Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
30 OCAK 2003 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
KULTUR kultur(Scumhuıiyet.com.tr 15
HAYATIN ÖTE YAKASI FERİDUN ANDAÇ
Gogol'ünyolu, yolculuğuKnud Pedersen'in öyküsünden
kopmak istemiyordum. Onun alıp
başını gıdişı, yeni bir yer, yeni bir
yurt arayışının gezginlıği beni ken-
disine çekiyordu. Özgür, kendi ba-
şına yaşamak düşünün göçebesi
olmaİc... 17. yaşının bahannı oku-
duğun kitaplarla yüzleştığin haya-
tın aralığından karşılamak... Tanı-
mak. anlamak, yorumlamaktı bun-
lann sana sunduğu.
Knut Hamsun. her bir anlatısıy-
la o 'özgür ruh'un dünyasmı yan-
sıtır. Doğanın yazıda yeniden dile
gelişini ezgilerdi adeta. Aşk, ara-
yış, gezginlik, kaçış, sığımş gibi
izlekleri kavrayabılmede onun an-
latısının üstüne yoktu Doğrusu,
Hamsun, gözümde hep ılkgençlik
dönemi yazan gibi duruyor kar-
şımda. Yani, o yaş hiç değişmeye-
cek. o yazar da anlattıkJanyla biz-
den hiç kopmayacak!
Gogol gerçekllğlnln büyüsü
O ilk izlere, ilk etkilenimlere
uzanıyorum şimdi. Kar denizini
alıyor gözlerim. Ilgaz Dağı'nın
doruk noktasındayım. Bu kez, yü-
züm Gogol'e dönük. Kar düşlerin-
den kopup, o ilk yüzleşmenin me-
kânına yolculuğa çıkıyorum.
Beni Hamsun'a götüren Go-
gol'le yüz yüzeyim. Karyağışı din-
mek bilmiyor. Pencerenin içinde-
ki sahanlığı bir masa gibi kullanı-
yorum. Hemen önündekı sedir, be-
ni, pencereyle bürünleştırdıği gibi,
o kar seyrinin de ayrılmazı kılıyor.
Ölü Canlar'ın gömüldüğüm say-
falanndan kopmam ne mümkün!
Gözlerim arada bir kann engah en-
gah yağışına uzanıyor. Dışandan
gelen çan sesleri, hızla geçip giden
zankalar Çiçikov'un yolculuğu-
nun güzergâhlannı anlatıyor bana.
Bir de Gogol gerçekliğinin büyü-
sünü. Savruluşun ve kaçışın, hu-
zursuzluğun ve sınikligin diline
dönüyorum onunla.
Gogol'ün bu romanının sarsala-
yıcı gelmesinin sırnnı çözmek, o-
nun anlatısındakı karaduygunun
gerçeklığıne ulaşmak istediğim-
den olsa gerek o okuma an'lanna
dönmem.
Otuz yılı aşkın süredir bende ya-
şayan Gogpl anlatısının bir imge-
sı olarak Ölü Canlar; yaşadığı-
• însan ruhunun derinliklerindeki
seziş/duyuş/algılayışın biçimlerini dile
getiren Gogol; ötemizde olup
bitenlerin neden/niçinlerine dair sorular da
sordurur. Toplumun gündelik yaşarrnna
tanıklık eder. Bunu da kavrayıcı bilinç,
insan ruhunun gerçekliğini yansıtıcı bir
duyarlıkla ele alır.
mız dünyaya, ınsan ilişkilerine, so-
luk aldığımız ortama, düzenin iş-
leyişine bakabilrneyi gösteri-
yor. Insan ruhunun derinlik-
lerindeki seziş/duyuş/algı-
layışın biçimlerini dile
getiren Gogol; ötemizde
olup bitenlerin ne-
den/niçinlerine dair so-
rular da sorduruyordu.
O gösterendi salt, al-
gılayıp soran, sorgu-
layan sizdiniz.
Ilkgençlığimın tut-
kulu okuma an'mda o
pencereyi açıp. kar
deryasına gömülerek
Gogol'ün yurduna gi-
decekmişim gibi bir
duyguyu yaşadığımı im-
lemeliyim burada.
Ukrayna'da, çoğunlukla
Provence dilinin konuşuldu-
ğu Soroçınstsiy kasabasında
doğan Gogol'ün yazı yolu, yolcu-
luğu Petersburg'a ilk adımı sonra-
sında biçimlenir. Kenti anlamaya,
Rusya'nın oraya yansıyan yüzünü
görmeye çahşır. Annesine yazdığı
satırlara ılkten yansıyan da budur:
"Sen-Petersburg, ne Avrupa
başkentlerine, ne de Mosko-
va'ya benziyor. Bence her kent
her yönüyle içinde yaşattığı in-
sanların özelliğini de taşır. Oysa
Sen-Petersburg'da bu damgayı
göremezsiniz... Yabancılar bi-
zim geleneklere uyarak bizden
olmuşlar. Rusya ise yabancılara
öykünmüş; ne kendilerine, ne de
yabancılara benziyorlar. Kentte
görülmemiş bir suskunluk ege-
men. Halkın ruhunda hiçbir
coşku eseri görülmüyor. Herkes
bürolarda çalışıyor, ancak ken-
di işinden söz ediyor, yönetim iş-
lerinden, meslektaş ilişkilerin-
den başka söz yok. Miskince iş-
Ier, küçük ihtiyaçlar, bu insanla-
nn yaşamında sanki her şeyi tır-
panlamış, ezmiş."
Petersburg Öyküleri. onun bu
bakışının, gözlemlerinın yansılan-
nı getirmektedir. Çiftlik Geceleri
başlığında yer alan Ukrayna öykü-
leri ise Gogol'ün anlatısının asal
kaynağını, öyküde yeni bir biçi-
min uygulayımını yansıtmaktadır.
Gogol, başyapıtı Ölü Canlar'ın
ilk taslağını 1835'lerde kaleme
alır, 1842'de de sansürün izniyle
yayımlar. tki bölümden oluşan ro-
manın ikınci bölümünü tamamla-
yamaz. Yazılan bazı bölümleri de
yakar. Roman, bu haliyle bile, yer-
yüzünün önemli bir coğrafyasını
yurt edinen Rus halkının yaşa-
ma'duyuş biçimini yansıtan; yiten
ıle gelenin tanıklığını yapan bir
başyapıt. Gogol gerçekliğine, an-
latıcı kımliğinin derinliklerine
inebilmede temel bir yapıt. Na-
sıl ki Cervantes'in Don Ki-
şot'uyla Ortaçağ Avrupa-
sı'na dönüyor, değişimi
kavramaya çalışıyorsak;
Gogol'ün Ölü Can-
lar'ıyla da 19. yüzyıl
Rusyası'nın gerçekli-
ğini görebiliyoruz.
Kuşkusuz, Gogol
anlatıcılığının sarsa-
layıcılığı yalnızca bu
romanda yatmaz.
Kaput/Palto öykü-
sü. ondakı karaduy-
gunun eleştirel boyu-
tunun, insan dramının
benzersiz anlatımıdır.
Onun bir başka önemli
yanı da imlediğim Dikan-
ka Çiftliğindeki Akşamlar
ve Mirgorod Öyküleri'nde
öne çıkar. Toplumun gündelik ya-
şamına tanıklık. Bunu da kavrayı-
cı bilinç, insan ruhunun gerçekli-
ğini yansıtıcı bir duyarlıkla ele
alır, Gogol.
Yazıyla hayatın
buluşma noktaları
Gogol'le yolculuğum o gün bu-
gündür sürüyor. Ona her dönü-
şümde o pencereyi, kann engah
engah yağışını; bana Mayıs Gece-
si'ni armağan eden ilkokul öğret-
menim Leyla Hanım'ı anımsa-
nm. Gogol'le yeryüzü gezgini ke-
sılırim bir an. Hamsun'a, Puş-
kin'e, Lermontov'a, Dostoyevs-
ki'ye, Çehov'a uzanır yolum. O
labirentlerde gezinirken yazıyla
hayatın buluşma noktalannı kav-
ramaya çalışınm. Onun ironisinin
bugünkü dünyamıza yansıyan
OKUMA ÖNERILERI
• Gogol: Bir Delinin Güncesi,
Çev.: Mehmet Özgül, 2002,
Say Yay., 383 s.; Olü Canlar,
Çev.: Ahmet Ekeş, 1971, Varhk
Yay., 420 s.; Delinin Defteri,
Çev.: Mazlum Beyhan, 2001,
Sosyal Yay., 204 s.; Bütün
Oyunlan, Çev.: Melih Cevdet
Anday-Erol Güney, 1971, Cem
Yay., 310 s.; Eski Zaman
Beyleri, Çev: Servet Lünel,
1964, Varhk Yay., 196 s.
• Henri Troyat: Gogol, Çev.:
Bedia Kösemihal, 2000,
Multilingual Yay., 490 s.
• Louis Leger: Gogol'ün
Yaşamöyküsü, Çev.: Selahattin
Hilav, 1996, Düşün Yay., 154 s.
BELLEKKUTUSU
"Değişim, dildeki ve gerilim
halindeki edimlerin garipliği,
sözüm ona bayağı ve iğrenç,
aşağılık temalar, Gogofün
konularını oluşturur, aynı
zamanda da paramparça
olmuş bir gerçekliği dolaylı
olarak yeniden kurma amacıtu
gerçekleştirmesini sağlar.
Ancak böylece kurulmuş olan
Gogol evreni, yer değiştirme
hareketiyle antnda gene
paramparça olur" Carlos
Fuentes
yanlan ise Gogol'ün yolunun, içi-
mizde süren yolculuğunun ne an-
lama geldiğini anlatmaktadır bi-
raz da. Şimdi elimde yeni bir kitap.
Mehmet Özgül'ün Türkçenin tı-
nısını her satınnda hissettirdiği bir
Gogol kitabı: Bir Delinin Günce-
si. Neleryok ki ijinde: Taras Bul-
ba, Petersburg Öyküleri, Bir De-
linin Güncesi, Kaput, Burun,
Fayton, Neva Caddesi Ilgaz Da-
ğı'nın engininde, Gogol 'ü, bu kez
Louis Leger'nin ve Henri Tro-
yat'nın iki ayn biyografik yapıtıy-
la bir arada okuyorum. Gene kar o
dinginlikte yağıyor. Bir yandan
Gogol'ün sannsını, diğer yanda da
Çiçikov'un yolculuğunu bir bir
arumsatıyor bana...
Grup TLC dördüncü albümleri 3D ile oldukça iddialı
Dostları Lisa Lopes
için söylüyor
Kültür Servisi - Çok satan kadın grubu
TLC, dördüncü albümleri "3D" ile hip-
hop, pop ve R&B dünyasındaki iddiasını
sürdürüyor. 1999'da dokuz milyon satan
albümleri "FanmaiP'den sonraki bu
albüm, Tionne 'T-Boz', Watkins'in ve
Rozonda 'Chili' Thomas'ın geçen yıl
trafik kazasında kaybettikleri grup üyesi
Lisa 'Left Eye' Lopes içın hazırladıklan
bir tribute. Albümün prodüktörlüğünü
TLC grubunun kariyerinde önemli
bir rol oynayan Antonio 'L.A.' Reid
yapmış. "3D"de The Neptunes, Missy
Eliot ve Timbaland, Rodney Jerldns,
Organized Noize, Babyface, Darryl
Simmons, Raphael Saadiq, Eddie
'Eddie Hustle' Clement ve TLC'nin
uzun süreli çalışma arkadaşı
Dallas Austin gibi müzik dünyasının
başanlı isimleri görev almış.
ilk albümlerinden bu yana aralannda
Grammy, MTV Video Müzık Ödülü ve
Billboard ödüllerinin de olduğu pek çok
ödül alan grup, Lisa'nın ölümüne rağmen
sapasağlam ayakta durduklannı yeni
albümleri "3D" ile kanıtlıyor. Bugüne kadar birçok ödül alan grup Lisa'nın ölümüne karşın sapasağlam ayakta.
Aynı zamanda oyuncu olan Selen Üçer'in Ensemble Studio Theatre'a taşıdığı oyunu hoş bir kara mizah örneği
New York'ta bir Türk'ün
düşleri sahneleniyor
Selen Üçer geçen yıldan bu yana New York'ta yaşıyor.
Kültür Servisi - David Mamet,
Christopher Durang gibi büyük
Amenkan oyun yazarlannın sah-
nelendıği, Sarah Jessica Parker,
Kevin Bacon, Andrevv McCart-
ney gibi tanınmış oyunculann sah-
neye çıktığı New York'taki En-
semble Studio Theatre'da (E.N.T)
ilk defa bir Türk sanatçı, kendi pro-
jesiyle adından söz ettiriyor.
Genç oyun yazan/oyuncu Selen
Üçer'in, yazdığı 'Dream'in New
York' (Amenkan Rüyası) adlı oyu-
nun ilk gösterimi dün yapıldı.
Üçer'in Amerikalı ünlü güldürü ya-
zan Christopher Durang'ın 'Laug-
hing Wild' (Delice Gülmek) oyu-
nundan esinlenerek yazdığı 'Dre-
am'in New York' hoş bir kara mi-
zah örneği. 1 Şubat'a dek sahnele-
necek oyunun kadrosu Selen Üçer,
Gerçek Sağlar, Mehmet Kaya,
• Oyunda işini, kocasını,
kurulu düzenini bırakıp
Amerika hayali ile
Türkiye'den New York'a
gelen genç bir kadının,
hayallerinin ve iç
dünyasının gerçeklerle
yüzleşmesi anlatılıyor.
Cem Baza ve dört Amerikalı oyun-
cudan oluşuyor.
Oyunda ışini, kocasını, kurulu
düzenini bırakıp çocukluğundan
beri TV'den ve pop kültüründen
kafasında oluşturduğu Amerika
hayali ile Türkiye'den New York'a
gelen genç bir kadının, hayallerinin
ve iç dünyasının gerçeklerle yüz-
leşmesi anlatılıyor. Ingilizce ola-
rak yazılan ve sahnelenecek olan
'Dream'in New York'un metni,
E.S.T'de dört ay süren birtiyatro la-
boraruvan çalışması sonucu, Selen
Üçer ve Mehmet Kaya tarafından
oluşturuldu.
'Dream'in New York', 27 Ma-
yıs- 2 Haziran tarihleri arasında
Moon and Stars Projects'in spon-
sorluğuyla, Mayfest sanat etkinlik-
leri çerçevesinde Producer's Club
adlı tiyatroda da sahnelenecek.
Oyunun Amenka'da başka şehir-
lerde de ve daha sonra Türkçe ola-
rak Istanbul'da sahnelenmesı plan-
lanıyor.
Boğaziçi Üniversitesi ve Istan-
bul Devlet Konservatuvan mezunu
olan, daha önce çeşıtli tiyatrolarda
oyunculuk yapan Selen Üçer, Şi-
kago'da tiyatro ve oyunculuk yük-
sek lısansını tamamladı. Üçer
2002'den ben New York'ta yaşıyor.
ODAK NOKTASI
AHMET CEMAL
Omurgasız Tiyatronun
Serüveni...
Üstün Akmen, tiyatro, opera, operet ve bale
eleştirileriyle sadece olanı saptayan değil, fakat öğ-
reten bir eleştirmen. Sanırım bu yüzden onun her
yazısını hep bir bilgi kaynağına daha ulaşmanın he-
yecanıyla okurum. Akmen, hiçbir zaman salt yüzey-
selliğe kaymayan, örneğin seyrettiği bir oyun üze-
rine yazmaya karar verdiğinde, oyunu konusuyla,
daha önce oynanmışsa yeni yorumunun olan ve ol-
mayan özellikleriyle, oyunculanyla, ışık ve dekoruy-
la, diliyle ve çevirisiyle bir bütün olarak irdeleyen bir
yazar. Böyle yazılardan oluşma bir bütün, zaman
içersinde doğal olarak Türkiye'de günümüz tiyat-
rosunun tarihı için önemli bir temele de dönüşüyor.
Üstün Akmen'in eleştirileri ilk kez 2000 yılı Ey-
lül'ünde, Cumhuriyet Yayınları arasında çıkan, "Vee
Perdee.." başlıklı kitapta bir araya gelmişti. Daha
sonra bu kitaba Broy Yayınevi'nden çıkan "Maske-
nin öteki Yüzü" ve "Üçüncü Zil'' adlı kitaplar da ek-
lendi. Yinelemek gereğini duyuyorum. Şu anda bu
üçlü, son yıllarda ülkemizde tiyatro, opera ve bale
alanlarında neler olup bittiğini ya da nelerin olama-
dığını merak edenler için gerçek bir kaynak niteli-
ğinde. Bu kaynağın çok önemli bulduğum bir baş-
ka özelliği de, hemen her yazının seyirciye bir ese-
ri nasıl izlemesi gerektiği konusunda -bunu yaptı-
ğını hiç belli etmeksizin- ipuçlan vermesi.
Bu arada Türk tiyatrosunun başlangıcından gü-
nümüze kadar -ne yazık kü- koruduğu bir özellik,
Üstün Akmen'in sergilenen oyunlar üzerine yaz-
dıkları, birlikte değerlendirildiği zaman da çok açık
biçimde ortaya çıkıyor: Türk tiyatrosu, kuram ve uy-
gulama bağlamında henüz omurgasız bir tiyatro.
Başka deyışle, örneğin çeşitli dönemlerin birbirine
nasıl geçiş yaptığı sorusu ortaya atıldığında, karşı-
mızda bu geçışler için belli kuramsal çizgilen temel
almış birtiyatro yok. Bu durumda, tiyatromuzun bir
geleneğinden söz edilip edilemeyeceği bile kuşku-
lu; çünkü gelenek, yalnızca bir gelişigüzel uygula-
malar bohçasından oluşmaz; geleneğin variığı, bel-
li biryerieşikliğive bu yerleşiklik çerçevesinde uza-
yıp giden bir neden-sonuç zincirini koşul kılar.
örneğin modern Avrupa tiyatrosunun yakın ta-
rihine baktığımızda ve bu bağlamda Paris'te,
AndrĞ Antoine tarafından 1887'de kurulan "öz-
gür tiyatro"ya ("Theâre Libre") kadar geri gittiği-
mizde, Antoine^ın bu yeni girişimi başlatırken Zo-
la'nın natüralizminden nasıl ve ne ölçüde etkilen-
diğini, natüralist tavrı sahneye nasıl getirdiğini,
"sahnedeki natüralizm'' anlayışının 20. yüzyıl tiyat-
rosunu hangi noktalarda belirîediğini, "özgür Tı-
yafro"nun ardından 1889'da, Berlin'de kurulan
özgür Sahne "nin ("Freie Bühne'') ve özellikle yö-
neticisi Otto Brahm'ın bu natüralizm anlayışına
hangi gerekçelerie bir de şok yaratma etkisini ek-
lediğini, akımlar karşısında nasıl bir tutum aldığı-
nı vb. belli bir tarihsel kurguda ve belli bir neden-
sellik çizgisinde izleyebiliyoruz.
Başka türlü anlatmamız gerekirse, Avrupa tiyat-
rosunun yakın tarihinde modernliğin izlerini sistem-
li bir biçimde, belli bir omurga üzennden sürebili-
yoruz.
Kendi tiyatromuzun tarihinde eksikliğini algıladı-
ğımız, işte böyle bir omurga. Ister kendi yazarian-
mızın kaleminden çıkma olsun, ister yabancı ortam-
lardan gelsin, sahnelenen oyunların nasılını ve ne-
denini sorgulamaya kalkıştığımızda önümüze hay-
li delikli, daldan dala atlamayı çağrıştıran bir örgü
çıkıyor. Genelinde olması gereken düşünsel temel-
lerinden, dahası tarih bilincinden yoksun bir tiyat-
ro geçmişinden bugün'ü sağlam bir çıkış noktası
kılabilecek bir tiyatro tarihini çıkarabilmek de bu du-
rumda hayli güçleşiyor.
lleride dönemimizin tiyatro tarihini bu bağlamda
kaleme almak işteyenler: "Neler olmuştu?" diye
sorduklarında, Üstün Akmen'in andığım üç kita-
bında sanırım epey doyurucu yanıtlar bulabiiecek-
ler.
eposta: ahmetcemalc cuperonline.com
acem20(" hotmail.com
Diyarbakıp'da kültür günleri
• Kültür Servisi - Dıyarbakır Sanat Merkezi
31 Ocak-6 Mart tarihleri arasında
'ŞifrePassword: Istanbul' sergisine ev
sahipliği yapacak. Sergi açılışı kapsamında
aynca saat 17.00'de Beral Madra 'Çağdaş
Sanat Üzerine' başlıklı bir konuşma
gerçekleştirecek. 1 Şubat Cumartesi günü saat
17.00'de Prof. Uğur Tanyeli'nin 'Türkiye'de
Modernleşme: Kent ve Mimarlık' başlıkh
söyleşısı, 2 Şubat Pazar günü 15.00-18.00
saatlen arasında David Trueba'nın 'Başyapıt'
adlı fikni izlenebilecek. 8 Şubat günü saat
17.00'de Prof. Halil Değertekin'in
'Özbekistan' başlıklı dia gösterisinin yanı sıra
saat 18.00'de Prof. Hikmet Uç 'Türk Şiirinde
Estetik Yaklaşımlar: Ahmet Hamdi Tanpınar'
başlıklı bir konuşma yapacak. 9 Şubat'ta
Maria De Medeiros'un 'Nisan Devrimi',
16 Şubat'ta Arturo Ripstein'in 'Koyu Kırmızı'
ve 23 Şubat'ta Marco Benchis'in 'Olımpo
Garajı' adlı filmleri saat 15.00 ve 18 OO'de
izlenebilecek. Diyarbakır Kültür Merkezi
21 Şubat'ta, 'Tol' romanının yazan Murat
Uyurkulak'ı ağırlayacak. Saat 17.00'de
okurlanyla buluşacak olan yazar, Yıldınm
Türker'le birlikte ilk romanı olan 'Tol'den
bölümler okuyacak.
BUGÜN
• CEMAL REŞİT REY'de 'III.
Uluslararası tstanbul Barok Günleri'
kapsamında 19.30'da 'Luc de Bernardi -
Stefano Intrieri' konseri. (0 212 23198 30)
• YAPI KREDİ KÜLTÜR SANAT
MERKEZİ SERMET ÇtFTER
SALONU'nda 18.30'da şef Orhan Şallıel ih
söyleşi; Turkcell Salonu'nda ise 19.30'da
Orhan Erçin'in yönettiği 'Kadının Fendi'
filminin gösterimi. (0 212 252 47 00;
• tŞ SANAT'ta saat 19.30'da Tiyatro
Stüdyosu'nun 'Sonsuz Döngü* adlı oyunu.
(0212 316 1083)
M ATATÜRK KİTAPLIĞI'nda saa: 19 00 da
'Beyazperdede Savaş ve Banş' kapsamında
'Taşkent Ekmek Kapısı' filminin göstenmı
(0 212 249 09 45)