Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET 14 KASIM 2003 CUMA
OLAYLAR VE GORUŞLER
AÇI
MJMTAZ SOYSAL
Avrupa'nın Yüz Karası
ÎTRASBOURG'da topla-
na Avrupa Konseyı'nin Dele-
ge*r Komitesi, Madam Loizi-
•' dınun 900 bin dolarlık tazmi-
na: 19 Kasım gününe kadar
ödaimezse, "Bakanlar Komi-
tesnin Türkjyö aleyhine gerek-
li öilemleri alacağı" uyarısın-
daoulunmuş. Şimdi, bizim
melyada çıkarılacak sesleri
tahnin etmek zor değıldır. Za-
terKompleks içinde yüzen bır
haüa biraz daha kompleks ver-
met için, kendileri çok daha
" konpleksli beyler hemen ka-
lerre sarılıp Derhal ödeyin,
bu i'lkeyidaha fazla reziletme-
ye takkınızyok" dıyeceklerdir.
Snır eylemi sırasında yaka-
landığı zaman "Girne'dekiar-
sasna gidemediği için " Avru-
pa nsan Hakları Mahkeme-
si'ne başvurmuş birınin tama-
men sıyasal niyetle sürdürdü-
ğü o davagerisinde ve berisin-
de nelerin yattığını bilmeden.
Avaıpa hukukunun yüz ka-
rası sayılabilecek bir mah-
keme karan söz konusudur ve
Ankara'daki çeşitli iktidarlar,
başka yüzlerce hükme uyup
milyarlarca tazminat ödedik-
leri halde, bu karara uyma-
makta yerden göğe haklı ol-
muşlardır. Çünkü, bir büyük
skandal söz konusudur.
Sınırı aşan Madam Loizi-
du'yu KKTC polisi tutukladığı
ve KKTC mahkemesi yargıla-
yıp sınır dışı ettiği halde, Stras-
bourg'daki yargıçlar, kuzeyde
bütün organlarıyla işleyen bir
yönetimin vartığını bile tartış-
madan, Güvenlik Konseyi'nın
hukuka temel edilemeyecek
siyasal nitelikteki "o devleti ta-
nımayın" karannı esas almış
ve "askerleri orada" diye Tür-
kiye'yi sorumlu tutmuştu.
Üstelik, Ankara, mahkeme-
nin yargı yetkisini ancak ken-
di ulusal toprağındaki ihlaller
için tanıdığını başlangıçta bil-
dirdiği halde» bu çekınce yok
sayılmış, ama aynı mahkeme,
bir süre sonra Yugoslav tele-
vizyonunun NATO devletlenn-
ce bombalanışı dolayısıyla ya-
pılan Bankovic başvurusunda
"ihlal o devletlerin ulusal sı-
nırlan dışındadır" diyerek baş-
vuruyu kabul etmemiştir.
Asıl ilginç olan, koskoca Av
rupa Konseyi'nın bu hak-
sız tazminatı ödetme konu-
sunda yargı üzerinden pazar-
lığa girişmesi ve sonra da cay-
masıdır.
Yapılan pazarlık şuydu: Lo-
ızıdu kararı yüzünden sıkıntıya
girmiş olan Konsey Sekretar-
yası mal mülk sorunu için
KKTC'de bir komite kurulma-
sı vetazminatın ödenmesi kar-
şıhğında mahkemeyi bundan
sonra "emsal" olabilecek de-
ğişik bir başka karar almaya ik-
na edecektı. Komite kuruldu,
ama pazarlık, Ankara'nın "Ka-
ran görelim, parayı o zaman
öderiz" demesi ve Sekretar-
ya'nın da mahkemeden boy-
le bir karar çıkartmakta gecik-
mesı yüzünden yürümedi.
Vaktiyle Kıbrıs sorununda
mal mülk konusunu belli bi-
çımdeçözmek için mahkeme-
ye Loizıdu karannı aldırmış
olanlann bu kez tazminat ödet-
mek amacıyla değişik bir ka-
rar için pazartığa girişmiş olma-
lan ilginçtir. Acaba ayıp olan,
Ankara'nın, argo deyımiyle
"tongaya basmayışı" mıdır,
yoksa yüce Avrupa Konse-
yi'nin yargı üzerinden böyle bır
pazarlığa girişmiş olması mı?
Şimdi, her şey bu kadar açık,
bu kadar iğrenç iken ve asıl
utanacak olanlan rezil etmek
varken "Gerekli önlemleri alınz
r7a.'"şantajına boyun eğilirmi?
Kıbns Sorunu ve Denktaş...
Denktaş'a dışandan yapılan eleştirileri, baskılan anlamak kolay,
ancak Kıbns Türkleri içinden ve Türkiye'den gelen ve onu
banşı önlemekle suçlayan saldınlan yadırgamamak olası değil.
Tevfik ÜNAYDEV Emekli Büyükelçi
m "^r" ıbns soru-
I ^r rm son
l ^ [ günlerde
I ^^^ yıne siya-
JL. ^kk^sal günde-
min ön sıralanna taşındı.
Avrupa Birliği'nin (AB)
genişlemeden sorumlu
komisen Verheugen kısa
bir süre önce yaptığı bır
konuşmada, bir yandan
Türkiye'nın AB yolun-
da attığı adımlan över-
ken öte yandan aba al-
tından sopa gösterırcesi-
ne 1 Mayıs 2004 tarihı-
ne kadar Kıbns sorunu-
nun çözülmesı gerekti-
ğıni belırtmekten geri kal-
madı. Bu çözüm uyansı
AB"nın Türkıye tlerle-
me Raporu'nda da yer
alıyor. Unutmayalım kı,
benzer uyarı nedense
Kıbns Rum tarafina ya-
pılmamıştır.
Bilindiği gıbi, Kıbns
sonınunda özellikle Ba-
tılı ülkeler Rum taraftm
desteklemekte ve çözüm-
süzlüğün başlıca sorum-
lusu olarak Kuzey Kıbns
Cumhurbaşkanı Rauf
Denktaş'ı suçlamakta ve
bu durumdan Denktaş'ı
destekieyen Türkiye de
sorumlu gösterilmekte-
dir. Denktaş'a dışandan
yapılan eleştırilen, basla-
lan anlamak kolay, an-
cak Kıbns Türklen için-
den ve Türkıye"den ge-
len ve onu banşı önle-
mekle suçlayan saldın-
lan yadırgamamak olası
değil.
Sorunun sürecıni kısa-
ca anımsayalım: Kıbns
Cumhuriyetı 1959 ve
1960 antlaşmalanyla
Türk ve Rumlann eşıt
haklara sahıp olduğu bir
de\ let olarak kurulmuş-
tur. tkı sahipli bu devle-
tin statüsü, bürünlüğü ve
bağımsızlığının korun-
ması Türkiye, Yunanis-
tan ve Ingiltere'nin so-
rumluluğuna bırakılmış,
aynca taraflardan bınnın
onayı olmadan Kıbns"ın
uluslararası bir kuruluşa
üye olamayacağı koşulu
getirilmıştır. Rum tarafi
Kıbns'a yaşam veren bu
düzenlemelerden hıçbı-
nne uymamıştır. Kıbns
Anayasası'nı çiğneyen-
ler, Enosıs'ı gerçekleştir-
mek amacıyla 1963 64,
1967-68 yılîannda Türk-
len katletmeye varan
olaylan çıkaranlar, 1974
yılında Türkiye'nin ga-
rantör olarak müdahale-
sini gerektiren hükümet
darbesini yapanlar hep
Rumlarolmuştur. Huku-
kun, ınsan haklannın sa-
vunucusu görünen AB,
Kıbns'taki bu gelişme-
lere ve devletin kuruluş
koşullanna karşın Türkı-
ye'mn onayı olmadan
Rum tarafının AB'ye
üyelığını kabul edebil-
miştır. Özetle söylemek
gerekirse, Kıbns'ta bu-
gün çözüm aranan soru-
nu Rumlar yaratmış,
mağdurlan Türkler ol-
muş, buna karşın çözüm
için özveri ise gene mağ-
dur taraf Türklerden bek-
lenıyor. Tuhaf ama ger-
çek.
Öte yandan, soruna çö-
züm bulmak üzere iyi nı-
yet özgörevıyle (misyo-
nuyla) görevlendinlen
Birleşmiş Milletler Ge-
nel Sekreten'nin hazır-
ladığı kendı adı ile anılan
Annan Planı 'nin Türkler
açısından ıyi niyetle ha-
zırlandığını söylemek de
herhalde aşınnın da öte-
sınde ıyımserlik olur. Sa-
nınm plana Annan'ın adı
yenne Kıbns Rum tara-
fının eskı liden Kleri-
des'in adını vermek da-
ha doğru olurdu. Zira,
anımsanacağı gibi, Kle-
rides kısa bir süre önce
söz konusu banş planı-
nın içeriğini önceden öğ-
renip, kendilerince uy-
gun görülen değışiklik-
lerin yapıldığını söyle-
mekten çekinmedi. Ay-
nca, Yunanistan Başba-
kanı Simitis de Kıbns
Rum tarafina yakınlarda
yaptığı ziyaretınde ağ-
zından kaçırdığı "Niha-
yet Enosis sağlandT sö-
zü ile Annan Planı'nin
sorunun çözümünü ne-
lO.yılımız şerefine:
Şirket hediyeniz yarı puana!
TAMIOYILOIR
TURKCELL
CALISIYOR
KAZANIYOR
reye götürdüğünü açık-
ça göstermiş oldu. Yu-
nan muhalefet lideri Ka-
ramanüs de Sımıtis gibi
konuşmaktan gen kalmı-
yor. Keza, planın başlıca
mimarlanndan BM Ge-
nel Sekreten'nin Kıbns
Özel Temsilcisi Alvaro
de Soto da Oxford Üni-
versitesi'nde yaptığı bir
konuşmada planın hazır-
lanmasında yanılnldığını
(Rumlarca) söylemek zo-
runda kaldı. Enosis'i
amaçlayanlann bu şekil-
de değerlendirdiği ve te-
oride Türklere Rumlarla
eşitlık sağlar gibi görü-
nen, ancak uygulamada
eşitlığı yok eden Annan
Planı'nin şımdikı halıy-
le Türkler ıçın kabul edil-
mesi elbette mümkün de-
ğildir. Plan yasamada ve
j'ürütmede Türklerle
Rumlar arasında eşitliğe
yer vermemektedir. Öme-
ğin, Alt Meclıs'te çoğun-
luğu oluşturacak Rumla-
nn Türk çıkarlan aleyhi-
ne karar almalan müm-
kündür. Aynca, plana gö-
re belirli bir süre içeri-
sınde 100 bınden fazla
Türk, yerlerinden olacak,
80 bin kadar Rum ıse gü-
neyden kuzeye gelecek.
Bu nüius hareketinin 200
bin nüfuslu Türktoplumu
için ne gibi bır kargaşa
yaratacağını, daha da
önemlisi, toplumun na-
sıl eriyip biteceğini dü-
şünmek zorolmasa gerek.
Zaten Enosis'i amaçla-
yanlann düşüncesı, niye-
ti de bu değil mı?
Rumlan destekieyen
çevreler şaşırtıcı bir
umursamazhkla Kıbns
sorununun çözümünün
hukuksal değil siyasal ol-
duğunu ıleri sürüyorlar.
Uluslann güven içinde
yaşayabılmeleri için te-
melde hukuka dayanma-
sı gereken dünya düze-
ninde olaylara siyasal çö-
züm aranmasınm zaten
güvensiz olan uluslara-
rası ilişkilerde büsbütün
güvensizlik yaratacağı
kuşkusuzdur. Öte yan-
dan, çözüm arayışlannda
geçmişteki acı deneyim-
lerinden yakınan Türk ta-
rafina AB' nin insan hak-
lanna verdiğı önemi be-
lirten Banh çe\Teler, Kıb-
ns'ta geçmişte yaşanan
olaylann AB içerisinde
tekirarlanamayacağını
söylüyorlar. Ancak.
AB'nın ınsan haklanna
ilışkin tutumunu vurgu-
layan ülkelenn pek de
uzak olmayan geçmişte
Rumlann giriştiği ınsan-
lık dışı olaylara ve başka
yerlerdekı benzer olay-
lara nasıl seyirci kalmış
olduklannın unurulma-
sını beklemek ve Türkle-
nn geleceklerini güven-
ce altına almak ıstemele-
rinı yadırgamak, haklı is-
teklennı önlemek ınsaf-
sızlık olmaz mı?
1967/68 olaylan sıra-
sında değerlı bır diplo-
matımız Türkiye'nın Kıb-
nsTa ilgili tutumunu şöy-
le bır denklemle özetle-
mıştir: 1. Önceleri "Ye^-
lada bizimdir", 2. Sonra
"^a taksim, ya ölüm", 3.
Daha sonra (1967), "Tek
çözüm konfederasyon-
dur". Söylemeye gerek
yok ki, Annan Planı'nin
şımdikı yazılışı bu denk-
leme 4. ayak olarak "Çö-
züm EnoHs'tir" ifadesi-
nı eklemeye elverişli du-
nım yaratıyor. Kıbns üze-
rine oynanan oyunlara,
Türklen adadan şu veya
bu şekılde temizleyerek
Kıbns'ı Yunanistan'a kat-
mayı amaçlayan ve bu
yönde uluslararası des-
tek gören Rumlara karşı
Türk toplumunun hakla-
nnı savunmak, Enosıs'ı
önlemek için verdiğı çe-
tin savaşta karşılaştığı
güçlüklere, kendısine dı-
şandan ve ıçenden yö-
neltilen haksız, insafsız,
yakışıksız suçlamalara
karşın haklı "davamızı"
sarsılmaz bır inançla ve
onurla savunan Denk-
taş'ın bu kararlı tutumu
ve Türkiye'nin yapıcu uz-
laşnncı desteği olmasay-
dı, Kıbns şaşkın bataş-
lanmız arasında çoktan
elden çıkmış, Enosis ger-
çekleşmiş olurdu. Bütün
bunlara karşın bu değer-
li insanımızın televizyon-
lara çıkıp hâlâ biz Türk-
lere davamızın haklı ol-
duğunu anlatmak zorun-
da kalışını üzüntü ve ib-
retle ızliyoruz.
PENCERE
Okumaîmecesi...
Ismaâ ERTEN Eğitimö
K
öyEnstitüleri'nde ni basılmıştır.
serbest okuma sa- Şair .AB Yüce
atlen vardı. Ser- cık bilgi için/ Tırmanma-
Kurumsal HediyeCell
1 Kasım - 31 Aralık 2003 tarihleri arasında Turkcell'in şirketinize sunduğu t
hediyelere puan değerinin yarısına sahip olabilirsiniz. I
I
Şirketinize kayıtlı hatlarınızla yaptığınız konuşmalarla. gönderdiğiniz mesajlarla ya da |
kullandıgmız Turkcel! servisleriyle kazanacağınız hediyeler. puan değerinin yarısına sizleri |
beklıyor. Örneğin. 6 ay boyunca 30 dakika şebeke içi ücretsız konuşma. 180.000 yerine |
90.000 Kurumsal HediyeCell puanı. Böylece Kurumsal HedıyeCell ile şimdi daha az |
puanla ücrelsiz dakikalara. kısa mesajlara ve ücretsız GPRS servisine sahıp oluyorsunuz. t
TURKCELL
KURUMSAL HİZMETLER
www.turkcell.com.tr kurumsal hizmetler
serbest okuma sa-
.atlen vardı. Ser-
best okuma saatlerinde öğ-
renciler yerli, yabancı kla-
sikleri okur. tartışır, klasik-
lerin özetinı çıkanrdı def-
terine. Her öğrenci bir eği-
tim öğretim yılında 8-36
arası kitap okurdu. Öğren-
ciler okumaya yazmaya
özendirilirdi.
Köy Enstitüleri 'nin öm-
rü alöyıl sürdü. On yedi bin
mezun verdi. Okuma. üre-
tim imecesinin uygulandı-
ğı Köy Enstitüleri'nde yüz
elliyi geçkin (öykücü, ro-
mancı, denemeci, şair...)
sanatçı yetişti: MehmetBa-
şaran, Fakir Baykurt TaKp
Apanrdm,Osman ŞahiaBa-
hattin F«rtına_ ve daha ni-
celeri...
Köy Enstitüleri'nden
Anadolu'yu aydınlatan çok
çahşkan öğretmenler ye-
tişti. Ben onlann öğrenci-
si olmakla övünüyorum.
Köy Ensn'tüleri'ndenül-
kemizin en iyi örgütçüleri
çıktı. Bu örgütlerle öğret-
menler ayağa kalktı, karan-
lığa karşı durdu. Kıyımla-
ra, sürgünlere. öldürümle-
re karşın yılmadılar, yiğit-
'çe direndiler. Federasyon,
TÖS, TÖB-DER bayrağı-
nı dalgalandırdılar.
Köy Enstitüleri mezun-
lan yukandaki özeîlikle-
riyle bugün bile bizim için
yine yüce dorukturlar. Ay-
dınlık anıtlanmızdır. Tek
örnektirler.
Enstitülerde kitapla ek-
mek yan yanaydı. Savaş-
tepe Köy Enstitüsü'nde öğ-
renci Hatice Kohıkısa'nın
torbasında eknıekle Sop-
hokks'in Antigone'si birliîc-
tedır. Kitap Ankara'da ye-
dık yokuş kovTnadım ben/
Saç döktüm ömür tüket-
tim/Oğrenmeyedm'madım
ben—" diyor.
Bir Japon, yılda ortala-
ma yirmi beş kitap okuyor.
Türkiye'deyse altı kişi bir
kitap okuyor.
Gelişmiş ülkelerde bir
kitap yüzbinlerce basılıyor.
Türkiye'de birkaç bin... On-
lann tüketimi de yıllarca
sürüyor. Gazete okunmak
için değil, bakmak için alı-
nıyor ülkemizde. Daha da
acı olanı gazete bir malın
yan ürünü olarak veriliyor.
Gelişmiş ülkelerde öğ-
rencilerin sözcük dağarcı-
ğı ilkögretimde 2000, Tür-
kiye'de 500, ortaöğretimde
5000, Türkiye'de 2500 söz-
cükten oluşmaktadır.
Bu gerçeklerden yola çı-
karak 2002-2003 eğitim
öğretim yılında dersleri-
min bir saatini serbest oku-
ma uygulamasına ayırdım.
Eylül ayında öğrencilerle
ortak kitaplar aldık. Ser-
best okuma saatinde her
öğrenci yanında kitabmı
getirdi. Hep birlikte sessiz-
ce okuduk. On beş gün için-
de okunan kıtaplann özeti
çıkanlıyordu. Özetleri de-
netliyor, öğrenciye okudu-
ğu kitapla ilgili sorular so-
ruyordum. Ayda bir bazı
öğrenciler okuduğu kıtabı
sınıfa anlatıyor, sınıfça ki-
tap üzerinde tartışıyorduk.
Yine ayda bir defterlere bir
şiir yazıyor üzerinde ko-
nuşuyorduk. Bazen de ben
bir öykü, deneme okuyup
tartışıyorduk. Şiir yazma
oyunu oynuyorduk. Uygu-
lama yıl sonuna dek sürdü.
AKP'nin Yargıya
Giiveni Yokmuş...
Meclis Anayasa ve Adalet Komisyonu dokunul-
mazlık dosyalannın görüşülmesini erteledi; ertele-
nen dosyalarda kimlerin adlan geçiyor?..
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül
Içişleri Bakanı Abdülkadir Aksu .
Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül
Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe...
•
Muhalefet komisyonda diyor ki:
- Ertelemeye gerek yok!..
AKP yanıtlıyor:
- VarL
- Niçin?..
AKP'nin gerekçesi:
"- Çünkü yargıda siyasallaşma var!.."
Anayasa ve Adalet Komisyonu Başkanı Burhan
Kuzu daha açıkça dile getirmiş:
"- Erteleme nedeniyargıya güven konusunda dü-
ğümlenmektedir."
•
AKP iktidan yargıya güveni olmadığını açıkça
söylüyor...
Peki, yolsuzluk dosyalan ne olacak?..
Iş, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'e ve ötekilere gel-
di mi, AKP'nin tutumu ilginç:
- Yargıya güvenimız yok...
Peki, halk ne yapsın?..
Denız kıyısında villası olan ensesi kalın mutebe-
rin yakınması vaktiyle basında çok konuşulmuştu;
sağdan soldan denize giren sıradan yurttaşlardan
şikâyet eden herifi naşerif:
- Efendim, dıyordu, halk denize akın ettikçe va-
tandaşa yer kalmıyor.
Ülkesathı mailineyayılmış mahkemelerdehergün
mübaşirler halkı duruşmalara çağınyorlar; yargıç-
lar, savcılar, zabıt kâtipleri hanl hanl çalışıyorlar;
mahkeme kalemlen an kovanı gibi işliyor; avukat-
lar cüppelerinin eteklerini savura savura adliye ko-
ridoriannda bir aşağı bir yukan dolanıyoriar; kos-
koca ülkede adalet çarkı dönüyor...
Ancak bu çark AKP Hükümeti'nin Bakanlan dev-
reye gıreceği zaman duruyor...
- Neden?..
"- Yargı siyasallaştı.."
- Yaaaa?..
"- Adalete güvenimiz yok!.."
Bakanlannın yolsuzluk dosyalannı devletin ada-
letine güveni olmadığını söyleyerek hasıraltı etmek
isteyen AKP iktidannın yargının dışında yolsuzluk-
lan nasıl kovuşturacağını açıklaması gerekmez
mi?..
•
İlginç bir dönem yaşıyor Türkiye...
AKP iktidanna güven yok...
Niçin?..
Takıyyeci mi?..
Değil mi?..
AKP'nin yargıya güveni yok...
Niçin?..
Çünkü bu gerekçeyle AKP'li Bakanlann yolsuz-
luk dosyalannın üstüne yatıyor...
GeriyeMecliskalıyor... ..•:*>> %^%
Meclis'e güven var mı?.. ' ' •* \'-'£g
Halkın dörtte birinin oyuyla Meclis'in üçtö ikîsi bir
partinin eline geçmişse, ortada bir çarpık seçim ol-
madığını söyleyebilir miyiz?..
J Araştırmacı ;;:
::
^
gazeteci adaylarına
çağrı
Dünyayı ve Türkiye'yi tanıyan...
Gelişmeleri izleyen, sorgulayan ve denetleyen...
Meslek ilkelerine saygılu..
Toplumsal duyarhhk ve sorumluluk taşıyan...
UğurMumcu'nun gazetecilik çizgisini devam
ettirecek...
Gazeteciler yetiştirmek amacıyla Araştırmacı
Gazetecilik Kursu düzenlenmektedir.
Şu anda bır yerde çalışmayan, 25 yaşını aşmamış,
üniversite mezunu gençler arasından )üz yüze
göriişmeler sonucunda seçılecek adaylara, karşılıksız
bursla 3.5 ay kuramsal eğitim verilecek ve eğitimi
başanyla tamamlayanlara basın kuruluşlannda
mesleki deneyimlerim gehştirme olanağı
sağlanacaktır.
Vakfınuzdan alınacak başvuru dosyalannın J
17 Kasım 2003 Pazartesi günü saat 18:00'e kadar |
Vakfa teslim edilmesi gerekmektedir. *
I
UÇIUIVRAŞTIRMACI 1
G
*ZETECİlil>
1
PansCaddes No 14
Kavakiıdere, 06540 ANKARA
Tel 'O312I417 T> 20 pbx
Faks 03121417 57 46
e-posta umag@unag org tr
vw/w urag crg tr
Degedi Yazanmız, Eşsiz insan
İSMET ZEKİ
EYUBOĞLU'IIU
Kaybettik.
Acımız sonsuzdur.
Say Yayınlan, Pencere Yayınları, Sosyal Yayınlar,
DerYayınlan, Payel Yayınevi, Özgür Yayınevi.