Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 17EKİM2003CUMA
HABERLER
Eczacıbaşı Holding'in Başkanı Bülent Eczacıbaşı, başannm devam edeceğini söyledi
Üaçtakaliteyeilködül• Holding'in yönetim kuruluş
başkanı Bülent
Eczacıbaşı, başandaki
en önemli faktörün
Nejat
Eczacıbaşı'nın
kaliteye
verdiği önem
ve Türk
hekimine ilk
defa Türk
ilacını kabul
ettirebilmeleri
olduğunu
belirtti.
Ekonomi Servisi - Ulusal Kalite Büyük
Ödülü'nü büyük ölçekli işlet-
meler kategorisinde alan Ec-
zacıbaşı-Baxter Hastane
Ürünleri Sanayi ve Tic.
AŞ'nin başanlannı de-
ğerlendiren Eczacı-
başı Holding Yöne-
tim Kurulu Başkanı
Bülent Eczacıbaşı, ba-
şandaki en önemli faktö-
rün topluluğun kurucusu
Nejat Eczacıbaşı nın kali-
teye verdıği önem ve ya-
bancı kuruluşlann karşısı-
na çıkılarak Türk hekimine
Türk ilacını ilk defa kabul et-
tirebilmeleri olduğunu söyledi.
Şirketin Ayazağa'daki tesislerinde yapılan
törende konuşan Eczacıbaşı. çalışanlara, "Tûr-
kiye'de bir sanayi kuruluşunun kazanacağı
en değerti, prestijü ödüJü kazancbrdığınız için
sizienictenduygularla kuöuyorum" dıye ses-
lendi. İlaç sektörünün sağlık alanında çalış-
ması nedeniyle en iyi kalıtede üretim yapmak
zorunda olduğunu vurgulayan Eczacıbaşı, bu
açıdan sektörde ilk kalite ödülünü almaktan
memnuniyet duyduğunu bildirdi.
En lyiyi üretmek zorundayız'
Eczacıbaşı-Baxter Hastane Ürünleri Sana-
yi ve Ticaret AŞ Genel Müdürü Can Hisarb
da, kalite yolculuğuna ödül hazırhğı ıçın çık-
madıklannı, şirketin ınsan sağlığıyla ilgili ol-
ması nedeniyle en iyiyi üretmek zorunda ol-
duğu düşüncesiyle hareket ettikJerini söyle-
di. Başanlannı her bir bireyin ne yapacağını
bilmesi. bütünleşmesı ve aile yapısında oldu-
ğugibi birbirine destek olmasına bağlayan Hi-
sarlı, şunlan kaydetti:
"Ödül başvurusuna tüm çaiışanlanrruzla
bnükte kararverdik. Çahşanlanmca' Bizim
bu ödül sürecine hazırlanmamız gerekmiyor,
zaten biz oradayız' dedtaı."
Kriz yaşadıklannda da hiçbir insanı şirket-
ten çıkarmayı düşünmediklerini söyleyen Hi-
sarh, kalitelerini de en ufak şekilde azaltma-
dıklannı çünkü insan sağlığıyla oynadıklan-
nı belirtti.
Hisarlı, "Buikiunsur bizim çok önemli slo-
ganımız oldu ve başanmızı pekiştirdi" dedi.
Birdüştü DeyoğUıraın çaüsı
gerçege
donuştuEkonomi Servisi - Türkiye Kalite
Derneği (KalDer) ve TÜSİAD
tarafından bu yıl 11 'incisi düzenlenen
Ulusal Kalite Ödülleri töreninde, KOBİ
kategorisinde ödüle layık görülen
Balnak Nakliyat ve Lojistik Hizmetleri
Tic. AŞ CEO'su Selma Akdoğan ise
ödül yolculuklarınm bir hayal ile
başladığını belirtti. Kalite
yolculuklarının başladığı 1996yılında
bu yolculuğun hiç bitmeyecegi sözünü
kendi kendilerine
verdiklerini söyleyen
Aydoğan hedeflerinin
hızla artan rekabet
ortamuıda "müşteri
memnuniyetini
sağlamak, müşterilere
bekJentiierin ötesinde
hizmet vermek ve
tüm bu hizmetleri
üreten Balnak
çahşanlanna
çabşacakları mutlu
bir iş ortamı ve
sistenıi sağlamak"
olduğunu belirtti.
Bu sürece giden yolda
en büyük
refbrmlannın dikey
yönetimi 6 kademeden 2 kademeye
indirmek olduğunu söyleyen Aydoğan
"BirHkte yöneteüm" sloganıyla yola
çıktıklannı belirtti. Kaliteyi sadece iş
yaşamıyla sınırlamadıklannı ve bunu
bir yaşam biçimi haline getirdiklerini
söyleyen Aydoğan "Türldye'nin
refahinı arttırması için şirketlerin
kendine güvenmesi ve bu modete aday
obnası gerek" diye konuştu.
Ulusal Kalite Başan Ödülü'ne layık
görülen Assan Alüminyum'un
Genel Müdürü An' Saim Özdemir ise
mükemmellik bayrağını gururla
geleceğe taşıyacaklarını
söyledi.
Edebiyat, tiyatro ve sinema dünyasının uğrak yerlerinden olan
restoran yeni etkinliklere ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor
tPEKYEZDANİ
Ödül, Balnak'ın
CEO'su Sebna Ak-
doğan'a verikü
Çatı Restoran'ın sahibi
Hasan Özen (sağda),
%
Bir
kez gelip buraıun
güzelliğini görenJer ondan
sonra sürekli geliyor'
diyor. Beyoğlu'nun
'klasiklerinden' Çaü, bu
yıl 'Sıcak şarap
geceleri'nden 'şiir
buluşnıalan'na dek
birçok yeni etkinlik
düzenleyecek.
Restoramn etkinhkkrini
takip etmek i$teyenler için
internet sitesi ise şöyle:
www.catirestaurant.com
Postacılar
çalmaktan
korkuyor
AFYON (AA) - Afyon PTT Baş-
müdürü Kadir Ceylan Kırniızıgül,
postacılann son yıllarda daha çok fa-
tura ve mahkeme tebliği dağıtır ha-
le geldıklerini belirterek "Dağıücı-
lanmız, bu nedenle artık kapdan
çalmaktan korkar hale geldiler" de-
di. Teknolojinin gelişmesi ve tele-
fonun yaygınlaşmasının mektubu
ortadan kaldırdığını belirten Kır-
mızıgül, şunlan söyledi:
"Sevdiklerinden mektup getiren
postacının görevi de değişti. Arûk
mekrup yerine mahkeme tebliği, fa-
tura dağıayoruz. tyi haber veremi-
yoruz. fnsanlar postaeılan kapıda
görmek Lstemez duruma geldL Da-
yak yiyen arkadaşlanmız bile var."
Edebiyat, tiyatro ve sinema dünyasının
tanınmış müdavimleriyle 22 yıl süresince
Istanbul Barosu'nun en üst katında hizmet
veren Çah Restoran, mayıstan bu yana "Çaü
Passage" adıyla tarihi Suriye Pasajı'ndaki yeni
yerinde hizmete devam ediyor. Beyoğlu'nun
"klasiklerinden" sayılan Çatı, bu yıl "Sıcak
şarap geceJeri"nden "şür buluşmalan"na dek
birçok yeni etkinlığe de ev sahipliği yapacak.
Çatı Restoran'ın Tünel'deki yeni mekânının
bir yüzü Orhan Adli Apaydın Sokak'a, bir
yüzü de Gönül
• 22 yil boyunca Sokak'a bakıyor.
İstanbul Barosu'nun ı^os'de yapılan
pn ri«st kfltında v eb u
>™
enuStKatinaa Beyoğlu'nun en
hizmet veren Çatı ^ 1 b ı n a s ı
Restoran, mayıstan seçıien Sunye
bu yana "Çatl Pasajfrun tarihi
Passage" adiyla atmosferinde eski
tarihi Suriye
Pasaj.'ndakiyeni
yerinde hizmete vermeye başlayan
devam ediyor. Çatı'mn 150 si
kapalı alanda,
6O'ı açık alanda, 70'i de pasajın içinde olmak
üzere toplam 280 kişilik kapasitesi bulunuyor.
Çatı Restoran'ın sahibi Hasan Özen, Çatı'nın
eski müdavimlerinin henüz restoranın yeni
yerini tam olarak bilmediğini belirterek "Bir
kez gelip buranın güzelliğini görenler ondan
sonra sürekli gelmeye başjryor"dıye konuştu.
Restoranın üst katında hafta sonlan keman ve
piyano eşliğinde canlı müzık yapılıyor. Özen,
Çatı'nın akşamlan iki değişik müşteri profili
olduğunu anlatıyor. Birinci gnıp, alt katta
sohbet edip yemek yemeye gelenler. ikinci
grup ise üst katta müzık dınleyip dans etmeye
gelenler. Özen, pazar günleri restoranda Latin
danslan, Uzakdoğu danslan ve konservatuvara
hazırlık kurslan da düzenleyeceklerini
söylüyor. Restoranın Akdeniz mutfağı ağırlıklı
mönüsü de önümüzdeki günlerde tüm dünya
mutfaklanndan örnekJer sunmaya
hazırlanıyor.
BIRBAKIMA
SERVER TANİLLt
Bartın, Zonguldak
ve Bolu...
Ankara'dan yukan doğru çıktığınızda, Kuzey Ba-
tı Anadolu'da, yolunuz bir süre bozkırdan geçer.
Ama çok geçmez, yeşil vadiler ve tepelerin arka-
sından ormanlar çıkar karşınıza.
Bartın, işte o yeşil denizin ortasında.
Içinden akan birçayla Karadeniz'e bağlı bu gü-
zelim kente, kavuşmanız kolay aynlmanız zordur.
Yüzyılların içinden süzüle süzüle gelmiş bir kimlik,
en başta da evlerinde gösteriyor kendini; o zarif,
cana yakın mimariye kapılıp gitmemeniz ımkân-
sız. Ne var ki, bir çağın sonunun geldığini de ha-
ber veriyor her şey: Beton gelip girmiş; rant eko-
nomisi yapacağını yapıyor ve o güzelim tepelere
doğru, o estetik yoksulu apartman salgını yayılı-
yor. Bir on-yirmi yıl sonra nasıl bir Bartın görece-
ğiz? Kaygılandıncı birsoru. Hızla yayılan kent, akıl-
cı bir belediyeciliği beraberinde getirmezse, kork-
makta haksız sayılamazsınız.
Atatürkçü Düşünce Derneği'nin çağnlısı olarak
gittim Bartın'a. Once, bir Nâzım Hikmet şiir din-
letisi sundum; sonra da, "21. Yüzyılda Kemaliz-
me Nasıl Bakmalı?" konulu bir konferans verdim.
Halkın, gençlerin ilgisi göz doldurucu idi.
Kentte, çağının ve ülkesinın sorunlarına vâkıf bir
aydın tabaka da var: Bir Necmi Püskülcü. bir Nil-
gün Saban, bir Rıfat Erkan, bir Mehmet Korkut,
bir -80 yılını doldurmuş olan- Bartın Gazetes/'nin,
ikinci kuşaktan yöneticisi Esen Aliş'le konuşurken,
karamsarlıktan sıynlıyorsunuz. Halkevinden gelen
bir kuşak bu; Bartın'ın demokratlığı da onun ese-
ri.
Sayın Mehmet Korkut, bizi aldı, Karadeniz kıyı-
sında önce Inkumu'na götürdü; sonra da Amas-
ra'ya. Amasra'yı görmeyene onu anlatmak güç. Res-
men büyüleniyor insan! Ama olan bitene bakıp, Ku-
şadası'nın başına gelen felaket orayı da bekliyor
mu diye kaygılandığınız oluyor. Hayır, düşünmek
bile istemem bunu...
Konukseveriiğin en güzel örneklerini tattık. Ge-
lecekle ilgili planlar yaptık ve güzel bir günde, Zon-
guldak'a doğru yola çıktık.
•
Zonguldak'ı ilk görüşüm.
Hayran kaldım. Kenti kucaklamak istediğinizde
bir tepeden ötekine geçiyorsunuz; yeşile boğul-
muş kent, kıyıda, Karadeniz'in enginliğine açılıyor.
Zonguldak demek, kömür demek. Bu cevher
onun bütün yazgısını çizmiş. Yıllarca, bağrındaki
nimeti topluma tattırmış olan kent, 80'li yıllarla be-
raber, iktidarların sırtını çevirdiği bir diyar olmuş;
bu terk edilmişliğin hüznünü çehresinden okuyor-
sunuz.
Olacak iş değil: Sen tut, "özerkleştirme" durur-
ken, "özelleştirme"ye git; ve kentin can damarla-
nnı kes. Ucuz diye dışardan maden kömürü al ve
içerdeki üretimi savsakla. Işsizlik, en başta bunun
eseri; 45 bin sigortalı işçi sayısı da 13 bin dolayı-
na düşmüş halde.
80'li yıllarda, 100binemekçi, "Çankaya'nınşiş-
manı, işçidüşmanı" deyip Ankara'yayürüdüğün-
de, o malum zibidi, "Zonguldak'ı birkıyı kasaba-
sına çevirmesini bilirim" diyesiymış. Sanki düşman
kenti! Zonguldak, küllerinden yeniden doğacağı gün-
leri bekliyor. Ama onun kurtuluşu, Türkiye'nin kur-
tuluşuna bağlı değil mi?
Atatürkçü Düşünce Derneği'nin daveti üzerine
gittiğim kentte, bir Nâzım Hikmet şiir dinletisi yap-
tım; bir de eğitim sorunumuz üstüne bir konferans
verdim. Her ikisi de ilgi topladı.
Aydınlarıyla tanıştım: Saime Ekşi, Sabri Ya-
vuzyılmaz, Rıfat Dağdelen, Gülsev Papila ve Hü-
seyin Dilmen, unutamayacağım isimler olarak ka-
lacak belleğimde...
Zonguldak'tan Bolu'ya geçtim.
•
Bolu'da zaman dariığından fazla kalamadım.
Atatürkçü Düşünce Derneği'nin davethsi olarak,
Abant Izzet Baysal Üniversitesi'nde bir Nâzım Hik-
met şiir dinletim oldu.
İlk kez görüyordum bu üniversiteyi. Bolu'nun
yamacında, güzel bir yerleşime ve ciddi bir yöne-
time sahip; bir yerlere gelmiş ve daha ilerilere ba-
kıyor, ulaşacak da.
Dinletiye en başta gençlik büyük ilgi gösterdi.
Kimi saygın hocaları datanıdım bu yesileyle. Bir
Fevzi Engin'i, bir Mustafa Kemal Öke'yi unut-
mayacağım.
Üniversiteden Istanbul'a doğru ayrıldığımda,
alabildiğine iyimser duygular içindeydim. Bu bilim
yurdunu kuran rahmetli Izzet Baysal ın anısı önün-
de de eğildikten sonra yola koyulduk. Bir ay sü-
ren uzun bir Anadolu yolculuğunun anıları ile dop-
dolu idik...
IMF'ye pembe, lıallva kara tablo
BÜLENT TANLA MYK Üyesi,
CHP îstanbul MilleUekili
Türkiye kamu finansman sorununu
çözememiştir. Bu nedenle Türkiye'de
vergi terörü yaşanmaktadır.
Hükümet 2004 yılı makro ekonomik
hedeflerini açıkladı. Yüzde 5 büyüme
yüzde 12 enflasyon öngörülüyor. Kişi
başına milli gelir düzeyi 3644 dolara çı-
kacak. Ortalama dolar kuru 1.604.000
TL düzeyinde olacak. Faiz dışı fazla da
GSMH'ye göre yüzde 6.5 oranı koru-
nacak. Bütün bu göstergeler uygula-
nan güçlü ekonomiye geçiş programı-
nın 2004 hedefleri olarak sunuluyor.
Devlet İstatistik Enstitüsü sanayi üre-
timınin bu yılın ağustos ayında geçen
yılın aynı ayına göre yüzde 10.3 ora-
nında arttığını duyurdu.
Üretim 8 aylık ortalamalara göre ima-
lat sanayıi sektöründe yüzde 8.5, elekt-
rik, gaz ve su sektöründe 7.9 artarken
madencilik sektöründe yüzde 9.7 ora-
nında azalmıştır.
Merkez Bankası döviz tevdiat hesap-
lannda bu yılki gelişimi sekiz noktada
topluyor.
• Sisteme Türkiye'nin her bölgesin-
den döviz gırişi olmaktadır.
s, •Özellikleiraksavaşından sonra sis-
teme ginşler sıstematik hale gelmiştir.
• Yastık altı dövizlerde de çözülme-
ler vardır.
•Turistik gelirleri Türk Lirası'na dö-
nüşmektedir.
• 7 Mart - 22 Eylül 2003 tarihlenn-
de yatınm fonlanndaki artış yüzde 50
olmuştur. 10.6 katrilyon lira olan yatı-
nm fonu rutarı 15.7 katrilyon liraya
çıkmıştır.
• DÎBS'deki tutar aym tarihlerde 32.8
katrilyon liradan 46.9 katrilyona yük-
selmiştir.
• Repoda da bu dönemde gerileme
var.
• Bu dönemde TL mevduat 58.2 kat-
rilyon liradan 70.6 katrilyon liraya çık-
mıştır.
Imalat sanayli...
En fazla nitelikli eleman istihdamı ve
sendikalaşmanın olduğu imalat sana-
yiinde bile saat ücretleri yılın ilk 6 ayı
ortalamasında geçen yılın aynı döne-
mine göre yüzde 24.7 oranında bir ar-
tış kaydetmiştir. Buna karşılık tüketici
fiyatlan endeksi TÜFE'de ocak - hazi-
ran dönemi ortasında geçen yıla göre
yüzde ^ . 8 oranında artış yaşanmıştır.
Geçen yıl ilk altı ay ortalamasında 100
liraya tüketilen bir mal ya da hizmet için
bu yılın aym döneminde ortalama 129
lira ödenmiştir.
Tüketici enflasyonunun ücret artışı-
nın üzennde gerçekleşmesı sanayi iş-
çisinin geçen yıla göre yüzde 3.2 ora-
nında yoksullaşmasına yol açmıştır İş-
çi geçen yılki ücreriyle 100 birim tü-
ketebildiği mal ve hizmetten bu yılki
geliriyle 97 birimden daha azını alabil-
di. Yoksullaşma oranı özellıkle kamu
işyerlerinde çalışan işçilerden yüzde
5.7'ye ulaştı. Özel sektörde çalışan iş-
çinın de yoksullaştığı belirlendi. Reel
ücret 2001 yılında yüzde 14.5,2002'de
yüzde 5.4 geriledi. Reel ücretlerde
2000'den bu yana toplam gerileme yüz-
de 20'yi geçti. IMF programı öncesi
GSMH'nin kamu borç stokuna oranı
yüzde 57'ydi. Şubat2001 devalüasyo-
nuna bağlı olarak bu oran 2001 sonun-
da yüzde 117'ye çıktı ve Türkiye Dün-
ya Bankası sınıflandırmasında "ağır
borçlu" ülke haline geldi. Bu durum-
da IMF Türkiye'ye tamamen tahsilat
mantığı ile yaklaşmaya başladı: "Ka-
mu borçlannı, öncelikli olarak da dış
borçlaruu ödeyin". Maliye politika-
sında yüzde 6.5 faiz dışı bütçe fazlası
gibi dünyada benzeri olamayan aşın
sıkı birpolitika benimsetilerek, Türki-
ye'nin zorunlu ihtiyaçlanndan keserek
borç ödenmesi istendi. Kur politika-
sında "tam dalgata kur" uygulamasıy-
la TC Merkez Bankasf nın kura müda-
halesi gerektiğinde IMF'den borç aldı-
ğı rezervleri kullanması engellendi.
Ekonomide durgunluk
Aşın sıkı maliye politikası iç piya-
sayı daralttı. Sermaye hareketlerinin
serbest para ikamesinin ileri boyut ol-
duğu ülkemizde müdahalesiz dalgalı
kur Türk Lirası'nı kısa sürede aşın de-
ğerli hale getirince net ihracat sürekli
küçüldü. Ekonomi durgunluktan kur-
tulamadı.
Kamu sektöründe iç borç, reel faiz-
lerin yüksek düzeyini düşürmektedir.
Kamu imalat sektöründeki toplam eş-
ya fiyatlan endeksi TEFE'nin eksi çık-
ması maliyet kadar zam yapılmadığı-
nı göstermektedir.
Memur zammı enflasyonun altında
kalmıştır. Bütçeden tanma aynlan des-
tek reel olarak azalmıştır. Ücretler eri-
miştir. DlE verilerine göre eylül ayı
enflasyonu TEFE'de binde 1, TÜFE'de
yüzde 1.9 çıkmıştır. TEFE toptan eşya
fıyatlanndaki dolayısıyla maliyetteki ar-
tışı TÜFE ise perakende fiyat artışını
dolayısıyla talep artışını göstermekte-
dir. TÜFE'nin yüksek çıkması talep ar-
tışı olduğunun işaretidir. Enflasyonda-
ki düşmeye rağmen halkın satın alma
gücü gerilediğinden bu talep artışını
iktisatçılar açıklamakta zorluk çekmek-
tedirler. Bu artış ne ölçüde sanaldır?
Kurlann düşük seyretmesi ülkenin
rekabet gücünü düşürmüştür. Gari açık
bu gidişle artmaya devam edecek, kur-
lar dengeye gelince de enflasyon yeni-
den yükselecektir. Bu saadet zinciri
böyle sürüp gidemez.
Sanayi tıkanıyor
Piyasada yaprak kıpırdamıyor. An-
kara'nın ünlü Zafer Çarşısı'nda ülke-
mizin birçok iş merkezinde olduğu gi-
bi dükkânlar kapanıyor. Iki üç yıl ön-
cesınin güçlü esnafı artık taksiye bine-
mez haldedirler. Taksı şoförleri araba-
lannın masraflannı çıkartacak kadar
bile yevmiyelerini doğrultamıyorlar.
Uzmanlar ve iş çevreleri yatınmlar
için yeşil ışık yanmadıgını, kredi faiz-
lerinin daha da düşmesi gerektiğini,
gü%en ortamının oluşmadığını söylü-
yorlar.Ugulanan ekonomi programının
sosyal boyutu eksiktir. Enflasyon yük-
seldiğinde zarar gören geniş kitleler,
düştüğünde sıkıntı çekmektedirler. Iç
talep 2000'den bu yana sürekli gerile-
mektedir. İç talep gerilerken üretimin
artması dış talep ve stok değişiminden
kaynaklanıyor.
DlE ekonominin 2002'de yüzde 7.8
oranında büyüdüğünü açıklarken fi-
ziksel üretimle milli geliri birbirine ka-
nştınyor. 2002'de ekonomi yerinde say-
mıştır. Açıklanan büyüme rakamlan
gerçekJeri yansırmıyor. Bu yanılgı aca-
ba DÎE'nin bilerek veya bilmeyerek fi-
ziksel üretimle milli geliri kanştırma-
sından mı kaynaklanıyor? Enflasyon
düşerken ekonomide yeterli büyüme
olmadığı için devalüasyon sonrası mil-
li gelirden tasarrufa aynlan pay yüzde
22'den yüzde 16'ya gerilemiştir. Bu
gerileme sonrasında bankacılık sistemi
büyümemiştir. Esas bankacılık etkin-
liklerinden kâr edememiştir. Bankalar
devlet tahvillerini bilançolannda yük-
sek reel faizlere taşıyabilmektedir.
S Ü R E C E K .