Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2J3 KASIM 2003 CUMA
+
CUMHURİYET SAYFA
İV 1 j I J I U J \ kultur@cumhuriyet.com.tr 15
Ömer Vargı, sinemaya Yılmaz Güney ve ŞerifGören gibi ustalarla çahşarak başladı
însanlan anlatmayıseviyor
¥.öneîmen, sonfılmi
'Inşaat'ta iki amelenin
öyküsünü anlatırken
bizleri güldürüyor ve
düşündürüyor. Ömer
Vargı 'ya göre sinema,
diğer alanlardaki
şöhretleri kullanırken
kendi yıldızlarını da
yaratmalı.
SEVİLAY KOÇOĞLU
Yönetmenlığini Ömer Vargı'nın
yaptığı, başlıcarollerini Emre Kınay,
Şevket Çoruh, Yeşim Büber ve Su-
na Pekuysal'ınpaylaştığı 'İnşaat' si-
nemalarda gösterime girdi. tstan-
bul 'un bir gecekondu semtindeki in-
şaatta çalışan iki amelenin öyküsünü
kara komedi türünde sinemaya akta-
ran Ömer Vargı i!e tnşaat ve filmin
Türk sinemasına kazandırdıkJan üze-
rine bir söyleşi gerçekleştirdik.
Türklye gerçeğine ko$ut
- Amerikalı ve Eşkıya'da yapım-
cı. Her Şey Çok Güzel Ölacak'ta da
yönetmendiniz. Bunlar büyük kit-
lelere ulaşmış ve şöhretlerin yer al-
dığı filmler, Inşaat'ta star oyuncu-
larla calışmamayı özellikle mi ter-
cih ettiniz?
ÖMER VARGI - Bunu özeilikle
tercih ettim diyemem. Ama bu düşün-
ceye de yakınım doğrusu. Sinema,
popülariteyle yürüyen bir sanat ve se-
yirci çekme anlammda bunun etkisi
çok önemli. Bu sektör uzun zamandır
diğer alanlarda şöhret olmuş insan-
larla yürür hale geldi ve kendi yıldız-
lannı yaratamıyor. Benim bu projede
şöhretler yerine rolünü iyi oynayacak
isimlerle çalışmak gibi bir düşüncem
vardı. Filmin tanıtımını da iyi yapa-
bilirsek bu yöntemin sağlıkJı olacağı-
na inanıyordum. Birilerinin buna ön-
derlik etmesi gerekiyor.
- YıJmaz Güney ve Şerif Gören
gibi ustalarla çahşarak sinemaya
başladınız. Onlann Türk sinema-
sında temsil ettiği toplumsal ger-
çekçi sinema ekolü sizi ve filmleri-
nizi ne kadar etkiledi?
VARGI - lnsan yaşamı boyunca
birçok şeyden etkileniyor. Ben sine-
mada usta çırak ilişkisine inanıyorum.
ŞerifGören benim ustamdı ve ondan
çok şey öğrendim. Benim için başan
ölçülerinin en önde gelenlerinden bi-
ri, ustamın sırtımı sıvazlamasıdır.
Filmlerimin hangi kategonye sokul-
ması gerektiğini sinema yazarlan da-
ha iyi değerlendirirler. Insanlar bir
ekolü devam ettirmek üzere değil, iyi
iş yapmak için çalışırlar. İyi film ne-
dir diye sorarsanız, rahat anlaşılabı-
len, mesajını kolay iletebilen filmdir.
- Bir fürlü tamanılanamayan der-
me çatma inşaat, Türkiye gerçekli-
ğiyle paralel gibi.
VARGI - Evet, bir paralellık kuru-
labilir. Her yönetmenin bir bakış açı-
sı ve anlatmak ıstediği şeyler vardır.
Bu filmden alınacak mesajlar, seyir-
cinin yapacağı yorumlarda saklıdır.
Ben anlatmak ıstediğim şeyleri doğ-
ru anlatabilmiş isem bu izteyiciye
yansıyacaktır. Bireysel görüşler top-
lum içinde kendilerine yer bulup be-
nimsenmedikleri sürece önemli de-
ğildir..
Yaşamımız trajlkomlk
- Öykünün temelinde sefalet, ce-
halet ve cinayet gibi kavramlar suç-
la doğnı orantılı kullanılmış. Tüm
bu olumsuzözelliklerden bir kome-
di öyküsü çıkarmayı nasıl başardı-
nız?
VÂRGI -Bu çok zor değil, çünkü bi-
zim yaşamımız zaten trajikomik. Ha-
yatımızın her alanında bu tarz olaylar-
la karşılaşıyoruz. Sadecealtkesımden
değil. toplumun her kesiminden in-
sanlann suç işleyebileceğinı düşünü-
yorum. Toplum olarak hepimiz içi-
mizde birtakım yanlışlıklan banndınr
hale geldik. Bu olaylara filmde gülü-
nebiliyorsa ne mutlu, çünkü güldüren
şeyler insanı biraz da düşündürür.
- Yapımcısı olduğunuz Eşkıya'da,
yönetmenliğini yaptığınız Her şey
Çok Güzel Olacak ve tnşaat'ta iki
erkeğin öyküsü ön planda. Neden
erkek öyküleri?
VARGI - Ben sinemada insanlan
anlatmayı seviyorum. Ön planda er-
kekJerin olması tamamen tesadüf. Ay-
nca Inşaat'ta Nazife'nin, Ayşe'nin ve
yaşlı teyzenın de kendi öyküleri var.
- Türkiye'de bazı filmler gişeye
yönelik, bazıları ise fesrivaUere ka-
tılma umuduyla çekilmekte. Sizce
İnşaat'ı bu bağlamda nasıl değer-
lendirmeliyiz?
VARGI -Öncelikle fılmin beğenil-
mesi yönünde umutlanm. dileklerim
var. Seyircinin bir şeyler bulması, be-
ni yetiştiren insanlann memnun kal-
ması, ovunculannın başanlı olması
benim için önemli.
Son yı1larda Türk sinemasında
filmlerin başansının seyirci sayısıyla
ölçülmesi çok yanlış. Ben gişe başa-
nsı getiren filmler yaptım ama.. ön-
celikle iyi ışler yapmaya çalıştım.
Bundan sonra neler olacağını birlikte
göreceğiz.
YENİ BA$LAYANLAR... YENİ BA$LAYANLAR... YENİ BAŞLAYANLAR...
ZİRVEYE T1RMANIŞ
(Vlew from the Top)
'Zirveye Tırmanış' var oluşunu bir dış
hat uçuş görevlisinin, panltıh yaşam tarzın-
da bulmak isteyen, idealist kasaba kızı Don-
na Jensen'm (Ğwyneth Paltrovv) gözlerin-
den anlatılan şaşırtıcı bir komedi ve roman-
tikbirmasal.
Donna gerçek yaşam yolculuğuna Royalry
Airlines'ın efsanevi eğitmeni John Whit-
ney'in kılavuzluğunda başladığında, karşı-
suıa tahmininden fazla engel çıkar. Acaba bu
engeller Donna'nın düşlerinden vazgeçme-
sine mi neden olacaktır, yoksa onu hayat bo-
yu sürecek bir yolculuğa mı çıkaracakhr?.
Bruno Baretto'nun yönettiği filmde
Chiristina Applegate, Donna'nın arkada-
şı ve stajyer uçuş görevlisi Christıne'i;
M»rk Rufallo, onun kalbini çalan genç
avakat adayını; Candice Bergen, Don-
na'nın idolü ve akıl hocası haline gelen
efsanevi uçuş görevlisi Sally Weston"ı; Kel-
ly Preston, onu kanatlan altına alan uçuş
görevlisi Sherry'yi; Joshua Malina. eşcin-
se. iş arkadaşı Randy'yi ve Rob Lowe da
yauşıklı yardımcı pilot Steve Bench'i
caılandınvor.
ÜÇKAĞITÇILAR
(Matchstick Man)
Bugün gösterime girecek olan 'Üçkâ-
ğıtçılar' filminin yönetmeni Ridley
Scott. Nicolas Cage ve Sam RockweU'ın
rol aldığı filmde ikilı bu kez 'su filtre sis-
temleri' satan ve saf insanlan araba,
mücevher gibi büyük ödüller kazanma
hevesiyle dolandıran iki sahtekân canlan-
dınyor.
Dolandıncıların duayeni olan Roy'un
özel yaşamı o kadar parlak değildir. Iflah
olmaz bir agorafobiye (meydan korkusu)
sahip. sigaralan uç uca eİdeyen. kişisel
hiçbir ilişkisi olmayan Roy, akhna zar zor
hâkim olmaktadır ve bir psikiyatrdan pro-
fesyonel yardım almak zorunda kalır
Roy sorununa hızlı bir çözüm yolu arar-
ken tedavisi beklediğinden çok daha faz-
lasına yol açar; ergenlik çağında Angela
(Alison Lohman) adlı bir kızı olduğunu
öğrenir. tlk başta, Angela'nın varlığı nev-
rotik babasının özenle planlanmış günlük
yaşam akışuıı bozar. Zamanla kızınm var-
İığına alışan Roy, Angela'nın ısranna da-
yanamayarak genç kıza bazı numaralar
öğretmeye başlar.
DÜNYANIN BİR UCU
(Master and Commander)
Bugüne kadar Galapagos'ta çekilen ilk
film olan "Dünyanın Uzak Ucu' filmi-
nin yönetmeni Peter Weir. Senaryo ise
Weir & John Collee'e ait.
Patrick O'Brian'ın 'Aubrey/Marurin'
romanlanndan uyarlanan filmin başrolle-
rinde Russell Crowe. James D'Arcy, Paul
Bettany, Edward VVoodall, Chris Larkin
ve Max Pirkis rol alıyor. Filmde izleyicı
kendini bu kez bilimkurgusal bir dünyada
değil, aksine 200 yıl öncesinin deniz kuv-
vetlennin okyanuslarda geçen maceralan-
nın içinde buluyor.
Napoleon Savaşlan sırasında tngiliz
Deniz Kuvvetleri'nde bir yüzbaşı olan
Kaptan Lucky, geminin doktoru Stephen
Marurin ve gemileri Surprise saldınya
uğrarlar.
HMS Surprise oldukça büyük hasar al-
mış adamlanmn çoğu yaralanmıştır. Lucky
arkadaşlık ve görev arasında bir ikilem ya-
şamaktadır. iki okyanus arasında düşmanı-
nın ve ganimetin peşine düşmüştür. Bu gö-
rev ya ününü arttıracak ya da onu ve tay-
falanm vok edecektir. Peter Weir'm yönettiği filmde Russell Crovve başrolde.
İZLEYİCİ CÖZÜYLE. ERDAL ATABEK
Kim bu barbarlar? Nereyi, ne zaman istila etmişler?
<ım bu barbarlar? Nereyi, ne zaman istila et-
mşler?
[1 Eylül 2001'de New York'takı Ikız Kule-
le'in \r
urulması, bu soruyu yemden sorduru-
ycrdu! Doğu'dan gelen 'barbarlar' Batı'yı is-
tilı mı ediyorlardı? Ama geçmişte Amerika'nın
asl yerlileri olan insanlan, Kızılderilileri han-
gı'barbarlar' yok etmişti? 200 miryon Ame-
rüan yerlisini yok edip onlann üstüne bugünün
u}garhğını lcuran 'barbarlar' kimlerdi'1
Bu-
ginkü Amerikalılar. Onlann ilk kuşaklan. Av-
noa'nın ipten kazıktan kurrulmuş kaçaklan.
Gıney Amerika uygarlıklannı yok eden Ispan-
yıllar. Avrupalılar. Barbarlar kimler? Tarihi
eslerseniz bugünün uygarlannın tümü de tari-
hn barbarlan olarak karşımıza çüayor. 6 mil-
yoı Yahudiyi katleden 'barbarlar' çok uzağı-
ırzda değil.
Fimln eksenlndeki 68 kuşağı aydını
Denys Arcand, 2003 yılında çekilen fılmin-
d(Kanada), bu soruyu ilginç kişiler aracılığı ile
sffuyor. Remi, ellili yaşlannda, 68 kuşağının
a>lın tıplerinden birisi. Montreal (Kanada) Üni-
vrsitesi'nde öğretim üyeliği yapmış, dost can-
1B, keyifli, çapkın, bir orta yaşlı. Şimdi kanser
hastalığı ile uğraşıyor. Kalabalık bir hastane ko-
ğuşunda eski kansı Louise'in sorulanna yanıt
vermeye çalışıyor.
Oğlu Sebastien. Londra'da başanlı bir finans
yöneticisi. çok para kazanıyor. Babasını ilgilen-
dıren ise onun kazandığı para değil, hiç kitap
okumamış olması. Kızı ise yat satma işınde ve
Büyük Okyanus'ta bir yerde.
Ölüme yakın zamanda yapılan yaşam hesap-
laşması, 'Artemio Cruz'un Ölümü* romanı-
nın da konusudur. Bu olgu çok yazann aklını
kurcalıyor görünüyor. Ama bufilmdeRemi'nin
Denys Arcand'ın yönettiği filmde çok çeşıtü konular ironik ve dramatik yapılarıyla işleniyor.
değil, 30 yıllık bir dönemin hesaplaşması yaşa-
nıyor. Oğul Sebastien, ışinin başından aynlıp
babasının yanına çok güçlükJe geliyor ama gel-
dikten sonra da sorun çözmeye alışık genç bir
işadamırun bütün becerilerini sergiliyor.
FelliıH'yl anımsatan bir film
Bu film çok yönlü irdeleyicı özelliği ile ger-
çekten de çok konuyu sorguluyor. Tarih, evli-
lik. seks, erkek-kadınlar, oğullar, kızlar, uyuş-
turucu, hayaller, entelektüellerin dünyası gibi
birçok konu kimi zaman ironik, kimi zaman
dramatik yapılanyla işleniyor.
Filmden, Fellini filmlerinin tadını aldığımı
söylemeliyim. Uzun zamandır hiçbir filmden
ahrıadığım değişik bir tadı bu filmde buldum.
Yönetmen çok başanlı, oyunculann canlandır-
dığı karakterler iyi işlenmiş, oyunculuklar da
başan ile filme değer kazandınnış.
Dünyanın gıdişınden düş kınklığına uğra-
yan kişilerin özellikle zevkle izleyeceği bir
film. Insamn kendi yazgısına nasıl karar ve-
receğini gösteren nefis final ise hüzün vermi-
yor, tersine yaşam sevincinin nasıl yaşanaca-
ğını çok iyi gösteriyor. Filmin izlenmesini
özellikle önerivorum. w
KEDİ GOZU
VECDİ SAYAR
Diveptimento
Kasım ayı, Istanbul Bienali'nin son günlerine ta-
nıklık ederken fotoğraf ve müzik alanlarında yoğun
etkinliklere sahne oldu. Biryanda, İFSAK'ın düzen-
lediği '19. Istanbul Fotoğraf Günleri', öte yanda i-
ki önemli müzik şenliği: 'Divertimento' ve 'Akde-
niz Çağdaş Müzik Günleri.'
Fotoğraf sanatı alanında ül kemizin en çalışkan
sivil toplum kuruluşlanndan biri olan İFSAK'ın dü-
zenlediği ve tüm ay boyunca süren 'Fotoğraf Gün-
leri'nin bu yılki teması 'Bellek'ti. Yerli yabancı pek
çok fotoğraf sanatçısının katıldığı yarışma, sergi, dia
gösterisi, söyleşi ve panelleri içeren programa, Ak-
bank Kültür Sanat Merkezi'nden Tarih Vakfı Darp-
hane Binası'na, Vapı Kredi Kültür Merkezi'nden Ta-
nk Zafer Tunaya Kültür Merkezi'ne, Istanbul'un en
önemli sanat merkezlerı kapılarını açtı. Bu önemli et-
kinliğin sponsorları arasında Kültür ve Turizm Ba-
kanlığı da yer alıyor. özetle, geçen haftaki yazımız-
da bir model olarak önerdiğimiz çok ortaklı kürtürel
üretimin güzel bir örneği. Devlet, yerel yönetim ve
özel sektörün desteği ile bir sivil toplum kuruluşu-
nun ortaya koyduğu bir sanat şenliği. Devletin sa-
nat hizmeti uretmek yerine, destekleyici bir konu-
ma geçmesinin ne denli verimli sonuçlar doğurabi-
leceğini kanrtlayan bir örnek.
Eşzamanlı gerçekleşen iki önemli müzik şenliği
için de benzer şeyler söylenebilir (partnerlerin sayı-
sı daha az olsa da). Prof. Dr. Kamran Ince ve Doç.
Dr. Cihat Aşkın'ın eşbaşkanlığında çalışmalarını
sürdüren Istanbul Teknik Üniversitesi Müzik lleri
Araştırmalar Merkezi'nin (MİAM) Garanti Bankası
sponsorluğunda gerçekleştirdiği 'Divertimento-lyi
Müzik!' başlıklı şenlik bu yıl ilk kez gerçekleştirildi.
Melih Fereli'nin sanat danışmanlığında düzenlenen
şenlik programı, küttürel buluşmalara ağırlık veren
yapısıyla, ülkemizin müzik şenlikleri arasında özgün
bir yere sahip.
Eğlenceli, farklı, sıradışı bir içerik sunan 'diverti-
mento', yerleşik kalıplara sığınmak yerine yeni se-
rüvenlere açılmayı seçiyor. Sabahat Akkiraz'dan
Arif Sağ'a, Erkan Oğur'dan Laço Tayfa'ya halk
müziğimizin usta yorumcularını çağdaş müziğin tı-
nıları ile buluşturan ve yeni sentezlar arayan 'Diver-
timento'nun geleceğinin çok parlak olduğunu şim-
diden söyleyebiliriz. Ülkemizde çağdaş müziöin ge-
lişmesi adına çok önemli bir işlev üstlenen MİAM'ın
kurulmasında ve gelişmesinde büyük katkılan olan
İTÜ Rektörü Prof. Dr. Gülsün Sağlamer i, başta
Kamran Ince, tüm MİAM çalışanlarını ne kadar kut-
lasak az.
Modern müziğin ülkemızdeki bir başka kahrama-
nı, Yıldız Üniversitesi'nin Müzik Bölümü kurucusu
Prof. Dr. Ahmet Yürür ve Borusan Kültür Sanat
Merkezi'nin başanlı yöneticisi Sami Caner'in çaba-
lan ile gerçekleştirilen bir başka önemli müzik etkin-
liği de 7. Akdeniz Çağdaş Müzik Şenliği' oldu. Bu
şenlikte de, Akdeniz'in farklı kültürleri çağdaş mü-
zik konseptınde ortak arayışlar içindeydi. Sanata
destek veriyor görünerek prim yapmaya çalışan, a-
ma her zaman en popüler dallara, en popüler sa-
natçılara ve spor türlerine yatırım yaparak kolayı se-
çen nice ticari kuruluş var. Borusan'ın ve Garanti
Bankası'nın zoru seçmeleri bu açıdan çok önemli.
Devletin ve yerel yönetimlerin gücünün yetmediği
noktada, özel sektöre düşen görevin farkında olduk-
larını, ucuz reklam yapmak yerine toplumsal sorum-
lulukla hareket ettiklerini gösteriyor.
Tam bu noktada, hükümetin hazırlamakta olduğu
yeni bir tasarıya değinmekte yarar var. Öncelikle
eğitim ve sağlık alanlanna yapılan özel sektör kat-
kıları vergiden düşme olasılığını getiren 'Sponsorluk
Yasası', Kültür ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu'nun
girişimi ile kültür ve sanata yapılan katkılan da içe-
recek biçimde yeniden düzenleniyor. Bu tasarının,
kültüre ayrılan kamu kaynaklannın genel bütçenin
binde üçünü bulmadığı Türkiye gibi bir ülke için ne
denli büyük önem taşıdığı açık. Kaldı ki, benzer yap-
tınmlar Avrupa'dan Amerika'ya dünyanın pek çok ül-
kesinde başarıyla uygulanmış, uygulanıyor. Ne var
ki, uygulamada istenen sonuçlan elde edebilmek
için bazı noktalara dikkat etmek gerekiyor. Bunlan
bir başka yazıya bırakarak yazımızı şöyle noktala-
yalım: Kültür sanat alanı, ne tümüyle devlet tekeli-
ne bırakılmalı (sakıncalarını sayıp dökmeye gerek
yok herhalde), ne de tümüyle özel sektöre. Geçen
akşam birtelevizyon programında Ahmet San, kül-
tür sanata özel sektörün vereceği desteğin gereği-
ni vurguladıktan sonra, düzenleyici bir kurul ya da
kurumun yaratılması gerektiğinden söz ediyordu.
Sanat dünyasında pazar ekonomisinin önde gelen
uygulayıcılarından San'ın bile böyle bir ihtiyaca par-
mak basması, bu alanın sorunlannın tek başına özel
sektör eliyle çözülemeyeceğini gösteriyor. Ne yap-
malı? Onu da haftaya bırakalım.
vecdisayar / yahoo.com
CMi yazar Ba Jn 100 yasnda
• Beijing (AFP) - 20. yüzyılda Çin'deki dehşet
verici savaşlan. kitaplan ve öyküleri ile tarihe
geçiren Çin'in edebiyat simgesi Ba Jin 100
yaşında. 1949'un başlannda yazın hayatının en
önemli ismi olan Jin'in klasik eserleri arasmda;
'Aile', 'îlkbahar', 'Yaz' ve 'Aşkın Trilojisi'
bulunmaktadır. 1998'denberiparkinson
hastalığıyla mücadele eden yazar bu durumuna
karşın 2001 'de de ikinci kez 'Çin Yazarlar
Birliği'nin başkanı seçilmişti. 1950'lerin
sonlannda 'tatlı yazar' olarak görülen Jin, 1966-
1976 yıllan arasmdaki "Kültür De\Tİmi"
sırasında 'smıf düşmam' olarak görüldü. Ba Jin,
2000 ve 2001 Nobel Edebiyat Ödülü için Gao
Xingjian'ı yerine atamıştı. Gao, Nobel Edebiyat
Ödülü'nü Çince eseriyle kazanan ilk Çinli yazar
olmasına ve eserleri Avrupa'da yayınlanmasına
karşm kendi ülkesinde yasaklı bir yazar.
BUGUN
• CEMAL REŞİT REY KONSER
SALONU'nda 20.00'de Gerard Presencer
caz konseri. (0 212 231 54 97)
• LİMAN KAHVESİ'nde 20.30'da Jakuzi
adh program. (0 216 349 98 18)
• BABYLON'da 23 OO'te DJ Arlan Allen.
(0 216 454 15 55)
• NARDİS JAZZ CLUB da 22.30'da Sibel
Köse Band. (0 212 244 63 27)
• ANTALYA KÜLTÜR MERKEZt
PERGE SALONU'nda 20.00'de 'Ruhi Su
Türküleri' Solist: Kubilay K. Suvarlı.
(0 242 238 5^44)