25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 OCAK 2003 CUMA CUMHURİYET SAYFA ROPORTAJ 9 53 yıllık kuaför Nurettin Tüfekçioğlu, mesleğinin inceliklerini anlatırken bir dönemin Türkiye'sine de ışık tutuyor Türk erkeği san saçtanhoşlanırBERAT GÜNÇIKAN oAdım Nurettin Tûfekçi- ~ « W»<fa *»> £"«* «'««* Aaj/adgl Tokat, 1939 doğumiu- meslek hayatını kesintisiz olarak yarım i\urettin Tüfekçioğlu'nun kadınlara öğütleri ise şöyle: Çocuğunuz olunca saçlarınızı kestirin. Saç rengiyle ten renginiz zıt olsun. Jö'le kullanmaktan kaçının. Aynı saçı bir yıldan fazla kullanmayın. Ne yaparsanız yapın bir meslek sahibi olun. Gerekirse kocanızı bırakın ama işinizi asla... KALIN TELLÎ SAÇLARIOLAN KADININ BÜNYESÎ DE SAĞLAM OLUR 'lş kazası' kurbanı kadınlar yum, nüftıs cüzdammın ar- yüzyıl sürdüren Tüfekçioğlu, kuaförlükte kasındahâlâekmekkartıve- ~... . . , . /. • r? ,t rildi yazıyor Turkıye nın Italya ve Fransa 'dan sonra Kuaförlüğe başladığımda üçüncü sırada geldiğini söylüyor. "Biz on on yaşındaydım. Dayımın s e n e d e ancak usta oluyorduk" diyen yılların m e s l e ğ ı d ı r , b e n h e m ç a l ı ş - , . . . . . . . . . . ,. , , tım hem de İise ikiye kadar kuaforu, şımdılerde elıne makas alanın okudum. Edcek çocukiar için dükkâtt açtığından yakımyor. kuaförlük pek cazip bir mes- lektir, hanımlarla dostluk kurmak bu meslekte müm- kündür çünkü. Ellı üç yıldır tstanbul'da- yım. Burada ılk Veznecı- ler'de bir kuaförün yanında çalıştım, çırak olarak başla- dım, sonra Beyoğlu'na geç- tim. Şimdiki Beymen'in sı- rasında, ikınci kattaydı Aris- tokli'nin yeri. Ona "kuaför- lerinilahı" derlerdı. Parayla öğrenirdık ondan mesleği.Annem de yüz lira ayırmış- tı, beni çalıştırması için. Çok disiplinlıydi. Hepimizin iş bitrikten sonra oturacağı san- dalyesi belliydi, başka bir yere oruramazdık. Müsterlden dayak Elı de pek serttı, bir vur- du mu o duvardan bu duva- ra gıdip gelırdıniz. Ben de birkaç kez yedım sopasını. Birinde, bir arkadaşım saçı- nı yaphğım müşterinin kaba- sına iğne batırmıştı, o da ben yap- tım diye önce dövmüş sonra kov- muştu, ama arkadaşım gelıp "Us- ta ben yapüm" deyince gönder- mekten vazgeçmişti. Bır kez de müşteriden tokat ye- dim. Saçına bigudi sanyordum, ben sanyordum, bigudi kadının burnunun üzerine düşüyordu. Bir, iki, üç... Sonunda kadın hışımla "yeter"diye yerinden kalktı, bana da bir tokat attı... Aristokli'de beş yıl çalıştıktan sonra Hilton Oteh'ne geçtim. As- kere gittiğımde yıl 1957'ydi. Ön- ce babaannem öldü, arkasından babam. O zaman bir şıir yazmış- tım: Hey Allahım askerin babası nıı alınır? Yirmi ayda iki defa kapı mı çata- nır? Çok sevdlm karımı... Tezkereyı alınca Tokat'a dönüp çalıştım, kardeşlerimi okuttum, ama aklım hep Istanbul'daydı, hiç olmazsa her ay gelıp gıdıyordum... Solmaz'la Tokat'ta evlendım. Çok sevdim kanmı. Anne ve ba- basına hâlâ beddua ederim, keşke bana çıtlatsalardı, "Kızımız on üçünde kalp romatizması geçirdi, doğum onun için tehükeii" deseler- di. Ben çocuk sevmez, istemez- dimki. Yirmı iki ay, iki gün evlı kaldık. Doğumdan bir hafta sonra öldü. Kızımın aduıı Sönmez Haüra koy- dum. Şimdi de beni böyle yalni2 koyduğu için ilenınm kanma da, kızım üzülür, kızar... Sekiz yıl sonra tstanbul'a dön- düm. Beyazıt'ta Singer Han'da Adfl Bey'in yanında, Cağaloğlu'nda Ke- mal Perma'nın yanında çalıştım. Gülmeyin, soyadı resmen Per- ma'ydı. O soğuk permada Türki- ye'nin bir numarasıydı. Gittim, iş istedim, vermedi. De- dim ki, usta ben para istemiyorum. Bir zamanlar soğuk perma mo- daydı, ama sıcak perma yapmışlı- ğım da vardır. Saçı perma tutma- yan, ama permayı çok isteyen bi- ri varsa bana getirin, eğer tutmaz- Bizün Türk erkekleri oldum olası, san saçtan hoşlanırlar, bütün kadınlar esmer olduğundan mıdır? Oysa siyah saçlı kadın dayaruklıdır, güçlüdür. Ben ona "şark saçı" derim. Bakın sizin saçlanruz kaluı telli mi, bu demek ki, sizde 18 yaşındaki kızın kalbi var. Bünyeniz de sağlam, ufak tefek hastahklardan başka hasta olmazsanız. Olursanız, bana gelip deyin ki, sen hiçbir şey bilmiyorsun. Oysa san saçlı kadını rüzgâr esse uçurur, sanşın ırk dayanıksızdır. Hilton'da çalışırken bir müşterim vardı, Necla Hanım. Bir doktorun kansıydı. Kocası san saç istediği için saçlannı sandre yaptık. Nasıl olduğunu anlasınlar diye Gönöl Yazar saçı derim ben, işte Necla Hanım'a onu yaptık. tş bittiğinde "Vaüa Nurettin Bey" dedi "Dd çocuk doğurdum, bu kadar acı çekmedim''. O yıllarda oryal denilen nesneyle açardık biz saçı, şimdi spesiyal diyorlar. O, oryal denilen nesne herhalde kireç kaymağıydı, affedersiniz, çok yakardı. Öyle yakardı ki, bazı eskı kadınlann tepelerinde böyle oyuklar vardır. Bugün de sosyete sandre rengine boyatır saçını. Ama diğerleri... Bugün meç, gölge, röfle vardır, ama ne olduğunu ne kuaför bilir, ne müşteri... Röfle diye gölge yapar... Daha önce de dediğim gibi, yaptıranın da usta olması, neyi yaptırdıgını bilmesi lazım, yoksa kuaförü onu geçiştirir sa para vermesin, suratıma tükü- rüp gıtsin. . Kuaförlükte Türkiye, ttalya ve Fransa'dan sonra dünya üçüncü- südür. Amerika'nın ve Avrupa'nın lüks otellerinın yüzde onu, on be- şi, Türk kuaför çalıştınr. Benim asıl işım boyacılık. Benım rakı- bim de yağ- lı boya- cıdır. Nasıl o astar atı- yorsa, ben de saçı bo- yayahazır- lanm. Saçı açtığınızda birtarafko- yu, bir taraf açıksa ol- maz. Saçı öyle bır aç- malısınız ki, hangi rengi vursanız tut- malı. Ben düz boyayı boya olarak kabul et- mem, sosyete de böyle boya yaptırmaz. Bu- gün maddi güç- leri az olanlar düz boya yaptı- nr, çünkü pahalı JVlutiu- luk kadar gü- zel bir şey yok. 23 yıldır dulum. Kendi yemeğimi kendim pişiririm. Benyemek masama otur- duğumda içsem de içmesem de, bir kadeh ra- kı, bir çiçek ve çobatt salatası olmak zorun- dadır. İllaki ben hanınumla münazara etme- güzel bir tabiri vardır, çocuk bü- yüdü, annenin saçıyla kaşı dökül- dü... Ellili yıllann saçlannda model- ler klepeydi. Topuzlar vardı bir de, Chanel, Begüm Han, Grace KeDy topuzlan... Şimdi to- dıyor, dükkân açıyor. Ne ehliyeti var, nediploması... Hoş şimdi saçlar da sadeleşti ya... Kaş alma bile yok artık, hat var. Kaşın altından üstünden gelen ince tüyleri alıyorlar o kadar, artık ortayı oy- mak yok. Biz o oyuk- lara hava meydanı de- nz, artık hava mey- danı da yok. Müşteri saçını be- ğenmedi mi, ayna- dan anlanm ben, ne- şesı kaçar, bana ba- karken bile neşesiz bakar. Ben çok üzü- lürüm o zaman. îsterim ki bura- dan mutlu çıksın, kendinden, ben- den memnun ol- sun. Ben şahsım adına şunu söy- lerim, birkadın- la evli olsam, o kadın da aynı saçı bir sene kullansa, her- halde boşanı- rım. Çünkü adam usanır. Ama diyorum kı, erkekler değişmesin, hayır onlar liyim, çünkü banş- mak çok ho- şuma gider. Mesela ben Fenerbah- çe 'yi tutuyorsam, karım Galatasaray 'ıya da Beşiktaş'ı tutmalı ki, bağınp çağıralım biraz. Kadınım, güleryüzlü olmalı... En sevdiğim şarkı ise, 'Benzemez kimse sana, tavnna hay- ran olayım ". iştir. Benım kadınlara tavsıyem ço- cuklan olunca, saçlannı kestirme- leri. Çünkü saç dıştan beslenmez. Dıştan renk verebilirsiniz, ama besleyemezsınız. Hamilelikte ise kalsiyumu bebek alır. Anadolu'nun puz yapan kuaför çok azdır çünkü topuz yapmak büyük bir sanattır. Koca îstanbul'da toplasanız, topuz yapan kuaförün sayısı elliyi geç- mez. Biz on senede kuaför oluyorduk, şimdi eline makası alan, kuaförüm da değişsin, sakal bıraksın, saç bı- raksın, kestirsin, uzatsın... Zampiklik yapan erkeklerin yüz- de 99'u evlidir. Benim bir arkada- şım vardı, hanımı da müşterimdi. Bana dedi ki, bizim kannm saçını açık renge boyama, biz herkesin açık saçlı kansına bakıyoruz, millet de bizim hanıma bakar... Benjöle kullanmam. Çünkü bezir yağından yapılır, Anado- lu'da buna manda yağı denilir... Pistiryani... Biri benim yanımda bir kadın azarlarsa ben ağlanm, televiz- yonda haberlerde görsem ağ- lanm. Çünkü babam annemi dövdüğünde, annemin ayağına sanlır, onunla birlikte ben de ağlardım. Sanmayın ki babamı ; sevmem, onu da çok severim î ama... Ben kızlanma gelin giderken öğütledim, iki ne- denle geri dönerseniz, kapım size açıktır, bir kocanız size el kaldınrsa, iki sizi döver- se... Benim erkek arkadaşım yok gibidir... Bizim mesle- ğimizin kötü bir yanı var, bir arkadaşuıla iki üç defa yeme- ğe gidersin, dördüncüsünde bize iki kadın ayarla der... Yani kuaförü kadın satıcısı sanır. Bümezler, benim müş- terilerim kültürlü kadınlar- dır, on üç profesör müşte- rim var diye övünürüm ben hep... Buraya şimdi birisi girse, seni kaçırmak istese, beni öldürmeden seni bura- dan çıkaramaz, siz burada bana emanetsiniz. Benim bir annem, kardeşim, ne bile- yim her şeyimsiniz. Namu- sumsunuz, gururumsunuz... Bütün kadınlara tavsiye edi- yorum, kocalannı iyi tanı- sınlar... Onlar için fedakârlık yapsınlar, ama kazançlannı kocalanna ver- mesinler. Şimdi teyp açık söyle- yemeyeceğim, ama "bir şey" pa- rası yedirmesinler. Ha, hasta oîur, o başka... Kadınlara bir öğüdüm daha var, ne yaparlarsa yapsmlar bir meslek sahibi olsunlar, çalış- sınlar. Gerekirse kocalannı bırak- srnlar, işlerini bırakmasınlar... Ben kadın taraftanyım, bütün idealim de bir gün Tokat'a kadın- lar için bir huzur evi yaptırmak... Kızlanm saçlannı boyatmaya ba- na gelmezler, büyük ara srra gelir, ama ondan da parasını alınm. Çün- kü ben bir profesyonelim. Kadın artık daha blllncll Annem... Annem... Okumuşluğu yoktu ama sanki okur gibi gazete- lere bakardı. Param olsa, onun adı- na bir kütüphane yaptıracak, adnıı yerecektim, Hatun Kütüphanesi... Öldüğünde 72 yaşındaydı. Bahçe- hevler'e gömdük, burada ölürsem anamın koynuna gömülmeyi çok is- tiyorum. Bugünkü çocuklann her şeyleri- ni beğeniyorum da terbiyelerini be- ğenmiyorum. Sokaktakızlarbirbir- lerinin analanna küfrederek dola- şıyorlar, ellerinde de sigara... Şun- lara bir bakın, şimdiki İise mezu- nu bizim zamanımızın ilkokul me- zunundan farklı değil... Üniversiteye, çok afTedersiniz, bunu yazarsanız okuyucudan da özür diliyorum, eşeği de gönder- sen mezun olur. Kadın da değişti tabii ki. Daha bir kendine sahip oldu. Bakımlı, bilgili, kafası çok çalışan bir kadın var şimdi. Bizim kadınımız çalışkandır da, erkeği tembeldir... Asıl saç hakkında bir şeyler ya- zacaksanız, çok önemli konu anla- tayım size... Saçın bir ömrü vardır, 5-5.5 yıl. Sonra dökülür, yenne başkası gelir. Zaten gelmese, in- sanlık âlemi saçsız kalır. Ağaç te- pelerden kurur, saçlar uçlanndan... Neden saç dökülür, doktorun bile- ceği iş, bana anzalı saç geldiğinde doktora gönderinm... Gelen lıanuıı, kuaförü kadar işi bflecek E.'nçok Hilton Oteti'nde çahşüğı günleri özleyen Tüfekçioğlu oteldeki müşterileriyle. O zamanın müşterileri işi biliyordu. Benim bir sözüm vardu-, boya yaptıracak hanım, kuaförü kadar işi bilecek. Bilecek ki, bana da öğretecek. Ben müşterilerimden de çok şey öğrenmişimdir. Sosyete gelirdi bize, bir de artistler. Mavl-slvah genc kıza yakısır Neriman KöksaL, bizim müşterimizdi. Bana problemli hanımlar gelse ben çok memnun olurum, çünkü onlar işi bilen kadınlardır, hatayı bilen kadınlardır. Yeni yetişen nesil hiçbir şey bilmiyor, onlara bir fön çek, tamamdır, en büyük usta sensindir. Bugünün kuaförleri de boyayı sürüp müşteriye oturun bekleyin derler, ben saçmbaşındabeklerim... Ben kadınlann saçlannı yaşlanna göre boyamak isterim. Bana bir mavi-siyah boya derseniz, 19 yaşındaki bir genç kıza boyamak isterim, o taşır çünkü. Bir kere saç rengiyle ten rengi birbirine zıt ohnası lazım ki, yüz ortaya çıksın. Saçı siyah, teni siyah, düz bir hanım olur, ben ona ova derim. 25-30 yaşlanndaki kadınlarda kumral tonlan tercih ederim. Kumral -bal köpüğü ya da fındık kabuğu- ki bu da çok asil bir renktir. 35 yaş sonrasının rengi ise sandredir. Bu yaştan sonra koyu saç, katiyetle hacı anne saçı olur. 10 yaşmdaki TüfekçioğJu sol başta— Siz bana asıl kadını sorun... Politikayla da ilgilenmedim değil, 1960 thtilali'nde Tokat'ta 17 gün hapis yattım. Ağrr Menderesçi, ağır Bayarcıydım. Ama Tansu ÇiDer partinın başına geldikten sonra oy vermedim. Son seçimlerde de Ccm Uzan'a verdim. Ben Halk Partili olamam, çünkü aileden öyle geliyor. Menderes asıldığında bizim evde bir- bir buçuk ay yemek pışmedi. Bu idamlar Türkiye'nin yüz karasıydı. 'Memurun kafası çalışmaz' Bütün idamlar öyle. Ben ölüm cezasına karşıyım, ama üç günde bır af çıkmasına da karşıyım... Ben bakanlann sanayicılerden olmasını isterim, mühendislerden, memurlardan değil. Memurlardan özür diliyorum, ama — — ^ — ^ ~ memurun kafası çalışmaz. Ticaret yapmış olmalı bakan dediğın, batmış olmalı. Ben ikı defa iflas ettim, bir kere de param battı. Paranın nasıl kazanıldığını bilirim. Memur vezneye gider para alır, ben hâlâ para yatınyorum o vezneye. Her ay 16 vergi ödüyorum, telefonda vergi, su da vergi, KDy stopaj... Olüm cezasına karşıyım, ama üç günde bir af çıkmasına da karşıyım. Yalnız Sezer'i kınıyorum. Niye veto ediyorsunuz, gelmiş adamlar, bu kadar oy almışlar... Ne olur Ikl köyü versen?' AKP de paslanmaya, i ^ — — — parçalanmaya başladı. Çünkü konuşmasını bilmeyen adamlar var orada, başta Hariciye Bakanı... Yalnız bir şey söyleyeyım, Cumhurbaşkam'nı kınıyorurn. Niye veto ediyorsunuz, gelmişler adamlar, bu kadar oy almışlar... Hanırnefendiciğim, şimdi referanduma gıdilse, Cumhurbaşkanı mı kazanacak, bunlar mı? Bunlar tabii ki... O zaman niye bulandınyorsunuz... Yunanistan'a gidiyormuş... Adam vize ahyormuş, ben de olsam ben de alınm, niye kınıyorsunuz kı... Rahat dururken, cefaya niye gideyim ki? Ne olur, iki köyü versen. Senin babanın mal mı? Neyse... bunlar benim işim değil, siz bana kadın sorun, kadın.. Tüfekçioğlu yıllann tecrübesiyle kadınlann dikkatm çekiyor: Zampiklikyapan erkeklerin yüzde99'u evüdi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle