Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 30 OCAK 2003 PERŞEM
OLAYLAR VE GORUŞLER
EVET/HAYIR
OKTAY AKBAL
Bana Gaz Maskesi Al!'
Bir yakınımızın doksan yaşındaki anneannesi, "Ba-
na birgaz maskesi al" demiş torununa... "Ama yer-
li malı olmasın, Avrupa malı olsun."
Gaz maskesi!..
Yıllar önceye gittim birden.. Ortaokul son sınıfta-
yız. 1937... Birgün askerlik öğretmenirniz Yüzbaşı
Kemal Bey elinde garip bir kutuyla sınıfa girdi. Ka-
pağı açtı, içinden bir gaz maskesi çıkardı.
Filmlerde görmüştük daha önce... Birinci Dünya
Savaşı'nda, önce Almanlar mı, Fransızlar mı öldü-
rücü gaz kullanmışlarclı. Maskesi olan askerlerölüm-
den kurtulmuş, olmayanlaracılariçindeölmüş. Oyıl-
larda en tehlikeli öldürücü araç, gazdı. Hiperit mi, ney-
di adları?..
Güneydogu insanlanm/z TV'lerde konuşuyorlar,
hepsi maske istiyor!.. Bir fabrika kurulmalı, bol bol
maske yapmalı, herkese dağıtmalı!.. Bakın ABD or-
dusunda herkesin koruyucu gaz maskesi var... Bi-
zim Silahlı Kuvvetler de maske gereksinimini karşı-
layacak önlemleri elbet almıştır... lyi de Güneydogu
halkı ne olacak? Saddam'ın öfkeyle fıriatacağı fü-
zeler bir yana, gazlardan nasıl korunacak o yöre in-
sanları?
0, 1937 günü ilk kez gördüğüm o acayip biçimli
gaz maskesinin gücü, kullanılışı, takılışı konusunda
uzun uzun bilgi vermişti Kemal Bey... Bir arkadaşı-
mızda uygulamasını da yapmıştı. 1915'te Fransa'nın
Ypres bölgesindeki gaz saldırısında askerlerin nasıl
can verdiğini; bir seferinde ise Fransızların püskürt-
tüğü öldürücü gazın, rüzgârlann ters esmesiyle ge-
ri dönüp, Fransız askerlerini etkilediğini de!..
Böyle şeyler bir daha yaşanmaz, Türkiye barış ül-
kesidir, dünya bir daha savaş cinnetine tutulmaz
derken, 1939'da Ikinci Dünya Savaşı başlamaz mı?
Amaartık kimse zehirli gaz kullanmıyordu. Böyle bir
gaz savaşmda kimin zarar görecegi belli olmadığın-
dan!.. Beş yıl süren savaşta zehirli gazlan silah diye
kullanmaktan kaçınılmıştı. 0nun yerini daha üstün
silahlar almıştı! En başta atom bombası!..
Doksanlıkhanımıntorunundan"Sana/4ıw/03rt73-
/; bir gaz maskesi al" demesinde şaşılacak bir şey
yok! Ama yine de şaşırıyoruz! ömrünün doğal so-
nucuna yaklaşan bir insanın herbangi bir zehirli gaz
saldınsından canını kurtarmak telaşına...
Bu oiay Güneydogu da geçmiyor, Istanbul'un Ye-
şilköy semtînde!.. Toplumdaki savaş korkusunun
günden güne yaygınlaştığını gösteren bir olay! Bil-
mem torun nerden bulacak Avrupa malı gaz mas-
kesini? Bir tane de degil, tüm aile bireylerine de ge-
rekli!.. Yaşlı anneanne, bunca yılını verdiği deneyim-
le, anılarfa, ne olur ne olmaz diye canını kurtarmak
istiyor... bu davranış hepimize bir ders olmamalı mı?
Bütün Türkiye'nin alanlan 'banş' sesleriyle inliyor.
Nedeni açık, kimse ABD'nin saçma sapan bir hırs-
la Irak'a karşı girişeceği birsavaşta ölmek istemiyor...
ABD vietnam'da yaşadığı bozgunu nasıl unutmuş!
Bir kez daha bağımsız bir ülkeyi, bir halkı bombalar,
gazlarla yok etmeye kalkış/yor! Belki de bu kafayla
kendi felaketini de hazırf/yor...
Hep gözümün önünde, Yüzbaşı Kemal Bey'in "Va-
nnki bir savaşta gaz kullanılacak, bunubilin, öğre-
nin" diye ders boyunca anlattıklarını bir bir anımsı-
yorum. Bu insanoglu nezaman gerçekten 'insan'ola-
cak' diye düşünüyorum.
Yaşamı boyunca toplumumuza soluk veren hocami2
Prof. Dr.
TARIK ZAFER
TUNAYAyı
Ölümünün on ikinci yılında
saygı, sevgi ve özlemle arayoruz.
ÇARŞAMBA TOPLANTILARIKONUKLARI
KOOPCDEN DUYURU
SİNEMA GÜlVLERtMÎZ SÜRÜYOR
04 Şubat 2003 Salı günü saat 19.00'da
ARMADA OTELtfe
Sergei BON'DARCHUK'un yönetmenJiğinı yaptıgı
"DÜNYAYISARSAN ON GÜN"
filmi gösterilecektir.
HAFTA SOM TIRLARIBAŞLIYOR
07-09 Mart 2003 tarihlerinde
BARTIN-AMASRA-SAFRAN'BOLL' turu
2 Gece 3 Gün Yanm Pansiyoo
Kişi Başı 100.000.000.-TL
Daha geniş bilgi için lütfen aşağıdaki numaralan arayınız
Tel: (0212) 520 21 91 - 92 Faks: 520 50 23
E-maü: cumhuriyetacumhuriyetmahaUesl.com.tr
Akbn Hakikate \blcıüuğu: Universiteler...
Ülkelerin sürdürülebilir bir gelişme yapması, bilimsel ve
teknik alanda nitelikli (vasıflı) insan gücüne bağlı. lyi
teknisyenlere, iyi öğretmenlere, yerleşik Jcurumlara ve
programlara, bunJann sürekliliğine çok gereksinim var.
PlDf. Dr. Bald KOMSUOĞLU Kocaeli Cni. Rektörii
O
rtaçağda kullarulrnış
birterim. "ftmerari-
um mentisin verita-
leoT(AJdııı hakika-
te wkuluğu).Zor bir
yokuluk,engefleri dönemeçfcriçık-
mazian var^.
Bilimsel düsünce, insan akJının
en olumlu yanlan iJe, hakikat için,
bu zor'un peşinde olmasıdır. Bu
kavram yüzyıllardan bu yana Yu-
nan, Iskenderiye ve Roma dûnya-
lannın, Farabî'nin, îbn-i Rüşd, Ibn-
i Sinâ'nın modern bilimin kayna-
guıı oluşturduğu zaman diliminden
bu yana hep böyle gelişmiş, zor-
luldarla, engellerle karşılaşmış.
Siyasal, iktisadi ve düşünce alan-
lannda karanlık bir dönem olarak
görünen ortaçağ, aynı zamanda da,
eşsiz anJamda bir kültür ve sanat
çağı olmuş.
Rekonstrüktif cerrahinin kata-
rakt ameliyatlannın yapıldığı, çer-
çeveü gözlüklerin kıillanıldığı, ha-
ritacılık, demircilik, mimarlık ve sa-
natın en üstün özellilderinin var
olduğu birçağ. KentJerde sukanal-
lan var, hijyen kavramı var... Bü-
tün bu olusumlarnereden kaynak-
landı, ortaçağ aydınJanmasıru te-
tikJeyen oluşum neydi?
Bu sorunun yarutı, Yunan filo-
zoflannın yeniden keşfı ile kaza-
nıJan bilimsel şüphecilik, toplu eği-
tim, başka bir deyişle üniversitenin
kuruluşudur.
12. ve 13. yüzyılda yaşayan dü-
şünürler, manökla inancı bağdaş-
tırmaya çalıştı. Bu entelektüel öz-
gürlüİc, modern bilimin temelleri-
nin atılmasını sağladı. özellikle
Sicilya ve Ispanya'dan gelen Yu-
nanca veArapçadan çevrilme (ter-
cüme) eserler okumada, öğrenme-
de patlama yapmış ve ilk Röne-
sans'ın oluşmasına neden olmuş-
tur. Böylece Avrupa'da düşünce
akımlan etkiJenmiştir. Yunan bilim
edebiyan Arapçaya çevrildi ve Arap
bilim adamlannın kendi fîkirleri-
nin de bu kitaplara eklenmesiyle
Arapça önemli bir dil oldu.
Bu dönemde îspanya'nın Tole-
do şehrinde Müslüman, Hıristiyan
ve Yahudi çevirmenler (tercüman-
lar) takım halinde çalışıyor; tıp,
astronomi, aritmetik, cebir ve tri-
gonometri dallannda özgün (ori-
jinal) eserler ortaya çıkanyorlardı.
Ortaçağ üniversitelerinin belki de
en önemli özelliği eğitimde genel
kültür, fdsefe ve sanat'ın egemen
olması idi. 19. yüzyılın iddialı üni-
versiteleri mesleki egitimi ön pla-
na çıkararak engiııve özgün düşün-
cenin temelini oluşturan kültüröğ-
refimini neredeyse tümüyle orta-
dan kaldn-dılar.
Katedral okullannda çoğunhı-
ğumı din adamlannın ve aristok-
rat aileJerin çoculdaruun oluştur-
duğu toplu eğitun, o yıllarda daha
çok dilbilgisi (gramer) ve müzik
kökenliydi. Daha sonra hukuk ve
tip okuDarmmaçıbnasnia egftim sa-
decedinselöğelerieyüriitülen nite-
Bğinden kurtuMuve'bövlecebflcegi-
timin temeOeri adlmış oldu.
1215 yıhnda ilk defa Paris Üni-
versitesi'nin tüzügü oluşturuldu,
1221 yılında ise Papa, üniversite-
nin ilk resmi mührünün parçalan-
masım istiyordu.
Üniversite, rektör, millet ve fa-
külteler üçlüsüne dayanan yapısı-
nı, ancak 1260'lardageliştirmişti.
Üniversitenin ilk tüzükleri, hoca
veöğreneilerin birbirlerini koruma-
lannı, hastalara yardımlannı içe-
riyordu ve mensuplanna hukuk-
sal güvenceler veriyordu. Buna
karşın üniversite baskılardan uzak
kalamıyordu.
O zamanki vaizlerden biri, Pa-
ris Üniversitesi öğrencileri için;
"Gecesflahlanarak sokaklarda do-
laşır. etrafi rahatsız eder ve hırsız-
hk yaparlar" diyordu.
Gelişme Orford'da
Bu baskılar, sonunda istenileni
verdi ve inanca karşı ge/çek tehli-
ke kabul edilen Paris Üniversite-
si'nde bilim ve manttkdallannda-
ki gelişmeler durdu, düşüncenin
merkezi Cbcford'a kaydınldj.
Oxford Üniversitesi'nde reform-
larbirbiriniizJedi.
Dünyanın yuvarlak olduguna da-
irkuramlar (teoriler), gökyüzünün
gözlenmesi (rasat edilmesi) tak-
vim, deneysel fizik, matematiğin
gelişmesi, optik sahasında çalış-
malarile içbükey ve dışbükey mer-
ceklerin geliştirilmeleri, yakın göz-
lüğün icadı sayesinde meslekle-
rinde dorukta (zirvede) olan birçok
bilim adamı, sanatçılar, arastırma-
cılar daha uzun yıllar verimü oldu-
lar.
Buraya kadarsöylenenlerin öze-
ti, ortaçağın pek çok alanda ku-
rumlar oluşturduğu, ortaçağın so-
nunda toplumsal yapıda ortaya çı-
kan değişmelerden kaynaklanan
yapınjn modern bilimin doğuşuna
neden olduğudur ve universiteler
bu değişimin mirasıdırlar.
Bu temel üzerinekurulan Oxford
Üniversitesi'nde 1961 Temmu-
zu'nda toplanan kolokyumda
Henry Gueriac "Bilimin doğmaa
vegelipnesiiçin boşzamamolanin-
sanlarm bulunmasını ve bilimsel
eddnligin toplumun gözünde bir
değeri olmasıgerekHHği'' gibi üze-
rinde pek az düşündüğümüz konu-
lan tartışmaya açıyor.
Üniversitenin özgörevi (misyo-
nu) üzerine güzel bir eseri olan îs-
panyol felsefeci J. Ortega Gasset,
üniversıtede özgörevin, insaru ni-
telikli bir meslek adamına dönüs-
türmek, bunu yaparken onu sosyal
bilim, tarihsel süreçler, doğabilimi
ve evrenin fiziksel imgesi ile do-
natmak gerekliliğini savunuyor.
Bugün artık her şey, kavramlar
çok farklı. Bilimin sağladığı bilgi,
çağa damgasım vurmuş ve refah
toplumunu ortaya çıkarmışnr. Ama
refahın dağılımı eşit değildir. Ge-
lişmekte olan ülkeler dünya nüfu-
sunun yüzde 80'ini banndırmak-
ta, ancak dünyanın araştırma ve
geliştirme harcamalannın yüzde
4'ünü paylaşmaktadırlar. Ülkele-
rin sürdürülebilir bir gelişme yap-
ması, bilimsel ve teknik alanda ni-
telikli (vasıflı) insan gücüne bağ-
lı. lyi teknisyenlere, iyi öğretmen-
lere, yerleşik kurumlara ve prog-
ramlara, bunlann sürekliliğine çok
gereksinim var.
Birortaçağkurumu olan univer-
siteler ve üniversite kavramı ülke-
mizde yeniden tarnşma konusu,
çünkü bOün ve iktidarlararası iKş-
kfler toplumun nasıl yönetSeceği-
nin bir >ansımasıdır. Bılım adam-
lan, toplumun bilimi destekleme-
sini, ama yönetmemesini isterler.
Hükümetlerise bu yönetimde pay
sahibi olmak ister.
Burada siyasal otoriteyi denge-
leyecek olan gayri resmi bir karşı
ağırlık, toplumsal etik, gündeme
gelecektir. Bu etik bugün üniver-
sitenin evrensel niteliğinin yitiril-
memesini, üniversiter yapının sığ
bir görünüme götürülmemesini
öneriyor.
Dışandaki baskılar ve içerdeki
idealler arasında duyarlı bir den-
geyi durmaksızın sürdürme çaba-
sı, aklın hakikateyolculuğunu yor-
maz mı? Üretimi geciktirmez mi?
Iktidara Uyumlu Muhalefet...
CHP tabanı ve toplumun Atatürk devrimlerine bağlı, kendini
aydınlanmaya adâmış kesimi, CHP'nin AKP'nin dümen suyundan
giden, sessiz muhalefet.^gyışından son derece rahatsızdır.
Engin ÜNSAL
3
Kasım seçimlerinde
bir sosyal demokrat
iktidar için tüm ko-
şullar vardı. Toplum kendi-
sini ekonominin çarmıhı-
na geren 57. hükümete öf-
keliydi ve bu öfkesini ikti-
dara taşıyacakü. iktidar ol-
maya en yakın parti yıp-
ranmanuş ve ülkenin en es-
ki, en yaygın örgütlü parti-
si CHP idi ama CHP böy-
lebiriktidara hiçbir anlam-
da hazırdeğildi. Parlamen-
to dışında kaldığı yıllarda
toplumun nabzım tutama-
mış, sosyo-ekonomikprog-
ramını toplumsal beklenti-
lerin üstüne oturtamamış,
toplumun diri örgütleri ile
bütünleşmeyi aklına bile
getirmemiş, milletvekili
aday listelerini genel baş-
kanmın keyfine göre dü-
zenlemiş, bu nedenle ülke
sorunlarını çözebilecek
kadrolannı kuramamış ve
sonunda seçmenin güveni-
ni yitirecek kerteye gelmiş-
tir. 3 Kasım'da CHP'ye oy
verenler siyasal Islam ikti-
dara gelmesin diye,
CHP'nin genel başkanına
karşın, CHP'ye oy vermiş
htanbul Milletvekili
sorumluluk nedirbilen seç-
menler olmusrur.
Seçim sonuçlan CHP'yi
yakuıdan taruyanlariçin şa-
şırtıcı olmamıştır. Böyle-
sine halktan ve sosyal de-
mokrat ideolojiden kopuk
birCHP'nin siyasal iktida-
n kendi eli ile AKP'ye tes-
lim etmesi kaçınılmazdı.
CHP'nin genel başkanı ik-
tidar olmak istemeyen tu-
tumu ile, kral olabileceği
birülkedeprens olmayı yeğ-
leyen davranışı ile bu sonu-
cu belki de isteyerek hazır-
lamıştır. îktidar olsa yıpra-
nacak, ama prens olarak
kalırsa kendini daha uzun
yıllargündemde tutmayı ve
hiçbir seyden sorumlu ol-
mama becerisini göstere-
cekti.
Ikndara CHP'nin bu çok
önemli katkısı ile gelen
AKP, daha ilk günlerden
demokrasiyi yozlaştırma-
ya, aydınlanmanın üstüne
birşal öröneyekendini ada-
mış gözükmektedir. De-
mokrasinin saydamlaşma-
sı ve temiz politika konu-
sunda verdiği sözleri teker
teker unutmuş, adı yerel
yönetimlerde sonsuzlukla-
ra kanşmış. haklannda da-
va açılmış kişilerbakan ya-
pılmış, aralannda Atatürk'e
düzenlenen Izmir suikas-
tından mahkûm olanlann
itibarlannın geri verilme-
sini önerge ile TBMMBaş-
kanlığı'ndan istemiş birki-
şinin bulunmasında hiçbir
sakınca görülmemiştir.
AKP pervasızca Atatürk
devrimlerinin ve aydınlan-
manın odaklannın üstüne
gidecek ve selam politika-
sı ile ülkenin gelecegini ka-
rartmaya çalışacakrır.
Kendi yolsuzlugunu ak-
lamak için bir yasa tasan-
sı hazırlayan Maliye Baka-
m nerede görülmüştür ve
bu davranış topluma nasıl
yansıyacaktır? Bakanın bu
davramşı bireyleri yolsuz-.
luk yapmaya özendirme-
yecek mi? Bu nasıl siyaset
anlayışı ve nasıl bir siyasal
cesaret örneğjdir bilinmez.
AKP'nin bugüne değin
sergilediği politikalara dur
demesi gereken güç, onu
yapmaya çalıştıklanndan
ve yapacaklanndan caydır-
ması gereken kuvvet
CHP'dir. Birköşe yazannın
çok güzel belirttiği gibi,
"CHPmüietvçkiUerisanki
birdahalddönem AKPHs-
teierinden aday olacaknuş
gibi muhalefet yapmakta-
du-."
CHP bugüne kadar
TBMM'de sergilediği tu-
tumu ile milletin kendisine
beslediği o belirli güveni
de yitirme yolundadır. CHP
acaba neden bu konuma
geldi? Bunun nedenJeri çok
açıktır. CHP örgütlü top-
lum katmanlanna açılmak-
tan korkuyor. Sivil toplum
örgütJeri, parti içine alınır
ve etkili olurlarsa parti içi
iktidardeğişirkorkusu bas-
kın bir gorüştür. CHP bu-
güne degin sosyal demok-
rat birplatformun altyapı-
sını oluşturamamıştır.
CHP'nin üyeprofıli emek-
çilerden, dar gelirlilerden,
esnaftan ve onlann yanda-
şı aydınlardan oluşmakta-
dır. CHP genel başkanı bir
özel konuşmasında, "Ben
işçi mitine (İşçinin kozmik,
doğaüsrü gücüne) inanmı-
yorunı. sendikalann hiçbir
gücü yok" diyebılecek ka-
dar sosyal demokrat, Türk-
Iş'in eski başkanını "Mec-
Hstebirkoltukkapmaktan
başka düşüncesi olamayan
biri" diye tanımlayıp aradan
bir ay geçmeden onu liste
başı yapacak kadar, resmi
evrakta sahtekârlıktan yar-
gılanmış başka bir sendi-
kacıyı milletvekili seçtire-
cek kadar sendikalara ya-
bana veyanügıJariçinde bir
kişi.
CHP tabanı ve toplumun
Atatürk devrimlerine bağ-
lı, kendini aydınlanmaya
adamış kesimi, CHP'nin
AKP'nin dümen suyundan
giden, sessiz muhalefet an-
layışından son derece ra-
hatsızdır. Görünen odur ki
ne CHP yönetiminin ve ne
de CHP genel başkanının
degişmeye hiç niyeti yok-
tur. AKP'ye uyumlu mu-
halefet yapan CHP, AKP'yi
daha da pervasız yapacak-
tır, bundan kimsenin kuş-
kusu olmasın.
Bugün ülkemizde Ata-
türk devrimlerine sahip çı-
kacak, sömürülen milyon-
lann, ezilen halkın umudu
olacak bir sosyal demokrat
partiye şiddetle gereksini-
mi vardır. Görülen odur ki,
Deniz Baykal ve onun eliy-
le seçtiği yakın çalışma ar-
kadaşlan ve milletvekille-
ri ülkemizde sosyal demok-
ratlann önündeki en büyük
engeldir. Türk halkı bu en-
geli, er ya da geç aşmadık-
ça demokrasimizin rayına
oturmasını kimse bekle-
mesin.
PENCERE
Insandan Umut
Kesilmez...
Eskiden insanlann birbirieriyle eşit olduklanna ili
kin birfikiryoktu. 'insan Haklan Bildirisi' iki yüzy
lık bir geçmişe sahiptir, üç kuşaklık bir 'mazi' ü<
mektirbu...
Bolşevik devriminin hızlı yıllarını Rusya'da yaşi
yan Şevket Süreyya Aydemir, Enver Paşa'yı ar
latan krtaplannı yazmak için Sovyetler'e gitmişti, dc
nüşünde sordum:
- Sizin için bu gezinizde gördüğCınüz en çarp,
cı değişiklik ne?..
Durdu, düşündü; yanıtladı:
- Mujik kalmamış!..
1960'lıyıllardı...
Rusya'daki ihtilal toprağa bağlı köylüyü yurtta
şa döndürmüştü; Orta Asya Türk toplumlanndak
devrim daha çarptc/ydı, ortaçağ kaJıntılan silinip süp-
rülmüştü.
Dünya durmadan değişiyor; Küreselleşme de
bu sürecin bir parçası...
•
Bugün kime 'Davos' deseniz, ak/ınaPortoAleg-
re gelir; yoksullann sesleri bu ikinci kentte düzen-
lenen toplantıdan yükseliyor...
Küreselleşme'mn iki yüzü var...
Dünya bir tiyarro...
Dram ve komedı birarada yaşanıyor, gezegeni-
mizin en zengin ülkesinin babalan tutmuş; 'savaş'
diye tepiniyor Amerika...
Peki, Amerika'yı kim durduracak?..
Almanya-Fransa mı?..
Rusya mı?..
'Süpergûç'ün gözü dönmüş, Ortadoğu'nun ca-
nınaokuyacak...
Insanlarölecek...
Devletlerdüzeyinde ve çapında savaşa karşı di-
reniş yerkürede cılız olsa bile, uygar dünyada,
ABD'nin Irak'a saldınsını durdurmak için sivi) top-
lum güçleri boş durmuyorlar...
llginç birfikirgelişti...
Avrupa'dan Irak a geçecek barış yandaşları,
Amerikan savaş sa.dınsına karşı Bağdat'ta 'canlı
kalkan' oluşturacaklar...
Insanlık tarihinde yeni bir girişim mi ortaya çıkı-
yor?..
Bugüne dek düşünülmemiş, eşine emsaline rast-
lanmamış bu fikir, gerçekleşebilirse, uygarlığın yü-
zü aklanabilir...
Yoksa Batı'nın suratına bir kez daha kara çalı-
nacak...
•
AKP'li Sayın Fatma Bostan Ünsal'ın 'canlı kal-
kan' olmak için Bagdat'a gideceğini gazeteler ya-
zıyortar...
Fatma Hanım Avrupa'daki 'canlı kalkan' girişim-
cileriyle ilişkiye geçmeyi düşünüyormuş...
Dilerim ki girişiminde yalnız kalmaz...
Eger başanlabilirse 'canlı kalkan' tasanmı ABD'nin
karşısına en etkili insanlık gücü olarak çıkabilir...
Küreselleşme'nin güzel yüzünü oluşturabilir...
Gezegenimizin en zengini, kanlı bir savaş şey-
tanı gibi Ortadoğu'yı- zorlarken banş perisini sim-
geleyecek insan güçleri Irak'ta toplanabilirierse
inanılmaz bir rüyanın kapılan gerçege açılabilir...
Küreselleşme yalnız para, piyasa, ticaret, eko-
nomi, sömürü, terûr ve savaş mı demek?..
Insandan umut kesilmez...
Banş umudu tükenmez...
N O V I I A S I ıni/ııı
MISIR 8-15 Şubat
KASTAMONU 11-14 Şubat
(Ilga2 'da kayak ımkan. j
ÎSTANBUL KÜLTÜR TURLARI
Istanbul Tarihi Yarımada 2 Şubat
( Yerebatan 'da Müzık Dinletisı ile )
Istanbul'da Hat ve Çini Sanatı 23 Şubat
Tel: (0212 ı251 28 08 pbx
e-mail: novıtasanovıtas com tı web: v>v>v>
MENDERES ASLİYE HUKUK
MAHKEMESJ'NDEN
Esas No: 20O0'428 Karar No: 2002 858
Davacı Maliye Hazinesi tarafından davalı Nurettin
Faız Sözmen vs. aleyhine açılan tapu ıptali. kal ve memi
müdahale davasının yapılan yargıîaması sonunda. G ü -
müldür beldesi, köyaitı me\kımde kaın tapunun 19 paf-
ta, 1342 parseli ile ilgıli işbu davanın reddine
26.12.2002 gününde karar verilmış olup, karar davalı-
lardan Nurettin Faız Sozmen'e ilanen tebliğıne, neşir t a -
rihinden 10 gün sonra teblığ edılmış sayılacağı ve süre-
sinde kanuni yollara başvurulmadığı takdirde kesınleşc-
ceği ilan ve teblig olunur. Basın. 3894
afHrya
HÜHH^VİHHIHIHIHHHBBHHBH
kontör
bizden
^ı Kaç yıllık Hazır Kart'lı olduğunuza göre kontörbizden
ve üstü Hazır Kart'lıya
yıllık
Hazır Kart'lıya
2 yıllık
Hazır Kart'lıya Hazır Kart'lıya
•bizdenj
^ Ayrıca konuştukça da kontörbizden.
*"jt * —
Ayda 2 0 0 - 4 9 9
kontör yüklersenlz
500 - 999
kontör yüklersenlz
1000den
fazla yûklerseniz
• II
.kontörl
I Yenl düzenfemelerle "• ' • • • • — • "e Kadar uzatılan kontörbizden kampanyasından
yarartanmak İçin kaydınm yaptırmane ve hattnıza aynı ay IçimJe en az 200 kontör yükJemenb
yeterii. 30 Haziran 2003 tarlhlne kadar, yükledlğlnlz kontörterden kontör kazanabfllrslnlz.
Kaydınm
(arama başına 2
nden,
adresinden, cepte
kontör), sablt telefonla
'lardan,
ten
'dan yaptırabtlirslnlz.
Hazır Kart abonelik süreniz 1 Ocak 2003 tanhine göre hesaplanır, Abonelik yılına bağlı kontörier
sadece bir defa kazanılır. Kazandığınız kontör/er bir sonraki aydan itibaren eşit bölünerek
5 ayda hattınıza yüklenir. Şirket adına kayıtlı hatlar kampanyaya dahil değildir.
HAZIR
KART