02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 ARALIK 2003 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA J\_ U JL J. LJ J \ kultur(5 cumhuriyet.com.tr 15 21. Dünya Felsefe Kongresi 10-17 Ağustos tarihleti arasında Türkiye'deyapıldı İstanbul felsefenin başkenti 2003TE CIKAN FELSEFE KITAPLARI Zeynep Davran, Betül Çotuksökeır, foanna Kuçuradi ve Yusuf Örnek kongredeki oturumlardan birinde. Kültür Servisi - Felsefe alanında 2003'ün bizim ıçin en önemli olayı hiç kuşkusuz 21. Dünya Felsefe Kongresi'nin 10-17 Ağustos tarih- leri arasında Istanbul'da yapılmasıy- dı. Uluslararası Felsefe Kuruluşlan Federasyonu'nca (FISP) düzenlenen, başkanlığmı Prof. Dr. İoanna Kuçu- radi nın yaptığı kongrenin ana tema- sı 'Felsefe Dünya Sorunlanyla Yüz- leşiyor'du. Kongrenin ev sahipliğini Türkiye Felsefe Kurumu yaptı. Kongrenin öncekilerden aynlan bir özelliği ilk kez üniversite öğrencile- rinin bildiri sunduğu uluslararası dü- zeyde orurumlar yapılması ıse; bir başka önemli özelhğı de ilk kez bir fe- derasyon başkanının ülkesınde dü- zenlenen kongre olmasıydı. Ana sponsorluğunu Dışışleri Tanıt- ma Fonu'nun üstlendiği kongre Ku- rul Oturumları ve Sempozyum, Davetli Oturumları, Yuvarlak Ma- sa, Uluslararası Cemiyet Buluşma- ları ana başlıklan altında yapıldı. Kongreye katılan felsefeciler 21. yüzyılın başında felsefe ve insanlık olarak nerede duruyoruz, özellikle de ABD'nin gücüne dayanarak uluslara- rası hukuku hıçe saymasına ve küre- sel kural koyuculuğa soyunmasına felsefeciler nasıl bakıyor gibi sorula- ra yanıt aradılar. Kongreye 85 ülkeden yaklaşık 2000 felsefeci katıldı ve yaklaşık 1100 bildın okundu. Kongreye dün- yaca ünlü Jürgen Habermas, Peter Singer, Prof. Alan Gewirth, Pierre Sane, Şeyla Benhabib, Mahmoud Asadi, Simon Glynn, Michael Pendlebury, Agnes Heller, Victoria Camp, Rene Girard, Jelio Jelev gi- bi felsefecilerin yanı sıra Prof. Dr. lo- anna Kuçuradi, Prof. Zeynep Dav- ran, Prof. Dr. Betül Çotuksöken. Doç. Yusuf Örnek, Arslan Kaynar- dağ, Prof. Dr. Önay Sözer, Prof. Dr. Gürol Irzık, Tüten Anğ, Ali Kara- tay ve Harun Tepe gibi felsefecile- rimiz katıldı. FISP Başkanı Kuçuradi kongrede görevini Danimarkalı felsefeci Peter Kemp'e devrederken Uluslararası Felsefe Kuruluşlan Federasyonu'nun yeni yönetim kuruluna ülkemizden Prof. Dr. Betül Çotuksöken ile Prof. Dr. Gürol Irzık da seçildi. Kongreye protesto gölgesl 21. Dünya Felsefe Kongresi'nin son gününde Prof. Dr. ioanna Kuçu- radi'nin konuşması sırasında iki kişi 'Tecridi kaldırın, ölümleri durdu- run' yazılı pankart açarak slogan at- tı. Kendilerini Tutuklu ve Hükümlü Yakınlan Derneğı (TAYAD) üyesi olarak tanıtan kişiler görevliler tara- fından salonda dışanya çıkanldılar. Sempozyuma Çin adına katılan Dan- niel Smith de buna tepki göstererek, durumu antidemokratik müdahale olarak nitelendirince korumalar tara- fından salondan çıkanldı. Cdkberk odülü Romanya nın 21. Dünya Felsefe Kongresi kapsa- mında verilen Macit Gökberk Felse- fe Ödülü'ne Romanyah felsefeci Anna Maria Pascal'ın 'Özgürlü- ğün Ağırlığı: Devrim Sonrası Bir Toplumda Etik Pragmati/m" baş- hklı denemesi değer görüldü. Felsefe Ollmplyatı Yedinci Türkiye Felsefe Olimpi- yatı 9 Mart'ta Ankara, Antalya, istan- bul, Izmir, Samsun, Tarsus, Urfa ve Van'da aynı anda yapıldı. Olimpiya- ta yurt çapında 282 öğrenci katıldı. Aynca, Istanbul'da Türkiye Felse- fe Kurumu Prof. Macit Gökberk anısına felsefe tarihı ve sorunlan baş- lıklı bir seminerdüzenledi. Bunun ya- nı sıra Muğla ve Antalya'da da ko- nuyla ilgili semınerler yapıldı. * Antalya Büyükşehir Be- lediyesi ve Türkiye Felsefe Kurumu: Nuran Direk'ten 'Cumhuriyet Döneminde Türkiye'de Felsefe / Lise Öğrencileri Felsefe Sem- pozyumu'. * Asa Yayıncıhk: Sevgi lyi'nin 'Martin Heideg- ger'de tnsan Sorunu' adlı yapıtı. * Ayraç Yayınlan: Cemal Güzel'in 'Silinen Yüzler Karşısında Terör' adlı yapı- tı. * Bulut Yayınlan: Afşar Timuçin'in 'Ozgür Promet- heus', 'Felsefe Bir Sevinç- tir', 'Aşkın Diyalektiği' (yeni baskı), 'Ölesiye Sev- mek'; Sinan Özbek'in 'îdeolojik Kurumlar' (yeni baskı), 'Isyankâr Ruh' ve 'Irk- çılık' adlı ya- pıtlan. * Etik Yayınlan: 'Felsefe Ansiklo- pedisi 1' (Editör: Ahmet Cevizci) * Gelenek Yayın- lan: Claude At- taftan 'tbn Arabi'. * Harran Kaymakamlığı Kültür Yayınlan: 'tlk' (Edı- törZuhal Karahan Kara) * Imge Kitabevi: Harun Tepe'den 'Doğruluk ya da Hakikat' * Insancıl Yayınlan: Ömer Naci Soykan'ın 'Türki- ye'den Felsefe Manzaralan 1, 2, 3', 'Gönülden Dile Öz Sözfer'; Nilüfer Öndin'in 'Biçim Sorunu' ve 'Cum- huriyet'in Kültür Politika- sı ve Sanat' adlı yapıtlan. * Iş Bankası Kültür Yayın- lan: Sören Kierkegaard'dan 'Kaygı Kavramı' ve 'Ironi Kavramı'. * Kitabıyat Yayınlan: Mar- TURKIYf'DfN FELSFFE MANZARALARI 2 tin Buber'in 'Ben ve Sen' adlı yapıtı. * Klasik Yayınlan: Mah- mut Kaya'nın 'îslam Filo- zoflanndan Felsefe Metin- leri' adlı yapıtı. * Koç Kitaphğı: Selahat- tin Hilav'dan '100 Soruda Felsefe'. * Kültür Bakanlığı Yayınla- n: Aslan Kaynardağ'dan 'Türkiye'de Cumhuriyet Döneminde Felsefe'. * Metis Yayınlan: Zeynep Direk'ten 'Dünyanın Teni', Emanuel LevinaFtan 'Son- suza Tanıklık'. * Paradigma: Solmaz Zel- yut'un 'Spinoza', Kasım Küçükalp'in 'Nietze ve Post Moder- nizm' adlı yapıtlan. * Say Ya- yınlan: Ni- etzsche 'Bü- tün Yapıtla- n' dizisinden 'Ahlakın Soykütüğü Üzerine', 'Dionysos Dithyramboslan', 'Eğitimci Olarak Schopenhauer', "Ecce Homo', 'İn- sanca Pek İnsanca', 'tyinin ve Kötünün Ötesin- de', 'Müziğin Ruhundan Tragedyanın Doğuşu', 'Öğ- retim Kurumlannuzın Ge- leceği', 'Richard VV'agner Bayreuth'da', 'Şen Bi- lim'(şiirler), 'Tan Kızıllığı', 'Tarihin Yaşam İçin Yaran ve Yararsızlığı Üzerine' ve 'Yazılmamış Beş Kitap İçin Beş Önsöz'; Karl Jaspers'in 'Felsefe Nedir?'; J. P. Sart- re'ın 'Varoluşçuluk', Kant'ın 'Pratik Usun Eleş- tirisi' adlı yapıtlan. _* Yapı Kredi Yayınlan: 'Ünlü Filozoflann Yaşam- ları ve Öğretileri / Dioge- nes' ve Selahartin Hilav'dan 'Felsefe Yazılan'. Ömrümüzün mayın tarlasındayolculuk AYŞE EMEL MESCt "Karın üstünde ay doğdu. Geniş bir o- va gibi uzanan yayvan vadide. küçük te- pelerin ince karını tozutan rüzgâr ve uzaklarda yalnızca hafıf hışırhları işitilen kuru ağaçlar dondu." Onat Kutlar'ın 'ts- hak' adlı öyküsü insanın imgelemindeki resmi ve ruhundaki atmosferi belirleyen bu iki cümleyle başlar. Öykünün iki kahrama- nının, Çiftçi ile Şapkalfnın diyaloglan ara- sına serpiştirilen 'atmosfer cümleleri' kar- lar içindeki ovayı çok ağır, sonu gelmez bir hareketle dolaşan kamerayı ve fondaki do- ğal efektleri andınr. ishak ve öykünün slirl Çiftçi ile Şapkalı'ya gecenin bir vakti, 'ağacın koyu bedenine sessiz bir gölge' gi- bi inen bir kuş katılrr: Ishak. Ishak gerçek bir kuş mudur, bir görü mü, yoksa ağacın dalı- na sıkışmış bir taş mı? "Tuhaf bir yaratık- tır bu İshak. Yıllardır bir işi var. Aylı ge- celerde ağaca konup yeryüzünü gözetler. (...) Hep bu garip gözleri. O iki parıltı, sarsıntısız görünen hayatımızın gizli bir köşesinde karanlık iki iğne deliğidir." Bir 'anlam piresi' gibi uzak yerlere atlayan îs- hak'ın peşine düşen okuyucu, öyküdeki iz- düşümü olan 'Şapkalı Adam'ın peşinden merakına yenilerek altında geçmişin yattığı rivayet edilen tümseğe kulağını dayar ve yok olup gitmiş efsane halkın sesini duymaya, öykünün şifrelerini çözüp anlamını keşfet- meye çalışır. Fazla ısrarcı davranırsa şayet, •öbür yana sonsuz bir görüntü evreni' ile- ten Ishak'm muzip gözlerinin gerisine giz- lenmiş ÇiftçiyYazar'a avlanır, 'yazma ritü- eli'nin 'kurban'ı oluverir. Stalker: İz Sürücü Andrey Tarkovski'nin 'Stalker' (Iz Sü- rücü) adlı filmini seyrettikten sonra, sevgi- li Onat'ın bende çok derin iz bırakmış bu öy- küsünü okudum yeniden. 'Stalker' insanı atmosferiyle, zaman duy- gusuyla sanp sarmalayan bir film. lyi şiir na- sıl dizelerine sıralanmış sözcüklerin çok öte- sinde bir yerlere götürürse bizi, 'Stalker' .ndrey Tarkovski'nin 'Stalker' (Iz Sürücü) adlı filmini seyrettikten sonra, sevgili Onat Kutlar'ın bende çok derin iz bırakmış 'Ishak' adlı öyküsünü okudum yeniden. Sanatın büyülü bölgesini bu iki usta yaratıcıyla birlikte var etmenin, bu yolculuğa onlarla birlikte çıkmanın keyfini yaşadım bir an. Sonra hüzün çöktü üstüme. Hüzün, öfkeye, isyana dönüştü... da diyaloglannın, hikâyesinin, simge yükü- nün çok ötesinde bir evrenin kapılannı ara- lıyor ruhumuzda. Filmin ilk karelenndeki aralık kapılar bunun habercisi sanki. Dünya üzerinde herhangi bir yer... Bir gün nedendir bilinmez, mucizevi bir 'bölge' olu- şuyorburada. Oraya gönderilen askerler ge- ri gelmiyor. Iktidar bölgeyi bir tehlike ola- rak algılayıp etrafını dikenli tellerle çeviri- yor. Sadece iz sürücüler, kaçak yollardan bölgeye girip çıkabiliyor, isteyenleri ücret karşılığı götürüyorlar oraya. Bölgenin en çe- kici (veya en ürkütücü) yanı, tam ortasında- ki Dilek Odası. Oraya ulaşabilirseniz gön- lünüzün en derinindeki dilekler gerçek olu- yor. Filmin akışı içinde giderek bir efsane- nin, anlatılarla var edilmiş bir dünyanın içi- ne sürüklendiğinizi hissediyorsunuz. 'ts- hak'taki o büyülü tümsek gibi kendine çek- meye başhyor sizi Dilek Odası. Iz Sürü- cü'nün 'müşterileri' olan Yazar ve Profe- sör'ün peşine düşüyorsunuz bu yolculukta. Bir yolculuk şllrl Evet. tam bir yolculuk filmi 'Stalker', a- ma ınisyatik türde, sırra-erdirici bir yolcu- luk bu. Iz Sürücü ise -tıpkı şamanlar gibi- imgelem coğrafyasının kâşifi. Şamanlann gökyüzü ve yeraltı yolculuklannın anlatıla- n nasıl halk edebiyatının köklerini oluşrur- muşsa, iz sürücü de bölgeyi sanki anlatarak var ediyor. Tarkovski'nin Don Kişot'a veya Prens Mişkin'e benzettiği 'Stalker', yarattı- ğı ütopya ile insanlan siyah^eyaz dünyala- nndan bölgenin renklı dünyasına götüren, siyah/beyazlığa direnen bir idealıst. 'Ger- çek' dünyadaki savaşlann ezeli'ebedi mağ- lubu. Çünkü vanlacak sonuçtan çok yürünen yolla ilgilenen, vanlacak menzilin değil yol- culuğun kendisinin kalıcı olduğunu bilen bir yol açıcı. Insan varoluşunun anlamsızlaştı- nlmasına direnişin öyküsü aslında 'Stal- ker'. Daha doğrusu şiiri... Evet, öyküden veya romandan çok şiire yakın bir film bu. Çünkü bize konuşmalan ve kurgusuyla ol- duğ^ı kadar, simgeleri, görüntüleri ve onla- ra içkin zaman duygusuyla, bunlann topla- mından oluşan ve bu toplamı aşan armosfe- riyle sesleniyor. Kullandığı her objeyi hem en somut gerçekliği içinde, hem de uyandı- rabileceği tüm gizli, potansiyel çağnşımla- nyla birlikte var ediyor. Yıkık dökük, viran bir köprünün kemerleri altından akan sel su- lannın önünde geleceğe kaygıyla bakan in- san yüzleri; Yazar'ın ardından korkarak adım attığımız o karanlık Tünel ve ucunda- ki ışık; kapalı bir mekâna çöl maketi gibi yı- ğılmış kumlann arasında yüz yüze kalıver- diğimiz ömrümüzün mayın tarlası... Filmi seyrettikten sonra 'tshak'ı yeniden okurken Onat'ın öyküsündeki o büyülü tüm- seğe kulağımı dayasam, sanki iz sürücü'nün, Yazar'ın ve Profesör'ün seslerini duyacak- mışım gibi geldi bana. Sanatın büyülü böl- gesini Andrey Tarkovski ve Onat Kutlar gi- bi iki usta yaratıcıyla birlikte var etmenin, bu yolculuğa onlarla birlikte çıkmanın key- fini yaşadım bir an. Sonra hüzün çöktü üs- tüme. 'tshak'taki "Bu felaketler, bu gö- rünmeyen nehir nice zaman yakınımız- dan gürültüyle geçti. Kimse duymadı onu" cümleleri başka anlamlar yüklendi. Gırtlağımda düğümlendi hüzün, öfkeye, is- yana dönüştü. 30 Aralık 1994'ü düşündüm; "Altımda geçmişin atı / omuzlarımda / saçlarının uzun yıllar ördüğü kaftan / ka- rardı / sanırım dönmeyeceğim / sislere gö- müldü çoktan eski günlerin / bulanık / ta- pınağı" diyen Onat'ı, Yasemin Cebeno- yan'ı, Kerem Yılmazer'i, Sıvas'ı, hayatı- mıza düşen bombalan düşündüm, ağladım, ağladun, ağladun... Zorbanın unutulmaz oyuncularındandı tngiliz sahne ve gösteri sanatçısı, sinema oyun- cusu Bates, 'Zorba', 'Kiev"deki Adam' filmle- ri ile dünya çapında tanınmıştı. SirAlan Bates öldü Kültür Servisi - Ingıliz sahne ve gösteri sanatçı- sı Sir Alan Bates' in yakalandığı kanser hastahğı- na dün yenik düştüğü açıklandı. Bağlı olduğu ajans- tan yapılan açıklamada, 69 yaşındaki Bates'in kan- serle uzun süredır mücadele ettıği, ancak dün Lond- ra'da öldüğü bildirildi. Müzisyen bir aileden gelen ünlü oyuncu, Krali- yet Güzel Sanatlar Akademısı'nde eğitim gördük- ten sonra ilk kez 1955'te sahnelerle tanıştı. Bir yıl sonra Micheal McCarty'nin komedi filmi 'It's ne- ver too late'deki Kral Lear rolüyle ilk olarak be- yazperdede göründü. 1960'da gece kulüplennin sahne arkasmı konu alan Tony Richardson'ın 'The Entertainer' fılminde Sir Laurence Olivier ile ay- nı sahneyi paylaşan Bates, 1964'te Michel Caco- yannis'in 'Zorba The Greek' ve özellikle Ekim DevTİmı sırasında teca\üz etmekle suçlanan bir ya- hudinin öyküsünü konu alan John Frankenhe- imer'in 'The Fixer' filmlennde rol aldı. Ödûllerle dolu bir sanat yaşamı 'The Fixer' filmiyle 1969'da en iyi erkek oyuncu dalında Oscar'a aday gösterilen Bates, bir yıl son- raysa Ken Russel'ın 'VVomen in Love' filmmdeki rolüyle tngiliz Akademi Ödülleri'nde en iyi erkek oyuncu ödülüne değer görüldü. 'Fortune's Fool' ile geçen yıl en iyi erkek oyuncu dalında ödül alan Ba- tes, 'Georgy Girl' filmlennde de rol almıştı. tngi- liz yazar John Osborne'un 'Look Back in Anger' oyunundaki rolüyle dikkatleri üzerine çeken, Ha- rold Pinter'ın 'Caretaker' adlı oyunu ve filmiyle yıldızı parlayan Bates, 2001de 'Gosford Park'ta baş kâhya Mr. Jennings'ı canlandırmış, geçen yıl da 'The Sum of All Fears'de Amerikalı aktör Ben Affleck ile birlikte rol almıştı. Ingiltere'de geçen yıl sonunda kendısine şövalye unvanı verilen Bates'in oğlu Tristan, 1990'da 19'ununda geçirdiği astım krizi sonucu yaşamını yitirmiş, eşi aktris Victoria Ford da 1992'de hayatını kaybetmişri. Türkolog Adreas Tietze 9 yi yitirdik Kültür Servisi - Uzun yıllardır Türk di- li üzerine çalışan 'Türk dilinin en önemli ya- bancı uzmanı' olarak bilinen Avıısturyalı Türkolog Andreas Ti- etze, geçirdiği beyin ka- naması sonucu hayatını kaybetti. Vefatından ön- ce son olarak Türkçenin en kapsamh etımoloji sözlüğü 'Tarihi ve Eti- molojikTürkiye Türk- çesi Lugatı'nı tamam- lamaya çalışan ve eserin ilk cildi Simurg Kitabe- vi'nce yayımlanan Tiet- ze, 1914'te Viyana'da dünyaya gelmişti. As- len tarih öğrenimi gör- mesine rağmen Balkan dillerine ilgi duyan ve Türkiye'ye gelerek İs- tanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde Almanca ve Ingilizce derslervermişti. 1948'te Behçet Necatigil'le bir- likte Rilke'nin 'Malte Laurids Brigge IS'otla- n'nı dilimize kazandır- dı Hellmut Ritter'le Türkçe-Almanca Söz- lük'ün, 1947-58 arası Redhouse'un yenilen- mesi ve 1964'te flhan BaşgÖz'le Türk Halk Bılmeceleri'nin derlen- mesi çahşmalanna ka- tıldı. Tietze, geçen ay tstanbul'da îslam Tarih, Sanat ve Kültür Araştır- ma Merkezi (IRÇIÇA) tarafından Türk diline yaptığı katkılardan do- layı bir plaketle ödül- lendirilmişti. Hafta içi iş, hafta sonu cam • Kültür Servisi - Cam Ocağı, çalışan kesimden gelen istek doğrultusunda, hafta sonlan 10.00 -16.00 saatleri arasında 'cam atölyesi' çalışmalan düzenliyor. Amaç, daha geniş ve hafta içi zaman ayıramayacak bir kitlenin de bu olanaktan yararlanması. Cam üzerine çalışmaya yeni başlayacaklar için de uygun bir program hazırlanmış. Ocak ayında başlayacak atölye çalışmalarmda, fuzyon, boncuk yapımı ve kalıpla cam şekıllendirme yapılacak. (www. camocagi.org) Fotoğrafseverlere müjde • Kültür Servisi - Benim Atelyem fotoğraf kurslanna başladı. Necati Uruk Başkır tarafından teorik olarak verilecek dersler aynca farklı uygulamalar üstünde yapılacak. Kursta temel fotoğraf kavTamlan ve fotoğrafın özgün dili, algı ve ifade, fotoğraf makinesinin özellik ve kullanımlan, ışık bilgisi, konu, kompozisyon, temel çekim teknikleri gibi başhklar ele aluıacak. (0 216 492 00 93)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle