02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 KASIM 2003 PAZAR CUMHURİYET SAYFA J\_ |J ğ_j ı U J \ kuHur(Scumhuriyet.com.tr 15 KULE CANBAZI SUNAYAKIN OncebeyazkayıklarkirlendiT| #"asallardaki prenses tarafından öpül- J \ / i düğünde prense dönüşen kurbağa, Â. f x îstanbul'un Kadıköy yakasmdaki bir dereye adını verir. Kurbağalı Dere yıllar öncesinde, içinden geçtiği çayınn adıyla anılırdı. Kuşdili Çayı- n "ndan dolayı "Kuşdili Deresi" denılirdı bu giizel dereye... Güneşli tstanbul günlerinde kıyısında top- lanan insanlar azaldıkça, şarkılar. türküler kurbağa seslenne bıraktı yerini. Derenin ke- nannda gezuııp piyasa yapan "Kavuncu Gü- zeli" lakaplı kara kaşlı, kara bıyıklı adamın güzel sesinı kimse anımsamıyor artık... Yeşil gözlenyle yürüdüğü dere boyunca tüm erkekJerin gönlünü çalan "Çayır Güze- l i " de yaşamıyor ne yazık ki. Attığı kahkaha- larla herkesi güldüren gazete satıcısı "Akba- ba Suad"ı bilen kaç kişi yaşıyor ki Kadı- köy'de?.. Eski bir Kadıköylü olan Adnan Giz, kıyı- sında çocukluğunun geçtiği Kuşdili Deresi'ni şöyle anımsıyor: "Derenin nerede denize döküldüğünü gördüğümüz halde nereden ve nasıl geldiğini bilmezdik. Sandallar, en çok bugünkü kömür deposunun bulnndu- ğu yere kadar gider, ötesi sığ olduğu için ge- ri dönerlerdi. Çocukluğumda bu derenin çok uzaklardan geldiğini hayal eder ve bir sandalın güçlükieri göze aldıktan sonra o biliomez yere kadar gidebileceğini düşü- nürdüm." istanbuHular raflbet ederdl Kurbağalı Dere'nin kıyılan 1950'lere kadar kır kahveleri ve gazinolarla doluydu. tstan- bullulann en çok rağbet ettikJeri mesire yer- lerinden binydi. En güzel elbıseler giyilır, en güzel kokular sürünülür ve dere kenanna gi- dilirdi. Kiralanan kayıklarla dere boyunca ge- zinenler birbirine selam verir, aileleriyle ge- len âşıklann gözleri birbırini görme umuduy- la etrafta fir dönerdi... Tüm bu olup bitenleri uzaktan seyredenler- den biri de Oktay Rifat'tır. Şaırin "Kuşdili" adlı şiirini okuyacak olursak, kalabalık arası- na kanşamayışının nedenini öğreniriz: Param olsa satar mıydım Kahverengi elbisemi Damalt gömleğimi giyerdim Alaca mendili takardım Kuşdili'nden geçerdim Param olsa satar mıydım Kahverengi elbisemi Suyu öylesine mavi, öylesine berraktı ki derenin, üstünde gezinen kayıklar beyaz renk- li olduğundan birer kuğuyu andınrdı. 1926'dan sonra dansın moda oluşuyla. Kuş- dili Çayın'nda gazinosu bulunan Hamdi Bey, kocaman bir dans pisti yaptınr. Hem de dere- nin tam kıyısma... AJcşam güneşinin kızıllığı çayıra serilirken dans edenlerin akislen de derenin suyuna yan- sırdı... Dere kenannda boy gösteren tanınmış sıma- lardan biri de "Kanarya" lakaplı kadındı. Rengârenk elbiseler giyinip aşın makyaj yap- tığı ıçin "Kanarya" diye anılan kadını kıs- kanmazdı dere... Çünkü o da, en az kadınlar kadar süslü ve güzeldi o günlerde. Dere ke- nannda başlayan aşklar da çoğunlukla yuva yıkan türdendi. Kanarya gibi nice gösterişli kadını yüreğıne hapsetmek isteyenlerin dra- mı Mehmed Celalin "Kuşdili" adiı kita- bındaanlatılır... KuşdlH Tlyatrosu tçmden derenin geçtiği Kuşdili Çayın'nın en önemli yapılanndan biri de Kuşdili Tiyat- rosu'ydu. Alaturka temaşanın ve bir halk sa- natı olan 'tuluat'ın merkezi konumundaki ti- yatroda film gösterileri de yapılmaktaydı. Na- şid Bey'in gösterisinde boş sandalye bulmak neredeyse olanaksızdı. Tuluat sanatının bu büyük ustası Arap, Azeri, Kürt, Tatar, Laz, Er- meni, Yahudi, Rum ve Arnavut gibi birçok kültürden oluşan Anadolu insanının taldidini başanyla sahneliyordu. Kuşdili Tiyatrosu'nda Naşid Bey'den baş- ka Kel Hasan Efendi, Dümbüllü lsmail ve Şevki Şakrak da sahne almışlardır. Kuşdili Çayın'nın gösterişli günlerini yitirmesiyle ti- yatronun ters çevrili sandalyelerine, pencere kollanna asılı kaldı kahkahalar. Bir ara müze olarak kullanıldı. Müzede nelerin sergilendi- ğini öğrenmek için Melisa Gürpınar'm "ts- tanbul'un Gözleri Mahmur" adlı kitabına göz atalım: birinci mevki veyanları açık bir tramvay duruyor kuşdili çayırında bir müzede gider gibi fenerbahçe plajına içinde unutulmuş istanbul yüzleriyle Taşıt Müzesi olan tiyatro binası yeni işle- viyle beklediği ilgiyi goremez. Bakımsızlık- tan dolayı toz yığını arasında kalan onca gü- zel tramvay müzenin kapanmasıyla sırra ka- dem basar. Sahi, nereye gitti o güzel tramvay- lar?.. Biri, Hasköy'deki Sanayi Müzesi'nde. Pekı ya diğerleri!?. Paçaların sıvanmadıflı istanbul!- Derenin üstüne beton binalann gölgelerinin teker teker düşmeye başlamasıyla sular karar- dı. Sulann kararmasına neden yalnızca bina- lann güneşi engellemeleri değildi. Kanalizas- yonlann dereye bağlanmasıyla beyaz renkli kayıklar kirlendi öncelikle... Sonra, çakıltaşlan görülmez oldu. Etrafı sa- ran pis koku yüzünden dans pisti de yalnızlı- ğa terk edildi... Uzun bir süre sivrisineklerin hükümdarlığı boy gösterdi derede... Ve kaşınmalann önünü almak ıçin ıslah edi- len derenin üsrü kapatıldı... Oysa, ıslah edil- mesi gereken dere değil, sömürgeci politika- lanyla Istanbul'u yöneten insanlardıL tstanbul'da yazıldı bu yazı... Paçalann sıvanmadığı Istanbul'da!.. Çünkü görülecek, sularından geçilecek bir deresi kalmadı bu kentin. STANBUL FOTOĞRAF MERKEZİ'NDE Fotoğrafmeraklılarına uygulamalı derslerKültür Servisi -tstanbul Fotoğraf Merkezi fotoğraf sergilerinin yanı sıra fotoğ- raf eğitimlerine de yer ver- meye başladı. Eğitimler içe- riğine göre stüdyo veya ga- en ortamında gerçekleşti- riliyor. fstanbul Fotoğraf Vlerkezi'nde verilen 5 haf- alık fotoğraf dersleri şu îaşlıklar altında toplanıyor: Temel Fotoğraf Eğirimi', Siyah - Beyaz Fotoğraf Eğirimi' ve "'Stüdyo&Ta- ııtım Fotoğrafi Eğirimi' DersJer Mehmet Kısmet ve Nevzat Çakır tarafından verilecek. 15 kişinin katılacağı 'Te- mel Fotoğraf Eğitimi'nde 'Fotoğraf nedir?', 'Fotoğ- raf makineleri', 'Kompo- zisyon', 'Derinlik, biçim, doku, kontrast desen' gibi konular ele alınıyor. 12 kişiyle sınu-lı olan 'Si- yah - Beyaz Fotoğraf Eği- timi'nde 'Karanlık oda donanımı', 'SB film ban- yosu', 'Kontak baskı', 'Kâğıt ve banyo kombi- nasyonlan tanıtnnı', 'Film ve banyo kombinasyonla- rı'nın yanı sıra 'Portfolyo hazırlama ve sunum yön- temleri', 'Konulu çalış- ma'larla ilgili dersler verile- cek. 4 hafta sürecek olan ve 5 kişinin katılabileceği 'Stüd- yo & Tanıtım Fotoğrafı Eğitimi'nde ise 'orta ve büyük fornıat makineler, ürün çekimleri, dış mekân çekimleri ve özelJikleri, örnek çekimler ve çözüm- ler' gibi konular işlenecek. (0 212 238 11 60) Nahit Kabakçı Koleksiyonu AKM'de sergileniyor tzmir Devlet Opera ve Balesi, G. Rossini'nin üç perdelik 'Sevil Berberi' operasını 15 ve 17 Kasım'da sahnelevecek. 22 Kasım'a dek sürecek sergide Abidin Dino ve Burhan Doğançay'ın yapıtlan da yer alıyor. Türkresminin 60yılı Rosina'nın aşkı uğruna Kültür Servisi - İzmir Devlet Opera ve 3alesi, geçen sezon sahnelediği G. Rossi- li'nın 'Sevil Berberi' adlı üç perdelik ope- asını 15 ve 17 Kasım tarihlerinde yeniden anatseverlerle buluşturacak. G. Rossini'nin yaşamı boyunca yazdığı tuz dokuz opera içinde dünya opera sahne- îrinın en çok tercih ettiği yapıtİann başın- 3 gelen 'Se>il Berberi'ni Italyan yönet- nen Mncenzo Grisostomi Travaglini sah- eye koyarken orkestrayı Ercan Yenal yö- etiyor. Fransız oyun yazan Beaumarchais'nın tgaro teması üzerine yazdığı üçlemenin il- ki olan 'Sevil Berberi'nın librettosu ıse Ce- sare Sterbini ımzasını taşıyor. 17. yüzyılda İspanya'nın Sevil kenrinde geçen bir öykü anlatıhyor 'Sevil Berbe- ri'nde. Kont Almaviva Madrid'de görüp âş(k olduğu güzel Rosına için Sevil'e gelir. Se- vil'de eskı berberi Fıgaro'nun yardunlan ile Rosina'ya ulaşmaya çalışır. Ancak Rosi- na'nın vasisi Don Bartolo, kızın servetine konmak için onunla evlenmeyi planJamak- tadır... Don Bartolo'ya engel olmak üzere bir dizi oyun planlanacak, uygulanacak ve Al- maviva güzel Rosina ile evlenmek için her şeyi yapaoaktır. Kültür Servisi - Çağdaş Türk resim sanatı- nın geçmişten günümüze çok sayıda önemli ya- pıtının yer aldığı 'Nahit Kabakçı Koleksi- yonu', 22 Kasun'a dek Atatürk Kültür Mer- kezi Sanat Galerisi salonlannda sergileniyor. 'Sanat Çevresi' dergisinin, 25. yıldö- nümü kutlaması kapsamında verilen bir davetle, 5 Kasun Çarşamba günü açılışı yapılan sergi, sanat dünyasından çok sa- yıda önemli ismi bir araya getirdi. Türk ve Türki devletler sanatçılannın resim ve heykellerinden oluşan toplam 600 yapıtın sergilendiği etkinliğin açılı- şını Prof. Dr. lsmail Tunalı ve Bakû Güzel Sanatlar Fakültesi Dekaru Prof. Ömer Eldarov yaptı. Mimar Sinan Üniversitesi Rektörü Prof Dr İsmet Vildan Alptekin, Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Rahmi Aksungur. Prof. Dr. Erhan Karaesmen ve Prof. Süleyman Saim Tekcan'uı da bi- rer konuşma yaptıklan açılışta, ülkemizde- ki sanat, iş ve basın dünyasından pek çok ta- nınmış kişinin yanı sıra Azerbaycan'dan öğretim göre\Iileri, sanatçılar ve basın mensuplanndan oluşan kalabalık bir topluluk da hazır bulundu. Açılışta aynca 'Sanat Çevresi' dergi- Hein sinin 25. yıldönümü ve mesleğe katkılanndan ötürü derginin sahibi ve yönetmeni Hamit Kı- naytürk'e, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Orhan Erinç tarafından bir 'şük- ran şilti' sunuldu. Sergi açıhşmın sunuculu- ğunu ise tiyatro sanatçısı Gülden Avşa- roğlu yaptı. Nahıt Kabakçı Koleksiyonu, 1944'ten günümüze; resim ve heykel sanatının us- ta isimlerinin yaru sıra genç sanatçılann da seçkin çalışmalanrun aralannda bulun- duğu 600'ü aşkın yapıttan oluşuyor. Na- hit Kabakçı, bu büyüklükte bir koleksi- yonu olan ilk Türk koleksiyoncu kimliği- ne de sahip. Koleksiyonda; Abidin Dino, Abidin El- deroğlu, Aliye Berger, Burhan Doğan- çay, Burhan Uygur, Cemal Bingöl, Cihat Burak, Fahrülnisa Zeyd, Ferruh Başağa, Neşe Erdok, Neşet Günal, Nuri Iyem, Or- han Peker, Ömer Uluç, Yervant Osgan, Zeki Faik İzer, Zührü Vlüritoğlu gibi es- ki ve yeni modern Türk resim sanatına kat- kılan olmuş çok önerrJi sanatçılann ya- pıtlannın yanmda, Rus ve Türki cum- huriyetlerinden bilinen önemli sanat- çılann yapıtlan da yer alıyor. Schwarz (0 212 245 74 71) ESİNTtLER ZEYNEP ORAL Bir Volkan: Semiha Berksoy İçinde koskoca bir volkan var Semiha Berk- soy'un. Her an patlamaya hazır... Yüreğini ve be- denini kasıp kavuran ateş, kendi kabına sığmaz olunca patlayan, kıvılcımlarını püskürten, lavlarını akıtan, çağlayarak coşan bir volkan... O ateş tu- tuşma noktasına ulaştı mı, ses ya da nota olup, çiz- gi, benek, renk olup, kavram ve düşünce olup, ey- lem olup ortaya dökülüyor. Bana inanmıyorsanız, gidin İş Sanat Kulele- ri'ndekı Kibele Galerısı'nde Cumhuriyet'in 80. yıl- dönümüyle eşzamanlı yer alan, yaşı Cumhuriyeti- mizden de büyük olan Semiha Berksoy'un retros- pektif sergisini görün. Bir ömrün tüm birikimi ora- da... Meydan okuma O ateşin tutuştuğu ve tutuşturduğu alanlarda neler yok ki: Küçücük bir kız çocuğunun annesiy- le, yaşamla, aşkla, âşık olduğu insanlaria, ölümle, ölüm korkusuyla hesaplaşması orada... Tosca'nın aşkı, Salome'nın intikamı, Ariadne'nin mezardan gelen mektubu, Baküs'e tutkusu, Isolde'nin traje- disi... Yalnız opera tarihinin değil, müziğin, tiyatro- nun, şiirin ve edebiyatın büyülü izdüşümleri... Me- lekler, şeytanlar, öteki dünyadan etkileşimler, bü- yüler... Yoğun tutkuların soz geçiremedıği otoport- reler... Bedenin ve yüzün gizleyemediği tüm dişi- lik halleri... Yoksa bütün bu gördüklerim bir oyun mu? Oyun ya da değil, kesin olan, tümünün bir meydan oku- ma olduğu. Yaşama ve ölüme bir meydan okuma... Semiha Berksoy: Türkiye'nın ilk opera sanatçı- sı. Atatürk, opera kurulması emrini verdiğinde, Semiha Berksoy hazırdır... Darülbedayi'nin ilk oyunculanndan... Ekrem-Cemal Reşit Rey'in mü- zikallerinın en popüler yıldızı... Güzel Sanatlar Aka- demisi'nde Namık Ismail'in öğrencisi (1929)... Sesli ilk Türk filmine sesini veren... Berlin Opera- sı'nda (1939) 'Ariande Auf Naxos' operasıyla, Av- rupa'da opera sahnesıne çıkan ilk Türk sanatçı... Ama bütün bu 'ilkler' değil onu farklı ya da ola- ğanüstü kılan. Onu tek ve benzersiz kılan düşün- ce biçimi, yaşama biçimi, yaratma biçimi... Aşk tektir Kendini en yorgun, en yaşlı, ölüme en yakın his- settiği bir anda (o sıra 75 yaşındaydı) sesler için- de en zor ses olan 'do' sesi vermeye çalışan, gün- lerce, haftalarca çalışan ve sonunda "Do sesi ver- dim ve ölümü yendim" deme bilgeliğını gösteren bu insan, bence şimdi her zamankinden, her za- mankınden daha genç! Çünkü ürettikçe gençleşi- yorl Do sesi verip ölümü yenen Semiha Berksoy ba- na sık sık 'aşktan ölebileceğini' söylemiştir. Önun aşk tanımı da özeldır. "Aşk bir tanedir. Içinizdeki aşk tektir. Başlar, ki- mi zaman uyur, kimi zaman uyanır. Şimdiki aşkın varlığında, öncekiler de yaşar. Şimdikinin ateşiyle ötekiler de alevlenir tutuşur"... Semiha Berksoy için nasıl aşk tekse, kahraman- lardeğişip aşk sürüyorsa, inanıyorum ki, yaşanmış aşklarla yaşanmamış aşkları arasında da fark yok. 0, tümünü içinde yeşertiyor. Tıpkı sanatta da yap- tığı gibi. Çalıştığı alan, (müzik, opera, tiyatro, re- sim, şiir) ürettiği eserfer değişebilir ama sanat aş- kı, iç dünyasını yaratıcılıkla dışa vurması hep sü- rüyor... Eşsiz bir hazine Kısa bir süre once, 'Semiha Berksoy'un Odası', Mimar Sinan Üniversitesi Resim Heykel Müzesi'nin daimi koleksiyonuna dahil edilmişti. Şımdi bu ret- rospektif sergiye, Bonn Çağdaş Sanat Müzesi Mü- düru Dieter Ronte, Ferit Edgü, Beral Madra, Le- vent Çalıkoğlu'nun yazılannı da içeren çok geniş kapsamlı 'Semiha Berksoy' kitabı (İş Bankası Kül- tür Yayınları) eşlik ediyor. Bence hem müzeye ka- tılan 'Oda', hem sergi, hem de bu kitap, eşsiz bi- rer hazine. Semiha Berksoy'a hep "iyiki varsınız" demişim- dir. Bu üretkenliğiyle, düş gücümüzü ve düşünce gücümüzü kanatlandırdığı için... önümüzde yeni ufuklaraçtığı için... Birikimlerini, köksalmasını, ge- leceğe köprü kurmanın hizmetine verdiği için... Ama bugün ben aynca Semiha Berksoy'un kızı, tiyatro sanatçısı Zeliha Berksoy'a da teşekkür et- mek istiyorum. Aynca, bir yerden sonra anne-kız ilişkisinde, kim 'çocuktur', kim 'anne' pek belli ol- maz ya... Düşünsenize, yeryüzüne meydan okuyan; hiç- bir kural tanımayan; her an patlamaya hazır ve her an patlayan bir volkanın tüm ateşini, kıvılcımlarını bizimle paylaşmasını sağlıyor! Zaten annesi de kı- zını kocaman iki yaprak misali mavi kanatla çizip, tablonun adını 'Melek' diye koymuş! e-posta: zeynep " zeyneporal.com Faks:(0 212)25716 50 BUGUN • DT ŞtNASİ SAHVEStnde '8. Ankara Tiyatro Festivali' kapsamında 16.00'da Tiyatro Kedi'nin 'Tarlakuşuydu Juliet', 20.00'de fstanbul Oda Tiyatrosu Oyuncuları'nın v KarımJa Evleniyorum' adlı oyunlan. (0 312 467 17 44) • MİGROS SANATOLU SAHNESİ'nde '8. Ankara Tiyatro Festivali' kapsamında 20.00'de Kenterler Tiyatrosu'nun 'Bir Garip Orhan Veli' adlı oyunu. (0 312 541 66 66) • DTCF FARABİ SALONU nda '8. Ankara Tiyatro Festivali' kapsamında 18.00'de Stüdyo Oyuncuları'nın 'Oidipus Nerede?' adlı oyunu. (0 312 4671744) M BtLKENT CENTER'da '8. Ankara Tiyatro Festivali' kapsamında 13.00 ve 15.00'te Canşenliği Oyuncuları'nın 'Başına Buyruk Kedi' adlı oyunu. (0 312 417 76 76) • CRR'de 19.00'da 'Ramazan Eğlenceleri'. (0 212 232 98 30) M BİLGİ ÜNİVERSİTESİ DOLAPDERE KAMPUSU'nda 13.30'da 'Cinayet Sahneleri', 16.30 ve 21.30'da 'Marcorelle Davası', 19.00'da 'Neşeli Pazar!' filmlennin göstenmi. (0- 212 293 50 10) * •
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle