25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 21 EKİM 2003 SALI OLAYLAR VE GORUŞLER EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Gözlerden Kaçan Kaçmayan önce şu hesabı bir düşünelim: Türk halkının yüzdegO'sinin gündelik ge- çim için harcadığı para, 1 dolarmış! Aşağı yukan 20 milyon yurttaşyoksul- luöun en dip noktaiında... Oteki yüzde yirmi, teni öteki 20 mil- yon yurttaş da günde^buçuk dolar- la yaşamak zorunda!..\ Geri kalanı da siz düşunün artık!.. Bır Maliye Bakanı vataadı Ün akı- tan, yoksa Un mu, bilmem. Şımdilik akıttığı bir şey yok! Varsa yoksa ulus mallarını, halkın sahip olduğu değer- leri satmak yanşında... Okullar, dinlen- me, eğitim yerleri, ne var ne yok hep- sionunsatışlistesindeîÜniversiteye- ni haarlanan gericilik tuzağına düşmek istemiyor mu? Al sana, Atatürk'ün verdiği dinlenme tesisine el koyuyor... Kendi yakın geçmişindeki olayları anımsamadan hep ileriye, hep daha çok mal rnülk satmaya, daha daha yeni vergiler koymaya!.. • • • Neyse ABD Türk askerini artık Irak'ta istemiyor! Ne kararsız bir ülke bu Ame- rika... Türkler bir gelsin der, bir kalsın. Sonra bakar iş kötü, bu kez gelsin; hem de on bin, elli bin askerie. Derken as- kerier sivil gelsin polis olsun! Biz de tüm Meclis üyelerinin kafasına çuval geçirilmiş gibi oluruz. Geçen martta ki- şilik gösterdik, tezkereyi reddettik, şimdi daha beter bir tezkereyi sineye çektik... Ama ABD yine memnun de- ğil. Neyiz biz, emir kulu mu? ABD'nin başındaki Bush takımının oyuncağı mı? • • • Türk basını acayip birdurumda!.. Alı- yorum birünlü gazeteyi, bakryorum bir sütunda adamın biri bambaşka şey- ler söylüyor, karşı sütunda başka biri onun dediğinin tam tersini! Milliyet böyle, Hürriyet böyle, hemen hepsi böyle... Buna "düşünce açıklamak özgürlüğü" diyorlar! Tam bir karma- şa, okurun kafasını altüst edip serse- me çevirme!.. Adlar da vermek iste- rim, ama hepiniz görüyor, okuyorsu- nuz. • • • Birfilm çevirmişleri llk gösteriyi Can- nes Film Festivali'nedöndürdüler! Kır- mızı halılar, en zengin, en açık saçık giysilerle hanımlar, beyler... Iki dizi fo- toğrafçılar, gazetebiler! Nedir bu ka- dar maymunfcik, böylesine özenti? Ya, kendini göstermek için, bir an TV'de görmek için koşuşanlarl. Çok komik işler bunlar, yani çok gülünç, çok ya- kışıksız! Hani "görmemişin oğlu"... derlerya, öyle.. • • • Altmış yıldır demokrasi yazıyor, de- mokrasi konuşuyoruz. Ama izi bile yok! Partilerdemokrasinin vazgeçilmez araçlanymış! Oysa tam tersi, hiçbirin- de demokratik bir uygulama yok... Bir lider çıkıp yönetimi eline geçiriyor. Sür- git parti onun elinde biroyuncak... Is- tediğini seçer, milletvekili, bakan ya- par, istemediğini kapı dışında bırakır... Türkiye'de partilerin lider değiştirme- leri ancak asker yönetimlerinde ya- şandı. Bir de 3 Kasım bozgunundan sonra!.. Işte AKP Kongresi, işte MHP kongresi, işte şu günlerde tek günlü- ğüne yaşanacak CHP kurultayi... Doğ- rusu tek parti döneminde demokrasi daha çok vardı; hiç değilse tek parti- de yönetim kadrosuna seçilenler ya da atananlar, bilgi, kültür, ulus sevgisi açı- sından şimdilerden çok daha değer- liydiler... • • • Bu yıl Nobel bekledik. Yaşar Kemal, Orhan Pamuk, Leyla Erbil... Daha başka degerii yazarianmız... Gitti gi- der Nobel bir kez daha Güney Afri- ka'ya... Banş Nobeli de Iranlı bir ka- dın yargıca verildi. Bunca yıl geçti, hiçbir değerimiz Nobel'in yanına bile yaklaştınlmadı... Yunanlı Venizelos bir zamanlar Ba- nş Nobeli'ne Atatürk'ü önermişti. Şim- di ben de Nobel Banş ödülü'ne birTürk yurttaşını önermek istiyorum. Bu kişi Prof. Dr. Server Tanilli dir. Terör canavarından zorlukla kurtu- lan, yaşam boyu tekertekli sandal- yede oturmaya mahküm, ama bü- yük bir çabayla sürekli birbihnden değerli yapıtlar üreten, dünya barışı- nın öncü bir gönüllüsü, örnek bir ay- dın, bir bilim ve kültür adamı... Norveç Akademisi bu dünyadaki gerçek banş savaşçılannı bir gün el- bet değerlendirecektir. En başta da Server Tanilli dostumu... Ahmet Taner Kışlalı... M. TEVFIK KHjGlNKAVAAtatürkçü Düşünce Derneği Cyesi Y okluğunun üstünden tam 4 yıl geçti (Dört yıl önce bugün yitirmiş- tik). Zaman o kadar hızlı ki.Yine Karşıya- ka'da seninle buluşacağız, evinin önünde ve parkında toplanacağız, ardından belki bir açık oturum (pa- nel) ve dağılacağız. Yokluğunun özlemi büyük. Var- lığın ile yokluğun arasındaki fark- lan düşündüm. Yokluğunda; Iktıdarda REFAHYOL yenne AKP var. Hem de tek başına... Hocanın öğrencileri her konuda hocalanna fark attılar. AB'ye girmenin gereği diye kar- şılannda engel gördüklen kurum- lan yok edıyor veya yetkisizleştiri- yorlar. Hukuk mu? Ben yaptım oldu. Demokrasi ve insan hakJan adı- na, senin, MuammerAksoy'un, Bab- riye Üçok'un, Uğur Mumcunun, Sıvas katliamının ve onlarca aydmı- mızın katillerinin affi bile gündem- de. Eğitim yapımız, üniversiteleri de kapsayacak şekilde imam hatip temelinde yapılandınlıyor. Çıkarla- n uğruna, bu iktidara yağ yaİana ya- nşında olan, yazanlar, konuşanlar, "aydınlar", her kim olursa olsun, yeter ki benim gelirim çok olsun di- yerek iktidara destek olan sennaye, küreselleşen dünyada, küreselleşen düşünceleri ile ftnldak gibi dönen- ler... Kısaca, 28 Şubat'tan bin beter bir durum. Siyasi muhalefet ne mi yapıyor? CHP, ana muhalefet partisi ola- rak Meclis'te oturuyor. Diğer partiler dersen, sayılan ço- ğaldı. Bölünerek çoğalmaya devam ediyorlar. Biz mi? "Atam izindeviz" diyerek, olan- lan izliyonız. Cumhurbaşkanından ve ordudan medet umuyoruz. Yıne hep şikâyetçiyiz, ama biz de bir araya gelmiyoruz. Bu durum ve koşullar altında 'Cumhuriyetimiziıı 80. Yılı'nı kutla- yacağız. İyi bir haber; 25 Ekim Cumarte- si günü ADD ve Ankara Üniversi- tesi öncülüğünde, demokratik kitle örgütleri, sendika ve meslek odala- rı ile tüm yurttaşların katılacağı 'Cumhuriyete Bağlılık Yürüyüşü' yapılacak. Yeniden bir araya gelmenin baş- langıcı olacağına ve demokratik, la- ik cumhuriyetin sahipsiz olmadıği- nın, bir kez daha dosta düşmana gös- terileceğine inanıyonım. Varlığında; Mücadele azim ve direncini, top- luma ve özellikle de gençliğe aşıla- mak için verdiğın çabalan, o, kann- ca ezmez KişfcdTnın, konu Kemalizm ve Cumhuriyet olduğu zaman, na- sıl bir volkana dönüştüğünü; kar- şında bulduğun gençlerin çokluğu- na göre, duyduğun sevinci ve mut- luluğu; il ilçe, uzak yakın demeden gezmelerini; köşenden, gittiğin yer- lerdeki izlenimlerini paylaşmanı; ADD, ÇYDD şubelennin çoğalma- sına duyduğun keyfi ve saklı guru- runu anımsıyorum. tnanıyorum ki, özellikle öğrencilerin, okurlann ve seni tanıyan birçok kişi de benzeri anımsamalar içindeler Ama asıl anımsamamız gereken ve bugün bizler için de en çok ge- reklı olan ise demokratik bilince ulaşnuş,örgütiü bir toplum olabilme- miziçin yazdıklaruı ve anlatnklann. 6 yıl önce kaleme aldığın "De- mokratik Toplumcu ÇağrT bugün ıçın de geçerli ve bizlere yol göste- riyor. "Çözümegiden yol:... Gerek Tür- kiye"de gerekse dünyada çağımızın gerekkri, demokrasi ve hakça top- lum isteklerinin bir arada karşılan- masını zorunlu kılmaktadır. Demok- ratik toplumcu bu çerçeve. sağlıkJı, huzurlu, insan onuruna yakışır bir toplumsal düzenin önkoşulu olmak- tadır. Ne demokrasiyi erteleyerek ya da demokrasiden vazgeçerek top- lumsal adalete ulaşılabilir ne de sos- yal devlet anlayışı bir kenara bıra- kılarak gerçek, kalıcı ve katılımcı bir demokrasi kurulabilir. Toplumu yeniden esenliğe çıkarmak ve ülke- mizi 3. binyıla hazırlamak için, dev- leti hastalıklanndan anndırmak ge- rekmektedir. Bir zamanlar kitleleri peşinden sürükleyen birçok ideolo- jinin çekiciliğını yitirdiği, ırkçı ve şe- riatçı eğilimlerin karanlıkJan çağ- nştırdığı bir ortamda, hakça bir dü- zenin yolunu açacak Kemalizm, ön- celikle Türkiye'nin bugünkü koşul- lannda yeniden güncellik ve çekici- lik kazanmıştır. Kemalizm, ne Atatürk'ün bekçi- lığıdır ne de 1920 koşullannda ya- pılmış olanlann toplamıdır. Kema- lizm, demokratik toplumcu bir öze sahip, sürekli devrimcüik Ukesineda- yalı bir çağdaşlaşma ideolojisidir. ... Türkiye bugün çok zor bir dö- nemden geçmektedir. Ama, karşı karşıya bulunduğumuz zorluklar, 1920'lerde Anadolu devrimini ger- çekleştirenlerin aşmak zorunda kal- dıklan zorlukJarın karşısında çok küçük kalmaktadır. ... Çıkış yolunun ilkeleri bellidir. O ilkeleri paylaşanlann demokratik birlikteliği, yozlaşmış yapılann yı- kılmasına, devletin ve toplumun ye- niden sağlığına kavuşmasına yete- cektır Gün, karanhğa karşı güçlerin örgütienmesi ve dayanışması günü- dür. Ülkenin içinde buhınduğu ortam- dan endişeduyan herkesin. konumu ne olursa olsun, mutlaka yapabilece- ği bir şey vardır." (*) Saygı ve özlemle... (•) A. T. Kışlalı, Demokratik Top- lumcu Çağn Cevat Yurdakul'u Anmak... Önce Ekmekler Bozuldu, Aşksız Insanlar, Bızans Definesi, Bulutun Rengi, Berber Aynası, Yalnızhk Bana Yasak. Tarzan Öldü, Istinye Suları, llkyaz Devrımi, Karşı Kıyılar, Hey Vapurlar Trenler. Lunapark, Ey Gece Kapını Üstüme Kapat, Hücrede Karmen... BUTUN OYKULERİYLE CAIU YAYBMLARI YÜSllf EĞRİTAĞfmeM Emnivet Müdürü "Toplumsal gelişmemn de, çürümenin de temelinde yöneticılerin tavniany ntar" Mustafe Kemal Atatürk 31 Ağustos 2003 tarihli gazete- miz Cumhuri- yet te sayın Öztin Ak- Cumhuriyet 2 9 Ekim 2 003 Çarşamb a Cumhuriyet'in yaşayan tanığından Cumhıuiyet'in belgeseli... Cumhuriyet gazetesi, Cumhuriyetimizin 80. yılı kutlamalanna, çok özel bir ek ile katüıyor Ekonomi, sanayi, kültür, sanat ve spor alanlanndaki gelişmeler, Curnhuriyetimizin tarihirü yaşayan Cumhuriyet gazetesinin arşivinden eski sayılar ve özel resimlerle anlaalacak § umhuıiyet'in öykusü, değerîi bir belge olarak kitaphklardaki yerini alacak ve yıllar boyu özenle saklanacak 29 Ekim 2003 Çarşamba günü Curnhuriyetimizin 80. yılını birlikte kutlayalım. tSB3 J£ Reklam vermek için REKLAM Tel: (0212) 354 33 73 - 74 güç'ün "Hangi Yaşam Bi- çinıiAnlamlT başlıklı ya- zısını okuduğumda; yıl- lar önce Polis Enstitüsü Yüksek Öğrenimde öğ- rencisi olduğum Emni- yet Müdürü Cevat Yiır- dakulgözlerimin önünde canlandı. Çünkü Sayın Öztin Akgüç yazısında; "Para\ı çok arka planla- ra itmiş, emekli maaşı ile belki paltosunu bile ken- disineyakışır biçünde ye- nileyemeden yaşamış, ama eserleri, kitâphğı obn Ali Alaybek gibi örnek yadaörnekler, öte\andan nıih onlarca dolardan, 50 dönümün üstüne arazi- den, bazı şaibeii işlemle- re kanşma kuşkusundan söz edilen örnekler. Han- gisi anlamb ve daha sa> - gın bir yaşam anlayışı ya da biçimi? Ortada doİa- şan baa poütikaalara, bü- rokratlara, medya men- suplanna, işadamlanna hattaakademis\ > en]ereba- kmız. TaşrvKilar obnasay- dı, Türkiye bunlarm kof ağırlığını çekemez, çok- tançökenHAIAJ^tekie simgefcşen taşnıcıîara ül- kenin gereksinimivar, saf- ralara değü." Işte ülke- mizi yannlara taşıyanlar arasında yer aldığma ve hayatıyla bedel ödediği- ne inandığımız Emniyet Müdürü Cevat Yurdakul; Toplumsal çıkan en üst değer kabul eden, öğren- cilerini ülkenin taşıyıcı- lan olarak yetiştirmeye çahşan. haksızlığa ve ent- rikalara karşı çıkan. 1980 öncesi ülkemizin içinde bulunduğu entrika karan- lığmdan haksız ve keyfi uygulama yapmayan, ki- şisel çıkar peşinde koş- mayan namuslu insanla- nn kurtarabileceğini söy- leyen, insanı değerlere sa- hip "en az namussuzlar kadar" cesur bir insandı. Adana U Emniyet Mü- dürü olarak entrikacılar- la mücadale ederken 28 Eylül 1979tarihindeha- inler eliyle öldürüldü. Daha cenazesi defhe- dilmeden de mesai arka- daşlan darmadağın edil- di. Aradan 24 yıl geçti, an- cak değişen bir şey yok. "Yolsuzluk ve soysuznık- lara kanşanlar ülkemiz- de bedel ödemezier ama» onlara karşı bu mücade- leyi verenkre bedel ödet- tirirler."( 1) Bu nedenle Ordu ili- mizin dağlan arasındaki vadide yatan Emniyet Müdürü Cevat Yurda- kul'un ve nice namuslu insanımızın kemikleri sız- lıyordur. Bedel ödemeyi göze alamayan korkak namus- lular, korkuyu yeneme- dikleri sürece de, toplu- mumuzun itibarlı kofla- n, safralan, süneleri, zü- bükleri, saltanatlanru sür- dürmeye devam ederler. Devletin gücünü kullan- ma yetkisine sahip olan- larla sorumlulukJan geniş alana yayarak belirsizli- ği yeni bir gündem yara- tılana kadar sürdürmeye çalışıyorlar. Emniyet Müdürü Ce- vat Yurdakul biz öğren- cilerine; yapılan her hak- sızlığın sonunda bir çı- kar sağlandığını, bazen para, bazen mevki ma- kam olduğunu, böylece hak edilmeyen her şeyin bir haksızlığa dayandığı- nı "bu nedenle arkadaş- lannızı fyi tanıyın ileride birileri tanmmaz hak ge- lebilir'' derdi Günümüze uygun dü- şen bu öneriye tüm kurum ve kuruluşlann uyarak iç- lerine, arkalanna (emek- lilerine) bakmalılar, ta- nınmaz hale gelen var mı? Yok mu? Yasal geliriyle uygun düşmeyen yaşantılar, mal- lar. mülkler var mı? Yok mu? Varsa; tepeden baş- layarak, tanınmaz hale gelenlere; nerden buldun, sorusu soruhnadıkça ke- neler toplumun yakasını bırakmazlar. Ankara-Gölbaşı Kınk- lar Köyü köy odasında gördüğümüz leviada, Ulu Önder Atatürk sorumlu- lan gösteriyor. "Toplum- sal geUşmenin de, çürü- menin de temelinde yö- neticüerin tavnian yataıf Emniyet Müdürümüz Cevat Yurdakul'u öldürü- lüşünün 24. yıldönümün- de saygıyla selamlayarak anıyoruz. (1) Zekeriya Temizel, Cumhuriyet, 22.08.2003 PENCERE illi Piyango'ya Talibiz... Birgarip devlet olduk; bir yandan kamu kuruluş- lannı özelleştiriyoruz.. öte yandan özel kuruluşları kamulaştırıyoruz.. özelleştirme körtopal gidiyor.. Kamulaştırma hızlı.. Şaka değil, hangi devlet birkaç yılda yirmi üç özel bankaya el koyabilir?.. Devletin sırtına -yani halkın sırtına- bu yüzden kaç milyar dolar yüklendi?.. Ne sen sor.. Ne ben söyleyeyim. Sözcüğün tam anlamıyla: BattıkL • Devletçilik şu garip yeni biçimiyle dörtnala uy- gulanırken, özelleştirme rahvan bile değil, tıns da değil, topallayarak yol almakta... Devlet elindeki kamu kuruluşlannı satarak para toplayacak değil mi... Orman arazisinde tapusuz arsa sahibi Maliye Bakanımız Unakıtan diyor ki: "- Evet, şimdiye kadar bazı yerleri sattık, ihale- ler oluyor, fakat bunlarm belli bir prosedürû var, zaman alıyor. Kamuoyu 'Kaç para aldınız' diyeso- ruyor. Onlardahaklı. Türkiye bir şey bekliyor özel- leştirmeden. Ama bizim bakış açımız illâ para de- ğil, yapılması gerektiği için yapıyoruz. Kamunun ekonomik faaliyetlerden kurtulması için yapıyo- ruz." (20 Ekim 2003, Sabah) Maşallah!.. Kamu bir yandan (para için olmasa da) kamu ku- ruluşlannı elden çıkarıyor, öte yandan (para için ol- masa da) özel bankaları devletleştiriyor. • Bu yıl için öngörülen özelleştirme kapsamında TÜPRAŞveTEKELvar... Milli Piyango'nun özelleştirilmesine ilişkin yasa daçıktı... Otekiler biryana.. Biz Cumhuriyet olarak Milli Piyango'ya talibiz.. Niçin?.. Çünkü medya holdingleri özelleştirmelerden pay- lannı alıyorlar... Biz neden almayalım?.. Milli Piyango'nun 2002 yılındaki net kân 156 tril- yon 966 milyar 7 milyon 501 bin 682 lira... Milli Piyango yönetimi kültür, sanat, eğitim, spor alanlarında yatınmlar yapıyor... Tam bize göre... Milli Piyango nedir ki?.. Devletin verdiği yetkiy- le bilet basacaksın, sonra da yurttaşa satarken umut vereceksin: - Size de çıkabilir!.. Herşeyi kurulu, düzenli, tıkırtıkır işleyen bir dev- let kurumu! • Cumhuriyet özelleştirmeden Milli Piyango'yu al- safena mı olur?.. Cumhuriyet'in borcu harcı yok, geleceğe iyim- serfikle bakıyoruz, var olan saygınlığımız yoğunla- şıyor... Diyorlar ki: - Bir tek siz kaldınız, öteki grupların yalakalığı- na diyecek yok!.. Milli Piyango'yu da alırsak piyasada hatırı sayı- lır bir holding oluruz... • Niyetimiz ciddidir, bu yolda işbiriiği yapacak ki- şileri arıyoruz... Milli Piyango size de çıkabilir.. Bize de çıkabilir. ...Türkiye, kendisi bir saldınya uğramadıkça, hiçbir askeri serüvene kanşmamalıdır. Hem kanşmamalıdır, hem bu tür savaşlarda ABD'nin yararlandığı bir araç olmamalıdır... UğurMuıncu Cumhuriyet 14 Ocak 1993 Bütün Yazılan Dizisi um:ag kitapları GAZETECIUK www.umag.org tr İŞ HUKLJKLJ 4857Sayılı YeniIş Kanunu nun getirdiği değişiklikler göz önünde bulundurularak hazırlanmıştır. Yazan: Prof. Dr. Alpaslan IŞIKLI İMAJ YAYINEVÎ Tel.(0 312)319 32 25-363 54 14 E-mail: imaj@ixir.com
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle