Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 22 ARALIK 2003 PAZARTESİ
OLAYLAR VE GORUŞLER
AÇI
MUMTAZ SOYSAL
Anif
Ateşin Çizgisi
ADININ hersöylenişinde hemen öbürArif'i, Ga-
latasaray'da oynayanı anımsar bizim Arif. 0 Arif,
artık yapmıyor ama, eskiden kale önündeki ceza
sahasına girdi mi en küçük itişte kendini yere atar,
penaltı verilmesini beklerdi; ara sıra, verdirttiği de
olurdu. HakemlerzamanlaCimbomlu'nun bu oyu-
nunu çaktılar; hatta aldatmacalara kırmızı kart gös-
terir oidular. 0 da degişti galiba.
Bizim Arif, öyle değil. Kendisine sık sık çelme ta-
kıldığı için sahiden düşsede yine kalkar; düdükbek-
lemeden ve "Acaba ne derfer?" demeden doğru
bildiğini söylemeye ve yapmaya devam eder.
Amma ve lâkin, ariflerin her şeyi anlaması gerek-
tiğine ilişkin sözün aksine, bazı şeyleri birtürlü an-
layamaz. En başta da, çok belli ve anlaşılır şeyleri
bazılannın niçin anlayamadıklannı.
^ e ğ i n , Türkiye'nin tam üyeliğine sıcak bak-
madığı besbelli birHerr Verheugen'i anlamak
için arifiığe gerek olmadığını bildiği halde, devlet yö-
netmeye soyunmuş olanlann bile o adamın sürek-
li vermek istediği mesajı niçin anlamak istemedik-
lerini anlayamaz.
"Hayli uzaklardaki o kişinin bazen de iki anlama
gelen bazı sözlehni tam anlamadılar" diye düşü-
nür, "Peki, yanıbaşlannda, Ankara'dakı AB Büyü-
kelçisi Kretschmer'/ de mi anlayamıyorfar?" der
kendi kendine. Sonrasorar "Sayın Büyükelçi; 'Kıb-
ns soaınunu Mayıs 2004 öncesi çözelim, siz de mü-
zakere tarihi garantisi verin' önerisinianlamsızbul-
duğunu Cumhuriyet muhabiri Ayhan Şimşek'e
söylemiş; üstelik, 'AB liderleri bu kararı Aralık
2004'te vereceklerine göre o tarihten önce taah-
hüde girilmez; aynca, Türkiye Kopenhag kriterle-
rini karşılamadan müzakere tarihi verilemez' dedi-
ğinegöre, Kıbns'ta gerçekçibirçözümüAnkara'nın
kesin AB üyeliğine bağlamak için dünyaya karşı di-
dinen KKTC Cumhurbaşkanı'nı sıkboğaz etmekni-
ye?"
Bizim Arif'in anlayamadığı bir başka nokta, ba-
zılan, hem de Rumlar da değil başkalan, Annan Pla-
nı diye tutturduklan için koskoca Türkiye Cumhu-
riyeti'nin aynı havaya girip kendisini bu taktiğe
mahkûm etmesidir. "Gerçekçi çözüm yolunda An-
kara'nın da 1998'de önerdiği kendi planı, akıllıca
savunulacak belirli bir teziyok muydu?" diye tek-
rar tekrar düşünür bizim Arif.
Kıbns konusunda en sonuncusu 6 Mart 2003 ta-
rihi taşıyan ve hepsi oybiriiğiyle alınmış olan TBMM
karariannı araştırmacı diplomat Bilâl N. Şimşir'in
son kitabından bir kez daha okuduğu için.
Insanlann tükürdüklerini yalaya yalaya ne gibi
yanlış sonuçlara ve pis yalakalıklara sürüklendiği-
ni yerli tarihin yakın sayfalarından görüp bilerek.
Bizim Arif, arifliğin okuyup öğrenmeye, doğru ve
özgür düşünmeye dayalı olduğuna inanırdı.
öyle olmadığını görünce ve bilmeyenlerin kendi-
sini daha iyi bılmeleri için, adını değiştirip Arif'ten
Maruf'a çevirmek üzereymiş.
Cumhuriyet yönetimi ile yalnız ulusal değil, kişisel olarak da kimlik
ve değer kazandık. Bunun değerini kimseye sormayalım, ancak biz
biliriz. Ve Türkiye, bizim 'Gül Bahçemiz'. Onu korumak ve
kollamak gereğini Atatürk'ten öğrenmiştik. Bugün, hepimizi
ilgilendiren kişisel bir zorunluluk.
Prof. Dr. Mahİr AYDIN htanbul Üniversitesi
siyaset, devleti yönetmek için tutu-
lan yol; tslam ınanış sistemi. Siya-
sal Islam ise inancı sıyasallaşhr-
maktır, Emeviler gıbı. tnsanlığa
ayınm gözetmeyen, güzel/ıgı ölçü
alan bir düşünceyi, Arap ırkçüığı boyutuna in-
dirmektir.
Islam tanhine yansız ve yakın plan bakıldı-
ğında, günümüz sorunlanyla örtüşen nice
olaylar görürüz. Islamı kendisi için yorumla-
yan Hallac-iMansurmu dersıniz, yoksa Haş-
haşiler, Vahhabiler mı? Aradaki fark teknolo-
jı ve sayısal çoklukta. Bugün ülkemızde çok
şaşırtıcı değerlendırmeleryapılıyor. Bır tanh-
çi olarak, kaygı ıle ızlıyorum. Bellı kı, geçmış
olaylardan ders almamışız.
Bız Türkler tslamı. u
Arap Fanatizmi" bo-
yutundan alıp, "Evrensel DünyaGörüşü"ne ta-
şıdık. Bu topraklarda Mevlana, Yunus Emre,
Hacı Bektaş, Sülevman Çelebi'ler yetışti. Ve
Osmanlı împaratorluğu ıle en büyuk kurum-
sal açılım gerçekleşti. Onun bittiğinı kabul
edemeyen ve "baba mirası" gıbı sahıplenen-
ler yüzünden. bu deneyımden yararlanamı-
yoruz.
Bugünkü Islamın imajı, ne kendine ne de
TürkJerin kazandırdıkJanna uymakta. Hiç çe-
kınmeden söylemek gerekirse, "sömürüye
tepld" gıbi. Bu anlayış Seyyid Kutup, Ed-
ward SaidTerle 1970'lerin sonunda başladı.
Ama Türkiye için geçerlı değıldı. Avrupa'nın
yıllarca, yüzyıllarca sömürdüğü ülkeler için-
dı: Hindistan, Pakistan, Mısır gibi. Parola:
"Bizi sömürenJeri yıkahm."
2003 Türkıyesı'nın herköyünde, MEB'ye
bağlı okul ve öğretmen var. Dahası televizyon
var. Bugün tekke ve zavıyenın gereginden söz
etmek, ınsanımızı 500 yıl, buı yıl önceye gö-
türmektir. Sızce mantıklı mı? O dönemin si-
yasal ve dınsel liderleri bugün yaşıyor olsay-
dı, tekkelen değil, "asenkron" panolarla
"uzaktan eğitiın"ı uygularlardı.
Bir yükseklığın inış basamakları, çıkışı ka-
dardır. Osmanh'mn yıkılışı da, kuruluşu ka-
dar uzun ve çeşithdır.
Ve onun çöküş sürecı, ABD'nın toplam ta-
rihi kadardır. Biz bu süreçte; etnik kavgayı
da, terörü, ulusçuluğu, halifehği, Iaikliği, si-
yasal îslamı, hatta kadının çalışmasını da tar-
tıştık ve aştık. Sonuçta, tüm bu değerlen bı-
len bir kuşağın savaşı ıle Türkiye Cumhun-
yeti'ni kurduk.
Bugün, Kurtuluş Savaşı'nı görmezden ge-
liyor, kendımizı başkalanyla birtutuyorsak, bı-
zım ayıbımız.
Geçen ay îstanbul'da, terör eylemleri ger-
çekieşti. Beyinleri uyuşturulmuş insanların
"insanhk dışT eylemine tanık olduk. 900 yıl
önce Haşhaşi tarikah da aynı şeyi yapıyordu.
Haşhaş, yani uyuştunıcu aldıktan sonra, diğer
devlet adamlannı öldürüyorlardı. Örneğin,
ünlü vezır Nizamübnulk, tmamüi-Haramevn,
en-Nişaburi,Fahrülmülk,Trabtushı Raymond
ya da Conradde Monferrat. Ve Muslüman ol-
duklannı savlamalannı karşın, Hıristiyanlar-
la işbirlıği içindeydiier. Onlan, başka bir din-
sel akım değil, Moğol asken gücü ortadan
kaldıracaktır.
Ikı anayasa arasında, Abdülhamityönetimi
ile "siyasal lslam"ı da gördük. Islama hiçbir
bılımsel katkı yapılmadı, din siyaset için kul-
lanıldı. Ama Osmanh'yı çöküştenkurtarama-
dı. Çünkü devletin ekonomik ve askeri gücü
tükenmışti.
Cumhuriyet yönetimi ile yalnız ulusal de-
ğil, kişisel olarak da kimlik ve değer kazan-
dık. Bunun değerini kimseye sormayalım, an-
cak biz biliriz. Ve Türkiye, bizim "Gül Bah-
çemiz." Onu korumak ve kollamak gereğini Ata-
türk'ten öğrenmiştik. Bugün, hepimizi ilgilen-
diren, kişisel bir zorunluluk.
Birkaç on yıl önce ülkemızi, tahd amban
olarak bılırdik. Bugün dışandan buğday alı-
yoruz. Aynı düşünce, sukavnaklanmıziçin ge-
çerliydı, şımdi alarm zilleri çalıyor. Dünya
nüfusunun dörfte biri, içme suyu sıkıntısı çe-
kiyor. 2003'üUluslararasıTathSuYüıilaneden
BM, ıçme suyu bunalımı (krizı) yaşayacak
ülkeler arasında Türkiye'yi de gösteriyor.
Biliyorum, önlem ahnayı sevmiyoruz. Ille
de bıçak kemiğe dayanmalı...
Sıkı durun! Asıl büyük tehlike, başka ko-
nuda kapımıza dayanmak üzere. Islamın si-
yasallaştığı, mavi gezegenimizın kızardığı,
karanlık işbirlıği ortamını yaşıyoruz. Devle-
timizin temel direkleri altına, her geçen gün
"su yürûyor." Eğer önlem alınmazsa, onlann
istedikleri gibi olur. Ve insanımız, başka bir
seçenek ve üzüntüyle karşı karşıya kalabi-
lir...
Dinin Siyasallaşması ve Eğitim...
Laik eğitim, "yargı yetisi" gelişmiş, "kuşku" ile bakmasını bilen,
her türlü "dogmatizm"i reddeden bireyler yetiştirmeyi amaçlar.
"Yargı yetisi" "dinsel eğitim"in "dogma"lanna boğdurulmuş
bireylerle laik bir "toplum" ve "devlet" yapısına ulaşmak
olanaklı değildir.
İbrahim TÜRKEŞ Hukukçu/Felsefeci
K
ant'ın şu sözü, mayan insan, aptalla- sek, artık şu sonınun
"aydınlanma şır. yanıtı, açıklıkla veril-
tarihi"nde bir Ikiyüzyıllıkbiratla- melidir: Türkiye 'de "te-
ayraçtır: Yargı yetisi ol- ma ile ülkemize gelir- mel eğitim", "laik" bir
evırnenDilerseniz ingilizce, Dilerseniz Almanca!
Ticarî Mektuplannızı Kendiniz Ycrnn!Yazınî
Bilgisayarmıza yûkleyeceğimiz Ticari Yazı
Kılavuzu'nuzun yönler*dirmesiyle yazdığınız
mektupları e-mail ile anında gönderebileceksiniz.
Kendi özel sözHik.girişiyle programınrzı istediğiniz
kadar geliştirebileceksiniz.{Ticari, Teknik, Tıp,
Ekonomi, Güncef vb.)
Kulanışlı tasarım» sayesinde Türkçe, Ingilizce,
Almanca karşılıklan aynı anda görebileceksiniz.
110.000 satır, 20.000 cümle kapasitesiyle
altj fonksiyonlu ticari yazım olanağma
acaksınii
Cevirmen
Ingitizce'den Türkçe'ye
(Upper-lntermediate) seviyesinde *^_
gramer uyumlu çeviriye yarüımcı birprogrâHŞkr.
Türkçe-lngilizce
Türkçe-Almanca
İngiffzce-Türkçe
İngiiizce-Almanca
Almanca-Türkçe
Atmanca-ingilizce
Cevirıen
Intemetteki
Ingıtlzce web sayfalannı
kısa sûrede Türkçe'ye çeviren bir programdır.
Cevirnen
Çetleşirken Türkçe yazdığınızı
Ingilizceye, Ingilizce yazdığınızı
Türkçe'ye çeviten birprogramdır.
25M8yonX3
Ingilizce > İnailizce > Türkçenzı AHroeo •irk
rotcİ7 toclim 3
Fiyatlara KDV dahil değidir.
Bayilikier verilecektir.
Tel
Adrese ücretsiz teslim
Bir Telefon Yeterli
(0212)292 77 77
i!etisim@ulusalmagaza.c
> T. Gecekuşu sok. Çavuşoğlu Işhanı No; 8/1 Karaköy >
(0212) 292 77 77 pbK. Faks: (0212) 251 71 70
ULUSAL
eğitim mi olacaktır,
yoksa "dinsel içerikM"
bir eğitim mi olacak-
tır?
"Eğitim elbette laik
olacaktir" diyorsanız,
"dinsel kavrayış" ve
"davranış" ölçüsü ile
eğitim yapan "Imam-
Hatip" okullannı "te-
mel eğitim" kurumlan-
na dönüştürecek düzen-
lemelerde ısrar etme-
nin, "kamu yöneti-
mi"nde "İslami ya-
şam"ı benimsemiş ol-
mayı "ehByet" ve "Hya-
kat" ölçüsü saymanın
anlamı nedir?
Türkiye'de eğitim la-
iktir diyorsanız, 8-10
yaşlarında, "düşünce
kişiliği" ve "ajirterme
yetisi" (temyiz kudre-
ti) henüz oluşmamış ço-
cuklan, "Devletin oku-
lu"ndan koparıp,
"Kuran kursu"nda
"imam"ın önüne oturt-
manın anlamı nedir?
Türkiye'de eğitim la-
iktir diyorsanız, devlet
okulunu "resmi" eğiti-
min dışında, gece-gün-
düz, yaz-kış demeden,
Kuran kursuna dönüş-
türerek, aynı binada
hem "laik" hem "teok-
ratik" bir eğitimi "ar-
dışık" olarak vermenin,
sonuçta, körpecik be-
yinleri laik eğitimin
"doğrulan" ile "dinsel
eğitim"in "doğmalan"
arasında sıkıştırmanın
amacı nedir?
Laik eğitim, "yargıye-
tisi" gelişmiş, "kuşku"
ile bakmasını bilen, her
türlü "dogmatizm
w
i red-
deden bireyler yetiştir-
meyi amaçlar. "Yarjp
yetisi" "dinseleğitim"in
"dogma"larına boğdu-
rulmuş bireylerle laik
bir *tophım" ve "devfet"
yapısına ulaşmak ola-
naklı değildir.
Buyüzden, "yargıye-
tisi olmayan insan, ap-
tallaşu-" der Kant. Ap-
tallaşan insan "mürid-
dir", "şeyh"ine tapar,
"çömez"dir "vecd"e da-
lar, "şeldlci"dir "kunı
ayin" yapar ve daha da
ağın, Sıvas'ta ve en son
Îstanbul'da görüp yaşa-
dığımız gibi, "tetik-
çi"dir, "katiiam" yapar.
Türkiye'de eğitimin
amacı, "boyun eğen"
bir aklın teslimiyetçili-
ği içinde, "çömez" ki-
şiliksizliği ile yoğrul-
muş "mürid", "mücâ-
hid", "zâhid", "hâfiz"
ya da "hüffaz" yetiştir-
mek midir, yoksa, "ya-
ratıcı" ve "canlı" bir
aklın, tarih boyunca
baskısma isyan etmiş
olduğu her türlü "dog-
matizm"i reddeden in-
sanlar yetiştirmek mi-
dir?
Bu konuda, "laik
Cumhuriyet" üzerinde
çok tehlikeli bir "oyun"
oynanmaktadır. Bu
oyunlardan birisi,
AB'nin de desteği alı-
narak, sözde "Devleti
yeniden yapüandırma"
çalışmalarıdır.
Devleti yeniden ya-
pılandırma çalışmala-
rı, bugünkü bunalım-
dan "Cumhuriyetin ku-
ruluşu"ndaki ilkeleri,
özellikle de "laiklik"
ilkesini sorumlu tutan
bir zihniyetin elinde,
Cumhuriyet'in üzerine
kurulu olduğu ilkeleri
değiştirmeye, onlarla
hesaplaşmaya dönüş-
müştür.
Oysa, Cumhuriyet za-
man zaman çıkmaza
girmişse, onun ilkeleri-
ne uyulmaktan değil,
onlan "baltalamak"tan
girmiştir. Şimdi Türki-
ye'de, "ilke"lerin "suç-
lu", "baltalayanlar"ın
"mağdur" sayıldığı bir
"oyun" oynanmaktadır.
"Oyun", ikinci ayağı-
nı, "diyet borcu"ndan
ahnaktadır. "Din" mer-
kezli ne kadar dernek,
vakıf, cemaat, tarikat
varsa arkasına alarak
"iktidar" olan kadro,
şimdi kendisini iktida-
ra taşıyan bu "güç"ler-
ce önüne konulan ve
"iktidarolduğumuz ne-
reden belli?" sorusunu
içeren bir "fatura"nın
bedelini ödeme ile kar-
şı karşıyadır. "Dinin si-
yasallaşması" ve "dev-
let içindekurumlaşma-
sı" için bütün kapılann
ardına dek açılması, bu
yüzdendir.
Oysa, siyasallaşan bir
îslam'ın nelere kadir
olduğu, hiçbir "teviPe,
"tefsir"e ve "kanıma
dokunuyor" savunma-
sına yer bırakmayacak
bir açıklıkla görülmüş,
"Büyük Atatürk"ün
eseri olan laikliğin. Tür-
kiye Cumhuriyeti için
ne denlı "yaşamsal"
öneme sahip bir ilke ol-
duğu; "karşıtı" eylem-
lerden bir kez daha çı-
karsanabilmiştir.
Ancak, görünen odur
ki, gerek "ulusal" gerek
"yerel" basında kimi
"aymaz"lar, "demok-
rat" ve "laik" geçinen
kimi "çıkarcı"lar, du-
yarlıhklannın alt-eşiği
"din" olan bu kafaları,
koro halinde "artık on-
lar değişri" şarkıları
söyleyerek "teşd"(!) et-
se de, "imam", bildiği
yoldadır.
CUMHUBİYETTEN
OKURLARA
IBRAHLM YILDIZ
Medyamn Durumu
Irak'ın devrik lideri Saddam'ın ABD'li güçler-
ceyakalanması, bizim medyada ilginç manşet-
lerin atılmasına neden oldu.
Saddam'a hakaret etmek ve ABD'yi övmek
bir yanş haline dönüştü.
Çukurdayakalandı", "Bağdatbülbülü", "Di-
liçabuk çözüldü", "Onursuz" başlıkları ve ya-
pılan yonjmlar, Amerikan basınını çok geriler-
de bıraktı.
Kendinden geçmişçesine bir histeri içerisin-
deki yazılar, Saddam'ın gerçekten o çukurda
yakalanıp yakalanmadığı ya da ne zaman ya-
kalandığı sorulannın tartışılmasına olanak bile
bırakmadı.
• • •
Medyamız bir yol tutturmuş gidiyor. KKTC se-
çimlerinden sonra yapılan yorumlarda da yine
bu çarpıklığı gözlemek olası.
Denktaş karşıtı yazılar, hükümetin tavn ve "Bi-
zi başkalan kurtarsın" tezi işlenmeye hatta ka-
muoyuna dikte edilmeye çalışılıyor.
Başbakan Erdoğan'ın "Denktaş danışman-
lannı değiştirsin" demeci, Ver kurtulculuğun'
bir başka söylenişi olarak da anlaşılıyor.
AKP hükümetineyol gösteren yazarlar, biryan-
dan da Ankara'nın devreye girerek çözümü
Denktaş'a ya da Kıbrıshlara bırakmamanın ge-
rekliliğini savunuyorlar.
• • •
Kıbns konusunda çok şey yazıldı, çok şey söy-
lendi.
Ancak şurası da bir gerçek ki, 30 yıldır hem
Türk hükümetleri hem de Kıbnslı Türkler ger-
çekçi proje üretmemişler. Ankara para veren bir
baba, Kıbrıslılar da hazır para yiyen çocuklar
olarak görülmüş.
Girne'nin köylerine yerleşen Ingilizler orada
koloniler oluşturmuşlar.
Kumaıtıanelerin ne denli denetlendiği tartı-
şılır hale gelmiş.
özel üniversitelerde okuyan 40 bine yakın
öğrencinin yeterli Ingilizceyi bile öğrenemedi-
ği öne sürülüyor.
Gençlerin sosyal yaşam alanlarının olmadı-
ğı, çalışmak için Rum kesiminegeçenlerin gün-
lük 90 milyon TL kazandıkları bir ortam yaratıl-
mış.
Kıbrıslılar ile '74 sonrası adaya yerleşenlerin
kaynaşmadığı, Türkiye düşmanlığının teşvik
edildiği, AB paralarıyla bir hayranlık yaratılan sü-
reç yaşanıyor Kıbrıs'ta.
önce Türkiye düşünemediği, geliştiremedi-
ği projeleri bir an önce hayata geçirebilseydi bu-
günkü sonuç yaşanmayabilirdi.
Avrupalı devletlerin seçim sonuçlarını değer-
lendirişleri oldubitti özlemlerini açıkça ortaya ko-
yuyor.
Bu hafta Çankaya'da yapılacak Kıbns zirve-
si, gelecek için oldukça önemli adımların atıl-
masını sağlayacak bir projeksiyon sunabilir.
• • •
Fransa'datürban başta olmak üzere dini sim-
gelerin okullarda ve kamu alanlarında yasak-
lanması, yine Almanya'da bu yönde karartar alın-
ması Türkiye'deki Islamcı gazeteleri kızdırdı.
"Laiklik çıldırdı" başlıklarının atıldığı manşet
haberlerinde, Fransa'nın "FransızIslamı yarat-
ma" peşinde olduğu yorumları yapıldı.
Görüldüğü gibi medyamız Saddam, Kıbns,
türban konularında coşku dolu günler yaşıyor.
• • •
Hürriyet'te Ege Cansen'in 20 Aralık Cumar-
tesi günkü yazısı ilginçti:
"Su çözümün adı 'Beni benden kurtar'd/r Ana
fikri de şudur: Biz, kendi kendimizi yöneterek
gelişmiş birülke haline gelemeyiz. Bizi ancak,
bizden medeni bir millet yönetirse adam ola-
biliriz. Çünkü, medeni ülkeler, hem akıllı, hem
de zengindir. Onlar bize, hem kamu düzeni
getirir hem de para verir. Böylece bütün
meselelerimiz çözüme kavuşur. Buna karşılık
biz de onlann sözünü dinler, hır çıkarmaz ve
dünyanın başına bela olmayız. Dolayısıyla bu
çözüm, hem onlann hem de bizim lehimizedir."
• • •
önceki hafta başlattığımtz 'gençlik sayiası'
büyük ilgi gördü. Galatasaray Üniversitesi öğ-
rencilerinden sonra Anadolu Üniversitesi öğren-
cilerinin emekleri ile oluşturulan sayfa da çok
beğenildi. Bu perşembe günü Ege Üniversitesi
öğrencilerinin hazırladığı sayfayı yayımlayacağız.
Bu hafta cuma günü vereceğimiz 'alışvehş eki',
yeni yıl öncesi bir rehberlik işlevi görecek.
İyi haftalar.
CUMHURİYET KITAP KULUBU
ARALIK 2003 ETKİNLİKLERİ
RatipTahir
Burak,
Mim
Uykusuz,
NecmiRGa,
YalçrÇetin,
TonguçYaşar,
Turtıan
Setçuk,
Femıh
Do^n,
Güngör
Semih Poroy,
#
TÜRKİYE YAZARLAR
SENDİKASI
Çağdaşı Çizerterden Gülmece Ustamız
AZİZ NESİN KARİKATÜRLERİ
SERGİSİ
Nesin Vakfı ile Karikatür ve
Mizah Müzesi'nin katkılanyla
Açılış ve kokteyl:
23 Aralık SalıSaat:18.00
Yer: Cumhuriyet Kıtap Kulubu, Istıklal Cad.
Zambak Sok. No:4 D:1-2 Beyoğlu/ Istanbul
Tel: 0212/2523881-82
Kafeteryamızpazar dahil her gün saat:
10.00-21.00 arası açıktır.