08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
OEKİM2003CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Yaşarrnnı emekçilerin kavgasına adayan Boran memleket özlemiyle 16 yıl önce bugün öldü Yîğit bir devrimciydi B ehice Boran, yaşamını adadığı işçi sınıfının birlik, savaşım ve dayanışma bayramı olarak kutladığı bir günde, 1 Mayıs 1910'da Bursa'da doğdu. Tarihe, yalnızca kararlı ve inançlı bir sosyalist ve yetkin bir biliminsanı olarak geçmedi. Aynı zamanda, güzel yemek yapan, titiz ve iyi bir anne, vefalı bir dost ve özellikle de Ruhi Su türkülerini çok iyi söyleyen bir Anadolu kadını olarak yüreklerde yer etti... BARIŞDOSTER Türkiye'de sosyalist hareketin öncü isimle- rinden, Türkiye Işçi Partisi (TÎP) Genel Baş- kanı BehiceBoran, löyılönce, lOEkim 1987'de aramızdan aynldı. Boran'ın, işçi sınıfina ve emekçilerin onur- lu kavgasına adanmış yaşamı, yurdundan çok uzaklarda, Brüksel 'de "memleket hasretiyie" so- la ererken, Boran tarihe, sadece yiğit bir dev- rimci, kararlı ve inançlı bir sosyalist ve yetkin Dİrbilim insaru olarak geçmedi. 0 aynı zaman- la, güzel yemek yapan, titiz ve iyi bir anne, ve- falı bir dost ve özellikle de Ruhi Su türküleri- li çok iyi söyleyen bir Anadolu kadmı olarak, bellekJerde ve yüreklerde yer etti. ABD'de okuyan solcu akademlsyen Talüün ve tarihin güzel bir sürprizi olsa ge- rek, Behice Boran. yaşamını adadığı işçi sını- fının birlik, mücadele ve dayanışma bayramı olarak kutladığı bir günde, 1 Mayıs 1910'da Bur- sa'da doğdu. Bir zahirecinin kızı olan Boran, Istanbul Amerikan Kız Koleji'ni bitirdi ve 1935'te toplumbilim eğitimi almak için ABD'nin Michigan Üniversitesi'ne gitti. 1939 yılında Türkiye'ye dönerken, kafasın- da, derinden etkilendiği Marksizm, bavulunda ise yaşamı boyunca hiç giyemeyecegi tiil bir dans giysisi vardı. Aynı yıl, kısa bir süre lise öğret- menliği yaptıktan sonra, Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi sosyoloji kürsü- süne doçent olarak atandı. Öğrencileri ve mes- lektaşlan. ilk bakışta sert ve soguk gelen dış gö- rünüşüne karşın Boran'ın, çok yumuşak, insan- cıl bir yapıda olduğunu konuşurlardı sık sık. Yazı yaşamı başlıyor... Boran, 1941-42 yıllannda sol içerikli "Yiırt ve Dünya" dergisini çıkardı. Dergide işlediği başlıca konular, işçi ve köylülerin sorunlan; top- lumdaki tabakalar ve çelişkiler; gençlik, bilim, sanat ve hümanizmdi. 1943-44 yıllannda çıkardığı "Adunlar" der- gisinde de aynı çızgiyi sürdürdü. 1945 yılında Toplumsal Yapı Araşürmalarr adlı doçentlik tezi yayımlandı. Bir yıl sonra da çevirmen Nev- zat Hatko ile evlendi. 1948 yılında, yaşamının en acı olaylarından birini yaşadı. Türkiye'nin yüzakı bilim adam- lanndan olan arkadaşlan Pertev NaiK Boratav ve Niyazi Berkes'le birlikte üniversiteden uzak- laştınldı. 1949'daîstanbul'ayerleşti. 1950'de kuruculanndan olduğu Banşsever- ler Cemiyeti'nin başkanlığına seçildi. Demok- rat Parti Hükümeti'nin Kore'ye asker gönder- mesini kınayan bir bildiri yayımladığı için ce- miyet kapatıldı, Boran da 15 ay hapis cezası- na çarptınldı. Oğlu Dursun. bu mahpusluk dö- neminde dünyaya geldi. 1953 Tevkifatı'nda bu kez, Türkiye Komü- nist Partisi davasıyla ilgili olarak tutuklandı. TİP kurulduğu dönemlerde Boran, Vatan gazetesinde kaleme aldığı yazılarda, Yön dergisi yazarlanyla girdiği polemiklerle dik- kat çekti. SÖNMEZ X\RGAN Zaman zaman geçmişe yolculuk yapmak ge- rekiyor. Gerekiyor, çünkü bugünü yorumlamak için geçmişi çok iyi anımsamak, hiç olmazsa anımsayabildiklerimizden ders çıkarmak iyi ohır. Geçmişi anımsamak istemeyenler, geçmişin- den ya korkanlar ya da geçmişinden utananlar oluyor. tlginçtir geçmişuıden korkanlar ve uta- nanlann başında da geçmişin kimi hızlı solcu- lan, başka bir anlatımla eski solcu yeni sağcılar geliyor. Ashnda bunlann çoğu geçmişte de iyi solcu değiller, solcu memurlardı. Sovyetler Bir- liği ve sosyalist dizgenin çökmesiyle oralarda sos- yalist dizgeyi oluşturan kurmay kadrolar bir tak- la atülarsa bizdekiler sekiz takla atarak bu alan- da da kınlması güç bir rekoru kırdılar. Yeni Dünya Düzeni ve küreselleşme bunlara sanlacaklan, boş zamanlannda avunacaklan önemli gereçler sundu. Bu gereçlerle oynarken bir zamanlar baş düşman olarak bildikleri ABD'nin saflanna savrulduklannın belki de ayırdında bile olamadılar. ABD'nin Irak'ı işgali bunlann çoğunu bu tat- h düşten uyandınnış olmah. Sadece bunlan mı? Toplumun çok geniş bir kesiminde Irak'ın işga- liyle başlayan ABD karşıtı bir uyanışın süreci yaşanmaya başlandı. Sade yurttaştan gelen bu tepki, kendini aydın sayanlann da önüne geçti. Banş girişimleri bu uyanış sürecinin odağını "Kurtuluş hep birlikte olacaktır. Hep birlikte kurtulacağız; hep birlikte mücadele edeceğiz. Hep birlikte kazanacağız." TİP'Lİ YILLAR 1962'de TİP'e girdi ve 1964 yılında- ki 1. Büyük Kongre'de Merkez Yürüt- me Kurulu'na seçildi. 1965 Genel Se- çimleri'nde Urfa Millervekili olarak TBMM'ye girdi ve aynı dönemde Av- rupa Parlamentosu üyeliği yaptı. TÎP'in, muhalefetin nasıl yapılması gerektiği konusunda TBMM'de adeta ders verdi- ği birdönemde, etkili ses tonu ve konuş- malanyla dikkat çekti. TlP içinde, Genel Başkan Mehmet AK Aybar'a karşı çıkan grubun etkili isimlerinden biriydi. Türkiye'nin sosyo- ekonomik yapısı ve ülkemizdeki sosyalist hareketin du- rumu hakkmdaki görüşlerini, 1968'de ya- yımlanan "TürldyeveSosyaKzm Sorun- lan" adlı kitabında topladı. Boran, hem TlP içinde Milli Demokratik Devrim (MDD) tezini savunanlara hem de, özel- Saltuk'tan bir türkü anısu.. Sanatçı Rahmi Saltuk, Behice Boran 'la bir amsım anlatıyor: Ankara 'da TİP il başkanlan toplantısı sonrasında, Dilşat Düğiin Salonu 'nda konser veriyorunu Behice Boran tam karşımda, en önde oturuyor. Kendisinin çok iyi türkü söylediğini ve bana eşlik de ettiğini anımsıyorum. Antalya yöresine ait olduğunu sandtğım "Gö'kte yıldız sayılmaz, çiğyumurta soyulmaz, yari güzel olanın, yüreğinde yağ olmaz. Gökte yıldız yüzaltmış, mevlam neler neler yaratmış, - anasını çerden çöpten, ktzını da huri melek yaratmış " türküsünü söyledim. Konserden sonra, Behice Hanım gülerek, beni yanına çağırdı. "Rahmi, anaları niye harcıyorsun " diye sorarak, "Anasını çerden çöpten değil, anasını güzel soydan şeklinde söylemelisin " dedi. Çok şaşırdım, elim ayağım birbirine dolaştu Ben de, "tkisi de güzel olmaz. Biri çerden çöpten, diğeri de melek gibi olacak ki,fark anlaşılsın " dedinu Ama o gün bugündür, ne zaman bu türküyü söylesem, bu olayı anımsarım. Ve Boran 'ın anısına, türkünün o bö'lümünü, hem kendi bildiğim gibi, hem de onun önerdiği gibi okurum.. likle 1968'den sonra genel başkan Ay- bar'a karşı muhalefetin liderliğini üst- lendi. Parti içi eğitim, örgütlenme ve sosya- lizmın ülkemizde nasıl uygulanacağı konusunda Merkez Yürütme Kurulu içindeki görüş aynlıklan sonrasında, Ay- bar ve arkadaşlan partiden aynldılar. Ve Boran, 1970'teki dördüncü büyük kong- rede, TlP genel başkanlığına seçildi. Yurttaşlığı çok gördüler... Behice Boran, Anayasa Mahkemesi'nde. TİP'in kapatılması talebiyle açılan davada gözalünda bulunduruldu. (Fotograflar: CUMHURİYET ARŞİVİ) Yoldaş Boran! 12 Mart 1971 askeri darbe- sinin ardından tutuklanarak 15 yıl hapse mahkûm oldu. Öz- gürlüğüne kavuştuğu 1974 af- fina dek, Yıldınm Bölge Kadın- lar Koğuşu'ndaki herkesin *mo- ral hocaaydı" Boran. 1975 yıİında, yeniden örgüt- lenen TİP'in kurucular kurulu üyelerinden biriydi ve partisi- nin genel başkanlığına seçildi. 12 Eylül 1980 askeri darbe- sinin ardından bir kez daha gö- zaltına alındı, sonra da yurtdı- şına çıktı. Haziran 1981 'de "yur- da dön" çağnsına uymadığı için yurttaşlıktan çıkanldı. 1987 yılındaki ölümüne dek, işçi sınıfı hareketinin siyasal birliği için büyük çaba göster- di ve ölmeden iki gün önce, ya- ni 8 Ekım 1987"de, Brüksel'de düzenlenen toplantıda TlP ile TKP'nin birliğini açıkladı. Gözüpek bir devrimci, ödün- süz bir aydın, kararlı bir sosya- list olarak üstlendiği bu son gö- revini de yerine getirdikten iki gün sonra, 10 Ekim 1987'de geçirdiği kalp krizi sonucu Brüksel'de öldü. "Sosyafist doğulmaz,sosyalist yaşanır" diyen Boran'ın cena- zesi, kısa süre sonra Türkiye'ye getirildi. TBMM önünde yapılan tö- rende, Türk bayrağına sanlı ta- butunu selamlayanlann çoğu eski yoldaşlanydı. Boran'ın cenazesi, Şişli Ca- mii'nde blınan cenaze nama- zından sonraZincirlikuyu Me- zarlığı'nda toprağa verilirken, o bundan böyle emekçilerin alınterinde ve mücadelelerin- de yaşayacaktı. oluşturuyor ve insanlar banş için or- tak çabalar gösteriyor. / Amaunutmamakgerekirki,Tür-/ , kiye'de banş istemleri yeni değildir. / / Bunu daha iyi kavrayabilmek için ( i de gerilere gitmemiz gerekecek. \ V 2. Emperyalist Paylaşımı Sava- / J şı'ndan sonra (2. Dünya Savaşı) ge- ^ - zegenimizde bir Soğuk Savaş dönemi- negMldi.Emperyalist-kapitalistkamp- >-1 ta NATO'nun kurulmasıyla özellik- <£__^\ / le Asya'da büyük bir antikomünist ( ^ o . /^ kampanya başlaöldı. Vietnam'da fiili iş- ^-~ gal sürerken Kore'de sıcak bir savaş başlatıl- dı. Menderes hükümeti TBMM'den geçirme- den NATO kapsamında bu savaşa 1 tümen bü- yüklüğünde asker vererek katıldı. Türkiye'de başını BehiceBoran'ın çektiği Ad- nan CemgU, Osman Fuat Toprak, Veysel Ozme- riç, Reşat Sevinçsoy; Muvaffak Güran, Vahdet- tin Barut, Naci Ormanlar gibi aydın ve politi- kacüardan oluşan bir grup, 1950 yılında Banş- severler Derneği'ni kurdular. Dernek Yönetim Kurulu üyesi, bir bildiri yayımlayarak Türki- ye'nin asker göndermesi karannı kınadılar. Der- nek Başkanı Behice Boran ve arkadaş- lan o gece gözaltına alımp askersel mahkemeye sevk edildiler. Daha son- ra mahkemeler, tutuklamalar, ceza- evleri uzayıp gitti. Banş isteminin bedelini Boran ve arkadaşlan çok ağır ödedi. Çün- kü o evrede banş sözcüğünün ses- lendirilmesi bile adeta bir suçtu. Banş sevdalısı olan Behice Boran aynı zamanda siyasal bir kimliğe de sahipti. 1940'larda gİTdiği Türkiye ^/ w Komünist Partisi (TKP) saflannda başlayan siyasal yaşamı, Türkiye işçi Partisi'nin birinci ve ikincisinin de içinde yer alarak sürdü. 12 Eylül baskıcı düzeni solun üzerinden silin- dir gibi geçerken TİP de bu saldından kendine düşen payı aldı. Birçok TÎP yönericisi gözaltı- na alınırken Behice Boran da yurtdışına çıktı. Savaşımını yurtdışında da sürdüren Boran, TÎP ve TKP'nin birleştirilmesinde kilit adlardan biri oldu. Bu iki partinin birleşmesiyle oluşan Türkiye Birleşik Komünist Partisi'nin de ilk ge- nel başkanlığı görevini üstlendi. TBKP'nin ku- ruluşunun açıklanmasından iki gün sonra 10 Ekim 1987'de Brüksel'de yoldaş Behice Boran yaşama veda etti. Behice Boran'a banş gibi, yoldaş sözcüğünün de sakıncalı olduğu dönemlerde bile hep Yoldaş Boran diye seslenmişimdir. 70'li yıllarda yapı- lan biryerel yönetim seçimlerinde TÎP Genel Baş- kanı olarak Çukurova'ya gelmişti. Adana, Tar- sus, Mersin başta olmak üzere birçok il ve ilçe- de konuşmalar yapmış ve genellikle buralarda yapOğı konuşmalarda kendisini kürsüye "\oWaş Boran" diye ben çağırmıştım. Bir günün akşamı Behice Boran, Nihat Sar- gm, Pej'ami Arnrk, TÎP Mersin îl Başkanı Nec- det Söjiemez, faşistlerce katledilen TÎP Adana îl Başkanı Ceyhun Canın da olduğu yemekte yanımda oturan bir parti yetkihsi (*) kulağıma eğilerek: "Sen Behice Hannn'ı kürsüye çağıra- rak kuDandığın sozlerie suç işiediğinin farkında nusm?" diye beni uyarmak istemişti. Benim şaş- kın bakhğımı görünce: "Yoldaş sözcüğünü kuİ- lanmak,komünizmprogandasınagirer** diyerek açıklamasım sürdürmüştü. Evet, Yoldaş Boran'ın aramızdan aynlması- nın 16. yılında geriye dönüp bakhğunızda tam bir kara güldürü konusu olacak nelerle ugraştı- ğımız son derece açık değil mi?.. * Bugün tam anımsamamakla birlikte bu uyanyı yapanın TÎP Genel Sekreteri Nihat Sargın olabileceğini sanıyorum. DUZYAZI ORHAN BİRGİT Meslek Okullarına Önem Venmemek AB'ye gırme hazırlıklarını tam gaz yerine getirirken hükümet birdenbıre meslek liselerıni, sıradan klasik li- selerie aynı statüye mi sokuyor? Salt imam-hatip lıselerini bitırenlere dıledikleri fakül- telere girebilmelerini sağlamak, özellikle hukuk ve siya- sal bilgilerden mezun olarak yargıç ya da vali olabilme- lerine geçit vermek için, şimdi tüm bir sistem altüst mü edilecek? AB üyesi ülkelerde, 9O'ı aşkın mesleğın okulu bulu- nurken Türkiye yeni yeni bu sayının yansında öğrenim veren kurumlara diploma sağlamaya başlamıştı. Daha on beş gün önce Aydın Doğan'ın Kelkit'te bir yandan tıcari bir yatınm olarak gerçekleştırdiği organık tanm ışletmesıne de eleman sağlaması ıçın yaptırtarak Atatürk Üniversitesi'ne bağışladığı meslek yüksekoku- luna, 7 trilyon liralık masraf etmesı hıçbir şey ffade et- miyor mu? Kelkrt'tekı okul, kapatılan Köy Enstitülerinin ulaşama- dığı amacı, günümüzde daha ilen teknoloji ile gerçek- leştirmek için planlanmış. Hazırlık sınıfında "çok iyi In- gilizce" öğretecek, daha sonraki iki yılda da, organik ta- nmın kapsamına gıren hayvancıhk vetanm alanlarında- ki ara teknik adamlan yetiştirecek. Sadece kurucunun ışletmesinedeğil, isterierse başka benzeryerterdeveözel- likle GAP bölgesınde de çalışma olanağı bulacak bu ın- sanlara, elbette yine isterlerse meslek yüksekokulunu bitirdikten sonra aynı doğruttudakı bir fakültenin üçün- cü sınıfina devam edebilme şansı da açık. Kelkit örneği gibi, Türkiye'de başka sektörlerde de gi- derek hızlanan mesek liselen ve yüksekokullann kurul- duğu biliniyor. Tekstil, ayakkabıcılık, hazırgiyim, bilgisa- yar, elektronik, sağlık araçlan bakım teknisyenliği gibi... Çok geç kavramışız... Ne yazık kı devlet, teknik alanda uzman insan yetiş- tirmenin gerekliliğini çok geç kavramakla kalmadı, Mil- li Eğitim Bakanlığı bürokrasisi, kimı kısır hesaplarla bu tür kurumlan yanlış temeller üstüne kurma yolunu seç- ti. Teknik öğrenim Müsteşariığı'nı bu sektörün asıl ad- resı olarak görmek gerekirken Ticaret ve Turizm öğre- nimı Genel Müdüriüğü'nün kapsamını geliştirmek gibi biryanlışlık, giden gelen her bakanın saplantısı oldu. Me- sela Anadolu iletişim meslek liseleri, bir lletışım Fakül- tesi Dekanı'nın, "Acaba daha ne türliseleraçsak?" di- ye beyın fırtınalaması yapan bir müsteşara tavsiyesinın ürünü olarak, üstelik medya tesıslerinin de bulunmadı- ğı kentlerden başlanarak devreye sokuldu. Bu hselerin, özellikle medyada mavi yakalı işçiler dö- neminin kapanmasından doğan ve baş döndürücü tek- nolojik gelişmeye yanıt verecek elemanlar yetiştirmesi- ne üs olması için aklı erenlenn yaptığı tavsiyeler, Milli Eği- tim bürokrasisinde gerektiği biçimde algılanamadı. Şimdi yeni bir şeyler yaparak meslek lıselerinin önü- nü ünıversite öğrenımı için açmak gibi bir yerden yola çıkargörünürken, Nazlıllıcak'ındadünküyazısındahiç saklamadan söylediği gıbı, bu okullara "imam olmak için değil, dininiöğrenmekamacıyla gidiliyor"muş.. Yineo yazıda, açık sözle anlatıldığı gibi aynı kişiler "...sonra da tahsilini farklı fakültelerde sürdürûp öğretmen, avukat, doktor gibi çeşitli branşlarda görev yapmak istiyor- /ar"mış! AKP hükümeti sırf bu isteğe olumlu yanıt verebilmek için, ülkenin gelecekte en büyük ıhtiyacı olan meslek li- selerini altüst etmekten çekınmıyor. Nazlı llıcak'a göre meslek liselerini cazibe merkezi halıne getirmek, bura- da okuyanlann ıstediğı üniversrteye girme hakkına sa- hip olmasına yeşil ışık yakmakla sağlanabilirmış. Onca klasik lise, Anadolu lısesı, süper lise varken meslek lısesi yolunu seçen öğrenciye, Türkiye'nin btı alan- da kendisine ıhtıyaç duyduğunu anlatmak, bu liseleri bi- tirdikten sonra aynı amaç için oluşturulmuş meslek yük- sekokullanna gidebileceğini gösterebilmek daha gerçek- çi değil midır? Işte Silahlı Kuvvetler; tanklan, uçaklan, denızaltılan ve öteki gemileri, benzer başka alanlann aradığı eleman- lan yetiştirmek için astsubay sınıfina, bu yıldan başla- yarak yeni bir yapılanma sağladı. TSK'nin astsubay meslek yüksekokullan, hiçbir gösterişe sapmadan bu öğrenim yılında derslere başlarken, birim mensıplan- na generalliğe kadar yükselmenın kapılannın da açık ol- duğu bildirildi. AB karşıtı gibi gösterilen Türk Silahlı Kuvvetleri, ça- ğın gereksinmelerine en hızla uyum sağlayan biryapı- lanmayı sessız ve göstenşsız başanyor. Siyasal iktidar ise, bir yandan büyük kongresi, öte yandan Irak'a as- ker göndermenın özellikle kendi tabanındaki homurtu- lannı gündemde saptırtma yaparak değiştmyor ve ÖSS sistemini altüst eden bir tasanyı TBMM'ye sunmaya hazırianıyor. Hani, siz tüm bu tür çalışmalannızda özellikle sivil toplum örgütleri başta olmak üzere, teknik ve altyapıyı bilenlere danışıp soracaktınız? Nazlı llıcak, bu iktidann gayri resmi sözcülerinden bi- risı olarak imam-hatip liselerine gidenlerin gönüllerinde yatan aslanın röntgenini çekmiş. Söyler misiniz, o çe- kilmiş filmde, bir meslek kazanmanın ihtirası mı var, yoksa "dinini öğrenirken öte yandan birde diploma kap- mak arzusu mu"? Siyasi iktidarda ise dinini öğrenirken bir yandan o diplomayı kapanlara, asıl hedeflerinin ülkenin yannki adalet dağrtıcılan, kaymakam ve valileri olma stratejisi egemen. Salt o arzuya yanıt verebilmek için, 2000'li yıllann en önemli eğitim kulvannı,yani meslek liselerini işeyaramaz hale getirmek isteyenlerde hiç mi Allah korkusu yok... Faks: 0212- 677 07 62 [email protected] Yaşamını "Dünyamn ve Türkiye'nin Aydınlık Geleceğine", sosyalizme, banşa ve bilime adamış olan seçkin politika ve bilim kadını, TlP Genel Başkanı Behiee Boraııı aramızdan aynlışmm 16. yılında saygıyla anıyoruz. Arkadaşlan
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle