Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
12 ŞUBAT 2003 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
17
s
3
Elektroftikposta;cteni2sonıecurnhuriyetcom.1r
- AKF> HırisOyan kulübüne
girmiş...
"Baba. oöul ve kutsal ffifak!"
BMMarmara
Denizi'nde
deprem habercisi
sayılan radon gazı
çıkışı kaynak
yetersizliğinden
araştnlamıyor ya Akif
Kökçe de diyor ki:
"Biraz bekleyin...
Birleşmiş Milletier'in
bütün kaynaklan Irakta
biyolojik ve kimyasal
silahlan araştnp savaş
nedeni bulma
seferberiiğinde. Işleri
bitüğinde gelirier... Yok
gelmezlerse yine kolayı
var, ABD'nin çıkarianna
ters dûşün;
araştrmaya gönüllü
gelirier..."
A
lmanya'nın populer dergılerinden "DerSpe-
igel" haber yapmış... Türkiye'de bile kimse-
nin bilmediği bir yasa ile turistlere tuzak ku-
1 ruluyormuş...Türkiye'denhatıra diye bir ça-
kıl taşını bile ülke dışına çıkarmak insanın başına be-
la olacak bir işmiş... Haber ciddi...
Alman turist Gerald Röhr'ün, deniz kenarında bul-
duğu ve ülkesine götürmek için çantasına koyduğu
taş parçasına, AntaJya Havaaîanı'ndaki gümrük me-
muriarı "bu taş, tarihi bir mermerdir" demiş... Alman
turist, tutuklandığı gibi hapsi boylamış... Gerald Röhr,
50 gün hapis yatmış... 6 bin 250 Euro kefaletle ser-
best bırakılmış. Türkiye'de kimsenin bilmediği yasa-
lar olduğu gibi Almanya'da da kimsenin bilmediği
yasalar olabilir... Ancak dünyanın her ülkesinde ya-
salan bilmemek mazeret değildir ve eğer ortada bir
suç varsa "beri yasayı bilmiyordum" demek suçu or-
tadan kaldırmaz...
Kaldı ki dünyanın her yerinde tarihi eserierin ve
Taş parçasıhatta her türiü kültür ve sanat eserinin bile ülke dışı-
na çıkanlması belli kurallara bağlıdır...
Tabii ki Almanlar, Bergama sunağını ülkelerine gö-
türürken Anadolu'da böyle kurallar yoktu! Herhalde
kendiierini Osmanlı döneminde sanıyorlar...
Ancak haber bu kadarta bitmiyor...
Birtaş parçası yüzünden haksız yere tutuklanan AJ-
man, cezaevinden çıkabilmek için kefalet parası öde-
mek zoaında bırakılmış, ülkesine dönünce de bu pa-
rayı geri alamamış...
Turistler bir de bu yolla soyuluyormuş...
SPD'Iİ milletvekili Frank Hoffmann, Avrupa Birii-
ği'ne girme hayalleri kuran Türkiye'yi turistlere karşı
dürüst davranmaya çağınp haksız şekilde soyguna
uğrayan çok sayıda turistin varlığından söz etmiş...
Türkiye'deki memurtann bu yoldan haksız kazanç el-
de ettiğini öne sürmüş...
Gazetecilerin isteği üzerine ısmarlama demeç ve-
ren türden politikacılar biz de vardır... Hoffmann'a
sormak gerek; kimmiş bu tuzağa düşürülen çok sa-
yıda kişi ve mahkeme sonuçlanmadan sanığa kefa-
let parasının geri ödendiği ülkeler hangileriymiş...
Türkiye'de hangi memurlar bu yoldan para kazanı-
yormuş...
Haber her yönüyle art niyet kokan bir haber...
öyle ki bir yanıyla adı tarihi eser kaçakçılığına ka-
rışmış bir Alman'ı aklamak, öteki yanıyla da Türki-
ye'deki görevlileri profesyonel, yan profesyonel, ama-
tör her türiü tarihi eser kaçakçılanna karşı sindirmek
kokuyor.
Adamlar Türkiye'yi, üçüncü dünyada bir sömürge
ülkesi gibi görüyor... Kaçakçılık sanıklannı bile koru-
maktan utanmıyoriar... Çünkü biz, haklı olsak bile se-
simizi çıkartmıyoruz!
Merak
Geçen
Ramazan'da
açılan ilk ve tek
Türkçe Kuran-ı Kerim
arama motoruna
bugüne dek 2.6 mifyon
kişi başvurmuş...
Internet ortamında
Islam'ın kurallannı
öğrenmek isteyenlerin
en çok merak ettikleri
konular ise cinsellikle
ilgili olmuş... Karşıtığı
en çok aranan
kelimelerden bazılan
şöyle: Seks, oral seks,
ters ilişki, zina, kadın,
evlilik, cünüp,
mastürbasyon...
SESSİZSEDASIZ(')
Yüksek Yerilim Hatta
erdincutkuı î yahoo.com
^Çocukken hep KARDAN ADAM yapıldığını sanırdım.
Büyüyünce KÂRdan ADAM olunduğunu öğrendim!
Başbakan Abdullah Gül'iin diü
Eski CHP milletvekillerinden ve Ata-
türk'ün kurduğu, Kenan Evren'in ka-
pattığı Türk Dil Kurumu'nun üyesi, avu-
kat Rahmi Kumaş Başbakan Abdul-
lah Gül'ün televizyondan yaptığı "Mil-
lete Sesleniş" konuşmasına itiraz edi-
yor:
"Başbakan, televizyonda 'ulusa ses-
leniş' yerine 'mıllete sesleniş' yaptı. 0
zaman 'mil'ete hitabet' deseydi!
Konuşmasında içten, gerçek, paylaş-
mak, savaş, banş, ülke, birteşme, daya-
nışma, bölge, ulusal çıkar, somut, tü-
kenmek, yangın, ülke çıkan gibi söz-
cükteri kullanacağına kendisiyle tutarlı
olmak için samimi, hakikat, taksim et-
mek, harp, sulh, memleket, ittihat, te-
sanüt, mıntıka, milli menfaat, müşah-
has, nihayete ermek, harik, memleket
.1menfaati sözcüklerini kullanmalıy-
dı... Hızını alamayıpdahada ileri gi-
derek bu işin Türkiye Cumhuriye-
ti'nde öncüsü Adnan Menderes gibi
yapıp kendisine başvekil, korkmazsa
sadrazam demeliydı! Başbakan Gül'e
anımsatmak isterim ki dildeki özleşme
akımına kendisinin salladığı bu 'gol', ge-
çersizdir; ofsayttır! Istiyorsa Menderes
gibi yapsın Anayasa dilini değiştirsin.
Nasıl olsa Türk dilini boğazlayan 12 Ey-
lül generalleri Atatürk'ün kalıtını çiğne-
diler; üstelik Bülent Ecevit ve Deniz
Baykal da bu çiğnenişe seyırci kaldılar.
Mustafa Kemal'in egemenlikle ilgili
söylediğine benzeterek söyleyeyim ki,
her kim olursa olsun, bu kişi başbakan
da olsaTürk dilinin özleşme akımı önün-
de yalnızca sürüklenir, eriyip gider."
ÇED KÖŞESİ
OKTAY EKÎNCİ
Siyasetin 'Bayram Kültürü'...
Bu kez Kurban BayramTnı,
siyasetlerini "îslamcr kim-
Iikleriyle bütünleştiren kadro-
ların yönetimi altında kutlu-
yonız...
"Bayram mesajlan" daha
bir dinsel içerikli yayunlandı.
Camilerdeki "bayram namaz-
laruıda" cemaat daha fazlay-
dı. Mahalle delegelerinden,
milletvekillerine kadar hemen
tüm siyasal kadrolar, parti bi-
nalanndaki, belediyelerdeki,
vaüliklerdeki ve hatta sokak-
larda, evlerde, kahvelerdeki
-ba\Tamlaşmalannı" daha
geniş katılımlarla gerçekleş-
tiriyorlar. Türkiye, 2003 yılı-
nın Kurban Bayramı'nı, bir
başka yoğunlukta kutluyor...
Ne var ki bu bayramın
•'inanmış'' siyasetçilerden
kavnaklanan farkını "arife"
güiıJennde göremedik...
Yani, toplumun "bayramı
karşriadgr ve îslam gelenek-
lenne göre de "sevghe, ban-
şa, bağışlamaya ve bağışlan-
maya'" hazırlandığı günler-
de^
Savaj'ın taraftarlan!
Örneğüı, TBMM'dekı "ts-
bncı" partiye kayıtlı millet-
vekillerin bü-
vüt çoğunlu-
|u, îslam âJe-
ninin bu en
büyük "ku-
caÛaşma"
giiıleri önce-
sınde "komşu-
;a saJdınya
destek" karan
drraktan çe-
hrmediler...
attusu ve banşla yoğruhnuş
hr Atatürk politikasını artık
avjnamasalar bile, hiç değil-
se cendi ınançlanna saygılı
CIVD. şu talihsiz Irak'a
AED'nın çıkarlan için planla-
mxı "bombalama haariığuu""
k^'am sonrasına olsun erte-
fcyanediler...
Euna karşın, aynı çıkarcı
3\TŞ hırsuıa, a>Tiı "arifegûn-
Iriıde" karşı çıkanJar ve ül-
bnizin bu suça ortak olma-
SHÎ "ha^ir" diyenler ise TB-
!>[lVdeki "laikliği açıkça sa-
milletvekilleri oldu-
Bu 'inaıunışlar'a onJar da şaşınk
Bağunsızfak
\ıni, Kurban Bayramı'nın
'geeğini" yapmak bile ha-
nrrannın başını türbanla ört-
nerı "insan haklan"ndan sa-
)in[slamcılara değil, gerçek-
ta nsan haklannı "banşı sa-
nMarak" da yaşama geçir-
nel isteyen Cumhuriyetcile-
F^ekkûr'ü de unuttular
t şe böylesi insani duygu-
Ijrcın uzak bir "arife kültii-
ris" yine Kurban Bayramı
öncesinde "Kühür Bakanb-
ğı"nda da tanık olduk...
Daha doğrusu, bu Bakanlı-
ğımızı da yine Islamcı kim-
likleriyle yöneten siyasal üst
yönetimin tutumlannda göz-
ledik...
Bundan önceki Bakanlık
yönetimlerinden "farkh" ol-
duklannı gösterebilmek için,
örneğin BakanJığa hizmet ve-
ren tüm kadrolara bir "bay-
ram kudamasr göndererek,
sevgi, banş ve dostluklann
güçlenmesi, kırgınlıklann ise
terk edilmesi için, senede an-
cak iki kez yaşanabilen bu
değerli günleri gerçekten
"bayrama yakışır'' bir şekil-
de değerlendirebiluierdi...
Ancak, bunu yapmak şöy-
le dursun, ülke düzeyinde ta-
rih, kültür ve doga değerleri-
ni tüm ulus için ve hatta tüm
insanlık için ve elbette ki yi-
ne Kültür Bakanlığı adına ko-
ruma ve yaşatmanın her tür-
iü sıkıntısını ve gerilimini çe-
ken Koruma Kurullanna",
içinde bir teşekkür sözcüğü
bile bulunmayan "görevden
alma yazılan" yağdırdılar...
Kültür Bakanlığı *run, Ku-
rullarda bu zorlu ve "kahırh"
görevlerini
"gönüDfi"
olarak yükle-
nen mimar-
lar, arkeolog-
lar, plancılar
ve sanat ta-
rihçileri, he-
men her ko-
nuşmasmda
"medeniyet-
ten" söz eden Kültür Bakan-
lanndan, iki satır bir bayram
mesajı yerine, "görevinizbit-
ti" yazılan alarak arife gün-
lerini yaşadılar...
Bayrama da bu tebligatlar-
lagirdiler...
Acaba, bu hükümetin hiç
değilse Kültür Bakanı da
" bayram kültürümüzü"
anımsayıp, bu "vefa yoksu-
nu" bildirimlerini gönder-
mek için, şu bayram sonrası-
nı bekleyemez miydi?..
Sözün kısası, iktidardaki
Islamcı politikacılanmız sa-
yesinde, bu bayramda ger-
çekten "bayram'' yapanlar, I-
rak'a saldırmak için Türki-
ye'yi kullanmak isteyen
ABD yönetimi ile tarihsel ve
doğal sit alanlannı imar ran-
tı beklentilerine açmak iste-
yen arsa ve arazi spekülatör-
leri oldular...
Kurbanlık koçlar ise her za-
manki gibi olandan bitenden
habersiz, yine "sevap" uğru-
na bıçaklann altına yattılar...
Oekinci(<j cumhuriyetcom.tr
KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicakia turk.net
/ı£k dvrvrmmoija Zfit*.
ÇtZGtLİK KÂMtL MASARACl
s&
HARBt SEMİHPOROY semthporoy(âyahoo.com
TARtHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 12 Şubat
CENAP ŞAUABETrfN
'TE BU6ÛH, ÜUÜJ O2W CENAP ŞAHABETriU, BBYİU KAHA-
MASIUPAN 6* YAŞIUDA ÖLOÛ. 6£NÇLİĞtKlOe BİR Scİ#£ H£-
KİMLİK YAPMIŞ OtAAI CEMAP $AHA8E7TİH', SU AHADA
SERVET-İ FÛNUN PEeGİSİNPE ÇAUŞUAYA KOYULMU
KISA ZAMAMOA, TEVFJK. F/KXEr VE HALİTJZnM /J. _
ISET-İ FÛNUN Et>E8İYATl'NIN ÛÇ TSAGlLC/S/tJPeN Bİgİ
SAYIlMtfn. PER0/NİU KAfHNAAAStyiA ePBB/YATÖe-
dETMENLİĞİfJE BAÇLAMIÇ, SU A&APA AU KEMAL'İU
PEYAM-f SABAH GAZETESİNOe ÇAUÇMfÇTI. KUVAYI MİUİ-
Y£'veJC4gŞI 7XVtg TAKINAU CeuAP ŞAUABEÎTtN, S0NRA
Hfl-mSlUl AUlAYtP ONIARI OBSTBtCLEUİÇTİ. OMUN ÖNEMİ,
"" Ü SeMB ÖÜPeN O
3Ö£7EetLeS/U'e. "SAHATSAfilATİÇİNPİR*
YŞ UY6UN, YAPMA V£ SfÇ/MO Bİ/S ŞfİR
JHNLAY/ÇI OLAU OZAH.AIZUZ VE2HİHİ UAHIŞrt
İLAN
TC
CEYHAN ÎŞ MAHKEMESt'NDEN
Sayı: 2002/31
Davacı SSK Genel Müdürlügü veküi tarafuıdan davalı Ahmet Çiçek vs. aleyhine mahkememizde açılan r. tazminat davasında ara ka-
ran gereğine;
Davahlar Refık Alsancak ve Ahmet Çiçek'in adresleri yapılan tûm araştırmalara rağmen bulunamamış olduğundan davalılann dunı^-
ma günü olan 19.3.2003 günü saat 10.15'de duruşmaya gelmeleri beyanda bulunmalan veya kendilenni bir vekille temsil ettirmeleri
aksi takdirde yargılamaya devam edileceği ilan olunur. 30.1.2003 Basın: 5795
PANO
DENÎZ KAVUKÇUOGLU
Bir Bayram Anısı
Engin, o ürkek bakışlı hayvancağızı apartmanı-
mızın kapısında gördüğü an ağlamaya başlamıştı...
Benden dört yaş küçük olan kardeşim, bir ağlama-
ya başladı mı durmak bilmeyen sulu gözlü bir ço-
cuktu... Babamın, karşısında "salya sümük bir ev-
lat" gömreye "ia/iamAnû/'edemediğınibildiğimden
koyun apartmanın taş merdivenlerinden avluya in-
dirilirken ağabeylik otoritemi kullanarak onu yuka-
nya, eve yollayıp yan yolda babamlara yetişmiştim.
Kendisini çekiştiren, itip kakan karşı apartmanın ka-
pıcısı Recep Efendi'nin pençelerinden kurtulmak
isterken basamaklarcla bir iki kez tökezleyen hay-
vancık, yaşamının son dört gününü geçıreceği top-
rak zeminli avluya çıkınca rahatlar gibi olmuş, kesik
kesik melemeye başlamıştı.
Babam, kendısine rtayvanın bakımıyla ilgili birta-
kım önerilerde bulunup gittikten sonra Recep Efen-
di kafasıyla koyunu işaret edip bana, "Çok et çıkar
bundan.." demişti, "beslenince daha da etlene-
cek..." Göze alınması gereken ne varsa göze alıp
o zavallı hayvancığı kurtarmaya işte 0 anda karar
vermiştim. Hemen yukan fıriayıp karanmı gözpınar-
lan kurumaya yüz tutan Engin'e bildirdigimde, tep-
kisi beklediğim gibi olmuş, bu kez de sevınçten ağ-
lamaya başlamıştı. Hıçkıra hıçkıra ağlıyor, iki hıçkı-
nk arasında da, 7 yaşının çocuk saflığıyla, "Hemen
kurtaralım, abi.." diye yalvanyordu. Cihangir'in or-
tasındaki bir apartman avlusundan kurbanlık ko-
yun kurtarmanın pek kolay bir iş olmadığını anlata-
bilmek için iki saarten fazla dil dökmüştüm karde-
şime.
Hava karannca çocuklann sokağa çıkmalannın
"iyi bir şey olmadığı" inancının egemen olduğu bir
evde yaşadığımızdan "operasyon" da gün ortasın-
da gerçekleşecekti. 0 halde planımızı annemizi, ba-
bamızı, onlardan da önemlisi gözünü et ve bahşiş
hırsı bürümüş Recep Efendi'yi "uyvtmak üzerine"
kurmak zorundaydık. Apartman komşulanmızdan
yana korkumuz yoktu. Çünkü koyuncuk yalnızca
yerfi yersiz melemeleri yüzünden değil, özelikle pis-
lediği avluya açılan mutfak pencerelerinden gelen
sidik ve kaka kokulan nedenıyle daha ikinci günün
sabahından itibaren onlann gözünde bir "antipati
odağı "na dönüşmüş, koyuna karşı apartmanda bir
"husumet cephesi" olusmuştu.
""Din", "iman", "töre", "gelenek"gibi nedenler-
den kimse ağzını açmıyor, ama içten içe herkes za-
vallı hayvancığa karşı gözle görülür bir öfke duyu-
yordu. Kısacası "operasyonumuz"a tanık olacak
komşulanmız değil bizi ele vermek, bize yardım bi-
le edebilirlerdi. Bayramdan iki gün önce annemle
babamın Beyoğlu'na alışverişe gitmelerini, Recep
Efendi'nin de ortada görünmemesini fırsat bilip bi-
zimle aynı sokakta oturan ve o zamanlar en yakın
arkadaşım olan Orhan'ın da yardımıyla hayvanca-
ğızı merdivenlerden çıkarmaya çalışırken "Ne olu-
yor" diye dışan fırlayan alt kat komşumuzun öğüt
ve itelemeleriyle bize "filli" destek vermesine hiç şa-
şırmamıştık...
Üç çocuk, koyunu Taksim-Harbiye-Şişli üzerin-
den 0 zamanlar dut ağaçlarıyla kaplı büyük bir kır-
lık olan Mecıdiyeköyü'ne götürmemız üç saatimizi
almıştı. Kafamızdaki plana göre koyunu, babamtn
Mecidiyeköyü'nün alt taraflanndaki çayırlığın orta-
sında tek katlı küçük bir evde eşiyte birlikte yaşa-
yan eski bir arkadaşına bırakacaktık. Mehmet Am-
ca bizi karşısında bir koyunla görijnce önce çok şa-
şırmış, fakat anlattıklanmızı dinledikten sonra herza-
manki güleryüzünü takınıp davranışımızı pek onay-
lamasa da bizi ele vermeyeceğinı, diledigimiz za-
man da gidip koyunumuzu görebileceğimizi söyte-
mişti. Içimizde korku ile sevincin birbiriyle harman-
landığı karmaşık duygularia dönmüştük evimize...
Kapıyı annemiz açmış, "Bizi çok merakta bırak-
tınız.." dedikten sonra başıyla salonun kapısını gös-
terip "Babanız içeride sizi bekliyor.." diye eklemiş-
ti. 0 anda dizlerimin titrediğini, başımın döndüğü-
nü, kardeşimin birden ağlamaya başladığını bugün-
müş gibi anımsıyorum. Fakat korktuğumuz gelme-
mişti başımıza... Babamız bize hiçbir şey sormamış,
bizi azarlamamış, yalnızca "Eğer kafanızdan ge-
çenleri bize söyleseydiniz, birlikte bir yol bulur-
duk.." demekle yetinmişti. Annemiz de babamız da
inançlı insanlardı, ama o bayramdan sonra kurban
kesilmedi evimizde...
Mutlu, sağlıklı, banş dolu nice bayramlar geçir-
meniz dileğiyte...
(e-posta: dkavukcuoglu@superonline.com)
(Faks:0212-234 68 73)
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4 5
1 2 3 4 5 6 7 8
SOLDANSAĞA:
1/Eniyi, kat- 1
merli. 2/ Zi-
hince ve be- *
dence ortaya 3
konan çaba...
Ağırlama. 3/
Uzun süreli
uçuşlarda vü-
cudun saat
farkınauyum
sağlayama-
ması nede-
niyle oluşan rahat-
sızlık... Çemberin
çevresinin çapuıa
oranıru gösteren sa-
yı. 4/ Satrançta bir
taş... Samsun'un bir
ilçesi. 5/ Çözümle-
me. 61 Hz. Muham-
med'in kutsal savaş-
lanndan biri... Kü-
çük mağara. 7/Kas- 9
tamonu'nun bir ilçesi... Bir renk. 8/ tskambilde
koz... Zekâ geriliğinin ileri şekli. 91 Bir büyük
yetke sahibini perde arkasından yöneten kimse.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/Bir yeri daha önce görmüşlük ya da bir olaya da-
ha önce tanık olmuşluk duygusu... "Behiç —":
Karikatürcümüz. 2/E)oğanınneden olduğu yikun...
Yanılgı. 3/Kısa yazı... Alönın, simgesini aldığı La-
tince adı. 4/Avrupa'da bir ülke. 5/Kanşık renkli...
Meyve kurusu. 6/Ruanda'nın başkenti... Yapısuıa
girdigı sözcüğe "iki, çift" anlamı katan yabancı
önek. II "Elifım noktaiandı / — derdim çokçalan-
dı" (Türkü)... Küçük bakraç. 8/Bir avuç dolusu...
Yapmacıklı davranış. 9/Bir işteki engelleri yenme
karan... Dünyanın en hızlı koşan canlısı olan yır-
"cıhayvan.