28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12ARALIK2003CUMA OLAYLAR VE GORUŞLER AÇI MUMTAZ SOYSAL İbtilal KLASİK tanımlan vardır ihtilalin: Patlama biçimin- de ve halk yığıniannın desteğiyle olur; bir rejimin ve düzenin yıkılmasıdır; genellikle gürültülü patır- tılı ve kanlıdır; kurumlan ve kuralları kökten değiş- tirir, falan filan. Bu bakımdan, ihtilal, askeri ya da sivil basit hükümet darbelerinden farklıdır. Ama, bütün ihtilallerbu klasik tanıma uymaz. ör- neğın, kimi yazarlarca "Anadolu Ihtilali" diye ad- landırılan "Istiklal Harbi", baştaTürkiye Büyük Mil- let Meclisi olmak üzere bazı kurumlan açısından bir bakıma "ıhtilal"d\r ama, savaş yanı ağır basan ve rejime ilişkin asıl amacı uzun süre saklı tutulan bir ihtilal. Sonrası, yani başlangıçta "/nta/ap"lardenen ve kımilerince bugün de o adla anılan "devrim"ler, kurum, kural, hatta düzen ve kültür değişikliği ba- kımından gerçek bir ihtilal niteliği taşır; gelgelelim, "patlama" yönü ve kitle katılımı eksiktir; her şey uzun- ca bir döneme yayılır ve tepeden aşağıyadır. Böy- le olduğu için de, olup bitenleri tam olarak adlan- dırmakta hâlâ güçlük çekeriz. Bu gibi ihtilaller için bazen belli bir gün ve tarih söylenir; o da eksiktir genellikle: Versailles zinda- nının halk yığınlarınca işgal edildiği 14 Temmuz 1789 günü, büyük Fransız Ihtilali'nin özünü temsil eder mi? Bizim için de böyle bir tarih aransa bile, Kemalist Devrim açısından hangi tarihi alabilirsiniz? Türkiye, aslında, biryıldır bir "ihtilal" yaşıyorda, adını koyamıyoruz. Belki, yanm yüzyıldır süre- gelen bir "karşıdevrim". Daha dogrusu, "karşıdevrim "in çok ustaca ta- mamlanışı, noktalanışı. Söz konusu olan, Kemalist Cumhuriyetin yıkılma- sı ve Ikinci Cumhuriyetin kurulmasıdır. Birazınlık eliyle: Başlangıçtan beri cumhuriyetin laik yönüne karşı olup bunu hilafet derecesine var- dırmayanlar ile cumhuriyetin devrimci niteliğini Av- rupa benzeri klasik bir durgunluk devletine dönüş- türmek isteyenlerin el ele verdiği bir azınlık. Ama, halk yığınlannı yoksulluk, eğitimsizlik ve yönsüzlük yanlanyla yakalayıp yavaş yavaş çoğunluğa dönüş- türmeye başlamış bir azınlık. Nitekim, son seçimler, benzeri az bulunur bir pi- yango niteliğiyle, kayıtlı seçmenlerin dörtte birinin oyunu Meclis'te üçte iki çoğunluğa dönüştürerek bu sürecin hızlanmasını ve hatta "demokratik" bir nitelik kazanmasını sağlamıştır. Bu alaturka ve alafranga karışımı özgün ihtilal, şimdı Kemalist devletin son kalıntılannı orta- dan kaJdırma peşindedir. Her şeyden önce, ilginç bir taktikle: Arada bir, ör- neğin eğitimde ve kamu yönetiminde geriye doğ- ru köklü adımlar atıp tepkiyi ölçerek, tepki büyük- se şimdilik geri çekilip elverişli günü kollayarak, bir yandan Islamın en koyu yandaşlanndaki dinci uy- gulamaları bu topluma aktarırken gerektiğinde bir süre için de olsa Hıristiyan Batı'yla işbiriiği yapmak- tan çekinmeyerek, bu amaçla dış politikada zaman zaman en büyük ulusal davalardan bile vazgeçe- rek. Kemalist cumhuriyetçilerin uyuşuk seyirciliği sürüp gittikçe. Cumhuriyetin Temeli: Laik Eğitimdir... PENCERE Cumhuriyetin kuruluşu, ilginç bir de\Tİmdir, öbür devrimler gibi bir burjuva ya da işçi sınıfı yoktur ardında. Yeni insanı, yeni toplumu devrim yaratacaktı, elbette yeni altyapıyı da. Bu yüzden "eğitimi" Kurtuluş Savaşı'nın sürdürümü sayıyordu Önder. Mehmet BAŞARAN K CUMHURİYET KİTAP KULUBÜ ARAUK 2U03 AYIETKİNÜKLBU (2) Y eni devletin kuru- cusu Mustafa Ke- mal'egöre, Cum- huriyet Dönemi eğitimi, "Kurtu- luş SavaşTnın sürdürümü (deva- mı) olacaktı. Düşmanı yurttan kovmakla tam bağımsız, çağdaş bir toplum olunamazdı. Daha Sakarya Savaşı yıllannda öğret- menlere şöyle diyordu: "Şimdiyekadarizienen öğrenim ve eğitim usullerinin milletimizin tarihsd gerikmesinde önenıli bir neden olduğu kanaatindeyinı. Onun için bir milti terbiyeprogra- nundan bahsederken eski devrin hurafelerinden ve fitri vasıfları- mı/la hiç de münasebedi olmayan yabancı fikirierderu Doğu'dan ve Bau'dan gektı bütün etküerden ta- mamen uzak, milli seciye ve tari- himizlc orantüı bir kültür kastedi- yonım."(16.VI.1921) "Kurtuhış", yüzyıllardu- Do- ğu Batı etkilerkiyle, hurafelerle kuşatılmış beyinlerimızin de kur- tuluşu olmalı, laik eğitimin özgür- leştireceği kafalarla, bilimin yol göstericiliğiyle kendi sorunlan- mızı kendimiz çözebilmeliydik. Geçmiş dönemin "kulluk" eğiti- mi, beyni tek yönlü koşullandı- nyor, düşünme yetısini köreltiyor- du. Ta başından beri böyle ol- muştu. Fatıh, îstanbul "u alarak ortaçağa son vermiş ama, hemen hemen aynı yıllara rastladığı halde mat- baanın bulunuşu, onu ülkesine ge- tırememişti. "Işte irtica budur" diyordu Mustafa Kemal, yani ge- ricilik. Donmuş düşünceler, inançlar yüzünden ilerleyen dünyaya ayak uyduramamak Rönesans'ın, Re- form'un. Aydınlanma Döne- mi'nin, sanayileşmenin dışında kalmak... Halk egemenliğinin engelleri- ni ortadan kaldırmak, anamalcı dünyanın sömürü sarmalına düş- meden kalkınmak, çağdaşlaşmak kolay olmayacakt. Yeni yaşama bi- çimıni gerçekleştirecek yeni top- lum, yeni insan konusu düşündü- rücüydü: -\liDetirnilkt\apan,ilerieten,fe- yiziendiren kuvvetler vardır: FT- kir kuvveüeri ve içtimai kuvvet- ler-. POdriermanasK. manaksc,saf- satalarla dolu olursa o fıkirler has- tadır. Günlük sosyal hayat alal ve manüktan uzak, faydasz ve muzır birtakım akideler ve ananelerle dolmuşsa felce uğrar. Evvela fikir ve içtimaiyat ku\Tetlerinin kay- naklannı temizlemekle işe başla- mak lazrnıdn-." (27X. 1922) Cumhuriyetin kuruluşu, ilginç bir devrimdır, öbür devrimler gi- bi bir burjuva ya da işçi sınıfı yok- tur ardında. Yeni insanı, yeni top- lumu devrim yaratacaktı, elbette yeni altyapıyı da. Bu yüzden "eği- timi" Kurtuluş Savaşı'nın sürdü- rümü sayıyordu Önder. 3 Mart 1924'te Halıfelik kaldı- nldı. Devlet bir dünya kurumuy- du, öbür dünyayla ilgisi yoktu. Ar- dından, cumhuriyet aydınlanma- cılığının temelini oluşturacak "Öğ- retim Buüği Yasas* çıkanldı. Tüm eğitim kurumlan Milli Eğitim Ba- kanlığı'na bağlandı. "Bir ulus bi- reyleri ancak bir türhı eğitim gö- rebilir. Bir ülkede iki fürlü eğitim (hem ınanç eğıtımı, hem akılcı eğitim) iki türtü insan yetiştirir. Bu ise, duygu ve düşünce biriiğini ve dayaruşma amaçlanru tünıüyieyok eder" deniyordu yasanın gerek- çesinde. "Mflktimifln, memteketnninnir- fanvuvalan bir ohnah,bütün mem- leket eviadı. kadın erkek, aynı su- rette oradan çıkmalıdır." Cumhu- riyet kuşaklannı yetiştirecek akıl- cı, ulusal, çağcıl, karma, işlevsel, demokratik cumhuriyet okuJu ola- caktı bu da. Öğretim BirJiği Yasası'nın ar- dından çıkanlan öbür yasalarla, batı] itikatlann, hurafelerin, zarar- lı düşüncelerin kaynaklannın da ku- rutulmasına yönelindi. Dünyaya bilimsel gözle bakmaya engel olan hava, değiştirilmeye başlandı. Medreseler, tekkeler, zaviyeler, türbeler kapatıldı. İzlencelerden Arapça, Farsça dersleri, din ders- leri çıkanldı. Insanlan yaşamdan soğutan, çağ dışma iten, ortaçağ kalıntısı kul- luk, ümnıet eğitimiyuvalannın et- kınliklenne son verildi. 1928'de anayasadakı "Türkiye devktinnı dini Isiam dinidir" mad- desi kaldınldı. En ileri devlet bi- çıminin, laik \ e demokratik cum- huriyet olduğu vurgulandı. Gerek- çeye göre amaç, "duıi" yüceltmek; yönetici, politikacı sömürüsünden kurtarmaktı. İlke: Ulusal eğitim Cumhuriyet eğitiminin büyük sorunu "ümmet'i ulus, kul'u,yurt- taş" bilincine ulaştırmaktır. Bu da, ulusal eğitimle olacaktır. "Ulusal eğitim ilke olarak abn- dıktan sonra onun dilini, yöntemi- ni, araçlannı da ulusal hale sokma- ıun gerekliliği tarttşılmazolur. Ulu- sal eğitimle yetiştirilen, olgunlaşu- nlan bu kafalan bir yandan da paslandıncL uyuşturcu, gereksiz, saçma sapan inanışlar vedüşünce- lerie doldurmaktan da özerüe ka- çuımakgerekir'' Evet, yetişeru özgürleşnncı, sağ- lıklı bir düşünce eğitimi olacaktır bu. Abece,bu nitelikte bir eğitimi yaygmlaştırmak için değıştirilir. Ardından Dil De\Timi gelir. tn- sanlar özdilleriyle yaşamı, dünya- yı algılayıpyorumlayabilir; özdil- leriyle düşünüp, yaratıcı olabilir- ler çünkü. Cumhuriyet okulunun, ulusal dılle eğitim yapması sağla- nır. Eğitim kesimindeki Kurtuluş Savaşı, düşmanı denize dökmek- ten daha zordu. İnsanı değıştir- mek zordu çünkü. "Kafalardayer etmiş bir kör inancı değiştirmek, atomu parçalamaktan daha zor- dur" der Einstein. Bizde de med- rese geleneğı, alttan alta sürüyor, geçmişin koşullanmalan, engel- ler yaratıyordu. Ancak Köy Ens- titüleriyle, cumhuriyet kendi eği- tim kurumlanna, yaratıcılığına ka- vuşmuştur. 194O'lı yıllarda ger- çekleştirilen dünya başyapıtlan- nın dilımize kazandınlması devi- nimi, Köy Enstitüleriyle sürdürü- len brsal kesim yaşamını canlan- dırıcı eğitim seferberliği, Türk ay- dınlanmacılığının İMne kazanma- sıdır. Kurtuluş Savaşı coşkusuyla yürütülen eğitim seferberliği, ül- keyi eğitim alanına dönüştürmüş- tür. Hazırlanan lOyıllıkplana gö- re, 1956'da tüm köyler, işlikh, ders- likli, uygulama bahçesi, okul top- rağı olan üretici, laik, demokratik eğitim binmlerine ka\aışmuş ola- caktı... Ne ki, Ikinci Dünya Savaşı son- rasında çok partili yaşama geçilir- ken, tüm Cumhunyet dönemi ka- zanımlan oy pazanna sürülmüstür. Yeni değerler, tam kökleşip yeşer- meye başlayacakken, karşıdevrim boyutunda saldınlara uğramıştır. ÖzelliJde de, Mustafa Kemal in Kurtuluş'un sürdürümü saydığı eğitim savaşımı... Doğrudan Cum- huriyetin temeline, Oğretim Bir- bği Yasaa'na indirilmiştir kazma. Önce CHP'nin sağ kanadınca. Iş- te, Başbakan Şemsettin Günal- toy'ın TBMM'de övünmesi: "tlk mekteplerde din desleri okutnmnarya baştoan bir hiiküme- tin başkanıyım. Bu memlekette Müslümanlara namazlannı öğret- mek, ölülerini yıkamak için imam hatipkurslan açan bir hükümetin başkanıyım. Bu memlekette Müs- lümanhğm yüksek esaslannı öğ- retmek için ilahiyat fakültesi açan bir hükümetin başkanryım." Köy Enstitüleri kapatıldı, Hal- kevleri kagatıldı, giderek DP dö- neminde Oğretim Birliği Yasası çiğnenerek yaygınlaşan din okul- lanyla "iki türhı eğjtnne", *iki tür- lü insan yetistirmt^e" geçıldı. Atatürk yolundan, bilimin yol göstericiliğinden uzaklaşmak, ge- riciliği azdırdı. Türk-fslam sen- tezciliği, anayasaya konan zorun- Iu din derslen... En büyük terör, eğitim kesiminde yaşanan yoziaş- ma teröriiydü; aklın, bilimin v«ri- lerine,laikeğitimesırtdönülmesiy- dL Mustafa Kemal'in sözleri her zaman göz açıcı, bilinç tazeleyi- ci: "Benim Türkuhısu için yapmak istediklerim ve başarmaya çahş- dldarun ortadadır. Benden sonra beni benimsemek istey enler. bu te- mel eksen üzerinde akıl \c büimin rehberliğini kabul ederlerse, mane- vi mirasçdanm olurlar»" Kurtuluş; akhn, bılımın yol gös- tericiliğinde... TÜRKİYE YAZARLAR SENDİKASI öykü Ustalarımız: 2 Mehmet BAŞARAN'ın Öykülerl (15 mtâ 2003 P«artrt SaC HUN) Yer Cumhunyet Krtap Kulubü Istıklal Cad Zambak Sok. No- 4 D: 1 -2 Beyoğiu/ISTANBUL Tel: 0 212/252 38 81-82 Btriter yazarfarSendtesı ve KOOP-C pg<<ğ, * OLzeDermektKk bteşg ıe *mese 3Ç»or Kaleteryarrtz Pazaraartıl nef gun saat 1ÛÛ0-2' OOarasıaçor Bir Başka Bayram... Prof. Dr. Necdet TARKAN Emekli Öğretim Cyesi C umhuriyet'in okur- lanna armağanıy- dıbu bayram... Bü- yük şehrin gürültüsünden hiç değilse birkaç gün uzak kahna amacı ile YAPI-C AŞ'nin Cumhuriyet okur- lan ve dostlan için düzen- lediği "Göko\îi'da Şeker BajTanu" gezisine katıl- dım. Ankara"dan başlayan uzun bir otobüs yolculuğu sonunda Gökova-Akya- ka'daki Yücelen Otel'e YILBAŞIÖZEL GAZETESİ Cumhuriyet ÖZEL EK: 2 6 Aralık 2003 26 Aralık Cuma günü yayınlanacak Yılbaşı Alışveıişi özel gazetesinde Alışveriş merkezlerinde Yılbaşı etkinlikleri ve kampanyalan, Tekstilden a> r akkabıya, çocuk giyiminden parftimeriye kadar seçkin markaların Yılbaşı armağan seçenekleri, ve Yeniyıl kutlama ilanları yer alacak. M MERKEZ REKLAM Reklam vermek için 354 33 73-74 ulaştık. Sabahın erken sa- atlerinde vardığımız yerde, bilinen türde büyük birotel binası yerine, yemyeşil ağaçlar ve rengârenk çi- çekler arasına serpilmiş küçük villalardan oluşan bir tesis bulduk. Bu güzel kuruluş, ünJü mimarlan- mızdan Nail Çakırfaan ta- rafindan planlanmış. Her biri farklı görünümde olan konutların tümünde, yö- reye özgü yapı öğeleri kul- lamlmış. Catılar, bacalar ve balkonlar ilk bakışta dikkati çekiyor. Bina içle- rinde görülen ahşap süs- lemeli tavanlar ayn güzel- likte. Bu huzur verici gö- rünüme, tesis görevlileri- nin dostça karşılamalan da eklenince, yol yorgun- luğumuzu unutu\erdik. Daha sonraki günlerde, Dah/an, Iztuzu Plajı, Ka- unos Kaya Mezarlan, Köy- ceğiz, Ula Evleri, Azmak- başı ve Marmaris gezile- rinde unutulmaz güzellik- lerkarşıladı bizleri. Sazlık- lar arasında dolana dolana, denizkaplumbağalanmn (caretta caretta) bannağı Iztuzu kumsahna ulaşan Dalyan ile Gökova Körfe- zi'nin dantel gibi işlenmiş kıyılan, eşine az rastlanır doğa tansıklan (harikala- n)... Bir akşam yemeğinden sonra, Sayın Sami Kara- ören'in üç güzel şiirle aç- tığı toplantı; am, fıkra, şi- ir ve şarkılarla renklendi; sonunda topluca söyledi- ğimiz Onuncu Yü Marşı ile duygu yüklü bir dostluk şölenine dönüştü... Gökova, hoş kokulu günlük ağaçlan ve çam- larla kaplı yamaçlann or- ta yerinde, yeşilin her to- nunu sergileyen göz ahcı bir ova. Bu yörenin güzel oğullanndan biri, rehberi- miz M. Serdar Dere, Ha- BkarnasBahkçjsınınyakın dostu Prof. Dr. Şadan Gö- kova'run yeğeni imiş. Da- yısının bir Çerkez söylen- cesinden yaptığı uyarla- mayı ezbere okudu bize. Ben de, Gökova'nın gün- lük kokulu yeşillere bü- rünmüş görkemli tepele- rinden esinlenerek yapıldı- ğını düşündüğüm bu uyar- lamayı yazımın sonunda yinelemekten kendimi ala- mıyorum: Dağlar kanatuydı eski- den Canlanistediğindeuçar ve konaıiardı Dağlann uçması ryiy di de konması kötüydü Toprak Ana'nın canuu acıoyordu Bunu gören Tann acıdı da Toprak Ana"ya dağlann kanaüannıkes- ti Kesilen kanaüar bulut oklu Ondandır bulutlann dağlara dağtara koşması Dediğim gibi, bu bay- ram bir başka bayramdı!.. İSTANBUL MANİFATURACILAR ÇARŞISINDA SATILIK DÜKKAN Mülkiyetı Vakhmıza aıt Îstanbul Ili, Emınonu Ilçesı, Hacıkadın Mahallcsı, Ataturk Bulvarı, Îstanbul Manıfaturacılar Çarşısı'nda 5.Blok, 5472 kapı no.lu diıkkan, kapalı zarfla teklıf ahnmak suretıyle satılacaktır. 1. Satılaeak taşınmazın muhammen satış bedeli 120.000.000.000.-TL ve geçicı temmatı 30.000.000.000.-TL.dır. 2. Ihale 24/12/2003 Çarşamba gunu saat 15.00'te T.Garantı Bankası A.Ş. Emekli ve Yardım Sandığı Vakfı, Halaskargazı Cad. No:278 Kat:8 Şişlı/Istanbul adresmde yapılacaktır. 3. Teklif mektuplan cn geç 24/12/2003 Çarşamba günü saat 12.00'ye kadar >ııkandaki adrese veriJecek veya aynı gun ve saatte belirrilen adreste bulunacak şekılde posta ile gonderılebılecektir. Postadaki gecıkmeler kabul edilmeyecektır. 4. Vakhmız 2886 sayıh kanuna tabı olmamakla, ihaleyi dıledıği kişı ve kuruluşa vcrmcktc vcya ıhaleyı yapıp yapmamakta serbesttır. 5. Satış hakkında daha geniş bilgi, Genel Mudurluğumuzden şahsen veya (212) 230 39 40 no.lu telefondan temin edilebılır. TÜRKİYE GARANTÎ BANKASI A.Ş. MEMUR VE MÜSTAHDEMLERI EMEKLİ VE YARDIM SANDIĞI VAKFI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ En Büyük Düşman: Rauf DenktaşL Amerikan "neoconileri" Irak'a savaş açmaya ka- rar vermişlerdi; dünyanın en güçlü patronları pet- rol coğrafyasına el koymak için yanıp tutuşuyor- lardı. Bush tayfası Irak'a kuzeyden de dalmak için Türkiye'yi savaşa katmak istedi... Bizim medyada birdenbire öylesine savaş yan- daşlan türedi ki insanın aklı durur!.. Ne diyorlardı: "- Türkiye ya bu savaşa katılıp dönyada ve Or- tadoğu 'da etkin bir devlet rolüne çıkarak gelece- ğini belirieyecek ya da olayın dışında kalarak ta- rihsel bir fırsatı kaçırıp uluslararası sahneden sili- necek..." - Peki, ne yapalım?.. "- Irak'a kuzeyden Amerikan kuvvetleriyle dala- lım, ayağımıza gelen fırsatı kaçırmayalım..." Medyada ortalığı tozu dumana katanlann bini bir para idı... Tam bir savaş azgınlığı ortalığı sardı, tozdan du- mandan ferman okunmuyordu. • Peki, ya Türkiye şimdi Irak bataklığında işgalci güç olarak bulunsaydı?.. Neolurdu?.. Çok büyük bir tehlıkeden biraz da rasgele sıyn- labildik; ama, bizim medya savaşçıları oturup bir özeleştiri yaptılar mı?.. Hayır!.. öğrenildi ki medyanın büyük bir bölümü, Türki- ye Irak savaşına katılsaymış, öncelikle petrolden çok para kazanacakmış; savaş azgınlığı para ko- kusundan kaynaklanan birhırsın sarhoşluğu ımiş... • Şimdi bu savaşçıları ikinci bir azgınlık sardı; Kıb- ns seçimleri nedeniyle ortalığı birbirine katıyorlar; gözleri dönmüş, dengelenni yitirmişler... Inanılırgibi değil... Düşman kim?.. Rauf Denktaş!.. Kıbrıs'taki küçücük Türk toplumunda seçim ya- nndan sonra yapılıyor; bakalım kim kazanacak?.. Biraz serinkanlılık gerekmez mi?.. Ancak medyadaki Denktaş düşmanlığının az- gınlığa dönüşmesi ilginç... Bu işin altında bir iş var!.. Çünkü Kuzey Kıbns'taki seçim Kuzey Kıbns se- çimi değil... AB en başta seçimin için de.. ABD seçimin içinde.. Kıbns Rumları seçimin içinde.. Yunanistan seçimin içinde.. Kuzey Kıbrıs'taki 120 bin Türk seçmenın üstü- ne dünya güçleri abanmış.. Büyük güçlerin hepsi de ellerini seçim sandığı- na sokmuşlar.. Şaka değil.. Peki, bizim medyadaki savaş azgınlan neden bu seçimde yine azgınlaştılar?.. • Bir rastlantı mı? "Irak'a kuzeyden dalalım" diyen savaş azgınla- n geçmişte PKK'yi gözetiyorlardı; bugün Kıbns'ta Ver kurtul'cu\ar\n yanında yer almakla kalmıyor- lar; Denktaş'ı hedef tahtası yapıyoriar... Kuzey Kıbrıs'ta pazar günü seçim var; çok me- rak ediyorum... Kim kazancak?.. Kuzey Kıbns'taki 120 bin seçmen baskıyadire- nip dayanabilecek mi?.. J SOSYAL DEMOKRASİ VAKFI Konferans 21. YÜZYILDA SOSYAL DEMOKRAT POÜTİKALAR 13 Aralık 2003, Cumartesi Ceylan Intercontinental Otel Taksim / İstanbul Açış konuşması - Ercan Karakaş (SODEV Bşk.) l.Oturum (09.45-1230) Sosyal Demokrat Terael Değerler ve Gelecek Moderatör: Aydın Cıngı (SODEV Bşk.Vk.) tsmaıl Cem (YTP Genel BşkJ Hasan Bulent Kahraman (Oğretim Üyesi, Yazar) 2,Otunım (1330-15.00) Küreselleşme Bağlamında SD Ekonomi Politikaları Moderator:Prof.Dr. Burhan Şenatalar(TÜSES Bşk.) Kemal Derviş (CHP Genel Bşk. Yardımcısı) Prof. Dr. Hurşit Guneş (Öğretim Üyesi) 3.Otunım (16.00-1730) SD, Çalışanlar ve Sosyal Politika Moderatör: Prof. Dr Zafer Üskül (Öğretim Üyesi) Prof. Dr. Meryem Koray (Öğretim Üyesi) Süleyman Çelebi (D1SK Başkaru) SODEV - Sosyal Demokrasi Vakfı Tel: 0212-292 52 52 Faks : 0212-292 32 33 web : www.sodev.org.tr e-mail: [email protected] BAĞCILAR AİLE MAHKEMESİ 2003 532 Davacı Erkan Pekesen tarafından, davalı Sevil Pe- kesen aleyhıne açılan boşanma davasının yapılan açık yargılamasında; Kadırga, Lıman Cad. Neviye Sok. No: 50 K: 2 Un- kapanı Îstanbul adresınde bulunduğu bıldınlen davalı Sevıl Pekesen'ın bu adresıne teblıgat yapılamadığın- dan ve zabıtaca yapılan araştırmada da adresı tespıt edilemedığinden, ilanen tebligat yapılmasına karar venlmıştir. Yukanda adresinde bulunduğu bıldınlen davalı Se- vıl Pekesen'ın 29.12.2003 günü saat 09.00'da yapıla- cak duruşmada hazır bulunması veya kendısıni bir vekıl ile temsil ettırmesi. aksı takdırde. HUMK'nun 213 ve 377 maddelerı uyannca duruşmaya gıyapta devam edıleceğı ve karar venleceğı hususu dava dı- lekçesi, duruşma gün ve saatı teblığı yenne kaim ol- mak üzere ilanen teblia olunur. 17.11.2003. Basın: 61415 •/
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle