14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
savv CUMHURİYET 21 KASIM 2003 CUMA OLAYLAR VE GORUŞLER \T1VITAZ SO1SAL Vzgeçin! B ÇAĞRI Türkiye'nın bütün partilerinedir. Eoaşta da, şimdiki iktidar partisine. E\1, özelleştirme sevdasından vazgeçmek ge- r9ki\»r. BLI yüzden devletin ve halkın gördüğü za- rar, -tık katlanılmaz ölçülere vardı. Kaybedilen zanna ve boşa giden emeklere yazık. Hukuka veriln zarar da cabası. Bıgidiş mutlaka durdurulmalıdır. Sn olarak, Ankara Sekizinci İdare Mahkeme- :, Tekel'm iki ayrı şırket duaımuna sokulan içki ıriminı ihaleye çıkarma işlemine ilişkın ola- rak yrütrneyi durdunnakararı verdi. Oya. ihale yürütülmüş ve blok halinde satışta alıcı elirl&nmiştir Şirdi n'olacak? Böge rnahkemesine başvuru, ihaleyi sudan ucuzDedelle kazanan şırketin tepkisi, işçilerin bit- meyn bekleyışleri, üretımın aksaması, boşa ge- çen çünler. Sora, mahkeme karan Ozerine, Özelleştirme ida- resı'rde Petkim'le birlikte Tekel'ın satışıyla da uğ- raşarBaşkan Yardımcısı'nın görevinden uzaklaş- tınlmısı. Bu<argaşa ne ilk, ne de son olacağa benziyor. Ama.son olmalı. slleştirme sevdasınm bu ülke ekonomisine srre kadar yararı görülmedi. Rakamlar, özel- leştirne yoluyla Hazine'ye girmesi gereken para- nın, reredeyse lirası lirasına, özelleştirme için ya- pılan idemelere gittiğini ortaya koyuyor özelleş- tirme Idaresi'nin ıç harcamalan, uzman, danış- man >e ilan giderleri, satılanların devrinden önce borçlirın ödenmesi, başlamışyatınmlann tamam- lanrmsı, işçi tazminatları... Üstelik, Et ve Balık Kurumu ile Süt Endüstrisi Ku- rumunun yok pahasına satışıyla Doğu ve Kuzey- doğu Anadolu'da hayvancılığın ölmesi, otlakların boşalnası. Orüs işletmeleri satılınca orman ürün- lerini değerlendirmenin ve orman köylüsüne iş bulmanın sona ermesi. Büyük kentlere akan göç- ler... Cunhuriyetin dev kuruluşlan olan Etibank veSü- merbank'ın darmadağın edilişi, binlerceişsiz, halk yığınları için gitgide pahalılaşan temel ürünler, açıkgözlerce kapışılan ve betonla doldurulan ar- salar. Denz Nakliyatı AŞ gibi uzak limanlara düzenli yük seferlerıni sağlayan bir kamu kuruluşunun ve Petrol Ofısi gibi muazzam bir dağıtım şebekesi- nin elden çıkarılışı, ödenmeyip ertelenen taksitler. Sıra, Tekel'le başlayarak, Petkim, Tüpraş, Türk Telekom, Milli PiyangoveTürkHavaYollan'na, büyük gelir getiren kuruluşlara gelmiştir. Daha da iyi yöretmek, yeni yatırımlarla dahaçok gelir sağ- lamak mürnkün değilmiş gibi. özelleştırmenin on beş yıllik geçmişi bilindiği- nevegeleceğini tahmin zorolmadıgınagöre, baş- ka yanlışlara, büyük zararlara yol açmamak ve bu sevdadan vazgeçmek aklın gereği değil midir? Yoksa, akıllar da mı satılmıştır? Partiler, Camiler, Sendikalar... Bizde bugün AKP'de, DYP'de, MHP'de, ANAP'ta, vb. sınıfsal, katmansal örgütlenmelere yer verilir de; CHP, DSP gibi hem de Sosyal Demokrat savlı "postmodern" partilerde; bunlan kaçıncı takımlar yönetiyorsa, bu örgütlenmeler, ne yazık ki yok edilmiş ve edilmektedir. PENCERE SacbkGÖKSU £g/riına G unumuz politika- sında bir yanda açıkça dinci, sağcı; bir yanda la- ik. solcu, sosyal demok- rat "görünümlü" parti- ler var. Bizde dinci par- tilerin pek bilinen. "do- ğal" yan örgütleri. Ca- miler. Şimdi tek başına iktidarda olan AKP'nin lideri, Başbakan RT. Er- doğan; kendisini hapse götüren bir şiir okuya- rak, bunu birkaç yıl ön- cesinden bir kez daha açıkça ilan etmişti. Sagcılann, camilerin- den başka boy boy işve- ren ya da sözde işçi ku- ruluşlan dün de vardı, bugün de işlevlenni da- ha coşku içinde sürdürü- yorlar. Buna karşıhk sol- culann da; işçi sendika- lan, meslek kuruluşlan var. Pekı. sol ya da solda sayılan partiler, özellik- le "Sosyal Demok- rat'ım!" diyen CHP; iş- çi sendıkalan, işçiler ve meslek kuruluşlan ile ge- reken ilişki ve dirsek te- ması içinde midır? Ör- güt yapısı, geçmiş yıllar- daki kadar olsun buna uygun mudur? Hayır, ne yazık ki değildir. Tersine eski yapısuıdan, onu hem sulandırarak, hem de açıkça reddederek kaçın- makta ve uzaklaşmakta- dır. Partiler bakımından bu değişikliğin, kopukluğun nedenlerinin başında, sol- da da, sağda olduğu gi- bi; parti içi demokrasi- den uzaklaşılması geli- yor. Zamanımızda hemen tüm siyasal partiler, "B- der partileri"ne; politi- kacılar da. "profesyonel poltikacılar"a dönüşmüş bulunuyor. Bu konuda sağ için bir sorun yok. Onlar için demokrasi; ba- zen açıkça da söyledik- leri gibi, sadece bir "araç"tır. Tüm sağ par- tiler artık herkesçe bıli- niyor ki, hemen yalnızca, azınlığın mutluluğunu amaçlamaktadır. Solun ise demokrasıye, onun sağlıklı ve eksiksiz ışle- mesine büyük gereksini- mı var. Sol dediğimiz zaman. siyasal partüerin dışında akla ilk gelen kuruluşlar. işçi sendikalan'dır. Son yıllarda sendikalarda bu konulara kafa yoruldu- ğunu ve liderlerinin ol- sun, demokrasi ve parti- ler üzerine topluma bir şeyler söylediğini görü- yor muyuz? Hayır, sen- dikalar eriyor, eritiliyor da, ancak kimi güncel saldınlara karşı. pek de umutlu görünmeyen, maytap fişeği gibi bazı geçici savunmalardan öteye gidemiyorlar. Sen- dika liderlenyle parti lı- derlen, politikacılar; ara- larında bir centilmenlik anlaşması yapmışa ben- zıyorlar. Sankı bir "lider- ler anlaşması" var: Iliş- kisizlik, amaçları gibi, karşılıklı, yapıp ettikleri- ni görmezden geliyor- lar!.. Çağdaş demokrasinin beşiği ve sosyal demok- rasinin de öncülerinden Ingiltere'de İşçi Partısi ile sendikalar arasında organik bağ olduğu bili- nir. Bunun aynntısında küçük değışiklikler ola- bilir, ama önernli olan klasik ilişkidir. Ülke uy- gulamalarında kimi fark- lar olsa bile, gerek sen- dikalann, gerekse sosyal demokrat partüerin ül- küsü bu ilişkiyi kurmak için geliştirmektir. Bu partiler. her ülkede bu ilişkiyi. az çok değişik biçimlerde de olsa. bazı yan örgüt, ilişki ve çalış- ma biçimleri ile gerçek- leştirirler. Aynı ılişkileri esnaflar, meslek kuruluş- lan. köy kooperatıfleri gibi başkalan ile de ku- rarlar. Ama bizde busün AKP'de, DYP'de. MHP'de, ANAP'ta. vb. bu sınıfsal, katmansal ör- gütlenmelere yer verilir de; CHP, DSP gibi hem de Sosyal Demokrat sav- lı "postmodern" parti- lerde; bunlan kaçıncı ta- kımlar yönetiyorsa, bu örgütlenmeler. ne yazık kı yok edilmiş ve edil- mektedir. DSP'nin duru- mu. yıllardır biliniyor, daha özel ve acıdır. CHPde ise bugün sade- ce Gençlikve Kadın Kol- lankalmış bulunuyor. Sı- nıfsal, mesleksel ilişki- ler son yıllarda rümüyle ortadan kalktı ya da da- ha aldatıcı bir "süs"e dö- nüştü. ÇHPtüzûğünde... TBMMde hıç de hak etmediği kadar zayıf bir ana muhalefet partisi du- rumunda kalan CHP'de durum bu... CHP'nintü- züğünde "işçi" sözcüğü- nün geçmediğini söyler- sem, ister sendikacı, is- ter sol görüşlü bir aydın olun, bana inanır mısı- nız? Buna. "yumurtasE omkt" mi. "postmodern sosyal demokrasi" mi ne dersiniz? CHPlıler, on- lann milletvekilleri. li- derleri, örgüt yöneticile- ri, üyeleri bu konuda su- suyorlar. Işçisiz. işçi ör- gütü ile ilişkisiz sosyal VVaodaVbionsunar 2GS2SANSSASTtANAMFESTtVAll îfğâ PREMIG ESPECIAL OEL JURÂDO J i t i 6 j » I t l ı I • J » f c Fn(ixl u Cin <•»•• StHıılit Arjantin Hikayeleri demokrat partisi nasıl olunurve bu yapılarla ül- kede güçlü bir sol ortam nasıl oluşturulur, sol oy- lar nasıl alınır? Bu acı gerçeği hiç kimseler aca- ba neden görmezler? Böylece hepimiz kendi- mizi ve birbirimizi kan- dırmaktan başka bir şey yaptığımızı söyleyebilir miyız? Ya, CHP'nin üye- si, -şimdi de yönetıcisi- olduğu Sos>aBst Enter- nasvonal de bu büyük ek- sikliğin hiçbir etkisi ol- maz mı? Yoksa onlann da tam istediği bu mu- dur?.. Temmuz 2001 tarihli CHP tüzüğünde. "işçi" yok ama, "sendika" söz- cüğü altı yerde geçıyor. 7. maddenin (k) bölü- münde, "oda" sözcüğün- den; 30. maddenin {f) bö- lümünde, "Toplumsal amaçh dernek ve kulüp- ler" sözcüklerinden; 34. maddenin (f) bölümünde, yine "Toplumsal amaçh dernek ve kulüpler" söz- cüklennden; 40. madde- nin (g) bölümünde, "Top- lumsal amaçh dernek ve kulüpler,denıokraük Idt- leörgüfleri" sözcüklerin- den sonra, "sendjka* söz- cüğüne de sıra geliyor; "sendikalann başkanla- nndan partili olanlar" ise, yalnız 53. maddede, "Onur Üyeleri" arasın- da; 56. maddede de. Kü- çük Kurultay üyeleri be- lirtilirken. ilk kez, tüm kuruluş temsilcilerınin en başında sayılıyorlar. Belki bu "onurlandınş" nedeniyle, "Daha ne is- teniyor?" da denebilir!.. Oysa bu son iki mad- dedeki durum, eskınin etkisiz ve özlemsel (nos- taljik) bir anısı gibidir. Buna karşıhk, tüzükten, "İşçi ve Esnaf Konıitele- ri, Komisjonlan" çıka- nhnıştır. Gerekçeleri mi var, bilinmiyor? Ilçe ve il başkanlarına, meslek odaları ve (toplumsal amaçh) çeşitli kuruluş- larla yazışma yapma ve ilişki kurma" (md. 28, 32), yine ilçe ve il yöne- tim kurullanna da, "Töp- lumsal amaçh dernek ve kulüplerle, sendikalarla ılişkileri sağlıklı tutma. ekonomik. sosyal ve siya- sal olaylaria Ugili bilgile- ri toplayip değerlendir- mewüstkuruBarabildir- nıe, gerekli görülen ko- nularda inceleme, değer- lendirme yapmak iizere çalışmalar gerçekleştir- me, toplanülar düzente- me,çahşma gruplan oluş- turma"(md.30,34,35) görevleri verilmiştir. Görüldüğü gibi bunla- nn hiçbirinde "Komite" ya da "Komisyon" kur- ma görevı \e yetkısi yok- tur. Istanbul İl Yönetimi" bırakılan son olanağı de- ğerlendirerek bir "Shil Toplum Kuruluşlan Ça- hşma Grubu" kurmuş- tur. Bu grupta, grup baş- kanının "uygun buiduğu zamanlardaki" çağrısı ile, hepsı bir arada topla- nan; "Sendikalar (DİSK'bler. TLKK- İŞ'b- ler), Esnaf ve Sanatkâr- lar,Spor(firtbol,\t> ), Mes- lek Odalan, Eğitim" gi- bi "masalar" vardır. "Masalar". kendi ırade- leriyle ayrı toplantı ve ça- hşma yapabiliyorsa da. 21 yüz>'ilm bunca geli- şen toplumunda, "masa- lar" düzeyınde ve böyle futbolculuk, vb. ile birlik- te yürütülen, "çorba gi- bi" bir topluluk çalışma- sıyla hangi ciddı ış yapı- labilir ve yapılabilmiş- tır? STK Cahşma Gru- bu'nun. masalann. bu il- ginç "çalışma"yöntemi- ne ilişkın bir yönetmelık var mı? Nasıl olsun. hem bunlar tüzükte yok ki!.. "Masalar" yerine hiç olmazsa, doğrudan ayn ayn "gnıplar" kurula- maz mıydı? Başka illeri bilmiyoruz, tstanbul İl Yönetimi başanlı da sa- yılabıhr. çünkü tüzüğün maddeleri kadar. ruhu- nun da buna izın verme- dıği anlaşılmakta \e gö- rülmektedir. Ama mer- kez direktifi ile; oyalan- maktan vazgeçilir \ e ıs- tenirse, yapılamaz da de- ğildir. Ne var ki şimdi. "Ca- miler, minareler_" zama- nı. Bunun etkisınden çı- kılamamış, "oda,meslek kuruluşlan" deniyor ama, onlann da hakkı ve- rilmiyor. Yanıldığımı gö- rür. ışitirsem, çok sevi- neceğim. Bu can alıcı so- run burada bitmıyor. Şim- di bakalım; sendikacı. meslek kuruluşu yöneti- cisi ve üyesi partililer, Kadın ve Gençlik Kolla- n üyelen. aydınlanmız ve parti yönetıcilerimiz, herkes, ne diyecekler? Bekliyoruz. Düzeltme: 11.9.2003 'te bu sütunda yayımlanan, "30. Yıhnda Birinci 11 EylüL." başlıklı yazımda, birinci paragrafın son cümlesi, "O\ sason 30 yıl içindeki bu saldın, sanki bir rövanş gibi sadece, ikmdllEyiülOlayı'dır", orta sütunun 5. paragra- finın ilk cümlesi. "Demi- rel: 'Geüşleri Allende $- bi«Alu_'ve'AIlendeBul- lende 1 .." biçiminde ara başlık olacaktır. Düzel- tir, özür dilerim. lcroilu AUU2AI «riıkiy BtO»3WAI ÇanJcltaie TANSİS LFf» 11 00 • 13 00 • 15 00 - 17 00 1» 00 - 21 15 1 1 3 0 - 1 3 30 15 30 17.30 H 30 • 2130 12 15 - H 30 U 30 - 18 45 - 21 00 SeyirDefteri (Julia) P F D A -kı kadın olağanustü bır sevgı... faşumin seyır deften ^ C ? yazan-yoncten: Nesrin Kazankaya HerCuma-Cumartesı, 20.00 Her Pazar, 1B:3O Tıyatro Pera: Sıraselvıler No:70 GışeTel: 0212 24S 44 60 Ticketturk: 0216 572 20 03 / ticketturk.com »ISVİÇRt HASTANESİ Sa,wm u r * k Karanın da Karası var.. Telefonda Hüseyin Baş'la konuşuyorduk, birden ortalık gümbürdedi... Dedim ki: -Televizyonu aç!.. Gazete 24 saatte bir çıkıyor, televizyon her an ha- zır ve nazır... Olay hemen ekranlara yansıdı, yalnız bizimkile- re değil, Avrupa'daki TV'ler de devreye girdiler... Görüntülerin toplamının adı: Panik!.. Terörün amacı toplumda tedirginlik ve güvensız- lik yaratmaksa, eylemler başarısız sayılmaz. • Yıkılan duvariar, kınlan camlar, ölüler, yaralılar. ko- şuşan insanlar... Şaşkınlık.. Telaş.. Peki bu kez sinagoglar hedeflenmediğine göre teröristin düşmanı kim?.. Sen.. ben.. Başka?.. Tayyip mi?.. Oysa Sayın Erdoğan Başbakan olmadan önce nasıl nutuk atıyordu: "Kubbeler miğferimiz Câmiler kışlamız Müminler askerimiz Minareler süngümüz" • Bu hesap yanlış çıktı... Recep Tayyip son günlerde doğru dürüst demeç- ler vermeye başladı. Ama iş işten geçti mi. bilemem. Eskıden bir çamaşır tozu şirketi, reklamını pek çarpıcı biçimde yapardı: "Beyazın da beyazı var..." Bu eski reklamı tüm dünyayı saran dinci siyase- te uygularsak ne diyeceğiz: "Karanın da karası var!.." Çağımız dünyasında din üzerine politıkada iş tutmak ne Doğu'ya yarar.. Ne de Batı'ya.. Amerika 'Soğuk Savaş' boyunca Ortadoğu'da irticayı besledi; Türkiye de bu coğrafyanın en du- yariı haritası sayıldı: Dr. Frankenştayn canavannı yarattı. • Ülkemizde kırk yıldan beri irticaya yapılan yatı- nmlarla hem geniş hem çoğu gizli bir altyapı oluş- tu; komşu ülkelerdeki irtica trafiğiyle al gülüm ver gülüm üzerine alışveriş bir tür dinci piyasada ge- lişti; bu kara borsanın bir ucu Afganistan'da, bir ucu Çeçenistan'da!.. Terörün kollan her yerde dallanıp budaklandı; köktendincilik her ülkede ne kadar mi- litan yetıştırdı, hesabını yapmak güç... Bir yanda Amerikan Imparatorluğu.. Karşısında terör imparatorluğu.. Laik Türkiye Cumhuriyeti bu savaş haritasının için- de zorlanıyor. • Ne yapmalı?.. Her şeyden önce AKP iktidarı, üzerinden takıy- ye şaibesini temizleyip Türkıye'de körüklediği laik - dinci çatışmasına son vermeli... Türban kavgasının sırası değil... Karanın da karası var!.. Teröre karşı işbirliği ancak elbirliğiyle gerçekle- şebilir; yoksa ülkenin nerelere savrulacağının he- sabında herkes zar tutmaya başlayacaktır. KOOP-C'DBV DUYURU Cumhuriyet Kitap Kulübü'nde yapılması tasarlanan 22 Kasım 2003 Cumartesi günü saat 15.00'te Dr. ALEV COŞKUN un "Kurtu- luş Savaşında Yerel Erkler" konulu söyleşisi ile 27 Kasım 2003 Cumartesi günü saat 15.001e Yazar DEMİRTAŞ CEYHUN'un "Cumhuriyet ve Laiklik" konulu söyleşisi, değişen koşullar ve bayram nedeniyle ileri bir tarihe ötelenmiş- tir. Her iki söyleşi ARALIK ayı etkinlikleri kap- samında yeniden değerlendirilip sizlere duyu- rulacaktır. CUMOKIara ÇAĞRI Sevgili Cumhuriyet okurları, bıliyorsunuz bundan 8 yıl önce 3 aralık günü çok değerli bir okunjmuzun -Erol Gey- ran'ın - gazetemizdeki ilanı ile Fenerbahçe Romantika'da bir araya gelmiş ve CUMOK bırlikteliğıni kurarak gazete- mız etrafında kenetlenmiştık. Ne yazık kı sayısı gıderek azalan bu bırlıkteliğe bugün her zamankinden daha çok gereksinımimız olduğunu düşunüyor ve sızleri 6 aralık cumartesi gecesı saat 19'da Çatı'da Cumhuriyet okurla- n ve yazariarı ile buluşmaya çağırıyoruz. (Istıklal cad. Su- riye Pasajı 348/10. Kişı başı 20 milyon) Istanbul CUMOK adına Tiipkan Enkln Ver ayırtmak ıçın: Istanbol: Türkan Erkın. 19.00'dan sonra Ev: 0 216 337 57 97 Cep 0 537 672 55 00. Tekirdağ: Mehnet Merdın. iş- 0 282 26011 66. Cep: C 532 568 78 98 Ankara: Nuran Çıftçıoğlu İş 0 3"2-t34 27 70 Adana: A.Hılmı Çamurdan 0 222 457 6610 TC. KONYA EREĞLİ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Sayı: 2002,294 Saliha Güler \ekıh tarafından Kihat Güler aleyhine açılan nafakanın arttınlması davasının yapılan duruş- masında: Nihat Güler'ın adresı tespıt edilemediğinden ilanen teblığıne karar venlmış olup. 22.12.2003 günü saat 09.00'da Mahkemede hazır bulunmanız \eya bir vekıl- le tetnsil edılmeniz. duruşmaya gelmedığinız. vekılle temsıl edılemedıgınız takdırde yargılamaya yokluğu- nuzda devam edilıp karar verileceğı ilanen tebliğ olu- nur Basın:52112
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle