Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 26 ARALIK 2003 CUMA
OLAYLAR VE GORUŞLER
AÇI
MUMTAZ SOYSAL
Şüphecilik
BOĞAZİÇİ Üniversite-
si'ndeki bir bölümün yaptığı
bilimsel kamuoyu yoklaması
bilinen bir gerçeği bir kez da-
ha doğruladı: Türk halkının '
yüzde 75'i Avrupa Birliği'ne
tam üyelikten yana. Şimdiye
kadar yapılmış bütün yokla-
malar da zaten, üç aşağı beş
yukan, aynı sonucu vermek-
teydi.
Bundan daha doğal bir şey
de olamaz. Herşeyden önce,
tam üyelik statüsü beklemek,
1963'te Ortaklık Antlaşması
imzalamış birTürkiye için ulus-
lararası hukuktan kaynakla-
nan bir hak. Bu bakımdan,
"Adaymıyız, değil miyiz?"tar-
tışması bile boş yere yıllarca
sürdürûlmüş bir tartışmadır;
adaylığın kabulü, AB'nin bir
"ihsan"\ değil, "eşyanın tabi-
atı" gereği var olan bir statü-
nün kabulü sayılmalıydı. Hele,
Türkiye'nin bunu bile kabul et-
tirebilmek için katlandığı du-
rumlan, atmak zorunda kaldı-
ğı adımları düşünürseniz.
En çarpıcı örnek, dış ticaret
dengesi açısından hâlâ aley-
he işleyen bir Gümrük Birlı-
ği'nin AB'ye tam üye olmadan
tamamlanmasıdır.
Kaldı ki, insanlann uzun sü-
redirdurgunlukçeken bir
ekonomide kendileri için iş-
sizlikten ve düşük ücretten
kurtulma çaresi olarak AB'yi
görmeleri de doğal değil mi?
Avrupa'daki koşulların güç-
lüklerini, yaratacağı hayal kı-
nklıklarını, kendi devletlerine
yapılan haksızlıklan onlarne bil-
sin?
Ama, son kamuoyu yokla-
masının ortaya koyduğu ve
gitgide daha büyük oranlarla
görülmeye başlayan bir baş-
ka gerçek var: AB'ye tam üye-
lik konusundaki kuşku. Ra-
kamlara göre, halkın yüzde
5O'si AB'nin Türkiye'yi kabul et-
meye niyetli olmadığına, yüz-
de 60 da bu konuda Türki-
ye'ye çifte standart uygulan-
dığına inanmakta.
Şüphecilik, Descartes ve
Bacon'dan beri bilim çev-
relerinde "/y/"sayılır: Dogma-
ları sorgulamak, doğru diye
bellenenleri sınamak, sağlam
bilgiye erişmenin ilk adımıdır.
Ama, günlük yaşamda bir is-
teğin değişmeden kalmasına,
hatta yoğunlaşmasına karşılık
o konudaki kuşkunun da gide-
rekartması, bütün ruhbilimci-
lerin de söylediği gibi, sağlık-
lı bir durum değildir: küsmek-
ten teslimiyete, intihardan cı-
nayete kadar hertürlü drama-
tik olaya yol açabilir.
Kuşkuculuk Avrupa'da da
var. Nevarki, kendilerine "Eu-
ro-sceptics" denen o insanla-
nn kuşkusu, başkalarına dö-
nük değil, kendi çıkarları ve
gelecekleri konusundadır.
AB'ye tam üye olmanın ülke-
lerine, ekonomilerine ve gele-
cekJerine gerçekten yararlı olup
olmadığını sürekli sorgulariar.
Türkiye'de bu yok. Ya da
pek az. Kuşkular daha çok Av-
rupalılara yönelik.
Daha doğrusu, bu ülkede
AB kuşkuculuğunun adı "AB
düsmanlığı" oluyor..
Oyle olunca, aslında niyeti
bozuk ve çifte standartlı Avru-
pa'yayönetmesi gereken eleş-
tiriler, içteki kuşkuculara yö-
nelmekte.
Maldan düşünceye, sanat-
tan futbola kadar "Avrupaı"
herşeyin beğenildiği bir ülke-
de, Avrupalı gibi davranrna-
nın beğenilmediği tek alan da
bu oluyor galiba.
Yönetimde "föniden Yapılanma ve Anayasa...
IMF. Dünya Bankası, GATT gibi ulusüstü kuruluşların, AB'nin
reçetelerine göre değil, ulusun öz güçlerine ve kaynaklanna dayalı
çözümlere gidilmeliydi.
Prof. Dr. Cevat GERAY
• şbaşındaki iktidar, bir yıl içınde yerel
I
yönetim düzeltimi yapma kararını açık-
İamıştı. Bu yoldaki çalışmalar bir yıl-
lık süre dolmasına karşın şimdilik so-
nuçlanmış değil. Yerel yönetimJere iliş-
kin yasalan değiştirmeyi amaçlayan taslak-
lar hazırlanmışsa da hükümet, önceliği Ka-
mu VöDetimi Temel Yasası'na tanımıştı. Ko-
nuya ilişkin taslak, hükümetin gündemine
girmişse de tasanJaştınlıp Meclis'e sunul-
muş değildir. Kamu yönetimı temel yasası-
rıa ilişkin tasan taslağında kentyönetimleny-
le ılgılı olarak oldukça önemli kurallar ön-
görüimektedir. Bu sayfada yayımlanan yazı-
larımızda. yerel yönetımlerimizın genel gö-
rünümünü sergılemış, yerel yönetimi gerek-
tıren nedenlen sıralamjş ve önerilerimizi açık-
larruştık(Bkz. 19Haziran 18 Ağustos, 1 Ey-
lül 2003 günJü Cumhuriyet). Bu yazımjzla da
kamu yönetimı temel yasa taslağını gözden
geçirmek ıstıyorum İlkönce. kamu yöneti-
mı düzeltimi yapılırken aşağıdaki temel ilke-
lere mulması gerektığını vurgulamak ısterun:
1- Yönetsel düzeltim. Türkiye Cumhuri-
yeti"nin kuruluşundan bu yana yerleşmış olan
ve anayasalarda temel ilkelen yer alan genel
sıyasal ve yönetsel yapısından bağımsız ola-
rak ele alınamaz. Bu yapı. tekçı (ünıter) dev-
let yapısıdır.
İşbaşındakı ıktidar seçimden önce anaya-
sa değiştırmek için seçmenden oy isteme-
mıştır.
2- Anayasanın yönetimin bütünliiğii ilke-
si (126 M)anakuraldır
3- Özeksel yönetimin taşra kuruluşlan yet-
kı genişliği ılİcesıne göre yapılandınlır ve ış-
ler.
4- Yerel yönetımler, yerinden yönetim il-
kesıne göre yapılandınlır.
5- Demokratık, laık. ınsan haklanna say-
gılı. sosyal hukuk devletı ilkesı yerel yöne-
tımler için de olmazsa olmaz temel kuraldır.
Kamu yönetimi temel yasasına ilişkin tas-
iağı, yukanda belirtilen ilkeler açısından göz-
den geçırdiğımızde şu özellikler öne çıkmak-
tadır:
• Yasa taslağında, kamu yönetimleri. birer
özel kesim işletnıesi, bir özel ortakhklar top-
luiuğu,yaniholdinggibigörükrek eleahnnıış-
ür. Bu nedenle de, küreseOeşmenin öngördü-
ğü, dahadoğrusu ulusüstü sermayenin dayat-
Ogı yapısal uyum izlencesinin ilkelen doğrul-
tusunda hazuianmıştır.
• Özeksel (merkezi), kentsel düzeylerde-
ki kamu yönetimini. sanki özel kesim kuru-
luşuymuş gibi. verimlilik, etkınlik, dola\ısıy-
la kârlılık amacıyla çalışan, yurttaşa ve kent-
taşa "müşteri" gözüyle bakan bir anlayışla
yönetme (daha doğrusu "işfetae") amacı ağır
basmaktadır.
• Bugüne değiıı kamunun, kent yönetim-
Jerinin yapmakta olduğu ekonomik. toplum-
sal işgörüJeri özeüestirmek. özel kesime b>-
rakmak. böylece kamunun, kent yönetimi-
nin (kısaca ulus-devtetin) kiiçülmesini sağla-
mak sakıncası açıkür.
• Küreselleşme bağlamında dayatılan *ye-
reDeşme" eğilimı taslakta ağır basmaktadır.
Bu. özeksel yönetımle yerel yönerimler. kent
yönetimleri arasında nesnel ölçütlere, bilim-
sel yöntemlere dayalı olarak yapılacak bır
görev, yetki ve kaynak bölüşümünün ötesın-
de. anayasamn temelinı oluşturan "yöneti-
min bütünlüğu". "yetfcigenişliğr ve "yerin-
den yÖDetan" ilkelerine aykrn düşmektedir.
• ÜsteBktaslakta düzenJenen biçimrvJe\«-
reOeşme yaklaşımı. özeksel yönerimle yerel
yönetimler arasındaki itişkilerie ilgili olarak
1921 Ana>-asası'ndaöngörüJen "tefrik-iveza-
i f (görev a>Timı) ılkesuıe gen dönüşü anlat-
maktadır. Özekle yerel arasındaki görevlenn
böylesi bir a)Tişımı, devletin tekçi yapısına
aykındır. birlik (federal) devlet yapısına uy-
gundur
• Bakanlıklann taşradald '^oüldidare'' diz-
gesı çerçevesındeki kuruluşlarının kapatıla-
rak kamu görevlerinin yerel yönetimlere
(özellikle ıl özel yönetimlerine) bu^kılması
federatif bır yapıya gidişi göstermektedir
• Kaldı kt yerel yönetimler eğitsel, örgüt-
sel \e personel açılanndan bu denli ağır yü-
kü kaldırabilecek hazıriıkta, \erkinlikte. do-
nanımda ve güçte değilken böylesi bir görev
ayınmı sonucunda, kent yönetimkriniıı işle-
ri özel kesime bırakması sonucunu doğura-
cakür. Oysa, kent halkının tümüyie ilgili işle-
rin, ortaklaşa tüketilenmalveişgörülerin ka-
mu yönetimince üretümesindeki toplum ya-
ran ortadan kalkmış olacaknr.
• Kent yönetimınin personel rejımi de
"sözJe5meli''liğe dayandınlmakta. memur gü-
vencesinin ortadan kaldınlması, daha da kö-
tüsü, kadrolann "Kyakata" değil, siyasal yeğ-
lemelere dayandınlması her türlü ke\filığe,
partizanlığa açık duruma getiriknesi söz ko-
nusudur
Sakmcalar
0>sa taslak. yukandaki ilkeler açısuıdan
aşağıdaki saloncalan taşımaktadır.
Yerel yönetımlerimizın aksayan yanlannı,
eksikliklerini, yanlışlıklannı, karşı karşıya
bulunduğu sorunlannı. yaşadığı darboğaz-
lan, daha doğrusu Türkiye'nin gerçeklerini
dikkate alarak çözüm yollan aramak gerekir-
dı. Dış güçlerin ya da odaklann dayaröğı çö-
zümlere itibar edümemelry dL
Dünyayı ve ülkemizi sarsan küreselleş-
me'nin dayattığı özelleştirme. yerelleştume
süreçlerinin yarattığı olumsuzluklar karşı-
sında tesnmiyetçi olmayan, ulusal gerçeklere
dayah çözümler üretümelrv dL
IMF, Dünya Bankası, GATT gibi ulusüs-
tü kuruiuşlar'ın. AB'nin reçetelerine göre
değil. ulusun öz güçlerine ve kaynaklanna da-
yalı çözümlere gidilmeliydi
Yerel yönetim ve yerel demokrasi ekininin
geBstirilmesi yeniden yapüandımıanm özünü
ohjşturmalıdır. Yerel halkın kentuıe sahıp
çıkması, aralannda güç bu-lığıne ve ışbırlıgı-
ne gırmesi, yönetimine katılması. yönetuni-
nı denetlemesı. doğal ve tarihsel çevreyi ko-
ruması. kent kimlığuıı benımsemesı. kentı-
ni özümsemesı ıçuı gereklı kenttaşnk bilinç
ve duyarhlıgına sahip olmasL kısacası yerel
demokrasi ekininin gelişmesi gerekmektedir.
Bu da demokratık. ınsan haklanna, tüze-
ye saygıh. halka müşterı gözüyie değil, ona
kenttaş gözüyle bakan bir yerel yönetim. kent
yönetimi dizgesinin (sısteminin) kurulup ge-
lıştirilmesı ile gerçekleşebilir.
izî GenişleÜMf
Fransada...
Saim CANATAN Işletme Ekonomisti
1
8 Aralık 2003 ta- zümünü de en iyi biz-
rihli Cumhuriyet
gazetesinin birin-
evırıen nca!Dilerseniz İngilizce, Dilerseni
Ticari Mektuplannızı Kendini
Bilgisayarınıza yökleyeceğimiz Ticari Yazı?
Kılavuzu'nuzun yönlendirrnesiyle yazdığınız
mektupları e-mail ile anında gönderebileceksiniz.
Kendi özel sözlöR girişiyle programınızı istediğiniz
kadar ge!iştirebtleceksiniz.(Tieari, Teknik, Tıp,
Ekonomi, Güncel vb.)
£ Kulanışlı tasarımı sayesinde Türkçe, ingilizce,
Afmanca karşılıkları aynı anda görebileceksiniz.
^ 110.000 satır, 20.000 cümle kapasitesiyle
altı fonksiyonlu ticari yazim olanağma
kavuşacaksıni2"
Cevırnen
Ingilizce'den Türkçe'ye
(Upper-lntermediate) seviyesinde
gramer uyumlu çeviriye yardımcı birprogra
Türkçe-lngilizce
Türkçe-Almanca
IngHizce-Türkçe
:ngi!izce-Almanca
Almanca-Türkçe
AJmanca-lngilizce
Cevirıen
htemetteki
Ingitizce web sayfalarını "• , ^
kısa sû/fcte Türkçşye çeviren birprogramdır.
Cevirnen> İngilizce >Çetfeşirken Türkçeyazdığınızı AdföSe ÜCretSİZ tfîSIİIT1
Ingilizceye, İngilizce yazdığınızı
Türkçe'ye çeviren birprogramdır,
Bir Telefon Yeterli
(0212)292 77 77
Fiyatfara KDV dahil değidir.
Bayilikler verilecektir.
40Mi!yonX3
120
ULUSAL
sfm@uiusaimagaza.Cöm
ıh. Gecekuşu sok. Çavuşoğlu îşhanı No: 8/1 KarâRfi
Tef: (0212) 292 77 77 pbx. Faks; (0212) 251 71 70
ci sayfadan verdiği ha-
ber şöyleydı:
Fransa'da laiklik ko-
misyonunun raporunu
dikkate alan Cumhur-
başkanı Chirac, okul-
larda türban, kippa ve
büyük haç kolyelerinin
kullanımının yasaklan-
masını istedi ve "Laik-
Uk ilkesinin zayıflama-
sına i?in vermeyiz. Bu fl-
ke, toplumsal banş ve
ulusal büüğiıı yaşam-
sal bir öğesidir" dedi.
Bilindiği gibi Fran-
sa'da 5 milyon Müslü-
man yaşamaktadır ve
bu sayıyla Avrupa ül-
keleri arasında en ön sı-
radadır.
Fransız şirketlerinin
de isterlerse dinsel sim-
geleri yasaklayabile-
ceklerini, yine dinsel
bayramlarda okulların
tatil olamayacağını be-
lirtti.
Buna benzer tepkiler
Almanya gibi başka Av-
rupa ülkelerinde gün-
deme gelmektedir. Al-
manya'da geçenlerde 5
bin polisin katıldığı bir
aramayapıldı ve 'radi-
kal tslam'a karşı eylem
geliştirildi.
Ateş düştüğü yeri ya-
kar demişler, doğru söy-
lemişler.
Biz ülke olarak yıl-
lardır türbanın siyasal
bir simge olduğuna,
toplumsal barışın ve
ulusal birliğin bozula-
bileceğine inandırama-
mamızın sıkuıtısını çe-
kerken. derdimizi kim-
seye pek anlatamadık.
Türbanın bireysel bir
hak olduğu. insanlann
özgürlüklerinin kısıtla-
namayacağı eleştirile-
riyle karşılaşmış ve ba-
zı suçlamalara hedef ol-
muşruk.
Demek ki elin derdi
ile bu kadar ilgileniyor.
Onun için siyasal ve
ekonomik, içte ve dış-
ta her konumuzu ve so-
runumuzu en iyi bizler
biliriz, davasını da çö-
ler buluruz. Uygulaya-
cağımız ekonomik
programlanmızda Dün-
ya Bankası ve IMF'nin
önerdiği teslimiyetçi
modelleri bırakarak,
kendi öz kaynaklannn-
za güvenen ve değer-
lendiren görüşleri, yine
dış politikadaki sorun-
lanmızı da (Kıbns, Ege
sorunu gibi) kendi ulu-
sal çıkariarunızuı ko-
runduğu ve kollandığı
görüşleri benimseme-
liyiz, kendi öz değerle-
rimize sahip çıkmalı-
yız ve kararlı bir şekil-
de bunlan uygulamalı-
yız. Tek çıkar yolumuz
budur.
Bunu başaracak her
türlü insan kaynağına
ve ekonomik güce sahi-
biz. Yeter ki ülke insan-
lan olarak buna inana-
lım ve birbirimize gü-
venelim.
PENCERE
İsmet Paşa'nın
Güncelliği
Bugün ismet Paşa anılıyor.
inönü'nün tarihsel anlamı, yıllar geçtikçe, daha
dasaydamlaştı...
• 'Ulusal Kurtuluş Savaşı'nöa 'Garp Cephesi
Kumandanı' ve Mustafa Kemal Paşa'nın sağ ko-
lu...
• Düşman cephedeyenildikten vedenizedökül-
dükten sonra, Lozan'da emperyalizmle göze göz
dişe diş hesaplaşma döneminde Gazi'nin temsil-
cisi...
• 'Kurtuluş' evresinin ardından sıra 'Kuruluş'a gel-
diğizaman, Cumhurbaşkanı Atatürk'ün Başbaka-
nı...
• Atatürk'ün ölümünden sonra Cumhurbaşkanı
olarak Çankaya'da görevi üstlenmesi...
• Ikinci Dünya Savaşı yangınında Türkiye'yi ba-
rış kapsamında tutabilmek başansı...
• 'Aydınlanma Devrimi'nl, iktidarda kalabildiği sü-
redeyürüten kişiliği...
• Aydınlanma devriminin gereği olarak 'KöyEns-
titüleri'ni hayata geçirmesi; köylü çocuklarını oku-
ma-yazma seferberliğine katması; iş ile eğitimin öz-
deşleştirilmesiyle öğretimde atılım...
• Aydınlanma devriminin olmazsa olmaz kültü-
rü sayılan "Dünya Klasikleri"ri\n Milli Eğitim Bakan-
lığı'nca çevrilerek Türkçede dile getirilmesi...
• Anadolu'dakiinsanınyaşamındageçeriiTürk-
çenin bilim ve yazı yaşamınüa geçerli kılınmasını
sağlayan ulusal ve bilimsel Dil Devrlmi...
•
İsmet Paşa'nın 'tarihsel anlamı'ru kavrayabil-
mek için insanlık tarihinde 'Aydınlanma Devrimi'nm
yerini bilmek gerekir.
Bu konuda yeni bir kitap çıktı; adı "Aydınlanma
Felsefesi" (Yeni Hayat Kütüphanesi); Veysel Atay-
man'ın çeşıtli yazarlardan çevirileriyle okura sunu-
lan yapıtta, yalnız bölüm başlıkları bile, Avrupa'da
çağdaşlaşmanın hangi süreçte gerçekleştiğini vur-
guluyor:
"Ingiliz Aydınlanması
Fransız Aydınlanması
Ispanyol Aydınlanması
Rus Aydınlanması"
Çok kısa açıklamalarsayılabilecek bu bölümler-
de eksik olan ne?..
"Türk Aydınlanması"
Kitabın "Aydınlanmanın Anlam ve önemi" baş-
lığı altındakı sayfalanndan bır alıntı:
"Çağdaş insanın çelişkileri, ilk kez Aydınlanma
Hareketi ile genel insanlık bilincine taşınmıştır. Bu
çelişkilerin başında, bilim ile inanç arasındaki çe-
Iişki gelir. Bilim ile inanç arasındaki çatışmanın so-
nunda, bilim, gerek insanın doğaya egemen ol-
masını sağlayıcı, gerekse onun pratik faaliyetiniyön-
lendirici bir araç olarak inanç karşısında üstün gei-
miştir."
Bugünkü dünyayı ve çatışmalarını anlamak, an-
cak, bu tarihsel serüveni algılayabilenlerin harcıdır;
Islam coğrafyasındaki insan ne yazık ki yabancısı
olduğu gerçeklenn körgüdüsünde savaşıyor.
•
İsmet Paşa'yı anlamak, uygarlığın Aydınlanma sü-
recinde Türkiye'nin 'Kurtuluş' ve 'Kuruluş' tarihi-
ni değerfendirmekle olanak kazanır.
Yoksayüzeyse) siyasal çatışmalann lâfugüzafı için-
de boğulup kalmak işten değildir.
Inönü ölümünün otuzuncu yıldönümünde "ma-
zi" sayılamaz; günceldir ve geleceğin doğrultusu-
nu saptamak için İsmet Paşa'nın gerçekçi biryak-
laşımia değerlendirilmesi kaçınılmazdır.
Prof. Dr.
METİN BARA
Yokluğunuzla bir yıl daha geçti.
Sizi çok özlüyor, her an saygı ve
sevgiyle anıyoruz.
Ayşegü, Cihan, Güler,
Halukr Nazb, Osman, Şule
B Tipi Tahvil ve
Bono Fonu
Yatırımcılarına
Uzun zamandır tüm payları tükenmiş olan Oyak Bank A.Ş.
B Tipi Tahvil ve Bono Fonu'nda IV. Tertip Katılma Belgeleri
yoğun talep üzerine halka arz edilmiştir.
444 0 600
www.oyakbank.com.tr
www.oyakyatirim.com.tr
OYAK1 BANK