Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
savv CUMHURİYET 21 KASIM 2003 CUMA
OLAYLAR VE GORUŞLER
\T1VITAZ SO1SAL
Vzgeçin!
B ÇAĞRI Türkiye'nın bütün partilerinedir.
Eoaşta da, şimdiki iktidar partisine.
E\1, özelleştirme sevdasından vazgeçmek ge-
r9ki\»r. BLI yüzden devletin ve halkın gördüğü za-
rar, -tık katlanılmaz ölçülere vardı. Kaybedilen
zanna ve boşa giden emeklere yazık. Hukuka
veriln zarar da cabası.
Bıgidiş mutlaka durdurulmalıdır.
Sn olarak, Ankara Sekizinci İdare Mahkeme-
:, Tekel'm iki ayrı şırket duaımuna sokulan
içki ıriminı ihaleye çıkarma işlemine ilişkın ola-
rak yrütrneyi durdunnakararı verdi.
Oya. ihale yürütülmüş ve blok halinde satışta
alıcı elirl&nmiştir
Şirdi n'olacak?
Böge rnahkemesine başvuru, ihaleyi sudan
ucuzDedelle kazanan şırketin tepkisi, işçilerin bit-
meyn bekleyışleri, üretımın aksaması, boşa ge-
çen çünler.
Sora, mahkeme karan Ozerine, Özelleştirme ida-
resı'rde Petkim'le birlikte Tekel'ın satışıyla da uğ-
raşarBaşkan Yardımcısı'nın görevinden uzaklaş-
tınlmısı.
Bu<argaşa ne ilk, ne de son olacağa benziyor.
Ama.son olmalı.
slleştirme sevdasınm bu ülke ekonomisine
srre kadar yararı görülmedi. Rakamlar, özel-
leştirne yoluyla Hazine'ye girmesi gereken para-
nın, reredeyse lirası lirasına, özelleştirme için ya-
pılan idemelere gittiğini ortaya koyuyor özelleş-
tirme Idaresi'nin ıç harcamalan, uzman, danış-
man >e ilan giderleri, satılanların devrinden önce
borçlirın ödenmesi, başlamışyatınmlann tamam-
lanrmsı, işçi tazminatları...
Üstelik, Et ve Balık Kurumu ile Süt Endüstrisi Ku-
rumunun yok pahasına satışıyla Doğu ve Kuzey-
doğu Anadolu'da hayvancılığın ölmesi, otlakların
boşalnası. Orüs işletmeleri satılınca orman ürün-
lerini değerlendirmenin ve orman köylüsüne iş
bulmanın sona ermesi. Büyük kentlere akan göç-
ler...
Cunhuriyetin dev kuruluşlan olan Etibank veSü-
merbank'ın darmadağın edilişi, binlerceişsiz, halk
yığınları için gitgide pahalılaşan temel ürünler,
açıkgözlerce kapışılan ve betonla doldurulan ar-
salar.
Denz Nakliyatı AŞ gibi uzak limanlara düzenli
yük seferlerıni sağlayan bir kamu kuruluşunun ve
Petrol Ofısi gibi muazzam bir dağıtım şebekesi-
nin elden çıkarılışı, ödenmeyip ertelenen taksitler.
Sıra, Tekel'le başlayarak, Petkim, Tüpraş, Türk
Telekom, Milli PiyangoveTürkHavaYollan'na,
büyük gelir getiren kuruluşlara gelmiştir. Daha da
iyi yöretmek, yeni yatırımlarla dahaçok gelir sağ-
lamak mürnkün değilmiş gibi.
özelleştırmenin on beş yıllik geçmişi bilindiği-
nevegeleceğini tahmin zorolmadıgınagöre, baş-
ka yanlışlara, büyük zararlara yol açmamak ve bu
sevdadan vazgeçmek aklın gereği değil midir?
Yoksa, akıllar da mı satılmıştır?
Partiler, Camiler, Sendikalar...
Bizde bugün AKP'de, DYP'de, MHP'de, ANAP'ta, vb. sınıfsal,
katmansal örgütlenmelere yer verilir de; CHP, DSP gibi hem de
Sosyal Demokrat savlı "postmodern" partilerde; bunlan kaçıncı
takımlar yönetiyorsa, bu örgütlenmeler, ne yazık ki yok edilmiş ve
edilmektedir.
PENCERE
SacbkGÖKSU £g/riına
G
unumuz
politika-
sında bir
yanda
açıkça
dinci, sağcı; bir yanda la-
ik. solcu, sosyal demok-
rat "görünümlü" parti-
ler var. Bizde dinci par-
tilerin pek bilinen. "do-
ğal" yan örgütleri. Ca-
miler. Şimdi tek başına
iktidarda olan AKP'nin
lideri, Başbakan RT. Er-
doğan; kendisini hapse
götüren bir şiir okuya-
rak, bunu birkaç yıl ön-
cesinden bir kez daha
açıkça ilan etmişti.
Sagcılann, camilerin-
den başka boy boy işve-
ren ya da sözde işçi ku-
ruluşlan dün de vardı,
bugün de işlevlenni da-
ha coşku içinde sürdürü-
yorlar. Buna karşıhk sol-
culann da; işçi sendika-
lan, meslek kuruluşlan
var. Pekı. sol ya da solda
sayılan partiler, özellik-
le "Sosyal Demok-
rat'ım!" diyen CHP; iş-
çi sendıkalan, işçiler ve
meslek kuruluşlan ile ge-
reken ilişki ve dirsek te-
ması içinde midır? Ör-
güt yapısı, geçmiş yıllar-
daki kadar olsun buna
uygun mudur? Hayır, ne
yazık ki değildir. Tersine
eski yapısuıdan, onu hem
sulandırarak, hem de
açıkça reddederek kaçın-
makta ve uzaklaşmakta-
dır.
Partiler bakımından bu
değişikliğin, kopukluğun
nedenlerinin başında, sol-
da da, sağda olduğu gi-
bi; parti içi demokrasi-
den uzaklaşılması geli-
yor. Zamanımızda hemen
tüm siyasal partiler, "B-
der partileri"ne; politi-
kacılar da. "profesyonel
poltikacılar"a dönüşmüş
bulunuyor. Bu konuda
sağ için bir sorun yok.
Onlar için demokrasi; ba-
zen açıkça da söyledik-
leri gibi, sadece bir
"araç"tır. Tüm sağ par-
tiler artık herkesçe bıli-
niyor ki, hemen yalnızca,
azınlığın mutluluğunu
amaçlamaktadır. Solun
ise demokrasıye, onun
sağlıklı ve eksiksiz ışle-
mesine büyük gereksini-
mı var.
Sol dediğimiz zaman.
siyasal partüerin dışında
akla ilk gelen kuruluşlar.
işçi sendikalan'dır. Son
yıllarda sendikalarda bu
konulara kafa yoruldu-
ğunu ve liderlerinin ol-
sun, demokrasi ve parti-
ler üzerine topluma bir
şeyler söylediğini görü-
yor muyuz? Hayır, sen-
dikalar eriyor, eritiliyor
da, ancak kimi güncel
saldınlara karşı. pek de
umutlu görünmeyen,
maytap fişeği gibi bazı
geçici savunmalardan
öteye gidemiyorlar. Sen-
dika liderlenyle parti lı-
derlen, politikacılar; ara-
larında bir centilmenlik
anlaşması yapmışa ben-
zıyorlar. Sankı bir "lider-
ler anlaşması" var: Iliş-
kisizlik, amaçları gibi,
karşılıklı, yapıp ettikleri-
ni görmezden geliyor-
lar!..
Çağdaş demokrasinin
beşiği ve sosyal demok-
rasinin de öncülerinden
Ingiltere'de İşçi Partısi
ile sendikalar arasında
organik bağ olduğu bili-
nir. Bunun aynntısında
küçük değışiklikler ola-
bilir, ama önernli olan
klasik ilişkidir. Ülke uy-
gulamalarında kimi fark-
lar olsa bile, gerek sen-
dikalann, gerekse sosyal
demokrat partüerin ül-
küsü bu ilişkiyi kurmak
için geliştirmektir. Bu
partiler. her ülkede bu
ilişkiyi. az çok değişik
biçimlerde de olsa. bazı
yan örgüt, ilişki ve çalış-
ma biçimleri ile gerçek-
leştirirler. Aynı ılişkileri
esnaflar, meslek kuruluş-
lan. köy kooperatıfleri
gibi başkalan ile de ku-
rarlar.
Ama bizde busün
AKP'de, DYP'de.
MHP'de, ANAP'ta. vb.
bu sınıfsal, katmansal ör-
gütlenmelere yer verilir
de; CHP, DSP gibi hem
de Sosyal Demokrat sav-
lı "postmodern" parti-
lerde; bunlan kaçıncı ta-
kımlar yönetiyorsa, bu
örgütlenmeler. ne yazık
kı yok edilmiş ve edil-
mektedir. DSP'nin duru-
mu. yıllardır biliniyor,
daha özel ve acıdır.
CHPde ise bugün sade-
ce Gençlikve Kadın Kol-
lankalmış bulunuyor. Sı-
nıfsal, mesleksel ilişki-
ler son yıllarda rümüyle
ortadan kalktı ya da da-
ha aldatıcı bir "süs"e dö-
nüştü.
ÇHPtüzûğünde...
TBMMde hıç de hak
etmediği kadar zayıf bir
ana muhalefet partisi du-
rumunda kalan CHP'de
durum bu... CHP'nintü-
züğünde "işçi" sözcüğü-
nün geçmediğini söyler-
sem, ister sendikacı, is-
ter sol görüşlü bir aydın
olun, bana inanır mısı-
nız? Buna. "yumurtasE
omkt" mi. "postmodern
sosyal demokrasi" mi ne
dersiniz? CHPlıler, on-
lann milletvekilleri. li-
derleri, örgüt yöneticile-
ri, üyeleri bu konuda su-
suyorlar. Işçisiz. işçi ör-
gütü ile ilişkisiz sosyal
VVaodaVbionsunar
2GS2SANSSASTtANAMFESTtVAll îfğâ PREMIG ESPECIAL OEL JURÂDO
J i t i 6 j » I t l ı I • J » f c Fn(ixl u Cin <•»•• StHıılit
Arjantin Hikayeleri
demokrat partisi nasıl
olunurve bu yapılarla ül-
kede güçlü bir sol ortam
nasıl oluşturulur, sol oy-
lar nasıl alınır? Bu acı
gerçeği hiç kimseler aca-
ba neden görmezler?
Böylece hepimiz kendi-
mizi ve birbirimizi kan-
dırmaktan başka bir şey
yaptığımızı söyleyebilir
miyız? Ya, CHP'nin üye-
si, -şimdi de yönetıcisi-
olduğu Sos>aBst Enter-
nasvonal de bu büyük ek-
sikliğin hiçbir etkisi ol-
maz mı? Yoksa onlann
da tam istediği bu mu-
dur?..
Temmuz 2001 tarihli
CHP tüzüğünde. "işçi"
yok ama, "sendika" söz-
cüğü altı yerde geçıyor.
7. maddenin (k) bölü-
münde, "oda" sözcüğün-
den; 30. maddenin {f) bö-
lümünde, "Toplumsal
amaçh dernek ve kulüp-
ler" sözcüklerinden; 34.
maddenin (f) bölümünde,
yine "Toplumsal amaçh
dernek ve kulüpler" söz-
cüklennden; 40. madde-
nin (g) bölümünde, "Top-
lumsal amaçh dernek ve
kulüpler,denıokraük Idt-
leörgüfleri" sözcüklerin-
den sonra, "sendjka* söz-
cüğüne de sıra geliyor;
"sendikalann başkanla-
nndan partili olanlar"
ise, yalnız 53. maddede,
"Onur Üyeleri" arasın-
da; 56. maddede de. Kü-
çük Kurultay üyeleri be-
lirtilirken. ilk kez, tüm
kuruluş temsilcilerınin
en başında sayılıyorlar.
Belki bu "onurlandınş"
nedeniyle, "Daha ne is-
teniyor?" da denebilir!..
Oysa bu son iki mad-
dedeki durum, eskınin
etkisiz ve özlemsel (nos-
taljik) bir anısı gibidir.
Buna karşıhk, tüzükten,
"İşçi ve Esnaf Konıitele-
ri, Komisjonlan" çıka-
nhnıştır. Gerekçeleri mi
var, bilinmiyor? Ilçe ve il
başkanlarına, meslek
odaları ve (toplumsal
amaçh) çeşitli kuruluş-
larla yazışma yapma ve
ilişki kurma" (md. 28,
32), yine ilçe ve il yöne-
tim kurullanna da, "Töp-
lumsal amaçh dernek ve
kulüplerle, sendikalarla
ılişkileri sağlıklı tutma.
ekonomik. sosyal ve siya-
sal olaylaria Ugili bilgile-
ri toplayip değerlendir-
mewüstkuruBarabildir-
nıe, gerekli görülen ko-
nularda inceleme, değer-
lendirme yapmak iizere
çalışmalar gerçekleştir-
me, toplanülar düzente-
me,çahşma gruplan oluş-
turma"(md.30,34,35)
görevleri verilmiştir.
Görüldüğü gibi bunla-
nn hiçbirinde "Komite"
ya da "Komisyon" kur-
ma görevı \e yetkısi yok-
tur. Istanbul İl Yönetimi"
bırakılan son olanağı de-
ğerlendirerek bir "Shil
Toplum Kuruluşlan Ça-
hşma Grubu" kurmuş-
tur. Bu grupta, grup baş-
kanının "uygun buiduğu
zamanlardaki" çağrısı
ile, hepsı bir arada topla-
nan; "Sendikalar
(DİSK'bler. TLKK- İŞ'b-
ler), Esnaf ve Sanatkâr-
lar,Spor(firtbol,\t>
), Mes-
lek Odalan, Eğitim" gi-
bi "masalar" vardır.
"Masalar". kendi ırade-
leriyle ayrı toplantı ve ça-
hşma yapabiliyorsa da.
21 yüz>'ilm bunca geli-
şen toplumunda, "masa-
lar" düzeyınde ve böyle
futbolculuk, vb. ile birlik-
te yürütülen, "çorba gi-
bi" bir topluluk çalışma-
sıyla hangi ciddı ış yapı-
labilir ve yapılabilmiş-
tır? STK Cahşma Gru-
bu'nun. masalann. bu il-
ginç "çalışma"yöntemi-
ne ilişkın bir yönetmelık
var mı? Nasıl olsun. hem
bunlar tüzükte yok ki!..
"Masalar" yerine hiç
olmazsa, doğrudan ayn
ayn "gnıplar" kurula-
maz mıydı? Başka illeri
bilmiyoruz, tstanbul İl
Yönetimi başanlı da sa-
yılabıhr. çünkü tüzüğün
maddeleri kadar. ruhu-
nun da buna izın verme-
dıği anlaşılmakta \e gö-
rülmektedir. Ama mer-
kez direktifi ile; oyalan-
maktan vazgeçilir \ e ıs-
tenirse, yapılamaz da de-
ğildir.
Ne var ki şimdi. "Ca-
miler, minareler_" zama-
nı. Bunun etkisınden çı-
kılamamış, "oda,meslek
kuruluşlan" deniyor
ama, onlann da hakkı ve-
rilmiyor. Yanıldığımı gö-
rür. ışitirsem, çok sevi-
neceğim. Bu can alıcı so-
run burada bitmıyor. Şim-
di bakalım; sendikacı.
meslek kuruluşu yöneti-
cisi ve üyesi partililer,
Kadın ve Gençlik Kolla-
n üyelen. aydınlanmız
ve parti yönetıcilerimiz,
herkes, ne diyecekler?
Bekliyoruz.
Düzeltme: 11.9.2003 'te
bu sütunda yayımlanan,
"30. Yıhnda Birinci 11
EylüL." başlıklı yazımda,
birinci paragrafın son
cümlesi, "O\ sason 30 yıl
içindeki bu saldın, sanki
bir rövanş gibi sadece,
ikmdllEyiülOlayı'dır",
orta sütunun 5. paragra-
finın ilk cümlesi. "Demi-
rel: 'Geüşleri Allende $-
bi«Alu_'ve'AIlendeBul-
lende
1
.." biçiminde ara
başlık olacaktır. Düzel-
tir, özür dilerim.
lcroilu AUU2AI
«riıkiy BtO»3WAI
ÇanJcltaie TANSİS LFf»
11 00 • 13 00 • 15 00 - 17 00 1» 00 - 21 15
1 1 3 0 - 1 3 30 15 30 17.30 H 30 • 2130
12 15 - H 30 U 30 - 18 45 - 21 00
SeyirDefteri (Julia)
P F D A -kı kadın olağanustü bır sevgı... faşumin seyır deften
^ C ? yazan-yoncten: Nesrin Kazankaya
HerCuma-Cumartesı, 20.00 Her Pazar, 1B:3O
Tıyatro Pera: Sıraselvıler No:70
GışeTel: 0212 24S 44 60
Ticketturk: 0216 572 20 03 / ticketturk.com
»ISVİÇRt HASTANESİ Sa,wm u r * k
Karanın da
Karası var..
Telefonda Hüseyin Baş'la konuşuyorduk, birden
ortalık gümbürdedi...
Dedim ki:
-Televizyonu aç!..
Gazete 24 saatte bir çıkıyor, televizyon her an ha-
zır ve nazır...
Olay hemen ekranlara yansıdı, yalnız bizimkile-
re değil, Avrupa'daki TV'ler de devreye girdiler...
Görüntülerin toplamının adı:
Panik!..
Terörün amacı toplumda tedirginlik ve güvensız-
lik yaratmaksa, eylemler başarısız sayılmaz.
•
Yıkılan duvariar, kınlan camlar, ölüler, yaralılar. ko-
şuşan insanlar...
Şaşkınlık..
Telaş..
Peki bu kez sinagoglar hedeflenmediğine göre
teröristin düşmanı kim?..
Sen.. ben..
Başka?..
Tayyip mi?..
Oysa Sayın Erdoğan Başbakan olmadan önce
nasıl nutuk atıyordu:
"Kubbeler miğferimiz
Câmiler kışlamız
Müminler askerimiz
Minareler süngümüz"
•
Bu hesap yanlış çıktı...
Recep Tayyip son günlerde doğru dürüst demeç-
ler vermeye başladı.
Ama iş işten geçti mi. bilemem.
Eskıden bir çamaşır tozu şirketi, reklamını pek
çarpıcı biçimde yapardı:
"Beyazın da beyazı var..."
Bu eski reklamı tüm dünyayı saran dinci siyase-
te uygularsak ne diyeceğiz:
"Karanın da karası var!.."
Çağımız dünyasında din üzerine politıkada iş
tutmak ne Doğu'ya yarar..
Ne de Batı'ya..
Amerika 'Soğuk Savaş' boyunca Ortadoğu'da
irticayı besledi; Türkiye de bu coğrafyanın en du-
yariı haritası sayıldı: Dr. Frankenştayn canavannı
yarattı.
•
Ülkemizde kırk yıldan beri irticaya yapılan yatı-
nmlarla hem geniş hem çoğu gizli bir altyapı oluş-
tu; komşu ülkelerdeki irtica trafiğiyle al gülüm ver
gülüm üzerine alışveriş bir tür dinci piyasada ge-
lişti; bu kara borsanın bir ucu Afganistan'da, bir ucu
Çeçenistan'da!.. Terörün kollan her yerde dallanıp
budaklandı; köktendincilik her ülkede ne kadar mi-
litan yetıştırdı, hesabını yapmak güç...
Bir yanda Amerikan Imparatorluğu..
Karşısında terör imparatorluğu..
Laik Türkiye Cumhuriyeti bu savaş haritasının için-
de zorlanıyor.
•
Ne yapmalı?..
Her şeyden önce AKP iktidarı, üzerinden takıy-
ye şaibesini temizleyip Türkıye'de körüklediği laik
- dinci çatışmasına son vermeli...
Türban kavgasının sırası değil...
Karanın da karası var!..
Teröre karşı işbirliği ancak elbirliğiyle gerçekle-
şebilir; yoksa ülkenin nerelere savrulacağının he-
sabında herkes zar tutmaya başlayacaktır.
KOOP-C'DBV DUYURU
Cumhuriyet Kitap Kulübü'nde yapılması
tasarlanan 22 Kasım 2003 Cumartesi günü
saat 15.00'te Dr. ALEV COŞKUN un "Kurtu-
luş Savaşında Yerel Erkler" konulu söyleşisi ile
27 Kasım 2003 Cumartesi günü saat 15.001e
Yazar DEMİRTAŞ CEYHUN'un "Cumhuriyet
ve Laiklik" konulu söyleşisi, değişen koşullar
ve bayram nedeniyle ileri bir tarihe ötelenmiş-
tir.
Her iki söyleşi ARALIK ayı etkinlikleri kap-
samında yeniden değerlendirilip sizlere duyu-
rulacaktır.
CUMOKIara
ÇAĞRI
Sevgili Cumhuriyet okurları, bıliyorsunuz bundan 8 yıl
önce 3 aralık günü çok değerli bir okunjmuzun -Erol Gey-
ran'ın - gazetemizdeki ilanı ile Fenerbahçe Romantika'da
bir araya gelmiş ve CUMOK bırlikteliğıni kurarak gazete-
mız etrafında kenetlenmiştık. Ne yazık kı sayısı gıderek
azalan bu bırlıkteliğe bugün her zamankinden daha çok
gereksinımimız olduğunu düşunüyor ve sızleri 6 aralık
cumartesi gecesı saat 19'da Çatı'da Cumhuriyet okurla-
n ve yazariarı ile buluşmaya çağırıyoruz. (Istıklal cad. Su-
riye Pasajı 348/10. Kişı başı 20 milyon)
Istanbul CUMOK adına
Tiipkan Enkln
Ver ayırtmak ıçın:
Istanbol: Türkan Erkın. 19.00'dan sonra Ev: 0 216 337 57 97
Cep 0 537 672 55 00.
Tekirdağ: Mehnet Merdın. iş- 0 282 26011 66. Cep: C 532 568 78 98
Ankara: Nuran Çıftçıoğlu İş 0 3"2-t34 27 70
Adana: A.Hılmı Çamurdan 0 222 457 6610
TC.
KONYA EREĞLİ 1. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
Sayı: 2002,294
Saliha Güler \ekıh tarafından Kihat Güler aleyhine
açılan nafakanın arttınlması davasının yapılan duruş-
masında:
Nihat Güler'ın adresı tespıt edilemediğinden ilanen
teblığıne karar venlmış olup. 22.12.2003 günü saat
09.00'da Mahkemede hazır bulunmanız \eya bir vekıl-
le tetnsil edılmeniz. duruşmaya gelmedığinız. vekılle
temsıl edılemedıgınız takdırde yargılamaya yokluğu-
nuzda devam edilıp karar verileceğı ilanen tebliğ olu-
nur
Basın:52112