22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
-14 ŞÜBAT 2003 CUMA CUMHURİYET SAYFA kultur@cumhuriyet.com.tr 15 Yalnızlığın karanlıkportresi Ünlü oyuncu Robin Williams \n keçileri kaçırmanın eşiğine gelmişyaşlı biryalnız rolünde eskisi gibi döktürdüğü 'One Hour Photo \ 'Baskı' adıyla bugün gösterime giriyor Beyazperdecie kılıktan kilığa gir- ırıe, kiınlikten kimliğe bürünme us- tası. sinemaseverlerin bir zamanlar 'Günaydın Vietnam' ya da 'Ölü Ozanlar Derneği' filnılennde, sa- vaş halindeki Amerikalı eskerlere her sabah çılgın müzikler çalan anarşist radyo sunucusu ya da genç öğrencılerine 'Günü yakala!' öğü- dünü veren ateşli edebiyat öğret- meni gıbi unutuimaz kompozisyon- lanyla se\ıp bem'msediğı. işe ko- medyenlikle başlayıp dramatik rol- lere geçen, anlı şanlı klasik tngiliz aktörleri geleneğini Hollywood'a taşıyanlar kenanından, yıllann oyuncusu Robin YVilliams'ın şöy- le esaslı, oturaklı ve usta ışi oyun- lanndan nicedir yoksun kalmıştık. < Gerçi birkaç ay önce seyrettiğimiz Al Pacino fılmı Insomnia'da da hiç fenadeğildi.) Artık 60h yaşlann olgunluk dö- nemini süren ünlü oyuncunun olan- ca deneyimini, birikimini. yetene- gini bir kez daha gözler önüne se- rip sanki "Eh, ben yine bir döktü- reyim!" dıyerek kamera karşısına geçtığı ve 'Bağımsızların kalesi' Sundance FilmFestivali'nde geçen yıl özel gösterime mazhar olmuş son filmi One Hour Photo, Baskı adıyla bugün bizde de gösterime gi- riyor. Özel bir renkteki saç kesiminden şık giyim kuşamına kadar farkJı bir görünüme bürünmüş Robm Wılli- ams. bir market zincırinın kenar mahalle şubesindeki, oldukça stenl ve yapay döşeli fotoğraf yıkama ve baskı bölümünde yıllardır bir kim- yager titizliğiyle ve 'müşteri eşit- tir velinimet' anlayışıyla çalışan Seymour (Sy) Parrish'ı oynuyor. Özel hayata müdahale Müşterilerine her zaman kibar, nazık, işinde mükemmelivetçi ama biraz tuhafımsı, irkiltici bir yalnız- yaşlı bu Sy. Sevdiklerinin fotoğraf- lannı bir saat sonrasına bıle yetiş- tiriyor istediğinde. Sürekli sevgi-il- gi arayışındaki, fena halde yalnız- lıktan muzdarip Sy'ın ufak ufak ke- çileri kaçırmanın eşiğine geldiği- ne, hikâye aktıkça daha iyi vakıf ol- duğumuz film, başkalannın özel yaşamına girmekte beis görmeyen, sorunlu kahramanımızın trajik portresini başanyla çiziyor gerilim- le kanşık. tşyeriyle ev arasında, nerdeyse tecrit edilmiş bir özel ya- şam süren, hayatta hiç evlenmemiş, hep bir başına yaşamış Sy insanlar- la kuramadığı iletişimi, müşterile- rin (hep hatırlanmak istenen özel ve mutlu anlarını kaydettikleri ve ona yıkayıp karta basması için) ge- tirdikleri aile fotoğraflannda bulu- yor. Hayalinde bu fotoğraflara bir ai- le bireyi (bir amca ya da dayı) ola- rak kendini de dahıl etmesi oyunu, giderek onu özel hayat mahremiye- tine (masumane de olsa) tecavüz e- den, karanlık, takıntılı bir kötü adam müsveddesine dönüştürüyor ve hayal ettiklerini gerçekleştirmek için gittikçe daha çok çabalamaya, uğraşmaya koyuluyor Sy'ımız cid- di ciddi. tşine son verilme nedeni, rahatsız edici, mükemmeliyetçı tavırlarının yanı sıra asıl müşteri fotoğraflann- One Hour Photo / Yönetmen, senaryo: Mark Romanek / Kamera: Jeff Cronenvveth / Müzik: Reinhold Heil, Johnny Klimek / Oyuncular: Robin VVilliams, Connie Nielsen, Michael Vartan, Dylan Smith, Gary Cole, Eriq La Salle / ABD 2002 (Özen Film) dan birer baskı da kendine yapıp ayırması. Evinde biriktirip duvarla- n doldurduğu, her biri kuşkusuz farklı hikâyelere sahip bu fotoğraf- lar aracılığıyla, gizli gızli izledıği en gözde müşterisi Yorkin (bu adın anlamma dikkat) ailesinin (Connie Nielsen, Michael Vartan ve küçük Dylan Smith) hiç de dıştan görün- düğü gibi mutlu olmadığını (Anto- nioni ustanın Blow Up-Cinayeti Gördüm klasiğini anımsatan bir şekilde ve başka filmlere de gön- dermede bulunarak) keşfedince de durumu ıyi niyetli bir ahlakçı ton- ton amca yaklaşımı ve yöntemle- riyle düzeltmeye girişiyor aklınca. Romantik bir tutkuyla kapıldığı Ba- yan Yorkin'in yakışıklı kocasınca aldatılması ona göre hiç de bağış- lanacak bir durum değildir (üstelik Sy'ın gözdeleri listesinde yer alan, önceden mımlediğı bir başka genç, güzel kadınla)... Bizim kaynaklara göre, yaklaşık 20 yıl kadar önce Brian De Pal- ma'nın asistanlığını yaptıktan ve Static (1985) adlı ılk filmını imza- ladıktan sonra rock video dünyası- nın girdaplaruıca yutularak R.E.M., Madonna. Lenny Kravitz'lere çektiği havalı, dinamik kliplerle ta- nınan Mark Romanek' in bunca zaman sonra imkân bularak çektiği bu ikinci filmi basbayağı insanı sa- nyor ürkütücü münzevi portresiyle. Romanek'in hem senaryosunu ya- zdığı hem de yönettiği Baskı, az çok bildik hikâyesine karşın, mesa- feli, özenli üslubu, sembolik renk- leri ve soğuk, zevkli görselliğiyle bizim için gitgide ilginçleşen, çe- şitli sürprizlere gebe, sürpriz bir ba- ğımsız fihn çıktı. Wllllams'ın gövde gösterlsi Gerilim soslu bir karakter incele- mesi ve oyunculuk gösterisi olarak bayağı ilgi çeken film, Yorkin aile- sinin mutluluk balonunu istemeksi- zin patlatan yalnız romantik kahra- manımızın trajik portresini öne çı- kanrken arka planda, yüzyıldan fazla bir süredir hep mutlu anlan- mızı kaydetmeye yarayan 'sekizin- ci sanat fotoğraf hakkında azıcık düşünmemize de yol açıyor. Karanlık ve bulanık, takıntılı yal- nız Sy tiplemesi üstüne yoğunlaşan gerilimin biraz beylik kaçmasını, başanlı görselliğiyle göz alan özen- li anlatımıyla örtbas ediveren yö- netmen Mark Romanek adını bel- leğimize yerleştirmemize neden olan bu film, bir bakıma Bağımsız Fihnler Festivali'nın havasını sür- dürüyor kentimizde. Romanek'le venmli bir işbirliği- ne gırişmiş Robin Wüliams'ınres- men gövde gösterisine dönüşen performansıysa, sonuçta Baskı'yı kaçınlmaz kılıyor alışılmış deyişle. One Hour Photo- Baskı, yeni baş- layan haftanın belki de en iyisi. Nicedir esasb bir filminden yoksun kaldığımız Robin Williams yeni filmi 'Baskı'da eski başanlannı hatırlatan bir kompozisyon çiziyor. Rap riıüziğinin beyaz yıldızı ilk sinema deneyiminde sınıfı geçiyor Eminem işçisınıfı kahramanı Gerçek adı Marshall Bruce Mathers III olan Eminem müzikten sonra şimdi de beyazperdede. 8 Mlle / Yönetmen: Curtis Hanson / Senaryo: Scott Silver / Kamera: Rodrigo Prieto / Müzik: Eminem / Oyuncular: Eminem, Kim Basinger, Brittany Murphy, Mekhi Phrfer / ABD 2002 (UIP) Hamile olduğu yalamnı söyleyen sevgilisinden (Brittany Murphy) ayn- lıp genç dosruyla yaşa- yan, alkole düşkün, geç- kince annesinin (Kim Basinger) ev ola- rak kullandığı varoşlardaki ka- ravana geçici sü- re sığınan, Det- roit'teki otomo- bil fabrikasında işçilik yapmak- tan fırsat bul- dukça düşüp kalktığı zencilerle (saz eşliğinde mani çakışhran bizim âşıklann kahvede atışma- sı gibi) söz düzüp şarkı yanştıran, sahne kor- kusu yaşayan, şaşkın, hırçın, asi beyaz genç Jimmy Smith'in (Eminem) hayatmı yönlendi- recek kritik bir haftasını hikâye edıyor 8 Mil. Bugün gösterime giren film, son dönemde patlayan rap müzikte bayrağı doruğa dikmiş, sivri dilli şarkıcı Emınem'in, ABD'den dünya- ya yayılan ünü ve popülerliğmden kuşkusuz büyük ölçüde yararlanmak için, malum ticaret kaygısıyla tezgâhlanmışa benziyor ilk bakışta. Hip-hop'çu sövgülerinden geçilmiyor Şarkıcının yaşamöyküsünden yola çıkılarak yaratılmış, kurmaca bir karakterin çevresinde gelişen 8 Mil'i, Los Angeles Sırlan'ylabaşan- yı yakalamış Curtis Hanson yönetmiş. Ilk si- nema deneyiminde, hip-hop camiasının tavşan yıldızı, 'yırtmak' için fırsat kollayan, yoksul kesimden bir işçi sınıfı kahramanı rolünde öl- çülü, biçilı oynuyor. Alışılmış Hollyvvood kahplanna mesafeh durmaya çalışan film, Rocky benzeri beylik başan öykülerinin acı-zafer temalanna fazla yaslanmadan, ırkçıhk, sınıf sorunlan gibi top- İumsal konulara da usturupluca değıniyor. Erninem'inkini andıran Jimmy'nin bir hafta- smı anlatan yönetmen Hanson'un filmografi- sine çok bir şey eklemese de ABD'de iyi çalı- şan 8 Mil'in bizde de bir kesim seyirciden il- gi göreceği kesin. Filmde geçen hip-hop'çu sövgülerine de dikkat. İZLEYİCİ ERDAL ATABEK Silah tutkusu nedir, nereden kaynaklanır?Amerikalılann silah tutkusunu araştıran Michael Moore çok il- ginç saptamalar yapıyor. *Bowling for Columbine' filmini çevirirken (Türkçe olarak 'Benim Cici Sila- hım' adı münasip görülmüş) Co- lumbine lisesindeld olaya odaklan- mış. Bu olayda, hsenin iki öğren- cisi evlerinden aldıklan silahlarla ateş ederek yirmi dolaymda öğren- ci ile bir öğretmeni öldürmüşlerdi. Bu olayın hemen arkasmdan Ame- rika'nın Ulusal Silah Birliği'nin orada bir toplantı düzenlediğini bil- miyorduk. Birliğin başkanı olan ünlü aktör Charles Heston, bu olayla kamuoyunda uyanan 'silah- ları kısıtlayalım' kampanyasına karşı çıkıyor, elindeki silahı hava- ya kaldırarak "Bunu benim ancak cesedimin elinden alabilirsiniz" diyerek meydan okuyor, silah yan- daşlannca çılgınlar gibi alkışlam- yordu. Bu görüntünün elinde silah- la Saddam görüntüsüne ne çok benzediği de dikkatlerden kaçmı- yor. Amerika'da bir yılda ateşli si- lahlarla 11 bin kişi ölüyor. Umut Vakfı, Türkiye'de bir yılda ateşli silahlarla ölüm sayısının 3 bin olduğunu açıkhyor. Umut Vak- fı, yıllardır Türkiye'de 'Bireysel Si- lahlanmaya Hayır' kampanyası- nın öncüsü. Vakıf başkanı Nazire Dedeman, sistemli bir çalışma ile bu olguyu gündemde tutuyor. Işte bu film de bu çalışmanın bir par- çası olarak silah tutkusuna ışık tu- tuyor. Ateşli silahlar, insanlann geçmi- şinde korkulanyla, kendini koru- ma güdüleriyle ve saldın amaçla- nyla gelişiyor. Amerika'nm Wes- tern'leri, doğudan başlayıp batıya doğru giden öncülerinın toprağa yerleşmelerinin öyküsü. Batıya gi- dip oralarda bulduklan toprakJan çevirirken, 'burası benim' deme- nin bir parçası da orayı dışardan gelenlere karşı korumak. Onun için de Amerikalı, kendini ve ailesini korumanın asıl görevi olduğunu düşünüyor, silah da bu korumanın bir parçası olarak görülüyor. 'Kutsanan bir araç' Türkiye'de silah tutkusu da köy- lerde başlamıştı. Köylünün kendini ve ailesmi yaban hayvanlanna ve kötü niyetli yabancılara karşı koru- mak amacıyla ünlü 'avtüfeği'.e\in duvanna asılmıştır. Sonra da korku. korunma ve saldın iç içe geçmiş, 'silah', güçlü görünmenin bir sim- gesi sayılmıştır. Ama silah, durdu- ğu yerde durmayan, insanı dürten, "Bak ben buradayım, beni göster, benimle bir şey yap, başkalarına üsrün olduğunu kanıtla" diyen bir gereçtir. Onun için de silah, düğün- lerin, bayramlann kutlama aracı ol- muş, her firsatta çekilip ateşlenerek sahibine üstünJük sağlayan bir sim- ge oknuştur. Bakanlann, milletve- killerinin bıle sünnet düğünlerinde, kendi bölgelerinde aşka gelip silah kullanmalan da ağalık döneminin gösterileridir. Bizim de böyle bir belgeselimiz çok önemli bir çalışma olacaktır. Silah bulunması ile silah kullanı- mı da birbirinden ayn işlerdi. Ame- rika kadar silah bulunan Kanada'da yıllık ateşli silahla ölüm sayısı yü- zün altındadır. Bu gibi örnekler gösteriyorki silah kullanımı 'özen- dirilen ya da soğurulan' bir rutum olabilir. Türkiye, silah kullanmayı özendiren bir kültür geliştirmekte- dir, televizyon dizileri buna örnek- tir, silah kullanan yetkihler buna örnektir, böylece silah 'kutsanan bir araç' olmaktadır. Michael Moore, fihninde önem- li saptamalar yapıyor ama nedenle- rin açıklanmasında pek önemli bir çalışma yapamamış, gene de bu belgeselin toplumun her kesimin- de dikkatle izlenmesi çok yararlı olacaktır. KEDİGOZU VECDİ SAYAR Bugün Sevgililer Günü Bugün, Sevgililer Günü. Dünyanın hangi kö- şesinde olursanız olun, sevgilinizi düşünecek- siniz bugün. Sevgiliniz belki yanıbaşınızda ola- cak, belki uzağınızda. Belki birgül, belki birkar- delen armağan edeceksiniz ona. Uzaktaysanız, onun sesini duymak isteyeceksiniz. Belki kız- gınsınız ona, "barışsak" diye geçecek aklınız- dan. Ya da, "Bir sevgilim bile yok" diye dertle- neceksiniz gün boyu. Ama, ne yaparsanız ya- pın, sevgi hiç aklınızdan çıkmayacak. En azın- dan bir günlüğüne, sevgi hayatınızı tutsak ala- cak... Peki, bugün "kendi" sevgiliniz dışında başka sevgililer de olduğu hiç akhnıza gelecek mi? Mesela, dört duvar ardında yatan bir mahkûm ya da onun sevgilisi yerine koyabilecek misiniz kendinizi ? Ya da, Irak'ta evlenmek için gün sa- yan bir kızın yerine? Onun hayallerini, endişe- lerini paylaşabilecek misiniz? Belki de hayatla- rının son Sevgililer Günü'nü biriikte kutlayacak olan sevgililerin, âşık olacak kadar yaşamaya fırsat bulamayacak küçük çocuklann hayali si- zi rahatsız edecek mi? Keyfinizi kaçırdığımı biliyorum. Ama ne yapa- yım ki bu Sevgililer Günü'nde pembe kalpler değil, savaş uçaklan geçiyor gözümün önün- den. Sevmek, bir tek kişiyle nasıl sınırlanabilir diye sormak istiyorum... "Savaşı ben çıkartmı- yorum ya... benim elimden ne gelir" deyip ken- dimi kandıramıyorum. Ve, şaşmaktan kendimi alamıyorum bunu yapabilenlere. Savaşın "ulu- sal çıkarianmız" adına ne kadar gerekli olduğu- na ilişkin fetvalar düzen anlı şanlı yazarianmızın bugün size nasıl sesleneceklerini adım gibi bi- liyorum: "Unutun dünyada olup bitenlen, hiç ol- mazsa bir günlüğüne. Sanlın sevgilinize." • • • Elbette ihmal etmeyin dostlar, sevdiğinize sa- nlmayı. Ama, dünyaya sırtınızı dönmeden de yapabilirsiniz bunu. Masallara sığınmak yerine, dünyayı degiştirmek için biriikte neler yapabi- leceğinizi düşünebilirsiniz. Inanın, sevginiz da- ha bir güçlenecek... Bugün, sevgilinizle paylaşabileceğiniz sanat etkinliklerinden uzun uzun söz etmek isterdim. örneğin, aşkı, evliliği konu alan filmlerden, tiyat- ro oyunlarından... Sevgilinizle biriikte izlemeni- zi önereceğim pek çok yapıt var. Ilk anda aklı- ma gelenler: Tiyatro Pera'da Nesrin Kazanka- ya'nın sahneye koyduğu Coline Serrau'nun "Bir Çöküşün Güldürüsü" ve Işıl Kasapoğ- lu'nun Istanbul'a kazandırdığı Semaver Kum- panya'da Shakespeare in "On İkinci Ge- ce"si... llki, bir aile ekseninde dünyamızın tra- jikomik'ahvaline dair, ikincisi yüzyıllardır hiç es- kimeyen bir sorunsal, kadın-erkek ilişkisi üstü- ne fantastik serüvenler... Ya da bir film: Zeki Ökten'in insan sıcaklığını her karesinde hisset- tiren, başrollerdeki dört oyuncunun, Tarık Akan, Rutkay Aziz, Okan Bayülgen ve Idil Fı- rat'ın katkılanyla her yaştan seyircinin yüreğin- de iz birakan "Gülüm"... • • • Bugün "Sevgililer Günü" ise, yann da "Küre- sel Eylem Günü". Dünyanın dört bir köşesinde, milyonlarca insan ABD'yi yöneten çirkin politi- kacıların dünyayı sürüklemek istediği savaşa karşı protesto gösterileri düzenleyecek. Türki- ye'de de çeşitli kentlerde sivil inisiyatiflerin dü- zenleyeceği etkinlikler gerçekleşecek. Istanbul- lu banşseverler, yann saat 13'te Kadıköy iske- lesinde buluşacak. Akşam ise dünyanın pek çok kentiyle biriikte "Barış İçin Bir Dakika Ka- ranlık" eylemi başlıyor. Aralannda işçi ve memur konfederasyonlannın, meslek odalannın, sanat örgütlerinin ve her kesimden sivil toplum kuru- luşlannın bulunduğu "Irak'ta Savaşa Hayır Ko- ordinasyonu", savaşa karşı çıkan dünyadaki tüm insanları ortak ve sürekli bir eyleme çağın- yor. Eylem çok basit: Her gece yerel saatle 20.00'de bulunduğumuz yerin, evimizin, işimi- zin, arabamızın ışığını bir dakika süreyle yakıp yakıp söndüreceğiz. Ve aynı anda ıslığımızla, düdüğümüzle, klaksonumuzla, tencere tava- mızla karanlığa ses vereceğiz. "Ben tekbaşıma ne yapabilirim ki?" diye düşünen milyonlarca in- sanın bu duygusunu yenerek eyleme katılması çok önemli. Dünyadaki milyonlarca evin ışığının ateş böcekleri gibi yanıp sönmesi, dünyayı fe- lakete sürüklemek isteyenlere halkın vereceği en anlamlı yanıt olacak. Tüm dünyada YURTTAŞTAN YURTAŞA ya- pılan çağrıda şöyle deniyor: "Bizler; bu savaş- taki her ölümü cinayet sayanlar; düşecek her bombayı vicdanına atılmış hissedecek olanlar, 21. yüzyılı banşın yüzyılı kılmak isteyenler, savaş- sız bir dünyanın mümkün olduğuna inananlar; i- lan ediyoruz ki: Irak'ta savaşa katılan her hükü- meti suçlu sayacağız. Sesimi milyonlann sesine katarak ABD'yi uya- nyorum: IRAK'A DOKUNMA! Kendihükümetimi, Meclisi'mi uyanyorum: BU SUÇA ORTAK OLMA! Savaşı durdurmak konusundaki kararlı isteği- mı göstermek için 15 Şubat Cumartesi günün- den başlayarak, her gece ışığımı bir dakika sü- reyle karartıyorum. Ve tüm dünya vatandaşlan- nı bu savaşı durdurana kadar her gece saat 20.00'de ışıklannı yakıp söndürmeye çağınyo- rum." vecdisayar a yahoo.com BUGUN • AKM'de 19.30'da 'Folklorama (Türk Büyüsü)' adlı iki bölümlü müzüdi gösteri. (0 212 245 16 36) • BABYLON'da 23.00'te 'Kid Loco' konseri. (0 212 292 73 68) • NARDİS'te 22.30da Kürşat andTrio' konseri. (0 212 244 63 2 7) • KEMANCI ALT KAT'ta 21.00'de 'Düş Sokağı Sakinleri' konseri. (0 212 283 75 80) • YUNUS EMRE KÜLTtTR MERKEZt'nde 20.30 da 'Bahar Noktası' adh oyun. (0 212 661 38 95) • KARTALTEPE KÜLTÜR MERKEZt'nde 20.30'da '2. Cadde'nin Mahkûmu' adlı oyun. (0 212 543 73 28)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle