02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 19 ŞUBAT 2003 ÇARŞAMBA HABERLER ıı kongresi • ADANA (Cumhuriyet) - "îş Sağlığı ve Güvenliği Kongresi"nin 2-3 Mayıs'ta Adana'da yapılacağını belirten Makine Mühendisleri Odası Şube Başkanı AhmetTuran Dörtdemir, iş kazalannın önünün kesılemediğini belırterek, "Zamanında alınmayan önlemler dolayısıyla kaza geliyonım der ve gelir" dedi. 1999'daışkazalan sonucu 1333 kişinın öldüğünü anımsatan Dörtdemir, kongreyle ilgili şu bilgileri verdi: "Temel insan haklannın başında yaşama ve çalışma hakkı gelir. Günümüzde yaşama hakkı, sağlıklı yaşama ve sağlıklı çalışma hakkına dönüşmüştür. Dünyada yerleşen ve kabul gören bu anlayışa karşın SSK istatistikleri, iş kazalannda her yıl binlerce insanımızın öldüğünü, bir o kadarının da sakat kaldığını ortaya koymaktadır." harcamaları • ANKARA(AA)- Sağlık Bakaru Recep Akdağ, sağlıkta ısrafi önlemek için Türkiye'nin "gerçek ulusal sağlık harcamalannın" belirleneceğini bildirdi. Akdağ, gazetecilerle yaptığı sohbet toplantısında. Türkiye'de sağhğa aynlan bütçenin yeterli olmadığını, 2003 yılı bütçesi için sağlığa aynlacak payın da henüz belırlenmediğini belirtti. Sağlığa aynlan bütçede tasarruf yapılamayacağını vurgulayan Bakan Akdağ, "Sağlık hizmetlerinde tasarruf olmaz. Biz israftan tasarruf etmek istiyoruz" dedi. Akdağ, sağlıkta israfi önlemek için yolsuzluklann önlenmesi ve kaynaklann akılcı kullanımının sağlanması gerektiğine işaret etti. Diş hekimlerine Hepatit-B aştsı • tstanbul Haber Servisi - Istanbul Dişhekimleri Odası, Hepatit-B açısından önemli risk guruplanndan olan diş hekirnlerine ücretsiz Hepatit-B aşısı kampanyası başlattı. Oda merkezinde son bir ayda 450 diş hekiminin yanında hekimlerin yardımcılanna da aşı yapıldı. 150 milyon lira tutanndaki aşılar Istanbul tl Sağlık Müdürlüğü'nden ücretsiz temin edildi. Bebek terk edildi • GİRESU\(AA)- Giresun'da bir apartmanın çatı katında, terk edilmiş 3-4 günlük bebek bulundu. Kapu Mahallesi Şensoy Sokak'taki bir apartmanda, merdiven temizliği yapan apartman sakini Gülsen Arslan, çatı katına terk edilmiş 3-4 günlük kız bebeği donmak üzereyken buldu. Emniyet müdürlüğü ekiplerince doğum hastanesine götürülerek tedavi altına alınan bebeğin sağlık durumunun iyi olduğu bildırildi. Çatı katına sabah saatlerinde bırakıldığı tahmin edilen bebeğin, anne ve babasının bulunması için başlatılan soruşrurmanın sürdürüldüğü bildirildi. Konunun spekülasyona açık olduğunu belirten uzmanlardan uyan var: AVRUPA'DAN GenetikoyunagelmezSAADET USLU Genetik bilimi, hayal ettiği gen tedavisine adım adım gi- diyor. 2002 yılında insan gen haritasını açıklayan bilim adamlan, şimdi de diyabet, alz- heimer gibı hastalıklann gen- lerle tedavisinden anne kar- nındaki bebeğin yakalanma riski olan hastalıklan belirle- meye kadar pek çok gelişme- nin peşınden koşuyor. Bu te- davilerin başlaması için ise da- ha 10-15 yıl beklenmesi gere- kiyor. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tıbbi Biyolojik Bilımler Bö- lümü Başkanı ve GETAM Mü- dürü Prof. Dr. Turgut Ulutin, genetik konusunun her türlü spekülasyona açık olduğunu belirtti. "Ölümsüzlük geni", "Frankeştayn mıyararjlacak?" gibi başlıklann her zaman ıl- gi çektiğini söyleyen Ulutin, "Çok önemli adımlar aüldı. Ama genetiğibu şekflde görmek doğru değfl" dedi. Genom pro- jesinin tamamlanmasıyla han- gi genin hangi hastalığa neden olduğunun bilindiğini kayde- den Prof. Ulutin, şöyle devam etti: "Şimdi de kusuriu olan geni laboraruvar koşuDannda ohtştunıhnuşkusursuzuylana- sıl değiştirebifiriz? Oluştunı- lan gen ilgili bölgeye nasıl yer- leştirüecek, nasıl yönlendirfle- cek. Hastahldı gen deişlevsizha- le getirikcek. Hayal gibi görü- nüyor. Bu araşünlryor. Alzhe- imer, kanserin baa türleri, di- yabet gibi püot hastahklarda çanşmalar sürüyor. 2010-15 >> hnda gen tedavisinin başlama- sı düşünülüyor. Bu tahmin edi- lenden önce de olabihr, çünkü teknoloji çok hızla ikrtiyor." Ulutin, insan geniyle en ya- kın genin fareler olduğunun ortaya çıktığıru, ikisinde de 80 bin gen bulunduğunu söyledi. Aynmcüık olabilir Gelişmelerle anne karrun- daki çocuğun hangı hastalığa yakalanacağını bilmenin de mümkün olacağını ifade eden Turgut Ulutin, bunun "aynm- cıhk" riskini de beraberinde getirdiğine dikkat çekti. Prof. Ulutin, "Doğacakçocukbudu- rumdan bügilendirilecek mi? Geninde bu mutasyon var ama belki de bastahğa yakalanma- yacak. Hayat boyu aynmcıbğa tabi olabÛecek. ABD'de gen formlan istenmeye başladı. Si- gorta şirketleri belki de bu in- sanlan sigortalamayacak. Te- davisi buhınamanuşsa sorun olacak, Mutlaka birtakım etik • Bilim dünyası son yıllarda genler konusunda büyük ilerleme gösterdi. Insanın gen haritası çıkanldı. Diyabet, alzheimer gibi hastalıklann tedavisi için büyük yol alındı. Teknoloji şimdi anne karnındaki çocuklann yakalanma riski olan hastalıklan belirlemeye çalışıyor. Bu gelişmenin olabilmesi için bilim dünyasının 10-15 yıla ihtiyacı olduğu belirtiliyor. konütekr bu konuyu ele alma- h" diye konuştu. Kopyalamanın etik olmadı- ğını da sa\Tinan Turgut Ulu- tin, "orgaıüann tedavisine yö- neKkbir fabrika gibi üretimin" ise geleceğin tedavisi olacağı- nı söyledi. Türkiye'deki çalışmalann toplumumuzda sık görülen has- talıklara yönelik olduğunu da ANNE KARNTNDA MÜDAHALE Hayalin peşinde Yeni doğan bebeklerin yüzde 4'ü genetik bir bozukluktan kaynaklanan hastalıkla dünyaya geliyor. Çevresel etmenler de eklenince bu oran yüzde 8- 15"e kadar çıkıyor. Şu anda anne karnında amniyosentez koryonık doku biyopsisi yapıhyor. Kromozom anomalilerinın yüzde 95'ını kromozom sayı fazlalığı ya da azhğı oluşturuyor. ABD liderliğinde 18 ülkenin katılımıyla yürütülen Genom Projesi'nde belirlenen hedefler ise şöyle: "2002-2010: Kanser, şeker, felç gibi hastalık risklerini belirlemetestieri denenmeye başlanacak. Hemofili, kalp hastahklan ve baa kanser türlerine karşı gen tedavisi geliştirilecek. 2015: Kişinin gen yapısına göre tedavi metotlan geliştirilecek. 2025: Genetik bozulduklar onanlarak Akdeniz anemisi gibi hastalıklara son verilecek 2050: Pek çok patansiyel hastalık daha ortaya çıkmadan moleküler bazda önlenebilecek. Yaşlanmayla ilgili pek çok gen deşifre edilecek. fnsanoglunun geçmişi hakkında daha çok bilgi edinilecek." kaydeden Ulutin, bunlann ye- tersiz olduğunu söyledi. Tür- kiye'nin akraba evlilikleri yö- nünden çok zengin olduğunu, doğal olarak da genetik popü- lasyonun yoğun olduğunu be- lirten Ulutin, "Dünyada pek rasdanmayan hastataklarTür- kiye'de görülebitiyor. Thalas- semi, kistik fibroz, fenilketa- nfiri gibi Bunlara rutin olarak bakabUryoruz" dedi. Türkiye'de kaynak yetersiz- liği kadar eğitimde de eksik- likler bulunduğunu ifade eden Turgut Ulutin şöyle konuştu: Eğitimeksik "Dünya artak bilgisayar, bi- yoloji ve bbbın birtikte olduğu eğitime gidiyor. Bu anlamda bu merkez tek. tlk 2 yıl üp fa- külteleriyle birtikte eğitim ve- riyoruz. Sonra üp ve biyoloji birtikte. Diğer ünrversitelerde ise genetik egitimi fen fakülte- lerinde ya da mühendisHkte ve- rflryor ve doğal olarak da insan sağlıgı geri planda kalrvor. Bu- rada bugüne kadar yetişmiş 400 kişinin 300'ü Türkiye ge- nelinde araştirma ağırnkb ça- hşryor. Bu çok önemli.'' Halkevleri Sosyal devrimin 71. yılı Istanbul Haber Servisi - Ata- türk'ün "Halkevleriyle vatan- daşa kucak açılmasryia Türki- ye'de sosyal devrim yapüdT di- ye tanımladığı Halkevleri, bu- gün 71. kuruluş yıldönümünü kutluyor. Kurulduğu 1932'den 1952'ye kadar Cumhuriyet dev- riminin kültür ve sanat kurum- lan işlevini gördü. îlk halkevleri 19 Şubat 1932'deAnkara'daaçıldı. 1931- 1952 yıllan arasuıda 478 halke- vi, 4322 halkodası açıldı. ÇHP'nin desteğinde örgütlenen halkevleri çahşmalan, dil-ede- biyat, güzel sanatlar, temsil (ti- yatro), spor, sosyal yardım, halk dershaneleri ve kurslan, kütüp- hane ve yayın, köycülük, tarîh ve müze olmak üzere dokuz şu- be halinde düzenlendi. Halkevleri, 1952'deDemok- rat Parti iktidara gelir gelmez dönemin başbakanı ve kendi- si de halkevlerinden yetişmiş olan Adnan Menderes tarafın- dan kapatıldı. Türkiye'de gelişen bağımsız- hk yanlısı, demokratik ve özgür- lükçü düşünce ve gelişmelerde halkevleri de etkili olmuştur. Ulusal Dayanışma Derne- ği 'nce bugün saat 14.00'te Tak- sim Hill Otel'de düzenlenecek toplantıda, Halkevleri ele alı- nacak. Kök hücre mudzesi Farklı hücre tiplerine dönüşebilme yeteneğine sahıp olan kök hücreler, genetik tedavisinde önemli bir rol oynuyor. 1998 yılında insan embriyosundan kök hücre elde edilerek kültürde çoğaltıldı. Vücutta eskiyen, hastalanan. ölen hücrelerin yerini bunlann alabileceği düşünülüyor. Kök hücreler, embriyodan, erişkinlerde kemik iliğinden ve anne karnındaki fetusun üreme hücrelerinden elde edilebilir. Roche tarafindan çıkartılan Biotech adlı dergide kök hücrelerin hastalıklara karşı nasıl savaşabileceği şöyle anlatıhyor: Adacık hücrelerine dönüşen kök hücreler diyabetik pankreasın işlevini normale döndürebilir. Ya da sinirlere bırakılan kök hücreler, omurilik incinmelerini tedavi edebilir. Alzheimer ve parkinson hastalıklar iyileştirilebilir. Laboratuvarda büyütülen kalp dokusu ile zarar görmüş arter ve kalpler onanlabilir. tnsan HaRları rçînde yer alıyor GenetikBüdirgesi UNESCO, Genom Projesi'nin berabennde getirdiği etik tartışmalar nedeniyle bir büdirge yayımladı. "Birleşmiş Gen Haritası ve tnsan ^ ^ ^ ~ Haklan EvTensel Büdirgesi "ndeki bazı maddeler şöyle: • Genetik yapısı ne olursa olsun herkesin saygı görmeye hakkı vardır. ^ ^ ^ ^ ^ • Doğal halin- deki insan genomunun ticari kâr elde etmek için kullanılmaması gerekir. i/ Araşttrma amacıyla insanlardan alınan genetik Genom Prvjesi nedeniyle yapılan etik tartışmalar, UNESCO'nun gündemine girdi. veriler başka amaçla kullanılamaz ve bubilginin gizli tutulması gerekir. • Genetik bir müdahale sonucu vücudunda herhangi — — bir hasar oluşan kişinin tazminat davası açma hakla bulunması gerekir. • Klonlama gibi insan onuruna aykın üreme metotlanna izin ^ ^ ^ ^ ^ venlmemelidır. • Ülkeler, deklarasyonda yer alan prensiplerin uygulanması için gerekli önlemleri almahdır. Erdalînönü, Osmanlı f danbuyana bilginin Batı'danalındığını söyledi: Türkiye bilim üretmiyor• İTÜ Maçka'daki Yabancı Diller Bölümü'nde "Bilim Devrimi" ile ilgili bir konferans veren Prof. Erdal Inönü, Avrupa'da 14. yüzyılda doğuya gitme isteği ile başlayıp, 16. yüzyıla ve günümüze dek devam eden bilim sürecini anlattı. tstanbul Haber Servisi - Prof. Dr. Erdal Inönü. Tür- kiye'de bilgi üretiminin olma- dığını, bilginin 16. yüzyılda Osmanlı Imparatorluğu dö- neminden bu yana Batı'dan alındığını, bu yüzden geri kalındığmı söyledi. Türkiye bütçesinden Araştırma ve geliştirme için aynlan payın 30 yılda binde 3'ten bınde 6ya çıktığına dikkat çeken Inönü, bilimsel devrimin eği- tim alanında da öğrenileme- diğini vurguladı. Blllm devrimi tTÜ Maçkada Yabancı Diller Bölümü'nde "Bilim Devrimi'' ile ilgili bir konfe- rans veren Prof. Erdal Inönü, Avnıpa'da 14. yüzyılda do- GURAY OZ Şjfre Çözüldü Şiiryazıldığı dilde güzeldir. Çeviride hep birşey- ler kaybolur, sihir gider. yalnızca kuru sözler kalır. Karikatürü ise anlatmak olmaz, ille de görmek ge- rekir. Yine de o karikatürü size anlatmama izin verin. Beyaz Saray'da, Oval Ofis'te George W. Bush koltuğunda oturuyor. Masasında üç sevgili müt- tefikinin Aznar, Blair ve Beriusconi'nin imzalı fo- toğraflan durmaktadır. Televizyon açıktır, Condo- leezza Rice ve DonakJ Rumsfeld ayaktadırlar, TV kanalındaki barış gösterisıni izlemektedirler. Kar- şı duvarda Abraham Lincoln'ün fotoğrafı asılıdır, ama geniş ekran TV, fotoğrafı neredeyse tümüyle örtmüştür. Masanın kenarında duran ABD bayra- ğının yanındaki büyük küredeyse hemen hemen tüm dünya ABD olarak çizilmiştir. Bush donuk, Rumsfeld kızgın, Rice çokbilmiş bir edayla izlemektedirler gösteriyi. Süddeutsche Zertung un usta karikatüristı Ha- nitzsch'in çizgilerinin alt yazısında konuşan ise Con- doleezza Rice'dır "Hayır, banş göstericilerini bombalayabile- ceğimizi hiç sanmıyorum Rumsy!" ••• Ellerinden gelseydi hiç durmaz, bombalaıiardı. On milyonu aşkın savaş karşıtının dünyanın bel- li başlı kentlerinde gerçekleştirdikleri, yüz milyon- larca kjşinin desteğine sahip göstenler, ABD ve müt- tefiklerinin şu dünya üzerinde ne kadar yalnız, hak- sız ve zorba olduklarını kanıtladı. BM Güvenlik Konseyi'nde yalnız kaldılar. Sokakta yalnızdırlar. El- lerindeki büyük ve etkin propaganda araçlan hiç- bir işe yaramamış, savaş kışkırtıcısı yazarlar, baş- yazarlar, köşe yazarları, TV yorumculan suskun kalmışlardır. Hesaplar tutmamış, tanhin sonu gel- memiş, banş hareketi yeniden ortaya çıkmıştır. Peki, yine de saldıracaklar mı? Eşyanın tabiatı öyle söylüyor. Saldıracaklar. ABD-lngiltere merkezli ittifak yola çıktı bir kere. Savaşın muhtemel galipleri arasındayeralmakis- teyen Ispanya, Italya gibi ülkeler kendi halklannın rağmına destek vermeye hazırdırlar. Türkiye, ken- dini birtuhaf pazarlığa kaptırmış, ABD'nin peşin- den sürüklenmektedir. Savaşa karşı olan değil, savaşa karşı çıkan Almanya, Rusya, Fransa gibi büyükler, paylaşımın zamanına ve şimdi önerilen yöntemine itiraz edi- yorlar. Savaş onlara da dayatılıyor ve bu dayatma- yı kabul etmek niyetinde değiller. ABD hegemon- yasında bir yeni dünya düzeni onlar açısından da kabul edilebilir degildir. Hem Avrupa'da hem de esip gürieyen ABD'de işler hiç iyi gitmiyor. Ekonomilerde alarm zilleri çoktandır çalıp duruyor. Bir şeyler yapmak ve bu bir şeyler yapılırken de kazanmak gerekiyor. ABD savaş makinesi baş edilmesi güç bir makinedir. Bu nedenle "ihtiyar Avrupa", "yorgun Rusya", "ka- labalık Çin", "sızmacı Japonya" siyasetin savaş dışı araçlanna ağırlık veriyorlar. Gerçekçi olalım, sa- vaş karşıtı hareketin ufkunu açan etkenlerden bi- ri de budur. • • • Küllerinden yeniden dirilen barış hareketi, yal- nızca saldırgan ABD ve ortaklanna değil, savaşı şim- dilik uygun görmeyen, istemeyen hükümetlere, devletlere de bir şeyler söylemektedir. Şifre çözüldü. Dünyanın büyük devletleri ve onlann peşinden sürükJenen küçükler bir büyük paylaşım savaşının düğmesine bastılar. Ama dünyayı, enerji kaynak- lannı ve hegemonyayı bir kez daha bölüşmeye ni- yetlenenler karşılannda öncelik alan, savaşı çıkma- dan önlemek isteyen bir banş hareketi buldular. Umutlanabilir miyiz? Evet, umutlanabiliriz. Banş hareketinin niteliği, onu soyut iyilikçi, saf ahlakçı bir hareket olmaktan da kurtarıyor. Savaşa karşı çıkanlar şifreyi çözdü- ler. Neoliberal küreselleşme dümeni açığa çıktı. Banş isteyenler yalnız kendi ülkelerinde değil, tüm dünyada sömürüye, haksız paylaşıma itiraz et- mek, şimdi olduğu gibi küresel davranmak zorun- dadırlar. önemli olan ve umut yaratan da işte budur. Menopoz Kadına özeltedavi Istanbul Haber Servisi - Kadın sağlığının gelişririhnesi için dernek tarafindan sürdürülen "Menopoz Bilinçlendirnıe KampanyasT bilgılendirme toplantısı dün Hyatt Regency Oteli'nde yapıldı. Sanatçı NükhetEhıru'nun destek verdiği kampanyada kadınlann menopozda kullanılan hormon replasman tedavisınin (HRT) zararh olmadığı belirrildi. Türkiye Menopoz ve Osteoporoz Derneğı Başkanı Prof. Erdoğan Ertüngealp, tedavinın kişiye özel olması gerektiğini vurguladı. Prof. Dr. Erdal tnönü, Türkiye'nin de arük biUm üretmeye başlaması gerektiğini Mirguladı. ğuya gitme isteği ile başla- yıp, 16. yüzyıla ve günümü- ze dek devam eden bilim sü- recini anlattı. 16. yüzyılda Osmanlı Im- paratorluğu'nun en parlak dönemleri olmasına rağmen Batı 'daki bilim devrimine ka- yıtsız kaldığını söyleyen Inö- nü, bu döneme kadar Batı ile Doğu"nun bilimde eşdeğer olduğunu, bunun kullanılan aletlerden anlaşılabilecegi- ni belirtti. Osmanlı împara- torluğu'nun o dönemde ço- ğu savaşları kazanmasına rağmen, Batı'daki bilim dev- riminden sonra kaybetmeye başladığını ifade eden Inönü, şöyle konuştu: Tallmler vaptırılamadı " Tüfek ilk icat olduğunda fişek yoktu, gülleler kulla- nılıyordu. Bu sebeple bir at- nıadan sonra yeni bir gülle konulması çok zaman alı- yordu. Fakat askerier, tüfek kullanmayan ok atanlar ta- rafindan, bu zaman zarfin- da öldürülüyoriardı. Buna karşı Baülılar bir sistem ge- liştirdiler. Arka arkaya üç sıra dizilen askeıierden, en ön sıradakiler ilk atımdan sonra geri çeldnp yerlerini ar- kadaküere bırakıyoriardı. Bu süre içinde de tüfekleri- ni yeniden kullanabilmek için zaman kazanmış olu- yorlardı. Bu sistem talim ge- rektiren bir işti ve Osman- h'daki yeniçerilere bu talim- ler yaptırüamadı. Bu yüz- den Osmanlı tmparatorlu- ğu'nun taktik sa\aşıyla ye- nildikleri söylenir." DİSK / Tekstil Işçileri Sendikası Eski Genel Sekreteri DİSK Denetim Kurulu Eski Başkanı Hüseyin AKDUMAN'ı yitirdik. Anısı önünde saygıyla eğiliyoruz TEKSTİL IŞÇİLERİ SENDİKASI ve DİSK YÖNETİM KURULLARI Not: Hüseyin AKDUMAN için ilk tören 19 Şubat 2003 Çarşamba (bugün) Saat 11.00'de Merter'deki DİSK eski Genel Merkezi önünde; Ikinci tören ise öğle namazından sonra (Saat 12.25) Avcılar Hacı Şerif Camii'nde yapılacaktır. Nüfiıs cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. AYHANDEMİR
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle