03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 19 ŞUBAT 2003 ÇARŞAMBA OLAYLAR VE GORUŞLER AÇI MUMTAZ SOYSAL Teceffl FRANSA'NIN en ciddi gazetesi "Le Monde", cuma günü ilginç bir tablo yayımladı: Avrupa ül- keterinin hepsinde Iraksavaşma karşı olanlann ora- nı. Liste, biraz gruplandınlarak ve yüzde oranla- nyla birlikte şöyle: Almanya 71, Avusturya 49; Bulgaristan 81, Çek Cumhuriyeti 65, Macaris- tan 82, Polonya 72, Romanya 70, Slovakya 57; Belçika 84, Danimarka 53. Hotlanda 80, Isveç 50, Norveç 90; Fransa 77, Ispanya 91, Italya 61, Yunanistan 88; Irianda 68, Isviçre 83; Ingiltere 90, Portekiz 65; Türkiye 94. En yüksek oranın Türkiye'de çıkması şaşırtıcı mı? Savaşın yanıbaşında duran ve en çok zarar gö- recek olan ülkenin halkı, yüz binlercesiyle cadde- lere ve meydanlara dökülmese de askere gide- cek oğluyla ve yaşayacağı ekonomik sıkıntılaria biliyor ki kabak onun başına patlayacaktır. Allah kimseyi bugünün Türkryesi'nde iktidaroten partinin durumuna düşürmesin. Kabul edin ki hem kendi kimliği hem de şu sırada sıkışıp kal- dığı sorumluluklar bakımından çok zor bir sınav geçirmekte. Müslümanlığı bayrak edinerek toplumun so- runlan konusunda partak vaatlerde bulunarak hü- kümete gelmiş bir parti. Iç yapısı kısa zamanda oluşturulmuş ve henüz oturmamış. Çeşitli eği- limler. dara gelince dağılabilir. Müslümanlığı bayrak edinip başka Müslüman- lara karşı ilan edilecek savaşa destek vermek zo- runda kalmak, içinden kolay çıkılacak bir ikilem değil. Bir büyük müttefikin bastcsına dayanmak ile bor- ca batmış bir ülkenin ekonomisini kurtarmak ara- sındaki ikilem de öyle. Ama, daha acı olanı, Sedat Ergin'in ilk kez dün- kü yazısında haber verdiği bir "siyasal bel- ge*y\o büyük müttefikle müzakere ediyor olmak. Savaş sonrası dönemde nasıl bir Irak görüle- cek? Yönetimin yapısı, petrolün paylaşımı ve o çerçevede Türkiye'nin konumu. Bunu müzakere ediyor olmak, Türkiye ve onu yöneten bir parti için rahatsız edici bir görüntü ya- ratmıyor mu? O Türkiye ki, tarih kitaplan hep Os- manlı'nın son dönemlerinde Batılı devletlerin ken- di aralannda yaptıklan paylaşma ittifaklanndan söz edilir. Ama AKP için böyle bir tecelli biraz da kendi tutumundan kaynaklanıyor: Irak sorunu boyun- ca komşuya yönelik bir savaşa ilişkin olarak çok daha açık bir tutum sergileyebilirdi. "Meşrvluk yoksa, biz de yokuz" dedikten sonra Kapalıçar- şı alışverişine benzer bir pazarlığa girişmek doğ- ru bir tutum mu olmuştur? DENİZ-İŞ SEYYAR TAHMÎL TAHLİYE İŞÇÎLERİ SENDÎKASI OLAĞAN GENEL KURULU GÜNDEM 2821 Sayılı Sendıkalar Kanunu uyannca ve sendi- kamız tüzüğüne uygun olarak, sendıkamızuı zonınlu organlannı yeniden oluştunnak için Olagan Genel Kurulumuz 16 Mart 2003 Pazar günü saat 10.00'da Halit Ziya Bulvan Birlik Sarayı 1352 Sokak No:3/4 adrcsınde aşağıdaki gündem çerçevesinde yapılacak- tır. Çoğunluk sağlanamadığı takdırde 23 Mart 2003 Pazar günü aynı adres ve saatte aynı gündem gereğin- ce yapılacaktır. 1- Yoklama ve açılı$. 2- Başkanlık dıvanının seçımi, 3- Saygı duruşu, 4- Faaliyet ve besap raporlannm okunması, 5- Denetim Kurulu raporunun okunması, 6- Muhammen bütçenin okunması ve kabulü, 7- Faaliyet ve hesap raporunun ibrası, 8- Yönetim, denetim ve oturum ücretlerinin tespiti, 9- Yeni yönetim, denetim ve dısiplın kurullannın seçımi. 10- Dilek ve temenniler, kapanış. Türk Dış Politikasında Savaşın Yeri... Geleneksel Türk dış politikasında çok önemli ilkeler söz konusudur. Bunların başında, başka uluslann içişlerine ve ülke bütünlüğüne kanşmama gelir. PlDf. Dr. Metin KALE Eskişehir Osmangazi Üniv. Tıp Fak. 'Savaş zaruri ve hayati olmahdır. Ulus hayati tehlikeye uğmmadık- ça, harp bir cinayettir.' Atatürk 1923 • lkeleri Atatfirk tarafından I saptanan Türkiye'nin dış po- litikası ve uluslararası iliş- kileri gelenekselleşmiş bazı özellikler gösterir. Bu ilişki- leri düzenlerken Atatürk'ün eyle- mini olaylann akışına bırakmayıp önceden planladığı, bu ılişkilerde maddi değerlerden çok manevi de- ğerlere önem verdiği, bütün karar- lann altında halka inanç, güven ve saygının yattığı, ulusal egemenlik ve tam bağımsızlığı vazgeçilmez koşul saydığı ve bu ilişkilen ger- çekçilik ve akılcılık temelleri üze- rine inşa ettiği görülür. Cumhuriyetin kuruluş aşamala- nnda Atatürk'ün maddi değerlere çok önem vermemiş olması onu Osmanlı devlet adamlanndan ayı- ran özellilderden birisidir. Impa- ratorluğun çöküş dönemleriyle Cumhuriyetin kuruluşuna kadar geçen dönemde Osmanlı devlet adamlannda akıllılığın ve becerik- liliğin ölçütü (kriteri) Avrupalılar- dan borç para bulabilmekti. Bu ki- şilere göre borç bulunmadıkça dev- letin yaşayabilmesine olanak yok- tu. Hatta bazılan işi daha da ileri götürerek devletin yaşayabümesi için Türkiye'nin başka bir devle- tin güdümü alnna girmesini istiyor- lardı. Bu tür düşünceleri asla be- nimsemeyen ve şiddetle reddeden Atatürk, bir ulusu maddi yıkım- dan çok, moral değerlerin yozlaş- masının çöküntüye götüreceğini belirtiyordu. Onu bu konumda dü- şünmeye iten özgün ruhsal yapısı ile ulusa olan engin sevgisi ve on- da gördüğü mücadele gücüydü. Ulusal egemenlik, geleneksel Türk dış polirikasının hem hedefı hem de aracıdır. Bundan dolayı dış pohtikayı yürütecek olanlar, en bü- yük güç kaynağı olan ulustan yet- ki almalılar ve ulusun gücüne da- yanmalıdırlar. Ulustan yetki alma- yan, ona dayanmayan ve inanma- yan kışi ya da lcurumlann ulus adı- na, yabancı uluslarla görüşmeye ve konuşmaya yetkilerinin olmaya- cağı bellidir. Ote yandan yabancı uluslar da giriştikleri taahhütleri ulusuna benimsetebilecek kişi ve kurumlan muhatap sayarlar. Atatürk'e göre ulusal iradeye da- yanmayanlann bir ülke adına ha- reket etmeleri yasal değıldir ve yet- kisiz biçimde yapılan uluslararası işlemler de adına yapılan ülkeyi bağlamaz. Bu düşünce yabancı devletlerin de ciddiye aldığı bir an- layıştır. Atatürk döneminin dış politika- sının vazgeçilmez ve ana hedefi "tam bağunsızfaktnf Bu göriişün Fransız temsilcisi FrankKn Bouillon "Tam bağımsız- hkbugün bizimüzerimizeaMığnnız görevin özüdür. Bu görevbütün ta- rihe ve ulusa karşı yükknilmiştir" diye ifade eder. Tam bağımsızhğın önemli bir koşulu, dünyadaki güç dengelerini iyi hesap edebilmek ve büyük bir devletin etkisi altına gir- memeye özen göstermektir. Tam bağunsızhk ülkeyi uluslararası iliş- kilerde tek başına ulusal sınırlar içine hapseden bir anlayış olmadı- ğı gibi "thş yardımla çaüşır, onu engeffler" görüşü de yarîlıştır. Ulu- sal bağımsızlığı ve ulusal çıkarla- n tehlikeye sokmaz. Geleneksel Türk dış politikasın- da çok önemli ilkeler söz konusu- dur. Bunlann başında, başka ulus- lann içişlerine ve ülke bütünlüğü- ne kanşmama gelir. Bu ilkeye başta tslam ve Orta- doğu ülkeleri olmak üzere bütün komşulanmızla olan ilişkilerde özen gösterilmelidir. Bu özellik büyük güçlüklerle ve uğraşlar so- nucu dışpolitikaya kazandınlabtl- miştir. Bu ilkeye bağh kalınmadı- ğı takdirde neler olabileceğini Ata- türk şöyle dile getirir: "Ulusa şu- nuihtar ettim Id,kendünizi dünya- nın hâldmi zannetmek gafleti, ar- ûk devam etmemeMdir. Gerçek ye- rimİ2tdürrvanın\azi\ednitanjına- maktaki gafletie gafıllere uymakla ulusumuzu sürükledigımiz felaket- ler yetişir. Bile bfle aynı faciayı de- vam ettiremeyiz." "Yiırtta banş, dünyada banş" uluslararası ilişkilerdeki bir başka ilkedir. Yurtta ve dünyadabanşı, sa- vaşta olsun, zaferden sonra olsun, Atatürk kadar gerçekten isteyen ve koşullannı sağlayan başka bir lider yoktur. Yaptığı bütün savaşlar as- lında banşın gerçekleştırihnesine yönehktir. Ondaki banşçıhk yurt ve ulus bilinciyle tarihi dogru yorum- lamasuıın bir sonucudur. Bu ba- nşçı anlayışladır ki, ulusal savaş "UlusalAnt" sınırlan içinde kalmış- tır. Bu savaş, yasal bir savaş olup, uluslararası hukukun bir devlete izin verdiği biricik savaştır. Ata- türk, "Vatanmbütüniüğüve ulusun bağımsızlığı tehlikeye düşmedik- çe" savaşı bir cinayetolarak görür. Türk dış politikasında kamuoyu- nun ulusal sorunlarda önceden ha- zırlanmasına da çok önem verilir. Kamuoyunu inandırmadan eyle- me geçmek dış politikada çoğu za- man talihsizliklere yol açar. Bir ulusun bölünmez bütünlüğü çeşit- li şekil ve davranışlarla saldın emel- leri besleyenlere gösterilebihyorsa, saldın heveslileri bu emellerinden vazgeçebilirler. Doğru Kararlara Işık Tutacak Senaryolar Prof. Dr. Erol KULAKSIZOĞLU D iyelim ki ABD stratejik ortaklığı ileri sürerek ülkemizin sınırlan içinde 15- 40 bin kişilik bir askeri gücün konuş- lanmasına Türkiye'yi razı etmiştir. Bu suretle Irak'a kuzeyden ve güneyden iki cephede bir- den saldırabilecektir. Türkiye'de konuşlanan asker sayısı savaş sırasında türlü gerekçelerle 80-100 bine çıkanhnıştır. Irak işgal edilmiş, sı- ra tran'a gelmiştir. Iran'a karşı savaş için de benzer gerekçeler üretecek olan ABD, Türkiye'deki 100 bini aş- kın ordusunu taktik olarak geri çekmez. Daha önce 11 Eylül'ü bahane ederek Afganistan'agı- ren ABD, Iran'a, batısuıda Türkiye'den ve do- ğusunda Afganistan'dan iki cephe açarak sal- dırmak isteyebilir. Böyle bir kıskaç altında lran'ın da yenilece- ği varsayılsa bile, Irak ve Iran güçlü ve dene- yimli ordulan nedeniyle ABD'ye karşı umul- madık bir direniş gösterebilecekler, bu iki ülke aynı zamanda doğal olarak Türkiye'yi de düş- man bilecekler ve Türkiye ile de savaşacaklar- dır. Bu suretle ülkemiz bir savaş alanına dönü- şebilecektir. Türk halkı ve ülkemiz büyük ka- yıplar verebilecektir. Iran savaşından sonra dahi ABD, Dogu Ana- dolu'daki askerlerini çekmeyi savsaklayabilir. Bu aşamada Kuzey Irak'ta kurulan Kürt devle- ti ve PKK militanlan ile Ermeniler taşkutıla- rak Türkiye'ye karşı bir Kürt ve Ermeni terörü tekrartezgâhlanabiür. Lozan Antlaşması'nı red- deden ABD, Doğu Anadolu topraklanmızda Kürdistan ve Ermenistan'ın yayılmasına zemin hazuiayıcı çabalara girişebilir. Görünüşte yeni- den patlak veren terörü bastırmada Türkiye 'ye yardımcı olma gerekçesini ileri sürerek aslın- da bölgeye egemen olma planmı uygulamaya devam edebilir, büyük olasılıkla BM desteğini dahi arkasuıa abna>ı başarabüir. Böyle bir süreç giderek Türkiye'nin parça- lanmasına yol açabileceğinden, Türkiye başı- na bu belalan sardmnakta olan ABD ile enin- de sonunda karşı karşıya gelerek savaşmak zo- runda kalabilecektir. AB ise, bütün bu olaylara seyirci kahnayı yeğleyebilecektir. Yugoslavya'nınparçalanma- sına ve küçülmesine göz yuman, hatta destek- leyen AB ülkeleri ve özellikle Almanya, Tür- kiye'nin de Yugoslavya gibi bölünereic küçül- mesine ses çıkarmayabilir. Ortadoğu'ya el atan ABD ile hesaplaşmayı ise daha güçlü olacağı zamanlara bırakmayı planlayabilır. AB, Naporyonve Hiderdönemlennin taktik- lerini terk etmiş ve küreselleşme söylemi için- de silah kullanmaksızuı başanlan bir emperya- lizm gidişi içindedir. ABD ise, küreselleşme söylemi ile yetinme- yip belki de Amerika'nın yerli halkını yok et- miş atalanndan arta kalmış bir alışkanlıkla özel- likle mazlum ülkelere karşı silah gücüne baş- vuran biremperyalizm peşindedir. ABD emper- yalizminin süper silah gücüne dayalı çağdışı taktikleri fazla süremeyecek, ABD, Jasa zaman- da bütün dünyayı karşısında bulacak, bu tutu- munu terk etmek zorunda kalacaktır. Ya da gi- derek gelişen yeni süper güçlerle arasında olu- şacak pek çok savaş felaketine neden olacakör. Bizler, akla gelen bu gibi olasılık senaryola- nnı dikkate almakla yetinmeyip geçmışte ya- şadığımız ibret verici benzer olaylan da tekrar tekrar anımsamah, dersler çıkarmalı ve tutumu- muzu ona göre kesinleştirmeliyiz: • Örneğin, Sevr öncesine gidelim. 20. yüzyüuı başında, Trablusgarp ve Balkan savaşlannda sürekli yenilgi alan, büyük toprak kaybeden, her alanda çöküş yaşayan Osmanlı Imparatorluğu toparlanmak ve ordusunu çağ- daşlaştırmak isterken Alman emperyalizminin tuzağına düşmüştü. Ordusunu eğitmeye davet edılen Almanlar kısa zamanda tüm kumanda ka- demelerinde etkili ve söz sahibi ohnuşlar, Al- man hayranlığı ve Almanlara teslimiyet sürecj içinde Osmanhlar Birinci Dünya Savaşı'na sü- rüklenmişlerdi. MüttefıkJere karşı Avrupa cep- helerinde savaşan Almanlar, Ortadoğu'da yeni cephe açmak zorunda kalınca Osmanhlan sa- vaşa sokmayı başarmışlardı. Osmanlılan gü- ney cephelerine yönlendirirken kendileri Avru- TÜRKİYE NİN IRAK KAYBI - KAZANCI Türkiye ABD ile ittifaktan ne kazanır? Operasyonun dışında kaldığında hangi bedeli öder? BANU GÜVEN MİRGUN CABAS ile ^ ^ ^ ^ ***%> BUAKŞAM 23:00 NİN IRAK KONUMU gününbelgese HATIRUYORUM Hafta içi her gün 23:00 \NTV Rodyo /aynı anaa İSTANBUL 102 8 ANKARA 104 7 IZMİR 957 www.ntvmsnbc.com ateş tanıkları anlatıyo îuz Hakseverile 22:05'te NTV'de SORULARINIZ İÇİN SMS 0544 279 90 10 FAKS0212 335 00 22 pa cephelerinde büyük ölçüde rahatlamışlardı. Almanlar aynca Haydarpaşa'dan Bağdat ve Ye- men'e ulaştınlan demirjolu sayesinde Ortado- ğu'nun tüm hammadde kaynaklannı da sömür- me olanağı bulmuşlardı. Bütün bunlara karşm Ahnanya yine de yenilgiye uğramış ve Çanak- kale, Kafkaslar, Arap çöllerinde şehit olup gi- den yüz binlerce Türk'ün kanı pahasına Alman Kayzeri'nin çıkarian uğruna koskoca Osman- lı tmparatorluğu harcanıp gitmişti. • Şükürler olsun ki Sevr Antlaşması'yla 1. Dünya Savaşı sonunda parçalanan ve Avrupa- lı müttefık emperyahstlere teslim olan Osman- lı tmparatorluğu'nun enkazı üzerinde, Atatürk ve çevresinde kenetlenen bir avuç kahraman sayesinde Anadolu'nun çilekeş halkı birkurtu- luş savaşı destanı yaratabihniş, Türkiye Cum- huriyen yoktan var edihniş, bir ulus doğmuştu. Kurtuluş Savaşı'nın ardnıdan "Yiırtta banş, dünyada banş" politikası güden genç Türkiye Cumhuriyeti hızla yaralannı sarmış, devrimler yaparak kalkınmış, Osmanlı borçlannı dahi ödeyebihniş, dünya devletleri arasında onurlu yerini ahnıştı. • 1. Dünya Savaşı sonunda uğradığı felaket- lerden ders alan Türkiye, 2. Dünya Savaşı'na katılmamayı başararak kazanımlannı koruma- yı bihnişti. • 2. Dünya Savaşı sonrasmda Türkiye ken- disinden Kars ve Ardahan'ı isteyen, Boğazlar Antlaşması'nı bozmaya niyetlenen süper güç SSCB Başkanı StaHn'in tehditlerine direnerek "Gddeal"diyebilmişti. • 1991 'de patlayan Körfez Savaşı sırasında da ABD'nin açtığı bu savaşa katılmayan Tür- kiye bir savaş batağına saplanmayı önleyebil- mişti. îşte tüm bu nedenlerle ve geçmişte ya- şanmış denejimlerden ders almış olarak Tür- kiye 2. Irak Savaşı'na da bulaşmamalı, bu sa- vaşta taraf ohnamalıdn-. Türkiye'nin bütünlüğünü ve kazanımlanru yok edici kötü olasılıklara ve felaketlere dave- tiye çıkarmamak için, BM, NATO ve ikili an- laşmalar çerçevesi dışında hiçbir ABD askeri gücünün üDcemiz sınırlan içinde konuşlanma- sına izin verilmemeli, havaalanlanmız ve li- manlanmız kullandınlma- malıdır. Bugün Kuzey Irak'ta oluşturulmuş bulunan tam- pon bölge, ABD'nin da- yatüğıfcakSavaşı yığınak- lan için ve Irak'akuzeyden de cephe açılmaküzere ra- hatlıkla kullamlabilecek elverişli bir koridor niteli- ğindedir. Buyetmezmiş gi- bi, ABD askerlerinin neden Türkiye topraklannda da konuşlandınmıak istendi- ği önemle sorgulanmalı, üzerinde iyice düşünülme- lidir. Türkiye'nin IMF borçlan, Kıbns ve AB so- runlan nedeniyleABDdes- teğine muhtaç olduğu ve bu nedenlerle Irak savaşmda mutlaka ABD'nin yanında yer alma zorunda olduğu savlan da çok yanlıştır. Böyle bir savaşa girince Türkiye'nin kaybedebile- ceği şeyler yukanda sua- lanmaya çalışıhnıştır. En yakın dostumuz ise aklı- mızdır. Aklı olan, bütün bunlann dışında, laik cum- huriyet düzenine de saygı duyar, bağnazlık yapmaz, aynı zamanda dürüsttür, onurludur, çalışkandır, ken- dine güvenir, kendine gü- vendiği için cesurdur ve kararhdır. Ve ancak bu yol- dan gidiürse ülkemizde ba- şan, refah ve huzur yaka- lanabilir. PENCERE Müslüman Dediğin Böyle Olur... Başbakan Abdullah Gül'ün eşi Hayrünnisa Ha- nım, laik Türkiye Cumhuriyeti ile davalı... Olur mu?.. Olur!.. "Hiç Başbakan 'ın eşi devletiyle davalı olur mu?" diye sormayın, biz dünyanın en demokratik ülke- siyiz, bu olayın yerkürede bir eşi menendi dahayok- tur. Hayrünnisa Hanım türban takıyor.. Üniversiteye girmek istemiş.. Almamışlar.. Üniversite yöneticileri demişler ki: - Mahkeme karan var!.. Ya kara çarşafla bir hanım da üniversiteye gir- mek için yalnız gözlerini açıkta bırakan vesikalık fo- toğrafıyla yönetime başvurursa ne olacak?.. Ya şerM düzene bağh bir erkek fes ya da sankla yük- seköğretimin kapısını zorlarsa ne yapılacak?.. Hayrünnisa Hanım ne mantık dinliyor, ne de mah- keme karan tanıyor.. AİHM'ye başvuruyor. • Anlaşılan Başbakanımızın sayın eşi, Necmettin Bey'in kafasında... Necmettin Bey'in kurduğu Refah Partisi'ni Ana- yasa Mahkemesi kapatmıştı... Gerekçe: ÇCınkü Refah Partisi şeriata dayalı bir rejim pe- şindeydi... Erbakan Hoca Anayasa Mahkemesi'nin bu ka- ranna karşı AİHM'ye başvurdu... Yakışırmıydı?.. Müslümanlardan oluşan Anayasa Mahkemesi karanna karşı, sen kalk, elin gâvurianndan oluşan Avrupa Insan Haklan Mahkemesi'ne sığın... Peki, sonuç ne oldu?.. AİHM (Avrupa Insan Haklan Mahkemesi) şeriata dayalı -daha Türkçesiyle dinci- bir siyasal partinin demokrasiye aykın olacağını vurgulayarak Erbakan ve arkadaşlannın 'taleplehni reddetîi'... Kim Erbakan'ın yoldaşlan?.. En başta Abdullah Gül!.. Necmettin Bey'in koalisyon hükümetinde Dev- let Bakanı, şimdi Başbakan... AbdülkadirAksuL Necmettin Bey'in koalisyon hükümetinde Dev- let Bakanı, şimdi Içişleri Bakanı... Abdüllatif Şener!. M. Ali Şahin!.. Ve başkalan... AlHM'nın karannda üstüne çarpı işareti konan par- tinin öndegelenleri... Anayasa Mahkemesi karanyla şeriatçı diye ka- patılan partinin başını çekenler.. Şimdi laik Türkiye Cumhuriyeti'nin hükümetini yö- netiyorlar... Olur mu?.. Olur!.. • Peki, bu aslan Müslümanlar ülkeyi yönetirken ne- ler yapıyorlar?.. Bir yandan siyaset yaşamında gösteriş namazı kılıyorlar, öte yandan IMF'nin buyruklanyla ekono- miyi çeviriyorlar, beri yandan Irak'taki Müslüman- lara saldırmak yolunda Hıristiyan Amerika'nın sa- vaşına katılmak için dolar pazarlığı yapıyorlar... Müslüman dediğin böyle oluri.. Müslüman dediğin böyle olmasa, dünyadaki Müslüman politikacılar dünyanın en geri devletle- rinde kutsal Islamı üç kuruş otuz paralık çıkarian hesabına emperyalizme pazariariar mıydı?.. BA5SACLICI Gazetemiz Cumhuriyet'in Genel Yayın Yönetmeni Sayın İBRAHİM YILDIZ ın sevgili annesi GÜLSÜN YILDIZ. yitirmiş olmanın acısını paylaşır, YILDIZ ailesine başsağlığı dileriz. Uz. Dr. KAZIM TA$ TEŞEKKCR Annemizin hastalığının teşhis ve tedavisinde yakın ilgisini esirgemeyen SSK Ihtisas Hastanesi, Kalp ve Damar Hastahklan Cerrahisi Ûzmanı O p . D r . AYDEV KARAKUZU'ya teşekkür ederiz. tLKNUR ŞAHÎN, AYNUR BOY4CI, M. MURAT BOYACI ŞARKIŞLA ASLtYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Esas No: 2001 452 Karar No: 2002 '321 Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda, Sıvas ili. Şarkışla ilçesi. Gümüştepe Köyü. Cılt:52. Hane.ll, BSN:9'da nüfusa kayıtlı Alı Osman ve Fatma'dan olma 10.01 1938 d.lu Mehmet Yıldız ile yıne aynı yerde nüfusa kayıtlı Hüseyin ve Turunç'tan olma 01.08.1952 d.lu Nacı- ye Yıldız'ın MK. 134 1 maddesı gereğınce boşanmalanna karar venlmış, davalı adına çıkartılan tebligat bila ıkmal iade edilmiş ve duruşma günûnde ılanen tebliğ edildığı gö- rülmekle karanıı davalıya ılanen teblığine karar verilmiş olup, adı geçenın ılan tanhınden itıbaren yasal süre içinde temyiz etmedığınde karann kesınleşeceği ilanen teblığ olu- nur. 30.12.2002 Basın 2894
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle