24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 21 ARALIK 2003 PAZAR 8 HABERLERIN DEVAMI TURKIYE stanbul S 8 Sinop 9 Adana B 16 Edirne S 10 Samsun <ocaeli 8 Trabzon Şanakkale S 10 Giresun Izmir B 14 Ankara Manisa S 11 Eskişehir Aydın B 13 Konya Denizlı 7 Sıvas Zonguldak K 6 Antalya B 15 Kars Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardın Sıirt Hakkâri Van B PB B PB PB K K 14 3 11 4 3 0 1 K -4 Yurdun kuzey ve do- ğu Kesımlen parçalı çok bulutlu. Batı ve Orta Ka- radenız kıyılan, Doğu Karadenız ıle Doğu Ana- dolu'nun doğusu yağış- lı, dığer yerier az bulutlu geçecek. Yağışlar Orta ve Doğu Karadenız kıyı- lannda yağmur, yağış alan dığer yerterde kar şeklınde olacak. Hava sıcaklığı batı kesımlerde bıraz artacak DIS MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn B B B Y Y Y Y Y -1 2 1 10 10 12 12 9 Berlın Y 8 Moskova PB 1 Budapeşte B 3 Aşkabat Y 13 Madrid PB 12 Astana K 1 Vıyana B 4 Taşkent Y 10 Belgrad PB 7 Bakü Sofya PB 8 Bişkek Roma PB 3 Y 15 Tiflıs Atına PB 14 Kahire PB 17 Münih K 5 Zürih 6 Şam Y 9 ÇfrAçık P a r î a İ 1 t X i l u t l l J : SlSİl Bulutlu ^ Çok bcıiutlu > Yağmufiu Sulukar . Gok gurultûB GÜNCEL CUNEYT ARCAYUREK • Baştarafı 1. Sayfada Özal'la başladı, onun öğrencilerinin gizliden gizliye medyada sürdürdükleri serüvenlerin kanlı kansız öykü- leri... Yazılı basın denetim altında. Görsel basında eleş- tri yapan tek bir program kalmamacasına yürütülen si- yasal bir stratejinin perde arkası... Daha neler neler. Hepsi medya medya filminde! Medya medya filminin hemen her bölümü "muhale- feteyeryok, iktidara var" sloganıyla açılıyor. • • • CHP muhalefet yapamıyor! Bu saptama sürekli işle- nyor. Sesini neden duyuramadığının üzerinde durulmu- yor. Oysa çeşitli kademelerıyle CHP, temel sorunlarda pekâlâ görevini yapıyor. Ama, ah medya medya... "Mu- halefete yeryok, iktidara var" sloganı ile CHP muhale- fetinin ne kadannı yansıtıyor? Yansıtmıyor. Yansıtma- yadaniyetli, isteklı değil. Iktidar kendi adamlarını medyaya yerleştirmeyecek kadar kurnaz. Medya patronlarının hınk deyicilerini kul- lanıyor. Köşe başlarını tutmuş, holding patronlarını bur- nundan yakalamış. Gak dese guk dese dilediğini dile- diği gibi yayın yaptınyor. CHP Genel Başkanı Baykal'ın salı günleıi gruptaki konuşmaları, grup başkanvekillerinin topiumu rahatsız edecek yasalar ve girişimler üzerindeki çıkışltrı yerin- de ve zamanında. Milletvekilleri üzerine düşen görevi yapıyor. Medya CHP yetkılisınden demeç alıyor. Mutfaktaki yönetici yukandakı holding patronunun gözüne bakı- yor. Demeci, yahut çarpıcı haberi yayımlamıyor. • • • CHP muhalefet yapmıyor değil, yapıyor ama med- yada söylemlerini, eleştirilerini yansıtan, yansıtmaya ni- yetli olan yok! Kaptırmış gidiyor muhalefetin giderek za- yıfladığını öne süren FTTE stratejisine kendini. Ağzıyla kuş tutsa, önüne belgelerin belgeleri konulsa; iktidar aleyhine mi, en çok 1 gün. Bu, fazla ileri giden bir ırde- leme mi acaba? Iktidarı (bağlı olduğu holdingi) koruma telaşı ön plan- da yer aldıkça, medya gibi medya olmaz medya. Iktidan kollayan kuruluş sadece medya mı? Yooo... Sivil toplum örgütleri nerede? Gericilik, yobazlık, takıy- yecilik; türbanlı, cüppeli, sarıklı hançerini dayamış reji- min kalbine; yok mu kurtaracak bahtı kara maderini di- ye Atatürk devrimcileri çığlık çığlığa. Sivil toplummuş, demokratikvezindekuvvetlermiş... Medya kadareleş- tirıden uzak, ürkek ve kimileri korkak. Gerçeklerin artık sadece iktidar gözüyle kullanılmasına izin veren tek partinin adeta buyruğundalar. Canım efendim, biz yüzlerine açıktan söyledik, söy- lüyoruz. Eleştirı görevimizi yaptık, yapıyoruz. Tınmıyor- lar. Demokratık düzendeyiz; AB kapısında daha ne ya- pabiliriz derler, diyorlar. Bu datakıyyesel tayyipsel demokrasimizin yeni yut- turmacı son sloganı! * • • AB zirvesinin yayımladığı sonuç bildirisinde adamlar akıllarına geleni yazdılar, söylediler. örnek mi? Buyu- run: RTE, yoğun eleştirilerle karşılanan Güneydoğu so- rununun sonuç bildirisine girmesini eleştirenlere daha önceki bildiriierde de yeraldı diye savundu. Oysa CHP kurmaylan inceledi ve saptadı ki; RTE doğruyu söyle- miyor. Bugüne dek üç yılda 6 kez yayımlanan sonuç bildirilerinde Güneydoğu sorunu tek bir kez yer alma- mış! Bizim ünlü ikili Brüksel'de. Bakanın uğramadığı Türkiye-AB Karma Komisyonu_toplantısında CHP Ge- nel Başkan Yardımcısı Onur Öymen; bizimkileri par- mağının ucunda oynatan Verheugen'e AB ülkelerinin imzalamadığı protokolleri imzalamadığını öne sürerek Türkiye'yi bildiride nasıl eleştirirsiniz ya da Kıbns'ta (1960anlaşmalanyla)Türkaskerinin bulunuşunu illegal diye nasıl tanımlarsınız diye yüklenır. Komiser yüzsüz; "Uyelere söz geçiremiyonız, adaylara söylüyorvz" der, komisyonu terk eder. Tabii bu gelişmeler medyada yer almaz. öymen, hükümeti "Herşeyisineye çekiyor" diye eleş- tiriyor ve sonra ekliyor "Bunlarattan düşüyor, sonra ine- cektim diyor." Kıbrıs politikası, Irak politikası, AB, dokunulmazlık vs. vs... Bütünüyle sorunlann içine ediliyor. • • • Bu manzara rahmetli Şinasi Nahit Berker'in şiirini akla getiriyor: "Gece yansı/Cinayetler saati/Karanlıkla- n bir feryatyırttı/Hatceeee... Hatce/Oturağımı getir". Yazıylaşiirarasındakı bağlantıyı siz kurun lütfen! Hükümetin yanlışlan, Türkiye'nin elini zayıflatacak nitelikte AKPnin 'Kıbrıs' hatasıSERKAN DEMfRTAŞ ANKARA - Kritik bır sürece giren Kıb- ns sorununda AKP hükümetinin yaptığı politik hatalar, müzakere süreci öncesinde Türk tarafının elini zayıflatacak nitelikte. AKP'nin en büyük hatası, müzakere süre- cinde masada Kıbns Türk tarafı oruracağı halde Ankara'nın bir plan çalışması içinde olduğunu ve bunu ileride kamuoyuna du- yuracağının ilan edilmesi olarak görülü- yor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ın da bu süreçte farklı mesajlar verip "zik- zaklar çizmesi", Ankara'nın devlet poli- tikasına da ters olarak değerlendiriliyor. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, AB'nin tlerleme Raporu'nda "Kıbns'ta çözüm olmaması Türkiye'nin AB beklentileri önünde ciddi engel oluşturur" ifadeleri- nin yer almasının ardından Türk Dışişleri Bakanlıgı 'nın bir çalışma içinde olduğunu basınaaçıklamıştı. Gül'ün, daha sonra An- nan Planfnın referans alınarak yapıldığı anlaşılan bu çalışmayı duyurmasının ne- denleri arasında 12-13 Arahk Brüksel Zir- vesi sonuç bildirgesinde bu ifadelerin de- ğiştirilmesi bulunuyordu. Bu durum, so- nuç bildirgesine "...çözüm olması Türki- ye'nin AB beklentilerini kolaylaştmr..." ifadeleriyle yansıdı. 'Çözüm planı çalışmasr Ancak önce Gül daha sonra da Başbakan Erdoğan tarafından sıklıkla dile getirilme- ye başlanan "çözüm planı çalışması" ba- zı olumsuz sonuçlan da beraberinde getir- meye başladı. Bunlardan bazılan şöyle: • Kıbns "ta çözüm müzakereleri, BM gö- zetiminde Türk ve Rum toplumlan arasın- da yapılıyor. Ankara'nın KKTC'den ba- ğımsız olarak hazırlayacağı planın müza- kere edilmesi mümkün görünmüyor. AKP hükümeti, ilk kez Lefkoşa'dan farklı bir plan üzerinde çalışıyor. • Edinilen bılgilere göre Ankara, çalış- mayı kamuoyuna sunmayacak. Bu çalış- mayı KKTC lıderi Rauf Denktaş ı müza- kerelere bu zeminde başlaması için ikna etme sürecinde kullanacak olan Ankara, hükümetin kunılmasıyla Lefkoşa ile tema- sa geçmeyi düşünüyor. Baskının artmasıy- la birlikte planın daha erken bir tarihte Denktaş ile görüşülmesı olasılığı bulunu- yor. Bunun da Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in başkanlıgında, Denk- taş'ın dakatılması öngörülen Çankayazir- vesinde görüşülmesi planlanıyor. • AKP'nin yaptığı çalışma, sadece Denktaş'ı değil, Türk tarafının elini zayıf- latacak nitelikte. Türk tarafının kendi ara- sında bölünmesi, Kıbns sorununun "ulu- sal dava" nitelığine zarar veriyor. • Erdoğan'ın sürekli Denktaş ve danış- manlanna dönük olumsuz ifadeler kullan- ması sıkıntı yaratıyor. AKP hükümetinin ulusal davaya dönük zikzakları, sadece Türk tarafında degil konuyla ilgili diger uluslararası taraflarda kafalan kanştınyor. Türk tarafı üçe bölünebllir • CTP lideri Mehmet AIi Talat başkan- lıgında bir hükümet kurulması durumun- da parçalı görüntü daha da aynşacak. Türk tarafı, "Talat tarafı, Denktaş tarafı ve Erdoğan tarafı" olmak üzere üçe bölün- me tehlikesiyle karşı karşıya. John Swift 'ABsının Yeşil Hat'ta sona erer' REŞATAKAR Otobüsyandı: 12ölüBrüksel-Paris otoyolu üzerinde yanan Alman pla- kalı otobüste 12 kişi ölürken yaralanan 37 kişiden 30'unun durumunun ciddi olmadığı, bu kişUerin bugün taburcu edilecekleri bildirildi. Polisin verdiği bilgiye göre, Brüksel-Paris otoyolunda seyreden yolcu otobüsü, dün sabaha karşı aniden yoldan çıkarak beton yol işaretine çarptı. Alev alan otobüs yandı. Yapılan ilk açıklamalara göre, otobüs yolculan arasında. Almanla- rın yanı sıra bir Türk, bir Hırvat, bir Bosnaü, bir Amerikab ve birkaç Moğol bulunuyor. Kadının sorunu çok• Baştarafı 1. Sayfada • Türkiye'deki nüfusun yüz- de 21.6'sı 10-19 yaş grubun- dan oluşuyor. • 15-19 yaş grubu arasında olan ergenlerin yüzde 15.5'i evli. • 15-19 yaş grubundaki ka- dınlann kırsal kesimde yüzde 11 4'ü, kentsel kesimde yüzde 9.4'ü en az bir kez gebelik ge- çirmiş. Bu gruptaki kadınlann yüzde 5.5'i ıse en az bir kez düşük yapmış. • Aktif cinsel hayatı olan er- genlerin yüzde 66.4'ü herhan- gi bir aile planlaması yöntemı- ni kullanmıyor. • 20 yaş altmdaki ergen ge- belerin yüzde 35.5"i doğum öncesinde hiçbir sağlık hizme- ti almamış durumda. Bunlann yüzde 52 si ise tetanos aşısı bi- le olmamış. Raporun sonuç bölümünde; eğitimsizliğin kırsal kesimde erken evlilik ve erken gebelik riski yarattığına işaret edilir- ken büyük kentlerdeki gençle- rin ise cinsel yolla bulaşan has- talıklar ve uyuşturucu sorunu yaşadığına dikkat çekildi. LEFKOŞA - AB dönem baş- kanJığını 1 Ocak2004'teüstenme- ye hazırlanan Irlanda, hem AB ül- kelerine hem de Güney Kıbns Rum Yönetimi'ne çok ciddi uya- nlarda bulundu. Irlanda'nın Güney Kıbns'taki Büyükelçisi John Swift, tek yan- lı AB üyeliğinin yalnızca Kıbnslı Türkler ve Türkiye açısından de- ğil, aynı zamanda Rumlar açısın- dan çok ciddi sorunlar yaratacağı- nı ve böylesi bir durum karşısında AB sınırlannınYeşil Hat'ta bitece- ğini söyledi. Svvift "Türkiye,AB'nin istedi- ği ölçütleri yerine getirmede ka- rarlı görünüyor. Bu nedenle Türkiye'ye görüşme tarihi veri- iirse, Kıbns sorununun çözümü de kolaylaşır" diye konuştu. Swift, Kıbns sorununun 1 Ma- yıs 2004'ten önce çözülmesi ka- dar, Türkiye'ye üyelik konusunda müzakere tarihi verilmesinin öne- mine dikkat çekerek "Türki- ye'nin.AB tarafından önüne ko- nulan ölçütleri yerine getireceği kesin olduğuna göre AB'nin Türkiye'ye görüşme tarihi ver- mesi gerekir" dedi. GUNDEM MUSTAFA BALBAY • Baştarafı 1. Sayfada miş? Hükümetler, devletehizmetetmeyeriymiş. lyi güzel de kardeşim, ben vatandaştan oyumu alıp gelmişim. Onca oyu, hizmet etmek için mi aldık? Hayır... Hizmet almak için. Devlet kurumları, parti- mize nasıl hizmet edebilir, onu araştıracaklar, bula- caklar ve yola koyulacaklar. Bulamayan olursa, biz bulmalarını sağlarız! Medyada başlattığımız hareket başarıya ulaştı. Sistemimiz son derece açık: Sok kanallı tek seslilik! nce kanal sayısını azaltalım, bize rakip olanları bitirelim dedik. Sonra vazgeçtik. Demokrasiyi uy- gulamaya karar verdik. Herkesin, özgürce bizi des- teklemesini sağlıyoruz. Böylece, onlarca kanal-ga- zete yaşamını sürdürüyor, hepsi bizım başarımızı kendi dillerine göre yazıyor. Tek bir ses çıkıyor! Çok seslilik nedir? iktidar partisinin sesinin olabildiğince çok araçla topluma duyurulmasıdır. Bu manada en çok sesli iktidar biziz! Araç maraç dedim de, aklıma geldi. İktidara gel- meden önce şöyle bir ifade kullanmıştım: "Demokrasi benim için araçtır!" Herkes üzerime gelmişti. Onların çoğu şimdi de üzerime geliyor ama, sarılmak için! Biz bu aracı çok şükür iyi kullandık, amacımıza ulaştık. Şimdi o aracı alıp atacak mıyız? Hayır. Bin kere hayır. Biz, vefanın sadece bir semt olduğunu düşünen insanlardan değiliz. Şimdi demokrasiyi başka amaçlarla kullanıyoruz. Yani, bir kenara at- mış değiliz... Demokrasi nedir? Demokrasiyi bir nevi haraç olarak kullanmak da partimize, affedersiniz halkımıza hizmet sayılır. Ki- mi kurumlar var ki, başına kendinden birini koydun mu, para musluklarının da başma geçtin demektir. Geçen gün, bankacılık didikleme ve dağıtma ku- rumunun (BDDK) başına yeni bir arkadaşımızı ge- tirdik. Herkes bu kurumun anlam ve öneminden bahsediyor. "Kısa kesin" dedim, "bu kurum ne ka- dar parayı denetiminde tutuyor?". 150 milyar dolar civarında dediler. Hah şöyle de- dim. Beni burası ilgilendiriyor. Kurumun başına bi- zim arkadaşımız getirildiğine göre, banka sahiple- ri herhalde kime kredi verileceğini kime verilmeye- cegini daha iyi anlayacaktır. Bugünlerde bütçe görüşmeleri var. Başında bu- lunmaya bile gerek görmüyorum. Maliye işlerine bakan bakanımız o kadar başarılı ki... Matematiği de çok kuvvetli. Bütçe rakamlarını çok iyi düzenle- miş. örneğin, 2 kere 2'yi satın ahrken 3, satarken 5 göstermiş. Şimdi statükoculartutturacak, 2 kere 2, 4 eder. İktidar bunu değiştiriyor, diye kaşlarını yır- tacaklar. Durun kardeşim.. sinirlenmeyin öyle. önce deği- şimin farkına varın. Biz hiçbir iktidarın düşüneme- diğini yapmışız, matematikte değişime gitmişiz... Hazmedemediğinizi biliyoruz ama, bu kadar da bel- li etmeyin! Partimizin başlıcaoy kaynağı dini simgelerle ilgi- li olarak da tam demokrasi uyguluyoruz. örneğin, Fransa işimize gelmeyen bir karar almışsa, Ameri- ka'ya bakıyoruz. Oradan karar getirtiyoruz. Serbest piyasa demokrasisi bu değil mi kardeşim? Açın öz- gürlüklerin önünü... Insanlar her türlü özgürlükleri- ni seçsinler. "Demokrasi kurallar rejimidir" sözü de kanıma dokunuyor. Bunda da değişim yapacağız ve şu tanımı getireceğiz: "Demokrasi, kurallardan istediğini seçme rejimi- dir. " Şimdi ben demokrasi benim için haraçtır dedim ya.. yine üzerime gelecekler. Sözlüğe baksınlar. "Haraç" sözcüğünün birinci anlamı şu: "Osmanlı'da toprak sahiplerinden devletçe alı- nan vergi." Ben sözlüğe de katkıda bulunuyorum. Buna ye- ni bir anlam ekliyorum: "Para sahiplerinden devlet adına, iktidar partisi- nin aldığı hakl" ankcum . ktv.ttnet.net.tr AL GÖZÜM SEYREYLE/IŞIL ÖZGENTÜRK Suç Hep Götürende mi? Malumunuz. haftanm önemli iki konusu vardı. Biri Kıbns seçimleri, öteki Saddam'ın fare deli- ği gibi bir delikte yakalanması. Bu konuda o ka- dar çok konuşuldu ki. vallahi bana daral geldi. Kestirmeden şunlan söyledim. "Kardeşim, Sad- dam ne zaman bir demokrasi ve insan haklan kahramanı oldu ki, direnerek ya da kafasına bir kurşun sıkarak yakalansın. Adam, her tür- lü soykınmı ve zorbalığı uygulayan ve kolayca satın alınan bir Ortadoğu diktatörüydü. Sonu, halkı tarafından ayak bileklerine bağlanarak asılan Mussolini gibi olmalıydı ama ne ya- zık ki, Irak halkı İtalyan halkının yaptığı- DI yapamadı ve sonuçta diktatörleri, Ame- rikan askerleri tarafından fare deliğinde yakalandı." Kıbns konusuna gelince, bu son seçim tan- tanasında çok şey öğrendim. Birincisi. Kıb- ns öyle "\er kıirtul" denilecek bir toprak parçası değilmiş; ikincisi. muhalefet başka- nı daha seçim sonuçlan belli olmadan, "Biz kazandık, Denktaş'ın işi bitti" diyecek ka- dar toymuş; üçüncüsü, Kıbns daha uzun yıl- lar hem iç hem dış siyasetimizi etkileyecek. Otuz yıl sonra hâlâ işin başındayız. Haftanın konulan hakkında fıkrimi kısaca belli edip ana konuma döneyim. Bu hafta hü- kümet. Imar Bankası'ndan devlet bonosu al- dığını ve geleceğini kurtardığını sanan 22 bin bonozedeye bu paranın ödenmeyeceğini açıkladı. Başından beri daha fazla kazanmak amacıyla yatınlan paranın devlet güvencesi altında olmasına karşı olan bin olarak vallahi hıç üzülmedim. Mesela Nadya Hanım, öyle çok varlıklı biri de- ğil, yememiş, içmemiş. çocuklanndan, torunla- nndân esirgediği parayla Imar Bankası' ndan dev- let bonosu almış. Adamlar bangır bangır en yük- sek faizli devlet bonusu sattıklannı ilan etmişler ya, Nadya Hanım koşturarak gitmiş ve heyecan- dan yapılan işlemlere de dikkat etmemiş. şimdi ag- layıp duruyor ve tek söylediği: "Devlet benim paramı versin." Niye versın kardeşim, sen her- kesten akıllı mısın? Yüksek faizi alırken kimsele- re koklatmıyordun, şimdi bilerek ya da bilmeye- rek aldığın riskin cezasını çek. Mesela Niyazi Bey, daha önce KasteUTde pa- rasını batırmış ama. adam bir türlü akıllanmıyor. tki katını satıp tmar Bankası'ndan devlet bonosu almış. Çe\Tesindekiler onu uyarmışlar. "Dikkat et," demişler. "bu banka pek itibarlı değil, Kas- telli'de başına gelen tekrar başına gelebilir." Niyazi Bey, kararlı yanıt vermiş. "Bu iş bir kere olur, hem Kastelli bankerdi, bu koskoca ban- ka, reklamlanndan geçilmiyor." Sonuçta gıdip parayı tmar'a yahrmış, şimdilerde ağır bir mide kanaması geçirmiş ve sürekli "Beni konımayan devlet, devlet degildir'" diye yakınıyor. ÇevTesin- dekiler söyledi. bir gün bile banka sahıplerini suç- lamamış. Vr arsa yoksa devlet! Evet, görülüyor ki, bu ülkede suç sadece malı götürende değil, malı götürenlere bağırlannı açıp mal emanet edenlerde de. Yahu yıllarca bu banka- nın neler yaptığı biliniyor, fisıltı gazetesi aracılı- ğıyla batacağını yayan ve bunu duyan herkesin ka- pısına biriktiği. faiz fılan düşünmeden ana parayı çektiği bir banka bu. Çok iyi anımsıyorum, bu de- dikodunun ardından bankada bırakılan faiz geli- rinin tnlyonu bulduğu söylenmişti. İşte böyle bir bankaya sen gidip para yatınyorsun. Müsta- hak vallahi. Bu kadar acunasız olmak kötü. a- ma durum bu. Bu arada. ikı yıl boyunca tmar Bankasrnın sallantıda olduğunu bilen ve ülke- de 19 yıldır bu ülkenin SPK'si olarak varlığını sürdüren, gene aynı hizmet dalında üç yıldır var olan BDDK yetkiülerinin bu olayda çok açık suç ortaklığı var. Yani halkı bilgilendirmekte ne- den bu kadar geciktiler. bunu soran kimse yok. Devlet bu parayı ödemesin ama, şu suç ortak- lığuıı da iyice bir açıklasın. Onlar da yargılan- sınlar. Miİletvekilinden sokaktaki top oynayan çocuğa kadar kimsenin güven duymadığı yargı için işte firsat, birileri çıkıp bir suç duyurusun- da bulunsun. O Nasreddin Hoca fikrası nasıldı? Hocanın e\ine hırsız girmiş. her şeyi alıp gitmiş. Hoca dö\ünüyor. sormuşlar. "Hoca kapıyı kilit- lemiş miydin," Hoca yanıt vermiş."Hayır," "Peki pencereleri kapatmış mıydm?" Hoca gene yanıt vermiş: "Hayır." "Amma yaptın Hoca kabahat sende" demişler: u bu devirde böyle penr asız yaşanır mı?" Hoca ağlamaklı bir yüzle kendini sorgulayanlara bakmış, "Anladık anladık" demiş, "kabahat bizde, ama evi soyup soğana çeviren hırsızın hiç mi suçu yok?" seyreyleisil(g yahoo.com isilozögcnrürk((î süperonline - 6 Annan Planı temel ahnnıalı' ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Başbakan Recep Tayjip Er- doğan, Kıbns konusundaki göriiş- melerin Annan Planı temelinde sürmesi gerektiğini söyledi. Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin de, "Türkiye'nin AB hedefine karşı olan kişUerin KKTC'de etkin gö- revlerde olmalarının doğru ol- madığını" söyledi. Resmi bir ziyaret için Özbekis- tan'da bulunan Erdoğan. onuruna verilen akşam yemeğinin ardından gazetecilerin sorulannı yanıtladı. Erdoğan, Kıbns'taki gelişmeler ile ilgili Türkiye'ye dönünce önce Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, sonra da KKTC Cumhur- başkanı Rauf Denktaş ile görüşe- ceğini belirtti. BM Güvenlik Konsevi'nin "An- nan Planı temelinde görüşmele- rin başlaması" çağnsı hatırlatılan Erdoğan, "Doğrusu bizim istedi- ğimiz de bu" dedi. Erdoğan, An- nan Planı temelinde görüşmelerin sürmesi gerektiğini belirtti. îstanbul'daki temaslan sırasında gazetecilerin sorulannı yanıtlayan Şahin, "KKTC'U yetkiîiler Tür- kiye'nin hedefini zorlaştırıcı de- ğil, kolaylaştırıcı tavır içinde ol- malılar. Türkiye'nin AB hedefine karşı olan kişUerin KKTC'de et- kin görevlerde olmaları doğru değil" diye konuştu. 'Denge noktası bulunur' KKTC'de halkın orta yolu gös- terdiğini kaydedenTBMM Dışişle- ri Komisyonu Başkanı Mehmet Dülger,"Buradaki işleri siyah Ue beyaz arasında griyi ararken gri- nin biraz beyazı fazla, biraz siya- hı fazla gibi terazi ibresinin gidip gelmesi gibi düşünüyorum, den- ge noktasını bulacaklardır" dedi. BÎR GÜNDE ÜÇ DEMEÇ VERDl Erdoğan Kıbrısh karıştırdı LEFKOŞA (Cumhuriyet) - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Özbekistan'ı ziyareti sırasında Kıbns'la ilgili olarak bir günde 3 ayn demeç vermesi ve KKTC Cumhurbaş- kanı Rauf Denktaş'a ağır eleştiriler yö- neltmesi, adanın her iki kesiminde de geniş yankı yarattı. KKTC basmı, Erdoğan'ın açıklamalannı ve Denktaş'ın yanıtını 'Dü- eUo' başlığıyla yansıtırken Rum basını "iki liderin kafa kafaya çarpıştığını" duyur- du. Güney Kıbns'ta yayımlanan Filelefthe- ros gazetesi, Denktaş'ın, Ankara ile soğuk ilişkiler yaşadığını ileri sürdü. YENÎDEN GÖRÜŞME İSTEDÎ Annan 'dan 'kayıp' mektubu Dış Haberler Servisi - Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Kofi Annan, KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ve Kıbns Rum Yönetimi lideri Tasos Papadopulos'a birer mektup göndererek "kayıplar" konu- sunu yeniden görüşmelerini istedi. Annan mektubunda, iki tarafın, kayıp dosyalannuı incelenmesi yöntemi üzerinde anlaşması durumunda, Otonom Kayıplar Komite- si'nin boş olan üçüncü üyesini atama niye- tinde olduğunu bildirdi.Otonom Kayıplar Komitesi, Türk ve Rum taraflan ile BM ta- rafından atanan 3 üyeden oluşuyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle