02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 19 ŞUBAT 2003 ÇARŞAMB; HABERLER Bakan Eıgezen, konut edindirme yardımı olarak memurdan kesilen paranın bulunamadığını söyledi 400trilyonlirakayıpANKARA (ANKA) - Bayındırlık ve îskân Bakanı ZekiErgezen, 15 ekip halindeyüriittükJen incdemelersonu- cu bakanhğındaki yolsuzluldann tril- yonlan bulduğunu belirlediklerini, ihalesiz yapılan bedel arttırunJan so- nucu yalnız2002 yıündadevietin I mil- yar dolannın çarçur edildiğini söyle- di. AKP'lı bakan geçmiş hükümetle- ri suçlayarak ihalelerdela yolsuzluk- lann lalıfına uydurulmak için Sayış- tay denetiminden çıkanldığuıı sapta- dıİdannı bildirirken daha önce konut edindirme yardunı olarak bordrolar- ESkİ hÜkÜmetlerİ SUÇİ3dl Bayındırlık ve Iskân Bakaru Ergezen, eski hükümetleri suçlayarak bakanJığındaki yolsuzluklarrn rrilyonlara uJaştığımn saptandığıru söyledi. Ergezen, ihalesiz yapıJan bedel artışlannda, sadece 2002 yılında devletin 1 milyar dolannın çarçur ediJdiğini belirtti. dan kesilen ve 400 trilyon liraya ulaş- ması gereken paranın nerede olduğu- nun büüımediğini de açıkladı. AKP Genel Başkani Recep Tayyip Erdoğan'ın katıldığı dünkü grup top- lantısmın basına kapalı bölümünde bakanlığının çalışmalan hakkında söz alan Bayındırlık ve Iskân Bakanı Er- gezen, kendisindenöncekı bakanlardö- nemine ilişkin büyük yolsuzluk iddi- alan ortaya attı. Ergezen, geçmiş dö- nem ihalelerine ilişkin 81 ilde yaptık- lan incelemeler sonucunda yolsuz- luklann mali portresüıin trilyonlara ulaştığının saptandığını söyledi. Ba- kanlığındaki yolsuzluklann başında haksız ödemelerin geldiğini belirten ve örnekler veren Ergezen, yalnızca Ankara'da 22 inşaatta 16 trilyon lira fazla ödeme yapıldığının ortaya çık- tığuıı kaydetti. Ergezen, piyasa fiya- tı 230 milyona mal olan inşaahn met- rekaresinin 800 milyona mal edilerek devlete büyük biryük getirildiğini an- lattı. Ergezen. "ihaiesiz yapılan bedel aröşlannda. sadece2002'dedevtetin 1 ıni^ckılarnnnçaı^edftliğinr bil- dirdi. AKP'li bakan yolsuzluk iddiala- nna örnek verirken 2001 yılı Nisan ayındakeşifbedeli 18 trilyon olan iha- lenin bedel artışı yapılarak 2 ay son- ra haziran avmda 60 trilyona çıkanl- dıgını da anîattı. Ergezen aynca daha önce konut edindirme yardımı olarak bordrolar- dan kesilen ve 400 trilyon liraya ulaş- ması gereken paranın nerede olduğu- nun bilinmediğini de belirtti. Erge- zen milletvekiUerinin belirlenen bu yolsuzluklara karşı ne yapılacağının sorulması üzerine de "TaWo tam oto- rak ortaya çıkıp konu olgunlaşınca yargıya intikal ettireceğim. Kimse nıerak etmescT dedi. Aday adaylarından kulis çalışması İzmir'de yerel seçim yanşı erken başladı YUSUFÖZKAN İZMİR - İzmir'de yerel seçimler için adaylık yanşı erken başladı. fzmir Büyükşehir Belediye Başkani Ahmet Piriştina'nın, mücadelesini DSP çatısı altında sürdüreceğini açıklamasının ardından, Izmir ölçeğinde şanslı konumdaki partilerden CHFde geniş kapsamlı bir tartışma yaşanıyor. 18 Nisan 1999 yerel seçimlerinden DSP adayı olarak başanyla çıkan ve son dönemlerde CHP'ye geçeceği söylentileri yayılan Izmir Büyükşehir Belediye Başkani Abinet Piriştina, partisinden aynlmayacağını açıkladı. Solun güçlü olduğu kentlerden biri olan İzmir'de, Piriştina'nın tavnyla, CHP'nin hangi adayı çıkaracağı merak konusu oldu. CHP îzmir ÎI Başkani AJaattin Yfiksel'üi adaylık için adı geçerken, eski îzmir Büyükşehir Belediye Başkani Yûksei Çakmur'un da, yeniden partiye dönmek için 22 Şubat'ta geniş katılımlı bir toplantıya hazırlanması, tartışma yarath.CHP Genel Sekreter Yardımcısı Bülent Baratalı. "CHP olarak, tzmir'de CHP'K adaylarla yerel seçimJere hazırianacağız. CHPseçiıne, partisini bekîemiş, zor zamanlarda terk eünemişjdşilerle girecek" dedi. Yüksel Çakmur ise yıllardan bu yana halkla birlikte siyasetin içinde yer aldığını • Izmir Büyükşehir Belediye Başkani Ahmet Piriştina (üstte), mücadelesini DSP çatısı altında sürdüreceğini açıkladı. Izmir ; ölçeğinde şanslı ' konumdaki l partilerden CHP'de geniş kapsamlı bir tartışma yaşanıyor. AKP'de, Burhan özfatura ve Işılay Saygın'm isimleri ön plana çıkıyor. 1ĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇÎN Genç Parti'nin olağan büyük kongresi 23 Şubat'ta yapıJacak Cem Uzan tek aday belirterek yerel yönetim için de halkın karar vermesi gerektiğini savundu. 'Saygın, ANAP'tan ayrılıp aday olacak' AKP'de ise eski büyükşehir belediye başkanlanndan Burhan Özfatura ve ANAP'tan milletvekili seçilemeyen IşılaySaygın'ın adı adaylık için geçiyor. Saygın'ın ANAP'tan aynlarak aday olacağı öne sürülüyor. 3 Kasım seçimlerinde, İzmir'de beklemediği oranda başanlı olan Genç Parti'nin adayı da merak ediliyor. "Önce Izmir Hareketi" adıyla ortaya çıkan eski IZFAŞ Genel Müdürii Feyzi Hepşenkal'ın, süreç içinde Genç Parti'yle ittifaka gıreceği yorumlan yapılıyor. ANAP'ta da. millervekiUiği adaylığından umduğunu bulamayan eski il başkani Bilal Doğan ile Işm ÇeJebı'niii aday olacaklan söyleniyor. ANKARA (ANKA) - 3 Kasım seçimlerinde aldığı yüzde 7.5 oy- la seçim sonrası siyasal tablonun belirlenmesinderoloynayan Genç Parti'nin (GP) Olağan Büyûk Kongresi 23 Şubat'ta yapılacak. GP Olağan Büyük Kongresi, Türk Metal SendÜcası tarafından yaptınlan Ankara Mustafa Özbek Kongre ve Spor Mer- kezi'ndesaat 13.00'te başlayacak. Kongreye GPGenel Başkani Cein Uzan tek aday olarak katılacak. GP'de Uzan'dan başka bir ge- nel başkan adayı çıkması beklen- mezken, parti yönetim organlan- nın da Uzan'ın istemi doğrultu- sunda biçimleneceği öğrenildi. Uzan'ın 3 Kasım seçimlerinde yakalanan başan rüzgân nede- niyle parti üst yönetim organla- nnda büyûk degişıkliklere gitme- yeceği öğrenildi. GP'de büyük kongreye her il kongresinin seçtigi toplam 550 delege kanlacak. Kongreye Uzan, Merkez Yönetim ve Merkez Di- siplin kurullannın üyeleri, parti- • Genç Parti'de Uzan'dan başka bir genel başkan adayı çıkması beklenmezken, parti yönetim organlarının da Uzan'ın istemi doğrultusunda biçimleneceği öğrenildi. li kurucular doğal delege olarak katılacak. Kongrede en çok üç yıl görev yapmak üzere seçilecek ge- nel başkanın yanı sıra Merkez Yö- netim Kurulu, Merkez Disiplin Kurulu asil ve yedek üyeliklerine de seçim yapılacak. GP'de büyük kongreden sonra partinin en üst düzeyde karar or- ganı olan Merkez Yönetim Kuru- lu, genel başkan ve büyük kong- rede seçilen 60 asil üyeden oluşa- cak. Büyük kongrede aynca Genç Parti'ain gelir- gider ve harcama- lannı kapsayan kesin hesabı ince- lenip karara bağlanacak. Parti tüzüğüne göre kong- relerin gündemini genel başkan ya da Merkez Yö- netim Kurulu hazırhyor. Genç Parti yönetimini oluşturan Başkanlık Diva- m halen şu isimlerden olu- şuyor: "Genel Başkan: Cem Uzan. Genel Başkan Yardımcıla- n: JVL Orhan Uğuroghı,Metin Öna; AhmetRüşriiÇeJebi. UfiıkÜkiz, Va- vuzOnursal,Şükrii Karadag,Ha- cı Ahmet Baş,Fevzi Aksoy, umail Hakkı Kuran. Genel Sekreter: Mehmet Ali AkgüL Genel Say- man: Sadrettin Balaman." Kusatma' 'Hayata Dönüş' film oluyor ANKARA (ANKA)-F tipi cezaevlerine karşı başlatılan ölüm orucu eylemı ile "Hayate Dönüş Operasyonu" Kuşatma adlı filmle izleyicilerin karşısına çıkıyor. Operasyon sırasında çekilen gerçek görüntülerin de kullanıldığı film, nisan ayında gösterime girecek. Yapımcılığını Idil Yapım'ın, senaristliğini ve yönetmenliğini ise Hakan Alak'ın üstlendiği a Kuşatma"adlı35 dakikalık kısa filmin çeldmlerine başlandı. Yönetmen Hakan Alak, filmle F tipi cezaevinde tek kişilik hücrede kalan birmahkûmun duygulannı yansıtacaklannı belirtti. F tipi cezaevlerinin "tecrtt" uygulamasını beraberinde getirdiğini ifade eden Alak, bu şekilde yalnızlaştınlan ve sosyal hayattan soyutlanan genç bir mahkûmun dünyasuıı yansıtmaya çalıştıklannı söyledi. Mahkûmun ring aracıyla mahkemeye götürülürken görevliler tarafindan uğradığı muameleyi anlattıklannı belirten Alak, filmin bir yandan da mahkûmun araçta dışanyı ve çok sevdiği arkadaşını göremediği için hüzünlenmesini konu aldığını söyledi. Mahkûmun yolculuk sırasında ölüm orucu eylemini anımsadığını söyleyen Alak, filme zaman zaman ara vererek ölüm orucu eylemi sırasında mahkûmlann yaşadıklannı anlattıklannı ifade etti. Hakan Alak, 31 mahkûm ve 2 askerin yaşamını yitirdiği 19Aralık"Hayaia Dönüş Opera$>onun nu da fılmde göstereceklerini bildirdi. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] [email protected] Ercan Bilay cezaevinden yolladığı mektubuna bir karanfil resmi çizmiş. Yanına bir de şiir eklemiş. Kandıra F Ti- pi Cezaevi'nde kalan Bilay, mektubun- daşunlanyazıyor "1999'daDersim'de (Tunceli) tutuklandım. TKP/ML (TİK- K0)davasından TCK'nin 146/1. rnad- desinden yargılandım ve mahkûm ol- dum. 1971 Erzincan Kemah doğum- luyum. Size buradayaşadıklanmı uzun uzunanlatacakdeğilim. Zatenyaşanan- lan biliyorsunuz. Sanınm cezaevlerin- den aldığınız mektuplar, ziyaretinize gelen aileler dunımu anlattyordur. öncelikle basında F tipi hapishane- lerie ilgiliyapılan resmiaçıklamalarda, üç kişinin bir arada kaldığı ya da ayn ayn hücrelerde kalan üç kişinin birha- valandırmayı ortaklaşa kullandığı söy- leniyor. Oysa burada ikilihücreterde var. Bu hücredekiler boyu 6 metre, eni 4 metre 78 santimetre olan havalandır- malankullanıyon'ar. Benim size asılan- latmak istediğim bir dilekçe nedeniyle başımıza gelenler. Yaşadığımız sorun- lan bir dilekçe ile ayn ayn cumhuriyet savcılığına bildirdik. Savcılıkşikâyetle- rimize bir çözümbulmakyerinebize ce- Cezaevlerinden Mektuplar za verdi. Bu ceza, birayboyunca mek- tup alıp vermeyi ve 6 ay boyunca açık görüşüyasaklıyordu. Gerekçeside çok ilginçti:Dilekçelerinhepsinin aynı doğ- rultuda olması, aynı şikâyetlendile ge- tirmesiydi. Burada hepimiz aynı soru- nuyaşıyoruz, dilekçelerin birbihne ben- zemesinden daha doğal ne olabilirki!" • • • Mustafa Tosun'un bayram tebriği Tekirdağ F Tipi Cezaevi'nden. "önü- müzbayram, bizlerhâlâaçlığınkoynun- da uğurluyoruz arkadaşlarımızı. 104 can ve yüzlerce sakat. Amenkan sal- dırganlığına ve tecride hayır. Sizin ve herkesin bayramını kutluyorum." Atilla Ercü, Sincan F Tipi'nden yaz- mış. Yaklaşan Irak savaşını değerlen- diren mektubunda, bu savaşa karşı koymak gerektiğini befirtiyor. Savaş ta- raftarlarrnı eleştiriyor "öyleyse hepi- miz için yapacak çok şey var. Bugün savaşa karşı olmak, bunu dile getir- mekyetmiyor. Savaş kaçınılmaz değil, engellemek mümkün. ABD'nin galibi- yeti mutlak değil. Medyada yazılıp çi- zilenlerin çoğunluğu savaşın kaçınıl- mazlığı ve ABD'nin zaferi üzerine. Bu doğnı değil." Hasan Yavaş, eski TSİP Genel Yö- netim Kurulu üyesi, Ankara'nın Hay- mana Cezaevi'nde yatıyor "Zamanza- mankesintiye uğrasa da (öznelneden- lerie) yazılannızı okuyorum. Son za- manlarda köşenizde daha çokanneni- zin sağlık durumu, kalp rahatsızlığı ve SSK hastanelerinin pratik zorluklannı yazmışsınız. Annenize şifa ve esenlik- ler dilerim... Bugün bir bütün olarak bakıldığında SSK ve diğersağlıkkunım- lannın ne denli çarpık olduğuna siz de tanık olmuşsunuz. Şuraya gelmek is- tiyorum: Bu ülkede 12 Eylül 1980'den beri özellikle devletadına hep bir şey- leroluyor. Insanlarkayboluyor, yoksul- laşıyor. Önce askeri cezaevleri, sonra sivılEtipleri,Ftipleriyleişigeiiştindiler. Her tarafcezaevi oldu. Benim yaş gü- nüm 13 Aralık'tır. Her 13 Arahk'tayaş günümü o tarihte asılan Erdan ErenY anarakkutluyorum. Ben işçiyim ve TSİP yöneticisi olarakyayımladığımızbir bil- diri nedeniyle TCK'nin 169. madde- sinden mahkûm oldum. Eski TSİPBaş- kani Turgut KoçakŞereflikoçhisar Ce- zaevi'nde yatıyor. Ben de çeşitliceza- evlerinidolaştıktan sonra cezamın ge- ri kalan20 ayınıHaymana Cezaevi'nde tamamlamaya çalışıyon/m." Cahit Oral'ın mektubu da Tekirdağ F Tipi Cezaevi'nden: "Soğuk ve yağ- muriu birkış gecesinde, battaniyemin altında bumektubu sizeyazmaktayım. Yaklaşıkikiyıldır Tekirdağ F Tipi Ceza- evi'ndeyim. Toplam 9 yıldır içerdeyim. Türkiye Devrim Partisi (TDP) davasın- dan 18yıl9ayhükümgiydim. Sizeya- şadığım birhukuksuzluğu aktarmakis- tiyorum. 1996 yılında IstanbulBayram- paşa Cezaevi'nde 69 gün süren ölüm orucuna katıldım, Kalıcı rahatsızlıklanm oluştu. Bunedenle cezamın ertelenme- si için cezaevi idaresine başvurdum. Savcılık durumumun tespiti için Adli Tıp Kurumu'na göndermek yerine Te- kirdağ Devlet Hastanesi'ne gönderdi. Yapılan yüzeysel bir muayene sonucu sağlam raponj verildi. Savcılığa tekrar başvurdum. Adli Tıp Kurumu'na sevk edildim. Buradaki muayene sonucu 'VVernicke Korsakoff' hastalığı tanısı oybiriiğiylesaptandı. Cezamın ertelen- mesi için Tekirdağ Cumhuriyet Savcı- lığı'nayazıyazıldı. Tekirdağsavcılığıise devlet hastanesinin raporuyla Adli Tıp Kurumu Raporu'nun çeliştiğini söyle- yerek talebimi reddetti. Durumu bilgi- nize sunuyorum. Yanımda kalan Ay- tunç ve Resul adlı arkadaşlanmın da çok selamlan var." Sincan F Tipi Cezaevi'nden Ali Te- ke de savaşa karşı olan duygulannı di- le getirmiş. Ferhan Güllü ise Bayram- paşa Cezaevi'nden yazdığı mektupta 23 yılını cezaevinde geçirdiğini belirtiyor. Sağlığının ve moralinin artık geri kalan cezasını kaldırmaya yetmediğini anla- tan Güllü, Cumhurbaşkanı'ndan ceza- sının kaldın/masını istiyor. Burası Türkiye, bunlar da cezaevfe- rimizden insan manzaralan. Unutmaya- lım... GLOBALPOLİTİKÜLTÜR ERGİN YILDIZOĞLU Ahlak, Gerçekçîlik ve Oryantalizm... Savaş yanlısı savlar birer birer tükendi. lleri sü- rülen kanrtlar kimseyi ikna etmiyor. Şimdi geriye tek bir sığınak kaldı: Ahlaki gerekçeler. Ve... Somut kanıtlar alanında giderek yalnızlaşanlar burada kendilerine garip yol arkadaşları da buluyoriar üs- telik. 'Gerçekçi ol savaş» kabul et!' On binlerce hatta belki de yüz binlerce insanı öl- dürecek ve sakat bırakacak bir savaşı haklı gös- termeyi amaçlayan "ahlaksal" gerekçeler alanın- da da esas olarak iki yaklaşım dikkati çekiyor: Birincisi: Saddam eli kanlı bir diktatör. Irak ha(- kını bunun elinden kurtarmak gerekir. Kimin yapa- cağı önemli değil! Ne yazık ki Müslüman ve kimi Arap kökenli zaman zaman da eski solcu birçok yazar bu mantığı benimsemiş görünüyorlar. örne- ğin Iraklı bir "aydın" savaş karşıtı gösteriiere katı- lacak olanlan caydırmak için şöyle yazıyor: "Size yafvanyorum, Ingiliz hükümetine güvenmryor, kitie imha silahlan tehlikesini yeterti bir gerek- çe olarak görmüyor bile olsanız, hiç olmazsa Irak halkını düşünün" ve ekliyor Irak halkı diyor ki: "Ne zaman gelip bizi özgürleştireceksiniz? Ne zaman biz de yaşamaya başlayacağız." Sonra "Gerçekçi olmak gerekir" dıye başlayan bir ses, "savaşı ABD'nin nasılo/sa kazanacağını, Öy- leyse bu trene atlamak, hiç olmazsa galipler sof- rasının altında dökülecek kınntılardan yoksun kal- mamak gerekir" diye devam ediyor. Zaman zaman da ekliyor: "Kaçınılmaz olana karşı çıkmanın an- lamı ne?" Ikinci akıl yürütme biraz daha, nasıl diyelim "so- fîstike", çünkü çoğu kez eski sosyaJistler tarafın- dan üretilryor Savaşa karşı olmak yetmez. Tüm böl- geyi demokratikleştirecek bir projeyi de ileri sür- mek gerekir. Böylece bu yaklaşım çok "haklı" bir noktaya parmak basıyor: Bölgenin gerçekten de- mokrasiye gereksinimi var. öyleyse, bu demokra- si savaş olmadan BM baskısıy/a gerçekleşirse ne âlâ ama ya savaştan başka yol kalmadıysa? Üs- telik bir de BM güvenlik konseyinden buna bir onay çıkarsa... Nihayet bir yaklaşım daha var. Bu, savaşa kar- şı mücadelenin artık başanlı olamayacağına ikna olmuş kimi sosyalistlerden geliyor. Bunlar, zarann neresinden dönülürse kâr misali daha savaş kar- şrtı muhatefetgerilemeden, fırsat bu fırsat deyip ken- di çıkartannı, gündemlenni, "savaşa karşı" olmak gibi dar bir hedefi aşmak gerekçesiyle öne çıkan- yoriar. Böylece, kendi çıkarlarını hareketin önüne koyan bu "sol çocukluk hastalığı" isteristemez sa- vaş karşıtı hareket daha gerilemeye başlamadan, onu geriletecek, felç edecek tartışmalan devreye sokuyor. Böylece bu sol sekter yaklaşım sonuçta, istese de istemese de savaşa karşı en az direnme çizgisinde birinci ve ikinci yaklasımlaria, savaşa kar- şı en az direnme çizgisinde buluşuyor. Demokrasi mi dediniz? Şimdi burada, "gerçekçi" ol çağnsının hemen her zaman "verili olanı kabul et" anlamına geldi- ğini, ideolojikteslimiyete kılıfdikmenin "saygın"bir yolu olduğunu anlatmaya çalışmayacağım. Onun yerine, son 10 yıldır solun içinde egemen olan li- beralizmi de göz önüne alarak. Şu iki soruyu sor- mak istiyorum: Birincisi "Demokrasi ama kimin için?" Ikincisi bu demokratikleşmeyi kim ve nasıl yapacak? Irak'ta savaştan sonra gerçekleşeceği hayal edi- len bu demokrasi, demokrasiyi gerçekleştirenle- rin uygun gördüğü kimseler için birdemokrasi ola- mayacak mı? Bu demokratikleştirmeyi gerçekleş- tireceklerin başında demokratik bir kazayla iktida- ra gelmiş Bush yönetimi ve Israil sağının en mili- tarist kesimleriyle, ABD sermayesinin petrol ve si- lah lobileriyle ilişkisi ayyuka çıkmış kadrolan yok mu? Edvvard Said'in sorduğu gibi, "Bu tipler mi ilertemenin öncüleri olacak"? Ya da "Kim bu tip- lere bu görevi verdi acaba"? Ve bu demokratik- leştirme işini demokratikleştirilecek olanlardan yüz binlercesinin öldürülmesi pahasına, önce askeri bir rejim kurarak gerçekleştirmek hangi ahlaka ve mantığa uyar? Ve yine oryantatizm Diğer taraftan, bu savaş önlenemez yaklaşım- lanyla, savaşa karşı çıkmak yetmez, bölgeyi de- mokratikleştirecek bir proje gerekir yaklaşımlannın arkasında aslında, oryantalist bir mantık yatmı- yor mu? Birincisi bu, "DoğununBatıkarşısındaik- tkiarsızlığınr kemikterinde hisseden birkimliğin man- tığı değil mi? Ikincisi de bu, Doğu kendi kendine bir şey yapamaz, edilgendir, olgun değildir, örne- ğin demokratikleşemez, kalkınamaz, öyleyse de- mokratikleştirmek, kalkındırmak gerekir demek değil mi? Bu aslında, bu "iyiliği" ona yapmak için gerekiyorsa, "onu bir süre için vesayet altına al- mak, sömürgeleştirmek bile bir yol olarak düşü- nülebilir" diyen bir mantık değil mi? Bu noktada Franz Fanon'un, sömürgecilerin sömürgelerini, sömürgecilerin bakışaçısını benim- semiş, sürekli sömürgecilerin yenilmezliğini, üstün- lüğünü hatırlatan bir entelijansiyaya ve bürokrasi- ye dayanarak yönettiğine ilişkin tespitini anımsa- makta fayda var. Bugün en ahlaklı (eylemin çarpa- cağı güçleri değil, yalnızca doğru olup olmadığıy- la ilgilenen) tutum, kem küm etmeden, "gerçekçi olmak" fantezisine sığınmadan, her şeye kadir ABD imajlannı cilalamada yüz binlerce insanın ölü- müne yol açacak olan bu savaşa karşı çıkmaktır. Ahlakın pazarlığı olmaz... Acil Durum Yönetimi Müdürlüğü Gelmeyen rapor bakanı kızdırdı ANKARA (ANKA)- Başbakanlık bünyesin- de kriz yönetimi çerçe- vesinde faaliyet göste- ren TürkiyeAcil Durum Yönetimi Genel Müdür- lüğü, göç hareketleri, deprem ve diğer acil du- rumlarla ilgili raporlan göndermeyince Başba- kan Yardımcısı Mehmet Afi Şahin ın "tuşmma" uğradı. Şahin, kurum başkani Adfl Ozdemir'i arayarak "kururaun iş- levsiz bir bürokratik or- gan gibi" etkinlik gös- termesinin kabul edile- meyeceğini bildirdi. Ku- rumun, Şahin'in istedi- ği türden bir çalışması- nın bulunmadığı, bu ne- denlede isteğe yanıt ver- mediği belirtiliyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle