22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA +CUMHURİYET 26 KASIM 2003 ÇARŞAMBA HABERLER Türk istihbaratının Batılı servislere verdiği en tehlikeli 10 terörist örgüt listesinde son sırada yeraldı İBDA-Csöz ardıedildiAYHAN ŞtVIŞEK ANKARA-îsrail gizli servısi MOS- SAD'a yakınlığıyla bilinen Debka in- tenıet sitesi, Türk istihbarat birimleri- niu ÎBDA-C'yi ciddiye almamalan- mn "öiümcül bir hata" olduğunu yaz- dı. Türk istihbaratının, Batılı servisle- re ılettiği en tehlikeli 10 terör örgütü sıralamasında ÎBDA-C'ye "son arada" yerverdiğini belirten Debka, ekim ayı başında Batılı istihbarat şeflerinin Türk yetkillerle yaptıklan toplantıda bu ko- nunun tartışıldığını ileri sürdü. Uluslararası ilişkiler ile istihbarat konulannda haber ve analizlere yer ve- ren Israıl kaynaklı Debka internet si- tesı, Istanbui'da gerçekleştirilen bom- balı saldınlarla ilgili birbirinden ilginç iddialar ortaya attı. MOSSAD'a ya- kınlığıyla bilinen Debka'ya göre, sal- drnlann arkasında Türk ve Avrupah is- tihbarat servislerinin gözlennden uzak • MOSSAD'a yakınlığıyla bilinen internet sitesi Debka'nın iddiasına göre, Türk istihbarat birimlerinin ÎBDA-C'yi ciddiye almaması 'ölümcül bir hata' oldu. Debka'ya bilgi veren terörle mücadele uzmanlarına göre, 1998 yılında Türkiye'den kaçan 50-70 kadar ÎBDA-C üyesi Avrupa'nın en tehlikeli lojistik ve istihbarat ağlanndan birini oluşturdu. bir şekilde El Kaide ile gizli şebekeler kurmayı başaran İBDA-C var. Debka sitesi, ÎBDA-C'nin Almanya'daki ba- zı unsurlannın bir süre önce Ingiltere'ye geçtiğini ve Almanya'daki "uyuyan" birimlerinin de bu günlerde eyleme geçebileceğini öne sürdü. Debka internet sitesinin tstanbuTda- ki bombab saldınlara ilişkin haberine göre, ekim ayının başlannda Batılı is- tihbarat örgütlennin şefleri Türk mu- hataplanyla masaya oturdu. Toplantı, Türkiye'nin 1 numarah tehdit olarak algıladığı PKK-KADEK ile mücadele konusunda görüş alışve- rişini amaçlıyordu. Türk istihbarat yet- kililerinin Batılı meslektaşlanna sun- duklan en tehlikeli 10 terörist örgüt sı- ralamasında tBDA-C ise en son sıra- da bulunuyordu. Banlı bır istihbarat yet- kilısi bu toplantıda "ÎBDA-C'nin da- ha üst sıralarda olması gerektiğini dü- şünmüyor musunuz?" diye sordu. Üst düzey Türk istihbaratçı bu so- nıya karşı şu yanıtı verdi: "Hayır. Si- zetaahhütederimkL,bu örgüt arnkdiş- sizir. Hiçbir şey yapamaz. Tüm üyek- ri, şu an Metris Cezaevi'nde yaüyor". Debka'ya bilgi veren terörle müca- dele uzmanlan, Türk yetkilüerin bu dar- görüşlü değerlendirmesinin "öKimcül bir hata" olduğunu savundular. Uzmanlaragöre, tBDA-C lideri "Sa- tih Mirzabeyoğhr kod adını kullanan SalitatzzetErdişveadamlan 1998 yı- lında yakalandığında, 50-70 kadar ör- güt üyesi, Afganistan, Çeçenistan, Yu- nanistan, Bosna-Hersek ve Alman- ya'ya kaçtılar. Bunlardan bazılan El Kaide ile bir- likte Afganistan ve Çeçenistan'da çar- pıştılar. Köktendinci teröristler, bu ül- kelerde eğitim de aldılar. Türk istihbaratı ve Avrupah terörle mücadele örgütlennin gözlennden uzak bir şekilde, Almanya'da El-Ka- ıde ile birlikte çalışan tBDA-C mili- tanlan, Avrupa'nın en tehlikeli lojis- tik ve istihbarat ağlanndan birini oluş- turdular. Debka'ya bilgi veren terör- le mücadele uzmanlan, tBDA-C'nin Almanya'daki bazı unsurlannın bir sü- re önce tngiltere'ye geçtiğini ve Alman- ya'daki "ıryuyan" birimlerinin bu gün- lerde eyleme geçebileceği uyansında bulundular. Neden Türkiye? Debka'nın analizine göre, El Kaide ve köktendinci örgütler son saldınlar- la 3 nedenden dolayı Türkiye'yi hedef seçtiler: 1- Türkiye, Batı yanlısı, laik ve de- mokratik bir Müslüman toplum ola- rak, ABD'nin El-Kaide'ye karşı kul- landığı "Müshunanvelaik birdemok- rasinin otabileceği argümanını" güç- lendiriyor. 2- El Kaide, ortak intihar eylemleri için Türkiye'de en azından bir ya da iki Türk aşın grup bulabiliyor. 3- AB' ye kabul edilmeyen Türkiye, Avrupa'ya en önemli geçiş yolu olrna- ya devam ediyor. HERKES UZMAN KESİLDI Boş söz değîl akdbirüği gerekli OKTAY EKtNCt Ne Türkiye'de ne de tstanbul'da "hayal bfle edfleme- yecek" şiddetteki bu terör saldınlannı "yonımlavanla- ra" bakıyorum... O kadar rahat ve o kadar "deneyim- B" ve hatta "bilgili" ifadelerle konuşuyorlar ki, sanki her Allah'ın günü bu tür olaylann içindeler. Devleti yöne- tenden üniversite hocasına, köşe yazanndan kapıcıya kadar herkes, şu "medya" denen büyüleyici sektörün konuğu olduklannda, her konuda olduğu gibi "terör" konusunda da adeta "doktorayapmış uzman" kesiliyor- lar. Dahası, örneğin Sadertin Tantan gibi, bu alanda gerçekten "sözö dinlenecek" birikimlere sahip, polis kökenli ve deneyimli bir siyasetçimizin söylediklerine bile aldırmadan. Aynı "bflgiç''lerin, konuşmalanndaki ortak söylemleri ise sadece şu üç cümleden ibaret: 1- Masum insanian da öldüren terörii herkesin lanet- lemesi gerekir. 2-Terörii yenmek için ulusal biriik veuhıs- lararası işbirliği zonınludur. 3- Herkes, sanki terör yok- muş gibi davranmah ve terö- rünasılisteğiolanpanikvehu- zursuz ortama izin vermemeJi. Özellikle şu "tek partffi" ikti- danmızın adeta "bulunmazni- met" olduğunu savunanlann ise ekledikleri dördüncü bır cümle var: "Terörûn, siyasi is- tikran bozma hedefîne karşı da oyuna gelmemek lazun." Önce, "birinci" sözden baş- layalım. Terör eğer "masum insanian" değıl de "suçluinsan- ian" öldürseydi, acaba daha mı "kabul edilebttir" sayıla- caktı?.. AB aşkına bile olsa, idam cezasını kaldırabilmiş bir ülkenin ağzı laf yapan ve eh ka- lem tutanlannnı önce şu "ma- sum insan" hamasıyetini bırakıp "Hiçbir insanökhırü- lemez" demesi gerekiyor. Hatta, "intihar eden" bomba yüklü teröristı bile buna zorlayan "ideoJojismT açıkça sorgulayarak ve dahası, "hümanist" bir bakış açısıyla da bu ideolojiyi "akhn mahketnesinde" mahkûm ede- rek. tşte bu noktada. "ikinci" sözün de "güzel ama boş" olduğu hemen ortaya çıkıyor. Çünkü, hem ulusal birli- ğin, hem de uluslararası işbirliğinin öncelikle işte o "te- rörist yaratan" ideolojiler ve "terörü besleyen" politi- kalar karşısında oluşturulması gerekiyor. Acaba, han- gi "cihat düşkünü" aydınlanmamış kafalarla ve hangi "sömürge" düşkünü çıkarcı anlayışlarla bu biriik ve iş- birliği sağlanabilir?... "Üçûncü" sözün ise tümüyle "ha- va atmak" olduğuna ben tanığım. Ekranda "normaJya- şayın" diyenlerin nasıl hemen süpermarketlere gidip "istifleme" alışveriş yaparak, en yakınlanyla birlikte eve kapandıklanm bilmeyen mi var?.. • Devleti yönetenden üniversite hocasına, köşe yazanndan kapıcıya kadar herkes, şu "medya" denen büyüleyici sektörün konuğu olduklannda, "doktora yapmış uzman" kesiliyorlar. Alarrya'da bulunan Norveçh' Mai Sissel Rones, Alman Autse Uecker, HoDandah Maufred Nachbar, Hollandalı Martina Cotvsey ve Norveçb' Nina Rones (soldan sağa) tatillerini huzur içinde geçirdiklerini söyledi. (Fotoğraf: AA) Alanya'da tatillerini sürdüren yabancılar herkesi Türkiye'ye davet etti Terör turistleri korkutmadıALANYA (AA) -Terör saldınlannın he- men peşinden îngiltere ve îspanya'nın va- tandaşlanna, "Mecbur değilseniz Türki- ye'ye gftmeyin" uyansı yapması turizmci- ler arasında tedirginliğe neden olurken, Türkiye'de tatil yapan ruristlerin, bu sal- dınlardan etkilenmediği ortaya çıktı. Alan- ya'da tatil yapan bir grup turist, tstanbul'da yaşanan terör saldınlannın kendilerini kor- kutmadığını belirterek Türkiye'de olmak- tan mutlu olduklannı söylediler. Turistler- den bazılannın açıklamalan şöyle: ChrlSta Hildebrand (Almanya): ts- tanbul 'da yaşanan saldınlar beni korkutma- dı. Bu tür terör olaylan her yerde yaşana- bilir. Türkiye. Müslüman ülkeler arasında Avrupahlann dostu pozisyonunda olduğu için bu tür olaylar yaşanıyor. Alanya'ya ilk kez geliyorum. Burada çok mutluyum. Korkmarru gerektiren hiçbir neden yok. Her fırsatta Türkiye'ye geleceğim. Maufred Nachbar (Hollanda): Bun- dan sonra da sürekli Türkiye'ye geleceğim. Bu tür olaylar dünyanın her yerinde yaşa- nabilir. Ölüm, zamanı geldığinde yer tanı- maz. Alman basını olaylan çok abartıyor. JOS Baal (Hollanda): Yedinci kez tatil amaçlı Alanya'ya geliyorum. Hiçbir kor- kum yok. tnsanlar duyduklannı çok ça- buk abartıyorlar. Birçoğu psikolojik kor- ku yaşıyor. Hia Van Baal (Hollanda): Hiçbir şe- kilde bizim bir korkumuz yok. Bugüne ka- dar dünyanın birçok ülkesinde sayısız te- rör olayı yaşandı. Insanlar bu olaylar do- layısıyla korkulara kapıhyor ve yaşamla- n altust oluyor. Bence bunlara gerek yok. AndreaS BondZİO (Almanya): Dün- yada zaman zaman yaşanan saN'aşlar insan- lar üzerinde olumsuz anlamda psikolojik korkular yaratabilir. Bence korkmaya ge- rek yok. Bazı ülkelerin, tatil için Türkiye'de sakıncalı günlerin yaşandığmı ve vatandaş- lannı uyardığını duyduk. Bu yaklaşunlar doğru değil. Biz şu anda çok mutluyuz. Tatilimiz huzur içerisinde geçiyor. Alltse Uecker (Almanya): tstanbul'da bile oisak bizim korkumuz yok. Çünkü Is- tanbul çok büyük bir şehir. Orada 14 mil- yon insan yaşıyor. Patlamalarda 50 kişinin ölümü 14 milyon kişiyi korkutmamah. Saldınlarla ilgili DGM'ye sevk edilen 16 kişiden 9'u cezaevine gönderildi Tutuklaınalar sürüyorİstanbul Haber Servisi - Le- vent'teki HSBC Bank Genel Müdürlüğü ile tngiltere'nin ts- tanbul Başkonsolosluğu'na yö- nelik bombalı saldınlara ilişkin tstanbul DGM'ye sevk edilen 16 kişiden 9'u şeriatçı terör ör- gütü Beiat-El Imam (tmamlar Birliği) üyesi olduklan iddiasıy- la tutuklandı. Saldınlara ilişkin Terörle Mü- cadele Şubesi ekiplerinin ope- rasyonlannda gözaltına ahnan 18 • Levent ve Beyoğlu'ndaki saldınlara ilişkin DGM'ye sevk edilen 16 kişinin işlemleri 12 saatte tamamlandı. Savcılann sorgulamasından sonra 4 kişi serbest bırakıldı. kişiden 16'sı DGM'ye sevk edil- ler olduğu belirtilen 12 kişi tek- di. Cumhuriyet savcılan Mu- zaffer Yalçm, Ahmet Kelebek ve Sinan AB Yaşar taranndan yapı- lan sorgulann ardından 4 kişi serbest bırakılırken, 12 kişi tu- tuklanmalan istemiyle Nöbetçi 2 No'lu DGM'ye sevk edildi. Doktor raporlannda eksiklik- rar rapor alınmak için Çapa Tıp Fakültesı Hastanesi'ne götürül- dü. Raporlan tamamlanan zan- hlardan üçünün, a\Tikat talep et- meleri nedeniyle İstanbul Ba- rosu CMUK servisinden avu- kat istendi. Nöbetçi 2 No'lu DGM'de, saat 03.50'ye kadar süren sorgunun ardından, 3 ki- şi serbest bırakılırken, 9 kişi ise "yasadışı örgüte üye ohnak,yar- dmı ve\atakhketmek'" suçların- dan rutuklanarak Bayrampaşa Özel Tip Cezaevine konuldu. Beyoğlu ve Şişli'deki sinagog- lara yönelik saldınlara ilişkin 6 kişi Beiat El-îmam örgütüne üye olduklan iddiasıyla, "Anayasal düzeni silah zoruyla değiştirme- yeteşebbüs" suçundan tstanbul DGM'ce tutuklanmıştı. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr Hiçbir ideolojinin savunuculan, ken- di ideolojilennin 'acımasız' şiddet ey- lemleriyle birlikte anılmasını istemez- ler. Son vahşi bombalama olaylarının arkasında kendisini 'Islamcı' diye ta- nımlayanlann bulunması, Islami ke- simde bir savunma psikolojisi yarattı. Islami kesimdeki bazı yazarlar 'Islam- cı terör' sözcüğünün kullanılmasın- dan rahatsız olduklarını belirten yazı- lar yazdılar. Bir ideoloji siyaset alanına girerse ka- çınılmaz olarak bunu şiddete çevire- cek akımlar da ıçinde çıkar. Bunlar Is- lamcılarla sınırlı değil. Solculukadına da milliyetçilik adına da şiddet eylem- leri yapıldı, savunuldu, yapılıyor, savu- nuluyor. Islamcı kesimdeki duyarlığı anlayabiliriz, ancak bu son eylemlerin arkasında kendisini 'Islamcı' diye ta- rif eden teröristlerin bulunduğu da bir gerçek. Bu tartışmanın ne önemi var? Şu önemi var: Şurası bir gerçek kı, terö- rist Islamcı akımlar, sonunda islamcı ideolojinin bir yorumundan yola çıkı- ' Islami Terör' Tartişması yor. Hatta, birazgeçmişleri karıştınlsa, diğer Islamcı akımlarla akraba olduk- larını da görüyoruz. Dahası, geçmiş- te aynı kökten geldiklerini bile söyle- yebiliriz. Bu akrabalık bence Islamcı kesim- deki rahatsızlığın asıl nedeni. Ancak bu şekilde davranarak, bu büyük felaket- lerin üstesinden gelmek mümkün de- ğil. Islamcı kesim, şiddet yanlısı bu eğilimle ideolojik ve siyasi bir hesap- laşma içine girmek zorundadır. Unut- mayın, çıkarılan her erteleme yasa- sında ya da af kanununda Islami ke- simin siyasetçileri şiddete bulaşmış bu eylemcilere sahip çıkmayı bir gö- rev olarak gördüler. Sıvas olaylanna yaklaşımda da benzer bir zaaf ortaya çıkmadı mı? Ruşen Çakır, 'Derin Hizbullah' ki- tabında Hızbullah'ın bundan sonra ne- ler yapacağı üzerine şunları yazmıştı: "Yeni dönemde Hizbullah 'ın, tıpkı Mı- sır'daki radikal Islamcı gruplann yap- tığı gibi, muhafazakâr kamuoyunun öteden beri eleştiregeldiği kişi ve ku- nımlan hedef alması, bu yolla kendi- ne belli bir destek çekmeyi umması şaşırtıcı olmayacaktır. Bu noktada ak- la, ilk olarak Yahudiler, Masonlar ve- ya onlan andıran kulüpler ve fuhuş gibiahlak ve dolayısıyla Islam dışı ka- bul edilen işlerte iştigal eden kişi ve kuruluşlar geliyor." Ruşen Çakır'ın dikkat çektiği hedef- ler bütün Islam dünyası için birer he- def değil mi? öfke ve tepkilerde bir or- taklık olduğundan söz edilemez mı? Bunlar Islamcılığın yüzleşmesi gereken gerçekler. • * • Bütün bunlar, sıradan Müslümanın, siyasi Islamcının kötülenmesi anlamı- na gelir mi? Tabii ki gelmez. Islamcı ke- simde son dönemde demokratikleş- me yönüncte önemli bir değişim yaşan- dığı da bir gerçek. Geçmişte 'Komü- nizmle Mücadele Demekleri'mn mili- tanlığını yapanlar, şimdi çok sesliliğin, farklılığın, demokrasinin önemini vur- guluyorlar. Bir değişim yaşadıklannı, geçmişte yaptıklarının hata olduğunu kabul eden çok sayıda Islamcı tanıyo- rum. Bu gerçeği de görmemiz gere- kiyor. Şiddet, hangi ideoloji adına savunu- lursa savunulsun kötüdür, reddedil- mesi gerekir. Bir ülkede farklı ideolo- jiler, farkh dünya görüşleri, siyasi yak- laşımlar olacaktır. Bu farklılıklar de- mokratik bir sistem içinde, kendileri- ni banş içinde ifade ederek bir arada yaşayabilir. Şiddet, bir ideolojik yaklaşımın di- ğerierini yok etmeye karar vermesi du- rumunda başvurulan bir yol. Iran'da 1979'da Şah'ın diktatörlüğünü yıkan Iran halkı, bu kez Islamcı bir ideoloji- nin baskısı altına girdi. Halkı hayatın- dan bezdirecek birçok uygulama di- ne, kutsal kaynaklara, Kuran'a referans veriyordu. Binlerce insan din adına öl- dürüldü, sokaklarda idam edildi. Bu nedenle Islamcı kesim, şiddeti sa- vunan Islamcı akımlarla daha sıkı bir sınırçekmekzorunda. Dahadaönem- lisi, AKP'nin tutumu. Bu konuda, geç- mişten daha uyanık bir tutum göste- rilmek zorundadır. Birileri, Islamiyet adına toplum içindeki bazı kesimleri et- raflarına toplayıp şiddete yöneltiyor. Bu nedenle son bombalama eylem- lerinin arkasındaki 'Islamcı' anlayış görülmeli, bu anlayış masaya yatırılıp, onunla ciddi bir ideolojik mücadele ıçine girilmelidir. •CIA', 'MOSSAD' tahlilleri belki bir yere kadar bir anlam ifade edebilir. Bu eytemlerin Israirdeki yönetimin işine ya- radığı da doğrudur. Ancak bütün bun- lar, bu vahşi eylemlerin arkasındakile- rin 'Islamcı' kimliğini değiştirmez. Bu tahlili doğru yapmak ne ıslam dünya- sını küçültür, ne Müslümanlan töhmet altında bırakır. GLOBALPOLÎTIKÜLTÜR ERGtN YILDIZOĞLU Madalyonun Öbüp Yüzü Cumhuriyet de olmasa madalyonun öbür yü- züne bakmak kimsenin aklına gelmeyecek. Pazar- tesi günü Türkel Minibaş madalyonun öbür yü- züne, terörün ekonomipolitiğine bakmaya çağırdı bizi. Uykulannızın kaçması pahasına, okumanızı öne- ririm, eğer atladıysanız. Kimi tatsız sorular Minibaş ın yazısı (bu arkadaş hep böyle, herke- sin huzurunu kaçırıyor) 'sakın ABD'nin terorizme karşı küresel savaş stratejisi aslında ülkelerin do- ğal kaynaklanna el koymayı kolaylaştırmanın bir başkayolu olmasın?", "Sakın terörle kapitalizmin küreselleşmesi arasında birbağlantı olmasın" so- rulannı gündeme getirdi. Gerçekten de bunlar, bizi yüzey biçimlerini tar- tışmanın fasit dairesinden, komplo teorilerinin kar- maşasından kurtarabilecek sorular. Daha önceki yazılanmızda merkez ülkelerde kapitalizmin bir kri- ze girmeye başlamasıyla, bu krize uyum sağlama- ya çalışan sermayenin birtaraftan avlanma alan- lannı genişletmek için ihracata, ucuz ithalata, ucuz iş gücüne ve yatınma elverişlı yeni piyasalar ara- maya, diğer yandan da üretimden dolaşıma, spe- külasyona kaçmaya başladığını vurgulamıştık. Böy- lece hem çokuluslu şirketlerin faaliyetleri hızlanmış- tı, hem dünya ticareti büyümüş, ama en önemlisi mali sermayenin uluslararacılaşması baş döndü- ren bir ivme kazanmıştı. IMF-Dünya Bankası re- formlan, bu merkez ülkelerden kaynaklanan ser- mayenin bu yönelimini kolaylaştıracak, yasal, ku- aımsal yapılanmalan gelişmekte olan ülkeler da- yatarak, onlann mal ve sermaye piyasalannı, do- ğal kaynaklannı, birikmiş servetlerini merkez ülke- lerin kullanımına açmıştı. Böyle bir mercekten ba- kınca. "küreselleşmenin" aslında bir krizyönet- me modeli, stratejisi vb. olduğu görülür. Kafa- mızı kanştıran, belki de bu "küreselleşmenin" hep, dünya tarihsel, insan uygariığında içsel bir eğilim olan bir küreselleşmeye ait srfatlara sanlarak (ken- diliğinden, engellenemez, geri çevrilemez vb.) bi- ze satılması oldu. Terör ve 'küreselleşme' "Terörle küresel mücadele", 11 Eyiül 2001 ile gün- deme geldi. Amatemelyönelişine ilişkin varsayım- lan, 90'lann sonunda, Project For New Ameri- can Century'de yuvalanmış "neocon" çetenin hazırladığını biliyoruz. 1997-2002 döneminde ilginç bir gelişme daha var. Bu dönemde ekonomik ve siyasi iklim, 1990'lann ilk yıllanna göre radikal bir biçimde değişmişti. özetle, "kürese//eşmen/n"te- mel bileşenlerini oluşturan ekonomik etkenlerde cid- di bir "U" dönüşü yaşandı. Uluslararası ortamda da "Yeni Dünya Düzeni" ve "Uluslararası Toplu- luk" gibi banş ve işbirtiğini vurgulayan kavram- laryerini, Jeopolitik, "Büyük Oyun", Imparator- luk, "AtJantik-çatlağı" ve malum "terorizmle kü- resel savaş" kavramlanna bıraktı. 2001 'de yüzde 13 gibi bir büyüme sergileyen dün- ya ticareti iki yıldır, ortalama yüzde 2'lik bir hızla, uzun dönemli yüzde 6.5'lik trendinin çok altında bir hızda büyüyor. Ticareti ve uluslararası yatınm ortamını serbestleştiren (küreselleştiren) Uruguay Raundu, DTÖ atılımı, yerini Seattle, Doha, Can- cun'da tıkanmaya bıraktı. Geçen haftaki FTAA (Latin Amerika) toplantısı da bir sonuç üretemedi. Bu sırada, uluslararası ticarette üçüncü kesimleri dışlayan ikili anlaşmalar hızla yaygınlaşıyor (Fi- nancial Times, 24/11). Morgan Stanley'den Stephen Roach'ın işaret ettiği gibi çelik, genetik ürünler, yatınmlara verilen vergi indirimleri, şirket- ler hukuku gibi konularda korumacılık rüzgârlan esi- yor anlaşmazlıklar artıyor. ABD ve Japonya'nın Çin'e yönelik baskılan bu rüzgârları sertleştiriyor. Bu arada uluslararası yatınmcılann ABD'nin eko- nomik büyümesi için gerekli dış finansmanı (gün- lük 2 milyar dolar) karşılayan sermayeyi geri çek- meye başladığı (giriş ağustos ayında toplam 50 mil- yardan eylül ayında toplam 4 milyar dolara gerile- dQ görülüyor. Çok hoşuma giden bir anekdotla bitirmek isti- yorum. Mali analist, John Mauldin geçenlerde bir yorumunda, ABD ekonomisini (borçlanma ilişkisin- den hareketle) steroid alan sporculara benzetmiş- ti: Kısa dönemde müthiş performans uzun dö- nemde fiziksel çöküş. Steroidin bir yan etkisi da- ha var: Ani ruhsal değişiklikler ve şiddet patlama- sı. Sakın bunlar, "fcürese//eşmen/n"tükendiğini, te- rorizme karşı küresel savaşın, ABD açısından, işte bu tükenmenin getirdiği tıkanıklığı aşmaya iliş- kin bir stratejik yönelim olduğunu gösteriyor olma- sın? llerledikçe "küreselleşmenin" dünyası geri- de kalacak diye düşünüyorum; "post globalizas- yon" desek nasıl olur, modaya uyarak... The VVashington Times ın iddiası Ordupolis teşkilatını temizleyin uyansı yaptı Dış Haberkr Ser\isi - Türk ordusunun, ola- sı terörist saldınlann önüne geçmek için po- lis teşkilatı içinde "bil- gi sızdıranlann temiz- lenmesi"" konusunda hü- kümeti uyardığı öne sü- rüldü. Amerikan The Washington Times ga- zetesinde Andrew Bo- rowiec imzasıyla yer alan habere göre Türk ordusu, Recep Tayyip Erdoğan hükümetıni, gelecekte olması muh- temel terörist saldınla- nn önüne geçmek için ülkenin polis teşkilatı- nın "temizlenmesi" ko- nusunda uyardı. Uya- nnın, diplomatlar tara- fından, terörist saldın- lar sonrasında ordunun duyduğu kaygının bir işareti olarak görüldü- ğü kaydedildi. Türk ko- muta üst kademesinin, Erdoğan hükümetinin, tslami köktendincilerin baskısına karşı koymak için "eksik ve çok ye- tersizdonanımJı'' olrna- sından korku duydukla- n da belirtildi. Habere dayanak olan bir rapo- ra göre, ordu "tslami poüslerin, tslami fana- tiklerden Kürt milli) et- çilerine kadar uzanan terör örgütlerine bilgi sızdırmasmdan" endi- şe duyuyor. Adı veril- meyen bir üst düzey as- keri yetkiliye atfen "Po- lisin temizlenmesi ge- rekH" sözlenne de dik- kat çekildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle