03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKİM 2003 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA H i J v U i l U I T J J . [email protected] 13 fetrol-Iş, ÖYK'nin 27 şirketin satış sözleşmesinde değişiklik yaparak görevini kötüye kullandığını savundu ÖzelleştirmedesuçdosyasıFJTAA KOŞAR ?trol-Iş Sendikası, "18 yülık özleştirme serüveninden örnek- lefe yer verdiği "Suç Dosyası2" yi harladı. Tek tek özelleştirme uy- gujnalarının incelendiği ve PO- Aîtan Balıkesır Seka'ya kadar peçok kurumda yaşananlann ay- nnlanyla anlatıldığı Suç Dosyası 2'c yer alan veriler, özelleştirme- nİEİyasal kararlarla keyfi uygula- m a n sahne olduğunu gözler önü- ne ^rdi. Ftrol-îş'in saptamalanna göre, özdeştirmede alıcılann borcunun erttenmesi nedeniyle de kamu çok büûk zarara uğratıldı. Buna göre, 19S-2003 Ağustos tarihleri ara- • "Suç Dosyası 2"de yer alan verilere göre, Özelleştirme İdaresi 1985-2003 döneminde, 10 milyar dolarlık kaynak sağladı ve buna karşılık 9.7 milyar dolar harcadı. Özelleştirmede alıcılann borcunun ertelenmesi nedeniyle kamunun çok büyük zarara uğradığmı bildiren Petrol-İş, Özelleştirme Yüksek Kurulu'nun, alıcılann borç ödeme planlannı 40 kez değiştirdiğini vurgulayarak borçlann 9-10 yıl ertelendiğine dikkat çekti. sında 8.6 milyar dolarlık satış ya- pıldı. Ancak 7.2 milyar dolar tah- sil edilebildi. Özelleştirme Jdaresi, bu dönemde 10 milyar dolarlık kaynak sağladı ve buna karşılık 9.7 milyar dolar harcadı. Petrol-îş'in aynı dosyasında Özelleştirme Yüksek Kurulu'nun da (ÖYK) görevini kötüye kullan- ÖYK'nin alıcılann borç ödeme planlannı 40 kez değiştirdiği vur- gulanarak alıcılann borçlannrn 9- 10 yıl ertelendiği ifade edildi. Petrol-lş "Özelleştirme Suçla- n"nın tarihi için "1985 - 2003 (sü- rüyor)" dedı. 1995-2003 tarihlen arasındaki uygulamalan kapsayan Suç Dosyası 2"de yer alan "suçiar dığı savunuldu. Petrol-tş'e göre, ve aktörleri" şöyle: ÖYK, 27 şirketin satış sözleşme- Suç Tarihi ve Mahalli: Nisan sinde değişiklik yaparak görevini kötüye kullandı. Dosyada, 1995-METAŞ Suç: METAŞ, 1992'dedevletta- rafından aluıarak iflastan kurtan- lır. 2 yılda kâra geçirilen şirket en büyük 500 sanayi kuruluşu sırala- masında 45.'liğe yükselir. 6 aylık kân 120 milyon dolara yükselir. Şirket, 57.9 milyon dolar bedelle özel sektöre devredilir. Şirketi alan Uzanlar,tekrar zarara sokar ve ver- gi ödemez, 2 bin 500 çalışan işten atılır. Suç Tarihi ve Mahalli: Nisan 1995 - Türkiye Otomotiv Endüst- risi (TOE) B7LIKESİR SEKA Albayraklar'a hzdiye edildi Sıç: Türkiye'nin tek çinko üreticisi ve altıriiretim teknolojısıne sahıp olan ka- mu srketi satılarak çürümeye terk edilir. Sıç Tarihi veMahaffi: 1996 - ÇİNKUR (Çin:o ve Kurşun Işletmesi) Tirkiye'nin tek çinko üreticisi ve altın üretın teknolojisine sahip olan kamu ku- rulusj Çinkur, Iranlı, Kanadalı ve yerlı Ekir Madencilik firmalanndan oluşan Kayeri Metal Madencilik ortaklığına 14 milym dolar bedelle satılır. Öslleştirmeden önce 154 milyar lira olan jirket zaran özelleştirildikten sonra 11.5 cat artarak 1.769 milyar liraya yük- selir. Dünyanın en büyük çinko üreticisi ve ticıretıni kontrol eden Glencore firma- sı, 1999'da alacağına karşılık bu tesısle- ri rerin koyar, üretimi durdurulur. Ma- den sıhası ise Türkiye'de altın arayıcıhğı da yapan Cominco'ya, arkasından ünlü Rio Tinto firmasma geçer. Çürümeye terk edilmiş tesislerin satışı için 7 kez ihaleye çıkılmasına karşın, tes- pit edilen bedelin yüzde 40'na dahi alıcı bulunamaz. Şirket 23 Temmuz 2003 'te 8. kez satışa çıkanlır.Türkiye'nin çinko üretimi dışardan karşılanır. Suç: Işletme iktidara yakın bir fırma- ya değerinin çok altında satılır. Suç Tarihi ve Mahalli: 19 Haziran 2003 - SEKA Balıkesir Işletmesi Şirkete satılmadan önce 1.8 milyon do- larlık yatırun yapılan ve 51.2 milyon do- lar değerindeki işletme, 1.1 milyon dola- ra Albayrak AŞ'ye satıldı.Firma 289 iş- çiyi kapıya koyar. Yargı, bağışa dönen bu satışı, kamu yaranna aykın bularak dur- durdu. Asgari ücret görüşmeleri • AIMKARA(AA)- Asgari Ücret Tespit Komisyonu, 2004 yılında uygulanacak yeni asgari ücreti belirleme çalışmalan çerçevesinde ilk toplantısını 4 Kasım'da yapacak. İlk toplantıda Türk-lş ve TİSK yönetıcileri de yeni ücrete ilişkin görüşlerini açıklayacak. Türk-tş. asgari ücretin çalışan işçi ile birlikte dört kişilik ailenin zorunlu gıda harcaması tutannı karşılayacak düzeyde belirlenmesini, belirlenecek yeni ücretin işletmeler ve ekonomiye yeni yük getirecek düzeyde olmamasını istiyor. Türkiye işsizfikte OECO dördüncüsü • ANKARA (ANKA) - Türkiye, Ekonomik îşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) üyesi ülkeler arasında işsizlik orarunda Polanya. Slovak Cumhuriyeti ve Ispanya'nın ardından 4'üncü sırada yer alıyor. OECD üyesi 30 ülkenin yılın ikinci çeyreğindeki işsizlik oranlan açıklandı. Buna göre Polonya, ikinci çeyrekte yüzde 20.1 ile OECD'nin işsizlik oranı en yüksek ülkesi olmaya devam etti. Türkiye'de ise ilk çeyrekte yüzde 12.3 olan işsizlik oranı, ikinci çeyrekte yüzde lO'ageriledi. Ozefleştinneye karşı geniş bir kampanya başlatan Petrol-İş, çok sa\ıda ilde mitingler. toplanolar düzenknıi^ti. Hisse devri ve borç ertelenmesi bugün yargıya taşınıyor POAŞ'ta yeni baştan Petrol-lş, POAŞ'ın, halka arz edilmesi gereken yüzde 25.8'lik hissesinin Iş-Doğan Petrol Yatınmlan'na devri ve borcunun ertelenmesi kararlannın, iptali istemiyle bugün dava açıyor. ÖYK ve ÖİB hakkında, Ankara Cumhuriyet Savcılığı'nda suç duyurusunda bulunmaya hazırlanan Petrol-tş, POAŞ'ta borç ertelemesinin iptali için Ankara Idare Mahkemesi'ne gidecek. Sendika, söz konusu davaya, kamu yararını koruma ve sağlama iradesi içindeki her kişi ve kurumun müdahil olarak katılması çağnsında bulundu. Davada, öncelikle yürütmenin durdurulması talep edilecek. POAŞ'ın yüzde 25.8 oranındaki hissenin satışından doğan trilyonluk borcu 3 Eylül 2003'te alınan ve kamuoyundan gizlenen ÖYK karanyla, taksitlendirilerek ertelenmişti. Suç: Nisan 1993 "te 50 milyon do- lar değenndeki TOE, Rumeli Hol- ding'e 8 milyon dolara satılır. His- seleri TOE'ye ait olan pazarlama şirketi MAT da yanında hediye edi- lir. Uzan Ailesi, MAT'da çalışan 447 işçiyi tazminatlan bile öden- meden işten atar. Şirkette üretim durdurulur. Şirketten geriye 238 dönümlük arazi ve Uzan ailesinin, çimento fabrikalannın çimentolan- nı taşımakta kullandığı çok elve- rişli bir iskele kalır. Suç Tarihi ve Mahalli: Temmuz 2000 - POAŞ Suç: Kamuya ait POAŞ kendi kâ- n ile satın alınır. POAŞ'ın yüzde 51 'lik kamu payı blok olarak 1.260 milyon dolar bedelle Iş-Doğan Ya- tınmlan AŞ'ye devTedilir. Satış söz- leşmesinde devletin denetimini sağ- layan, 5 yıl süre ile geçerli imtiyaz hisse ve kalan yüzde 42.3 kamu pa- yının halka arz edileceği tanzim edi- lir. Bu özelleştirme topluma, "Ça- ğuı en büyük peşin saüşı" olarak su- nulur. Ancak, 500 milyon dolan, bu yatınm grubu tarafmdan, kalan 760 milyon dolar ise Vakıfbank'ın da içinde bulunduğu 9 bankanın oluş- turduğu konsorsiyumdan alman kredi ile ödenır. 6 Mart 2002'de yüzde 16.5 kamu payı halka arz edilir. Şirketin halka açıklık oranı yüzde 23.2'ye çıkar. Kamu payı yüzde 25.8'e düşer. 15 Nisan 2002 tarihınde ÖYK, 5 yıl beklemeden 2. yılda devlete ait altın hisseyi kaldınr. Halka arz edilmesi gereken yüz- de 25.8'hk kamu payı, 16.07.2003 tarihınde yine ÖYK karanyla blok olarak sermaye grubuna devredilir. Toplam 387.8 milyar liralık satış bedelinin yüzde 30'u peşin, kalan 271 milyar liraya karşılık ise PO- AŞ'ın kendi hisseleri teminat olarak gösterilir. Özelleştirme Uygulama- lannda Değer Tesbiti ve Üıale Yö- netmeliği'ne göre; hisse senetleri te- minat olarak kabul edilmemektedir. Yani ÖYK'nin kendisi tarafından usulsüz işlem yapılır. 8 Ekim 2002'de ise 1.3 milyar do- lar zararda olan Iş Doğan Petrol Ya- tınmlan AŞ ile POAŞ bırleştirile- rek, zararda olan şirket bütün aktif ve pasifleriyle POAŞ'a devredilir. POAŞ zarara uğratılır ve uzun bir süre vergi ödememesi sağlanrr. 22 Kasun 2002 "de küçük yatınmcılann hisseleri, bu grup tarafından ucuz fiyatla ele geçirilir. Böylece Iş-Do- ğan Grubu'nun POAŞ'taki payı yüzde 99.35 yükselerek kontrol el- de edilir. DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLÜ LONDRA ergjnyatr.net Bush yönetiminin, karartasansının BM Güvenlik Konseyi'nde oybirliğıyle benim- senmesini "büyük diplomatik" zafer ola- rak sunanlara bakmayın. ABD açısından işler ne Ortadoğu'da ne de Irak'ta iyi gi- diyor. Stratejik analiz sitesi Stratfor'un bir yorumuna göre (17/10), ABD Irak'ta- ki sıkışmayı aşabilmek için cepheyi ge- nişletmeye karar vermiş. Bu "ileriye doğ- ru kaçış" da ABD'nin sorunlannı çöze- meyecek. ABD'nin, bu "ileriye doğru k, ç;ş ham- lesiyle" daha da artmasını bekleyebile- ceğimiz sorunlannı, üç başlık altında top- layabiliriz. Birincisi, Israil-ABD ilişkisin- de, ABD'nin inisiyatifi zayıfladı, Şaron, Bush yönetimini peşinden sürüklüyor. Ikincisi, ABD Irak'ta denetimini hâlâ ku- ramadı, aksine prokonsül Bremmer'ın otoritesi zayıflıyor. Üçüncüsü, uluslarara- sı ilişkiler alanında ABD'nin etkinliği aşın- maya devam ediyor. İsrall ABD'yl sürüklüyor ABD-israil ilişkilerinin tarihsel denkle- mine göre, ABD, israil'i ne pahasına olur- sa olsun koruyacak, Israil de ABD'nin bölgedeki hegemonyasına uygun politi- kalar izleyecekti. Bir süredir, Şaron hü- kümetinin, ABD'nin küresel imparatorluk projesinin daha küçük çaplı bir modeli- ni Ortadoğu'da uygulamaya koyarak, bu denklemle çelişen bir yönde inisiyatifi ele almaya başladığı görülüyor. Ha- mas'ın yaşlı lideri Şeyh Yasin'e yönelik suikast girişimi, Arafat'ın tasfiyesinin gündeme getirilmesi, Filistin toprakla- rında inşa edilen duvar, Suriye'ye yöne- lik "önleyici vuruş", israil'in denizaltıla- nna nükleer füzeler yüklediğine (Los An- geles Times, The Observer), Şaron'un Mossad'dan iran hedeflerine vurabil- mek için plan yapmasını istemesine (Spiegel) ilişkin haberler, ABD uzmanla- nnın destekleyici demeçleri, Israil-Filis- tin çelişkisinin tümüyle bölgesel bir so- run haline getirilmeye başlandığını gös- teriyordu. Ustelik böylece Israil nükleer silahlannı ortaya çıkararak belirsizlik polrtikasından da vazgeçiyordu. Strat- for da, Bush yönetiminin artık tarafsız görünme çabasmdan vazgeçerek açıkça İsrail'in yanında, Türkıye'yi de kapsayan bir üçlü ittifak biçiminde, yer almaya karar verdiğini ileri sürüyor. Gaz- Hızlanarak Süpüklenirkenze'de ABD personelinin ölümüne yol açan bombalı saldırının, bu eğilimleri güçlendireceği, Şaron hükümetinin ABD üzerindeki etkisini daha da arttıracağı söylenebilir. Şimdi ABD, Suriye ve Iran'a yönelik girişimlerini yoğunlaştırırken Tür- kiye'yi de sürecin içine sürüklemeye ça- lışıyor. Irak'ta direniş cephesi genisliyor ABD'nin Irak'ta denetim kurma çaba- lan, geçen hafta iki darbe daha yedi. ABD'nin kendi atadı- ğı Geçici Yönetim üzerindeki denetiminin görünenden daha zayıf olduğu orta- ya çıktı. ABD'nin verdiği ka- yıpları azalt- mak, biraz da başkala- nnın ölmesi- ni sağlamak için Türki- ye'ye büyük gereksinimi var. Ancak Ge- çici Irak Yönetimi içinde bu konuda c-id- di bir direniş olduğu ortaya çıktı, hatta Kürtlerin temsilcisi, ABD'yi istifa etmek- le tehdit etti. Şimdi ABD'nin Türkiye'den asker getirme konusunda kararsızlığa düştüğü, yeni bir formül bulmakta dazor- landığı görülüyor. Ikincisi, ABD'nin Irak'ta başarılı olabil- mesi, direnişin Sünni bölgeleriyle sınırlı kalmasına bağlıydı. Geçen hafta, Irak'ta nüfusun yüzde 60'ını oluşturan Şiilerin içinde önemli etkinliğe sahip bir kesim di- renişe katılmaya başladı. Şii liderlerinden Mukata el Sadr Irak Geçici Yönetimi'ne karşı bir "rakip hükümet" kurduğunu açıkladı. ABD işgaline karşı sesini yük- seltmeye başladı. The Economist, ABD'nin Sadr'dan rahatsız olduğunu ve müdahale etmeye hazıriandığını yazıyor. Geçen hafta Kerbela'da ABD güçleriyle Şii militanlar arasında, üç ABD askerinin, iki Iraklı güvenlik görevlisinin ölmesine, 7 ABD askerinin yaralanmasına (The New York Times 18/10) neden olan çatışma, Sadr'a müdahale etmeye kalkmanın ko- lay olmadığını, kanlı bir Şii-ABD çatış- masının gündeme gelmeye başladığını düşündürüyor. ABD işgalinin geleceğine ilişkin bir diğer ipucunu da askerler ara- sında yapılan anket verdi: Moral bozuk- luğu had safhaya varmış (BBC, 17/10). Unrted Press International'ın cumarte- si günü geçtiği aynntılı bir haber, yüzler- ce yaralı ve hasta ABD askerinin çok kötü ko- şullarda, haftalarca doktorgöre- meden be- ton baraka- larda bekle- tildiğini orta- ya koyarak, bu moral bozukluğu- nun, salt Irak'taki di- renişten de- ğil, Ameri- kan Devletinin yetersizliğinden de kay- naklandığını gösteriyordu. Şiilerin de ka- tılmasıyla genişleyecek bir direniş bu as- kerierle bastırılabilir mi? BM kararı, Pyrrhos zaferl Geçen hafta BM'den geçen karar, as- lında ABD açısından büyük bir diploma- tik başarının değil, iki yenilgının altını çiz- di. Birincisi, Richard Perle geçen mart ayında, The Spectator'da "yeni dünya düzeninin BM'ye dayanacağına ilişkin fantezi, Irak'ta ölecek demişti". Geçen hafta Bush yönetiminin BM'den karar çı- karmadan, ne mali ne de askeri açıdan ilerleyemeyeceği belli oldu. ikincisi, ge- çen karara rağmen, ABD'nin verdiği ta- vizleri yeterti bulmayan Almanya, Fran- sa ve Rusya, Irak'a asker ve para yardı- mı yapmayacaklannı açıkladılar. Böylece BM kararı Wall Street Journal'ın deyi- miyle"/(üçü/(rj/r/nc//'yapra5;''olmaktan öteye geçemedi. Üstelik, Bush yönetimi, BM karan sayesinde, bu hafta sonu ya- pılacak Madrid toplantısında, Irak için daha çok bağış toplayabileceğini hesap- larken, ABD Kongresi'nden ikinci bir dar- be yedi. Kongre, Bush yönetiminin Irak'a verilmek üzere önerdiği 20 milyar dolar- lık hibenin yarısını borca dönüştürdü. Bu karar, hem diğer ülkelerin, "ABD vermi- yorsa biz neden verelim" yaklaşımını, hem de Bush'un Kongre'deki desteğinin zayıflamakta olduğuna ilişkin algıyı güç- lendirecek. ABD'nin etkisinin zayıflamaya devam ettiğini düşündüren başka göstergeler de var. örneğin, geçen perşembe Fran- sa, Almanya, Ingiltere arasında yapılan, Belçika'nın da katıldığı (Beriusconi'nin çağnlmadığı) toplantı, ABD tarafında bü- yük kaygı yarattı. Toplantının konusu Av- rupa ülkelerinin, gerektiğinde NATO'dan bağımsız davranabilme kapasitesini art- tırmaya yönelik, bir Ortak Savunma Po- litikası'ydı. ABD'nin NATO temsilcisi Burns, girişimi "Atlantik ittifakına büyük tehdit" olarak niteledi. Avrupa'da NA- TO'nun önceliğine büyük önem veren VVashington, şimdi, Le Monde'un yoru- muna göre, "Blair'inAB 'ye çok fazla ya- kınlaştığını düşünüyordu". Ancak ABD, ingiltere'ye baskı yapmaya başlayınca, Blair kendisini Avrupa'dan kopartmak is- teyen basınçlara direneceğini açıklarken Financial Times, Bush yönetimini, "so- runu abartarak elini zayrflatmakla" eleştirdi. Bunlar ABD'nın Ingiltere üze- rindeki baskılannın da bir sının olduğunu gösteriyordu. ABD'nin uluslararası gücünün temel taşlarından biri olan doların geleceğine ilişkin tartışmalar da devam ediyor. The Spectator'da yayımlanan bir yoruma göre, geçen sene Suudi Arabistan'ın ABD elçisi bir Kongre komitesine "pet- rolün dolara bağlı tutulmasında ısrar ederek ABD'ye bugüne kadar verdikle- ri desteğe değinmiş ve daha ne kadar sürdürebiliriz bilmiyorum" demiş. Rus- ya'nın petrol satışlarında, dolardan Eu- ro'ya geçme tasarımının arkasında da, aslında Almanya varmış (17/10). "Hege- mon" gerilemeye devam ediyor, peşine takılmamakta fayda var! ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK CHP'ye Haksıdık Yoğun biçimdetartışılması nedeniyle CHP'ye de- ğinmek gerekiyor. CHP, 199O'lı yıllarda, hükümet ortaklıklarında uğ- radığı kimlik ve kişilik aşınmasından sonra hükü- metlerin yanlış uygulamalarına, özellikle de bir baş- bakanın Türk Ticaret Bankası alım-satımına bizzat karışmasına karşı çıkan bir tutum sergiledi. Temiz siyasetin bir gereği olan bu tutum, ilginçtir, CHP'nin, siyasal istikran bozan, bu nedenle de eko- nominin bunalıma sürüklenmesine yol açan parti damgasını yemesine neden oldu. Oysa o yıllarda CHP'nin uyanları dinlenseydi, banka yolsuzlukları nedeniyle bu toplumun kaybı, yalnızca 3.6 milyar dolar olacaktı. Şimdilerde ve şimdilik banka hor- tumlamalarının halka maliyetinin 50 milyar dolan aştığı biliniyor. CHP'nin uyanlarının gözardı edilme- si, yalnız büyük ekonomik kayıplara yol açmakla kalmadı, toplumsal ve siyasal yapının daha da bo- zulmasına neden oldu. Yıllardır, bankacılık sistemi belini doğrultamıyor; yatınm, istihdam ve üretim ar- tışı sağlanamıyor; tasarruf sahipleri büyük sıkıntılar çekti ve çekiyor. Devlet ihalelerinden pay kapma yarışında olan çıkarcı medya, kendi doğasının bir sonucu olarak, CHP'yi istikrar bozucu göstermek için özel bir ça- ba harcadı; ekonomik sıkıntı çeken toplumun bey- nine CHP düşmanlığı iyice kazındı. Sonuçta, diğer nedenlerin de katkısıyla CHP Meclis dışında kaldı. • * • Geçen yıl yapılan seçimlerde CHP yüzde 20'ye yakın oy alarak Meclis'e girdi. Son bir yılda Meclis içinde ve dışında yapılanların değerlendirilmesi bir yana, yalnızca bir olay, çok açık bir biçimde CHP'nin başan hanesine büyük harflerle yazılmalıydı: ilk aşamada ABD'nin 62 bin askerinin ülkemizde ko- nuşlandırılmasının, 1 Mart 2003'te reddedilmesi. Tezkere'n/n reddi, ülke içinde halk arasında çok olumlu karşılandı; yabancılar da Türkiye'ye övgü- ler yağdırdı. Bilinen bir gerçektir ki, Tezkere'nin ret edilmesi, CHP Meclis grubunun sımsıkı karşı duru- şuyla sağlandı. Tezkere'ye, Meclis'te verilen hukuk devleti sava- şımı; orman yağmasına karşı çıkış; Anayasa Mah- kemesi'ne yapılan başvurular; eğitim, kadrolaşma, dokunulmazlık, genel olarak çalışanların sorunlan ve iş yasası; 8.5 milyar dolarlık ABD kredisinin si- yasal koşula bağlanmasına karşı çıkış vb. konular- da verilen uğraşılar eklenemez mi? CHP'nin Tezkere karşıtı tutumu ve diğer yaptık- lan hiç kuşkusuz savaştan çıkar bekleyenler ve on- lann denetlediği basın-yayın çevrelerinde eleştirile- cekti; öyle de oldu ve oluyor. Kamuoyunda çok etkili olan "savaşçı medya" için söylenecek bir şey yok. Ancak yaprağın öbür yüzü var; yalnızca bu sağ- lam duruş, bu ülkenin banşsever, ulusal bağımsız- lıkçı, ilerici ve demokrat kesimlerinin CHP'ye hak- kını vermesine, ona destek olmasına ya da kısa bir süre de olsa Tezkere başansı için alkışlamasına ne- den olmalıydı değil mi; öyle olmadı. • • • Milli Görüş gömleğini çıkardığını söyleyen, an- cak kimi kilit uygulamalanyla tam Milli Görüşçü ni- telikte bir hükümet iş başındadır. Ince ayar kalıcı kadrolaşma; eğitimde, ısraria yaratılmak istenen iki- li yapı ve imam hatip okullannı bitirenlere üniversi- telere girişte sağlanmak istenen ayrıcalık; üniversi- te ve TUBİTAK yönetimlerini ele geçirme yönünde- ki kararlı ve ısrarlı tutum, bu niteliğin yalnızca üç ör- neğidir. Böyle bir ortamda CHP'nin, yaptıklannın değil de şu ya da bu nedenle yapamadıkiannın sü- rekli olarak öne çıkanlması; ilkelerin ve düşün- celerin yerine kişiye dayalı çözümlemelere ko- nu edilmesi ve yerden yere vurulmasının, kimlerin işine yarayacağı sorusuna doğru yanıt verilmelidir. Bu bağlamda kimi CHP yetkililerinin parti kurulla- nnda görüşülmesi gereken konulan, medyada birbirlerine mektup yazarcasına gündeme ge- tirmelerine de değinmek gerekir. Kısaca CHP'ye yöneltilen eleştiri ve suçlamaların haksızlık nokta- sına ulaştığı bir gerçektir. • • • Türkiye, yakında yerel seçimlere gidecektir. AKP'nin ulusal düzeyde yerleştirmeye çalıştığı uy- gulamalar, sıra yerele geldiğinde, doğru-dürüst de- netlenemeyen, ihale ve çıkar ağlannın sanp sarma- ladığı yerel yönetimlerin elinde nasıl gelişir? Bu so- runun yanıtının verilmesi gerekir. Cumhuriyetin de- ğerleri konusunda duyarlı olan kesimlerin ve özel- likle de 3 Kasım seçimlerinde sandık başına gitme- yenlerin bu noktaya doğru tanı koymaları gerekir. Cumhuriyet ile yaşıt ve Cumhuriyet'in değerleri- nin özü olan CHP'nin incelenmesinde, nicelik ile ni- teliğin; geçmişin, şimdinin ve geleceğin; özetle, öz- nel ve nesnel yönlerin dengeli biriikteliğinin gözetil- mesi büyük önem taşıyor. 3. GAP ve Sanayi Kongresi 'Mayınlı arazilerde tanm yapılabilir' DtYARBAKIR (Cumhurijet Bürosu) - TMMOB'yebağhMa- kina Mühendisleri Odası Diyarbakır Şu- besi'nin düzenlediği 3. GAP ve Sanayi Kong- resi'ne katılan Diyar- bakır Zirai Mücadele Araştmna Enstitüsü Ziraat Mühendisi Hadi Aydın, boşaltılan köy ve sınırlardaki mayınlı arazilerde ekolojik ta- nm yapılabileceğini söyledi. Aydın, "GAPböIgesi ekolojik tanm yapılma- sı için yeterti bitki türii- ne sahiptir. Birçok bitki bölgede ekolojik olarak yet^tirOebüir'' dıye ko- nuştu. Büyükşehir Beledi- yesi Mehmet Akif Er- soy Tiyatro Salonu'nda düzenlenen kongrenin "Tanm, orman ve hay- vancıhk" başlıklı otu- rumda "GAP bölgesi kanmsal kalkınmasın- da kooperatifçffik" bil- dirisini sunan Trakya Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakkı lnan da Türkiye'deki başanlı tanm koopera- tiflerinden örnekler ve- rerek devletin koopera- tifçiliği desteklemesi gerektiğini belirtti. Türkiye'de 4 milyon kışınin kooperatiflere üye olduğunu kayde- den Prof. İnan, Avnı- pa'da "A\Tupatanmsız tanm kooperatifsiz ge- h'şmez" iîkesınin be- nimsendiğini belirterek bu ilkenin Türkiye'de de benimsenmesi ge- rektiğini söyledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle