04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 21 ARALIK 2003 PAZAR HABERLER Şairin, "Olmahiler ki derya içredir, deryayı bilmezler" sözü sanki Türkiye için söylenmiş. Denizi ne ulaşım için ne de diğer değerlerinden yararlanmak için yeterince kullanamıyoruz* Ulaşım politikalan songulanmalı KESK'e bağh Birleşik Taşımacılık Çalışanlan Sendikası Genel Başkanı Fehmi Kutan, her bayramda meydana gelen trafik kazalannın sonımlularının "hava muhakfeti", "dikkatsiz sürücüler" ve "trafik canavarT olarak açıklandığını, ama yıllardır uygulanan yanlış ulaşım politikalannın hiç sorgulanmadığını söyledı. Sadece kâr amacıyla planlanan ulaşım politikalannın iflas ettiğine dikkat çeken Kutan, "Tonajlanndan fazla yüklenen, çahşanı örgûtsüz ve iş güvencesüıden yoksun olan, betuülen zaman içinde tesüm yerine varmak için insafsızca, dinkndirilmeden koşturulan sürücüler, iş peşinde koşarken geçen zaman nedeniyfe, teknolojisi yenilenmeyen, bakmüan yapümayan kamyonlar, para kazanma hayali, sözderekabetve tath kâr hırsı hiç sorgulaıunıyor" dedi. Kutan, aldıklan otobüsün borcunu ödemek için, gece gündüz çalışan, 24 saat içinde sadece yanm saat dinlenen, 9 saat çahşması gerekirken, neredeyse 24 saat çalışmak zorunda kalan sürücülerle yola çıkan otobüslerin çokiuğuna işaret ederek, "Üzerinden dingfl kapasitesinin çok üstünde yük geçtiği için, hızla yıpranan ve gerekH bakım onanmı yapılmayan, sadece birflerine para kazandırmak için yapönlan karayolu ağmoı hiç mi suçu yok" diye sordu. Kutan, hükümetin demiryollannda da özelleştirme uygulamasına başlamasmm, "denüryoDaraı da kan gölüne çevireceğinir ' vurgulayarak, aynı yöntemi benimseyen Ingiltere'de meydana gelen kazalardan ders alınmasını istedi. Ingiitere'nin, demiryollannda özelleştirme hatasından dönmek için. kara kara düşündüğünü anlatan Kutan, şöyle devam etti: "llaşım politikalannın kâr odaklı olarak belirienmesinin yol açöğı tophımsal nratiyet çok yüksek. Yapümaa gereken, ulaşım poBtikalannm, ulaşım alt sistemlerinin birbirteri ile eşgüdüm içinde, bütün olarak ete aluunasL Llaşımın temel bir kamu hizmeti olduğu, sadece kâr amaçlı olarak ek ahnamayacağı unutulmamah.'' Üç yanı denizlerle kaplı Türkiye ne yazık ki bu olanaktan yeterince yararlanamıyor Derya içreyiz denizi bümiyoruz BARIŞDOSTER "Denizlerimiz var, güneş içinde Ağaçtanmız var, vaprak içinde Sabah akşanı gider gider geHriz Denizlerimiz ve ağaçlarumz arasında Yokluk icinde~". Orhan Veh\ bu dizeleri yazalı yıllar oluyor, ama üç tarafı denizlerle çevrili olmasına kar- şın, "denizci bir ülke, denizci bir ulus" olma- yı başaramayan Türkıye, denızlerinden hâlâ ye- terince yararlanamıyor. Dünyanın üçte ikisini kaplayan sulardan, payına düşeni cömertçe alan ve 8333 kilomet- re kıyı uzunluğuna sahip olan Türkiye, deniz ulaşımından da deniz taşımacılığından da de- nizlerindeki kaynaklardan da faydalanamıyor. Uzmanlar, Türk denizlerinı, "ideal ulaşım ala- nı" olarak tanımlarken balıkçılıktan kumcu- luğa, denizaltı madenciliğinden taşımacılığa kadar çok farklı alanlarda yararlanılabilecek olan Türk denizlerindeki yönetim kargaşası- na dikkat çekiyorlar. 20'yi aşkın kamu kuru- luşunun yetki alanına girmesi nedeniyle sorun- lann çözülemediğinin altını çiziyorlar. 2001 yıhndaaçıklanan 8. Beş Yıllık Kalkın- ma Planı Ulaştırma Özel îhtisas Komisyonu Denizyolu Ulaştırması Alt Komisyonu Rapo- ru'na göre, denizciliği ilgilendiren 57 kanun, 1 kanun hükmünde kararname, 29 tüzük, 41 yönetmelik, 18 kararname bulunuyor. Deniz- cilik uzmanlan, 1997 yılında toplanan Birin- ci Denizcilik Şûrası'nda alınan karar ve öne- rilerin, yazılan raporlann kâğıt üzerinde kal- dığını belirtiyorlar. Taşımacılık ve ulaşımda geriyiz ünyanın üçte ikisini kaplayan sulardan, payına düşeni cömertçe alan ve 8333 kilometre kryı uzunluğuna sahip olan Türkiye, deniz ulaşımından da deniz taşımacıhğından da denizlerindeki kaynaklardan dafaydalanamıyor. Uzmanlar, Türk denizlerini, 'ideal ulaşım alanı' olarak tanımlarken, balıkçılıktan, kumculuğa, denizaltı madenciliğinden, taşımacılığa dek çokfarklı alanlardayararlanılabilecek olan Türk denizlerindeki, yönetim kargaşasına dikkatçekiyorlar. Dentciiiğin 20 \i aşkın kamu kuruluşunun yetki alanına girmesi nedeniyle sorunlann çözülemediğinin altını çiziyorlar. Limanlar çevre dostu olmalı CHP Bilim Yönetim Kültür Platformu adına, "Lunanlarda Yeniden Yapılanma Projesr"'ni hazırlayan çalışma grubundan Prof. Dr. Yaİçm Yüksd de limanlann çevre dostu olması gerektiğine değiniyor. Projede şu noktalara dikkat çekiliyor: • Kamu yahnmlanna aynlan bütçenin yaklaşık yüzde 3'ü deniz ulaşım sektörüne aynhrken yüzde 45'i karayolu ulaşımına aynlıyor. Bu durum, özkaynaklarımızdaki yanlış planlamanm göstergesi. • Limanlar, kentlerin ve bölgelerin gelişmesinde çok önemli. Rotterdam Limanı'nın, sadece Rotterdam Belediyesi'ne, 1999 yılında kazancından 45 milyon dolar ödediği dikkate ahnırsa limanlann önemi daha iyi anJaşılır. • Limanlara hizmet veren iç ulaşım ağı geliştirilmeli, bilgisayar teknolojisi liman işletmeciliğinde bir an önce devreye sokulmalıdır. • Özellikle deprem bölgelerindeki, limanlara ait acil eylem planlan hazırlanmah ve güvenlik sistemleri kurulmalıdır. Dünya ticaretinin yüzde 80'i, Türkiye nin it- halat ve ihracat taşımalannuı ise yaklaşık yüz- de 90" ı deniz yoluyla yapıhyor. Ama, Türk De- niz Ticaret Filosu. özellikle son 10 yılda bü- yük artış göstermesine karşın, Türk ürünleri- ni ya da Türkiye"nin satın aldığı ürünleri, Tür- kiye ağırlıklı olarak. başka ülkelerin gemile- rine taşıtıyor. Demıryolu taşımacılığına oran- la 3.5, karayolu taşımacılığına oranla ise 7 kat daha ucuz olduğu hesaplanan denizyollarına Türkiye, gereken yatınmı yapmıyor. Dünya- da 16. sırada olduğu belirtilen Türk Deniz Ti- caret Filosu'nun, Türkiye'nin dış ticaretinin yüz- de 90'ının gerçekleştiği deniz taşımacılığın- dan gerekli payı alamadığına işaret ediliyor. Türk bayraklı gemilerin, bu taşımacılık hac- mi içindeki payının yüzde 35 olduğu vurgu- lanarak ithal ve ihraç mallann taşınmasında, Türkgemilerine öncelik verilmesi isteniyor. Tür- kiye 'nin, deniz yükünü taşıttırmak için, yaban- cı bayraklı gemilere navlun olarak yılda 3 mil- yar dolardan fazla para ödediği belirtiliyor. Filomuz gençlesmell Türk Deniz Ticaret Filosu'nun 19 olanyaş orta- lamasının 10'a çekümesini öneren uzmanlar, Tür- kiye'nin toplam enerji kullanımının dörtte birini, ulaşımaharcadığını ifade ediyorlar. Yülıkpetrol it- halatı4 müyardolan bulan Türkiye'nin, venüği bu paranın dörtte biri karayolu ulaşımınagidiyor. Oy- sa aynı birim yükün taşınmasında, denizyoluna oranla demiryohı 2, karayolu ise 10 kat daha fazla enerji kullanımı gerektiriyor. Denizyoluulaşımının. enerji kullanımı konusundaki cimriliğinin yanı sı- ra temiz, sağlıklı ve ulusal olmasına da dikkat çe- ken denizciler. "Br insanın 24 saatte kulanacağı havavı biraraba, 15 dakika çahşarak sohınanraa- cakhale getiriyor" diyorlar. Denizyollarının avantajları • Kilometre başına yaklaşık 2 milyon do- lardan başlayan otoyol inşaatlannın maliyet- leri, viyadüklü kesimlerde 12 milyon dolara kadar çıkıyor. Ülkemizde yapılmış otoyolla- nn maliyeti kilometre başına ortalama 8.8 mil- yon dolar. Yani 150 kilometrelik bir otoyolun bedeli, 1 milyar dolan çok aşıyor. Buna kar- şın, 1100 TIR yükü taşıyan bir geminin mali- yeti 20 milyon dolar. • Çevreye ve tarihi dokuya vereceği zara- nn dışında, özellikle ANAP hükümetleri dö- neminde hararetle savunulan 3. Boğaz Köp- rüsü'nün maliyeti, arazi kamulaştırma bedel- leriyle birlikte 1.2 milyar dolar, inşaat süresi de 3 yıl olarak hesaplanmıştı. Buna karşılık, kent içi ulaşımda kullanılabilecek ve tama- men yerli olanaklarla ülkemizdeki tersaneler- de yapılan yolcu gemilerinin maliyeti, büyük- lüğüne göre 4 ile 8 milyon dolar arasında de- Öneriler kağıt üstünde kaldı Türk Deniz Araştırmalan Vakfı (TÜDAV) Başkanı Prof. Dr. Bayram Oztürk, Türkiye'nin, denizcilik konusunda ulusal bir politika geliştiremedığini. tüm plan, rapor ve önerilerin kâğıt üzerinde kaldıgını vurguluyor. Deniz yoluyla taşımacılığın arttınlması ve özendiriknesi gerektiğini anlatan Öztürk, demiryolu-denizyolu ikili ulaşımının bağlantılı olarak geliştirilmesi gerektiğini ifade ediyor. Öztürk. "Karadeniz ve Ege Denizi limanlan başta olmak üzere, kıyı bölgelerine küçük çaph deniz otobüsü ya da gemiler konularak ülke içi taşımacılık denize ka> dınlabilir. Karayolu ulaşımı poo'tikasuıdaki başansızhk ve pahalı malhet nedeniyle, yük taşunacıhğnun denize ka> dınlnıası düşünülebilir'' diye konuşuyor. Can ve mal güvenliği nedeniyle, özellikle yazın Marmara Denizi- Izmit Körfezi hattına uygun gemiler konulmasmı öneren Öztürk, şöyle devam ediyor: "Türkiye'de ulaşım pobtikasızhğı bütün olarak ortaya çıkü. YıDarca can ve mal emniyeti eksikligi nedeniyle trafik kazalanna binlerce kurban verildi. Bunu önlemenin yolu, deniz ve demir yoflaruıa önem vermek, yabnrn yapmaktan geçer. Avnca, ülkemizin savaş halinde perrolünü taşıyacak tankerleri yok. Bu eksikKk ve stratejik hata, bir an önce düzeltümeli." ğişiyor. Bu gemilerin inşa süreleri de en faz- la 2 yıl. Bu hesapla, 3. köprünün parasıyla yüzlerce gemi yapmak mürnkün. • Boğaziçi Köprüsü'nden geçen yolcu sa- yısının 2 kat arttığı dönemde, araç sayısı 12 kat arttı. Boğaz'daki iki köprünün, insan de- ğil, araç taşıdıklan, köprülerden geçen araç- lann yüzde 85'ininözel otomobil olmasından belli. Avrupa ile Asya'yı birleştiren Boğaziçi ve Fatih köprülerinin, Istanbul'un kent içi ula- şımındaki paylan yüzde 11. Istanbul'un kent içi ulaşımında, karayollannın kullanım oranı yüzde 88, demiryollannın kullanım oranı yüz- de 8, denizyollannın kullanım oranı ise yüz- de 4. • Türkiye'de yurtiçi taşımacıhğının yüzde 87 "si karayolu, yüzde 5'i demiryolu, yüzde 5' i ise denizyolu ile yapılıyor. - Ülkemizde yolcu taşımacıhğının yüzde 95'i karayolu, yüzde 3'ü demiryolu, sadece yüz- de 0.3'ü denizyolu ile yapılıyor. • Dünya deniz ticaret filosu 800 milyon DWT. Türkiye'nin filosu ise 8.6 DWT. Bu sa- yılar göz önüne alınırsa, Türkiye'nin bu alan- daki güçsüzlüğü ortaya çıkıyor. Bu nedenle de, 300 milyar dolarlık ticaret hacminden, Türki- ye 3 milyar dolar pay ahyor. • Türkiye, yılda 1 milyon ton gemi inşa ede- bilecek kapasiteye sahip olmasına karşın, sa- dece 100 bin ton gemi yapıyor. • Türkiye 'nin kıyı ve limanlan arasında yıl- da 15 milyon ton yük, denizyollan ile taşına- bilir. Ama Türkiye sadece bunun üçte birini, yani 5 milyon ton yükü denizlerinde taşıyor. • Yunanistan'ın dünyadaki deniz taşımacı- lığından aldığı pay yüzde 20, Türkiye'nin ise yüzde 1. & PAZAR ORHAN BURSALI Chirac'ın Kellesi Türban, sadece laiklik ve rejim tartışmasıyla mı ilgili? öyle görenler, "Serbest bırakıldığında laiklik mi elden gidecek?" diyor ve ekliyor: Üni- versitelerde, okullarda, devletin üstünde altında türbana izin vermekle, Türkiye'ye Islam hukuku (şeriat) gelmez. O halde bu katı laikçilik" nedir? Fransa Başkanı Chirac'jn, türban ve benzeri dini simgelerin devletin resmi alanlanndan yasal olarak dışlanmasını isteyen, devletin "dinsizliği- ni ve Cumhuriyet'in laiklik özelliğini vurgulayan konuşması da, Islam hukuku yanlılan ve hafif la- ikçiler tarafından da doğal olarak beğenilmedi. Chirac'ın kellesi kendi ülkesinde değil, ama ülkemizde giyotine sokuldu! Türban sadece bir laiklik sorunu degil tabii ki! Fransa'da da değil. Avrupa'da da. Ve ülkemizde de. • • • Fransa, aydınlanmanın, yani uygarlığımızın en büyük devrimi olan, toplumun din dogmalanyla değil insan aklıyla yönetilmesinin beşiği. De- mokrasiye, yurttaşlık bilincine, hukuk devletine, kadın- erkek eşitliği düşüncesine bu yoldan var- dı uygarlık. Aydınlanma sadece "aklın" başkaldınst mıydı? Ben öyle sanıyordum kı, birden Ann Dru- yan'ın yeni bir bakışıyla karşılaştım: Aydınlan- mayı insanlığın en büyük "ruhsal uyanışı" diye tanımlıyordu. Ve ekliyordu: "Aydtnlanmayı ruhsal uyanış olarak kabul etmemek, en büyük yanılgı- mızdır". Ann Druyan kim? Cosmos dizisinden bütün dünyanın tanıdığı, ünlü Astrofizikçi Carl Sa- gan'ın bilimci eşi. Akıl, aydınlanma ile kendi ruhsal uyanışını ya- rattı; bu uyanış dalga dalga yayıldı ve insanlığın "nitelikli çoğunluğu" bu "uyanışın" siyasal sis- temleri içinde yaşıyor. Türban, bu ruhsal uyanışın ulaşamadığı çağın, düşüncenın, yorumun, bakışın simgesi. uyle sıradan bir simge değil. Altında kadın var. Yani, insanlığın yarısı. Kadının başını örtmesi gerektiğini vaaz eden "nıhbanların" da hepsi erkek. Geçenlerde gazetelerimizde, El Cezire tele- vizyonunun başı açık kadın sunucusunun artık "başını örrtüğü" haberı vardı. Bayan sunucu, bir "Islam âlimi" ile sohbet et- miş. Ve bu sohbet sonucu başını örtme karan almış. "Kendi irademle!" diyor. "Islam âlimi" kim? Bir erkek! Aslında özgür iradesi ile başı açıkken, aklını bu âlime teslim edince kapanmış! Türban, erkek "ruhban sınıfın" kadın üzerin- deki dine dayalı egemenliğinin son aracı. Ülkemizde erkeklerin türban konusundaki iki- yüzlülüğünü llhan Selçuk birkaç kez yazdı: Türban eğer dinsel bir emirse, dinci erkekler, kadının miras hakkı, mahkeme şahitliğı gibi ko- nulardaki daha kesin ifadelerle belirlenen dog- maları da neden savunmuyor? "Türbanını savunan" kadının, bu konularda kendisine öngörülen "eşitsizlik" için de mücade- le etmesi gerekmez mi? • • • Türban, sadece laiklik sorunu değil. Bir insanlık sorunu. İnsanlığın yarısının, diğer yarısına nasıl baktı- ğına ve onu toplumda hangi yere koyduğuna ilişkin temel bir sorun! AKP'li liderter, Avrupalıların türbanı bir "insan temel hak ve özgühükleri sorunu" olarak göre- ceği düşüncesinde! Evet, bir insanlık sorunu, ama AKP'lilerin san- dıklannın tam tersine. Türbanın Avrupa'da devletten bir destek gör- mesi mümkün değil. Türban, masum bir tercihten çok, Islami siya- sal dayatmanın, Islamcı siyasetin vazgeçilmez bir sistematik aracı ve silahı olarak, sadece, AB'ye kabul edilmeme gerekçelerinden biri ola- bilir. Gayet haklı bir gerekçe hem de! Avrupalının, siyasal rejimin desteklediği kök- tendinci bir anlayışa kendi ülkesinde yol verebil- mesi için, önce aydınlanmanın ruhsal uyanışını çöp sepetine atması gerekir!... Chirac'a çıldırmış diyenlerin ve "başı derde girecek" tehdidinde bulunanların, konuyu bu açıdan anlayabilmeleri çok mu zor? obursali(« cumhuriyet.com.tr. ElRatipTaNr Burak, Mim Uykusuz, NecmiRıza, Yalçm Çetin, Tonguç Yaşar, Turhan Selçuk, Femit Doğan, Güngör Kabakçıoğlu, Semlı Poroy, CUMHURİYET KITAP KULUBU ARALIK 2003 ETKİNLİKLERİ TÜRKİYE YAZARLAR SENDİKASI Çağdaşı Çizeıierden Gülmece Ustamız AZİZ NESİN KARİKATÜRLERİ SERGİSİ Nesin Vakfı ile Karikatür ve Mizah Müzesi'nin katkılanyla Açılış ve kokteyl: 23 Arahk Salı Saat:18.00 Yer: Cumhunyet Kitap Kulubü, Istıklal Cad. Zambak Sok. No:4 D:1-2 Beyoğlu/ Istanbul Tel: 0212/2523881-82 Kafeteryamız pazar dahil her gün saat: 10.00-21.00 arası açıktır. İSTANBUL 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ HAKİMLİĞİ'NDEN 2003 361 Esas 2002 715 Karar Davacı Akın Nalbantlar tarafından davalı nüfus idaresi aleyhine açılan ısım tashihi davasında: Mahkememize ait yukanda Esas ve Karar nu- marası yazılı ve 03.12.2003 tarihli karar ile Edir- ne. Keşan. Akçeşme Köjai, Cılt: 10, Hane: 3. 72, Bsn'de nüfusa kayıtlı 40150155236 T.C. No'lu Şükrü ile Fatma'dan olma 26.10.1974 doğumlu davacı Akın Nalbantlar'ın kayden Akın olan ısmı- nin Fahrettin olarak düzeltılmesıne karar verilmış olup, iş bu karar ilan olunur. 19.12.2003 Basın: 63680
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle