28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26 ARALIK 2003 CUMA OLAYLAR VE GORUŞLER AÇI MUMTAZ SOYSAL Şüphecilik BOĞAZİÇİ Üniversite- si'ndeki bir bölümün yaptığı bilimsel kamuoyu yoklaması bilinen bir gerçeği bir kez da- ha doğruladı: Türk halkının ' yüzde 75'i Avrupa Birliği'ne tam üyelikten yana. Şimdiye kadar yapılmış bütün yokla- malar da zaten, üç aşağı beş yukan, aynı sonucu vermek- teydi. Bundan daha doğal bir şey de olamaz. Herşeyden önce, tam üyelik statüsü beklemek, 1963'te Ortaklık Antlaşması imzalamış birTürkiye için ulus- lararası hukuktan kaynakla- nan bir hak. Bu bakımdan, "Adaymıyız, değil miyiz?"tar- tışması bile boş yere yıllarca sürdürûlmüş bir tartışmadır; adaylığın kabulü, AB'nin bir "ihsan"\ değil, "eşyanın tabi- atı" gereği var olan bir statü- nün kabulü sayılmalıydı. Hele, Türkiye'nin bunu bile kabul et- tirebilmek için katlandığı du- rumlan, atmak zorunda kaldı- ğı adımları düşünürseniz. En çarpıcı örnek, dış ticaret dengesi açısından hâlâ aley- he işleyen bir Gümrük Birlı- ği'nin AB'ye tam üye olmadan tamamlanmasıdır. Kaldı ki, insanlann uzun sü- redirdurgunlukçeken bir ekonomide kendileri için iş- sizlikten ve düşük ücretten kurtulma çaresi olarak AB'yi görmeleri de doğal değil mi? Avrupa'daki koşulların güç- lüklerini, yaratacağı hayal kı- nklıklarını, kendi devletlerine yapılan haksızlıklan onlarne bil- sin? Ama, son kamuoyu yokla- masının ortaya koyduğu ve gitgide daha büyük oranlarla görülmeye başlayan bir baş- ka gerçek var: AB'ye tam üye- lik konusundaki kuşku. Ra- kamlara göre, halkın yüzde 5O'si AB'nin Türkiye'yi kabul et- meye niyetli olmadığına, yüz- de 60 da bu konuda Türki- ye'ye çifte standart uygulan- dığına inanmakta. Şüphecilik, Descartes ve Bacon'dan beri bilim çev- relerinde "/y/"sayılır: Dogma- ları sorgulamak, doğru diye bellenenleri sınamak, sağlam bilgiye erişmenin ilk adımıdır. Ama, günlük yaşamda bir is- teğin değişmeden kalmasına, hatta yoğunlaşmasına karşılık o konudaki kuşkunun da gide- rekartması, bütün ruhbilimci- lerin de söylediği gibi, sağlık- lı bir durum değildir: küsmek- ten teslimiyete, intihardan cı- nayete kadar hertürlü drama- tik olaya yol açabilir. Kuşkuculuk Avrupa'da da var. Nevarki, kendilerine "Eu- ro-sceptics" denen o insanla- nn kuşkusu, başkalarına dö- nük değil, kendi çıkarları ve gelecekleri konusundadır. AB'ye tam üye olmanın ülke- lerine, ekonomilerine ve gele- cekJerine gerçekten yararlı olup olmadığını sürekli sorgulariar. Türkiye'de bu yok. Ya da pek az. Kuşkular daha çok Av- rupalılara yönelik. Daha doğrusu, bu ülkede AB kuşkuculuğunun adı "AB düsmanlığı" oluyor.. Oyle olunca, aslında niyeti bozuk ve çifte standartlı Avru- pa'yayönetmesi gereken eleş- tiriler, içteki kuşkuculara yö- nelmekte. Maldan düşünceye, sanat- tan futbola kadar "Avrupaı" herşeyin beğenildiği bir ülke- de, Avrupalı gibi davranrna- nın beğenilmediği tek alan da bu oluyor galiba. Yönetimde "föniden Yapılanma ve Anayasa... IMF. Dünya Bankası, GATT gibi ulusüstü kuruluşların, AB'nin reçetelerine göre değil, ulusun öz güçlerine ve kaynaklanna dayalı çözümlere gidilmeliydi. Prof. Dr. Cevat GERAY • şbaşındaki iktidar, bir yıl içınde yerel I yönetim düzeltimi yapma kararını açık- İamıştı. Bu yoldaki çalışmalar bir yıl- lık süre dolmasına karşın şimdilik so- nuçlanmış değil. Yerel yönetimJere iliş- kin yasalan değiştirmeyi amaçlayan taslak- lar hazırlanmışsa da hükümet, önceliği Ka- mu VöDetimi Temel Yasası'na tanımıştı. Ko- nuya ilişkin taslak, hükümetin gündemine girmişse de tasanJaştınlıp Meclis'e sunul- muş değildir. Kamu yönetimı temel yasası- rıa ilişkin tasan taslağında kentyönetimleny- le ılgılı olarak oldukça önemli kurallar ön- görüimektedir. Bu sayfada yayımlanan yazı- larımızda. yerel yönetımlerimizın genel gö- rünümünü sergılemış, yerel yönetimi gerek- tıren nedenlen sıralamjş ve önerilerimizi açık- larruştık(Bkz. 19Haziran 18 Ağustos, 1 Ey- lül 2003 günJü Cumhuriyet). Bu yazımjzla da kamu yönetimı temel yasa taslağını gözden geçirmek ıstıyorum İlkönce. kamu yöneti- mı düzeltimi yapılırken aşağıdaki temel ilke- lere mulması gerektığını vurgulamak ısterun: 1- Yönetsel düzeltim. Türkiye Cumhuri- yeti"nin kuruluşundan bu yana yerleşmış olan ve anayasalarda temel ilkelen yer alan genel sıyasal ve yönetsel yapısından bağımsız ola- rak ele alınamaz. Bu yapı. tekçı (ünıter) dev- let yapısıdır. İşbaşındakı ıktidar seçimden önce anaya- sa değiştırmek için seçmenden oy isteme- mıştır. 2- Anayasanın yönetimin bütünliiğii ilke- si (126 M)anakuraldır 3- Özeksel yönetimin taşra kuruluşlan yet- kı genişliği ılİcesıne göre yapılandınlır ve ış- ler. 4- Yerel yönetımler, yerinden yönetim il- kesıne göre yapılandınlır. 5- Demokratık, laık. ınsan haklanna say- gılı. sosyal hukuk devletı ilkesı yerel yöne- tımler için de olmazsa olmaz temel kuraldır. Kamu yönetimi temel yasasına ilişkin tas- iağı, yukanda belirtilen ilkeler açısından göz- den geçırdiğımızde şu özellikler öne çıkmak- tadır: • Yasa taslağında, kamu yönetimleri. birer özel kesim işletnıesi, bir özel ortakhklar top- luiuğu,yaniholdinggibigörükrek eleahnnıış- ür. Bu nedenle de, küreseOeşmenin öngördü- ğü, dahadoğrusu ulusüstü sermayenin dayat- Ogı yapısal uyum izlencesinin ilkelen doğrul- tusunda hazuianmıştır. • Özeksel (merkezi), kentsel düzeylerde- ki kamu yönetimini. sanki özel kesim kuru- luşuymuş gibi. verimlilik, etkınlik, dola\ısıy- la kârlılık amacıyla çalışan, yurttaşa ve kent- taşa "müşteri" gözüyle bakan bir anlayışla yönetme (daha doğrusu "işfetae") amacı ağır basmaktadır. • Bugüne değiıı kamunun, kent yönetim- Jerinin yapmakta olduğu ekonomik. toplum- sal işgörüJeri özeüestirmek. özel kesime b>- rakmak. böylece kamunun, kent yönetimi- nin (kısaca ulus-devtetin) kiiçülmesini sağla- mak sakıncası açıkür. • Küreselleşme bağlamında dayatılan *ye- reDeşme" eğilimı taslakta ağır basmaktadır. Bu. özeksel yönetımle yerel yönerimler. kent yönetimleri arasında nesnel ölçütlere, bilim- sel yöntemlere dayalı olarak yapılacak bır görev, yetki ve kaynak bölüşümünün ötesın- de. anayasamn temelinı oluşturan "yöneti- min bütünlüğu". "yetfcigenişliğr ve "yerin- den yÖDetan" ilkelerine aykrn düşmektedir. • ÜsteBktaslakta düzenJenen biçimrvJe\«- reOeşme yaklaşımı. özeksel yönerimle yerel yönetimler arasındaki itişkilerie ilgili olarak 1921 Ana>-asası'ndaöngörüJen "tefrik-iveza- i f (görev a>Timı) ılkesuıe gen dönüşü anlat- maktadır. Özekle yerel arasındaki görevlenn böylesi bir a)Tişımı, devletin tekçi yapısına aykındır. birlik (federal) devlet yapısına uy- gundur • Bakanlıklann taşradald '^oüldidare'' diz- gesı çerçevesındeki kuruluşlarının kapatıla- rak kamu görevlerinin yerel yönetimlere (özellikle ıl özel yönetimlerine) bu^kılması federatif bır yapıya gidişi göstermektedir • Kaldı kt yerel yönetimler eğitsel, örgüt- sel \e personel açılanndan bu denli ağır yü- kü kaldırabilecek hazıriıkta, \erkinlikte. do- nanımda ve güçte değilken böylesi bir görev ayınmı sonucunda, kent yönetimkriniıı işle- ri özel kesime bırakması sonucunu doğura- cakür. Oysa, kent halkının tümüyie ilgili işle- rin, ortaklaşa tüketilenmalveişgörülerin ka- mu yönetimince üretümesindeki toplum ya- ran ortadan kalkmış olacaknr. • Kent yönetimınin personel rejımi de "sözJe5meli''liğe dayandınlmakta. memur gü- vencesinin ortadan kaldınlması, daha da kö- tüsü, kadrolann "Kyakata" değil, siyasal yeğ- lemelere dayandınlması her türlü ke\filığe, partizanlığa açık duruma getiriknesi söz ko- nusudur Sakmcalar 0>sa taslak. yukandaki ilkeler açısuıdan aşağıdaki saloncalan taşımaktadır. Yerel yönetımlerimizın aksayan yanlannı, eksikliklerini, yanlışlıklannı, karşı karşıya bulunduğu sorunlannı. yaşadığı darboğaz- lan, daha doğrusu Türkiye'nin gerçeklerini dikkate alarak çözüm yollan aramak gerekir- dı. Dış güçlerin ya da odaklann dayaröğı çö- zümlere itibar edümemelry dL Dünyayı ve ülkemizi sarsan küreselleş- me'nin dayattığı özelleştirme. yerelleştume süreçlerinin yarattığı olumsuzluklar karşı- sında tesnmiyetçi olmayan, ulusal gerçeklere dayah çözümler üretümelrv dL IMF, Dünya Bankası, GATT gibi ulusüs- tü kuruiuşlar'ın. AB'nin reçetelerine göre değil. ulusun öz güçlerine ve kaynaklanna da- yalı çözümlere gidilmeliydi Yerel yönetim ve yerel demokrasi ekininin geBstirilmesi yeniden yapüandımıanm özünü ohjşturmalıdır. Yerel halkın kentuıe sahıp çıkması, aralannda güç bu-lığıne ve ışbırlıgı- ne gırmesi, yönetimine katılması. yönetuni- nı denetlemesı. doğal ve tarihsel çevreyi ko- ruması. kent kimlığuıı benımsemesı. kentı- ni özümsemesı ıçuı gereklı kenttaşnk bilinç ve duyarhlıgına sahip olmasL kısacası yerel demokrasi ekininin gelişmesi gerekmektedir. Bu da demokratık. ınsan haklanna, tüze- ye saygıh. halka müşterı gözüyie değil, ona kenttaş gözüyle bakan bir yerel yönetim. kent yönetimi dizgesinin (sısteminin) kurulup ge- lıştirilmesı ile gerçekleşebilir. izî GenişleÜMf Fransada... Saim CANATAN Işletme Ekonomisti 1 8 Aralık 2003 ta- zümünü de en iyi biz- rihli Cumhuriyet gazetesinin birin- evırıen nca!Dilerseniz İngilizce, Dilerseni Ticari Mektuplannızı Kendini Bilgisayarınıza yökleyeceğimiz Ticari Yazı? Kılavuzu'nuzun yönlendirrnesiyle yazdığınız mektupları e-mail ile anında gönderebileceksiniz. Kendi özel sözlöR girişiyle programınızı istediğiniz kadar ge!iştirebtleceksiniz.(Tieari, Teknik, Tıp, Ekonomi, Güncel vb.) £ Kulanışlı tasarımı sayesinde Türkçe, ingilizce, Afmanca karşılıkları aynı anda görebileceksiniz. ^ 110.000 satır, 20.000 cümle kapasitesiyle altı fonksiyonlu ticari yazim olanağma kavuşacaksıni2" Cevırnen Ingilizce'den Türkçe'ye (Upper-lntermediate) seviyesinde gramer uyumlu çeviriye yardımcı birprogra Türkçe-lngilizce Türkçe-Almanca IngHizce-Türkçe :ngi!izce-Almanca Almanca-Türkçe AJmanca-lngilizce Cevirıen htemetteki Ingitizce web sayfalarını "• , ^ kısa sû/fcte Türkçşye çeviren birprogramdır. Cevirnen> İngilizce >Çetfeşirken Türkçeyazdığınızı AdföSe ÜCretSİZ tfîSIİIT1 Ingilizceye, İngilizce yazdığınızı Türkçe'ye çeviren birprogramdır, Bir Telefon Yeterli (0212)292 77 77 Fiyatfara KDV dahil değidir. Bayilikler verilecektir. 40Mi!yonX3 120 ULUSAL sfm@uiusaimagaza.Cöm ıh. Gecekuşu sok. Çavuşoğlu îşhanı No: 8/1 KarâRfi Tef: (0212) 292 77 77 pbx. Faks; (0212) 251 71 70 ci sayfadan verdiği ha- ber şöyleydı: Fransa'da laiklik ko- misyonunun raporunu dikkate alan Cumhur- başkanı Chirac, okul- larda türban, kippa ve büyük haç kolyelerinin kullanımının yasaklan- masını istedi ve "Laik- Uk ilkesinin zayıflama- sına i?in vermeyiz. Bu fl- ke, toplumsal banş ve ulusal büüğiıı yaşam- sal bir öğesidir" dedi. Bilindiği gibi Fran- sa'da 5 milyon Müslü- man yaşamaktadır ve bu sayıyla Avrupa ül- keleri arasında en ön sı- radadır. Fransız şirketlerinin de isterlerse dinsel sim- geleri yasaklayabile- ceklerini, yine dinsel bayramlarda okulların tatil olamayacağını be- lirtti. Buna benzer tepkiler Almanya gibi başka Av- rupa ülkelerinde gün- deme gelmektedir. Al- manya'da geçenlerde 5 bin polisin katıldığı bir aramayapıldı ve 'radi- kal tslam'a karşı eylem geliştirildi. Ateş düştüğü yeri ya- kar demişler, doğru söy- lemişler. Biz ülke olarak yıl- lardır türbanın siyasal bir simge olduğuna, toplumsal barışın ve ulusal birliğin bozula- bileceğine inandırama- mamızın sıkuıtısını çe- kerken. derdimizi kim- seye pek anlatamadık. Türbanın bireysel bir hak olduğu. insanlann özgürlüklerinin kısıtla- namayacağı eleştirile- riyle karşılaşmış ve ba- zı suçlamalara hedef ol- muşruk. Demek ki elin derdi ile bu kadar ilgileniyor. Onun için siyasal ve ekonomik, içte ve dış- ta her konumuzu ve so- runumuzu en iyi bizler biliriz, davasını da çö- ler buluruz. Uygulaya- cağımız ekonomik programlanmızda Dün- ya Bankası ve IMF'nin önerdiği teslimiyetçi modelleri bırakarak, kendi öz kaynaklannn- za güvenen ve değer- lendiren görüşleri, yine dış politikadaki sorun- lanmızı da (Kıbns, Ege sorunu gibi) kendi ulu- sal çıkariarunızuı ko- runduğu ve kollandığı görüşleri benimseme- liyiz, kendi öz değerle- rimize sahip çıkmalı- yız ve kararlı bir şekil- de bunlan uygulamalı- yız. Tek çıkar yolumuz budur. Bunu başaracak her türlü insan kaynağına ve ekonomik güce sahi- biz. Yeter ki ülke insan- lan olarak buna inana- lım ve birbirimize gü- venelim. PENCERE İsmet Paşa'nın Güncelliği Bugün ismet Paşa anılıyor. inönü'nün tarihsel anlamı, yıllar geçtikçe, daha dasaydamlaştı... • 'Ulusal Kurtuluş Savaşı'nöa 'Garp Cephesi Kumandanı' ve Mustafa Kemal Paşa'nın sağ ko- lu... • Düşman cephedeyenildikten vedenizedökül- dükten sonra, Lozan'da emperyalizmle göze göz dişe diş hesaplaşma döneminde Gazi'nin temsil- cisi... • 'Kurtuluş' evresinin ardından sıra 'Kuruluş'a gel- diğizaman, Cumhurbaşkanı Atatürk'ün Başbaka- nı... • Atatürk'ün ölümünden sonra Cumhurbaşkanı olarak Çankaya'da görevi üstlenmesi... • Ikinci Dünya Savaşı yangınında Türkiye'yi ba- rış kapsamında tutabilmek başansı... • 'Aydınlanma Devrimi'nl, iktidarda kalabildiği sü- redeyürüten kişiliği... • Aydınlanma devriminin gereği olarak 'KöyEns- titüleri'ni hayata geçirmesi; köylü çocuklarını oku- ma-yazma seferberliğine katması; iş ile eğitimin öz- deşleştirilmesiyle öğretimde atılım... • Aydınlanma devriminin olmazsa olmaz kültü- rü sayılan "Dünya Klasikleri"ri\n Milli Eğitim Bakan- lığı'nca çevrilerek Türkçede dile getirilmesi... • Anadolu'dakiinsanınyaşamındageçeriiTürk- çenin bilim ve yazı yaşamınüa geçerli kılınmasını sağlayan ulusal ve bilimsel Dil Devrlmi... • İsmet Paşa'nın 'tarihsel anlamı'ru kavrayabil- mek için insanlık tarihinde 'Aydınlanma Devrimi'nm yerini bilmek gerekir. Bu konuda yeni bir kitap çıktı; adı "Aydınlanma Felsefesi" (Yeni Hayat Kütüphanesi); Veysel Atay- man'ın çeşıtli yazarlardan çevirileriyle okura sunu- lan yapıtta, yalnız bölüm başlıkları bile, Avrupa'da çağdaşlaşmanın hangi süreçte gerçekleştiğini vur- guluyor: "Ingiliz Aydınlanması Fransız Aydınlanması Ispanyol Aydınlanması Rus Aydınlanması" Çok kısa açıklamalarsayılabilecek bu bölümler- de eksik olan ne?.. "Türk Aydınlanması" Kitabın "Aydınlanmanın Anlam ve önemi" baş- lığı altındakı sayfalanndan bır alıntı: "Çağdaş insanın çelişkileri, ilk kez Aydınlanma Hareketi ile genel insanlık bilincine taşınmıştır. Bu çelişkilerin başında, bilim ile inanç arasındaki çe- Iişki gelir. Bilim ile inanç arasındaki çatışmanın so- nunda, bilim, gerek insanın doğaya egemen ol- masını sağlayıcı, gerekse onun pratik faaliyetiniyön- lendirici bir araç olarak inanç karşısında üstün gei- miştir." Bugünkü dünyayı ve çatışmalarını anlamak, an- cak, bu tarihsel serüveni algılayabilenlerin harcıdır; Islam coğrafyasındaki insan ne yazık ki yabancısı olduğu gerçeklenn körgüdüsünde savaşıyor. • İsmet Paşa'yı anlamak, uygarlığın Aydınlanma sü- recinde Türkiye'nin 'Kurtuluş' ve 'Kuruluş' tarihi- ni değerfendirmekle olanak kazanır. Yoksayüzeyse) siyasal çatışmalann lâfugüzafı için- de boğulup kalmak işten değildir. Inönü ölümünün otuzuncu yıldönümünde "ma- zi" sayılamaz; günceldir ve geleceğin doğrultusu- nu saptamak için İsmet Paşa'nın gerçekçi biryak- laşımia değerlendirilmesi kaçınılmazdır. Prof. Dr. METİN BARA Yokluğunuzla bir yıl daha geçti. Sizi çok özlüyor, her an saygı ve sevgiyle anıyoruz. Ayşegü, Cihan, Güler, Halukr Nazb, Osman, Şule B Tipi Tahvil ve Bono Fonu Yatırımcılarına Uzun zamandır tüm payları tükenmiş olan Oyak Bank A.Ş. B Tipi Tahvil ve Bono Fonu'nda IV. Tertip Katılma Belgeleri yoğun talep üzerine halka arz edilmiştir. 444 0 600 www.oyakbank.com.tr www.oyakyatirim.com.tr OYAK1 BANK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle