Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 16 ŞUBAT 2003 PAZAR
12 PAZAR KONUGU
Emekli Yargıtay üyesi Çetin Aşçıoğlu, siyasi îktidarların etkisinin büyük olduğunu söyledi
S Ö Y L E $ İ : LEYLA TAVŞANOCLU
leyla-tavsanoglu(a cumhuriyetcom.tr
Kendimi bildim bileli Türkiye'de yargının bağımsız olmamasından
yakınılır. Bu vakınmalar, kimi de ağır eleştirilerin ardından zaman
zaman yargıya bazı makyajîar yapılır; "Düzehildi" denir. Ama
yargının yine de siyasal iktidarlann sultası altında olduğundan,
dolayısıyla bazı davaların temelinin tamamıyla siyasi olduğundan
söz edilir. Türkyargı sistemine yöneltilen çok ağır ve önemli bir
suçlama da "yargıdamafya"olduğu iddiasıdır. Bütün bunları
duyan sade vatandaş neyapsın? Bu iddialara kanarak yargıya
güvenmesin mi? Yargıya güveniniyitiren vatandaş neyapsın?
Kendi orman kanununu mu koysun? Böyle böyle ülkede çeşitli
sektörlerdeki mafyaların sayısını daha da mı arttırsın? Hukuk
devletini temel aîdığı söylenen şeffaf demokrasi sisîeminde bunlar
nasıl olabilir? Ankara 'da olduğum bugünlerde emekli Yargıtay
üyesi Çetin Aşçıoğlu 'yla bir araya geldik. Bu haftaki söyleşinin
konusuda "Neolacak buyargının hali" oldu.
Yargı bağımsız değil- Sizce ülkemizde yargı bağımsız mı?
-Bağımsız olması gerek, tabii ki. Anayasa-
ya göre bağımsız, yasalara göre bağımsız, ama
eylemli olarak bağımsız değil.
- Nasıl ve niye bağımsız değil?
-Türkiye'de yargı bağımsızlığı kavramı tam
anlaşılamadı. Politikacılar, genellikle de mu-
halefette olduklan zaman yaıgı bağımsızlığı-
nı sırf yargı üzerindeki politikacının etkinli-
ginin azaltılmasına bağlıyorlar. Bu bir olgu.
Şimdi de siyasal iktidann yargı üzerinde,
özlük haklan bakımından, denetim bakımın-
dan pek çok ilgisi var. Yüksek Hâkimler Ku-
rulu'nda iki üyesi var.
Ama iş bununla bitmiyor. Yargı bağımsızlı-
gından söz edebilmek için kişide öncelikle
bilgi ve kültür bulunması şarttır. Bilgı ve kül-
tür olmazsa yargıçlar kendi keyfi davranışla-
nna, kerıdi bireysel inançlanna bağımlı olacak-
lardır. Bu, bence Türkiye'de siyasal gücün et-
kisinden daha büyük bir tehlikedir.
- Yaniyargıç ya da savcının kendi diniya
da politik inançlanndan mı söz ediyoruz?
- Her türlü kışisel inancından...
u
Ben böyle
yapüm, böyle biKyorum'' diyebilmesi büyük
tehlike. Genelde de zaten, "Ben bö>1e dedim,
böyle bifiyorunı
TI
deniyor.
- Peki, işin içinepara da giriyor mu?
- Ben görmedim, tanık olmadım, ama duy-
duğum kadanyla çok az giriyor. Fakat esas, sis-
temin bozukluğundan kaynaklanan söylenti-
ler çok yaygın.
- Çok önemli bir davanın istenilen biçim-
de sonuçlanması için örneğinyargıca çokpa-
halı otomobil alındığı bile söyleniyor. Bu tür
söylentiler doğru olabilir mi?
-Yargıtay'dan emekli olmuş bir daire başka-
nı, bir büro açar ve danışmanlık yapmaya baş-
lar. Bununla kalsa hiç İcimse kınanmayacak.
Ancak iş takipçiliğine de soyunur. Bir yurttaş
kendisine başvurur ve sorununu anlatır. Daire
başkanı davayı Yargıtay'da da takip edeceğini
söyler ve karşıhğında 10 milyar lira alır. So-
nuçta Yargıtay'dan karar istenilen biçünde çık-
maz. Bir anlamda Yargıtay aklanır. Birey bu-
nun üzerine emekli yüksek yargıca başvurur
ve parasuıı geri ister. Ama aldığı yanıt şu olur:
"Ben çahşma yapöm. Aldıgını para emeği-
min karşıügı. İade edemem."
Elimizde somut kanıt yokken pek bır şey söy-
leyemiyoruz, ama söylenti çok. Bütün bır ca-
miayı suçlamak ya da "Çoğunluk böyle" de-
mek çok yanlış.
-Ateş olmayan yerden duman çıkmaz, der-
ler de...
-Neden olmasın? Türkiye'nin koşullan bu-
na uygun. Yargmın sağhklı çalışmaması nede-
niyle yargıyı kullanan kişiler var. Sistem o ka-
dar bozuk ki birtakım söylenrilerin yayılma-
sına vesile oluyor.
I961 Anayasası'nda yargıyla ilgili olabildi-
ğince yargı bağımsızlığını güvenceye alacak
kurum ve kurallar getirildi. Örneğin Yüksek
Hâkimler Kurulu oluşturuldu. Ben de aynı yıl
yargıya girdim. Gerçekten bağımsızdı ve o
gücü hissederek görev yaptık. Özellikle siya-
si otoriteden herhangi bir baskı gelmiyordu.
Ama bütün bunlara rağmen yargı yine de tam
bağımsız değildi.
Ekonomlk bagımsızlıK
- Nasıl bağımsız değildi?
- Çünkü bizi bilgi ve kültür bakımmdan ye-
tiştirmeden göreve gönderdiler. Düşünebili-
yor musunuz? Ben 24-25 yaşında fakülteyi
bitirdim. Askerliğimi daha önceden yapmış-
tım. Bir yıl staj için adliye koridorlannda gez-
dim. Onun sonunda bana, "Sen hâkimsin" de-
diler. Zaten fakültede doğru düriist bir şey öğ-
renmemiştik.
Ekonomik olanaksızlıklar da vardı.
12 Mart 1971 Muhtırası'ndan ve 12 Ey-
lül'den sonra yargıyı tırpanladılar.
- Yargıcı, savcıyı üç kuruş maaşa mah-
kûm ederseniz o yargı zaten nasıl doğru iş-
leyebilirki?
-Biz öylesine zorluklar altında çahştık ki ço-
ğunu söylemeye utanıyorum. 1961 Anayasa-
sı'na rağmen yargı bu duruma gelmişse siya-
sal iktidann yargı üzerindeki yetkilerini, etki-
lenni kaldırmak yeterli değildir.
Türkiye'nin koşullannda politikacının yar-
gı üzerindeki etkinliğinin mutlaka kaldırılma-
sı tabii ki gereklidir. Ama bunu da yapsanız
sonuç alamazsınız. Ancak bütün boyutlanyla
işi ele alıp düzeltebilirseniz olur. O da çok
uzun zaman ister.
- Ne kadar zaman ister? Örneğin beş yıl-
da düzelebilir mi?
-Beş yıl gibi bır süre yetmez. Beşyılda tüm
kafalan, beyinleri düzeltmek kolay ış değil. Ben
bugüne gelmişim, yargıç kimliğini kazanma-
mışım. Şu kanunu çıkararak, şu kadar para
vererek beni altı ay, bir yıl gibi bir sürede na-
sıl düzelteceksiniz? Kafam buna yatmamışsa
istediğinizi yapın. başaramazsınız.
- Yargıç bağımlı, diyorsunuz. O zaman bu
yargıç halk adına nasıl karar verebilir?
-Ben bir yazımda da belirttim. Yargıç me-
murlaşmış. Memurlaşan yargıçla hiçbir işlem
yapamazsınız. Bakın, ben 1961'de mesleğe
girdim. İşin ilginç yanı da zamanın Adalet Ba-
kanı Hasan Dinçer'in memleketi olan ilin Sul-
tandağı ilçesinde görev yaptım. Sık sık ilçeye
gelirdi. Ama bir kere olsun onu karşılamaya
ya da ziyarete gittiğimizi hatırlamıyorum.
Ama özellikle 1981 'den sonra yapılan deği-
şikliklerle yargıç memurlaştı.
Ben Adana'da bir toplantıya gidiyordum.
Uçaktan indim. Baktım alanda 20-30 kışi top-
lanmış. Birisini karşıhyorlar. Bır de gördüm
ki karşıladıklan Adalet Bakanı. Grubun hâkim
ve savcılardan olustuğunu içime sindiremeye-
rek öğrendim. Işte, yargıç memurlaşırsa böy-
le olur.
"Siyasal iktidar yargıdan eüni çekerse yargı
düzeur" diyorlar. Ama bu koşullar altında dü-
zelmez.
Ömür boyu egltlm
- Peki, yargt hangi koşullar altında düze-
lir?
- Bunun standardı var. tnsanı yargılayan ki-
şinin bir kere belli bir kültür düzeyinde olma-
sı lazım. Bu da eğirimi, deneyımi gerektirir. Bu-
gün Almanya'da ortalamayargıçlıkyaşı 30'dur.
Ben 24 yaşında üniversiteden çıktım; 25 ya-
şında yargıç oldum.
Acaba benim özüm, vatandaşı yargılama
açısından nasıldı? Ben bundan biraz kuşkulu-
yum. Ben burada kendimi sorguluyorum ar-
tık.
- Bir Recep Tayyip Erdoğan olayı var. Di-
yarbakır 3 ve 4 No 'lu mahkemeler Erdo-
ğan '/a ilgili birbirine taban tabana zıt karar-
lar verdiler. Böyle bir şey nasıl olabilir?
- Yasamayı, yaşamı, yargı bağımsızlığının ne
olduğunu ve değerini bilmiyorsanız orada bir
çelişki doğacaktır.
Tayyip Erdoğan olayında bir çelişki olmuş
olabilir. Bir de bunu Türkiye çapında alın. Yüz
binlerce örnek görürsünüz. Bakın, bilgi, kül-
tür, deneyim çok önemli. Onlann ardından hâ-
kimlere güvence sağlayacak kurallar geliyor.
- Acaba yargı görevlileri için ömür boyu
eğitim mi gerekli?
- Evet, öyle. Bir de yargıçlan memurlaştır-
madan bunu yapacaksınız. Üstelik de yargıç
o eğirimi içinde duyacak. Bır yandan da ona
olanaklan tanıyacaksınız.
- Bu tabloya bakarak vatandaş Türkiye 'de
yargıya nasıl güvenebilir?
- Zaten güvenmiyor ki... Üstelik açıkça hâ-
kime yakın olan avukatlan anyor. Vatandaş,
Yargıtay ve Danıştay'da etkıli olabilecek avu-
katlar anyor. Yani bilgi aramıyor.
Bence birleşik kaplar teonsi çok geçerli. Bu-
gün Türkiye'de eğitimin, sağlığın durumu ney-
se yargınınki de aynıdır. Ama özveriyle çalı-
şan yargıçlar, kişiler de var. Ancak bunlann sa-
yılan giderek azalıyor.
- Herhangi bir kuruma güvensizlik duya-
bilirsiniz. Ama yargıya güvensizlik duyar-
sanız ne yaparsınız?
- Vatandaşın güven duyması lazım. O güve-
ni yaratamadığımız sürece sonuç almamız im-
kânsız.
Vatandaşı doğru, adil yargılamayanlar da
bunun hesabını vermeliler.
- İnternette Yargıtay kararlarını satmafik-
ri nedir?
- Türkiye acayiplikler ülkesi. Kamu, ulus
adına verilen kararlan nasıl satabilirsiniz? Tür-
kiye'de bunlar devletin yozlaşmasıyla oluyor.
Bu eğılım başka kurumlardan başladı. Va-
kıflarkuruldu. Bunlara kaynak bulmak için ol-
madık işler yapılıyor. 2|aten şimdi Yargıtay'ın
ÇETİN AŞÇIOĞLU
1936, Antalya doğumlu.
YükseköğreniminiAnkara
Ünhersitesi Hukuk Fakültesi'nde
yaptu 1961 'deyargıda görev aldu
1979'da 'Sözleşme Dışı Sorumluluk'
dalındayüksek lisansyaptv 1983'te
Yargıtay üyeliğine seçildL 199S'te
kendi isteğiyle emekli oldu. "Tıhbi
El Atmalardan Doğan
Sorumluluklar", "Trafik
Kazalarından Doğan
Sorumluluklar", "Doğru ve Güvenli
Yargdanma Hakkımız Var" adlı
yapıtlan bulunuyor. Dergi ve
gazetelerde yayımlanmış yazûarı var.
da böyle bir vakfı var. internette karar satışın-
dan para alıp vakıf binasına boya, tuvalet ya-
pacaklar.
Yargı mafyası
- Yargı mafyası olduğu söyleniyor. Bu doğ-
ru mu?
- Ben görmediğim bir olay hakkında bir şey
söyleyemem. Ama dediğim gibi sağlıklı ku-
rulmamış, güvencelerle çalışmamış, çağdaş
ölçütlerle işlemeyen bir yargı düzenınde her
şey olur. Az olsa da dışanya bu azın bile yan-
sıması söylentileri arttınr.
Bir tarihte ben daha Yargıtay üyesiyken bi-
zim hanım bir gün. "Yargıtaj'daçantajlapa-
ra dağrtnoriarmış" dedi. Benim tepkim de şöy-
le oldu:
"Bu para bize niye ulaşnmor? Sen şu şu şu
arkadaşlanmızı taruyorsun. Yaşanülaruu da
biliyorsun. Bizden farklan var mı? Yok. O za-
man?"
Bakın, Yargıtay va Danıştay üyeleri Adalet
Bakanı'na bağlı değil. Politikayla hiçbir ilgi-
si yok. Ama, "Yargrtay bağunsızçahşıyor" di-
yebilir misiniz? Işte, ÇiDer'in olayı. Ben ga-
zetelere yansıdığı kadanyla biliyorum. Yargı-
tay Ceza Genel Kurulu nda, zamanın başba-
kanı Çiller ve hükümetinin yarattığı ekonomik
bunalımla ilgili davanın görüldüğü gün bir kı-
sım üyeler, o gün görevli olmadıklan halde da-
vaya girdiler.
Çıkan karann doğruluğunu ya da yanlışlı-
ğını burada tartışmıyorum. Ama şunu soruyo-
rum: O gün görevli olmayan kişiler neden sırf
o davaya girdiler?
Bir tarihte kamu kesiminde çalışan kişilerin
toplusözleşme hakkmdan doğan alacak dava-
lan vardı. Mahkemeler olumlu karar verdiler.
Ama karar Yargıtay Hukuk Kurulu'nda bo-
zuldu. Neden acaba? Biz yargıç kimliğini na-
sıl yozlaştırmayız? Bunun araştırmasım yap-
mak lazım.
- Peki, sizce Anayasa Mahkemesi bağım-
sız mı?
- Kendilerine bağımsız, yüksek mahkeme,
derler. Bakın 1995'te yayımlanan "D<^nı ve
Güvenli Yargüanma Hakkımız \'ar" adlı ya-
pıtımda bir olaydan söz ettim. Size onu anla-
tayım. Aynca iki yıl önce bir bilgi şöleninde
de aynı olaydan söz ettim. Bu olay şöyle:
Bir yüksek yargıç ilgili bir dosyayı tam iki
buçuk yıl çekmecesine kilitleyip politik amaç-
larla bekletti ve karan yazmadı.
Kimse çıkıp da ne olayı yalanladı ne de de-
ğer yargımı eleşrirdi. Yargıç kimliğini yirirmış
bu üyenin ismini açıklayamam. Çünkü birile-
ri duyarsa dudaklan uçuklar; fırsat düşkünle-
ri de ganimet bilir.
Ben yargıç olarak bunu yaparsam artık yar-
gıç kimliğimi kaybeder, her şey yapabilirim.
Hani derlerya bir defa ar daman çatlamaya gör-
sün diye...
'Herlces hesap vermeH'
- Cezayasalanmıza göre suç teşkil eden bir
olaydan haberiolan devlet memuru gereke-
niyapmazsa sorumlu tutulur. Yasalanmıza
göre suç olarak nitelenen bazı eylemlerin
mahkemelerce değil de siyasi otoritelerce,
yani TBMMçatısı altındaki milletvekilleri ta-
rafından suç olmaktan çıkanlacak biçimde
değerlendirilmesi hukuk devleti ilkeleriyle na-
sıl bağdaşır? Örneğin Mesut Ytlmaz'la Tan-
su Çiller, TBMM çatısı altında milletvekil-
lerinin marifetiyle birbirlerini akladılar. Bir
hukuk devletinde bu nasıl olabilir?
- Hukukun üstünlüğü ya da hukuk devletin-
den söz edebilmek için "Hukuk nedir" soru-
suna yanıt aramamız lazımdır.
Hukuk adil olacak, bir düzen kuracak ve bu-
nu muhafaza edecek, bir sosyal gereksinme-
yi karşılayacak. Hukukun son ayağı da sonım-
İuluktur.
Eğer bir ülkede sorumluluk kurallannı işlet-
mezseniz ya da önünü tıkarsanız, sorumlular-
dan hesap sormazsanız o ülkede hukukun üs-
rünlüğünden, hukuk devletinden söz edilemez.
Herkes davranışmın hesabını vermelidır.
Aksi halde hukuk değil guguk olur.
- Bir de bu durumda yasama, yürütme ve
yargının birbirinden ayrûığı ne oluyor?
-Evet, kuvvetlerin aynlığı ilkesi yok edili-
yor. Bu kuşkusuz bir yasal düzenlemeyi ge-
rektirir. Yargıtay'da bağlı bir karar almıştık da
hatta bazı profesörler tarafından eleştirilmiş-
tik. O kararda milletvekillerinin sadece cezai
dokunulmazlıklannın olabileceğini söylüyor-
duk.
Bizde sürekli sorumluluktan kaçma var. Ba-
kın, memurun yargılanma yasası gibi bir ya-
sa dünyanın hiçbir yerinde yok. Bizde sorum-
luluktan kaçma esas. Hatta çok ilginçtir, sav-
cılar avukatlar hakkında doğrudan dava aça-
mazlar. Bu, Adalet Bakanı'nın iznine tabidir.
Bunun ne anlama geldiğini söyleyebihnek çok
güÇ.
Bir avukahn yaptığı bir hareketle Adalet Ba-
kanı'nın ne bağlantısı olabilir?
'Hukuka
güven
yok oldu'
- Görünüm böyleyken demokrasi bunun
neresinde?
- Demokrasi yok tabii ki. Vatandaşın güvenip
güvenmemesini bir tarafa bırakalım;
bürokrat, politikacı yargıca, savcıya
güvenmiyor. Tayyip Erdoğan davasıru alalım.
Beraat erti. Eğer bu kişi beraat edebileceği
bir eylemin içine girmişse niçin dava açıldı?
Dosyayı görmedim, bilmiyorum. Adama
şunu sormazlar mı?
"Siz savcı olarak eyteminin suç obnadığuu
söyie>«rek nasd beraatını istersiniz.' Bu davayı
siz açmadıntz nu?Öyleyse bu kişi hakkında o
davavı nije açunız?"
- lyi de bu mahkemenin bir de yargıcı var...
- Yargıç da bilirkişi öyle dediği için beraanna
. karar verdi.
- Yargıç-avukat-bilirkişi üçgenini nasıl
değeriendiriyorsunuz?
- Evet. Doğru. Olur olmaz, o konuda uzman
olmayan kişiler bilirkişi tayin ediliyor.
Bilirkişi yorum yapıyor. Oysa bilirkişi yorum
yapar mı? Yapıyor ve yargıç o bilirkişinin
yorumuna göre karar veriyor. O zaman da o
yargıca, "Sen bu yorumu v'apanuyorsan ve
başkasına yapbnyorsan burada nhe
oturuyorsun" diye sormak lazım. Ben
davanın doğruluğunu, yanlışlığını değil,
yöntemi tartışıyorum.
Tayyip Erdoğan davasına dönersek...
Erdoğan'ı yargılayan yargıcın kafasının içine
giremeyiz. Ama acaba, "Yann ben
mahkûmiyet karan verirsenı beni bu
görevden başka yere atarlar" endişesine
kapıldı mı? Bilemeyiz. Ama sistem öyle bir
sistem. Bir tarihte bir Adalet Bakanlığı
Müsteşan vardı. Bir gün Bahkesir'e
gidecekti. O zamanki Balıkesir Savcısı yine
Balıkesir'de ağır ceza başkanı olan benim
arkadaşımı telefonla arayıp ertesi gün
müsteşan karşılamaya gitmeleri gerekriğini
söylemiş. Benim yargıç arkadaş da politik
ağırlıklı bir kişi olan müsteşan karşılamaya
gitmesinin doğru olmayacagı karşılığını
vermiş. Benim o yargıç arkadaşı altı ay sonra
görevinden alıp Kayseri'ye verdiler.
Gördüğünüz gibi bu düzende yargıcın hiçbir
güvencesi yok. Yargıda etik çok önemli. O
nedenle yargıçlann etik değerlere saygısını
oluşturmadjğınız sürece, o etik bilinci
kafalannda yerleşmezse yargıya güven
olmaz.
Çiırük yumurtaiar
- O zaman yargıçlar keyfi davranan kişiler
durumuna mı düşerler?
- Evet, tamamıyla öyle. Yargılanan kişiyle
yargıç arasında bir etik ilişki var. Yani yargıç
karşısındakinin insan olduğunu, bir insan
olarak ona değer verilmesi gerekriğini
bilmelidir. O hak duygusunu içine
sindirecek.
- Bizim yargıda mafya olduğu söylentileri
yaygtndır. Siz buna katıhyor musunuz? •
-Ülkemizde, özellikle son 20 yılda mafya,
rüşvet, yolsuzluk kavramlan kurumlaşh.
Fizik alanında geçerli bileşik kaplar yasası,
sosyal olaylar ve sorunlarda buyruğunu
sürdürürken bu olumsuzluklardan yargıyı .
soyutlamak olanaksızdır. Ancak, söylentiler
bize kadar ulaşsa da kesin kanıtlara
dayanmadan, "Yargı mafyası vardır"
diyemem. Yine de gerçekte ve yaygın olarak
işleyen bir mafya türü olduğunu
söyleyebilirim. Özellikle büyük kentlerdeki
yargı yerlerinde ve yüksek mahkemelerde
bazı kişiler; ki emekh bir yargıç ya da emekli
bir yüksek yargıç, bir öğretim üyesi, sıradan
bir vatandaş olabiliyor, yasadışı birebir ilişki
ve girişimlerle sorumı çözeceklerini
söyleyerek iş takipçiliği görevini
üstlenebiüyorlar. Ancak çoğunlukla hiçbir
etkili girişimleri olmuyor ve yargı kararlan
ve işlemleri üzerine kumar oynuyorlar. Karar
istedikleri gibi çıkarsa sorun yok. Alınan
para olduğu gibi cebe. Ancak kişi bu paranın
yargıç ya da yargıçlara verildiğini sanıyor.
Bu düzen kendi felsefesi içinde düzgün
işliyor. Aracılann çoğu dürüst de davTanıyor.
Karar olumlu çıkmazsa genelde para iade
ediliyor. Ama bazen yüzsüzleri de oluyor.
- Yargıda bunlar neden oluyor peki?
- Kuşkusuz çürük yumurtaiar var. Ancak
temelde sorunun kaynağı yargı düzeninin
yargıç kimliğini oluşturacak ve koruyacak
biçimde kurulmamış olmasından
kaynaklanıyor. Bu bağlamda bilinmelidir ki
ben bu kurumun içinden geldim. Yürekleri
en azından benim kadar hak ve hukuka âşık,
saygılı, dürüst, yürekli her kademedeki
yargıçlan da göz ardı etmemeliyiz.
Ne yazık ki azınhkta olan soysuzlar tüm
kurumu ve yargıçlan güç durumda bırakıyor.
Geçenlerde bir yargıç dostumla telefonda
yargının içinde bulunduğu durumu tarnştık.
Sonunda ortak bir yargıya vardık. Olanlardan
hepimiz sorumluyuz, yeri, zamanı geldiğinde
konuşmadığımız, sorgulamadığımız, hesap
sormadığımız için...
9