın davetlisi olarak geldiği kentimizde büyük tehlikesi vardı. Prof. Lewis, o söylesimizde bana,
ilgiyle izlenen bir konferans verdi. Daha sonra da kaldığı
Çırağan Oteli 'nde bir sabah kahvesinde bir araya geldik.
Mükemmele yakın Osmanlıca bilen Prof Lewis le 10
yıldanfazla bir zaman önce, yine îstanbul 'da bir söyleşi
yapmıştım. O zaman da Türkiye'deşeriatçı akımlar
"Demokrasi uzun bir uğraştır. Birgecedeyaratılamaz"
demişti. Bu kez de benzer sözler söyledi. Ayrıca
yüzyıllarca dünyayı egemenliği altında tutan
Müslümanlığın daha sonra neden zayıflayıp bugünkü
durumuna düştüğünü ve şeriatçıların elinde alet olarak
kullanıldığını anlattı.
ağdaşlaşmanın
modelilaik Türkiye- 1986'daPrinceton Üniversitesi'ndeki göre-
vinizden emekli olduktan sonra neler yapıyor-
suıtuz?
- Aslında üniversitedeyken çok daha rahattım,
çok daha fazla zamanım vardı. Şimdi emekli ol-
duğum içüı çağnldığım konferanslara ve toplan-
hlara gitmemek için hiçbir bahane de bulamıyo-
rum. Dolayısıyla tempom eskisuıden çok daha
hızlı. Gerçek acı da olsa yaşh ve emekli bir adam
olduğunuzda,a
Getemem,çokmeşgulüın''diyemi-
yorsunuz.
- Hocam, estağfurullah. Yapmaym (Bunu
Türkçesöylüyorum; Bernard Le*visHoca Türk-
çeyi de, Osmanhcayı da çok iyi bilir). Sizin ne
kadar meşgul olduğunuzu biliyoruz. Önümüz-
deki nisanda son kitabınız da çıkacak zaten. Bu
kitabm içeriğinden biraz söz eder misiniz?
-Bakuı, son yayımlanan "What Went\Vrong?"
(Nerede Yanlış Yapıldı) adlı kitabım yeni Türkçe-
ye çevriliyor. Zaten 17 dile çevrildi. Son çıkacak
olan da Tûrkçe yayımlanacak. Kitaplanmın çoğu
genelde sözleşme, kontrat filan yapılmadan Arap-
çaya da çevrilmiştir. Bunu yapabiliyorlardı, çün-
kü Arap ülkeleri Uluslararası Telif Haklan Söz-
leşmesi'ne taraf değildiler. Şimdi ilk kez bu kita-
bın telif haklcı için sözleşme yaptık.
Nisan ayında çıkacak kitabımın adı "Holy Har
and l nhoh Terror" (Kutsal Savaş ve Kutsal 01-
mayan Terör). Zaten başlık kitabın içeriğini de an-
laöyor. Çoğu Müslüman köktendınci değıldir; ço-
ğu köktendinci de terörist degıldir. Ama çoğu te-
rörist kendilerine dıni kimlık benimsiyor. Yani bir
anlamda Müslüman terörist deyimi çok yaygın
olarak kullamhyor. Çoğu Müslüman dostum, "Ir-
landah ya da Bask teröristlere niye Hıristiyan te-
röristdenmiyor da örnegin Arap üJkelerinden olan
terörisüere Müslüman teröristdenfliyor " diye ya-
kınıyorlar. Gerçekten de öyle. Çünkü öbür terö-
ristler kendilerine Hıristiyan terörist demiyorlar.
Öte yandan Müslüman teröristler ise bu eylemle-
ri Islam adına yaptıklannı söylüyorlar. Bakın Fi-
listinlilere öbür teröristler gibi da\Tandılar. Hiç
kimse onlara Müslüman terörist demedi. Çünkü
onlar bu eylemleri Müslümanlık adına yapmadı-
lar. Üstelik içlerinde pek çoğu da Hıristıyandı. Be-
nim son yayımlanan kitabımın ana teması da "ts-
buna ne oMu da böyie oMu?"
Felaket tablosu
- Peki, tslama ne oldu?
-tslamın başına epeyce şey geldi. Bakın, birkaç
ayönce Arap aydınlardan kurulu birkomite BM'nin
gözetimi altında yaptıklan bir çalışmanın sonun-
da "Arap Dünyasında İnsan Gefişimi" adlı bir ki-
tap yazdı. Kitapta ortaya çıkan tablo tam anlamıy-
la bir felaket. Bütün sektörlerde, hangi alanda olur-
sa olsun en alt düzeydeler. Sadece Batı ülkeleri-
nin değil, Doğu Asya, Güney Asya'nın gerisinde
kalmışlar. Şimdi hızla Afrika ülkelerinin gensine
düşmek üzereler. Bakın, bu Arap insanı aptal. il-
kel, eğitimsiz kesin değil. O zaman karşımıza şu
soru çıkıyor: Neden? Bu felaketin, bu insanlann
başına gelmesine ne sebep oldu? Bu sorudan yo-
la ;ıktım. Yola çıktığım bir başka nokta da askeri
hezimetler oldu. Islam yüzlerce yıl dünyada hep
zar'erler kazanmıştı. Ve birden durum tamamıyla
teısine döndü. Müslümanlarbütün cephelerde ge-
ri cekilmeye başladılar.
Sonunda da 20. yüzyılda bütün Islam dünyası
dısardan gelenlerin egemenliği altına girdi.
- Sizce belirleyici son, Birinci Dünya Savaşı
olıbüir mi?
•Biliyorsunuz, tanhsel değişimler şıp diye ol-
ıruz. Uzun bir sürecin sonucudurlar. Ama burada
Bnnci Dünya Savaşı'nın Müslüman dünyanın ni-
ha yenilgisine yol açtığı düşünülür. Birinci Dün-
ya Savaşı'nın sonunda Osmanlı Imparatorluğu'nun
yeıilgiye uğraması, başkentinin işgal edilmesi,
vilıyetlerinin paylaşılması olayın dibe vurduğunun
göıtergesiydi. Bunda size katılıyorum.
Bu gelişme pek çok hareketın başlangıcı oldu,
ana hepsi başansızlığa uğradı. Arap dünyasında
kinileri kendilerini sosyalizmin kurtaracağını san-
dılır. Ama sosyalizmin Kuzey Airika 'dan Ortado-
ğu ya kadarki alan ıçinde onlara getirdiği sadece
biıdizi müflis, mahvolmuş ekonomi, yoksulluk,
yoisunluk, yolsuzluk oldu. Bir başka unsur da
bögede müliyetçiliğin egemen olmasıydı. Ama bu
çolanlaşüabilirbirsonuç. Birbaşka meseledeböl-
ge ınsanlannın bağımsızlık ve özgürlüğü eşan-
lanlı olarak kullanma yanılgısına düşmeleriydi.
BuJti kelime aynı anlamı taşunaz. Acı acı bunun
bcrle olmadığını, bagunsızlığuı başka, özgürlü-
ğüı başka şeyler olduğunu gördüler, yaşadılar.
-Vani bağımsız olabihrsiniz. ama özgür olmaya-
b&siniz, öyle mi?
-Aynen öyie. Pek çok konuda da bağımsızlığın
özgürlükle hiç de bağdaşmadığını anladılar. Ba
gımsızlık uğruna zaten küçücük olan bütün özgür-
lüklerini yitirdiler. Bir Iraklı, bir Suriyeli, bir Mı-
su-lı sömürgecihk döneminde birey olarak çok da-
ha fazla özgüriüğe sahipti.
- Bu nasıl olabiliyor?
-Bunu biliyorlar. Yaşayarak gördüler. Aptal de-
ğiller, çünkü. Şimdi, söylediklerim yanlış anlaşıl-
masuı. Sömürgecilik, yabancı yönetim ağalan ta-
rafindan yönetilmek anlamına geliyor. Ama bu
bölgedeld bağımsızlık da şöyle oJuyor Yabancı yö-
netim ağalannın yenni yerli diktatörler alıyor. Bü-
tün bu yaşanmışlardan sonra o bölgede insanlann
çok öfkeli olmalannı anlamamak mümkün değil.
Işlerin iyi gitmediğini anladığınızda iki soru so-
rarsınız: Nerede, ne hata yaptık? Bunu nasıl dü-
zeltiriz? Bu ikincisi Türk tarzı yaklaşun. Türkler
bunu 300 yıldıryapıyorlar. Türkler çok büyük zor-
luklar yaşadılar, pek çok kez engellerle karşılaş-
tılar; zaman zaman bir ileri gittilerse üç geri adım
attılar. ama akıl almaz ilerlemeler kaydettiler. Çün-
kü Türkler her zaman sorunlannı karşılama cesa-
retini gösterdıler. Türkler 1683"te Viyana'yı ele ge-
çiremediklerinde yenilgiye uğradılar. Dönemin
tarihçisi Süahtar Mehmet Ağa tuttuğu ka\itlarda
şöyle yazar: "Bu, Osmanh'nın kuruluşundan be-
ri yaşadıgımE he/imetin de ötesinde en büyük ye-
nftgjttirr Bu tür özeleştiriyi sık sık okuyamazsı-
nız. Işte, bu Türk tarzı yaklaşun.
Bir başka yaklaşun da şöyle oluyor:
"Bunu bize kinı yapö?"
çafldaşlagma
- İyi de, hiçfirsat verilmezse birisi birisine bir
şeyyapabilir mi?
- Yapamaz. tabii. Ama insanlar kendi kendileri-
m aldatabiliyorlar. Arap ülkelerinde hep suçla-
nanlar önce Moğollar, sonra Türkler, emperya-
listler oluyor. Bakın, öncelikle gücü kaybetmişsi-
niz, sonra yoksulluk egemen ohnuş. arrik Batı 'yla
bile değil de başka yeni ülkelerle kıyasladığıruz
zaman bile gen gıtmişsiniz. Bütün bunlara ild tür-
lü ce\ap vaı. Birincisi,"Daha fazia çağdaşlaşma."
Bu Türk modeli. Tarih boyunca hep bir çağdaş-
laşma vardır, ama bu çağdaşlaşma genelde tektir.
Dolayısıyla son yüzyıllarda gelişme ve büyüme gös-
teren tek bir uygarlık var. Ona da Bafı uygarlığı
diyorlardı. Aynı zamanda da tek çağdaşlıktı. Ama
artık bu sadece Batı uygarlığı da değil. Çünkü Ja-
ponya da, Çin, Güneydogu Asya, Türkiye de bu-
nun bir parçası haline geldi. Ama Ortadoğu'nun
geri kalan bölümü bunun parçası haline geleme-
di. çünkü geride kaldılar. Hastalanırsanız dokto-
ra gidersiniz; size bir tanı koyar, ilaç yazarlar.
- Ama ya yanlış tanı koyarlarsa ne olacak?
- O zaman verilen ilaç iyi gelmeyecek, demek-
tir. Şimdi, ilk konulan teşhis çağdaşlaşmanın ye-
terh ohnayışıydı. tkinci soru da şu oldu: Ne oldu
da çağdaş dünyanın gerisinde kaldık? Buna pek
çok yanıt bulundu. Ama tek bir yanıt en önemli-
siydı. Bu da kadınlann gördükleri muamele oldu.
- Peki, bu ekonomik yetersizliklerin getirdiği
eğitime bağlı bir sorun değil mi?
- Evet. Ama eğitim çok çok önemli, çünkü da-
ha doğuştan başlıyor. Cahil, okuma yazması ol-
Prof, BERNARD LEW1S
1916, Londra doğumlu. Orta ve
yükseköğrenimini İngiltere'de
tamamladu tkinci Dünya Savaşı 'nda
tngiliz ordusunda görev aldu Daha
sonra Londra Üniversitesi Tarih
Bölümü 'nde öğretim üyesi olarak görev
yaptu Ortadoğu tarihi profesörü olarak
uzun yıllar ders verdl 1974"te ABD'de
Princeton Üniversitesi'negittL 1986'ya
kadar Princeton 'da ders verdi Dünyanın
önde gelen pek çok üniversitesine konuk
oldu. Emekliye aynldıktan sonra da
Princeton Üniversitesi'nde emekli
profesör unvanıyla ders vermeye devam
ediyor. Çoğu Ortadoğu tarihi, Osmanlı
tmparatorluğu ve Türkiye üzerinepek
çok kitap yazdu Türk Tarih Kurumu'nun
onursal üyesi
mayan, üstelik de bilmem kaçıncı sınıf insan rnu-
amelesi görmüş kadın tarafindan yaşamın ilk beş-
altı yılında yetiştiriüniş olmak bir çocuğun ya faz-
lasıyla atak ya da fazlasıyla ezik olmasuıa yol açar.
Bu da ilerilci yıllarda eğitim, siyaset, ekonomi,
bütün alanlan etkiler. Kaduılar toplumun yansını
oluşturuyor. Batı uygarhğında kadının topluma
katkısuıa bakacak olursanız bunun akıl almaz ol-
duğunu görürsünüz. Birinci tartışma türü böyle-
ce çağdaşlaşmanın yetersiz oluşuydu. Ikinci tar-
tışma türü de Müslüman Kardeşkr Örgütü, Iran
tslam Devrimi, Suudi Arabistan ve Vahabiler ve
El Kaide"ninkiydi. Bunlar ise fazlasıyla çağdaş-
laşmadan marazgeldiğini ve bunun teda\ı bıçimi-
nin yeniden tslama sığınmak olduğunu savoındu-
lar.
- O zaman son 10-15yüın terör eylemterinin
kökenibumu?
- Bence, evet. Zaten bunu l same bin Ladin de
telaffuz etti. Usame bin Ladin'e göre Islam dün-
yası iki kâfir süper güç tarafindan istilaya uğra-
mıştı. Bunlar ABD ve SovyetlerBu-liği'ydi. Usa-
me bin Ladin Afganistan'da Sovyetler Birliği'ne
karşı zaferi ABD'nin değil, kendilerinin kazandı-
ğını, böylece sonunda Sovyetler Birliği'nın bir
daha toparlanmayacak biçimde dağıldığını da söy-
ledi. Usame bin Ladin'e göre esas zor düşman alt
edilmişti. Bundan sonra öbürdüşman olan ABD'yi
yok etmek hiç de zor olmayacaktı.
-ABD'nin, zamanında, SoğukSavaşyüzün-
den komünizme karşı İslamı kullanmasıyla baş-
layan stratejidesizce Usame bin Ladin ve El Ka-
ide de bu stratejinin ürünleri olmuyor mu?
- Evet, Müslüman müttefikleri Sovyetler Birli-
ği'ne karşı kullanmanın fevkalade yararlı olacağı
düşüncesi o zamanlar egemendi. Ama bu Vahabi
Islama yaradı. Vahabi Islam son derece bağnaz,
saldırgan, hoşgörüsüzdür. Vahabi olayı iki şeyi or-
taya çıkardı. Suudi Arabistan Krallığı ve petrol.
Petrol Suudilerin miryarlarca dolar sahibi olmala-
nna yaradı. Böylece de vahabi doktrini kutsal ol-
mayan bir bileşimi ortaya çıkardı: Suudi gücü ve
petrol parası. Bunu, Islamın kendilenne özgü bi-
çimini yaymak için çok kullandılar. Ama onların-
ki, Ku Klux Klan'm Huistiyanlığın karakteristiği
ohnası kadar Müslümanlığın karakteristiği olabi-
lir.
Medeniyet çatışması
-Şimdi bütün bunlan konuşurken ortaya me-
deniyetlerin gerçekten çatıştıkları gerçeği so-
mut olarak çıkıyor. O zaman da Samuel Hun-
tington 'ın haklılığı kamtianmışoluyor. Öylemi?
- Bir noktaya kadar. Tamamıyla değil. Omeğin
îstanbul'Ia Viyana, Hapsburg Hanedanı'yla Osman-
lı Hanedanı arasındaki savaşa bakarsak genelde bu-
na bir medenıyetler çatışması diyebiliriz. Ama
Huntington tezini çok genelleştirdi. Bütün mede-
niyetleri birbiriyle çatıştırdı. Oysa tarihte hep Müs-
lüman ve Hıristiyan medeniyet çahşmıştır. Bunun
da nedeni aralanndaki farklılaşma değil. benzer-
liktir. Dünyada, Tann'nın msanlığa son mesajuun
aracılan kendileri olduğuna inanan iki din \'ar. O
da Müslümanlık ve Hınstiyanlık. Düşünce tarzı
da şu. "Biz Tann'nm elçileriyiz. Dolayısıyla edin-
diiderimizî kendimize saJdamamalı, bunlan bü-
tün insanhkia paylaşmalrvTz."
Yani, tarihsel olarak birbirine bağlı, teolojik açı-
dan da neredeyse birbirinin aynı, coğrafi açıdan
da yüz yüze iki din varsa size çahşmanın formü-
lü veriüniş demektir. Huntigton temel olarak me-
deniyetlerin çatışmasından söz ederken haklı, ama
çatışma bu ild medenıyetle sınırlı. Yine de Müs-
lüman ve Hıristiyan birbinne çok benzer, çok or-
tak yanlan var. Mecazi anlamda söylemek gere-
kirse aynı dili konuşurlar.
- Yani?
- "Sen kâfırsin. Cehennetn ateşinde cayır cayır
vanacaksm" sözcüklerinın anlamını bir Müslü-
man ve bir Hıristiyandan başka hiç kimse müm-
kün değil anlayamaz. Her bıri karşısındakinin bu
cümlelerle neyi kastettiğini mükemmel bilir. Çün-
kü kendisi de ayru şeyi kastermektedir.
'Dini inanç
ayrılığı
ABde etken'
- O zaman bu zihniyetle AB
Türkiye 'yi hiçbir zaman kendi
bünyesine kabul etmeyecektir. Öyle
mi?
- Hiçbir zaman, çok uzun bir zaman.
Ama yine de sizinle aynı fikirdeyün.
En azından yakın gelecekte AB,
Tûrkiye'yi üyeliğe almayacaktır.
- Yakın gelecek, derken ne kadar
uzun ya da ktsa bir süre?
- En azından önümüzdeki yıllarda
olmaz. Yani, gelecek iki-üç yıldan söz
ediyoruz. Ondan sonrasını
kestirebilmek zaten güç.
Çok açık ve tahmin etmesi güç
olmayan neden dini inanç aynlığı. Şu
anda zaten AB içinde miryonlarca
Müslüman var. Buna bir de 70 milyonu
eklersenız başlanna ciddi bir kaygı
kaynağı çıkacaktır.
îkinci olarak, AB'nin doğu sının
Türkiye'yledir. Türkiye açık,
demokratik, çağdaş bir topluma sahip.
Tûrkiye'yi tam üyeliğe ahrlarsa doğu
smın komşulan îran, Irak gibi ülkeler
olacaktır. Siz bir Avrupalı olsanız Iran,
Irak gibi ülkeleri sınır komşusu ister
misiniz?
- Sizce Anadolu Müslümanlığı ile
Arap Müslümanlığı arastnda ciddi
farklıhklaryok mu?
- Müslümanlıkta olduğu gibi
Hıristiyanlıgın kendi içinde de her
zaman çeşitlilikler var. Örnegin tngiliz
Hıristiyanhğı ile Fransız Hıristiyanlığı
arasındaki farklıhk gibi... Bir ana din
vardır, bir de ulusal, bölgesel, yöresel
kültür... Ama şunu söyleyebiliriz:
Müslüman dünyada Hıristiyan dünyaya
kıyasla daha az çeşitlilik ya da buna
bağlı olarak farklılık vardır. *
Hıristlyan tedavisl
- Peki, bunun nedenleri nedir?
- Bir kere Hınstiyanlık 20 yüzyıldan
fazladır var; buna karşıhk
Müslümanlığın geçmişi 14yüzyıJIık.
20 yüzyılda 14 yüzyılda olandan çok
daha fazla olay olmuştur. Müslüman
nüftıs 1.3 milyar, buna karşılık
Hıristiyan nüfiıs 2 milyann üzerinde.
Müslümanlık ve Hıristiyanlık
arasındaki temel fark da dinin ne
olduğu konusundaki kavram aynlığı.
Islamda, Tann 'nın insan yaşamının her
bölümünü yönettiğine inanılır. Ama
Hıristiyanlıkta bu böyle değil.
Hıristiyanhkta kilise ve devlet ayndır.
Ama o aşamaya gelinceye kadar çok
mücadele verilmiştir. Musevilik de aynı
Müslümanlığa benzer, bu bakımdan.
Şimdilerde bunu îsrail'de keşfetmeye
başladılar. Müslümanlar, zamanımıza
kadar kilise ve devletin Hıristiyanlıkta
birbirinden aynlması konusunda, "Bu
Hıristiyan hastalığma Hıristijan
tedavisi" derlerdi. Bugün ise bunun
sadece Hıristiyanlara özgü bir hastalık
olmadığını gördüler. Yani Müslümanlar
bu hastahğı Hınstiyanlardan kaptılar.
Şimdi, bu bir Hıristiyan hastahğı
olduğuna göre belki de Hıristiyan usulü
tedaviye başvururlar ve camiyle devleti
birbirinden ayınrlar. Tabii ilk kez bu
Türkiye'de anayasal olarak yapılmıştı.
- Son seçimlerden sonra Türkiye'deki
durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Bence Türkiye'nin pek çok düzeyde
çok temelsel kararlar alması zorunlu.
Öncelikle Türkiye Irak kriziyle ilgiîi ne
yapması gerektiğine karar vermeli.
Aynca savaş bittiğinde durumun ne
olacağmı iyice tartmalı, siyasetini ona
göre çizmeli. îkinci olarak, uygarlık
sorunu var. Türkiye artık nerede olmak *
istediğinde, nereye ait olduğunda karar
kılmalı. Yani AB içinde mi, dıştnda mı
olması gerektiğini iyice hesap etmeli.
Aynca, çağdaş, demokratik dünyaya mı
ait olmak istediğini belirlemeli. Ama
bunun AB'nin içinde ya da dışında
olmakla bir ilgisi yok. Bunu kendisi
için yapmalı.