04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 4- CUMHURİYET 21 ARALIK 2003 PAZAR OLAYLARVE GORUSLER Her bıri ayn bir değer. Her biri sizi yartn tarihe götüren krtaplar... Günlerdir yanı ba- şımda, kiteolığın ön sırasın- da Okunnayı bekliyoriar. Bir kez değıl, cır daha bırdaha, orasını burasını çize çize... Işte, ıçlerioden bırkaçı: Önce Prof. Dr. Çetin Yet- kin'in üç koca cılt tutan "Türk Direniş ve Devrim&ri", (Otopsı Yayını). Hep sorageldiğniız; "Bız kimız? Hangi sü- reçten geup geçerek bugüne geldik? Dün Selçuklu, Osmanlı mıydık ve bu- gün onların sûrgiti miyiz? Yoksa böy- le olduğumuz savı, salt bir aldatma- ca, gerçekleri çarpıtma mıdır? öyley- seneden?" Çetin Yetkin, başlangçtan Atatürk e bu soaınun yanıtını anyor, bulmaya çalışıyor!.. Bildiğimiz bılmediğimiz, anımsadığımız, unuttuğumuz, ama hep güncel kalan tarih yaprakları!.. Yetkin, 'Iktidara karşı direniş'\er\r\ ta- rih boyuncaöyküsünü yazmış... Üçün- cü cildin sonunda diyor ki: "Osmanlı- ya karşı Atatürk'ün önderiiğinde son direnışimizde başanlı olduk, ama Os- manlı artıklanna ve kalıntılarına karşı girişilen devrimleri sonuna değin gö- tûrebildik mi? Daha Atatürk'ün sağlı- ğında, karşıdevrimcılerkıpırdanmaya başlamışlardı, ama asıl onun ölümûn- den sonra tam anlamıyla birkarşıdev- rim sürecıne gererek bugünlere gel- miş bulunuyoruz. Ve bu gidişe 'Dur' diyemezsek, 1919 yılının Mayısı'nda ve hemen sonrasında Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun yaşamış oldu- ğu duygularını paylaşacağız paylaşa- EVET/HAYIR OKTAY AKBAL KitaplarflgtoiziBekliyor! cağız demektir! 'Batan geminın içın- de son duasını mınldanan kazazede gibi, kendi kendime durmadan onun adını tekrar ediyorum: Musta Kemal, Mustafa Kemal, Mustafa Kemal," Hızla, coşkuyla, kimi zaman durup düşünerek, kimı zaman notlar alarak bir daha bir daha okuyacağım kitap- lar "Cumhuriyet'inBireyiOlmak'Tür- kanSaylan (Cumhuriyet Yayını); Mu- zaffer llhan Erdost'un "Türkiyenın Karanlık Fotograflan" (Onur Yayınla- n); Aydemir Balkan'ın "Akşam Nöbe- ti" (Boyut Kitaplan); Cahit Tanyol'un "Hoca Kadri Efendinin Pahamentosu" (Gendaş Yayını); Şükran Kurdakul'un "Cezaevınden Babıâlı'ye Babıâli'den TlP'e"; Esat Paşa'nın "Çanakkale Sa- vaşı Hatıralan" (örgün Yayınevi); Ni- lüfer Ondin'ın "Cumhuriyetin Kültür Politikası ve Sanat" (Insancıl Yayın- lan); Selami Kılıç'ın Ermenı Sorunu ve Almanya" (Kaynak Yayınlan); Yılmaz Dikbaş ın "Satılık Vatan" (D. Yayınla- n); Prof Paul Dumorrt'dan çevıren Ze- ki Çelikol'un "Mustafa Kemal": Rıza Nur'un "Lozan Anılan" (Örgün Yayını)... Evet, birçok kitap, hepsi yaşanmış, toplumun bellegınde yeretmış tnsan- lann, daha da çok tarihsel olaylarda et- kın olmuş, iyi kötü bu yurt, bu ulus içın bir şeyler yapmış ya da yapmaya kalkışmışınsanlannanılan... Hep- _ sını okusanız derim, okuyabilse- nız!.. Vaktım yok dıyenler çıkacak elbet! Ama kimsenın 'bunlan niye okuyayım, bana ne kazandınr' di- yecegıni sanmam, sanmak iste- ,, memL Yakın uzak geçmişimizi didik di- dık etmek isteyen, bu topraklarda ya- şamış acılı tatlılı serüvenleri öğrenmek çabasınakatlananlann büyük bir zen- ginlik kazanacakian açıktır.. Özellikle, Rauf Beyin ve Rıza Nur'un anılan!.. Kişiler hep kendılerinı haklı çıkarmak isterler. Bu bir ınsanca duygudur, öz- lemdir. Okur, hepsını okuyacak, bıle- cek, kendince bir çözüme varacak, varmaya çalışacak... Bu yazıda sözü- nü ettiklerim çoğunlukla tarihsel bir değer, bir anlam taşıyan yapıtlar.. Bir detiyatrodünyamızı belgelerle Darül- bedayi, daha doğrusu Istanbul Şehir Tiyatrolan'nın kuruluşundan bu yana gelışmesini anlatan bir kitap; aktör ve şaır dostum Mücap Ofiuoğlu'nun 'Suya Yazı Yazanlar't... (Mıtos-Boyut Yayını) Ofluoğlu, suya yazı yazanlar demış, ama ben hiç de öyle bul- muyorum.. Sanat yolunda bir yaşam harcamak nıye boş bir çaba olsun!.. Ofluoğlu'nun yapıtı yannki kuşaklara bırdönemı duyuran, yaşatan birgüze) çalışma... Kitaplar kitaplar kitaplar! Hepsi ay- n birdünya! Ne kadarçok kitabın var- sa, ne kadar çok kitap okumuşsan o kadar çok yaşadın, anlamını o kadar çok duydun, derken hiç de yanıldığımı sanmıyorum. Yönetmelik Henüz Yürürlükte... PENCERE Av. Celâl ÜLGEN Diyanet Işleri BaşkanlığYnın, Kuran Kurslan ile Öğrenci Yurt ve Pansiyon- lan Yönetmeliği'nde değişiklik yapan yönetmelik 24.11.2003 günlü Resmi Ga- zete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiş- ti. Bu yönetmelik hükümleri, önceki yö- netmelik hükümlerini değiştiren ve ana- yasamızın laiklik ilkesi ile Eğitim ve Öğ- retimın Teklıği (Tevhidi Tedrisat) Yasa- sı'na aykın düzenlemeler yapan içeriğe sahipti. AKP iktidannda her alanda böyle da- yatmalarla karşılaşmamız sıradanlasmış- tı. Bu da elbette yadırganmayabilirdi! Zaten kaç kişi kalmıştı bu konulara du- yarlık gösteren? Ama olmadı. planlar al- tüst oluverdi. Zamanlama yanlıştı. Terö- ristlerin sinagog bombalama eylemlen- nin ortalığı kasıp kavoırduğu ve kan re- van içinde bıraktığı bir zamanda yapıla- cak şey miydi bu? Istanbul Barosu, Eğitim Sen. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ve öbür sen- dika ve demokratık kıtle örgütleri sert çı- kışlar yapmıştı. Hizbullah fıdanlığı mı ku- ruluyordu ne? Bu yakınlarda VedatGünyoI'un konu ile ilgili bir yazısı yayımlanmıştı Cum- huriyet'te. Yazının başlığı 'Köreltim'di ve içeriğinde genç beyinlerin nasıl Arap- ça Kuran ezberlemeye ıtıldıği ve bu tür eğitim sistemının çağdışı olduğu \xırgu- lanıyordu. Anlamuu bilmediğin sözcük- leri ezberleyerek nereye vanlabilirdi? Genç beyinler, düşünmekîen, yaratıcı- lıktan, özgüvenden uzaklaştmlarak Tan- n'ya değil, kula kulluk yöntemine göre yetiştiriliyor; sonra bunlann arasında uluslararası köktendincı örgütlerin cen- net vaat ederek canlı bomba koşullanma- sına tutsak edüiyorlardı. Diyanet tşlen Başkanı bu konu ile ıl- gili konuşmasında ^'önetmeülde siyase- tin bir iüşkisi bulunmadığını' söylüyor- du. Doğruydu; bu yönetmenlikle siyase- tın ilgisi yoktu ama siyasetle ilgili olan kendısiydi!.. Yapılan değışıklikle. *Bu kurslarda günde en az 3 saat eğitim-öğretim \ı apı- hr" deniliyordu. Aynca günde l saat de bilgi, beceri ve görgü arttıracak sosyal et- kinJiklerdüzenlenecektı. Aynca 8 yıllık temel eğitimin 5. sınıfını bitirenler de bu eğitimlere katılabileceklerdi. Bu kursla- rın öğreticileri kadrolu olacak; yetmedı- ği takdirde en az ımam hatip lisesı me- zunu olmak üzere de\let memuru, me- mur emeklisi veya sigortalılardan gö- revlendirilecekti. Kamuo\aj bu yönetme- liğe büyük tepki göster- di. Tepki dine ve din ku- rallanna duyulan bir tep- ki değildi. Herkesın manç özgürlüğüne saygısı var- dı. Ama bu yönetmelik biraz fazla "kör kör par- mağım gözüne" türündey- dı. Bu çaba bir zamanlar eğitimin yüz akı bir kurum olan Köy Enstitülerine köktendincı bir yaklaşı- mı anımsatıyordu. Bunun temelleri mı ahlıyordu ne? Bu anlatıma dikkat edelim lütfen: "Günde enaz3 sa- at eğitim-öğretinı yapılır." Yönetmelığin degışen maddelerınden bin bu. Oysa eğitim ve öğretim salt Mılli Eğırım Bakan- lığı'na bağlı okullarda ya- pılır. Pekı bu nasıl ve ni- ce bir eğitimdir kı Tevhi- dı Tedrisat Yasası'na, zo- runlu eğitimin temel ilke- lerine ve anayasaya aykı- n olarak gündeme çıkan- labilir? Yönetmelik vürüriükte». En son olarak Diyanet tşlen Başkanı'nın bir açık- laması geldı. Bu yönet- melik ertelenmışti. Yan- lış anlaşılmalar gideril- dikten sonra yeniden yü- rürlüğe konulacaktı. Bu arada 24.11.2003 günlü Resmi Gazete'de yayım- lanan yönetmelığin iptal süresi de işliyor. Bu yazı- nın yazıldığı güne değin henüz yeni bir yönetme- lik çıkmadı. O halde bu yönetmelik geçerlilığini koruyor. Bu konuda iptal davası açma süresini ge- çırmemek bir yurtsev erlik borcudur. AKP iktidannın takti- ği ilginçtir; önce bir yok- lama çekiyor, tutturamaz- sa gerginlik ıstemiyoruz diyerek geri adım atıyor! AKP iktidannın bugün en önemli sorunu ne ülkenin içinde bulunduğu buna- lım, ne insanlann ulusal gelirden aldıklan payın aşın düşüklüğü ve ne de açlık sınınnda yaşamaya çalışan milyonlar... Strate- jik olarak tek amaçlan, düşünceleri ve sorunlan türban'ayöneliktir. Tür- bana özgürlük (!) sağlaya- rak önemli bir kale kapı- sını daha koç boynuzu ile delmek istemektedirler! Kamu Yönetimini Düzen- leyen Yasa Tasansı'nda bazı yetkilerin yerel yö- netime devTİ sırasında be- lediyelere türban gibi ba- zı konularda karar alma yetkisi de tanınmak iste- nırse şaşmayalım. Birüriin reklamındaki gibi bu ko- nu "hiç akıllanndan çık- mrvorki''... ÂKP iktidarının AB yanlısı tutumu ve davra- nışlan da iç politikada açıkça söyleyemedikleri bu hedeflerine ulaşmak içindir. Türbanın Fran- sa'da yasaklanması AKP'- nin bu konudaki düşleri- ni de ertelemiştir. Anayasal düzen zorlan- maktadu-, Bir kapınuı ki- lidinin ev sahibinin gözü- nün içine baka baka kur- calanması gibi; bıyık altm- dangülerek... İp-Külot ile Türban Birliği.. Medyamız harika1 .. Bir yanda türban tartışması.. Aynı zamanda G-String tartışması.. İç içe, yan yana, sarmaş dolaş.. • G-String de ne?.. Kadına bikini yetmedi; daha alengirlisini icat et- tiler. G-String'in öteki adı: Ip-külotL Onde edep yerini örten avuç içi kadar bir üçgen, artcada yalnızca ip.. Bip, bip, bip.. Bikini ip-külotun yanında kapalı sayılır; oysa ilk çıktığında piyasaya atom bombası gibi düşmüş- tü... • Vaktiyle bu köşede yayımlanan eski birfıkradan kimi alıntılar yapmakta yarar var; söylentiye göre toplumda bikini üzerine birsoruşturmayapılmış... "Istatistikçi demiş ki: - Bikini istatistiğe benzer, herşeyi ortaya koyar gibi görünür, gerekeni gizler. Yobaz: - Bikini giymek günahtır, kadının göbeği ancak okuyup üflemek amacıyla açılır. Hovarda: - Bikini, istekli kadının bedenine yapıştırdığı di- lekçe pulu gibidir. Asker: - Bikini dikenli tel örgü gibidir, araziyi korur ama, manzarayı örtmez. Softa: - Bikini namus fukaralannın önlerine yaydıklan bez parçasıdır: Filozof: - Bikininin kapladığı yer, kadın bedeninde utanç duygusunun son sömürgesidir." • Ne var ki bikininin de pabucu dama atıldı.. Sıra 'G-String'de.. Geçenlerde bir basın toplantısında bir bayan ga- zeteci eğilince mini eteğinin altından ip-külotu gö- rünmüş; bir foto muhabiri de hemen resmini çek- miş... Şimdi bu olay tartışılıyor: - Çekilen resim yayımlansın mı?.. Bizim medyamız evlere şenlik!.. Kimi dinci ga- zetede voleybolcu, basketbolcu kızlarımızın maç fotograflan yayımlanamaz; Islamcı medya Dünya Şampiyonu Süreyya Ayhan'ın koşarken çekilmiş resımlerine bile sansür uyguluyor; kimi magazine dönük çok satışlı gazetelerde yayımlanan fotoğ- rafların yanında seks dergileri haltetmiş... • G-String ve türban... Ikisi de medya sermayesi!.. Kimi de diyor ki: - Bu ikisi arasında bir zrtlık yoktur; çoğu türban- lı hatun ip-külot giyer. - Sen nerden biliyorsun?.. - Ben bilmiyorum; büyük satış yeherindeki tez- gâhtaıiar biliyorlar!.. Kapalı kadının yarattığı istekle gizliliğin çekicili- ği konusunda binbir yayın ve yorum var... Boşuna mı?.. • Tuhaf olan da şu: Kadının türbanı ve külotu üze- rine sürekli erkekler tartışıp kavga ediyorlar... Kadın ısesuspus... Neden?.. tati!aboneliği Tatil Aboneliği Tanıtım Turu 4 Gün 4 Gece Ulaşım, Yarım Pansiyon Konaklama, Yılbaşı Gecesi ve Çevre Turları Dahil, Kişi Başı 260.000.000 TL Çevre Turları: Muğla Turu, Bodrum Turu Gidiş: 30 Aralık 2003 Saat 22:00 Dönüş: 04 Ocak 2004 Saat 10:00 *Gezi süresince tatil abonesi olanlara konaklama bedava. YAPI-CBir Cumbunyei Vakfı Kuruluşudur Adres : Türkocağı Cad. Basın Sarayı No 1 Kat . 4 (Gazetecıler Cemıyetı üstu) Cağaloğlu-lstanbul Tel : (0212) 520 21 91-92, (0212) 522 49 26 Faks (0212)520 50 23 Gazetetel • (0212) 512 05 05/550-561 E-Posta [email protected] www.yapic.com.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle