Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA.
-I-
CUMHURİYET 20 EKİM 2003 PAZARTESİ
HABERLER
Cumhurbaşkanı'run 29 Ekim için farklı davetiyesine Meclis Başkanı Bülent Annç yanıt verdi
'ResepsiyonaANKARA (C»mhuriyet Bürosu)
- TBMM Başkanı Büknt Annç, 29
Ekim resepsiyonu için Cumhurbaş-
kanı'nın milletvekillerine "eşü-eş-
az" olarak farkJı davetiyeler gön-
dermesine tepki ^österdi. Kamu gö-
revı yapılırken "herkesin beüi ku-
raflar içindekalması gerektiğini'' be-
lirten Annç, "kendisinin şahsi dar-
guıbk ve kaprisi bir yana bırakarak
resepsiyona gideceğuıi" söyledi.
TBMM Başkanı Annç, dün par-
lamento muhabirleriyle sohbet top-
lantısı düzenledi. Annç, Çankaya
Köşkü'ndeki resepsiyona gidip git-
meyeceğine ilişkin sonıya "Bu tür
soruiardanartık beni de kurtann siz
de kurtulun. Buresepsiyonkonula-
ruu artık bir gerilim konusu olnıak-
tan çıkann. Ben devletin önemli bir
noktasında Meclis Başkanı olarak
hizmet eden birisi>im. Şahsi darguı-
hklanmı,eğervarsa kaprislerinü bir
kenara atan bir insanım. Resepsiyo-
na eibette gideceğim, ama bunu ni-
çin sorduğunu bflmhorum" yanıtı-
nı verdi. Annç, AKP ve CHP mil-
letvekillerine ayn davetiyeler gön-
derilmesine ilişkin soru üzerine,
Son eylemci hastanede
D,
"Daveti yapan makam neresi? Bu-
nu şunun için soruyorum, davetiye-
yi gönderen makam tarafindan bir
ayncalık yapıldıysa niçinini kendi-
lerine sormamzda yarar vardır. Ben
henüz davetiyeyi görmedim. Niçin,
hangi sebeple yapüdığını sonınuz,
kamuo>ıı da aydınlanmış olur" dı-
ye konuştu.
TBMM Başkanı kişisel kaprisle
neyi kastettiğinin sonılmasına kar-
şılık -Hepimizin du\ gulan var. Duy-
gusuz insan eskiden KGB surath de-
dikleri insanlardır. Kamu görevi ya-
pıtarken beUi kurallar vardır, bu ku-
rallar içinde kabnakzorundayız. Bu-
nu herkes yapmah" görüşünü dile ge-
tirdi.
'367 oyda referandum kalksın'
Bülent Annç, anayasa değişikliğı
konusundaki soru üzerine, öncelik-
'avedyelerde 'neden
ayncahk yapüdığırun'
Cumhurbaşkanı'na
sorulması gerektiğini
söyleyen Annç, kamu
görevi yapanlaruı betti
kurallar içinde
kalmalan gerektiğini
beürtri Annç, -şahsi
dargmhklannı ve
kaprisierini bir kenara
atan bir insan olarak"
resepsiyona kadlacağmı
bildîrdL (Fotoğraf: AA)
le anayasa değişikliğiyle ilgili 175.
maddenin değiştirilmesini, burada-
ki çelişki ve anlaşılmaz hükümler-
le değişikliğı zorlaştıran koşullann
ayıklanmasını istedi. 367 oyla kabul
edilen anayasa değişikliğinin hal-
koyuna sunulmaması gerektiğini sa-
vr
unan Annç, "Bu rakam ashnda 3-
4 partinin millervekili sayısıdır. 367
oyun üstündeki kabulkre referan-
dum yohı kapanlmabdır'' dedi. Annç
toplu bir anayasa değişikliğine iliş-
kin soruya "Kurucu Meclis gibi bu
Meclis'in yeni bir anayasa yapması-
nı istemekle beraber, bunun çok müm-
kün olmadığını bitiyorum. Realiteye
bakatam, ayagımız yere bassın" ya-
mtını verdi.
Dokunulmazlığın kaldınlması için
Meclis araştırma komisyonunun 4 ay-
lık süre yerine 1 ayda çalışmasını
tamamlamasını öneren TBMM Baş-
kanı Annç, yasama dokunulmazlı-
ğının sınırsız olması, işlendiği id-
dia edilen suçlarla ilgili sürecin de
kısaltılması gerektiğini söyledi.
Annç, Meclis kulisinin gazeteci-
lere kapatılmasına ilişkin projede
ise esneklik sağlanacağı mesajını
verdi. Elektronik kart sisteminin na-
sıl uygulanacağı konusunda henüz
çalışıldığını belırten Annç, "Ana-
yasanın 28. maddesi gazetecilere bu
hakla taıuyor, ben de bu hakkı savu-
nanlardan biriyim. İnsanlann ek-
meğini küçültmek, insanlan ekme-
ğinden etmek gibi hiçbir düşüncem
yok. Kesinlikle iç kuHslere parlamen-
to muhabüierini almamak gibi bir
niyetimiz yok" diye konuştu.
Açlıkla
geçen 3yıl
ALPERTURGUT
F tipi cezaevleri ve tecride karşı başlatılan
ölüm orucu eylemi bugün 3. yılını
dolduruyor. Dünya tarihinin bu en uzun
süreli cezaevi eyleminde günler, haftalar,
aylar, mevsimler ve yıllar açlıkla geçti.
Olüm orucu eylemi 107 canın yok
olmasma, yaklaşık 600 kişinin de sakat
kalmasına yol açtı. Eylem artık bugün
Ankara'da bir turuklu tarafindan
sürdürülüyor. Ölüm orucu eylemi, üç yıl
önce bugün, 20 Ekim 2000 günü
Türkiye'nin çeşitli cezaevlerinde kalan
816 turuklu ve hükümlü tarafindan
başlatıldı. Eylemcilerin, F tipi
cezaevlerinin açılmaması, Terörle
Mücadele Yasası'nın ve 3'lü Protokol'ün
kaldınlması gibi talepleri vardı. Sivil
toplum örgütleri ve aydınlann
arabuluculuk girişimlerine karşın 19
Aralık 2000 günü "Hayata Dönüş" adı
verilen Türkiye'nin en büyük cezaevi
operasyonu gerçekleşti. Tam 20 cezaevini
hedefalan 83 saatlik baskın sırasında 10
bin gûvenlik görevlisi, 20 bini aşkın
bomba ve ağır silahlar kullandı. Hayata
Dönüş'ün farurası ağır oldu: 2'si asker 32
kişi yışamını yitirdi, yüzlerce tutuklu ve
hükümlü yaralandı. îçerde tutuklu ve
hükümlüler, dışarda ise ailelen birçok
ölüm orucu ekibi oluşturdu. Sincan F Tipi
Cezaevi'nde 21 Mart 2001 günü Cengiz
Soydaş'ın hayatını kaybehnesinin
ardından ölümler peş peşe geldi. Eylem,
Hayaa Dönüş ve Küçükarmutlu
baskulanyla birlikte bugüne dek 107
kişinm hayatını kaybetmesüıe neden oldu.
Ölürr orucundaki tutuklu ve hükümlülere
yapılın tıbbi müdahaleler ise vvernicke-
korsakoff vakalannın hızla artmasıyla
sonutlandı. Hafizalannı yitiren yüzlerce
eylencinin cezalan, ya tedavilerinin
dışarla devam edebilmesi için ertelendi ya
da sa|lık sorunlan yaşadıklan için serbest
bırakJdılar. Barolar ve sanatçılann tecride
son \erilmesi için gündeme getirdiği "3
Kap-3 Kifit" önerisi ise Adalet Bakanhğı
tarafndan reddedildi. Eylem bugün
yaİDzca 9. ölüm orucu ekibinden Mürsel
Kajîtarafuıdan Ankara Numune
Hasünesi'nde sürdürülüyor.
lunceü'de dkrinde düma ülkelerinin bayraklanyla banş çağnsı yapan 200 çocuk ayakta alkışlandı.
Çocııklanıı banş çağnsı
FERİTDEJMİR
TUNCELİ - Pir Sultan Abdal heykelinin açıhşı ne-
deniyle düzenlenen etkinlikler kapsamında önceki ge-
ce düzenlenen konserde Tuncelili çocuklar banş çağn-
sında bulundular.
Almanya'da yaşayan Tuncelili işadamı Sinan Sa-
mat tarafindan Tunceli'ye yaptınlan Pir Sultan Abdal
heykeli açıhşı nedeniyle düzenlenen etkinlikler kap-
samında önceki akşam Atatürk Spor Salonu'nda bir
dizi etkinlik düzenlendi. Program kapsamında ilk ola-
rak yaşlan 7 üe 10 arasında değişen 200 çocuk bütün
ülkeler ile BM ve AB bayraklanru taşıyarak salonda
tur attılar. Kardeşlik ve banş çağnsı yaparak savaşla-
nn durdurulmasını isteyen çocuklar dakıkalarca ayak-
ta alkışlandı. Gecede bir konuşma yapan Alman Mil-
lervekili Ozan Ceyhun, Türkiye'nin AB'ye girmesin-
de Alevi toplumunun önemli rol oynayacağını belir-
terek
a
GerekTüridye,gerekse ABülkelerinde yaşayan
bütünAlevfler Türkiye'nin ABilebütünleşmesiliçin bü-
yük çabaharayor" dedi. Gecede Ferhatiunç,ArifSağ,
Beflas Akkak, CemalDemir ve ZaferGündoğdu 150
Tuncelili gencin oluşturduğu Pir Sultan Abdal Koro-
su'yla birlikte konser verdi.
Karaca, televizyon kanallanndan özdenetimlerini yapmalannı istedi
'Ceza bizim tercihimiz değil'
CA.N GAZALCI
ANKARA - RTÜK Başkanı Fatih
Karaca, televizyon ve radyolara dö-
nük kapatma kararlannda aile çevre-
sinden de tepki aldıklannı belirterek
"Asmah Konak'ın olduğu gün de bu
kanal kapaühr mrydı gibi sözler söy-
lüyorlar" dedi.
Her saat telefon aldıklannı belirten
Karaca, kanallann özdenetimlerini
yapmalan durumunda cezalara da ge-
rek kalmayacağına işaret etti.
Kurul üyeleriyle birlikte televizyon
ve radyoya yönelik birçok kapatma ka-
rannda imzası bulunan RTÜK Başka-
nı Fatih Karaca, bu durumda çe\Te-
sinden aldığı tepkileri Cumhuriyet'e
anlath. Karaca, "Televizyonun karşı-
sma geçtjğinizde,' Hay Allah kapattık
ama bugün de şu program vardı' de-
diginizoluyor mu" sorusunu yanıtlar-
ken, bu kararlan alırken "acımasız"
davranmadıklannı söyledi. Karaca,
"Ama en çok kendi çevremizden şikâ-
yet ahyoruz. Asmah Konak'ın olduğu
gün de bu kanal kapanlır mrvdı, gibi
sözler söylüyorlar" diye konuştu.
Kararlan venrken kendi ısteklerine
göre hareket etmediklerini kaydeden
Fatih Karaca, "Şu kadannı söjieyeyim
size; birceza vermek. bir müeyyide uy-
gulamak bizim tercihimiz değJL Ta-
mamen yasalann tercihL Bizler de ka-
mu yetkinsi olarak görevimizi yapıyo-
ruz" dedi.
Operasyon
Korsakoff
hastası
tutuklandı
tstanbul Haber Servisi -
Deviet Güvenlik
Mahkemesi'nde görevli
hâkim ve savcılan taşıyan
servis aracına yönelik saldın
ile Istanbul ve Ankara'daki
çeşitli bombalama
eylemlerinin faili olduğu öne
sürülen Korsakoff hastası
tnan Gök ile kendisine
yardım ve yataklık ettiği
belırtilen Nadir Akgül,
DGM'ce tutuklandı. Istanbul
Emniyet Müdürlüğü'nden
yapılan açıklamaya göre
DHKP-C içinde "bombaa"
olarak faaliyet gösterdiği öne
sürülen, eski ölüm orucu
eylemcisi Inan Gök ve
eylemlerde kullanılacak
malzemeleri sakladığı
belırtilen Nadir Akgül MİT'in
de katıhmıyla gerçekleştirilen
operasyonla gözaltına alındı.
Gök'ün, Istanbul DGM'de
görevli hâkim ve savcılan
taşıyan servis aracı ile
İstanbul Hâkimevi'ndeki
bombalı saldınlara katıldığı,
aynca Ankara Kızılay'daki bir
kafede eylem hazırlığı
içindeyken bombarun
patlaması sonucu ölen Şengül
Akkurt'un üzerindeki bomba
düzeneğini hazırladığı iddia
edildi. Polis yetkilileri, komşu
bir ülkede bomba eğitimi
aldığı savlanan Gök'ün, eski
Adalet Bakanı Hikmet Sami
Türk dışında bazı hâkim ve
savcılar ile kamu kurum ve
kuruluşlanna yönelik bombalı
saldın için de hazırlık
yaptığını öne sürdüler. Eski
ölüm orucu eylemcisi
Gök'ün, tutuklu bulunduğu
Tekirdağ Cezaevi'ndeyken
yazdığı, belleğini kayberrikten
sonra arumsayamadığı şiirleri
"Unutulmayan" adı altında
kitaplaştınhTuştı.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr
Paar sabahı erkenden Sirkeci'den
Ada? vapuruna binmek üzere yo-
laçKik. Adalar'a vapurseferleri kış-
la bnkte tamamen değiştirildi. Ta-
bii t.değişiklik Adalar'a gidiş geli-
şi ço, zorlaştırıyor. Sirkeci'den kal-
kanapur Kadıköy dahil bütün iske-
lele-T uğruyor. Normalde 50 daki-
kackılaşılaöilecek Büyükada iki sa-
ate akın sürüyor. Böyle bir tarife
Adar'ın şeiirle ilişkisinin büyük öl-
çüa«esilrnesi anlamına geliyor.
Pzar günü Büyükada'ya bir ak-
şarn/emeğı için gelen bir kimsenin
Sirtcı'ye cönmesi mümkün değil,
çürtj son vapur 21.30'da kalkıyor.
Ya vmekteT vazgeçeceksiniz ya da
Siricı'ye oönmekten. Hafta içi ise
bu Dojm tamamen saçma bir hale
gehş. Bü/ükada'dan Sirkeci'ye
sor apur 19.30'da kalkıyor.
Aaida Adalar kışları daha çekici
birte geli/or. Şehrin gürültüsü ve
kirl avasırdan kaçmak için Adalar
tarar nimet. Fakat nasıl gidecek-
Adalar'a Ulaşım Zorlaştı
siniz? Şehir Hatları yöneticileri öyle
bir program hazırlamış ki, "Gitme-
yin Adalar'a" der gibiler.
Adalıların en büyük derdi, kışın
Adalar'ın tamamen terk edilmesi.
Rumlann yaşadığı dönemlerde Ada-
lar kışın canlı mekânlardı. Adalı ol-
manın özel bir anlamı vardı. Rumla-
rın gidişiyle birlikte eski güzel gün-
ler bir daha gelmemek üzere gitti. Bu-
na, Şehir Hatlan vapur seferlerinin ta-
rife değişiklikleri de eklenince, işler
daha da kötüleşti.
Her kış Adalar giderek daha ses-
siz hale geliyor. Yerli Adalılarbile kış-
ları Adalar'ı terk edip Istanbul'a ta-
şınıyorlar. Adalar tam anlamıyla kim-
sesiz kalıyor. Istanbul gibi 15 mil-
yonluk bir metropole 30-40 dakika-
da ulaşılabilecek bu güzelim yerle-
rin ıssızJaşması da bir kültürel, top-
lumsal tercih sayılamaz mı?
Ben, Istanbulluların giderek Ada-
lar'ı terk etmesini ve Şehir Hatları
seferlerinin de buna destek olması-
nı kendimce şöyle yorumluyorum:
Biz Türkler at sırtında dolaşmaya
alışmışız. Şimdi atın yerini otomobil-
ler aldı. Adalar'da motorlu araç yok.
Her yere yürüyerek gitmek zorun-
dasınız. Eh, otomobil olmazsa ora-
ya gitmenin de tadı yok. Işte bu ne-
denle biz Türkler Adalar'ı tercih et-
miyoruz. Ulaşımda bir başka sorun
da belediyenin işlettiği deniz oto-
büslerinin hafta içi seferleri 2 Ka-
sım'dan itibaren kaldırılıyor. Bu işe
gidip gelenler için büyük bir sorun.
Yarım saatlik yol şimdi 2 saate çıkı-
yor.
• • •
Vapur, Burgazada'ya yaklaşıyor.
O dünyalar güzeli Burgazada yanıp
kül olmuş. Burgazada yangınının
çöplükten çıktığını biz Adalılar hemen
aniadık. Çünkü Adalar'daki çöpler
eskiden beri sürekli yangınlara se-
bep oluyordu. Fakat bugüne kadar
çöplerin şehretaşınmasını sağlama-
yan, bilumum etkili ve yetkili şahsi-
yetler ortaya milleti yanıltacak iddi-
alar attılar: "Yangının nedeni sabo-
taj." Bunun yalan olduğu belliydi. İlk
günlerde kendilerine yönelik eleşti-
rileri önleyebilmek için böyle biryo-
la başvurduklannı biz anlamıştık. Ni-
tekim şimdi yangının çöpten çıktığı
daha açık şekilde anlaşılıyor.
Burgazada'daki yangın sonrası
"ağaç dikme" faaliyeti sırasında baş-
ka bir tatsızlık daha yaşandı. Orman
Bakanı'nın da katıldığı ağaç dikimi
töreni, yine Istiklal Marşı'yla başla-
dı (Ağaç dikme töreni neden Istiklal
Marşı ile başlar, onu da anlamış de-
ğilim). O sırada 80 yaşlarındaki Bur-
gazadalı yaşlı biryurttaş, yangınla il-
gili tepkilerini dile getirmek ister. Ku-
lağı da ağır işittiği için onun konuş-
malanyla, Istiklal Marşı aynı anadenk
gelir. Vay sen misin Istiklal Marşı oku-
nurken konuşan; başta vali olmak
üzere etkili ve yetkililer harekete ge-
çerler. "Bayrağa, marşa saygısız-
lık"ettiğini söyledikleri yurttaşı tartak-
lariar.
Halbuki 80 yaşındaki yurttaş, "Bu
törene yapacağımız masrafın yarı-
sını çöplüğü buradan kaldırmak için
harcasaydınız, bu felaket başımıza
gelmeyecekti" demişti. Gerçeği ifa-
de etmişti.
Vapur Büyükada'ya yanaştı. Yu-
nanlı turistler, belki de adanın eski sa-
hipleri olan Rumların çocukları Bü-
yükada'ya gelmenin keyfini yaşıyor-
lar.
Büyükada kışa hazırlanıyor. Ada-
nın 75 yıllık kışlıkçısı ünlü futbolcu Lef-
ter'le selamlaşıyoruz. Her zamanki
gibi keyfi yerinde.
2000;
Lİ YILLARDA
ERDAL ATABEK
AilelerNe Yapabilir? (2)
önceki yazımızda belirttiğimiz 'Aileler Ne Yapa-
bilir' sorusunun yanıtlannı anyoruz. İlk beş yanıt şun-
lardı:
1. Bilgi eksikliklerini gidermek,
2. Çocuklan aşın koruyuculuktan vazgeçmek,
3. Duygusal eksikliklen' çocuklarlatamamiamak-
tan vazgeçmek,
4. Beklentilerini çocuklara yüklememek,
5. Çocuklan karşılaştıklan sorunlardan kaçırma-
mak.
Yanıtlanmızı sürdürelim:
6. Çocuklanmızı düşündürtmek, onlara kendi
yaptıklannı düşünmeyi öğretmek.
Bu konu, çocukla iletişimimizde çok önemli bir
adım olduğu halde bizim genelde yaptığımız, 'ço-
cuklanmızın beğenip beğenmediğimiz davranış-
larında kendiyargımızı söylemek' olmaktadır. 'Bu-
nu iyi yapmışsın' ya da 'Bunu çok yanlış yaptın'
gibi yargılar çocuğu kendi yaptıklan üzerinde dü-
şündürtmez, tersine, onu yaptıklannı savunmaya
yöneltir ve yararsız kalır. Oysa, doğru ya da yanlış
yaptıklannı düşünmeye alışan çocuk, kendi yap-
tıklannı Ölçme ve değerlendirme yetisi kazanır ki
çok önemlidir. özeleştiri yapabilmek, olgunlaşma-
nın önemli bir ölçütüdür.
7. Çocuklanmıza sınır koyabilmek.
Bu da çok önemli olduğu halde çağımızda 'öz-
gür bir ortam yaratmak', 'çocuklarımızla arkadaş
olmak' gibi özünde doğru olan ilkelerin yanlış uy-
gulamalarının sonucunda olan bir 'sınırsızlık'hr.
Çocuklann anne ve babalarına çok rahat saygısız-
lıkedebilmeleri, bu 'sınırkoymama'nmsonucudur.
Bu durumda anne ve babanın çocuk üzerinde hiç-
bir etkisi kalmamakta, anne babada kendilerini bir
ölçüde koruyabilmek için geriye çekilmektedir. Bu
geri çekilme çocuğun daha ileriye gitmesine yol aç-
maktadır. Böyle birilişki, çocuğun başıboş kalma-
sı ile sonuçlanacaktır.
8. Çocuklara 'hayır' diyebilmek çok önemlidir.
Ashnda 'hayır' diyebilmek çok önemlidir ve ki-
şinin birey olarak olgunlaşabilmesine bağlıdır. Ço-
cuklara 'hayır' demek, sadece onlann doğru-yan-
lışı öğrenmeleri için değil, onlann kendi sınıriannı
öğrenmeleri için de zorunludur. Bunu yapmayan,
yapamayan ya da tutarlı yapamayan anne baba-
lar, çocuklarını ne istediğini bilmeyen, bulduğu-
nun değerini bilemeyen, doyumsuz, şımarık, çev-
re iletişimi başansız, yetersiz çocuklar yetiştirmiş
olacaklardır.
Ama, 'hayır' derken dikkat edilecek noktalar var-
dır: Doğru konuda, doğru yerde, doğru zamanda
hayır diyebilmek, anne baba arasında tutum birli-
ği olmak, direniş karşısında pes etmemek, çocu-
ğu çelişkide bırakmamak.
9. Çocuklann zekâ ve yeteneklerine güvenme-
mek. Onlara küçük yaşlardan başlayarak planlı ve
disiplinli çalışmayı öğretmek.
Anne ve babalar çocuklannın zekâ ve yetenek-
lerine hayran olmak isterler. Bunu doğal bir bek-
lenti sayabiliriz ama, çocuk burada kalırsa ileride
zekâ ve yeteneğinin ne yazık ki başarıyı sağlama-
dığı görülecektir. Başan, planlı ve disiplinli bir ça-
lışma ile elde edilir. Çocuk, zamanında bunu öğ-
renemez ise sonradan çok sıkıntı çekilir ve büyük
bedeller ödenir. Bu nokta unutulmamalıdır.
10. Son ve en önemli olarak da, 'anneler ve ba-
balar bu önerileh gerçekleştirecek bireysel geli-
şimi' tamamlamış olmalıdır.
Konunun en zayıf noktası da budur. Eğer anne
ve baba, kendi bireysel gelişimlerini tamamlaya-
mamış iseler eibette ki bu tutumlan, bu davranış-
ları özümseyemez, uygulayamazlar.
Bu durumda, sorun görülmeyecek, görülse de
kabul edilmeyecek, edilse de dış etkenlere bağla-
narak savunma yapılacaktır. Sonuçtada hiçbir şey
değişmemiş olacaktır.
Anne ve babalann birey olabilmeleri ya da birey
olmuş kişilerin anne ve baba olmalan, çocuk eği-
timinin en can alıcı noktasıdır.
Bu da, yetişkin eğitiminin, 'aile eğitimi'mn ne
denli yaşamsal, ne denli gerekli, hatta zorunlu ol-
duğunu hepimize göstermektedir.
e-mail: erdalatakta superonline.com
Fax:0 212 513 90 98
YTP Cenel Başkanı ismail Cem
'2004 bütçesinde
hayal gücü var'
ANKARA (Cumhu-
riyetBürosu) -Yeni Tür-
kiye Partısi (YTP) Ge-
nel Başkanı İsmaflCem,
"AKP hükümetinin
TBMM'ye sevk ettiği
2004 bütçe tasansuıda
bol bol rakam, geniş ha-
yal gücü, borç ve faiz ol-
duğunu ama Türki-
ye'nin sorunlanna çö-
zümgetirecekshasalira-
de, ufuk. \ ürek olmadı-
' söyledi.
Cem yaptığı yazılı
açıklamada, bütçeyi,
"Hiç aranmasm, bu büt-
çede insan yoktur. Bu
bütçede işçi, memur, es-
naf, köylü, emekfi, işsiz,
serbest meslek sahipleri
yoktur. İstihdam yoktur,
iş imkânı yoktur,gençle-
rin geteceği yoktur. Alal-
cıhk, verimlilik, girişim-
cflik yoktur. Türkiye'nm
geüşmesi yoktur" sözle-
riyle eleştirdi.
Kadrolaşmanm önünü açıyor'
Eğitim-Sen
Çelik'i eleştirdi
ANKARA (AA)-Eği-
tim -Sen Genel Basın Ya-
yın Sekreteri Nazun Al-
kaya, Talim ve Terbiye
Kurulu Başkanlığı Yö-
netmeligi'nde yapılan de-
ğişikliklerin kadrolaşma-
nın önünü açmaya yöne-
lik olduğunu savundu.
Alkaya. Eğitim-Sen
Genel Merkezi'nde dün
düzenlediği basın toplan-
tısında, Talim ve Terbiye
Kurulu Başkanlığı Yö-
netmeliği'nde yapılan de-
ğişikliği değerlendirdi.
Eski yönetmeliğin daire
başkanlığı, kurul uzman-
lığı ve şube müdürlüğü-
ne atanacaklarda aranan
niteliklerle ilgili düzenle-
melerin de kaldınldığını
ifade eden Alkaya, şun-
lan kaydetti:
"Bö\1ece Hüseyin Çe-
lik, akrabalan dahil her-
kesi atayabüecektir. Ya-
pılan değişikliklerin tü-
mü, kadrolaşmanın önü-
nü açmaya yöneKktirr