Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
-14 ŞÜBAT 2003 CUMA CUMHURİYET SAYFA
kultur@cumhuriyet.com.tr 15
Yalnızlığın karanlıkportresi
Ünlü oyuncu Robin Williams \n keçileri kaçırmanın eşiğine gelmişyaşlı biryalnız rolünde
eskisi gibi döktürdüğü 'One Hour Photo \ 'Baskı' adıyla bugün gösterime giriyor
Beyazperdecie kılıktan kilığa gir-
ırıe, kiınlikten kimliğe bürünme us-
tası. sinemaseverlerin bir zamanlar
'Günaydın Vietnam' ya da 'Ölü
Ozanlar Derneği' filnılennde, sa-
vaş halindeki Amerikalı eskerlere
her sabah çılgın müzikler çalan
anarşist radyo sunucusu ya da genç
öğrencılerine 'Günü yakala!' öğü-
dünü veren ateşli edebiyat öğret-
meni gıbi unutuimaz kompozisyon-
lanyla se\ıp bem'msediğı. işe ko-
medyenlikle başlayıp dramatik rol-
lere geçen, anlı şanlı klasik tngiliz
aktörleri geleneğini Hollywood'a
taşıyanlar kenanından, yıllann
oyuncusu Robin YVilliams'ın şöy-
le esaslı, oturaklı ve usta ışi oyun-
lanndan nicedir yoksun kalmıştık.
< Gerçi birkaç ay önce seyrettiğimiz
Al Pacino fılmı Insomnia'da da hiç
fenadeğildi.)
Artık 60h yaşlann olgunluk dö-
nemini süren ünlü oyuncunun olan-
ca deneyimini, birikimini. yetene-
gini bir kez daha gözler önüne se-
rip sanki "Eh, ben yine bir döktü-
reyim!" dıyerek kamera karşısına
geçtığı ve 'Bağımsızların kalesi'
Sundance FilmFestivali'nde geçen
yıl özel gösterime mazhar olmuş
son filmi One Hour Photo, Baskı
adıyla bugün bizde de gösterime gi-
riyor.
Özel bir renkteki saç kesiminden
şık giyim kuşamına kadar farkJı bir
görünüme bürünmüş Robm Wılli-
ams. bir market zincırinın kenar
mahalle şubesindeki, oldukça stenl
ve yapay döşeli fotoğraf yıkama ve
baskı bölümünde yıllardır bir kim-
yager titizliğiyle ve 'müşteri eşit-
tir velinimet' anlayışıyla çalışan
Seymour (Sy) Parrish'ı oynuyor.
Özel hayata müdahale
Müşterilerine her zaman kibar,
nazık, işinde mükemmelivetçi ama
biraz tuhafımsı, irkiltici bir yalnız-
yaşlı bu Sy. Sevdiklerinin fotoğraf-
lannı bir saat sonrasına bıle yetiş-
tiriyor istediğinde. Sürekli sevgi-il-
gi arayışındaki, fena halde yalnız-
lıktan muzdarip Sy'ın ufak ufak ke-
çileri kaçırmanın eşiğine geldiği-
ne, hikâye aktıkça daha iyi vakıf ol-
duğumuz film, başkalannın özel
yaşamına girmekte beis görmeyen,
sorunlu kahramanımızın trajik
portresini başanyla çiziyor gerilim-
le kanşık. tşyeriyle ev arasında,
nerdeyse tecrit edilmiş bir özel ya-
şam süren, hayatta hiç evlenmemiş,
hep bir başına yaşamış Sy insanlar-
la kuramadığı iletişimi, müşterile-
rin (hep hatırlanmak istenen özel
ve mutlu anlarını kaydettikleri ve
ona yıkayıp karta basması için) ge-
tirdikleri aile fotoğraflannda bulu-
yor.
Hayalinde bu fotoğraflara bir ai-
le bireyi (bir amca ya da dayı) ola-
rak kendini de dahıl etmesi oyunu,
giderek onu özel hayat mahremiye-
tine (masumane de olsa) tecavüz e-
den, karanlık, takıntılı bir kötü
adam müsveddesine dönüştürüyor
ve hayal ettiklerini gerçekleştirmek
için gittikçe daha çok çabalamaya,
uğraşmaya koyuluyor Sy'ımız cid-
di ciddi.
tşine son verilme nedeni, rahatsız
edici, mükemmeliyetçı tavırlarının
yanı sıra asıl müşteri fotoğraflann-
One Hour Photo /
Yönetmen, senaryo:
Mark Romanek / Kamera:
Jeff Cronenvveth / Müzik:
Reinhold Heil, Johnny
Klimek / Oyuncular:
Robin VVilliams, Connie
Nielsen, Michael Vartan,
Dylan Smith, Gary Cole,
Eriq La Salle / ABD 2002
(Özen Film)
dan birer baskı da kendine yapıp
ayırması. Evinde biriktirip duvarla-
n doldurduğu, her biri kuşkusuz
farklı hikâyelere sahip bu fotoğraf-
lar aracılığıyla, gizli gızli izledıği
en gözde müşterisi Yorkin (bu adın
anlamma dikkat) ailesinin (Connie
Nielsen, Michael Vartan ve küçük
Dylan Smith) hiç de dıştan görün-
düğü gibi mutlu olmadığını (Anto-
nioni ustanın Blow Up-Cinayeti
Gördüm klasiğini anımsatan bir
şekilde ve başka filmlere de gön-
dermede bulunarak) keşfedince de
durumu ıyi niyetli bir ahlakçı ton-
ton amca yaklaşımı ve yöntemle-
riyle düzeltmeye girişiyor aklınca.
Romantik bir tutkuyla kapıldığı Ba-
yan Yorkin'in yakışıklı kocasınca
aldatılması ona göre hiç de bağış-
lanacak bir durum değildir (üstelik
Sy'ın gözdeleri listesinde yer alan,
önceden mımlediğı bir başka genç,
güzel kadınla)...
Bizim kaynaklara göre, yaklaşık
20 yıl kadar önce Brian De Pal-
ma'nın asistanlığını yaptıktan ve
Static (1985) adlı ılk filmını imza-
ladıktan sonra rock video dünyası-
nın girdaplaruıca yutularak R.E.M.,
Madonna. Lenny Kravitz'lere
çektiği havalı, dinamik kliplerle ta-
nınan Mark Romanek' in bunca
zaman sonra imkân bularak çektiği
bu ikinci filmi basbayağı insanı sa-
nyor ürkütücü münzevi portresiyle.
Romanek'in hem senaryosunu ya-
zdığı hem de yönettiği Baskı, az
çok bildik hikâyesine karşın, mesa-
feli, özenli üslubu, sembolik renk-
leri ve soğuk, zevkli görselliğiyle
bizim için gitgide ilginçleşen, çe-
şitli sürprizlere gebe, sürpriz bir ba-
ğımsız fihn çıktı.
Wllllams'ın gövde gösterlsi
Gerilim soslu bir karakter incele-
mesi ve oyunculuk gösterisi olarak
bayağı ilgi çeken film, Yorkin aile-
sinin mutluluk balonunu istemeksi-
zin patlatan yalnız romantik kahra-
manımızın trajik portresini öne çı-
kanrken arka planda, yüzyıldan
fazla bir süredir hep mutlu anlan-
mızı kaydetmeye yarayan 'sekizin-
ci sanat fotoğraf hakkında azıcık
düşünmemize de yol açıyor.
Karanlık ve bulanık, takıntılı yal-
nız Sy tiplemesi üstüne yoğunlaşan
gerilimin biraz beylik kaçmasını,
başanlı görselliğiyle göz alan özen-
li anlatımıyla örtbas ediveren yö-
netmen Mark Romanek adını bel-
leğimize yerleştirmemize neden
olan bu film, bir bakıma Bağımsız
Fihnler Festivali'nın havasını sür-
dürüyor kentimizde.
Romanek'le venmli bir işbirliği-
ne gırişmiş Robin Wüliams'ınres-
men gövde gösterisine dönüşen
performansıysa, sonuçta Baskı'yı
kaçınlmaz kılıyor alışılmış deyişle.
One Hour Photo- Baskı, yeni baş-
layan haftanın belki de en iyisi.
Nicedir esasb bir filminden yoksun kaldığımız Robin Williams yeni
filmi 'Baskı'da eski başanlannı hatırlatan bir kompozisyon çiziyor.
Rap riıüziğinin beyaz yıldızı ilk sinema deneyiminde sınıfı geçiyor
Eminem işçisınıfı kahramanı
Gerçek adı Marshall
Bruce Mathers III
olan Eminem
müzikten sonra
şimdi de
beyazperdede.
8 Mlle / Yönetmen: Curtis
Hanson / Senaryo: Scott
Silver / Kamera: Rodrigo
Prieto / Müzik: Eminem
/ Oyuncular: Eminem,
Kim Basinger,
Brittany Murphy,
Mekhi Phrfer /
ABD 2002 (UIP)
Hamile olduğu yalamnı
söyleyen sevgilisinden
(Brittany Murphy) ayn-
lıp genç dosruyla yaşa-
yan, alkole düşkün, geç-
kince annesinin (Kim
Basinger) ev ola-
rak kullandığı
varoşlardaki ka-
ravana geçici sü-
re sığınan, Det-
roit'teki otomo-
bil fabrikasında
işçilik yapmak-
tan fırsat bul-
dukça düşüp kalktığı zencilerle (saz eşliğinde
mani çakışhran bizim âşıklann kahvede atışma-
sı gibi) söz düzüp şarkı yanştıran, sahne kor-
kusu yaşayan, şaşkın, hırçın, asi beyaz genç
Jimmy Smith'in (Eminem) hayatmı yönlendi-
recek kritik bir haftasını hikâye edıyor 8 Mil.
Bugün gösterime giren film, son dönemde
patlayan rap müzikte bayrağı doruğa dikmiş,
sivri dilli şarkıcı Emınem'in, ABD'den dünya-
ya yayılan ünü ve popülerliğmden kuşkusuz
büyük ölçüde yararlanmak için, malum ticaret
kaygısıyla tezgâhlanmışa benziyor ilk bakışta.
Hip-hop'çu sövgülerinden geçilmiyor
Şarkıcının yaşamöyküsünden yola çıkılarak
yaratılmış, kurmaca bir karakterin çevresinde
gelişen 8 Mil'i, Los Angeles Sırlan'ylabaşan-
yı yakalamış Curtis Hanson yönetmiş. Ilk si-
nema deneyiminde, hip-hop camiasının tavşan
yıldızı, 'yırtmak' için fırsat kollayan, yoksul
kesimden bir işçi sınıfı kahramanı rolünde öl-
çülü, biçilı oynuyor.
Alışılmış Hollyvvood kahplanna mesafeh
durmaya çalışan film, Rocky benzeri beylik
başan öykülerinin acı-zafer temalanna fazla
yaslanmadan, ırkçıhk, sınıf sorunlan gibi top-
İumsal konulara da usturupluca değıniyor.
Erninem'inkini andıran Jimmy'nin bir hafta-
smı anlatan yönetmen Hanson'un filmografi-
sine çok bir şey eklemese de ABD'de iyi çalı-
şan 8 Mil'in bizde de bir kesim seyirciden il-
gi göreceği kesin. Filmde geçen hip-hop'çu
sövgülerine de dikkat.
İZLEYİCİ ERDAL ATABEK
Silah tutkusu nedir, nereden kaynaklanır?Amerikalılann silah tutkusunu
araştıran Michael Moore çok il-
ginç saptamalar yapıyor. *Bowling
for Columbine' filmini çevirirken
(Türkçe olarak 'Benim Cici Sila-
hım' adı münasip görülmüş) Co-
lumbine lisesindeld olaya odaklan-
mış. Bu olayda, hsenin iki öğren-
cisi evlerinden aldıklan silahlarla
ateş ederek yirmi dolaymda öğren-
ci ile bir öğretmeni öldürmüşlerdi.
Bu olayın hemen arkasmdan Ame-
rika'nın Ulusal Silah Birliği'nin
orada bir toplantı düzenlediğini bil-
miyorduk. Birliğin başkanı olan
ünlü aktör Charles Heston, bu
olayla kamuoyunda uyanan 'silah-
ları kısıtlayalım' kampanyasına
karşı çıkıyor, elindeki silahı hava-
ya kaldırarak "Bunu benim ancak
cesedimin elinden alabilirsiniz"
diyerek meydan okuyor, silah yan-
daşlannca çılgınlar gibi alkışlam-
yordu. Bu görüntünün elinde silah-
la Saddam görüntüsüne ne çok
benzediği de dikkatlerden kaçmı-
yor. Amerika'da bir yılda ateşli si-
lahlarla 11 bin kişi ölüyor.
Umut Vakfı, Türkiye'de bir yılda
ateşli silahlarla ölüm sayısının 3
bin olduğunu açıkhyor. Umut Vak-
fı, yıllardır Türkiye'de 'Bireysel Si-
lahlanmaya Hayır' kampanyası-
nın öncüsü. Vakıf başkanı Nazire
Dedeman, sistemli bir çalışma ile
bu olguyu gündemde tutuyor. Işte
bu film de bu çalışmanın bir par-
çası olarak silah tutkusuna ışık tu-
tuyor.
Ateşli silahlar, insanlann geçmi-
şinde korkulanyla, kendini koru-
ma güdüleriyle ve saldın amaçla-
nyla gelişiyor. Amerika'nm Wes-
tern'leri, doğudan başlayıp batıya
doğru giden öncülerinın toprağa
yerleşmelerinin öyküsü. Batıya gi-
dip oralarda bulduklan toprakJan
çevirirken, 'burası benim' deme-
nin bir parçası da orayı dışardan
gelenlere karşı korumak. Onun için
de Amerikalı, kendini ve ailesini
korumanın asıl görevi olduğunu
düşünüyor, silah da bu korumanın
bir parçası olarak görülüyor.
'Kutsanan bir araç'
Türkiye'de silah tutkusu da köy-
lerde başlamıştı. Köylünün kendini
ve ailesmi yaban hayvanlanna ve
kötü niyetli yabancılara karşı koru-
mak amacıyla ünlü 'avtüfeği'.e\in
duvanna asılmıştır. Sonra da korku.
korunma ve saldın iç içe geçmiş,
'silah', güçlü görünmenin bir sim-
gesi sayılmıştır. Ama silah, durdu-
ğu yerde durmayan, insanı dürten,
"Bak ben buradayım, beni göster,
benimle bir şey yap, başkalarına
üsrün olduğunu kanıtla" diyen bir
gereçtir. Onun için de silah, düğün-
lerin, bayramlann kutlama aracı ol-
muş, her firsatta çekilip ateşlenerek
sahibine üstünJük sağlayan bir sim-
ge oknuştur. Bakanlann, milletve-
killerinin bıle sünnet düğünlerinde,
kendi bölgelerinde aşka gelip silah
kullanmalan da ağalık döneminin
gösterileridir. Bizim de böyle bir
belgeselimiz çok önemli bir çalışma
olacaktır.
Silah bulunması ile silah kullanı-
mı da birbirinden ayn işlerdi. Ame-
rika kadar silah bulunan Kanada'da
yıllık ateşli silahla ölüm sayısı yü-
zün altındadır. Bu gibi örnekler
gösteriyorki silah kullanımı 'özen-
dirilen ya da soğurulan' bir rutum
olabilir. Türkiye, silah kullanmayı
özendiren bir kültür geliştirmekte-
dir, televizyon dizileri buna örnek-
tir, silah kullanan yetkihler buna
örnektir, böylece silah 'kutsanan
bir araç' olmaktadır.
Michael Moore, fihninde önem-
li saptamalar yapıyor ama nedenle-
rin açıklanmasında pek önemli bir
çalışma yapamamış, gene de bu
belgeselin toplumun her kesimin-
de dikkatle izlenmesi çok yararlı
olacaktır.
KEDİGOZU
VECDİ SAYAR
Bugün Sevgililer Günü
Bugün, Sevgililer Günü. Dünyanın hangi kö-
şesinde olursanız olun, sevgilinizi düşünecek-
siniz bugün. Sevgiliniz belki yanıbaşınızda ola-
cak, belki uzağınızda. Belki birgül, belki birkar-
delen armağan edeceksiniz ona. Uzaktaysanız,
onun sesini duymak isteyeceksiniz. Belki kız-
gınsınız ona, "barışsak" diye geçecek aklınız-
dan. Ya da, "Bir sevgilim bile yok" diye dertle-
neceksiniz gün boyu. Ama, ne yaparsanız ya-
pın, sevgi hiç aklınızdan çıkmayacak. En azın-
dan bir günlüğüne, sevgi hayatınızı tutsak ala-
cak...
Peki, bugün "kendi" sevgiliniz dışında başka
sevgililer de olduğu hiç akhnıza gelecek mi?
Mesela, dört duvar ardında yatan bir mahkûm
ya da onun sevgilisi yerine koyabilecek misiniz
kendinizi ? Ya da, Irak'ta evlenmek için gün sa-
yan bir kızın yerine? Onun hayallerini, endişe-
lerini paylaşabilecek misiniz? Belki de hayatla-
rının son Sevgililer Günü'nü biriikte kutlayacak
olan sevgililerin, âşık olacak kadar yaşamaya
fırsat bulamayacak küçük çocuklann hayali si-
zi rahatsız edecek mi?
Keyfinizi kaçırdığımı biliyorum. Ama ne yapa-
yım ki bu Sevgililer Günü'nde pembe kalpler
değil, savaş uçaklan geçiyor gözümün önün-
den. Sevmek, bir tek kişiyle nasıl sınırlanabilir
diye sormak istiyorum... "Savaşı ben çıkartmı-
yorum ya... benim elimden ne gelir" deyip ken-
dimi kandıramıyorum. Ve, şaşmaktan kendimi
alamıyorum bunu yapabilenlere. Savaşın "ulu-
sal çıkarianmız" adına ne kadar gerekli olduğu-
na ilişkin fetvalar düzen anlı şanlı yazarianmızın
bugün size nasıl sesleneceklerini adım gibi bi-
liyorum: "Unutun dünyada olup bitenlen, hiç ol-
mazsa bir günlüğüne. Sanlın sevgilinize."
• • •
Elbette ihmal etmeyin dostlar, sevdiğinize sa-
nlmayı. Ama, dünyaya sırtınızı dönmeden de
yapabilirsiniz bunu. Masallara sığınmak yerine,
dünyayı degiştirmek için biriikte neler yapabi-
leceğinizi düşünebilirsiniz. Inanın, sevginiz da-
ha bir güçlenecek...
Bugün, sevgilinizle paylaşabileceğiniz sanat
etkinliklerinden uzun uzun söz etmek isterdim.
örneğin, aşkı, evliliği konu alan filmlerden, tiyat-
ro oyunlarından... Sevgilinizle biriikte izlemeni-
zi önereceğim pek çok yapıt var. Ilk anda aklı-
ma gelenler: Tiyatro Pera'da Nesrin Kazanka-
ya'nın sahneye koyduğu Coline Serrau'nun
"Bir Çöküşün Güldürüsü" ve Işıl Kasapoğ-
lu'nun Istanbul'a kazandırdığı Semaver Kum-
panya'da Shakespeare in "On İkinci Ge-
ce"si... llki, bir aile ekseninde dünyamızın tra-
jikomik'ahvaline dair, ikincisi yüzyıllardır hiç es-
kimeyen bir sorunsal, kadın-erkek ilişkisi üstü-
ne fantastik serüvenler... Ya da bir film: Zeki
Ökten'in insan sıcaklığını her karesinde hisset-
tiren, başrollerdeki dört oyuncunun, Tarık
Akan, Rutkay Aziz, Okan Bayülgen ve Idil Fı-
rat'ın katkılanyla her yaştan seyircinin yüreğin-
de iz birakan "Gülüm"...
• • •
Bugün "Sevgililer Günü" ise, yann da "Küre-
sel Eylem Günü". Dünyanın dört bir köşesinde,
milyonlarca insan ABD'yi yöneten çirkin politi-
kacıların dünyayı sürüklemek istediği savaşa
karşı protesto gösterileri düzenleyecek. Türki-
ye'de de çeşitli kentlerde sivil inisiyatiflerin dü-
zenleyeceği etkinlikler gerçekleşecek. Istanbul-
lu banşseverler, yann saat 13'te Kadıköy iske-
lesinde buluşacak. Akşam ise dünyanın pek
çok kentiyle biriikte "Barış İçin Bir Dakika Ka-
ranlık" eylemi başlıyor. Aralannda işçi ve memur
konfederasyonlannın, meslek odalannın, sanat
örgütlerinin ve her kesimden sivil toplum kuru-
luşlannın bulunduğu "Irak'ta Savaşa Hayır Ko-
ordinasyonu", savaşa karşı çıkan dünyadaki
tüm insanları ortak ve sürekli bir eyleme çağın-
yor.
Eylem çok basit: Her gece yerel saatle
20.00'de bulunduğumuz yerin, evimizin, işimi-
zin, arabamızın ışığını bir dakika süreyle yakıp
yakıp söndüreceğiz. Ve aynı anda ıslığımızla,
düdüğümüzle, klaksonumuzla, tencere tava-
mızla karanlığa ses vereceğiz. "Ben tekbaşıma
ne yapabilirim ki?" diye düşünen milyonlarca in-
sanın bu duygusunu yenerek eyleme katılması
çok önemli. Dünyadaki milyonlarca evin ışığının
ateş böcekleri gibi yanıp sönmesi, dünyayı fe-
lakete sürüklemek isteyenlere halkın vereceği
en anlamlı yanıt olacak.
Tüm dünyada YURTTAŞTAN YURTAŞA ya-
pılan çağrıda şöyle deniyor: "Bizler; bu savaş-
taki her ölümü cinayet sayanlar; düşecek her
bombayı vicdanına atılmış hissedecek olanlar,
21. yüzyılı banşın yüzyılı kılmak isteyenler, savaş-
sız bir dünyanın mümkün olduğuna inananlar; i-
lan ediyoruz ki: Irak'ta savaşa katılan her hükü-
meti suçlu sayacağız.
Sesimi milyonlann sesine katarak ABD'yi uya-
nyorum: IRAK'A DOKUNMA!
Kendihükümetimi, Meclisi'mi uyanyorum: BU
SUÇA ORTAK OLMA!
Savaşı durdurmak konusundaki kararlı isteği-
mı göstermek için 15 Şubat Cumartesi günün-
den başlayarak, her gece ışığımı bir dakika sü-
reyle karartıyorum. Ve tüm dünya vatandaşlan-
nı bu savaşı durdurana kadar her gece saat
20.00'de ışıklannı yakıp söndürmeye çağınyo-
rum."
vecdisayar a yahoo.com
BUGUN
• AKM'de 19.30'da 'Folklorama (Türk
Büyüsü)' adlı iki bölümlü müzüdi gösteri.
(0 212 245 16 36)
• BABYLON'da 23.00'te 'Kid Loco'
konseri. (0 212 292 73 68)
• NARDİS'te 22.30da Kürşat andTrio'
konseri. (0 212 244 63 2 7)
• KEMANCI ALT KAT'ta 21.00'de 'Düş
Sokağı Sakinleri' konseri. (0 212 283 75 80)
• YUNUS EMRE KÜLTtTR
MERKEZt'nde 20.30 da 'Bahar Noktası'
adh oyun. (0 212 661 38 95)
• KARTALTEPE KÜLTÜR
MERKEZt'nde 20.30'da '2. Cadde'nin
Mahkûmu' adlı oyun. (0 212 543 73 28)