28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15 ARALIK 2003 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA ROPORTAJ AHU\KARANIYOR TURHAN SELÇUK DÜKÜST TABİATLT İSTAS5Ü1 EFEKDİSİ ABDÜLCAKBA21 IN HAFİKULADE MACEKALAHI Akustikdenince Aspendos a halkının kibarhğı ve zarafeti ile iinlü kentin 15 bin kişilik tiyatrosunda 500 kişilik orkestrayeri vardıAspendos tiyatrosunun sahnesinden gökyüzüne doğru başka bir estetik var... yrl 1958 olmalı. Antalya'da oturuyorduk. Uzun burun- lu ve uzun tahta kasalı kamyonu sokağuı başın- da karşılamış, bizim evin önüne kadar peşinden koşmuştuk. Kamyonun kasasma kilimlerin seril- mesine, yastıklann yerleştirilmesine, yemek sepetlerinin taşınmasma yar- dımcı olmuştuk. Çocuktuk. Şoför uzun burunlu kamyonun önüne tak- tığı demir kolu çevirip motoru çalış- tınnış ve annelerimizin kucağında şarkılar söyleyerek yola koyulmuş- tuk. Antalya'da ilk kez tiyatro \ e mü- zik festivali düzenlenmişti \ e galiba oobüs bulunamadığı için mahallede kralanan bir kamyonla Aspendos Ti- yatrosu'na Zeld Müren'in konserine gıtmiştik. Tiyatro tıklım tıklun dolmuştu. Ki- limleri taş basamaklara sermiştik. Ti- yıtro çok büyüktü. Zeytınyağlı dol- m ve kuru köfte yemiştık. Sahnede- kJer çok küçük görünüyordu. Ak- şan üstüne doğru hırkalanmızı giy- mştik. Zeki Müren'i en çok ablalar akışlamıştı. Eve döndüğümüzde ak- şan olmuştu. Aspendos Tiyatrosu'nda yüzyıllar sonra düzenlenen ilk sanat etkinli- gydi bu... Kervansaraydan güreşe " Ashnda Cumhurbaşkanı Mustafa femalAtarürk. 1930yılındaAspen- CDS Tiyatrosu'nu gezdiğinde. onanl- nasını \ e burada temsiller verilme- sni, güreşler yapılmasını önermiş... lindekı ağaçlann kesilip otlannın tmızlenmesi ve koca yapının küçük Ir onanmdan geçirilmesi 25 yıl son- n olmuş; antik tiyatro 1955 yıhnda "temsiP yerine yağlı güreşlere ev sa- tpliği yapmaya başlamış. Selçuklularıse 1200TüyıllardaAs- pndos Tiyatrosu'nu kervansaray ola- • ıkdeğerlendirmış... Aspendos adının anlamı ve nereden •ddiğı bilınmıyor. Aspendos denince akla tiyatro gel- t de burası büyük bir kent. Toroslann içlerindeki kanyonlar- dan akarak gelen Köprü Çay'ın ya da antik çağdaki adıyla Eurimedon'un Akdeniz'le buluşmasına bırkaç kilo- metre kala kurulmuş Aspendos ken- ti. îsa'dan öncekı 5. yüzyıldan kalma sikkelerinden kentin zengınlıği belli oluyor. Tanrılara şarap yok! Aspendos adının Hitit beylerin- den Asitawandadan geldiğine ilış- kin tezlere Bilge Umar pek katılmı- yor; Lu\\i dilindeki "astwa"dan dö- nüşen "aspa" sözeüğünün "kütük" anlamına geldiğini belirterek As- pendos un "kütüklü" anlamında "aspanda"dan türemiş olabileceği- ni öne sürüyor... Umar, ilkçağdaTo- rosar'daki kereste uretimine ve Köp- rü Çay yoluyla kütüklerin taşınabi- leceğine dikkati çekiyor. Aspendos kenti kıyıdan uzaktaysa da Köprü Ça\ *la Akdeniz'e ulaşıyor. Hatta İsa'dan öncekı 411 yılında Pers- ler, Aspendos" u donanma üssü olarak kullanıyor; gemiler, çayın içinden ge- çerek kentin önüne kadar gelebilıyor. Kent, Roma döneminde en görkem- li günlerinı yaşıyor; Pamfilya'nın üçüncü büyük kenti oluyor. Lımon ağacındanyapılmış Aspendos işı mo- bilyalar Roma'da bü\oik rağbet görü- yor. Bir de sırmalı kilimler... Yanı sı- ra bağcılık ve şarap üretimi. Aspen- doslular. çok kaliteli şaraplar üret- mesine karşın, tanrılara şarap sun- mu\orlar. "Eğer,şarap tanrdaraahot- sa> dı. kuşiar üzümleri yemeye cesaret edemezlerdi" dıye düşünüyorlar. Ama bilinen bir şey var... Aspen- doslulann kıbar insanlar olduklan... Hele. komşulan Sideliler karşısında Antik çağdaki büetierin öpkıyapunlan (üstte solda) hediyelik eşja olarak sa- tüıyor. Tiyatronun dışı (solda) oldukça sade.Galerüer (sağda) uza\ıp gidiyor.- Aspendoslular son derece zarif in- sanlar... Sidelilerin "Aspendoslu gjbi çrtkınldımolnıa" sözü günümüze dek gelmiş... Tabii Aspendoslulann azar olarak kullandığı "Sideligibikabaol- ma"1 sözüyle birlikte. Kent. ıki tepe arasında kurulu; bi- n büyük öteki küçük iki tepenın ara- smdan çay akıyor. Stadyum, agora. odeon. su kemen. anıtsal çeşmeden izler.. günümüze kahntıları kalmış... Ama bir yapı var ki dünyada tek gi- bi; antik çağdan günümüze en iyi ko- runarak kalan tiyatro, Aspendos Ti- yatrosu. Curtlus karde$ler Bugün de konserlere ev sahipliği ya- pabilen tiyatronun en büyük özelliği akustiği. tşte bu yüzden, tiyatroyu gezenler aşağıda bir arkadaşlannı bırakıp en üs- te çıkıyorlar \ e sonra aşağıdaki ken- di kendine mınldanmaya başlıyor... Yukandakiler "Sesini duyduk" diye bağınyor... Aynı anda "akustik testT' yapıldığrnda ise doğal olarak ortalı- ğı bir uğultu kaplıyor! Popundan klasiğine Aspendos'ta düzenlenen konserlerde kullanılan elektronik aletler ve ses yükselticiler nedeniyle, tarihi yapınuı statiğine za- rar venldiği konuşuluyor zaman za- man... Ama hiçbir zaman. akustiği bu denli mükemmel bir ortamda, sa- natçılann ni\e ses yükseltici cıhazlar kullanmadan konser vermeye cesaret edemediğı konuşulmuyor. Yoksa gü- nümüz şarkıcılannın sesı. elektriksız çıkmıyor mu! Günümüzdeki bir etkinlik sonrası tiyatronun önündekı otopark alanın- dan çıkmak ıse başlı başuıa bir sorun. Otomobillerden dünyanın parasını alan köy belediyesinin trafiği tıka- mak üzere geliştirdiği ilkel park dü- zenini taş de\ rinde bile yapamazlar- dı. İsa'dan sonraki 2. yüzyılda Curti- us Crispinus \ e Curtius Auspicatus kardeşlerın mimar Zeno'ya yaptırdı- ğı tıyatrr, Roma tmparatoru Marcus Aurelius ve tannlara ithaf edilmiş. Sahne binası ıki katlı ve ön cephesi 40 sütunla bezenmış... Sütunlar gibi cep- heyı süsle\ en heykeller de çoktan kı- nlmış. Sahnenin önündeki yarım da- ire şeklinde \ e 500 kışiyi alabilecek kısımda ıse orkestrabulunuyormuş. İh- tışam tam... \e karşrnızda 15 bin ki- şilik seyirci. Biletler, seramik; mask ve porrrelerden oluşuyor. Biletlerin tıpkı yapımlan, tiyatronun içindeki dükkânda satılıyor. Yülar önce bir ke- resinde de en üstteki galeride gezinir- ken, bırisı "antik para" satmak iste- mişti... Meğer. yabancı turistler anti- ka diye sahte paralan kapışıyormuş! Aspendos'un bir adı da Belkıs. An- tik kentin yakınında sonradan kuru- lan köy Belkıs adını almış. Rivayete göre Aspendos Kralının kızrnın adı Belkıs'mış... Tarihteki Belkıs, Yahu- di peygamberlerinden Salamon'un ya da Müslümanlara göre Süleyman Peygamber'in sevgilisinin adı... Sa- lamon'un Belkıs'ı ile Aspendos'un Belkıs'ı arasında hiçbir ılişki yok... Masal masal içinde Ama tıyatrodakı taşlardan birinin üzerindekı ikıye bölünmüş portre Bel- kıs adrnı yaratmış... Masalı yaratmak ise sorun değil: Kral, kızını kent için en güzel ve ya- rarlı eseri yapanla evlendireceğini açıklamış... En yararlı eser su keme- rini ve güzel eser tiyatroyu yapan mi- marlara haksızlık olmasın diye kızı- nı ıki parçaya ayırarak ıki mimara vermiş! Tiyatroyu kervansaraya çeviren Sel- çuklulann masalında ise "Yüanlar PadişataT ile "Arüar Kraliçesi"nin kızuıa Belkıs adı verilmiş. Kraliçe kı- zını doğururken ölmüş; padişah da kızı için bu sarayı. yani tiyatroyu yap- tırmış. Bir gerçek \ar ki. Aspendos tiyat- rosu. masallara gerek kalmadan muh- teşem akustiği ile dünyadaki ününü koruyor ve dünyanın en ünlü şarkı- cılan bıle Aspendos'ta kendi sesi ile şarkı söylemeye cesaret edemıyor. GEÇMİŞTEN GELECEĞE ORHAN ERİNÇ Yazarımız yıllık iznini kullanmakta oldu- ğundan yazılarına bir süre ara vermiştir. 'İmartalanı' serbest Plansız kentleşme körüklenecek• tmar Yasası'nda büyükşehirlere 'Bütüncül Nâzım Planlama' yetkisi vermeyen hükümlere "dokunulmadan' yapılan düzenlemede, anayasadaki 'düzenli kentleşme' ilkesi de açıkça çiğneniyor ve metropoliten planlama disiplini yine bir başka bahara erteleniyor... OKTAYEKtVCİ Hükümetin yerel yö- netim reformunu bekle- meden TBMM'den onay- lattığı; "Büyükşehir Sı- nırtannı Belirieme Yasa- a" ülkemizdeki plansız kentleşmeyı durdurmak yerine daha da "körük- leyecek* bir düzenleme... "Çünkü,1980'lerdenbu yana büyükşehir beledi- yelerindeki planlamabü- tünselliğı hedefıru sürek- li engelleyen ve "mctro- politen planlama" yetkı- sini bu belediyelere ta- nımayan tmarYasası'nda değışıklik yapmıyor. Aynı şekılde, yıne lmar Yasasfndaki "kaçak kendeşmeyi özendiren" yaptırım yoksunu hü- kümlere de "dokunma- yan 1 " düzenlemede. sa- dece "büyükşehirlerin daha da büyütülmesiy- le" yetinilerek, talana dö- nük yapılaşmayı bu kez "büyükşehir güvencesi- ne" bağlıyor... Yeni düzenlemedekı "büyükşehir alanlannm tespiti" ıçın getirilen *\"a- lilik binası merkezli 25, 30,50 km'lik daire çap- lan" knteri ise dünyada hiçbir ülkenin şehircılik kurallannda görülmeye- cek düzeyde "bilim dı- şı" bir basitliği Türk imar hukukuna kazandınyor... w Göstermelik' toplanülar... Büyükşehirlerle ilgili 3030 sayılı yasanın. diğer tüm belediyeleri kapsa- yan 1580 sayılı yasayla birlikte yeniden düzen- lenmesi, uzun süredır hü- kümetlerin gündemin- de... " YerelYönetimler Re- formu" adıyla sürdürülen çahşmalarda AKP döne- minin önemli toplantıla- nndanbiri de geçen Ekım (2003) ayında İzmır'de yapılmış, İçişleriBakan- hğı ile Dokuz E> lül Üni- versitesi'nin ortak etkin- Bği olarak "bffim çevTe- lerinin görüş ve önerile- ri" ahnmıştı... Bu çalışmalar içerisın- de de önemli yer tutan; "büyükşehirlerin smırla- n ve planlama bütünsel- Kği" konusunda bakan- lıktave akademik çevre- lerde hazırhklar sürer- ken, hükümetin aniden TBMM'nın onayına sun- duğu yasa değişikhği, ka- muoyunun dikkatınden kaçan bu "acelecilişn" nedenlerini de ortaya se- riyor. Uzmanlannı da 'atiatülar'... Çünkü, bakanhk ve bi- lim çevrelerindeki hazır- lıklar, büyükşehirlerin öncelikle bir "metropo- Btenpianlama"yetkısıne ve buna dayalı "imar di- siptinine" kavuşturulma- sı, böylece özellikle *va- roşlardaki imar vağma- sına dayalı tahribat ve rant örgütlenmesinin" önüne geçilmesini hedef- liyordu... Anayasa'daki "planh kentleşme\i n ön- gören ilkeler de bu çahş- malann temehnı oluştur- muştu. AKP Hükümeti ise bu bilimsel ve anayasal he- defler yerine, aynı "rant örgüdenmesine" dayalı sıyasal ıhşkılerini yakla- şan yerel seçimlerdeki "oy toplama haritasına" uyarlamayı gözeten bir "suıır operasyıonu'' ger- çekleştirdi. Üstehk, "ken- dilerine yardım için ay- lardır çalışan" uzmanla- nnı bile "atiatarak"... Kaçakcamiler Hükümet bu düzenle- meyle, yakın geçmişte önce "kaçak camilerie" başlatılan yasadışı yapı- laşma alanlarmdaki "ken- te karşı suç yerieşmele- rinden" aldığı oy deste- ğını, şimdi de tüm bü- yükşehir yönetimlerine taşunak istiyor. Aynı camiler ve "yasa- dışı şeriat yerleşmeleri' 1 biryandan büyükşehirle- rin "sınırlannı* bekler- ken, öbür yandan da ya- sal ve planlı merkezler- deki "kendikültürü"nün seçimlerde "azmhkta" kalmasını sağlayacaklar. Böylece, merkez ilçeler- dekı halkın ve kent doku- sunun "yerel yönetimi- ni" de kaçak bölgelerde- ki rant ve şeriat örgütlen- mesi üstlenecek, başta ts- tanbul obnak üzere tari- hi kentlerimiz "tarihin enbüyüktalansyasetinin egemenBğine"girmiş ola- caklar... Büyükşehirlere "bü- tüncül bir nâzım plan" hazırlama yetkisini ver- meyen İmar Yasası'nda- ki "talana hizmet eden" eksiklikler de "yürüriük- tetututarak''. bu egemen- liğinyıne "imaryağma- syla" güçlenerek sürme- sine katkıda bulunacak... ANMA Devrimciliğini miras bırakan Sevgilim-Eşim Canımız-Babamız AYDIN YILMAZ CENÇOSMANOCLUnu yitirişimizin 10. yılında artan bir özlemle ANIYORUZ EVJN-ÇEVRBV-AYŞE-GBUÇOSMANOGLU
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle