25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14OCAK2003SAU CUMHURİYET SAYFA HABERLER İNSANIN SERÜVENİ TURHAN SELÇUK DÜRtîSÎ TABİATLI ÎSTASBUL EFENDİSİ ABDÜLCANBA21 HARİKULADE MACERALAEI 22.TEKMİÜ BİKCEN YOOO /. M AV lfc.,û t MA"Z- • KISIM Sanat camiasının 'Hasan Ağabey'i Hasan Zengin, 12 tiyatro ve sinema salonunun kurucusuydu îsimsiz birkahramanGAMZE AKDEMlR Yaşamı bir sanatçı titizliği \ e yüreğiyle duyumsayan, ülkesi- nin geleceğine duyarh, toplumun ileri gitmesini sağlayacak her adımın destekçisi ve takipçisi bir vatanseveri, Hasan Zengin'i yi- tirdik geçtiğimiz günlerde. Zengin'in anısına Kocamus- tafapaşa'daki Çe\Te Tiyatrosu'nda bir tören düzenlendi. Törene Zen- gin'in ailesinın yanı sıra iş ve sa- nat dünyasından da kalabalık bir topluluk katıldı. Kültür merkezlerini bir eğlen- ce merkezi olmaktan çok geri kalmış bölgelerin, milletlerin kal- kınmalannda ilk faktör olarak benimseyen Hasan Zengin, bu- nun tek yolunun sanattan geçti- ğine üıanarak kurduğu 12 sine- ma ve tiyatro salonunda bu inan- cını yaşama geçirmiş bir sanat ve insanseverdi. Aydın kişiliğinin yanı sıra ai- le birlik ve beraberliğini başan yo- lunda kılavuz edinen, tüm dost- lanna kol kanat geren bir hami; uzun yülar süren müteahhitlikya- şanu boyunca hıçbirisiyle ihtila- fa düşmediği 2 binin üzerinde gayrimenkul tapusu vermiş dürüst bir işadamı; iş ve sanat dünyasının 'Ha- san Ağabey'iydi. Kocamustafapaşa'dan Zeytinbur- nu'na, Gaziosmanpaşa'ya uzanan bir hatta kurduğu 12 tiyatro ve açık-kapa- lı sinema salonunda (Çoruh Sinema- s; Özlem Sineması; Ozkan Sineması; ÇevreTryatrosu; Türk YazarlarTiyat- rosu; Sinema Zengin; Aksaray KÖşe- başı Tiyatrosu; Tiyatro Zengin-Çapa; Sinema Zengin Taşbtaria; Sinema Zen- gin-Zeytinbumu; Sinema 7-Zevtinbur- nu) halkı sanatla aralıksız buluşturma- yı bir görev bilmişti. Bodrumdaki tiyatro salonu 1952'de Artvin'in Borçka ilçesinin Maçahel (Camili) köyünden îstanbul'a gelen Zengin, Atatürkçü, aydın, sanat- sever, dürüst bir işadamı, cömert ve hayırsever bir kişilikti. îlk defa bir bodrumun tiyatro salo- nuna dönüştürülmesinin (Şu anda Se- maver Kumpanya adıyla Işıl Kasapoğ- lu'na 10 yıllığına kiralanan ÇevreTî- yatrosu-1970) proje olarak onaylan- ması imza attığı ilklerden sadece biriy- di. Eyüp'te bir kapalı sinema, Beyoğ- lu'nda bir tiyatro ve Fatih'te de bir aÇik bir kapalı sinema salonunu himaycsi- ne alarak imkânsızhklar ve idari han- 1 inlerce insanı, konut sahibi etmekleyetinmeyip, kurduğu sinema ve tiyatro salonları sayesinde sanatla da buluşturan Hasan Zengin 7 yıllarca birlikte çalıştığı iş arkadaşları ve sanatçı dostları ebediyete uğurladu Zengin 'le uzun yülar birlikte çalışan Füsun Erbulak, onu en yakını olarak nitelerken, Nejat Uygurtiyatrocu olaraktanınmasım Zengin 'e borçlu olduğunu söyledi. Türkiye'nin çok önemli bir sanatseverini kaybettiğini belirten Ayşen Gruda ise "O isimsiz bir kahramandı" diye konuştu. dikaplar nedeniyle işletmecilik gerek- lerini yerine geüremeyen işletme sahip- lerine rakip düşüncesiyle yaklaşma- mış, ruhsat almak başta her desteği sağlamış belki de tek kişiydi. Okul koruma dernekîerinde, idari vakıflarda görev ler almış; her türlü or- ganizasyon ve çalışmalar için, her gö- rüşten parti toplantılanna; Altın Kele- bek yanşmalannda öne çıkan genç sa- natçı adaylannın provalanna, sanat yo- lunda daha ileri noktalara gidebilme- leri adına salonlannı ücretsiz tahsis et- miş; gerek sanatçı dostlanna, gerekse iş ortaklanna maddi dünyanın acıma- sızlığını hissettirmemiş, kimine çek yırttırtmış, kimınden kira almamış ör- nek bir insandı. Ahan-Füsun Erbulak, Nejat Uygur veaflesi, Metin/NevraSerezii, HadiÇa- man, Suna Keskin. Kandemir Kon- duk. Gül Yalaz. Işıl Kasapoğlu, Tun- cayOzineL Şemsi İnkaya, H ulusi Kent- men, AdileNaşit, MünirOzkul, Ayşen Gruda, Haht Akçatepe, Sadri Ahşık, Çolpan tlhan, Haldun Dormen, Ege- men Bostancı. Ercan Yazgan, Yıldız Kenter, ŞükranGüngör. MüşfikKen- ter, TuluğÇizgen, Mete Inseler. Vasfî Uçaroghı, ŞahinTek, Sdçuk-RanaAla- göz, Beyaz Kelebekler gibi çoğuyla ça- lışma imkânı bulduğu sayısız sanatçı- nın saygı ve dostluğuna sahip olan Ha- san Zengin, bir dönem Tiyaüolar Kra- h' olarak da nitelenmiştir. O gün en sevgili yari Çevre Tiyat- rosu'nun sahnesindeydi. O sahneye kimleri çıkarmamıştı ki. Havada fisıl- danan replikleri duyabilirdiniz. Sanki bir Naşit tuttu elinden, bir Kentmen sı- vazladı sırtını, bir Erbulak "Hoşgekfin" dedi, "Ölmedüı" dedi. Bu sahnelerde ve sevenlerinin gönüllerinde hep ya- şayacağını müjdeledi. Kaybımız bü- yük. Sadece biz ailesi ya da iş çevre- sinden dostlan değil, kendisini ağa- bey olarak bağırlanna basan ve ardın- dan gözyaşı döken sayısız tiyatrocu ve sinemacı da onun gibi bir insan ile tek- rar karşılaşamayacağımızın bilincin- deyiz. Onu unutmak insanlığa, sevgi- ye, sanata, yaşama boşvermek de- mek.Unutmayacağız. Aile büyüğünü kaybeden bir evlat olarak kelimelerim kaybımızın büyüklüğünü ifade etmekte ki- fayetsiz kalıyor. Zira bu yazı bir evladın, bir torunun yazısıdır. Oldukça duygusal olması doğal- dır. Fakat yazıda geçen yer, kişi ve hizmetlerin tümü gerçektir. Ayşen Gruda'mn söylediği gibi •isimsiz bir kahraman'ın, Hasan Zengin'in anısına kaderin acı bir tecellisi ölümü üzerine haberini yapmak kısmet olan muhabir to- runundan naçizane bir saygı su- numudur. Dostlan yasta Hasan Zengin'in ardından sa- natçı dostlan şunlan söyledi: FÜSUN ERBULAK - En ya- kınımız oldu. Büyük bir sanat- sever, emsalsız bir insandı. METİN/NEVRA SEREZLİ - Herkese örnek, güleryüzlü, iyi ni- yetli, insancıl bir yüreğe sahip- tı Atatürk'ü ve Muhsin Ertuğ- rul'u örnek almış büyük bir in- sandı. Kaybı çok büyüktür. NEJAT UYGUR- Hasan Zen- gjn'e gökteki yıldızlann sayısı ka- dar teşekkür etsem bile az gelir. Tiyatrocu olarak tanınmamı ona borçluyum. lyilik dolu, birbaba, bir ağabeydi. HADİ ÇAMAN - Benim için tıpkı rahmetli Şükran Güngör gibi bir Ana- dolu prensiydi. Kocamustafapaşa en genç insanını kaybetti. SUNA KESKİN - Türk tiyatrosuna tartışılmaz büyük katkılan vardı. Ka- radeniz'den kalkıp Istanbul gibi bir yerde tiyatro, sinema salonlan açmak, açmayı düşünebilmek, göze alabilmek ne demektir, bunu iyi düşünmek gerek. AYŞEN GRUDA - Çok iyi bir sanat- severdi ve kazancını sanata bonkörce yatıran bir insandı. Bir baba, ağabey, arkadaştı. Türkiye çok önemli bir sa- natseverini kaybetti. Böyle insanlara ül- kemizin çok ihtiyacı var. O bir isimsiz kahramandı.. IŞIL KASAPOĞLU - Tiyatro bir bütün... Tiyatro bir yaşam biçimi... Hastanede geçirdiği son saatlerde bile seyirci durumunu soran Hasan Zengin bu 'bütün'ün aynlmaz bir parçasıydı. Öyle önemli bir destek ki bu... Yalnız olmadığınızı hisset- mek... Bilemezsiniz Tiyatronun mutfağma girmeden bilemezsiniz.... Yanınızda başkalarının olduğunu hissetmek, yolculuğu birlikte yaşa- mak... Öğrenmek... insanlığı, dost- luğu... Tiyatro gerçekten bir yaşam biçimi.... yaşamasını bilene... Gitarist Marc Sinan, Gölcük'te 60 çocukla yaptığı çalışmada, depremin yaralannı sarmaya çalışıyor Depremzede çoculdara ııriizildi terapi 3 aydır Gölcük'te olan Sinan, 'Ses çü*ran her şev aledmiz" diyor. SAADETUSLU 17 Ağustos 1999, Marma- ra'da yaşayan pek çok çocuk için ailesiz günlerin başlangıcı oldu. Depremde ailelerini yiti- ren yüzlerce çocuk, sadece Tür- kiye'den değil dünyanın değişik ülkelerinden gelen yardımlarla yeni dünyalara adım attılar. Alman-Türk Vakfı Gölcük Saraylı Çocuk Köyü'nde ban- nan çocuklar da "Orf Schul- WErk* sistemi sayesinde yeniden kendilerine güvenlerini kazanı- yorlar. Almanya'da yaşayan gitarist Marc Sinan'ın depremzede kim- sesiz çocuklara terapi ve müzik eğitimi vermek amacıyla başlat- nğı çahşma 3 aydır Gölcük'te uy- gulamyor. Sinan'ın, depremin ardından Almanya'nın 15 ken- rinde "Hava kurşun gibi ağn-" adı altında konserler vererek başlattığı çalışmaya 60'ın üze- rinde çocuk katılıyor. Sistemin, çocuklarjçih müziğin dünyası- nı açnğını belirten Sinan, ^Oyun gibi kavga yok. Çünkü biri diğe- rinden önemli değü" diyor. Henüz 26 yaşında olan Sinan aynca konserlerinden kazandı- ğı paranm çok uzun süre bu işi finanse etmeyeceğini kaydede- rek yardım isriyor. Katya Oja- la Koçak önderliğinde yapılan çalışmayı Saraylı Çocuk Kö- yü'nde haftada bir gün Onur Erolve Cüneji Doğankuş yürü- tüyor. Sistemin insamn İcendi bedenini ön plana çıkanp mü- ziğe katması temehne dayandı- ğını anlatan Doğankuş, "Amaç kendini ifade edebflmeye başla- masL Herkes çanşmava kaüb- yor. Hata yapma ihtimaü yok. Kendini ifade etmek önemli" di- ye konuşuyor. El, ayak ve burunla müzik Bunun bir kitabı ohnadığını da vurgulayan Doğankuş, "Önemli olan çocuğu ola\-a kat- mak, ses çıkaran her şev bizim aktimiz" diyor. Çocuklann bu sistemle tanış- tıktan sonra yavaş yavaş "benya- pamam" demeyi bıraktıklanna da dikkat çeken Cüneyt Doğan- kuş, hiç konuşmayan bazı çocuk- lann da oyunlara katıldığını söy- lüyor. Türkiye'deki müzik eğitimi açısmdan çok şanslı olan Göl- cüklü çocuklar, şimdi ellerini, ayaklannı, hatta burunlannı kul- lanarak ritim öğreniyorlar. On- lar, hata yapmayacaklannı bile- rek oyunlara katılıyor, müziği farklı bir açıdan keşfediyorlar. Çalışmaya destek vermek iste- yenler ve daha çok bilgi almak isteyerüer için e-mail adresi: marcsinan@marcsinan.com DUZYAZI ORHAN BİRGİT Hangisi Gölge Bakan?.. Fınancıal Times gazetesi, Kıbns'ın güney tarafındaki gayrimenkullerın fiyatlannda hızlı artışlar olduğunu ya- zıyor. Gazetede, Lefkoşa'da da terk edilen bınaların, Ada'nın 1 Ocak 20041e muhtemel AB üyelığı nedeniy- le onanldığı ve yenilendiğı de haber veriliyor. Kıbrıs'ta- kı bu hızlı gayrimenkul trafiği sadece Güney Kesimi ile sınıriı değil. KKTC'de özellikle Annan planına göre hem Türk hem de Rumların ortak kullanımına açılması ön- görülen Magosa'da da son 45 gündür hızlı birtapu de- ğişikliği trafiğinden söz ediliyor. YineTürklerin elinde bu- lunan kimi gayrimenkuller, çantalan Euroyadadolar do- lu başka Kıbnslı Türklerin mülkiyetine geçirtiliyor. Birtapu görevlisi, gönderdiği mektupta "Adamızda- kı halkımızın parasal sıkıntısı olduğunu ileri sürenleri şa- şırtıcı bir durum; bu adamlan birileri finanse etmiyor- sa, kaynak nereden çıkıyor" sorusunu yöneltiyor ve "Ma- gosa'daki yeni mal sahiplerinin kimler olduğunu bir araştırtrsanız, ortalığı sarsan sonuçlar elde edersiniz" diyor. Dün sabah KKTC Parlamentosu'nun çağrılısı olarak adaya giden Bülent Annç başkanlığındakı TBMM he- yeti, acaba Magosa tapusunda var olduğu söylenilen bu el degişıminı de merak eder, tapu defterlerinin say- falannı gözden geçirir mi? Bakarsınız, o sayfalarda Denktaş karşrtı mrtinglerde boy gosteren bazı politıkacıların da yeni taşınmazlann sahipleri olarak isimlenne rastlanabilir. Taşınmazlar üstündeki bu hızlı değışim, AKP iktida- rının "Gölge Dışişleri Bakanı" olarak tanıtılmasından asla gocunmadığı anlaşılan Cüneyt Zapsu adındaki yurttaşımızın, partisinın Istanbul ll Başkanlığı'ncadüzen- lenen "SiyasetAkademisi"nüe dış politika üstüne yap- tığı söyleşide "Dünya artık değişti. Dış politikada bü- yük çıkariar için, küçükçıkariargözardıedilir. Satranç- ta oyunu kazanmak için küçük taşlar verilir" sözlerini de gündeminde ön sıralara çıkarttıyor. Ters hamte, 'mat'la biter Zapsu, TBMM üyesı değil, hükümet üyesi hıç değil. AKP yönetiminde açıktan sorumluluk üstlenmiş mi bil- miyorum. Bildiğim kadan, BİM Marketlen'nin sahibi bu genç vatandaşımızın, her halde tuzu kurular arasında bulunduğu için, bol olan boş zamanlannı değeıiendir- mek amacıyla AKP liderinın tum dış yolculuklannda ona gölgelik yapabıldığı; demeçlerini, randevulannı hazırla- dığı. Sözünü ettiğim söyleşide Zapsu, "Kıbns halkının ken- di yolunu seçtığini ve bu yolun geri dönüşü olmadığı- nı" söylerkenTBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Meh- met Dülger, dün görevle çıkacağı KKTC yolculuğun- da ada insanının eğilimini saptamak için beyinlerını bo- şalttıklanndan söz edıyordu. Oysa Zapsu, bu alanda çok- tan bir yargıya varmış olmalıydı kı "satrançta oyunu ka- zanmak için küçük taşlan vermeyı" ıçıne sındirmışti. Amao küçük taşların harcanmasıyla, oyunu kazana- yım derken birden "şah'ınıza doğru yapılan bir karşı ham- le ile "mat" dıyenler olmaz mı? Hiçbir politik sorumluluk taşımayan bir market sahi- bi için, ne gam? Öyle bir durumda, Cüneyt Bey de el- bette, yeni ve başka bir oyuncak ile uğraşacak değil mi- dir? Zapsu'nun son Kopenhag toplantısında, Annan pla- nı üzerinde görüşmelere oturmak için gerekli imzayı at- maları için KKTC Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğ- lu ve berabenndeki heyete yaptığı baskılar ağızdan ağı- za dolaştıkça, o bir dönemler sadece dostlarımız değil; politik hasımlanmızca da saygınlıkla sözü edilen Türk dış politikasının hangi ellerde olduğunu görüp kahro- lursunuz. Tahsin Ertuğruloğlu'na kapalı kapılar arkasında An- nan belgesınin sağlayacaklarını anlatmaktan geri kal- mayan Zapsu, çok iyi Ingılızce bilen KKTC'lı bakanı ık- na edemeyince bu kez, Ankara'da bulunan Cumhurbaş- kanı Denktaş adına emrivakı yapmaya kalkışmış! Ama Ertuğruloğlu'nun bir telefon konuşması gerçeğı açığa çıkartmış. KKTC Cumhurbaşkanı, Dışışlen Bakanı'na "gözlehnden öptüğünü" soyleyıp ımza baskınına son verdirtmış! Türkiye'nin yeni gölge dışişleri bakanı, oncekı akşam TV'lerin haber kanallarındaydı. Ülkenin gölge başba- kanının Üsküdar'dakı "konutu"na ABD'nin eskı Anka- ra Büyükelçisı Parris'ı getirmış, onu uğurlarken BM Ge- nel Sekreteri'nin Kıbrıs özel temsilcısi Alvarro'yu ıçeri buyur ediyordu! Her iki ziyaretçinin de "Türkiye üzerine büyük oyun- lar" senaryosunu bir an önce tamamlayabilmek için bir pazar günü bu hızlı trafikte görevli olduğunu bilmeyen mi var? Birebir bilinmeyen Usküdar'daki evde hangi pazar- lıklann yapıldığı? Ne türlü "büyük çkarian kazanmak için', hangi "küçük taşlann" peşkeşçekıldığı. Ülkemizi Cüneyt Bey'in marketlerzinciri içinde sanan- lara, "dur" diyecek bir TBMM uyesı de mi yok, Cum- huriyet Halk Partısı Grubu ıçerisinde? Faks: 0212- 677 07 62 obirgrta e-kolay.net Almanya 'nın kalbini kazandı KEMAL YALÇEV Almanya'nın Weyhe kentinde yaşayan, dokuz yaşındaki Koray Tunay, Niedersachsen Eyaleti'nde, Almanya Çumhurbaşkanf nın himayesi altında yapılan bölgesel müzik yanşmasında (Regionalwettbewerb 2001 2002) Birincilik Ödülü'nü kazandı. Tunay "Priifung zum Förderangebot 2002" yanşmasında da otuz puan üzerinden yinni sekiz alarak en yüksek başanyı gösterdi. Syke Özel Müzik Okulu'nda iki buçuk yıldır keman dersi alan Tunay'ın annesi Fahriye Tunay, hamilelik döneminde Bremen Dayanışma Korosu'nda türkü söylediğini, oğlu doğduktan sonra da onu şarkılarla büyüttüğünü anlattı. Anne Tunay şunlan söyledi: 4 yaşındayken gittiği yuvada öğretmenleri müzik .. _ yeteneğini keşfedip, Erken Koray Tunay. Müzik Eğitimi'ne gönderdiler. Koray keman çalmaya o dönemde karar verdi. 2.5 yıl önce keman derslerine başlayan Koray, 7 yaşına geldiğinde 60 kişilik 'Carmen in Conzert' orkestrasında yer aldı." Haftada bir gün oğlunu evlerine 25 kilometre uzakhktaki Özel Müzik Okulu'na götürdüğünü anlatan anne Tunay, tüm ailenin Koray'ın başansı için her türlü özveriyi gösterdiğini söyledi. Beethoven ve Çaykovski'yi çok seven Koray, ilerde bu büyük keman ustalannın düzeyin» erişmek istiyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle