05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
30 OCAK 2003 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA KULTUR kultur(Scumhuıiyet.com.tr 15 HAYATIN ÖTE YAKASI FERİDUN ANDAÇ Gogol'ünyolu, yolculuğuKnud Pedersen'in öyküsünden kopmak istemiyordum. Onun alıp başını gıdişı, yeni bir yer, yeni bir yurt arayışının gezginlıği beni ken- disine çekiyordu. Özgür, kendi ba- şına yaşamak düşünün göçebesi olmaİc... 17. yaşının bahannı oku- duğun kitaplarla yüzleştığin haya- tın aralığından karşılamak... Tanı- mak. anlamak, yorumlamaktı bun- lann sana sunduğu. Knut Hamsun. her bir anlatısıy- la o 'özgür ruh'un dünyasmı yan- sıtır. Doğanın yazıda yeniden dile gelişini ezgilerdi adeta. Aşk, ara- yış, gezginlik, kaçış, sığımş gibi izlekleri kavrayabılmede onun an- latısının üstüne yoktu Doğrusu, Hamsun, gözümde hep ılkgençlik dönemi yazan gibi duruyor kar- şımda. Yani, o yaş hiç değişmeye- cek. o yazar da anlattıkJanyla biz- den hiç kopmayacak! Gogol gerçekllğlnln büyüsü O ilk izlere, ilk etkilenimlere uzanıyorum şimdi. Kar denizini alıyor gözlerim. Ilgaz Dağı'nın doruk noktasındayım. Bu kez, yü- züm Gogol'e dönük. Kar düşlerin- den kopup, o ilk yüzleşmenin me- kânına yolculuğa çıkıyorum. Beni Hamsun'a götüren Go- gol'le yüz yüzeyim. Karyağışı din- mek bilmiyor. Pencerenin içinde- ki sahanlığı bir masa gibi kullanı- yorum. Hemen önündekı sedir, be- ni, pencereyle bürünleştırdıği gibi, o kar seyrinin de ayrılmazı kılıyor. Ölü Canlar'ın gömüldüğüm say- falanndan kopmam ne mümkün! Gözlerim arada bir kann engah en- gah yağışına uzanıyor. Dışandan gelen çan sesleri, hızla geçip giden zankalar Çiçikov'un yolculuğu- nun güzergâhlannı anlatıyor bana. Bir de Gogol gerçekliğinin büyü- sünü. Savruluşun ve kaçışın, hu- zursuzluğun ve sınikligin diline dönüyorum onunla. Gogol'ün bu romanının sarsala- yıcı gelmesinin sırnnı çözmek, o- nun anlatısındakı karaduygunun gerçeklığıne ulaşmak istediğim- den olsa gerek o okuma an'lanna dönmem. Otuz yılı aşkın süredir bende ya- şayan Gogpl anlatısının bir imge- sı olarak Ölü Canlar; yaşadığı- • însan ruhunun derinliklerindeki seziş/duyuş/algılayışın biçimlerini dile getiren Gogol; ötemizde olup bitenlerin neden/niçinlerine dair sorular da sordurur. Toplumun gündelik yaşarrnna tanıklık eder. Bunu da kavrayıcı bilinç, insan ruhunun gerçekliğini yansıtıcı bir duyarlıkla ele alır. mız dünyaya, ınsan ilişkilerine, so- luk aldığımız ortama, düzenin iş- leyişine bakabilrneyi gösteri- yor. Insan ruhunun derinlik- lerindeki seziş/duyuş/algı- layışın biçimlerini dile getiren Gogol; ötemizde olup bitenlerin ne- den/niçinlerine dair so- rular da sorduruyordu. O gösterendi salt, al- gılayıp soran, sorgu- layan sizdiniz. Ilkgençlığimın tut- kulu okuma an'mda o pencereyi açıp. kar deryasına gömülerek Gogol'ün yurduna gi- decekmişim gibi bir duyguyu yaşadığımı im- lemeliyim burada. Ukrayna'da, çoğunlukla Provence dilinin konuşuldu- ğu Soroçınstsiy kasabasında doğan Gogol'ün yazı yolu, yolcu- luğu Petersburg'a ilk adımı sonra- sında biçimlenir. Kenti anlamaya, Rusya'nın oraya yansıyan yüzünü görmeye çahşır. Annesine yazdığı satırlara ılkten yansıyan da budur: "Sen-Petersburg, ne Avrupa başkentlerine, ne de Mosko- va'ya benziyor. Bence her kent her yönüyle içinde yaşattığı in- sanların özelliğini de taşır. Oysa Sen-Petersburg'da bu damgayı göremezsiniz... Yabancılar bi- zim geleneklere uyarak bizden olmuşlar. Rusya ise yabancılara öykünmüş; ne kendilerine, ne de yabancılara benziyorlar. Kentte görülmemiş bir suskunluk ege- men. Halkın ruhunda hiçbir coşku eseri görülmüyor. Herkes bürolarda çalışıyor, ancak ken- di işinden söz ediyor, yönetim iş- lerinden, meslektaş ilişkilerin- den başka söz yok. Miskince iş- Ier, küçük ihtiyaçlar, bu insanla- nn yaşamında sanki her şeyi tır- panlamış, ezmiş." Petersburg Öyküleri. onun bu bakışının, gözlemlerinın yansılan- nı getirmektedir. Çiftlik Geceleri başlığında yer alan Ukrayna öykü- leri ise Gogol'ün anlatısının asal kaynağını, öyküde yeni bir biçi- min uygulayımını yansıtmaktadır. Gogol, başyapıtı Ölü Canlar'ın ilk taslağını 1835'lerde kaleme alır, 1842'de de sansürün izniyle yayımlar. tki bölümden oluşan ro- manın ikınci bölümünü tamamla- yamaz. Yazılan bazı bölümleri de yakar. Roman, bu haliyle bile, yer- yüzünün önemli bir coğrafyasını yurt edinen Rus halkının yaşa- ma'duyuş biçimini yansıtan; yiten ıle gelenin tanıklığını yapan bir başyapıt. Gogol gerçekliğine, an- latıcı kımliğinin derinliklerine inebilmede temel bir yapıt. Na- sıl ki Cervantes'in Don Ki- şot'uyla Ortaçağ Avrupa- sı'na dönüyor, değişimi kavramaya çalışıyorsak; Gogol'ün Ölü Can- lar'ıyla da 19. yüzyıl Rusyası'nın gerçekli- ğini görebiliyoruz. Kuşkusuz, Gogol anlatıcılığının sarsa- layıcılığı yalnızca bu romanda yatmaz. Kaput/Palto öykü- sü. ondakı karaduy- gunun eleştirel boyu- tunun, insan dramının benzersiz anlatımıdır. Onun bir başka önemli yanı da imlediğim Dikan- ka Çiftliğindeki Akşamlar ve Mirgorod Öyküleri'nde öne çıkar. Toplumun gündelik ya- şamına tanıklık. Bunu da kavrayı- cı bilinç, insan ruhunun gerçekli- ğini yansıtıcı bir duyarlıkla ele alır, Gogol. Yazıyla hayatın buluşma noktaları Gogol'le yolculuğum o gün bu- gündür sürüyor. Ona her dönü- şümde o pencereyi, kann engah engah yağışını; bana Mayıs Gece- si'ni armağan eden ilkokul öğret- menim Leyla Hanım'ı anımsa- nm. Gogol'le yeryüzü gezgini ke- sılırim bir an. Hamsun'a, Puş- kin'e, Lermontov'a, Dostoyevs- ki'ye, Çehov'a uzanır yolum. O labirentlerde gezinirken yazıyla hayatın buluşma noktalannı kav- ramaya çalışınm. Onun ironisinin bugünkü dünyamıza yansıyan OKUMA ÖNERILERI • Gogol: Bir Delinin Güncesi, Çev.: Mehmet Özgül, 2002, Say Yay., 383 s.; Olü Canlar, Çev.: Ahmet Ekeş, 1971, Varhk Yay., 420 s.; Delinin Defteri, Çev.: Mazlum Beyhan, 2001, Sosyal Yay., 204 s.; Bütün Oyunlan, Çev.: Melih Cevdet Anday-Erol Güney, 1971, Cem Yay., 310 s.; Eski Zaman Beyleri, Çev: Servet Lünel, 1964, Varhk Yay., 196 s. • Henri Troyat: Gogol, Çev.: Bedia Kösemihal, 2000, Multilingual Yay., 490 s. • Louis Leger: Gogol'ün Yaşamöyküsü, Çev.: Selahattin Hilav, 1996, Düşün Yay., 154 s. BELLEKKUTUSU "Değişim, dildeki ve gerilim halindeki edimlerin garipliği, sözüm ona bayağı ve iğrenç, aşağılık temalar, Gogofün konularını oluşturur, aynı zamanda da paramparça olmuş bir gerçekliği dolaylı olarak yeniden kurma amacıtu gerçekleştirmesini sağlar. Ancak böylece kurulmuş olan Gogol evreni, yer değiştirme hareketiyle antnda gene paramparça olur" Carlos Fuentes yanlan ise Gogol'ün yolunun, içi- mizde süren yolculuğunun ne an- lama geldiğini anlatmaktadır bi- raz da. Şimdi elimde yeni bir kitap. Mehmet Özgül'ün Türkçenin tı- nısını her satınnda hissettirdiği bir Gogol kitabı: Bir Delinin Günce- si. Neleryok ki ijinde: Taras Bul- ba, Petersburg Öyküleri, Bir De- linin Güncesi, Kaput, Burun, Fayton, Neva Caddesi Ilgaz Da- ğı'nın engininde, Gogol 'ü, bu kez Louis Leger'nin ve Henri Tro- yat'nın iki ayn biyografik yapıtıy- la bir arada okuyorum. Gene kar o dinginlikte yağıyor. Bir yandan Gogol'ün sannsını, diğer yanda da Çiçikov'un yolculuğunu bir bir arumsatıyor bana... Grup TLC dördüncü albümleri 3D ile oldukça iddialı Dostları Lisa Lopes için söylüyor Kültür Servisi - Çok satan kadın grubu TLC, dördüncü albümleri "3D" ile hip- hop, pop ve R&B dünyasındaki iddiasını sürdürüyor. 1999'da dokuz milyon satan albümleri "FanmaiP'den sonraki bu albüm, Tionne 'T-Boz', Watkins'in ve Rozonda 'Chili' Thomas'ın geçen yıl trafik kazasında kaybettikleri grup üyesi Lisa 'Left Eye' Lopes içın hazırladıklan bir tribute. Albümün prodüktörlüğünü TLC grubunun kariyerinde önemli bir rol oynayan Antonio 'L.A.' Reid yapmış. "3D"de The Neptunes, Missy Eliot ve Timbaland, Rodney Jerldns, Organized Noize, Babyface, Darryl Simmons, Raphael Saadiq, Eddie 'Eddie Hustle' Clement ve TLC'nin uzun süreli çalışma arkadaşı Dallas Austin gibi müzik dünyasının başanlı isimleri görev almış. ilk albümlerinden bu yana aralannda Grammy, MTV Video Müzık Ödülü ve Billboard ödüllerinin de olduğu pek çok ödül alan grup, Lisa'nın ölümüne rağmen sapasağlam ayakta durduklannı yeni albümleri "3D" ile kanıtlıyor. Bugüne kadar birçok ödül alan grup Lisa'nın ölümüne karşın sapasağlam ayakta. Aynı zamanda oyuncu olan Selen Üçer'in Ensemble Studio Theatre'a taşıdığı oyunu hoş bir kara mizah örneği New York'ta bir Türk'ün düşleri sahneleniyor Selen Üçer geçen yıldan bu yana New York'ta yaşıyor. Kültür Servisi - David Mamet, Christopher Durang gibi büyük Amenkan oyun yazarlannın sah- nelendıği, Sarah Jessica Parker, Kevin Bacon, Andrevv McCart- ney gibi tanınmış oyunculann sah- neye çıktığı New York'taki En- semble Studio Theatre'da (E.N.T) ilk defa bir Türk sanatçı, kendi pro- jesiyle adından söz ettiriyor. Genç oyun yazan/oyuncu Selen Üçer'in, yazdığı 'Dream'in New York' (Amenkan Rüyası) adlı oyu- nun ilk gösterimi dün yapıldı. Üçer'in Amerikalı ünlü güldürü ya- zan Christopher Durang'ın 'Laug- hing Wild' (Delice Gülmek) oyu- nundan esinlenerek yazdığı 'Dre- am'in New York' hoş bir kara mi- zah örneği. 1 Şubat'a dek sahnele- necek oyunun kadrosu Selen Üçer, Gerçek Sağlar, Mehmet Kaya, • Oyunda işini, kocasını, kurulu düzenini bırakıp Amerika hayali ile Türkiye'den New York'a gelen genç bir kadının, hayallerinin ve iç dünyasının gerçeklerle yüzleşmesi anlatılıyor. Cem Baza ve dört Amerikalı oyun- cudan oluşuyor. Oyunda ışini, kocasını, kurulu düzenini bırakıp çocukluğundan beri TV'den ve pop kültüründen kafasında oluşturduğu Amerika hayali ile Türkiye'den New York'a gelen genç bir kadının, hayallerinin ve iç dünyasının gerçeklerle yüz- leşmesi anlatılıyor. Ingilizce ola- rak yazılan ve sahnelenecek olan 'Dream'in New York'un metni, E.S.T'de dört ay süren birtiyatro la- boraruvan çalışması sonucu, Selen Üçer ve Mehmet Kaya tarafından oluşturuldu. 'Dream'in New York', 27 Ma- yıs- 2 Haziran tarihleri arasında Moon and Stars Projects'in spon- sorluğuyla, Mayfest sanat etkinlik- leri çerçevesinde Producer's Club adlı tiyatroda da sahnelenecek. Oyunun Amenka'da başka şehir- lerde de ve daha sonra Türkçe ola- rak Istanbul'da sahnelenmesı plan- lanıyor. Boğaziçi Üniversitesi ve Istan- bul Devlet Konservatuvan mezunu olan, daha önce çeşıtli tiyatrolarda oyunculuk yapan Selen Üçer, Şi- kago'da tiyatro ve oyunculuk yük- sek lısansını tamamladı. Üçer 2002'den ben New York'ta yaşıyor. ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Omurgasız Tiyatronun Serüveni... Üstün Akmen, tiyatro, opera, operet ve bale eleştirileriyle sadece olanı saptayan değil, fakat öğ- reten bir eleştirmen. Sanırım bu yüzden onun her yazısını hep bir bilgi kaynağına daha ulaşmanın he- yecanıyla okurum. Akmen, hiçbir zaman salt yüzey- selliğe kaymayan, örneğin seyrettiği bir oyun üze- rine yazmaya karar verdiğinde, oyunu konusuyla, daha önce oynanmışsa yeni yorumunun olan ve ol- mayan özellikleriyle, oyunculanyla, ışık ve dekoruy- la, diliyle ve çevirisiyle bir bütün olarak irdeleyen bir yazar. Böyle yazılardan oluşma bir bütün, zaman içersinde doğal olarak Türkiye'de günümüz tiyat- rosunun tarihı için önemli bir temele de dönüşüyor. Üstün Akmen'in eleştirileri ilk kez 2000 yılı Ey- lül'ünde, Cumhuriyet Yayınları arasında çıkan, "Vee Perdee.." başlıklı kitapta bir araya gelmişti. Daha sonra bu kitaba Broy Yayınevi'nden çıkan "Maske- nin öteki Yüzü" ve "Üçüncü Zil'' adlı kitaplar da ek- lendi. Yinelemek gereğini duyuyorum. Şu anda bu üçlü, son yıllarda ülkemizde tiyatro, opera ve bale alanlarında neler olup bittiğini ya da nelerin olama- dığını merak edenler için gerçek bir kaynak niteli- ğinde. Bu kaynağın çok önemli bulduğum bir baş- ka özelliği de, hemen her yazının seyirciye bir ese- ri nasıl izlemesi gerektiği konusunda -bunu yaptı- ğını hiç belli etmeksizin- ipuçlan vermesi. Bu arada Türk tiyatrosunun başlangıcından gü- nümüze kadar -ne yazık kü- koruduğu bir özellik, Üstün Akmen'in sergilenen oyunlar üzerine yaz- dıkları, birlikte değerlendirildiği zaman da çok açık biçimde ortaya çıkıyor: Türk tiyatrosu, kuram ve uy- gulama bağlamında henüz omurgasız bir tiyatro. Başka deyışle, örneğin çeşitli dönemlerin birbirine nasıl geçiş yaptığı sorusu ortaya atıldığında, karşı- mızda bu geçışler için belli kuramsal çizgilen temel almış birtiyatro yok. Bu durumda, tiyatromuzun bir geleneğinden söz edilip edilemeyeceği bile kuşku- lu; çünkü gelenek, yalnızca bir gelişigüzel uygula- malar bohçasından oluşmaz; geleneğin variığı, bel- li biryerieşikliğive bu yerleşiklik çerçevesinde uza- yıp giden bir neden-sonuç zincirini koşul kılar. örneğin modern Avrupa tiyatrosunun yakın ta- rihine baktığımızda ve bu bağlamda Paris'te, AndrĞ Antoine tarafından 1887'de kurulan "öz- gür tiyatro"ya ("Theâre Libre") kadar geri gittiği- mizde, Antoine^ın bu yeni girişimi başlatırken Zo- la'nın natüralizminden nasıl ve ne ölçüde etkilen- diğini, natüralist tavrı sahneye nasıl getirdiğini, "sahnedeki natüralizm'' anlayışının 20. yüzyıl tiyat- rosunu hangi noktalarda belirîediğini, "özgür Tı- yafro"nun ardından 1889'da, Berlin'de kurulan özgür Sahne "nin ("Freie Bühne'') ve özellikle yö- neticisi Otto Brahm'ın bu natüralizm anlayışına hangi gerekçelerie bir de şok yaratma etkisini ek- lediğini, akımlar karşısında nasıl bir tutum aldığı- nı vb. belli bir tarihsel kurguda ve belli bir neden- sellik çizgisinde izleyebiliyoruz. Başka türlü anlatmamız gerekirse, Avrupa tiyat- rosunun yakın tarihinde modernliğin izlerini sistem- li bir biçimde, belli bir omurga üzennden sürebili- yoruz. Kendi tiyatromuzun tarihinde eksikliğini algıladı- ğımız, işte böyle bir omurga. Ister kendi yazarian- mızın kaleminden çıkma olsun, ister yabancı ortam- lardan gelsin, sahnelenen oyunların nasılını ve ne- denini sorgulamaya kalkıştığımızda önümüze hay- li delikli, daldan dala atlamayı çağrıştıran bir örgü çıkıyor. Genelinde olması gereken düşünsel temel- lerinden, dahası tarih bilincinden yoksun bir tiyat- ro geçmişinden bugün'ü sağlam bir çıkış noktası kılabilecek bir tiyatro tarihini çıkarabilmek de bu du- rumda hayli güçleşiyor. lleride dönemimizin tiyatro tarihini bu bağlamda kaleme almak işteyenler: "Neler olmuştu?" diye sorduklarında, Üstün Akmen'in andığım üç kita- bında sanırım epey doyurucu yanıtlar bulabiiecek- ler. eposta: ahmetcemalc cuperonline.com acem20(" hotmail.com Diyarbakıp'da kültür günleri • Kültür Servisi - Dıyarbakır Sanat Merkezi 31 Ocak-6 Mart tarihleri arasında 'ŞifrePassword: Istanbul' sergisine ev sahipliği yapacak. Sergi açılışı kapsamında aynca saat 17.00'de Beral Madra 'Çağdaş Sanat Üzerine' başlıklı bir konuşma gerçekleştirecek. 1 Şubat Cumartesi günü saat 17.00'de Prof. Uğur Tanyeli'nin 'Türkiye'de Modernleşme: Kent ve Mimarlık' başlıkh söyleşısı, 2 Şubat Pazar günü 15.00-18.00 saatlen arasında David Trueba'nın 'Başyapıt' adlı fikni izlenebilecek. 8 Şubat günü saat 17.00'de Prof. Halil Değertekin'in 'Özbekistan' başlıklı dia gösterisinin yanı sıra saat 18.00'de Prof. Hikmet Uç 'Türk Şiirinde Estetik Yaklaşımlar: Ahmet Hamdi Tanpınar' başlıklı bir konuşma yapacak. 9 Şubat'ta Maria De Medeiros'un 'Nisan Devrimi', 16 Şubat'ta Arturo Ripstein'in 'Koyu Kırmızı' ve 23 Şubat'ta Marco Benchis'in 'Olımpo Garajı' adlı filmleri saat 15.00 ve 18 OO'de izlenebilecek. Diyarbakır Kültür Merkezi 21 Şubat'ta, 'Tol' romanının yazan Murat Uyurkulak'ı ağırlayacak. Saat 17.00'de okurlanyla buluşacak olan yazar, Yıldınm Türker'le birlikte ilk romanı olan 'Tol'den bölümler okuyacak. BUGÜN • CEMAL REŞİT REY'de 'III. Uluslararası tstanbul Barok Günleri' kapsamında 19.30'da 'Luc de Bernardi - Stefano Intrieri' konseri. (0 212 23198 30) • YAPI KREDİ KÜLTÜR SANAT MERKEZİ SERMET ÇtFTER SALONU'nda 18.30'da şef Orhan Şallıel ih söyleşi; Turkcell Salonu'nda ise 19.30'da Orhan Erçin'in yönettiği 'Kadının Fendi' filminin gösterimi. (0 212 252 47 00; • tŞ SANAT'ta saat 19.30'da Tiyatro Stüdyosu'nun 'Sonsuz Döngü* adlı oyunu. (0212 316 1083) M ATATÜRK KİTAPLIĞI'nda saa: 19 00 da 'Beyazperdede Savaş ve Banş' kapsamında 'Taşkent Ekmek Kapısı' filminin göstenmı (0 212 249 09 45)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle