20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14KASIM2003CUMA 14 JvLJ-LiJ. LJJK [email protected] Galeri X, 'Ekim Geçidi' sergisiyle genç - usta farklı disiplinlerden sanatçılan bir araya getiriyor Çoğulbirlikteliğin sesi• 'Ekim Geçidi', katılan sanatçılarla Cumhuriyet tarihine dolaysız bir gönderme yaparken 80 yıllık süreç içinde Türkiye'deki sanatın değişiminden, gelişiminden de izler sunuyor. ÖZLEMALTUNOK Geçen yıl Türkıye şubesimn kapı- lannı 'Ekim Geçidi' sergisiyle açan Galeri X, gelenekselleştirdiği sergi- nin ikincisini yine kendi yerinde dü- zenledi. 48 sanatçınm katılımıyla, cumhuriyetin 80. yılında genç - us- ta farklı disiplinlerde işler üreten sa- natçılan bir aıaya getiren sergi, cum- huriyet tarihinin ıçınde filizlenen, olgunlaşan ve bugünlere ulaşan sa- nat yapıtlannın çoğul birlikteliğıni di- le getirir nitelikte. Serginin düzenleyicisi ise aynı za- manda galerinin yöneticisi olan Gül- sün Erbil. Erbil, Türkiye'deki sanat- çılardan 2000 yılında New York'ta- ki Galeri X'te bu sergiyi düzenle- mesi önerisi gelince planlamaya baş- lar 'Ekim Geçidi'ni ilk önce, aksilik- ler engel olur... Galeri X tstanbul'da açılınca. ilk sergilen de 'Ekim Ge- çidi' olur dolayısıyla. 29 Ekim'de 29 sanatçıyla açılması planlanan sergi, galerinin beş salonunda 53 sanatçı- nın katılımıyla açılır. Gelelün şimdiki sergiye... Yusuf Katipoğtu, Avni Arbaş, Demet Yer- sd, Gülsün Orhon. Gültekin Çizgen, Eren Eyuboğlu, Ender Güzey, Mû- fîde Aksoy gibi tanınmış isımlerin yanı sıra Arzu Berber, Murat Kü- Sergide yan yana ve ayn, farklı ve benzer, çeşfth' yaklaşımlaruı peşinde 48 ses ve dil var. çükkayah, Genco Gülan, Orçun Kök- sal gibi genç sanatçılara da yer ve- ren sergı, heykel. seramik, fotoğraf, resim, gravür, yerleştırme gibi birçok disıplini genç - usta sanatçılann ka- tılımıyla bir araya getiriyor. 'Ekim Geçidi', katılan sanatçılar- la Cumhuriyet tarihine dolaysız bır gönderme yaparken 80 yıllık süreç ıçınde Türkiye'deki sanat değişimin- den de izler sunuyor. Mesela sergi- ye bir kadın portresiyle katılan De- met Yersd, Cumhuriyetin aydınlık yüzünü ve geleceğını yüklediği res- miyle. sergıyı de özdeşleştiriyor. Ser- ginin en anlamlı yanını ise 80. yıl kut- laması nedeniyle her yaşta ve her anlayışta sanatçmın bir arada olma- sı oluşturuyor. Farklı kavramlar bir arada Genç ressam Arzu Berber kendi- si gıbı genç sanatçılan da kapsayan ve ıçindekı karşıtlıklarla zenginle- şen sergiyi, çok fazla ka\Tamın bir araya gelmesinin renkliliği olarak yorumluyor. Sergiye porselen işleriy- le katılan Ayfer Kalsuı ise galerinin ve atölyenin açıklık ilkesinin, gale- riyi olumladığını düşünüyor. "Ekim Geçidi'nde sokak ressamı Seydi MuratKoç'un resmi, akademi- li Yusuf Katipoğlu'nun resminin ya- nında, Avni Arbaş deseni, genç sa- natçı Mahmut Bozkurt'la birlikte su- nuluyor. Gülsün Erbil'in Sıvas Kat- liamı'nı ele aldığı işi biryanda, Gül- tekin Çizgen'in renkli cam işi diğer yanda, usta işlerinin biri güler yüz- lü, diğeri acılı kesiti... Hülya De- ğer'in atıklarla yaphğı düzenlemey- le Müge Özbağ'ın ilkokul öğrenci- sıni kefene yerleştirdiği, eğitim sis- temini sorgulayan işi, Genco Gü- lan'ın Kocatepe'ye çıkan Atatürk heykeli serginin politik dilini vurgu- luyor bir taraftan. Yan yana ve ayn, farklı ve benzer, çeşitli yaklaşımla- ruı peşinde 48 ses ve dil var sergide. Şimdilik... Çünkü Gülsün Erbil, var olan di- namik yapıyla baglantılı olarak ka- liteyi artıracak sergiler düzenleme- yi sürdürmekten yana. 'Ekim Geçi- di' de bu anlamda birçok sanatçının nitelikli işlerine kapısını açan bir alan işlevi görüyor. Erbil, serginin yurtiçinde ve yurt dışında farklı yer- lerde açılabilmesi amacıyla çalışma- lar yapmak, sanatçılan ve yapıtlan- nı çoğaltarak sunmak istiyor. ('Ekim Geçidi' 1 Arahk'a kadar GaleriXte. 0 2122493739) ingiltere'nin 2003 yılında seçilen en iyi 6 kısa filmi ücretsiz gösterilecek Ingilizlerin 'kısa'lanIstanbuVda Kültür Servisi-15-16 Ka- sım tarihlerinde British Co- uncil tarafından gerçekleş- tirilecek olan tngiliz Eğitim Günleri kapsamında 2003 yılının en iyi Ingiliz kısa film- lerinden oluşan bir seçki dün- ya festıvallerinden sonra Tür- kiye'de de ücretsiz olarak gösterilecek. Ingiliz film sektörünün merkezi olan Londra'daki Film Council tarafından ha- zırlanan ve canlandırmadan deneysele farklı türlerdeki 6 yapımdan oluşan '2003 En tyi ıngüiz Kısa Filmleri' seçkı- si bu tarihlerde her saat ba- şı Hilton Conventıon Cen- ter'da ücretsiz olarak göste- rilecek. Etkinlikte gösterilecek filmler şunlar: Bir bodygu- ard'm yaşamında bir geceden yola çıkan 'Bouncer'da (Yön: Mkhael BaigCKfford) kızgın bir müşterinin kanla sonuç- 'How Mermaids Breed' filmini Joan Ashvvorth vönetivor. lanan davası ve olaylann bek- lenmedik bir biçimde dene- timden çıkması işleniyor 'How Mermaids Breed' ise (Yön: Joan Ashworth) yüz- yıllardır cinsellik ve doğur- ganlığın simgesi olarak an- lamlandmlan denizkızlan- nın üreme süreçlerini 'De- nizkızları nasıl ürerler?' baş- lığı altında inceliyor. 'Dan^e'(YönPhflTVaar) gökten sarkan bir iple karşı- laşan bir adamın öyküsüne odaklanırken 'How to Cope With Death' (Yön: Ignacio Ferreras) ölümle yüzleşen yaşlı bir kadının bu durum- la nasıl baş ettiği üzerine ge- lişiyor. 'Spiritual Rampage'de (Yön: AlnoorDewshi) iki de- likanlı kız bulmak için par- ka giderler. Delikanlılardan biri kızı kendisi için isterken diğeri tannsı Krishna için aramaktadır. 'Thespian X' (Yön. Ge- raMMcmontm) ise alterna- tif bir gelecekte, şehrin mu- tantlan, işsız robotlan arasın- da var olmaya çalışan işsiz bir aktörün, Lukas Vince' ın ya- şamından bir günü anlatıyor. (0 212 310 16 31) Mcmorrovv'un 'Thespian X'i aKernaüf bir gelecekte gec.U ->r. McLaughlin ile Hüseyin bir arada 30 yıl sonra sürpriz yaptılar Kültür Servisi - Emektar caz gitarcısı John McLaughlin ve Hintli tabla sanatçısı Zakir Hüseyin bu akşam saat 20.00'de Iş Sanat'ta dünya müziği ve caz tutkunlanna heyecan dolu anlar yaşatacaklar. îkili, 'Remember Shaktf projesinin son ürünü 'Saturdaj' Night in Bombay' ıle 30 yıl aradan sonra yeniden bir araya geldi. Yollan 60'lı yıllann sonlannda kesişen McLaughlin ve Hüseyin, 70'lerin ortalannda ilk plaklannı çıkarmışlardı. 9O'lı yıllann ortalannda yeniden buluşan ıkili, Hindistan'ın özgürlüğüne kavuşmasmın 50. yılı kutlamalan kapsamında, 'Remember Shakti' adlı ikili albümü kaydettiler. McLaughlin ve arkadaşlan şimdi, büyük bır sürpriz yaparak yepyenı bir 'Remember Shakti' projesiyle geri dönüyorlar. Projeye yeni katılan mandolınci U. Shrinrvas ile bir kanjira ustası olan V. Selvaganesh ise çalgıcı yetenekleriyle bu buluşmayı daha keyifli kılıyor. (0212 316 1083) 'Seyir Defteri (Julia)' oyununun ilk gösterimi bugün Tiyatro Pera'da Arkadaşhk ve yükselen faşizm Kültür Servisi - Tiyatro Pera'da Nesrin Kazankaya'nın yazıp yö- nettigi 'Seyir Defteri(Julia)' adlı ye- nı bır oyun sahnelenıyor. ilk gös- terimi bugün saat 20.00'de yapıla- cak. Oyunun dramaturjısi ŞafakEru- yar'a, dekor ve kosfüm tasanmı Nflüfer Moayeriye. ışık tasanmı Yüksel Aymaz'a ait. Ayşe Lebriz, Nesrin Kazankaya, LeventÖktem, Cünevt Uzunlar, Başak Meşe. Ye- liz Demir, Eda Yapanar, İlkay Yıi- maz, Neylan Ozgüle, İbrahim Ulu- taş, Dağlar Uygur, Yolkan Aktan. Erdinç Anaz ve Eren Uhıergüven oynuyorlar. Nesrin Kazankaya, Amerikalı ikı kadın arkadaşın rutkulu sevgi- len ve büyük dostluklannın anla- tıldığı ovıınu, ı\merikalı yazar LJ1- lianHelİman'ın anılanndan ve 'Ju- lia' adlı kısa öyküsünden yola çı- karakyazmış. Çocukluktan başla- yan bu olağanüstü dostluk. Julia'nın üniversite eğıtımi için Oxford'a gitmesiyle bir yol aynmma gelir. Ancak, belli aralarla Avrupa'da bir- birlerini gören bu iki kadının sev- gisi azalmaz, giderek artar. Julia Av- rupa'da sınıfsal savaşımın içinde devrimci bir kimlik kazanır. Bu sı- rada Avrupa'da 1929 büyük ekono- Amerikahild kadın arkadaşın rutkulu sevgileri ve büyük dostluklannın anlatıldığı oyun I.ve2. Dünya Savaşları arasında, faşizmin yükselişinin de seyir defteri niteüğinde. Nesrin Kazankaya'nın yazıp yönettiği oyun bugün saat 20.00'de izlenebilir. mik bunalım sonrası toplumsal bir çöküş yaşanmakta, totaliter rejim istekleri pek çok ülkeyi tehdit et- mektedir. A\Tupa'da aydmlar somut acılar yaşarken; Amerikada LiDian Hell- man ve çağdaşı diğer yazarlar, Av- rupa'yı izlemekte, bunalım içinde içkide teselli bulmakta ve alkolik bir yazar kuşağı oluşrurmaktadır- lar. Amerika'nın bireysel acılan, Avrupa'nın gerçek toplumsal acı- lanndan farklıdır. Nazizm. iç savaş- lar, infazlar ve uğursuz saldınlar- la çalkalanan A\rupa'da. bu naif dostluğun yollan kesişir. Avrupa'da yaşanan bu buluşmalarda Lillian ve Julia'nın aşklan, politik bilinçleri, beklentileri, kaygılan, kederleri ve hüzünleri paylaşılıp sorgulanır. New York'ta başlayıp 20'li ve 30'lu yıllarda büyük acılarla faşiz- min yükselmesine sahne olan ül- keleri; Londra, Viyana, Madrid, Berlin gibi kentleri dolaşan; iç sa- vaştan direnişlere, Nazizmden McCarthykomisyonuna uzanan oyun, bir anlamda 1. ve 2. Dünya Savaşlan arasında, faşizmin yük- selişinin seyir deften... (0212 245 44 60) YAZI ODASI SELtM tLERİ Bir Plajı Hatırlamak (1) Çocukluğunu, gençlığini oeski Kadıköyü'ndege- çirmiş olanlar, Moda'yı yalnızca gözde bir semt ola- rak hatırlamazlar. Moda, plajıyla da başlı başına bir olay, toplumsal bır olguydu. Bır kez daha söylemem gerekirse, çocukluğum Ka- dıköyü'nde geçti. Biz, o zamanlar, Bahariye'de otu- ruyorduk. Annemle babam ben doğmadan 'apart- man hayatı'na karışmışlar. Bahariye Caddesi'ndeki Gerede Apartımanı'nda doğmuşum. Hatırlayabıldığim dönemlerde, anneannemle de- dem Şifa civarında oturmaktaydılar. Şifa, sıra sıra vil- laların ya da ikişer katlı köşk yavrulannın dizildiği, de- nize birdenbire açılıveren bir sokaktı. Şifa'yı çok severdim. Uçta, uzman hekim Mahmırt Ata'nın köşkü var- dı, galıba üç katlı, damında horoz rüzgârgüîüyie bir masal evinı andıran yapı. Şifa'ya gelirken "Frerler Mektebi"n\r\ önünden ge- çerdiniz. Saınt Joseph'ın adı, çocukluğumda hâlâ Frer- ler Mektebi'ydı. Yoğurtçu'ya doğru ınmeye devam ederseniz, Kur- balığıdere'ye kadar bahçeler gözünüzü okşar; gül- ler ve çamlaryoğun kokulanylagenzinizı yakar. Ma- nolya ağacını unutmuyorum: Sarank beyaz çıçekle- riyle ve o harikulade manolya kokusuyla sizi daima baştan çıkanr. Biraz dahaeskilere dönelim. Safiye Erol, 1938 yı- lında yayımlanmışKadıkÖyiı'nünRomanrnda bir es- ki bahçeyi şöyle dile getiriyor: "Bir erguvan ağdcına mor salkım ve leylak san- larak tırmanmış, hepsinin çiçekleri birbirine karış- mış, tabiat sanki pembe ile lacivert arasında bütün bir renk skalası göstermek istemişti. Ortadaki havuzun etrafında iki halka lale vardı, pembe ve san. Daha etrafı mavi minelerie bilezik gi- bi kuşatılmış. Burası asri bir bahçe değil, bilakisala- turka bir bahçe. Sedeflerle, deniz kabuklanyla süslü, rutubetli, loş bir grot (mağara); yüzünde nilüferler yüzdûren bir dere, derenin üzerinde minyatürköprücükler. Birya- sementi kameriye, köşkün arkasında bir koru. Evet, alaturka, şairâne bir bahçe." Tasvir edilen bahçenın ne kerte alaturka olduğu elbette tartışma götürur. Belki o günlerin "kübik" modasına oranla alaturka. işin aslı aranırsa, doğuyla batının sarmaştığı bah- çelerdi onlar. Son sahnelerinı de galıba ben yaşta- kiler seyrettı. Kadıköyü'nün bahçelerinden en çok hanımelleri- ni, sarmaşık güllerinı, anasınababasınapayverenle- ri ve artık ancak Büyükada bahçelerinde rastlaya- bıldiğim çarkıfeleklerı hatırlıyorum. Çarkıfelek, hem büyüler, hem ürkütürdü. Çiçekle- ri, akrepli yelkovanh, tekerlek biçiminde olan, sarmaş- tığı için duvar kenarlanna ve kameriyeler etrafına di- kilen bu süs bıtkısıne fırıldakçiçeği de denirdi. Be- yaz, buğulu mor ve sarıdan bir renk tufanı. Çocukluğumda, Kadıköyü'nün dedikodulan hemen nep Modada geçerdi. Mesela, Müntekim Bey'ın bü- yük kızı Yelda, tenis kortunda tanıştığı delıkanlıyla Moda'dagörülmüş... Üstelik sandalda! Moda, sandal gezintisi, masumane buluşmalar, hâ- lâ bir çekiştirme fırsatıydı. Yelda'nın hayatı, ana ba- basından çok diğer ana babaları, yabancıları, el ki- şilerini ilgilendirir ve çok geçmeden de Yelda'lar, te- nıs kortunda tanıştıklan oğlanlarla değil, aklı başın- da, cüzdanı şişkin, kıranta beyleıie evlendirilirterdi. Düğün, tabii, Moda Deniz Kulübü'nde. Eski Deniz Kulübü'nü gözünüzün önüne getirdi- niz mı? Ben orayı galiba "Hicran Yarası" adlı öyküm- de yazdım. Belkı de "Duyariık"\a. Fakat ıkisinde bir- den yazmış olamaz mıyım? Gençliğımde yazdığım öyküleri okumak şimdiler- de acı venyor. Hangisinde yazmışsam yazmışım... Öneriler: Kitap/Ya/n/z Bir Adamın Kitabı, Gao Xingjian, Gülseren Devrim'in çevirisi, Doğan Kitap. (Son yıl- larda okuduğum en trajık roman.) Aksanafta yeni bir oyun • Kültür Senisi - Dünya tiyatrosunun seçkin yazarlanndan Tankred Dorst'un, Miguel de Unamunonun aynı adlı kitabından uyarladığı 'Fernando Krapp Bana Mektup Yazmış' (Nada Menos Que Todo Un Hombre) adlı oyun, Aksanat Prodüksıyon Tıyatrosu tarafından bugün ilk kez saat 20.00'de sahnelenecek. Zeynep Avcı'nin dilimize çevirdiği yapıtm yönermenlığıni Işıl Kasapoğlu üstlendi. 'Fernando Krapp Bana Mektup Yazmış' adlı yapıtta Selçuk Yöntem, Tilbe Saran, Bekir Aksoy ve Cüneyt Türel rol aldı. Herkesin içinde kendini bulacağı, ama hepimizüı bambaşka açılardan değerlendirebileceği gerçek ve aşk üstüne rutkulu bir oyun olan 'Fernando Krapp Bana Mektup Yazmış' yarın 17.00, 20.00'de. 21 Kasım'da 20.00'de ve 22 Kasım'da 17.00, 20.00'de sahnelenecek. (0 212 252 35 00-01) K Ü L T Ü R » Ç İ Z İ K K Â M İ L M A S A R A C I
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle