03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET 14ŞUBAT2003CUMA JJ. L J İ \ [email protected] r ğ 1 Gülriz Sururi'nin ikinci anı kitabı 'BirAn Gelir' Doğan Kitap'tan çıktı Yiyatroya adanmış biryaşamZEVTVEPORAL Türk tiyatrosunun ikonasma dönüşmüş bir yüz: GûlrizSımıri'ninyüzü... CemalSüreyasöylemişti: "Gülriz'in gözleri emacık kemiklerinin sarp kayaüklanıun altin- da dcrinleşen iki göl gibi duruyor. Hiç bozulma- yacaJt Yaşadığunız dönem birtakun süngeler- lt areJatılırsa ileride. onunla da anlanlacak," Haldun Tanere göre. Gülriz Sururi "Nota oisa. do olurdu. Renk olsa, nar rengL Kraliçe o\- sa, VefertitL İçld olsa, Fransız şampanyası. Ta- rihi kişi, Hûrrem Suftan™" Ve yine Haİdun Ta- ner'e göre "Kaderini kendi çizdi bu laz. Kara- rmı verdL Gerçekleştirdi. Doğuştan yetenekle- riıe her gün j eni bir şeyler katarak, ta arkalar- dan geldi, Türk tiyatrosunun en önde sanatç»- lan arasında yerini anverdi'' Haldun Taner, Cemal Süreya ve daha nice- leri onun için neler demediler. neler yazmadı- lar ki. . Ama bugün, onun kendi yazdıklannı, anı kutaplannın ikincisini okuyup bitirdiğim- de, içimi dolduran duygulara, düşüncelere bir tanımlama getirmeye çalıştığımda... Sözcükle- ri doğru seçmeliyim dediğimde... Evet, bul- dum... İçimi kaplayan sonsuz bir sevinç, bir mut- luluk... fşte yazının sonunu bekJemeden baştan söy- lüyorum... Yalnızca yakından tanıdığım bir sa- natçının sanatıru tüm bir yaşama, tüm bir ya- şamı sanatın ta kendisine dönüştürmesinin de- ğil: insanın azimle, ınatla, tutkuyla, dirençle, cesaretle. çalışma disipliniyle ama aynı zaman- da duygu ve düş gücüyle, yaşamı çok renkli, çok sesli. çok boyutlu bir şölene çevirmesinin başansıydı, bende bu sevinci, bu mutluluğu yaratan. Kıvrak. akıcı dil Gülnz Sururinin ilk anı kitabı "Küdan İn- ceKihçtanK£skmce"(MilliyetYayınlan 1978). Daha önce okumuştum. Doğan Kitap şimdi hem bu kitabını, birbırinden ilginç fotoğrafla- nn eklenmesiyle, hem de anılann devamı olan ikinci kitabı "Bir AnGeür"i yayımladı. Birin- ci kitap, çocukluğundan 1970'lerin sonlanna dek olan bölümü kapsıyor, ildncisi ise 1980'den günümüze uzanıyor. ülriz Sururi anılannda yalnız kendi tiyatrosunu, kendini anlatmıyor. Çok geniş çevresiyle, dönemin tüm tiyatrolanyla bağlar kurarak ve sanat dünyamızda pek sık rastlanmayan bir kadirbilirlik, hak tanımayla, mesleğe emeği geçenleri yücelterek tiyatro araştırmacılanna da değerli bir malzeme sunuyor. Yaptığı her şeyi iyi yapan ınsanlar vardır. Gülriz Sururi de bunlardan biri. Anılannı, çok kıvrak, akıcı bır dille yazmış. Yalın, dolaysız, doğal, içten... Konuşurgibi yazıyor. Bu dil, iç- tenliğine. samimiyetine okuru da ortak ediyor. Anı yazmak zor iş. Elbet belirli seçımler ge- rektıriyor. Neyi, ne kadar ve nasıl anlatmanın seçimıni yaparken, yaşama karşı oldum olası savunduğu tavn, yani saygıyı ve sevgiyi, bu- rada da elden bırakmamış. Başta kendisine ol- mak üzere (zaten o olmazsa, ötekiler de ol- maz) yakın ve uzak çevresine, içinde yaşadığı topluma, dünyaya, mesleğine. işine, duygu dün- yasına saygı ve sevgisini sürdürüyor. Satır ara- lanndakı okumalarla, her şeyi söylemediğinin bilincindesiniz, ama söylemeyi seçtiği her şe- ye sonuna dek inanıyorsunuz. Sahiciliğinden, gerçekJiğinden kuşku duymuyorsunuz. İki tutku Anılar boyunca bir yaşantı ortaya konuyor. Tiyatroyla var olan, tıyatroyla soluk alıp veren bir yaşantı bu. Her yeni oyunun düşlenmesi, düşünülmesi, hayata geçirilinceye dek geçtiği evTeler, karşı- laşılan maddi manevı güçlülder, sıkıntılar, her oyun çevresinde kurulan ilişkiler ağı, oyun, se- yirciyle iletişim, oyun sonrası tepkiler, eleşti- riler ve bütün bu süreçte sürdürülen hesaplaş- ma... Ancak bu, yabuz tiyatroya ilişkin bir anla- tım değil. Burada yazar Gülriz Surun'nin güç- lü kişiliği baskın çıkıyor. Tiyatroyu yaşamla, yaşamı tiyatroyla bütünlüyor. Biri, ötekini var ediyor. Gülriz Sururi tiyatroyu anlatırken aslın- da yaşamı anlatıyor. Âynca yalnız kendi tiyatrosunu, kendini an- latmıyor Çok geniş çevresiyle, dönemin tüm tiyatrolanyla bağlar kurarak ve sanat dünyamız- da pek sık rastlanmayan bir kadirbilirlik, hak tanımayla, mesleğe emeği geçenleri yücelterek tiyatro araştırmacılanna da değerli bir malze- me sunuyor. Bu anlatımda, güçlü kişiliğinin en hassas, en kınlgan yanlan kadar aydın kişiliği de ortaya çıkıyor. Ödün vermeyen, ilkeleri için direnen, sorumluluklannı üstlenen aydın yurttaş duru- şu... Gülriz Sururi'nin tüm yaşamı tiyatro, tek tut- kusu tiyatro diyebilir miyız? Hayır. Tüm yaşa- mının, tüm tutkusunun odağında bir de Engin var. Engin Cezzar. (Onu tiyatro dünyasından nasıl soyutlayabiliriz ki! Engin Cezzar deyin- ce. bu aralar Mustafa Avloran'ın sahnelediği muhteşem prodüksiyonu, "Ayaktakunı Ara- sında"yı saİan kaçırmayın!) Gülriz Sururi'nin anılannın her anında En- gin var. Çok derinlere kök sahp yeryüzüne tu- tundukça, yepyeni, taptaze filizler açan, cap- canlı, kıpır kıpır bir ilişki... Engin Cezzar'ın deyişiyle "Serçe bflekU, as- lan yürekB'' Gülriz Sururi'nin anılan, düşler, düş kınklıklan, acılar, sevinçler, umutlar, güç- lükJer, güçsüzlükler, duygu ve düşünce dünya- sından damıtılmış bir serüven... Bana, "İyi ki varsuL, iyi ki anılannı yazdm" demek ve teşek- kür etmek düşüyor. OMANTÎKLER ÎÇİN 'ADAGIO PARADISO' Aşk filmlerinin unutulmaz melodileriKüJtür Senisi - Herkesin yaşadığı dönem- deki ruh haliyle örtüşen favori aşk fîlmle- ri vardır. Örneğin romantik komediyi se- venlerin Moons<ruck(Ay Çarpması), Gre- en Card (Yeşil Kart) ya da Breakfast at Tiffany's (Tıffany'de' Kahvaltı) fılmle- rini; izlerken ağlamak isteyenlerinse Tî- tanic, Skepkss In Seatfle (Seatle'da Uy- kusuz Bin). Ghost (Hayalet) ya da Philadelphia'yı tercih etmesi gi- bi... Hiç kuşkusuz romantik fılm- ler alışkanlık yaratırlar; konula- nyla olduklan kadar müzikleriy- le de seyircileri büyüleyip duygu- lann derinliğinde sürüklerler. Işte 'Adagio Paradiso: Romantic Movie Themcs For The Lover in You' adlı al- bümde sinema tarihinin en romantik film müzikleri bir araya getirilmiş. BMG etiketiyle yayımlanan albümde yer alan parçalar şöyle: 'Cinema Paradiso The- me', 'My Heart WiH Go On (Love Theme From Titank)', 'When I Faü in Lo- ve (From Sleepless in Seattle)', 'UnchainedMelodv\ 'Philadelp- hia', 'Scarborough Fair/Cantide', 'Beauty and the Beast', 'As Tune Go- es By', '>İoon River', 'Medlej (Love The- me from Romeo and Juöet, Love Theme fromLaStrada,LaBoheme)',OSoav«Fan- ciulla', 'Musetta's Waltz', 'Concerto in A for Clarinet, K. 622', 'Adagio (La Rondine, Act I)', Chi il bel sogno di Doretta Gianni Schicchi", 'O Mio Babbino Caro', "Adagio Ma Non Troppo', 'Double Concerto in D Minor', 'Lar- go Ma Non Tanto', '\ ariarion X\Tü: Andante Can- tabile', 'Somewhere'. Romantik anlannıza eşlik ede- cek albüm, sevgilüer günü için güzel bir hediye. Gülay Semercioğlu'nun kaduılann günlük yaşamının ve toplum içindeki üretkenUklerinin sorgulandıgı çalışmalan>la Sinan Demirtaş'ın izleyiciyi içine çeken ve gjderek betirsizleşen yol şeritlerine ağırlık veren son işleri 22 Şubat'a dek Bir Galeri'de sergüeniyor. Kadınsı biçimler ve gidilen yollarKültür Servisi - Bir Kültür Sa- nat Merkezı 22 Şubat'a dek Gü- lay Semercioğhı ve Sinan Demir- taş'ın çalışmalannı Bir Galeri'de ağırlıyor. Gülay Semercioğlu, alı- şık olunan minimal çalışmalardan farklı olarak Bir Galeri'deki ser- gıye, "Evet, bu bir kadm sanatçı- nm çahşması n dedirtecek türden or- yantal formlar ve dokular bann- dıran işleriyle katılıyor. Bu çalışmalar duvarda sergilen- melerine karşın heykel özelliği ta- şıyor. Semercioğlu'nun çalışma- lanndaki alüminyum şasiler üze- rine monte edilmiş metal yüzey- ler ve elişi tel örgüler, her ne ka- dar heykelsi bir görüntü sunsa da, yine de bir ressamın elinden çık- mış olduğunu duyumsatıyor. Özellikle kadırdann günlük ya- şamınm ve toplum içindeki üret- kenliklerinin sorgulandıgı çalış- malara ağırlık veren sanatçı, bire- bir yaşayarak ürettiği için çalış- malanndaki enerjinin daha ger- çekçi ve doğrudan ilgili olduğu- nu düşünüyor. Bir Galeri 'nin diğer konugu Si- nan Demirtaş da sergiye son dö- nem çalışmalan ile katılıyor. Ça- lışmalannda serüven, yaşantıstn- da izlerini taşıdığı anlar ve yeni dünyaya nasıl baktığını ifade eden sanatçı, resimlerinde tematik ol- maktan çok kavTamı yahn ve öz olarak ortaya koyuyor. 1996'danbu yana resimlerinde kullandığı yol üngesini, içinde banndırdığı anlam ve insanla ilişkisini düşünerek ha- yata dair bağlantılarla vurguluyor. Kimi resimlerinde izleyiciyi içine çeken ve giderek belirsizleşen yol şeritleri ungeyi oluştururken son işlerinde bu akışa izleyiciyi de da- hil ediyor. (Sergi 22 Şubat 'a kadarBir Ga- lerVde. Tel: 0212 291 28 71) Odu'da SİT alanı kapsamındaki 6 konak hakkında çökme tehlikesi olduğu gerekçesiyle yıkım karan verildi Çürümeye bırakdan tarihî evler yok edfliyor • Ordu Belediyesi, Iışbaşı, Selimiye, \ziziye, ve Zaferi Milli lahallelerindeki her Tiienaz 150yılhk jlan 6 tarihi konağı ikma çalışmalanna Tişladı. ERDOGANERİŞEN ORDU - Ordu'nun Taşbaşı, Selimiye, Aziziye ve Zaferi Milli mahallerinde bulunan ve her biri en az 150 yıllık olan 6 tarihi konak hakkında verilen yıkım karan Ordu Belediyesi tarafrndan uygulanmaya başlandı. Tarihi özellikleri olduğu için SÎT alamnda bulunan ve yıkılması ya da değişiklik yapılmasına izin verilmeyen eski Ordu evlerinden değerlendirilemeyenler kendiliğinden çürümeye başladı. Taşbaşı, Selimiye, Aziziye ve Zafiri Milli mahallelerinde bulunan bu durumdaki 6 tarihi konak hakkında yıkılabilmesi için Trabzon Kültür ve Tabiat varlıklannı Koruma Kurulu'na yapılan başvuru olumlu sonuçlandı. Kurul, Samsun Kültür ve Tabiat VarlıkJarmı Koruma Kurulu'nun da görüşünü ve değerlendirmesini aldıktan sonra söz konusu 6 bina hakkında, tarihi özelliği olmasına karşın yıkılacak durumda olduğu için yaratacağı tehlike nedeniyle yıkım karan verdi. Bu binalardan 150 yıllık Taşbaşı Mahallesi'nde bulunan ve Ziya Gürsoy'a ait 3 katlı tarihi konak Ordu Belediyesi'ne bağlı ekiplerce yıkıldı. Ordu Kültür Müdürü Nihat Türkmen Taşbaşı Mahallesi'nde bulunan bu özellikteki tarihi evlerden üçünün Karlıbel Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı Ergin Karlıbel tarafmdan restore edilerek îkizevler ve San Konak adlarıyla otel, restoran ve sergi salonu olarak rurizme açıldığını belirterek "Aynı özelliği taşıyan birçok ev bugün sahip çıkılıp değerlendirilemediği için vıkılma tehJikeshle karşı karşıya. Bu evlerin > ıkılmadan değerlendirilerek turizme ve geleceğimize taşınabilmesi için oda başkanlan, sivil toplum örgütleri ve işadamlanmızı bu kampanyaya kaülmaya çağuıyorumT YAZIODASI SELtM tLERİ Viski ve Bira (1) Refik Halid'in okuma sanatını daima kışkırtacak romanı Bugünün Saraylısı'nı hatırlayarak uyandım. Nerden aklıma gelmişti? Çözemiyordum. Hava iyice soğumuş. Kar yağıyor. Arka bahçe- lerdeki kuru dallı ağaçlar bembeyaz. Kar öğleden sonra devam ederse, yıkım. Dışarda yapılacak bir sürü iş var. Kar, Istanbul'u durduruyor. Kardan vazgeçtim. Gözümün çapağıyla Bugü- nün Saraylısı'nı anyorum. Uykudan uyanışın bula- nıklığı usul usul siliniyor. Bir rüya görmüştüm; rü- yamda Cihangir'deki ev, evimize gelen ilk viski, dayım Amerika'dan getirmiş... ... Ya da, babama başka bir yerden hediye gel- miş. (Ben o viskiyi bir yerlerde yazmış olmalıyım.) Uzunca, silindir boyunlu, dikdörtgen bir şişe. Dü- şük ayar altın renkli bir sıvı. Vlskiye, 1950 sonrasının yıllannda, o kadar önem veriliyor ki, bu şişe, emektar büfemizin üstünde yıllar yılı duracak, özel bir güne saklanacak. Ade- ta nadide bir biblo. Ikide birde tozu alınıyor, hoh- laya hohlaya camı parlatılıyor. Galiba teyzemle eniştemin nişanlandıklan gün açtl- dı. Annem biletatmıştı; yüzünü buruşturarak, "Tah- takurusu kokuyor" demiş, ikinci yuduma yanaşma- mıştı. Bugünün Sarayiısı, rüyadaki viski yüzünden. Ro- manda, Dolmabahçe Sarayı'ndaki bir bakî uzun uza- dıya betimlenir, dile getirilir: Baloda viski içiliyor muydu? Balo sahnesinden birkaç sayfayı Türk Romanın- dan Altın Sayfalar'a alıntılamıştım. Refik Halid, "DolmabahçeSarayı'nda Amerikan filosu şerefine bir balo veriliyor. 1946 senesi nisa- nının yedisi, pazar gecesi", diyor. Ismet Paşa'lı CHP dönemi, tek parti dönemi. Vis- ki ortalarda görünmüş mü bir yana, Amerikan filo- su Istanbul'da. Istanbul'un yeni zenginleri, karabor- saya düşmüş davetiyeleri ellişer liradan alıp Dol- mabahçe Sarayı'na hücum etmişler. Bando mızıka çalan salonlarda şimdi caz çalı- yor... Amerikalı "zabitler" sıram sıram oturmuşlar, kub- beye, tavanlara, görkemli billuravizeye bakıyortar... Nihayet büfe açılıyor, asıl çağniılaıia karaborsa davetiyeliler büfeye koşuyorlar. O kalabalıkta, yi- yecekleri, içecekleri görebilirsen gör; viski var mı yok mu... 1946 nisanındaki baloyu bırakıyorum. Yeniden ço- cukluğuma dönüyorum: Vlskinin bizdeki efsanesi çocukluğuma rastlar. Varlıklı evlerde, gazinolarda, otellerde yeni yeni boy gösteriyor. Rakıdan daha güzel bir içki olduğu, mezesiz içildiği, çerezle, me- sela tuzlu bademle pek yaraştığı söyleniyor. "Ben alıştım..." diyenler var. "Benseviyorum...", "Beniğreniyorum..."diyen- ler var. Hekimler viski konusunda ikiye aynlıyorlar. Bir öbektekiler, viskinin damaraçıcı olduğu kanısında. Bu öbektekilerden "Amerika görmüşler", Ameri- kalılann uzun ömüriü oluşunu viskiye bağlıyor. Ve viskiyi Amerikancasıyla telaffuz etmeye çalışıyor- lar. viski, damıtık içki mi, mayalı içki mi, tartışılıyor. Neden sonra anlaşılacak ki, karmakarışık bir içki bu: Tahıllann matt durumuna getirilmesi, şekerienme- si bekleniyor. Şekerienmenin ölçülür biçilir kıvamı var. Sonra mayalandınlacak ve sonra damrtılacak; meşe fıçılarda iki üç yıl bekletilecek. Kovboy filmlerinde meşefıçılan, fıçılann kurşun- lanışını, kurşun deliklerinden oluk oluk akan viski- yi görüyoruz. Tabii artık daha bilgiççe izliyoruz. Derken, 'whisky'm\, 'whiskey' mi sorunu patlak veriyor. Viski Amerikan içkisi mi, Ingiliz içkisi mi? Sorunlar birbirini kovalayacak. Takvimde lz Bırakan: "Nerden gelip nereye gittiği belli olmayan bir de- li derviş o..." Nezihe Araz, Aşk Peygamberi, 1985. Edip Akbayram Çoplu'da I Kültür Servisi - Kendine özgü yorumu ve farklı tarzıyla müzik dünyasında yıllardır çizgisini koruyan Edip Akbayram Çorlu'da dinleyicileriyle buluşuyor. Sanatçı, Çorlu Orion Alışvenş Merkezi'ndeki Ada Müzik Kitabevi'nde yann saat 14.00'te 33'üncü albümünü ımzalayacak ve dinleyicileriyle söyleşecek. (Çorlu Ada Müzik: 0282 673 27 73) K Ü L T Ü R İ Ç t Z İ K K Â M İ L M A S A R A C I
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle