Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 4 EKİM 2003 CUMARTESİ
OLAYLAR VE GORUŞLER
AÇI
MUMTAZ SOYSAL
Karmaşık Ouygular
BEŞİKTAŞ'IN Ch-elsea maçı sonrasında yaşa-
nanlar bır kez daha gösterdi ki, dış sportif başarı-
lann halkyığınlan üzerindeki ruhsal etkisi ile dış po-
litikadakı başarısızlıkların vatandaş psikolojisinde
yarattığı tepki arasıncia sezilmesi pek zor olmayan
bir ilişki var.
Son uluslararası karşılaşmalara bakın:
Dünya Futbol Şarnpiyonası'ndaki üçüncülük.
Süreyya Ayhan'ın dünya pistlerinde koşuşu.
On ıkıDev Adam.
Voleybolcu kızlar.
Her defasında mirthiş bir toplum coşkusu, her-
kesi saran bir bayram havası, ikincilikle yetinme-
yip ille bırincilik istey-en beklenmedik birözgüven.
Bakıyorsunuz, hepsi, borca batık bir ekonominin
IMF emrine girdiği, d ıplomasinin Avrupa kapıların-
dasüründüğü, Kıbrıs'taen doğal haklann insafsız-
ca inkâr edildiği, para uğruna Kuzey Irak'tan dış-
lanışa razı olunduğu bir döneme rastlıyor.
Borca batıklık yüHünden üçüncü sınıf IMF uz-
manlan karşısında iki büklüm oluşlan seyreden,
vize dilencisi durumuna sokulup yabancı konso-
losluk önlerinde sabaiılamak zorunda kalan, uğrun-
da şehitler verilmiş bir Kıbrıs'ın AB'ye üyelik adına
ayartılışını kızgınlıkla seyreden, oğullarının kendi-
sıyle hiç ilgisiz bir Bağdat işgaline gönderilmesin-
den endişe duyan vatandaşın dış sportif başanla-
ra bir çeşit hınç çıkarrna, ferahlama ve derin bir "oh
çekme" fırsatı olarak bakmaması mümkün mü?
Aynı şey, dıştaki insanlarımız için de geçerli. Dü-
şünün ki, geldiğiniz ü Ikenin vatandaşlığını almış ol-
sanız bile, çektiğiniz bütün sıkıntılara ve katlanış-
lara karşın yine de "ik/nci sınıf" ve "farklı" sayılmak-
tasınız, "onlar"\n kalesıne fıle ağlannı sarsan birgol
girince çilekeş vücudunuzun en içlerinden gelen bir
sevinç çığlığı atmaz mısınız?
Futbolun ve artık gitgide kitle ilgisi çeken başka
spordallannın, Marksist deyimle, hiçmi "afyon"
tehlıkesi yoktur ve Latin Amerika ülkelerinin fiesta
ve flamenkosundan sonraki bu üçüncü "f" için
söylenenler yaniış rnıdır? Hayır, bunlar var, ama
başka bir yönü de var bu çeşit tepki ilişkisinin: In-
sanlardaki sevinç patlayışlan, ulusai ekonomik ve
sosyal politikalar bakımından olduğu kadar, yaniış
dış politika tercihleri açısından da pekâlâ başka tür-
lü patlayabilecek halk patlamalannın habercisidir.
Şimdilik tek bir kız atletin veya beş, altı, on bir ki-
şilik ulusai takımlarırı geçici zaferleriyie övünen
komplekslı milyonlarca ezik insanın hep böyleavu-
tulabileceğini sanmak kadar yaniış bir yaklaşım
olamaz.
Toplu "psiko-terapi"n\n en doğru yöntemi, içte
ve dışta doğru politikaJan oluşturup uygulayarak va-
tandaşlan komplekslerinden anndırmak olsa gerek.
Hukuk Devletinin Neresindeyiz?..
Bugün A\Tupa Birliği'ne uyum kapsamında gerçekleştirilen kimi
anayasal ve yasal değişikliklerin yaşandığı bir dönemde, gerek iktidar ve
gerekse muhalefet partilerinin hiçbirinin demokratik hukuk devletinin
temel koşulu sayılan yargı bağımsızlığı ve yargıç güvencesinin önündeki
engellerin kaldınlması konusunu gündeme getirmemelerini kaygı verici
buluyoruz. Özellikle muhalefetin bu konudaki sessizliğini de anJamakta
güçlükçekiyoruz...
M. Nacİ ÜNVER Yargıtay 8. Ceza Dairesi Onursal Başkam
HOŞGELDÎN
ALPER
Yaşam seninle daha
güzelolacak...
Ecenur - Serpil - Yılmaz
Ü IV A Y
3Ekim2OO3/tsUnbul
J
Türkiye Gazetecilef Cemiyeti'nin yayınladığı günlük
BizimOuetS
Ülke sorunlanna ılişkin raportanyia, araştırmalanyla,
koşe yaalanyla, tarafaz haberieriyle srvıl toplumlann gazetesi.
Düzenlı okumak için abone olun. Tel: 0.21Z 51108 75
Z
orlu savaşımlar verdi uluslar, in-
san onuruna yaraşır bir yöne-
tim biçimi uğruna. Ağır bedel-
ler ödediler. Sonuçta totaliter ve
yan totaliter sistemler çöküp
gitti birer birer. Bunlann yerlerine halk is-
tencine dayah parlamenter sistemler gel-
di.
Kuşkusuz bununla yetinmedi insanhk.
Demokratik hukuk devleti yürüyüşü sü-
rüp gitti hep. Çünkü devlete ait yetkilenn
paylaşıldığı ve keyfiliğin önlendiği yöne-
tim biçimi olarak görüldü hukuka bağlı
devlet... Yasama, yürütme ve yargı olarak
üçe aynldı devleti oluşturan güçler. Bun-
lann birbirinden bağımsız olması esası be-
nimsendi. Özellikle yargının yürütme er-
ki karşısında bağımsız olması zorunlu ko-
şul olarak görüldü.
Gününü taht kavgalan ve zevk alemle-
riyle geçiren ve, elindeki mutlak yetkiyi bı-
rakmaya bir türlü yanaşmayan, dışa kapa-
lı Osmanlı yönetimi Batı'da 18. yüzyıl son-
lannda devlet yaşamına giren bu ilkelerle
ancak 19. yüzyıl sonlarında tanıştı. 1876
tarihinde yürürlüğe giren Kanun-i Esasi,
anayasacılık hareketinde bir ilki oluşrurdu.
Ancak, gelen sistem padamentolu bir sis-
tem olmasına karşın klasik anlamda bir
parlamenter sistem değildi. Çünkü birçok
alanda hükümdann yetkilen korunmuştu.
Kısacası Meclisler göstermelik bırer Mec-
lis olmaktan öteye gidemedi. Birinci Meş-
rutiyet'le başlayan bu süreç 1908 'de ilan edi-
len îkinci Meşrutiyet sonrası gerçekleşti-
rilen anayasa değişikliği ile Parlamenter sis-
tem'e daha da yaklaşıldı. Ancak kısa sür-
dü bu yürüyüş. Birinci Dünya Savaşf nın
başiamasıyla birlikte sona erdi...
Kurtuluş Savaşf nın başiamasıyla yeni
bir döneme girildi. Bu dönemde Kurtuluş
Savaşı'mn koşullan göz önüne ahnarak
tüm yetkilen Meclis'e veren bir anayasa ya-
pılıp yürürlüğe kondu. Bu anayasanın ta-
rihteki yerini, 20 Ocak 1921 günlü (tarih-
li) Teşkilatı Esasiye Kanunu olarak aldığı-
nı görüyoruz.
Cumhuriyetin ilanından sonra devlete ait
yetkileri yürütme erki ile parlamento ara-
sında paylaştıran 1924 Anayasası yürürlü-
ğe girdi.
Cumhuriyetin ilk anayasası olan 1924
Anayasası yürütme erki karşısmda yargı er-
kine yeterli bağımsızhk tanunamıştı.
Yargıç ve savcılann özlük haklan konu-
sunda yürütme erki önemli ölçüde söz sa-
hibiydi. Bu olguyu devrimlerin yerleşme-
si için gereksinim duyulan yetkiyle (otori-
teyle) açıklayabiliriz. Ancak bu yetkiyi
Atatürk'ten sonraki dönemlerde, özellik-
le de 1950'den sonra işbaşına gelen siya-
sal iktidarlar kötüve kullandılar.
Yargıç ve savcılan baskı alnna almaya kal-
kıştılar. Bunda da önemli ölçüde başanh
oldular. Siyasal iktidarlara, yargıya baskı
yolu ancak 1961 Anayasası 'yla birlikte tü-
müyle kapanmış, ülke hukukdevleti yürüyü-
şünde çok önemli bır aşama göstermiştir.
Çünkü 1961 Anayasası güçler aynhğı ilke-
si'ni tüm kurum ve kurallanyla getiren çağ-
daş bir anayasadır. Başta Anayasa Mahke-
mesi olmak üzere ülkemize birçok kurum
kazandırmıştır.
Yargıçlann atama, nakil, yükselme ve
denetimleri bağımsız bir kurum niteliğin-
de bulunan Yüksek Hâkımler Kurulu'na ve-
rilmişti. Yurttaşın devlete olan güveninin
doruklaraçıktığıbirdönembaşlamıştı 1961
Anayasası'yla. Ankara'da Hâkimler Var,
tümcesi bir özdeyişe dönüşmüştü. Kısaca-
sı, devletin saygınlığı artmıştı. Ne yazık ki
kimi çevrelerden bu anayasaya karşı itiraz
sesleri yükselmeye başladı. Içlerine sindi-
rememişlerdi. Özgürlüklerin fazla geniş-
letildiğinden yakınmaya başladılar. Onla-
ra göre sandıktan çıkan, her şeyi yapabıl-
meliydi. Yönetimin işlemlerinin yargı ta-
rafmdan denetlenmesi ulusai istencin hiçe
sayılması demekti.
Meclislerden geçen yasalann Anayasa
Mahkemesi'nce iptali de olacak şey değil-
di. Bu görüşlerin altında hiç kuşkusuz her
alanda siyasal iktidann egemen olacağı ya-
n totaliter bir sistem özlemi yatıyordu. He-
pimızin bildiği gibı 12 Eylül ile gelen 1982
Anayasası. bu görüştekilerin istedikleri bir
anayasa oldu. Bu anayasa öncelikle yargı
bağımsızlığını ve onun temel koşulu sayı-
lan yargıç güvencesini alıp götürmüştü.
Bugün için de geçerli olan bu olgu karşı-
sında devlete hukukdevleti deme olanağı-
mız var mı?
Nerede bağımsız yargı?
Hiç kuşkusuz yoktur. Çünkü yürürlükte-
ki sisteme göre siyasal güç, yargıçlann
yazgılan ile ilgili konularda söz sahibi.
Hem de önemli ölçüde... Öncelikle yargıç
ve savcılann atama, yer değiştirme, yük-
selme, meslekten çıkarmaya kadar yetki-
lerle donatılmış bulunan Hâkimler ve Sav-
cılar Yüksek Kurulu'nun başkanı siyasal
iktidann temsilcisi konumunda bulunan
adalet bakanıdır.
Bakanın emrindeki müsteşar, kurulun
doğal üyesidir. Bu kurulun ait hizrnetleri,
bakanlığın bürokratlan tarafından yürürül-
mektedir. Aynca yargıç ve savcılann de-
netimi doğrudan bakana bağlı teftiş kuru-
lu tarafindan yapümaktadır. Bunlann da öte-
sinde mesleğe aday olarak ilk girişte son
söz sahibi Adalet Bakanlığıdır.
Bu koşullarda hukuk devletinin en te-
mel kuralı ve olmazsa olman sayılan Güç-
ler Aynbğı ilkesinden söz edilemeyeceği
açıktır. Kısaca belirtmek gerekirse anaya-
sanın 2. maddesindeki Türkiye Cumhuri-
yeti'nin Bir Hukuk Devleti olduğuna iliş-
kin tümce. sadece sözde kalmaktadır. Ne
yazık kı son yırmi yıldır hiçbir sıyasai ik-
tidar bu olguyu değiştırmeye yanaşmamış-
tır.
Çünkü yargı üzerinde söz sahibi olmak.
güçlenne güç katmak hoşlanna gitmekte-
dır. Bu olgunun değişmesi ve yargının ba-
ğımsızlığa ka\oışması için mücadele ver-
mesi gereken bağımsız kurumlann başın-
dakılerin de bu güne kadar sorunu kendi-
leri için fazlaca dert edinmediklerini görii-
yonız.
Kimi zaman söylev nıtelığindeki çıkış-
lar da ne yazık ki salonlarda kalmıştır. Şim-
di yargıç ve savcılar, kendi haklannı ken-
dilerinin savunmalan gerçeğiyle karşı kar-
şıya kalmışlardır.
Bu aşamada yapılacak iş, anayasanın ve
yasalann olanak verdiğı ölçüde örgütlen-
mektir. Batıda, özellikle Italya ve öbür Av-
rupa ülkelerinde olduğu gibi bır sendıka ça-
tısı altında birleşmektir. Hemen belirtelim
ki bu konudaki görüşümüzü birkaç yıl ön-
ce basında bir kez daha açıklama fırsatı
bulmuş ve olumlu tepkiler almıştık.
Aynca anayasanın 51. maddesinde 2001
yılında yapılan değişiklikle öbür kamu ça-
lışanlanna kısıtlı da olsa sendikalaşma hak-
kı tanınmadan yıllar önce anayasada yasak-
lama olmadığına göre kamu çalışanlannın
hukuken sendikalaşabileceklerini savun-
muş ve gelişmeler de bu konudaki görüşü-
müzün doğruluğunu kanıtlamaya yetmiş-
ti. Şimdi aynı koşullar yargıç ve savcılar için
geçerlidir. Anayasada bu konuda bir yasak-
lama olmadığına göre yargıç ve savcılann
bir sendika çatısı altında örgütlenebilecek-
lerinı düşünmekteyız...
Böylece hem ülkeye hukuk devletinin
tüm kurum ve kurallanyla gelmesı ve hem
de gelmiş geçmiş iktidarlarca bir türlü ve-
rilmeyen sosyal ve ekonomik haklannı al-
ma yönünde etkin mücadele venne olana-
ğına ka\uşacaklan açıktır.
Sonuç: Bugün Avrupa Bırliği'ne uyum
kapsammda. gerçekleştirilen kimi anaya-
sal ve yasal değişikliklerin yaşandığı bir dö-
nemde gerek iktidar ve gerekse muhalefet
partilerinin hiçbirinin demokratik hukuk
devletinin temel koşulu sayılan yargı ba-
ğımsızlığı ve yargıç güvencesinin önün-
deki engellenn kaldmlması konusunu gün-
deme getırmemelenni kaygı verici buluyo-
ruz. Özellikle muhalefetin bu konudaki
sessizliğini de anlamakta güçlük çekiyoruz...
Unutmamak gerekir ki, kimi çevrelerce
ulusai değerlerimize, Cumhuriyetin olmaz-
sa olmazı sayılan laiklik ilkesine yönelik
otarak dozu arttırarak sürdürülen planlı
saldınlara ve ülke ekonomisini çökerten yol-
suzluklara dur diyecek kurumlann başın-
da yargı erki gelmektedir.
Yargı erkinin bu işlevini etkin biçünde or-
taya koyabilmesi için de yargıç ve savcıla-
nn güvenceli olması, sonuçta yargının ka-
yıtsız ve koşulsuz bağımsız bir yapıya ka-
vuşturuhnası ülkemiz ve ulusumuz açısrn-
dan yaşamsal önem taşunaktadır.
naciumer((( m\neLcom.
ULUSAL
HAREKEfliilBfcSLADI
Gönüllüler Öne Çıksın!
Ulusai Kanal, Ulusai Gönüllüleri hareketini başlatıyor. Uydudan, Kablodan ve
Türkiye çapında yersel yayın yapan adı gibi ulusai bir televizyonu elbiriiğiyle
yarattık. Şimdi büyük seferberlik zamanıdır. Binler on binlere, yüz binlere el veriyor
Türkiye'nin onurlu geleceğini kuruyor... Siz de yandaki fonnu doldurarak Ulusai
Gönüllüsü olun. Hem Türkiye'nin geleceğinde hisseniz olsun hem de
Ulusai Gönüllülerine sunulan pek çok hizmetten yaraıianın.
ULUSAL GÖNÜLLÜLERİ
KREDİ KARTİ İLE
AİDAT/SİPARİŞFORMU
Adı/Soyadı..
Adresi..
Telefon..
ulusai Kanal GönüllOtû'nOn
yarartandığt hizmetlerden baakrı
Gönüllü, anlaşmalı yaymevleıinin
khap ve dergihfini intimmli edinir.
Anlaşmalı tiyatro ve sinemaiarda
indmmli bilet alır. Antaşmah ya da
Ulusai GönüHüsü lokanta, sinema,
kitabevi, altşveriş merkezleri,
turistik tesishr vb. kuruluşlann mal ve
hizmetterinden indirimli yarartarur.
Ulusai Kanal reklam hhmeöerimte,
Gönüllü İndirimi sağlam.
| Aidat / Sipariş bedeli olarak, aşağıtfato
f lutan kredı kartı hesabıma borç
Î kaydedmtz.
Rakamla
Ysayfe.
KREDİ KARTI BİLGİLERİ
Visa ^ Mastercard ~!
KartAto
Gelin, gücümüzü gücümüze katalım, Ulusai Kanal'ı Türkiye'nin bir numaralı kanalı yapalım.
ULUSAL
"Ulusumu ve Ulusai Kanal'ı çok seviyorum"
Siz de kolayca Ulusai
Gönüllüsü olabilirsiniz
Hangt bankadan olursa olsun Kredı
kartınız varsa, yandaki Kredi Kartı ile
Sipariş/Aidat Formunu dolduoıp. Istiklal
Cad. C5eva Çıkmazı no:7/7 Beyoğtu
80070 Istanbul adresıne ıletinız.Ya
da www.ulusalkanal.com.tr adresjndekı
başvuaı formunu doldurarak ınternet
üzermde Gönültü oiabilirsınız.
Ödenecek miktar en az ayda 10 milyon
TL'dir. Üst sınır ise Gönüllü tarafından
beürtenh-.Göniillü, dilediöi zaman Ulusai
Kanal Muhasebe Servisrne yazılı oiarak
başvurarak OyejSdsn çıkabilir.
Yurtdışındaki Gonülllüterde Kredi K » t
ile Sipariş /Aidat Formunu Turkçe
3 odeyeceklen mıktarın Türkoiarak ve ı
Lırası karşılığı'nı yazarak Ulusai
Gönüllüsü olabılırter. Bu odeme
karşıiığında bankaya heıtıangi bir ucret
ödemeyecetderciir.
Kredi Kartı Olmayanlar
için Seçenekler...
İş Bankası'nda hesabı crianlar
bantedan alacaktarı Otomatik Havale
ûdeme Talinnat Formu'nun "süreii
talimaf bölümünu doldurarak Gönüllü
olabılir Ahcınır hesap numarası
Dölümune 1042-619317 ve IşBankası
Parmakkapı Şubesi yazınız.
Başka bankada hesabi olan
Gönüllüler de çok az miktarda havale
ücreti ödeyerek aynı hesaba duzenli
olarak odeme yaparak Gönüllü
otabilirief. Dılerseniz Posta Çeki ıte de
Gönüllü ödemestnı yapabitırstniz
Başvuaı Formu'nu doıduaıp, Gönullû
Ödemesı'ni Ulusai Kanal'ın 1051229
numaralı Posta Çekı hesabına yapmız.
Faturalama nasıl yapılır?
Bu ödemetere karşı Ülusal Kanai ın ıkjıfi
şırkeö, hızmet faturası kesıp Gönüllüterin
adnesterine ydlayacaktır.
ULUSAL KANAL Dıjıtal Uydu Fr^onslar
TURKSAT2A F
Fec:7/8 SembdKS^T YSfST
Son Kullanım Tarihi
3 J DD
Yukanda beliıtbğim tutann J J.
tarihını ızleyen aydan itıbaren, her ay,
kredi kartı hesabıma borç kaydedilerek,
şirketinizın Türkiye iş Bankası AŞ
Parmakkapı Şubesi nezömdekı ilpıli
hesaplanna. Şırketınz ile Türkiye İş
Bankası AŞ arasmda belırtenen koşullar
çerçevesinde alacak kaydedılmesmı
kabul ediyor ve bu konuda Türkiye İş
Bankası AŞ'yi yetkilı kılıyonım.
Tarih
Imza
.J.....J...
Istiklal Cad. Deva Çıkmazı No: 7 / 7 Beyoglu 80070 istanbul
Tel: 0212 251 50 90(pbx) Fax: 0212 251 50 47
www.ulusalkanal.com.tr ulusakd'u lusalkanal.com.tr
Daha g<*ntş htlgı ıçın Gonullıı Butosu'nıı arayını?
GÖNÜLLÜ HATTI
i s t o n b u l
(0212) 245 81 87
Ankara :(0312) 419 04 62
İzmir (0232) 463 22 59
PENCERE
'AtatürkMedMiiyetçüğf
Tepki Yaratıyor...
Atatürkçülük (ya da Kemalizm) tartışmalan yine
alevlendi...
Doğaldır.
Kemalizm bir Islam toplumunda 'Aydınlanma
Devrimi' demektir.
Avrupa'da bu tarih, Rönesans ve Reform evre-
leriyle başlayıp kaç yüzyıl sürdü?..
Hıristiyan toplumlarına. Aydınlanma gerçekleş-
meden önce, demokrasi gelemezdi...
Müslüman toplumlarına da gelemez.
Üç buçuk kuruşluk tarih bilgisi ve bilinci olan ki-
şi bunu bilir.
Ancak Türkiye'de devrim - karşıdevrim çatış-
ması sürdüğünden, en basit gerçekleri görmezlik-
ten gelerek çatışmak yöntemi kullanılıyor.
•
Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Aytaç Yal-
man, Kara Harp Okulu'nun yeni ders yılı açılışın-
da konuşurken 'Kemalizm'i dilegetirdi; karşıdev-
rimciler hemen tepkilerini sergilediler...
Kimi AB'Iİ yabancı da Türkiye'nin Birliğe girebil-
mesi için Kemalizm'den vazgeçmesini ileri süre-
bilecek kadar cahil ya da kasıtlı...
önce işin hukuk yanına bakmakta yarar var; ana-
yasamızın başlangıç metninin 5'ınci fıkrası 'Ko-
penhag Khterleh'ne uyum yasaları kapsamında 3
Ekim 2001 tarihinde değiştirildi.
Yeni metin şöyle:
"Hiçbir faaliyetin (...) Atatürk milliyetçiliği, ilke ve
inkılapları ve medeniyetçiliğinin karşısında korun-
ma göremeyeceği ve laiklik ilkesinin gereği olarak
kutsal din duygularının, devlet işlerine ve politika-
ya kesinlikle karıştınlamayacağı..."
Görüldüğü gibi Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç
Yalman, Harp Okulu'nun yeni ders yılı açılırken
yaptığı konuşmada Kopenhag Kriterleri'ne uygun
ve uyum yasalarıyla onanmış bir anayasal konuş-
mayapmış...
Peki, dinci ve Mütarekeci medya, Kara Kuvvet-
leri Komutanf na neden bozuluyor?..
•
Komutan anayasacı..
Atatürkçü..
Kopenhag kriterlerine uyumlu..
AB'yi benimsiyor.
Aytaç Paşa diyor ki:
"- Türk Silahlı Kuvvetleri ne Avrupa Birliği ne de
demokrasi karşısında olamaz."
Yine de beğenilmıyor..
AKP iktidarıyla bütünleşen kartelci medya ile
dincı basın ne istiyor?..
Türkiye'de mürteciler medyası ve siyasal güçle-
ri Silahlı Kuvvetler'e düşman gözüyle bakıyorlar; çün-
kü asker Cumhuriyetin güvencesidir, Atatürkçüdür,
yani Kemalisttir...
•
Uygariık...
Doktrin..
Ideoloji..
Birbirinden farklı bu sözcüklerin kullanım yelpa-
zesi geniş ve renklidir; 'Islam uygarlığı' diyebilir-
siniz, doktrini ya da ideolojisi de denebilir; Hıristi-
yanlık, kapitalizm ya da liberalizm için de bu de-
yişler kullanılabilir...
Gerçeğin özü nedir?..
Atatürkçülük ya da Kemalizm, köklerini tarihten,
felsefeden, hayattan alan bir uygariık devriminin Ana-
dolu'da hayat bulması, Aydınlanma devrimini ger-
çekleştirmesidir.
Anadolu halkı özgürlük ve demokrasi kapsamın-
da yaşamak istiyorsa yolu belli...
Iran'a ya da Suudı Arabistan'a giden patika, uy-
gariık coğrafyasında çoktan tıkandı...
Atatürkçülüğü benimsemenin bir uygariık gere-
ği olduâunu, tarihten biraz nasibi olan herkes bi-
lir; tüm Islam coğrafyasında bugün yaşanan gün-
cel kavganın anakronik bir içeriği var.
Cumhuriyet
kitap kulübü
İMZAGÜNÜ
KİTAP DÜNYASI FUARI
4 Ekim Cumartesi (Bugün)
HIKMET
ÇET1NKAYA
Saat: 16:00-18:00
Dolmabahce Küllur Merkezi Besiktas-İSTANBUL
^ Cumhuriyet
kitap kulübü
İMZAGÜNÜ
KİTAP DÜNYASI FUARI
5 Ekim Pazar (Yarın)
ÇOŞKUN
OZDEMİR
Saat: 15:00-16:30
Konferans-Erdoğan Aydın
Konu : inançAlanı ve Barış
Saat : 17:00-18:30
Dolmabahce Kültiir Merkezi Besiktas-İSTANBUL