Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 26 ARALIK 2003 CUMA
14 J V L J İ J J . L J J A kultur@cumhuriyet.com.tr
Değerli eğitimd IsmayılHakkı Baltacıoğlu 'nu ölümünün 25. yılında saygıyla anıyoruz
Türkpedagojisinin babasıydıARSLAN KAYNARDAG
İsmayıl Halda Baltacıoğlu nun eğıtım. pe-
dagoji ve düşünce tarihimizde önemli yeri
vardır. Özgün düşünceleri, önerdiği eğitim
düzeni, eleştirileri ve görevlerindeki çalışma-
lanyla etkili olmuştur.
1886'da Istanbul'da doğdu. Lise öğrenimi-
ne 1899*da başladı. Anılanndan öğrendiğimi-
ze göre, lisede iken, J. J. Rousseau'nun Emi-
le'ini bir arkadaşından alarak okumuştu. Bu
kitaptan ve yazanndan çok etkilendi. Sonra-
ki yıllannda, ILBergson'un sezgici felsefesin-
den, E. Durkheim'ın toplumbilim anlayışın-
dan da etkilenecekse de çok önem verdiği
"karakter sahibi kişilik" ilkesinin temelini
Rousseau'nun "doğal insan" görüşü belirle-
yecektir.
Maarif Nezareti (Eğitim Bakanlığı) tarafın-
dan 1910 yılında Avrupa'ya gönderildi. Fran-
sa, Ingiltere, Belçika gibi ülkelere gitti. Daha
çok Paris'te kaldı. Gittiği ülkelerin okullannı
inceledi, eğitimcileriyle tanıştı. Pedagojide
yalnız akhn değil, duyumlann, onlardan İcay-
naklanan sezgiciliğin de etkin olması gerek-
tiğini, aynca toplumbilimden yararlanılması-
nı düşünmeye başladı.
îstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Fel-
sefe Bölümü Eğitim Kürsüsü'nde ilk hoca
odur. O sırada Ilahiyat Fakültesi'nde "este-
tik" dersi de veriyordu. Üniversitede çok önem-
li bir ginşimde bulunarak eğitim müzesi kur-
du. (1)
Verdiği derslerde J. J. Rousseau'yu anlatma-
ya özen göstermekteydi.
Jean Jacques Rousseau ve Terbiye Felsefesi
adındakı kitabmı 1931 'de yayımladı. Çalışma-
lan Fransa'da da büyük ılgi çektiği için Rous-
seau Derneği yönetim kuruluna üye seçildi.
1923'te üniversite rektörlüğüne getirildi.
Cniversitenin elverişsiz Zeynep Hanım Kona-
ğı'ndan Beyazıt'taki merkez binaya taşınma-
sını sağladı.
1933'te Cniversite Reformu yapıldığı sıra-
da uydurma birtakım nedenlerle görevine son
verildi. Bu durumdan sarsıldı ama yıkılmadı.
Yeni Adam dergisini yayımlamaya başladı.
Ahmet Hamdi Tanpınar, NuruDah Ataç gibi
yazar dostlan onu desteklediler.
Yeni bir toplum kuruluyordu, bu toplumda
yeni insanlar, yeni kişilikler meydana getiri-
lecekti, bunlann oluşumuna katkıda bulunul-
malıydı. Yeni Adam işte bunu yapacaktı.
eğitim, devletin
kurumlannı
laikleştirmelidir'
diyen İsmayıl
Hakkı Baltacıoğlu,
Atatürk'e
hayranlık
derecesinde
bağlıydı. Eğitimci
Fay Kirby'ye göre
o, Batı eğitim
düşüncesindeki
yanlışlan görmüş,
pedagojik ve
sosyolojik yönden
eleştirmişti. Türk
pedagojisinin
babası olduğu gibi,
uluslararası bir
pedagoji düşünürü
olarak da
tanınmaya hak
kazanmıştı.
Dergi 1 Ocak 1934'teyayımlandı. Baltacı-
oğlu'nun üniversitedeki görevinı bu dergide
sürdürdüğünü söylemek yanlış olmaz. Yeni
Adam, Cumhuriyefin düşünür ve yazarlan-
nın da katkısıyla çok geçmeden bir halk oku-
lu, bir halk üniversitesi durumuna gelmiştı.f 2)
Dergi yeni kuşaklann Cumhuriyet ve özgür-
lük bilınci kazanmasında çok etkili oldu.
Atatürk'le üç Kez görüşmüş
Atatürk'e hayranlık derecesinde bağlıydı
Baltacıoğlu. onun için yazdığı kıtabı 1973'te
yayımladı. (3) Kitapta kendısiyle üç kez gö-
rüştüğünü söylüyor. İlk görüşmesı, 1924'te
Izmir'e bir üniversite heyetiyle gidişinde ol-
muştu. Bu görüşmede Ataürk, eğitimle ilgili
sorular sordu Baltacıoğlu'na. Bir soru şu idi:
"Eğitim ulusal mı obnah, yoksa dinsel mi ol-
mah?"
Bu soruyu şöyle yanıtladı: "Devletokullar-
da dini öğretmek zorunda değildir. Onun eği-
timinin özeüiği ancak laikolabilir. Devrimcieği-
tim, devletin kurunılannı laikleştirmelidir."
O gün Atatürk'e 19O8'de gençler arasında
yaptığı anketten de söz ettı. Bu ankette genç-
lerin "laik" eğilimi açıkça belli oluyordu.
Konuşma böyle sürüp giderken şunlan da
söyledi Atatürk'e:
"Lzun yıllann softalık ve bağnazhk ağacı
henüz yıkılmamışür. Dallan. budakian kesihp
aülnuşür ama iri kökleri toprağın alünda dur-
maktadır. Ağaç bir gün yenidenfilizverebiür,
eskisinden daha çok gürbüzleşebilir. Bu tehli-
keyi düşünerek kökleri de söküp atmak gere-
kecektir."(4)
Seksen kltabı yayımlandı
Meşrutiyet ve Cumhuriyet'in eğitim ve kül-
tür tarihiyle ilgili çahşmalan, özgün düşünce
ve tezleri olan ismayıl Hakkı Baltacıoğhfnun
yaklaşık seksen kitabı yayımlanmıştır. (5)
Onun kişiliği ve felsefesi üzerine ise çeşitli ya-
zar ve araştırmacılann 189 yazı yayımladığı
anlaşılmaktadır. (6)
Eğitimci Fay Kirby, Türkiye'de Köy Ensö-
tüleri adıyla yayımlanan doktora tezinde onun
için şunlan söylüyor:
"Baltacıoğlu, Batı eğitim düşüncesindeki
yanhşlan görmüş, pedagojik ve sosyolojik yön-
den eleştirmiştir. O, Türk pedagojisinin baba-
sı olduğu gibi, uluslararası bir pedagoji düşü-
nürü olarak da tanınmaya hak kazanmıştir."
(7)
Düşünce tarlhimlzdekl yerl önemll
Bu değerli eğitimci düşünürümüz 1978'de
Ankara'da öldü, onu kaybedeli yirmi beş yıl
oluyor. Aynntılanyla yazdığı anılan, eğitim ve
kültür tarihimizi olduğu gibi, toplumsal tari-
himizi de aydınlatacak bilgileri içermektedır.
Önce Yeni Adam'da yayımlanan bu anılar son-
ra kitap haline getirildi. (8)
Hizmetleriyle, kitaplan, dergi ve yazılany-
la eğitim ve düşünce tarihimizde yeri olan bu
değerli eğitimcimızi ölümünün yirmi beşinci
yılında saygı ile anıyoruz.
(1) Bu müze sonra ne oldu bilınmiyor.
(2) Oğlu Tuna Baltacıoğlu Yeni Adam dergisı için
aynntılı bir inceleme yaptı Bu inceleme 1998 de ki-
tap olarakyayımlandı Yeni Adam Günleri (Yapı Kre-
dı Y. tstanbul).
l3j Cumhunyeı 'ın 50 yılında ErzurumAtatürk Üni-
versitesi vayımladı: Atatürk, Yetışmesı, Kişiliği, De\-
rimleri, 1973.
(4) A.gy.
(5) Necmettin Tozlu, Doç. Dr. tsmayılHakJa Balta-
cıoğlu nun Eğıtım Sıstemı ÜzermeBırAraştırma, 1989,
tstanbul (M.E.B. Yavmlan)
(6) A.g.y
(7) FayKirby, Tiirhye'deKöyEnstitüleri, Ankara 1962,
Imece Yaymlan, s. 22.
(8)tsmayıl'Hakh Baltacıoğlu, Hayvtım, tstanbul 1998
(Baltacıoğlu, adını tsmayıl Hakh olarakyazıyordu.)
Ölümünün 50. yılında
Suat Yakup
Baydur anıldı
Kültür Servisi - Önceki akşam
Galatasaray Lisesi'nin Tevfik Fikret
Salonu'nda katılanlara duygusal anlar
yaşatan anlamlı bir tören vardı:
50 yıl önce genç yaşında bir deniz
kazasında yitirdiğimız değerli
kültür ve bılim adamı Suat Yakup
Baydur için düzenlenen "Bir
Yaşamın Kutlanması" gecesı.
Galatasaray Lisesi ve Üniversitesi,
îstanbul Üniversitesi, ÎTÜ MÎAM,
Cumhuriyet gazetesi ve VTR'nin katkı
ve destekleriyle düzenlenen izlence,
Suat Yakup Baydur Belgeseli'ni çeken
Enis Rıza Sakızlı'nın konuşmasıyla
başladı, ardından belgesel gösterildi.
Daha sonra felsefeci Arslan
Kaynardağ, Prof. Dr. Güler Çelgin,
yazar-şair Hulki Aktunç ve Prof.Dr.
Kenan Gürsoy,
.uşaktaşı
Faik
Canselen'in
bir yapıtının
ilk kez
çalmışı
geceye ayn
bir anlam
kattı.
Suat Yakup
Baydur'u
değişik
açılardan
değerlendiren
birer konuşma
yaptılar.
Konuşmalan
Doç. Dr.
Cihat Aşlan
yönetimindeki
MİAM
Topluluğu'nun
düıletisi izledi.
Dinletide
sunulan son
yapıt, keman sanatçısı Cihat Aşkın'ın
seslendirdiği, Faik Canselen'in
"Rumeli'nin Dağlan" adlı Keman ve
Piyano için Çeşitlemeler'i geceye ayn
bir anlam kattı. Çünkü, 1911 doğumlu
Faik Canselen de, Suat Yakup Baydur
gibi, Cumhuriyet gençliğinin ilk
kuşağındandı ve 1929'da.
18 yaşındayken bestelediği bu yapırı
bu akşam ilk kez çalınıyordu.
Izlencenin kapanış konuşmasını,
Baydur ailesi adına, Suat Yakup
Baydur'un büyük oğlu Dağhan Baydur
yaptı. izlence öncesinde konuklara
armağan edilen, Suat Yakup Baydur'un
"Dil ve Kültür" adlı kitabının yanı sıra
belgeselin DVD'sinin de hazırlandığını
söyleyen Dağhan Baydur. yakında
satışa sunulacak olan DVD'nin
gelirinin Eğitim Gönüllüleri Vakfı'na
verileceğini sözlerine ekledi.
Zahit Büyükişliyen'in yapıtlan Teksin Sanat Galerisi'nde sergileniyor
Doğanın soyut
KAYA ÖZSEZGİ1S
Sanatçının geriye dönerek ça-
lışma dönemlerini yeniden yo-
rum platformuna çekmesi ve bu
aşamada farklı analizlere yönel-
mesi, eksik bıraktığı boşluklan
bu analizlerin ışığında doldurma
girişiminde bulunması, süreçsel
estetiğin gereğine ve önemine
inanmış olmasıyla ilgilidir. Böy-
le bir süreçsellik. bağlantılan pe-
kiştireceği gibi, ana motifler çev-
resinde yeni bakış olanaklan ge-
tirir ya da o motifleri dönüşüme
uğratır, geliştirir, yeni görüş açı-
lannın biçimlenmesine aracılık
edebilir. Her iki durumda da sa-
natçının gözettiği temel ilke, da-
ha önce göz önüne alınmış olan
mofiflerden yola çıkarak yeni sen-
tezlere ulaşmak, böylece resmin
ana malzemesi olan boyasal un-
surlan da kendi içinde dönüştür-
mektir. Bu bağlamda teknik kat-
kılar, yapıta zenginlik ve otur-
muşluk sağlar, sanatçının ifade-
sine ve yorumsallığına ilişkin de-
ğerleri daha da netleştirir.
Dönüşümcü değerler
Zahit Büyükişliyen'in resmin-
de, bir süredir etkinlik çizgisini
oluşturan doğa kökenli görsel ele-
manlar. bu ilke doğrultusunda ye-
ni uygulama biçimlennin devre-
ye girmesiyle, kavramsallık boyu-
tunu genişletme aşamasına gelmiş
bulunuyor. Yeni çalışmalannda,
1
anatçmın yeni
çalışmalannda, daha önce
degrade renk skalalan
halinde kendini açığa
vurmuş olan konsept
devam ederken bu kez onu
destekleyici nitelikte,
transfer tekniğiyle tuvale
aktanlan fotoğraf kareleri
devreye giriyor.
daha önce degrade renk skalala-
n halinde kendini açığa vurmuş
olan konsept devam ederken bu
kez onu destekieyici nitelikte,
transfer tekniğiyle tuvale aktan-
lan fotoğraf kareleri devreye gir-
mekte. tablonun arka zemininde
ise doğa gerçekliğinden soyut-
lanmış imgeler. bu konsepti ku-
şatmaktadır. Öte yandan boyanın
fırça iziyle değil, parmak tuşuy-
la resim yüzeyi üzerinde oluştur-
duğu ve resimlere farklı dozlar-
da yansıyan dokusal unsurlar, es-
ki çalışmalann bir uzantısı ol-
makla beraber. özellikle beyaz
veya kiremit tonundaki akrilik
yaldız boyalann hâkim etkisine eş-
lik etmekte, resimlerdeki plasti-
siteyi olumlu yönde etkilemek-
tedir.
Dünden bugüne sanatçının üre-
tim grafiğini yakından izlemiş
olanlar için yeni dönem resimler
belki de şaşırtıcı görünmeyecek-
rir. Burada söz konusu olan dönü-
şüm ve buna bağlı analitik yo-
rum. kesin bir dönemeci öngör-
memektedir kuşkusuz. Bunun ak-
sine. bugüne gelinceye kadar alın-
mış olan yolun, yeni çalışmalar
bağlamında sentetik bir anlam
içerebileceğine ilişkin kararlılığı
gündeme getirmektedir. Zahit Bü-
yükişliyen'in sanatçı kimliği açı-
sından yaklaşıldığında, yeni ça-
lışmalar bu kimlikle bütünleşme
amacına yönelik bir süreçselliği
vurguluyor. Bir başka deyişle,
onun sanatçı serüveni, yakalanmış
ya da benimsenmiş değerleri da-
ha öteye taşıma çabasına eşlik
ediyor. Demekki \anlmış olan ve-
ya vanldığı kuşku götürmez gö-
rünen etkinlik, resmin içeriğine ye-
dirile^ dönüşümcü değerler çiz-
gisinden bakıldığında, yeni uğ-
rak aşamalanna ihtiyaç göster-
mektedir. Sanatçının bu noktada
izleyiciye vermek istediği mesaj,
resmin arka planını oluşturan ve
çoğu yerde resmin yüzeyine taş-
mayan anlatımsal motifleri, belir-
li bir mesafede rurmak ve izleyi-
cinin de resme hep o mesafeden
bakması gerektiğini ona bir kez
daha ve yeniden anımsatmaktır.
Kavramsallığa gönderme
Büyükişliyen'in resimleri, so-
mut örneğini triptik peyzajda gör-
düğümüz gibi, kimi yerde. başla-
dığı aşamanın izlerini resim sah-
nesine yeniden, ama farklı bir
konseptle çekmektedir. Düz bir
boya zemini önünde, doğa kö-
kenli lekesel elemanlann bu ima-
jı anımsatıcılık işlevini kullan-
mak gibi, resimsel (görsel) ama-
ca hizmet ermenin ötesinde faz-
la bir ışlev taşımayan bu tür bir
yaklaşım. elbette İci doğa resmi
olarak tanımlanamaz.
Çünkü sanatçının resmini belir-
leyen altyapı. böyle bir resme kar-
şıdır. Doğa imgesinin. bu anlam-
da bir gerçekliğe değil. Büyükiş-
liyen'in sanatına özgü bir kav-
ramsallığa göndermede bulundu-
ğu, bulunmakta olduğu dikkate
alınırsa yeni dönüşümün ifade et-
tiği anlam da daha iyi kavranacak-
tır.
(Sergi 15 Ocak 2004 'e kadar gö-
rülebilir. Tel: 0 216 385 32 66),
YAZIODASI
SELİM tLERl
Eskişehir
Geçen hafta Istanbul'da karyağarken Haydafpa-
şa Gar Lokantası'nda buluştuk, birer ikişer. Doğan
Kitap ekibi, tam kırk kişiymişiz. Eskişehir Tepebaşı
Belediyesi'nin çağrılısı olarak Eskişehir'e gidiyoruz.
Tren on altıda kalkacak.
Lokantanın rıhtımaaçılan kapısından biravuç de-
niz görünüyor. Necati Cumalı'nın "Yağmuriu Den/z'ıni
andırırcasına karlı bir deniz. Vapurlar gelip geçiyor.
öyle güzeldi ki!
Sonra tren kalktı. Trenler bir romandır benım için.
Az sonra karşıma Anna Karenina çıkacak. Üstelik
karlı bir îstanbul akşamında.
Pendik'i geçtikten sonra Doğan Kitap ekibinin ne-
şesi arttıkça arttı. Gerçek bir edebiyatsever olan De-
mıryolcu Mehmet Aycı'yla konuşuyoruz: Türk ede-
biyatının tren öykülerinden derlenmiş bir antoloji,
Mehmet Bey hazırlamış. Elbette Tanpınar, Oğuz
Atay, Leyla Erbil...
Tren çok güzel de, kendi kendine açılıp kapanan,
dahadoğrusu kendi bildiğini okuyan kapılar birer tu-
zak: Sağ elimin işaret parmağını sıkıştırdım...
Yollar hep karlıydı. Gün battı. Yirmi otuz civann-
da Eskişehir'e vardık. Harikulade güzel bir gece bi-
zi bekliyordu. Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet
Ataç'la garda tanıştık ve hemen dost olduk. Bir kül-
tür delisi Ahmet Ataç, sanat insanlannagönülden bağ-
lı.
Eskişehir de karlıydı. Düşe kalka gidiyoruz. Oysa
Eskişenirliler kara enikonu alışık. Yollarda en küçük
bir problem yok. Mekânlar sıcacık.
Kentin bu özelliğini dostum Ahmet Cemal'den pek
çok dinlemiştim. Birden Ahmet'ı ne çok özlediğımi
fark ettim. Nicedir görüşmüyoruz... Ama Ahmet Ce-
mal, o akşam, on sekız treniyle Istanbul'a dönmüş.
Geceyansı Eski Konukevi'ndeki odalarımıza çe-
kildik. Ertesi sabah programlar başladı. Her arkadaş
bir yere dağıldı. Bizi ağırlayan Sena Hanım çoktan
imdadıma yetişmış: Altı kaymaz bir çift ayakkabı; üs-
telik belediyenin armağanı. Utangaç utangaç gülüm-
süyorum. İçin için pek memnun...
Eskişehir'de Ahmet Bey'in sayesinde nice duyar-
lı kişi tanıdım. Söyleşı günü, okuma günü, oralarda
sizi gerçekten okumuş, sevgisini esirgememiş okur-
lar.
Onlara, yirmi dört yıl önce yazdığım biröyküyü oku-
dum: "Lanterna Magica". Çeyrek yüzyıl öncesinin
kınk anılan. Ne saklayayım, ürperdim.
Ikinci gecemizde, Yılmaz Büyükerşen'le biriik-
teydik. önce Anadolu Üniversitesi mucizesini yara-
tan Yılmaz Bey, şu son yıllarda bir de kent mucize-
si yaratmış: Eskişehir, yurdun en uygar, en bayındır
kentlerinden bin. Büyüleyicı. Eskişehir'de yaşamak
isterdim.
Bu kentte genç dostlar edindim. İlk gün Savaş,
ertesi gün Emine'yle Alper. Ikisi de üniversite öğ-
rencısi. Arkadaşlanyla birlikte Düşle Edebiyat der-
gisini internet için hazırlıyorlar. Alper benim için çok
ince iki yazı yazmış. Derginin adresını veriyorum:
www.dusle.com
Cuma günü Gülriz Sururi'yle birlikte Anadolu Üni-
versitesi'nde rektörü ziyaret ettik. Engin Ataç, Gül-
riz'i bekliyordu. Ben davetsiz mısafirdim. Alçakgö-
nüllü Engin Bey bize kekik ve adaçayı ikram etti. Üni-
versite yine olağanüstüydü.
Cumartesi öğleyin Kazan lokantasında bıryemek
yanşması. Başkanımız Sahrap Soysal. Birbirinden
güzel on bir yemek ve üç tatlı.
Nihayet cumartesi gecesi, Hayalet'te Odül'ü dın-
lemek! Sesi, yorumu ve performansıyla benzerine az
rastlanılacak bir şarkıcı.
Sabaha karşı üçte kentten ayrılırken, rüyada gi-
biydim. Başta Sena ve Ahmet, sevgi dolu dostlar edin-
miştim. Güler yüzlü, aydınlık, zarif insanlar tanımış-
tım. Tertemiz, bakımlı bir kentin sokaklannda dolaş-
mış, Büyükerşen'in yarattığı bir parkta gezınmiş, In-
sancıl Kitabevi'nden kitapiar almıştım. Ben gamlı
baykuş, mutluydum!
Öneriler:
Kitap/ Girmediğim Sokaklarda, Gülriz Sururi,
Doğan Kitap. (özellikle "Aktör" öyküsünün nefis iro-
nisi...)
Farklı coğrafyalardan türkiiler
• Kühür Servisi -Koşuyolu Cafe'm
27 Aralık Cumartesi günü saat 20.30'da
Grup Pervane'yi ağırlıyor. Hakan Milli,
Yinon Muallem, Sumru Ağıryürüyen ve
Cüneyt Duru'dan oluşan topluluk konserde,
çeşitli coğrafyalardan farklı türküler
seslendirecek. (0 216 339 09 05)
K Ü L T Ü R » Ç İ Z İ K
K Â M İ L M A S A R A C I