Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA
+CUMHURİYET 26 KASIM 2003 ÇARŞAMBA
HABERLER
Türk istihbaratının Batılı servislere verdiği en tehlikeli 10 terörist örgüt listesinde son sırada yeraldı
İBDA-Csöz ardıedildiAYHAN ŞtVIŞEK
ANKARA-îsrail gizli servısi MOS-
SAD'a yakınlığıyla bilinen Debka in-
tenıet sitesi, Türk istihbarat birimleri-
niu ÎBDA-C'yi ciddiye almamalan-
mn "öiümcül bir hata" olduğunu yaz-
dı. Türk istihbaratının, Batılı servisle-
re ılettiği en tehlikeli 10 terör örgütü
sıralamasında ÎBDA-C'ye "son arada"
yerverdiğini belirten Debka, ekim ayı
başında Batılı istihbarat şeflerinin Türk
yetkillerle yaptıklan toplantıda bu ko-
nunun tartışıldığını ileri sürdü.
Uluslararası ilişkiler ile istihbarat
konulannda haber ve analizlere yer ve-
ren Israıl kaynaklı Debka internet si-
tesı, Istanbui'da gerçekleştirilen bom-
balı saldınlarla ilgili birbirinden ilginç
iddialar ortaya attı. MOSSAD'a ya-
kınlığıyla bilinen Debka'ya göre, sal-
drnlann arkasında Türk ve Avrupah is-
tihbarat servislerinin gözlennden uzak
• MOSSAD'a yakınlığıyla bilinen internet sitesi Debka'nın iddiasına göre, Türk istihbarat
birimlerinin ÎBDA-C'yi ciddiye almaması 'ölümcül bir hata' oldu. Debka'ya bilgi veren
terörle mücadele uzmanlarına göre, 1998 yılında Türkiye'den kaçan 50-70 kadar ÎBDA-C
üyesi Avrupa'nın en tehlikeli lojistik ve istihbarat ağlanndan birini oluşturdu.
bir şekilde El Kaide ile gizli şebekeler
kurmayı başaran İBDA-C var. Debka
sitesi, ÎBDA-C'nin Almanya'daki ba-
zı unsurlannın bir süre önce Ingiltere'ye
geçtiğini ve Almanya'daki "uyuyan"
birimlerinin de bu günlerde eyleme
geçebileceğini öne sürdü.
Debka internet sitesinin tstanbuTda-
ki bombab saldınlara ilişkin haberine
göre, ekim ayının başlannda Batılı is-
tihbarat örgütlennin şefleri Türk mu-
hataplanyla masaya oturdu.
Toplantı, Türkiye'nin 1 numarah
tehdit olarak algıladığı PKK-KADEK
ile mücadele konusunda görüş alışve-
rişini amaçlıyordu. Türk istihbarat yet-
kililerinin Batılı meslektaşlanna sun-
duklan en tehlikeli 10 terörist örgüt sı-
ralamasında tBDA-C ise en son sıra-
da bulunuyordu. Banlı bır istihbarat yet-
kilısi bu toplantıda "ÎBDA-C'nin da-
ha üst sıralarda olması gerektiğini dü-
şünmüyor musunuz?" diye sordu.
Üst düzey Türk istihbaratçı bu so-
nıya karşı şu yanıtı verdi: "Hayır. Si-
zetaahhütederimkL,bu örgüt arnkdiş-
sizir. Hiçbir şey yapamaz. Tüm üyek-
ri, şu an Metris Cezaevi'nde yaüyor".
Debka'ya bilgi veren terörle müca-
dele uzmanlan, Türk yetkilüerin bu dar-
görüşlü değerlendirmesinin "öKimcül
bir hata" olduğunu savundular.
Uzmanlaragöre, tBDA-C lideri "Sa-
tih Mirzabeyoğhr kod adını kullanan
SalitatzzetErdişveadamlan 1998 yı-
lında yakalandığında, 50-70 kadar ör-
güt üyesi, Afganistan, Çeçenistan, Yu-
nanistan, Bosna-Hersek ve Alman-
ya'ya kaçtılar.
Bunlardan bazılan El Kaide ile bir-
likte Afganistan ve Çeçenistan'da çar-
pıştılar. Köktendinci teröristler, bu ül-
kelerde eğitim de aldılar.
Türk istihbaratı ve Avrupah terörle
mücadele örgütlennin gözlennden
uzak bir şekilde, Almanya'da El-Ka-
ıde ile birlikte çalışan tBDA-C mili-
tanlan, Avrupa'nın en tehlikeli lojis-
tik ve istihbarat ağlanndan birini oluş-
turdular. Debka'ya bilgi veren terör-
le mücadele uzmanlan, tBDA-C'nin
Almanya'daki bazı unsurlannın bir sü-
re önce tngiltere'ye geçtiğini ve Alman-
ya'daki "ıryuyan" birimlerinin bu gün-
lerde eyleme geçebileceği uyansında
bulundular.
Neden Türkiye?
Debka'nın analizine göre, El Kaide
ve köktendinci örgütler son saldınlar-
la 3 nedenden dolayı Türkiye'yi hedef
seçtiler:
1- Türkiye, Batı yanlısı, laik ve de-
mokratik bir Müslüman toplum ola-
rak, ABD'nin El-Kaide'ye karşı kul-
landığı "Müshunanvelaik birdemok-
rasinin otabileceği argümanını" güç-
lendiriyor.
2- El Kaide, ortak intihar eylemleri
için Türkiye'de en azından bir ya da
iki Türk aşın grup bulabiliyor.
3- AB' ye kabul edilmeyen Türkiye,
Avrupa'ya en önemli geçiş yolu olrna-
ya devam ediyor.
HERKES UZMAN KESİLDI
Boş söz değîl
akdbirüği
gerekli
OKTAY EKtNCt
Ne Türkiye'de ne de tstanbul'da "hayal bfle edfleme-
yecek" şiddetteki bu terör saldınlannı "yonımlavanla-
ra" bakıyorum... O kadar rahat ve o kadar "deneyim-
B" ve hatta "bilgili" ifadelerle konuşuyorlar ki, sanki her
Allah'ın günü bu tür olaylann içindeler. Devleti yöne-
tenden üniversite hocasına, köşe yazanndan kapıcıya
kadar herkes, şu "medya" denen büyüleyici sektörün
konuğu olduklannda, her konuda olduğu gibi "terör"
konusunda da adeta "doktorayapmış uzman" kesiliyor-
lar. Dahası, örneğin Sadertin Tantan gibi, bu alanda
gerçekten "sözö dinlenecek" birikimlere sahip, polis
kökenli ve deneyimli bir siyasetçimizin söylediklerine
bile aldırmadan. Aynı "bflgiç''lerin, konuşmalanndaki
ortak söylemleri ise sadece şu üç cümleden ibaret:
1- Masum insanian da öldüren terörii herkesin lanet-
lemesi gerekir. 2-Terörii yenmek için ulusal biriik veuhıs-
lararası işbirliği zonınludur. 3- Herkes, sanki terör yok-
muş gibi davranmah ve terö-
rünasılisteğiolanpanikvehu-
zursuz ortama izin vermemeJi.
Özellikle şu "tek partffi" ikti-
danmızın adeta "bulunmazni-
met" olduğunu savunanlann
ise ekledikleri dördüncü bır
cümle var: "Terörûn, siyasi is-
tikran bozma hedefîne karşı
da oyuna gelmemek lazun."
Önce, "birinci" sözden baş-
layalım. Terör eğer "masum
insanian" değıl de "suçluinsan-
ian" öldürseydi, acaba daha
mı "kabul edilebttir" sayıla-
caktı?.. AB aşkına bile olsa,
idam cezasını kaldırabilmiş bir
ülkenin ağzı laf yapan ve eh ka-
lem tutanlannnı önce şu "ma-
sum insan" hamasıyetini bırakıp "Hiçbir insanökhırü-
lemez" demesi gerekiyor. Hatta, "intihar eden" bomba
yüklü teröristı bile buna zorlayan "ideoJojismT açıkça
sorgulayarak ve dahası, "hümanist" bir bakış açısıyla
da bu ideolojiyi "akhn mahketnesinde" mahkûm ede-
rek. tşte bu noktada. "ikinci" sözün de "güzel ama boş"
olduğu hemen ortaya çıkıyor. Çünkü, hem ulusal birli-
ğin, hem de uluslararası işbirliğinin öncelikle işte o "te-
rörist yaratan" ideolojiler ve "terörü besleyen" politi-
kalar karşısında oluşturulması gerekiyor. Acaba, han-
gi "cihat düşkünü" aydınlanmamış kafalarla ve hangi
"sömürge" düşkünü çıkarcı anlayışlarla bu biriik ve iş-
birliği sağlanabilir?... "Üçûncü" sözün ise tümüyle "ha-
va atmak" olduğuna ben tanığım. Ekranda "normaJya-
şayın" diyenlerin nasıl hemen süpermarketlere gidip
"istifleme" alışveriş yaparak, en yakınlanyla birlikte
eve kapandıklanm bilmeyen mi var?..
• Devleti
yönetenden
üniversite
hocasına, köşe
yazanndan
kapıcıya kadar
herkes, şu
"medya" denen
büyüleyici
sektörün konuğu
olduklannda,
"doktora
yapmış uzman"
kesiliyorlar.
Alarrya'da bulunan Norveçh' Mai Sissel Rones, Alman Autse Uecker, HoDandah Maufred Nachbar, Hollandalı Martina Cotvsey
ve Norveçb' Nina Rones (soldan sağa) tatillerini huzur içinde geçirdiklerini söyledi. (Fotoğraf: AA)
Alanya'da tatillerini sürdüren yabancılar herkesi Türkiye'ye davet etti
Terör turistleri korkutmadıALANYA (AA) -Terör saldınlannın he-
men peşinden îngiltere ve îspanya'nın va-
tandaşlanna, "Mecbur değilseniz Türki-
ye'ye gftmeyin" uyansı yapması turizmci-
ler arasında tedirginliğe neden olurken,
Türkiye'de tatil yapan ruristlerin, bu sal-
dınlardan etkilenmediği ortaya çıktı. Alan-
ya'da tatil yapan bir grup turist, tstanbul'da
yaşanan terör saldınlannın kendilerini kor-
kutmadığını belirterek Türkiye'de olmak-
tan mutlu olduklannı söylediler. Turistler-
den bazılannın açıklamalan şöyle:
ChrlSta Hildebrand (Almanya): ts-
tanbul 'da yaşanan saldınlar beni korkutma-
dı. Bu tür terör olaylan her yerde yaşana-
bilir. Türkiye. Müslüman ülkeler arasında
Avrupahlann dostu pozisyonunda olduğu
için bu tür olaylar yaşanıyor. Alanya'ya ilk
kez geliyorum. Burada çok mutluyum.
Korkmarru gerektiren hiçbir neden yok.
Her fırsatta Türkiye'ye geleceğim.
Maufred Nachbar (Hollanda): Bun-
dan sonra da sürekli Türkiye'ye geleceğim.
Bu tür olaylar dünyanın her yerinde yaşa-
nabilir. Ölüm, zamanı geldığinde yer tanı-
maz. Alman basını olaylan çok abartıyor.
JOS Baal (Hollanda): Yedinci kez tatil
amaçlı Alanya'ya geliyorum. Hiçbir kor-
kum yok. tnsanlar duyduklannı çok ça-
buk abartıyorlar. Birçoğu psikolojik kor-
ku yaşıyor.
Hia Van Baal (Hollanda): Hiçbir şe-
kilde bizim bir korkumuz yok. Bugüne ka-
dar dünyanın birçok ülkesinde sayısız te-
rör olayı yaşandı. Insanlar bu olaylar do-
layısıyla korkulara kapıhyor ve yaşamla-
n altust oluyor. Bence bunlara gerek yok.
AndreaS BondZİO (Almanya): Dün-
yada zaman zaman yaşanan saN'aşlar insan-
lar üzerinde olumsuz anlamda psikolojik
korkular yaratabilir. Bence korkmaya ge-
rek yok. Bazı ülkelerin, tatil için Türkiye'de
sakıncalı günlerin yaşandığmı ve vatandaş-
lannı uyardığını duyduk. Bu yaklaşunlar
doğru değil. Biz şu anda çok mutluyuz.
Tatilimiz huzur içerisinde geçiyor.
Alltse Uecker (Almanya): tstanbul'da
bile oisak bizim korkumuz yok. Çünkü Is-
tanbul çok büyük bir şehir. Orada 14 mil-
yon insan yaşıyor. Patlamalarda 50 kişinin
ölümü 14 milyon kişiyi korkutmamah.
Saldınlarla ilgili DGM'ye sevk edilen 16 kişiden 9'u cezaevine gönderildi
Tutuklaınalar sürüyorİstanbul Haber Servisi - Le-
vent'teki HSBC Bank Genel
Müdürlüğü ile tngiltere'nin ts-
tanbul Başkonsolosluğu'na yö-
nelik bombalı saldınlara ilişkin
tstanbul DGM'ye sevk edilen
16 kişiden 9'u şeriatçı terör ör-
gütü Beiat-El Imam (tmamlar
Birliği) üyesi olduklan iddiasıy-
la tutuklandı.
Saldınlara ilişkin Terörle Mü-
cadele Şubesi ekiplerinin ope-
rasyonlannda gözaltına ahnan 18
• Levent ve Beyoğlu'ndaki saldınlara ilişkin DGM'ye
sevk edilen 16 kişinin işlemleri 12 saatte tamamlandı.
Savcılann sorgulamasından sonra 4 kişi serbest bırakıldı.
kişiden 16'sı DGM'ye sevk edil- ler olduğu belirtilen 12 kişi tek-
di. Cumhuriyet savcılan Mu-
zaffer Yalçm, Ahmet Kelebek ve
Sinan AB Yaşar taranndan yapı-
lan sorgulann ardından 4 kişi
serbest bırakılırken, 12 kişi tu-
tuklanmalan istemiyle Nöbetçi
2 No'lu DGM'ye sevk edildi.
Doktor raporlannda eksiklik-
rar rapor alınmak için Çapa Tıp
Fakültesı Hastanesi'ne götürül-
dü. Raporlan tamamlanan zan-
hlardan üçünün, a\Tikat talep et-
meleri nedeniyle İstanbul Ba-
rosu CMUK servisinden avu-
kat istendi. Nöbetçi 2 No'lu
DGM'de, saat 03.50'ye kadar
süren sorgunun ardından, 3 ki-
şi serbest bırakılırken, 9 kişi ise
"yasadışı örgüte üye ohnak,yar-
dmı ve\atakhketmek'" suçların-
dan rutuklanarak Bayrampaşa
Özel Tip Cezaevine konuldu.
Beyoğlu ve Şişli'deki sinagog-
lara yönelik saldınlara ilişkin 6
kişi Beiat El-îmam örgütüne üye
olduklan iddiasıyla, "Anayasal
düzeni silah zoruyla değiştirme-
yeteşebbüs" suçundan tstanbul
DGM'ce tutuklanmıştı.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr
Hiçbir ideolojinin savunuculan, ken-
di ideolojilennin 'acımasız' şiddet ey-
lemleriyle birlikte anılmasını istemez-
ler. Son vahşi bombalama olaylarının
arkasında kendisini 'Islamcı' diye ta-
nımlayanlann bulunması, Islami ke-
simde bir savunma psikolojisi yarattı.
Islami kesimdeki bazı yazarlar 'Islam-
cı terör' sözcüğünün kullanılmasın-
dan rahatsız olduklarını belirten yazı-
lar yazdılar.
Bir ideoloji siyaset alanına girerse ka-
çınılmaz olarak bunu şiddete çevire-
cek akımlar da ıçinde çıkar. Bunlar Is-
lamcılarla sınırlı değil. Solculukadına
da milliyetçilik adına da şiddet eylem-
leri yapıldı, savunuldu, yapılıyor, savu-
nuluyor. Islamcı kesimdeki duyarlığı
anlayabiliriz, ancak bu son eylemlerin
arkasında kendisini 'Islamcı' diye ta-
rif eden teröristlerin bulunduğu da bir
gerçek.
Bu tartışmanın ne önemi var? Şu
önemi var: Şurası bir gerçek kı, terö-
rist Islamcı akımlar, sonunda islamcı
ideolojinin bir yorumundan yola çıkı-
' Islami Terör' Tartişması
yor. Hatta, birazgeçmişleri karıştınlsa,
diğer Islamcı akımlarla akraba olduk-
larını da görüyoruz. Dahası, geçmiş-
te aynı kökten geldiklerini bile söyle-
yebiliriz.
Bu akrabalık bence Islamcı kesim-
deki rahatsızlığın asıl nedeni. Ancak bu
şekilde davranarak, bu büyük felaket-
lerin üstesinden gelmek mümkün de-
ğil. Islamcı kesim, şiddet yanlısı bu
eğilimle ideolojik ve siyasi bir hesap-
laşma içine girmek zorundadır. Unut-
mayın, çıkarılan her erteleme yasa-
sında ya da af kanununda Islami ke-
simin siyasetçileri şiddete bulaşmış
bu eylemcilere sahip çıkmayı bir gö-
rev olarak gördüler. Sıvas olaylanna
yaklaşımda da benzer bir zaaf ortaya
çıkmadı mı?
Ruşen Çakır, 'Derin Hizbullah' ki-
tabında Hızbullah'ın bundan sonra ne-
ler yapacağı üzerine şunları yazmıştı:
"Yeni dönemde Hizbullah 'ın, tıpkı Mı-
sır'daki radikal Islamcı gruplann yap-
tığı gibi, muhafazakâr kamuoyunun
öteden beri eleştiregeldiği kişi ve ku-
nımlan hedef alması, bu yolla kendi-
ne belli bir destek çekmeyi umması
şaşırtıcı olmayacaktır. Bu noktada ak-
la, ilk olarak Yahudiler, Masonlar ve-
ya onlan andıran kulüpler ve fuhuş
gibiahlak ve dolayısıyla Islam dışı ka-
bul edilen işlerte iştigal eden kişi ve
kuruluşlar geliyor."
Ruşen Çakır'ın dikkat çektiği hedef-
ler bütün Islam dünyası için birer he-
def değil mi? öfke ve tepkilerde bir or-
taklık olduğundan söz edilemez mı?
Bunlar Islamcılığın yüzleşmesi gereken
gerçekler.
• * •
Bütün bunlar, sıradan Müslümanın,
siyasi Islamcının kötülenmesi anlamı-
na gelir mi? Tabii ki gelmez. Islamcı ke-
simde son dönemde demokratikleş-
me yönüncte önemli bir değişim yaşan-
dığı da bir gerçek. Geçmişte 'Komü-
nizmle Mücadele Demekleri'mn mili-
tanlığını yapanlar, şimdi çok sesliliğin,
farklılığın, demokrasinin önemini vur-
guluyorlar. Bir değişim yaşadıklannı,
geçmişte yaptıklarının hata olduğunu
kabul eden çok sayıda Islamcı tanıyo-
rum. Bu gerçeği de görmemiz gere-
kiyor.
Şiddet, hangi ideoloji adına savunu-
lursa savunulsun kötüdür, reddedil-
mesi gerekir. Bir ülkede farklı ideolo-
jiler, farkh dünya görüşleri, siyasi yak-
laşımlar olacaktır. Bu farklılıklar de-
mokratik bir sistem içinde, kendileri-
ni banş içinde ifade ederek bir arada
yaşayabilir.
Şiddet, bir ideolojik yaklaşımın di-
ğerierini yok etmeye karar vermesi du-
rumunda başvurulan bir yol. Iran'da
1979'da Şah'ın diktatörlüğünü yıkan
Iran halkı, bu kez Islamcı bir ideoloji-
nin baskısı altına girdi. Halkı hayatın-
dan bezdirecek birçok uygulama di-
ne, kutsal kaynaklara, Kuran'a referans
veriyordu. Binlerce insan din adına öl-
dürüldü, sokaklarda idam edildi.
Bu nedenle Islamcı kesim, şiddeti sa-
vunan Islamcı akımlarla daha sıkı bir
sınırçekmekzorunda. Dahadaönem-
lisi, AKP'nin tutumu. Bu konuda, geç-
mişten daha uyanık bir tutum göste-
rilmek zorundadır. Birileri, Islamiyet
adına toplum içindeki bazı kesimleri et-
raflarına toplayıp şiddete yöneltiyor.
Bu nedenle son bombalama eylem-
lerinin arkasındaki 'Islamcı' anlayış
görülmeli, bu anlayış masaya yatırılıp,
onunla ciddi bir ideolojik mücadele
ıçine girilmelidir.
•CIA', 'MOSSAD' tahlilleri belki bir
yere kadar bir anlam ifade edebilir. Bu
eytemlerin Israirdeki yönetimin işine ya-
radığı da doğrudur. Ancak bütün bun-
lar, bu vahşi eylemlerin arkasındakile-
rin 'Islamcı' kimliğini değiştirmez. Bu
tahlili doğru yapmak ne ıslam dünya-
sını küçültür, ne Müslümanlan töhmet
altında bırakır.
GLOBALPOLÎTIKÜLTÜR
ERGtN YILDIZOĞLU
Madalyonun Öbüp Yüzü
Cumhuriyet de olmasa madalyonun öbür yü-
züne bakmak kimsenin aklına gelmeyecek. Pazar-
tesi günü Türkel Minibaş madalyonun öbür yü-
züne, terörün ekonomipolitiğine bakmaya çağırdı
bizi. Uykulannızın kaçması pahasına, okumanızı öne-
ririm, eğer atladıysanız.
Kimi tatsız sorular
Minibaş ın yazısı (bu arkadaş hep böyle, herke-
sin huzurunu kaçırıyor) 'sakın ABD'nin terorizme
karşı küresel savaş stratejisi aslında ülkelerin do-
ğal kaynaklanna el koymayı kolaylaştırmanın bir
başkayolu olmasın?", "Sakın terörle kapitalizmin
küreselleşmesi arasında birbağlantı olmasın" so-
rulannı gündeme getirdi.
Gerçekten de bunlar, bizi yüzey biçimlerini tar-
tışmanın fasit dairesinden, komplo teorilerinin kar-
maşasından kurtarabilecek sorular. Daha önceki
yazılanmızda merkez ülkelerde kapitalizmin bir kri-
ze girmeye başlamasıyla, bu krize uyum sağlama-
ya çalışan sermayenin birtaraftan avlanma alan-
lannı genişletmek için ihracata, ucuz ithalata, ucuz
iş gücüne ve yatınma elverişlı yeni piyasalar ara-
maya, diğer yandan da üretimden dolaşıma, spe-
külasyona kaçmaya başladığını vurgulamıştık. Böy-
lece hem çokuluslu şirketlerin faaliyetleri hızlanmış-
tı, hem dünya ticareti büyümüş, ama en önemlisi
mali sermayenin uluslararacılaşması baş döndü-
ren bir ivme kazanmıştı. IMF-Dünya Bankası re-
formlan, bu merkez ülkelerden kaynaklanan ser-
mayenin bu yönelimini kolaylaştıracak, yasal, ku-
aımsal yapılanmalan gelişmekte olan ülkeler da-
yatarak, onlann mal ve sermaye piyasalannı, do-
ğal kaynaklannı, birikmiş servetlerini merkez ülke-
lerin kullanımına açmıştı. Böyle bir mercekten ba-
kınca. "küreselleşmenin" aslında bir krizyönet-
me modeli, stratejisi vb. olduğu görülür. Kafa-
mızı kanştıran, belki de bu "küreselleşmenin" hep,
dünya tarihsel, insan uygariığında içsel bir eğilim
olan bir küreselleşmeye ait srfatlara sanlarak (ken-
diliğinden, engellenemez, geri çevrilemez vb.) bi-
ze satılması oldu.
Terör ve 'küreselleşme'
"Terörle küresel mücadele", 11 Eyiül 2001 ile gün-
deme geldi. Amatemelyönelişine ilişkin varsayım-
lan, 90'lann sonunda, Project For New Ameri-
can Century'de yuvalanmış "neocon" çetenin
hazırladığını biliyoruz. 1997-2002 döneminde ilginç
bir gelişme daha var. Bu dönemde ekonomik ve
siyasi iklim, 1990'lann ilk yıllanna göre radikal bir
biçimde değişmişti. özetle, "kürese//eşmen/n"te-
mel bileşenlerini oluşturan ekonomik etkenlerde cid-
di bir "U" dönüşü yaşandı. Uluslararası ortamda
da "Yeni Dünya Düzeni" ve "Uluslararası Toplu-
luk" gibi banş ve işbirtiğini vurgulayan kavram-
laryerini, Jeopolitik, "Büyük Oyun", Imparator-
luk, "AtJantik-çatlağı" ve malum "terorizmle kü-
resel savaş" kavramlanna bıraktı.
2001 'de yüzde 13 gibi bir büyüme sergileyen dün-
ya ticareti iki yıldır, ortalama yüzde 2'lik bir hızla,
uzun dönemli yüzde 6.5'lik trendinin çok altında
bir hızda büyüyor. Ticareti ve uluslararası yatınm
ortamını serbestleştiren (küreselleştiren) Uruguay
Raundu, DTÖ atılımı, yerini Seattle, Doha, Can-
cun'da tıkanmaya bıraktı. Geçen haftaki FTAA
(Latin Amerika) toplantısı da bir sonuç üretemedi.
Bu sırada, uluslararası ticarette üçüncü kesimleri
dışlayan ikili anlaşmalar hızla yaygınlaşıyor (Fi-
nancial Times, 24/11). Morgan Stanley'den
Stephen Roach'ın işaret ettiği gibi çelik, genetik
ürünler, yatınmlara verilen vergi indirimleri, şirket-
ler hukuku gibi konularda korumacılık rüzgârlan esi-
yor anlaşmazlıklar artıyor. ABD ve Japonya'nın
Çin'e yönelik baskılan bu rüzgârları sertleştiriyor.
Bu arada uluslararası yatınmcılann ABD'nin eko-
nomik büyümesi için gerekli dış finansmanı (gün-
lük 2 milyar dolar) karşılayan sermayeyi geri çek-
meye başladığı (giriş ağustos ayında toplam 50 mil-
yardan eylül ayında toplam 4 milyar dolara gerile-
dQ görülüyor.
Çok hoşuma giden bir anekdotla bitirmek isti-
yorum. Mali analist, John Mauldin geçenlerde bir
yorumunda, ABD ekonomisini (borçlanma ilişkisin-
den hareketle) steroid alan sporculara benzetmiş-
ti: Kısa dönemde müthiş performans uzun dö-
nemde fiziksel çöküş. Steroidin bir yan etkisi da-
ha var: Ani ruhsal değişiklikler ve şiddet patlama-
sı.
Sakın bunlar, "fcürese//eşmen/n"tükendiğini, te-
rorizme karşı küresel savaşın, ABD açısından,
işte bu tükenmenin getirdiği tıkanıklığı aşmaya iliş-
kin bir stratejik yönelim olduğunu gösteriyor olma-
sın? llerledikçe "küreselleşmenin" dünyası geri-
de kalacak diye düşünüyorum; "post globalizas-
yon" desek nasıl olur, modaya uyarak...
The VVashington Times ın iddiası
Ordupolis teşkilatını
temizleyin uyansı yaptı
Dış Haberkr Ser\isi
- Türk ordusunun, ola-
sı terörist saldınlann
önüne geçmek için po-
lis teşkilatı içinde "bil-
gi sızdıranlann temiz-
lenmesi"" konusunda hü-
kümeti uyardığı öne sü-
rüldü. Amerikan The
Washington Times ga-
zetesinde Andrew Bo-
rowiec imzasıyla yer
alan habere göre Türk
ordusu, Recep Tayyip
Erdoğan hükümetıni,
gelecekte olması muh-
temel terörist saldınla-
nn önüne geçmek için
ülkenin polis teşkilatı-
nın "temizlenmesi" ko-
nusunda uyardı. Uya-
nnın, diplomatlar tara-
fından, terörist saldın-
lar sonrasında ordunun
duyduğu kaygının bir
işareti olarak görüldü-
ğü kaydedildi. Türk ko-
muta üst kademesinin,
Erdoğan hükümetinin,
tslami köktendincilerin
baskısına karşı koymak
için "eksik ve çok ye-
tersizdonanımJı'' olrna-
sından korku duydukla-
n da belirtildi. Habere
dayanak olan bir rapo-
ra göre, ordu "tslami
poüslerin, tslami fana-
tiklerden Kürt milli) et-
çilerine kadar uzanan
terör örgütlerine bilgi
sızdırmasmdan" endi-
şe duyuyor. Adı veril-
meyen bir üst düzey as-
keri yetkiliye atfen "Po-
lisin temizlenmesi ge-
rekH" sözlenne de dik-
kat çekildi.