04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 21 ARALIK 2003 PAZAR 12 PAZAR KONUĞU Rum TemsücilerMeclisiBaşkanı DemetrisHristofias ile KKTC seçimleri ve Kıbns 'ı konuştuk S 0 Y L E $ I : LEYLA TAVŞANOĞLU [email protected] KKTC seçimlerini Kıbns 'ın Rum tarafinda izlemek aydınlatıcı ve ilginç bir deneyim. Lejkoşa 'nın Rum tarafinda honuşîuğum insanlar seçim somıçlarını duyduklannda hsmen memnun oldular; hsmen de düş hrıklıklannı gizlemediler. Sanıyorum, bekledikleri sonuç, muhalefetpartilerinin çokyüksekoranda oy almaları ve muhalefetin tek başına iktidar olması yolunun açılmasıydı. Ama öyle olmadı. Burada konuştuğum kişiler söz birliği etmişçesine Annan Planı 'nı temel alan çözüm görûşmelerinin acilen baslatılması ve 1 Mayıs 2004 'e kadar ada sorununa çözüm bulunmasının zorunluluğunu vurguluyorlardı. Bu acelenin nedenini ise bir türiü telaffuz etmiyorlardı. Son olarak konuştuğum Kıbns Rum hükümetinin en büyük koalisyon ortağı AKEL'in Genel Sekreteri ve Rum Temsilciler Meclisi Başkanı Demetris Hristofias da barışçı mesajlar veriyor, hatta Türkiye 'ye mutlu ve barışçı biryeniyıl için en iyi dileklerini gönderiyordu. Hristofias 'la, Kıbns Rum Temsilciler Meclisi 'nin Ledra Palas sınır kapısına çokyahn birsemtte bulunanyeni binasındaki bürosunda gerçekleştirdiğimiz söyleşiyi sanıyorum ilgiyle okuyacaksınız. Geçmişinbedelini ödüyoruz- Sizegöre KKTC seçimlerinin sonucu Kıb- ns sorununu nasıl etkiler? HRİSTOFtAS - Bakın, bir kere Kıbns Türk tarafinda iyi gelişmeler oluyor.. ama istediği- miz kadar da iyi değil. Bana göre Kuzey'deki gelişmeleri iki açıdan değerlendirmek lazım. Birincisi Kıbns Türk toplumunda iradenin ifade edilmesiyle ilgili. Kıb- nslı Türklerin sorunun çözümü için çok dina- mik bir irade sergilemeleri beni doğrusu çok et- kiledi. Verdikleri oylarla ana vatanlannın yeni- den birleşmesi ve banşın yerleşmesi için ne ka- dar istekli olduklannı kanıtladılar. Bu, aynı za- manda hem Kıbnslı Rumlann, hem de Kıbns- h Türklerin ortak dileği. tki toplumun da ana- vatanını iki bölgeli, iki toplumlu federal bir çö- züm şemsiyesi altında birleştirme yolunda bir- likte verdiğimiz mücadele açısından çok olum- lu bir gelişme. Birleşme, Annan Planı çerçe- vesindeki müzakerelerle hayata geçirilebilir. Bunun için iyi niyet, BM kararlanna ve üst dü- zey antlaşmalara saygı gerekir. İkinci açı da şu: Ne yazık ki Kıbns Türk toplumunun baskı kur- ması bile Sayın Denktaş'ı ikna etmemiştir. Za- ten ne zaman ikna olacağı ya da ikna olup ol- mayacağı da belli değildir. Bakın, kaygılıyım, çünkü Türkiye'de AB'ye tam üyelik konusun- da ve Kıbns sorununun çözümüyle ilgili ciddi bir irade ve istek görünüyor. Öte yandan yine Türkiye'de kimileri de böy- le bir hedefe hiç prim vermiyorlar. Bütün önem- sedikJeri Kıbns'la ilgili olarak genişleme ve yayılmacılık polıtikalannı sürdürmek. -Peki, diyelim ki Türkiye 'degerçekten böy- le eğilimligüçler var. Amaçları ne olabiiir? - Bana göre bunlar Türkiye'nin AB 'ye girme- sini, hele hele Kıbns sorununa Annan Planı'nı temel alan bir çözüm bulunmasını kesinlikle is- temiyorlar. Kıbns üzerindeki hegemonyacılığı sürdürmek başlıca amaçlan. Bu da tabii ki so- runun çözümü çabalanna hiçbir şekilde yar- dım etmiyor. Clrlt konusu - Türkiye'de yaygın olarak sürdürülen bir tartışma tarihte Girit 'in Osmanlı tmparator- luğu 'ndan nasıl kopanldığıyla ilgili Olay ay- nen bugün Kıbns 'tayaşananlara benzetiliyor ve Kıbns'ın Türkiye tarafından kesinliklefe- da edilemeyeceğinin altı çiziliyor. Siz buna ne diyorsunuz? -Girit isyanı ve Yunanistan'a ilhak ediliş çok eski bır geçmış. 21. yüzyılda artık Osmanlı îm- paratorluğu da yok. Dolayısıyla da Osmanlı Imparatorluk güçleri gibi davranmamalıdırlar. Varsayahm ki, şimdilerde yaşamımızda çağ- daş bir noktayı yakaladık. Varsayalım diyorum, çünkü bugünkü dünyamız düzenden çok, dü- zensizlik sergiliyor. Onümüzde yeni bir yüzyıl, hatta yeni bir binyıl var. Bakın, bir yanda Kıbnslı Türkler ve Rumlar anavatanlanyla birlikte AB'ye girecekler. Öte yanda ise Türkiye AB üyeliği dışında. Biz, çağ- daş ve uygar insanlar olarak gerçekten AB'ye tam üye olmak istiyorsak ileri doğru bazı adım- lar atmalı, toplumlanmızı, felsefemizi çağdaş- laştınnalıyız. Aksi halde 19. yüzyılda yaşama- ya devam edeceğimiz için olaylara 19. yüzyıl kafasıyla yaklaşınz. Bakın Türkiye'de Annan Planı'ndan çeki- nenler var. Ama Annan Planı'na göre hem Tür- kiye, hem Yunanistan, hem de Ingiltere'nin ga- rantörlügü ne yazık ki devam edecek. - Niye, ne yazık ki, dediniz? - Çünkü ben Kıbnslı lann artık anavatanlan ve üçüncü taraf olan îngiltere'nin yönlendirme- sini gereksinmeyecek kadar olgunlaştıklannı düşünüyorum. Yine de biz Kıbnslı Rumlar ve Türkler olarak bu konuda ödün veriyoruz. Bi- zim acı bir geçmişimiz var. iki taraf da bu geç- mişten suçludur. Tabii eşit derece suçlu olan- lar Türkiye ve Yunanistan'daki şoven güçlerdir. Geçmıştekı çılgınlığın, kabul edilemez dav- ranışlann bedelini ödüyoruz. Bu bedeli de sö- zümona anavatanlann ve Ingiltere'ningarantör- lüğünün devam etmesiyle ödüyoruz. Ote yan- dan iki toplumlu, iki bölgeli federal çözüm mo- deli ise Kıbns için doğal bir çözüm modeli de- ğildir. -Neden? - Çünkü biz Kıbnslı Rumlar ve Türkler ola- rak adanın her köşesinde kanşık, karma bir nüfus olarak birlikte ya- şadık. Birlikte de, yani her iki top- lum olarak intihar ettik. Karşılıklı de- rin bir güvensizlik ortamı oluştu. Suçlar işlendi. Gerek Kıbns Türk, ge- rekse de Kıbns Rum toplumuna da- ha güvenlikli bir ortamda yaşadık- lannı hissettirmek için iki toplum- lu, iki bölgeli federasyon formülü- nü kabul ettik; etmeye devam ede- ceğiz. Bu fonnülü uygulayacağız. - Tabii ki isterlerse günün birin- de bir arada, iç içe yaşama isteği- ni de dile getiremezler mi? - Tabii ki getirebilirler; yaparlar da. Geçmişte de bir arada yaşadık- lannı kanıtlamadılar mı? Aynca ge- çen 23 Nisan'da kapılar açıldığı za- man bunu yine kanıtlamadılar mı? Bakın, iki toplumun bir arada ya- şayamayacağı, insanlann bir araya gelmeleri durumunda yine çok kan döküleceği mitoslannın doğru ol- madığı anlaşıldı. Bu nedenle de An- kara artık davranışlannı değişrirme- li; geçmişe degil, geleceğe bakma- h. Annan planı - Ama lideriniz Sayın Papado- pulos da hâlâ geçmişe bakmıyor mu? Bu sadece tek taraflı bir du- rum değil, gibime geliyor... Sade- ce Türk tarafı değil, Papadopu- los 'un kendisi deAnnan Planı 'nın bu haliyle kabul edilmesinin ola- naksız olduğunu söylemedi mi? -Bakın, olay şöyle: Sadece Tassos Papadopulos değil, bütün Kıb- ns Meclisi (Rum), oybirliğiyle Annan Planı'nın ileri aşamadaki müzakereler için çok iyi bir te- mel oluşturduğunda birleştiler. Evet, planda birtakım değişiklikleryapılması gerekiyor. Ama bu değişiklikler, plarun felsefesini yok edecek radikal değişiklikler olmayacak. Annan Pla- nı'nın esası, Kıbns sorununun çözümü olabi- lir. Rum tarafı hiçbir zaman, "Anan Planı'nı ol- duğu gibi, bugünkü haliyle Kıbns sorununun çö- zümü olarak kabul edryoruz," biçiminde bir be- yanda bulunmadı. Başta Tassos Papadopulos ol- mak üzere hepimiz oturup planın üzerinde de- ğişiklikler yaparak Kıbns sorununa bir çözüm aramaya hazınz, Hatta planın Kıbns Türktarafinın yaranna ol- masını istiyoruz. Plan Kıbns Türk tarafına cid- di ayncalıklar tanıyor olsa bile bunlann kesin- likle değiştirilmesini istemiyoruz. Bütün mese- le planın işler hale getirilmesi için bazı pratik değişikliklerin yapılması gereğidir. Eğer haya- ta geçebilecek ve işlerlik kazandınlabilecek bir çözüm bulunabilirse bu, iki toplumun da büyük DEMETRİS HRİSTOFİAS 1946, Girne doğumlu. Daha ilk gençlik yıüannda Kıbrıs'taki sol hareketler içindeyer aldu 14 yaşmdayken Tüm Kıbns öğrenciler Birliği üyesi oldu. 1964'te Kıbns Komünist Partisi olarak da adlandınlan İşçi Sınıfı 'nın İlerici Partisi'ne (AKEL), Tüm Kıbns İşçi Sendikaları Federasyonu 'na ve Birleşik Demokratik Gençlik Hareketi 'ne girdi Bu arada yükseköğrenimini Moskova'da Sosyal Bilimler Enstitüsü 'nde tamamladu Sovyetler Birliği Sosyal Bilimler AkademisVnden de tarih doktorasını aldu 1991'den beriRum Temsilciler Meclisi'nde AKEL milletvekill 1988'den beri AKEL'in Merkez Komitesi Genel Sekreteri; aynı zamanda da Rum Temsilciler Meclisi Başkanı. yaranna olacaktır. Ama bir çözüm bulunduktan sonra, birbirle- rine danışıp birlikte çözümü uygulamak yeri- ne hasmane davramp Annan Planı'nı farklı bi- çimlerde yorumlamaya kalkışırlarsa hiçbir ye- re varamayız. Tassos Papadopulos işte, herke- si bu tür bir olasılığa karşı uyardı. - Siz AKEL Partisi 'nin Genel Sekreteri ola- rak partinizin çö'züme yaklaşımını nasıl de- ğerlendiriyorsunuz ? -Ben, AKEL'in genel sekreteri olarak, parti- min yıllar içinde, Kıbns Türk toplumunu hiç- bir zaman kendimizden farklı bir toplum oldu- ğunu düşünmediği gibi, sadece onlan Kıbnslı vatandaşlar olarak gördüğünü ve hep de iyi ni- yetli davrandığını, bunu kanıtlayan pek çok sı- navdan geçtiğini söyleyebilirim. Ben sizi mil- yonlarca kez temin etmek isterim ki AKEL Par- tisi her zaman aynmcılığa karşı olmuş ve sos- yal adaleti savunmuş bir partidir. Aynca sizi milyonlarca kez temin etmek is- terim ki Tassos Papadopulos hiçbir zaman An- nan Planı'nı katletmez. Böyle bir düşünce ak- lının ucundan bile geçmez. Size içtenlikle şunu söylemek isti- yorum: Bugün hepimiz birçok sınavdan ge- çiyoruz. BM Genel Sekreteri, Annan Planı'nı temel alan görüşmelerin ye- niden baslatılması çağnsında bulundu- ğunda Tassos Papadopulos çağnya uy- du; müzakerelere gidip görüşmeci ol- maya hazır olduğunu bildirdi. Hatta Papadopulos Genel Sekreter'e, Kıbns'la ilgili çözüm girişimini yeni- den başlatmasını isteyen bir mektup ya- zıp yolladı. Bu da Tassos Papadopu- los'un Annan Planı'nı temel alan mü- zakereleri yeniden başlatmak istedi- ğinin kanıtıdır. 1 Mayıs 2004'ten ön- ce soruna bir çözüm bulmamız acili- yet kazanmaktadır. Ortak çıkarlar - Peki, Ankara ve KKTC Cumhur- başkanı Denktaş, sizce böyle birntek- tubun içeriğine nasıl tepki gösterir? - Saruyorum, öncelikle Ankara'da, Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Baka- nı Gül, Türk halkmın yaranna, çıkan- na hizmet edecek biçimde tepki gös- tereceklerdir. Çünkü, Türk halkıyla or- tak çıkarlarunızın bulunduğundan hiç kuşkum yok. Bu ortak çıkarlann ba- şında da ikimizin de AB'ye tam üye olma isteğimiz geliyor. Sanıyorum, bugün Kıbns'ın, yann da Türkiye'nin AB'ye tam üyeliği, Türkiye, Yunanistan ve Kıbns'ın gü- venliklerinin banşçı bir biçimde garan- ti altına alınmasının en mükemmel yo- ludur. Bu, aynı zamanda halklanmıza refah da sağlayacaktır. Özellikle Kıb- ns Türk ve Rum halkı kuşaklar boyunca korku içinde büyüdü. Ama artık yeter. Bu korkulu rü- yalara son vermenin zamam geldi de geçiyor, bile. Kendi çocuklanma, Kıbnslı Türk arkadaş- lanmın çocuklanna bakıyorum. Bize diyorlar ki: "tnanıbnaz hatalaruuz yüzünden bugün ül- kemiz de facto olarak bölünmüş durumdadır. Ama o, sizin geçmişinizdi. Biz ise çok daha iyi, ortak bir bugün ve daha da iyi bir gelecek isti- yoruz. Dolayısıyla bütün sürtüşmekre son \ erU- meüdir." Sayın Denktaş Türk toplumunun lideri ola- rak kabul edildikten sonra, uluslararası alanda kullanılan deyimiyle derin devletle çok köklü ilişkiler içine girdi. Yani bu ilişkiler askerler ve diplomatik çevre ile iyice sıkılaştı. O nedenle de ben Türkiye'de ülkeyi AB'ye sokarak çağ- daşlaştırmak, demokrasi ve insan haklannı ge- liştirmek isteyenlerle hep geçmişte yaşayanlar arasında çok ciddi bir sürtüşme, bir çatışma ol- duğunu düşünüyorum. Onlar "BüyükTürkiye'' felsefesini kendilerine şiar edinmişler. Ama bu tutum çözüm olamaz. Önümüzde ciddi zorluklar var - Yani siz, işleri çok zor mu görüyorsunuz ? - Ne yazık ki önümüzde ciddi zorluklar bulunduğunu tahmin edebiliyorum. Çünkü Sayın Denktaş çok güçlü. Kişisel olarak onunla hiçbir meselem olmadığına sizi temin ederim. Hatta ona, çok deneyimli bir politikacı ve çok zeki bir insan olduğu için saygı da duyuyorum. Ama ona şöyle de bir çağn yapmak istiyorum: Ben onun oğullannm yaşındayım. Dolayısıyla da bu zekâsı, bilgi birikimi ve becerisini Kıbns halkmın çıkan yolunda kullanmasını rica ediyorum. Aynca yaptıklannm Türk milletinin yaranna hizmet ettigini de hiç düşünmüyorum. Artık Kıbns Türk ve Rum halklannın, anavatanlar olarak adlandınlan milletlerin çıkarlan tarafından yönlendirilmelerine son verilmesinin zamanı gebniştir. Dolayısıyla biz kendi anavatammız olan Kıbns'ın çıkarlan tarafindan yönlendirihneliyiz. Ve eğer böyle davranırsak biz Türk ve Yunan halklanna da hizmet etmiş olacağız. Denktaş'ın durumu - Peki, sizce KKTC'deki seçimlerden sonra hükümet değişikliği olasıhğı müzakereler için ne anlam ifade ediyor? - Ne yazık ki Türkiye ve Sayın Denktaş, seçimlerden sonra da Sayın Denktaş'ın Türk toplumunun lideri ve müzakerelerdeki görüşmeci olmaya devam edecegi konusunda açık tavır koymuşlardır. Hükümet demiyoruz, ama Kıbns Türk toplumu yönetimindeki herhangi bir değişildik Sayın Denktaş'ın durumuna zarar vermez. Ama seçimlerin sonuçlan Kıbns Türk halkının Sayın Denktaş, Türkiye liderliği üzerine uyguladığı bir baskıdır. Onlar, Kıbns Türk halkının iradesini göz önüne alarak adım atmak zorundadırlar. Size şunu söyleyebilirim ki Kıbns Türk halkı bir çözüm için baskı uygulamaya devam edecektir. Çünkü bu durumda kendilerini köşeye sıkışmış hissetmektedirler ve soluksuz kalmaktadırlar. Onlar hem Kıbns'ın, hem de Avrupa'nın vatandaşlan olmaya can atıyorlar. Şimdi, ikimiz için de, bir arada yaşamak, bir arada çalışmak ve bir arada yaratmak için büyük bir firsat doğmuştur. Kıbns Türk halkı da, Rum halkı da inanılmaz derecede banşçı ve yaratıcıdır. Biz bir çözüm için çalışmaya devam edeceğiz. ABD ve BM Güvenlik Konseyi'nden de aynı yolda yoğun çalışmalar olacağmdan hiç kuşkum yok. Artık Kıbns Türk Lideri de -ona bildiğiniz nedenlerden Cumhurbaşkam demiyorum- artık durumu anlamalı ve ona göre davranmalıdır. Öncelikle de Kıbns'ta yaşadığımız ve özellikle de Türk toplumu için büyük ve olumsuz etkileri olan bu haksız durum ortadan kalkmalıdır. Ben, kendi ülkem, ya da dünyamn herhangi bir ülkesi özgür değilse kendimi özgür bir insan olarak hissedemem. O nedenle Kıbns Türk halkına özgürlük sağlamak için bir şeyler yapılmah ve sorunun çözümü yoluna gidihnelidir. Burada Kıbns Türk, Kıbns Rum ve Türkiye halklanna çok mutlu ve banş dolu bir yeni yıl diliyorum. Gerçekten mutlu olabilmek için de banş içinde yaşayabilmeliyiz. Bu yıl anavatammız olan Kıbns'ın yeniden birleşmesi yılı olmahdır. Ve birbirimizi sevgiyle kucaklayabilmeliyiz. tSTANBUL 1. İCRA TETKÜC MERCÜ HÂKİMLİĞl'NDEN 200V5416E. Müşteki Feruze Gök vekılı Av. Öznur Tunalı tarafından, sanık Faruk Baltacı aleyhine mahke- memıze açılan 1İK. 344. md. - Nafaka Hükmüne Uymama nedeniyle mahkûmiyet istemli dava- sının dosya üzerinde yapılan incelemesi sonunda; Mahkememizin 14.11.2003 tanhli 2003'5416 E., 2003/5433 K. sayılı karan ile; Müştekiye olan nafaka borcu nedeniyle sanık hakkında yapıl- maktaolan ıcra takıbı sırasında usulüne uygun icra emrinin 21.12.2002 tarihınde ılanen teblığı- ne ragaıen sanığın boşanma karannın verildiği 10.04.1996 tarihınden bugüne kadarki bırikmış nafaka borcunu ve son olarak 07.09.2003 tarihli aylık nafakasını da ödemedığı, bu şeblde nafa- ka boıcunu ödememe suçunu işlediği anlaşıldığrndan l.l.K.'nun 344. maddesi eereğince takdi- ren on gûn hafıf hapis cezası ile cezalandınlmasına, borcun ödenmesi halinde Lİ.K.'nun 354' 1. maddesi gereğince cezanın bütün neticeleri ile düşürülmesme, 4949 sayılı kanunla değişik l.î.K 'nun 352 a maddesi nazara alınarak verilen ceza kararnamesinin sanığa ilanen tebliğine, tebliğn ılan tarihınden itibaren 10 gün içinde tebliğ yapılmış sayılmasına ve tebliğinden ıtiba- ren 8 nin içinde merciünize itiraz edılebileceğine, aksi halde ceza karamamesınin icra edilece- ğinin sanığa tebliğine daır verilen karar, adresi meçhul bulunan sanık Faruk Baltacı'ya ılanen tebliğolunur 16.12.2003. Basın: 63416 NAZİLLİ1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Sayı: 2003 16 Davacı SSK vekili tarafından Zafer Aydın, Emre Yıldınm, Sökmen Mimarlık Inş. Taah. Tic. Ltd. Şti. aleyhine açılan dava dolayısıyla; Davalı Emre Yıldınm'ın adresi tesbıt edilemedi- ğinden ilanen teblğine karar verilmiş olmakla. davah- nnı duruşma günü olan 28.1.2004 günü saat 09.15'de Nazilli 1. Asliye Hukuk Mahkemesı duruşma salo- nunda hazır bulunması veya kendısıni bır vekılle temsil ethrmesme, aksi takdirde yargılamaya yoklu- ğunda devam olunacağı ve karar venleceği Tebligat Kanunu'nun 29 2 maddesi gereğince duruşma günü ve dava dilekçesı tebliğine esas olmak üzere ılan olu- nur. 29.9.2003 Basın: 63203 BOLU ASIİYE 1. HUKUK (İŞ) MAHKEMESİ'NDEN Dosya No: 2001 '245 E. 2003 İ36 K. Davacı SSK Başkanlığı tarafindan davalılar Astaldı SPA, Sinan Derindere, Hüseyin Karğı, Ahmet Galip Bülbül aleyhlenne açılan itirazın iptalı davası sonunda: Davacınuı sübut bulan davasuıın kabulüne, 10.504.729.992.- TL gelir, 408.538.357.- TL masraf ve öde- me olmak üzere toplam 10.913.268.349.- TL'nin gelirlerin onay, masraf ve ödemelenn sarf ve tediye tarih- lerinden itibaren işleyecek yasal faizı ile bırhkte davalılardan müştereken \e müteselsılen almıp davacıya verilmesine, davacımn fazlaya ilişkın talep ve dava haklannın saklı tutulmasına. 589.316.490 - TL nispi ilam harcının davalılardan müştereken ve müteselsılen almıp hazineye irat kaydma. davacı kendini vekille temsil ettiğinden 854.796.100.- TL nıspı avukatlık ücretinm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınıp davacıya verilmesine, yargılama için davacı tarafindan sarf olunan toplam 713.150.000 TL yargılama mas- rafının davalılardan müştereken ve müteselsilen almıp davacıya venlmesine karar verilmiştir Yapılan yargılama sırasında Ahmet Galıp Bülbül'e Kantarcı Rıza Sok. Ünan Apt. No: 9-11 D: 33 Eren- köyistanbul adresine tebligatlann yapılamadığı ve yeni adresi de tespıt edılemedıgınden adı geçen davalıya karann ılanen tebliğine, ılan tarihınden 7 gün sonra temyız süresinin başlayacağı ve temyiz süresinin 15 gün oldugu, süresinde temyız edılmediğı takdirde karann kesinleştinleceğı ilanen tebiiğ olunur. Basın: 63487
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle