Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 12OCAK2003PAZAR
HABERLER
DUNYADA BUGUN
ALİ SİRMEN
Gençleri Bınakmamak
Hakkımız Var mı?
Sevgili,
Okumayı çok istediğin bir kitabı ele alıp, say-
faiannırrârasına gömülmek için uzun zaman geç-
tiği olmuştur herhalde.
Bilgesu Erenus'un, "Böyle Bir Dünya, Gül-
çin Çaylıgil Davası" adlı yapıtı benim için böyle
bir olay.
Aylardır kitabı okumak istiyordum, ama hep bir
şeyler çıkıyor, araya başka kitaplar, makaleler, ra-
porlar giriyordu. Neyse niyetlendikten aylar, ya-
yının ardından bir yıl geçtikten sonra kitap, artık
masamda.
Kitabı açar açmaz, Gülçin Çaytıgil'in şu söz-
leriyie karşılaşıyorsun:
"Türkiye standartlanna göre, hayli yaşamış
biriyim, ilandan kaçınmayacağım tek tutkum
var. Gençler! Onlar benim tutkum, sevdam ve
çocuğumsa, elliyıl, özgüriüğü, banşı, emeğisa-
vunduktan sonra gençlehmizi günün değerie-
rine terk etme özgüriüğünü kendime tanımam
mümkün değil."
Neyse, daha sonra bütününden söz edeceğim
kitabı biryana bırakalım da, biz Gülçin Hanım'ın
ağzından çıktığında daha da önem kazanan şu
düşünceye bakalım.
• • •
Gençlerin değer yargıları kadar, topluma ege-
men olan değer yargılarının ülke standartlarına
göre hayli yaşamış kişilerinkiyle çakışması, hat-
ta çelişmesi yaşamın kaçınılmaz acı sonuçların-
dan biri.
Bu acıyı yaşadığımı ttiraf etmeliyim.
"Eteğinde bir sürü yaprak, ağır ağır bu mer-
divenleri çıkanlar, ve maziye bakanlarağlayarak"
bizden önce de yaşadılar bu gerçegi, belki de
bugünün gençleri de bizim yaşımıza gelince ya-
şayacaklar aynı şeyi.
Belki de, diyorum. Çünkü eğer bizim yaşımı-
za geldiklerinde, savunacak değerleri kalmışsa
eğer, bu acıyı yaşarlar ancak. Ama eğer her du-
ruma göre değişen, çıkariarla biçimlenmiş de-
ğer yargılarına sahip iseler, o zaman hayıflana-
cak bir şeyleri olmayacak, savunmak istedikle-
ri kurallar ya da değerler bulunmayacak, bir kez
daha günün değerlerine ayak uyduracaklar.
Doğada değişim ile uyum içinde olanlarya da
hiç değilse ona ayak uydurmayı becerenler ya-
şamlarını sürdürüyorlar.
Doğanın yasası bu.
• • •
Toplumsal yaşamda da, attyapıdaki her deği-
şiklik, üstyapıya yansıyor, egemen üretim ilişki-
leri önce sistemin etiğini yaratıyor, sonra da es-
tetiğini.
Popülersanatımızın, medyamızın bu değişime
ayak uyduran kuruluşları ayakta kalıyorlar, uydu-
ramayanları ise bir kenara itiliyorlar.
Cyrano de Bergerac'ın, çağın yalakalıkları-
na, ikiyüzlülüklerine, çıkarcılıklarına karşı duran
ünlü tiradı "Istemem, eksikolsun", bu bilim ada-
mı, silahşor şairin yaşam felsefesini dile getirir.
Ama Rostand'ın, bir gecede yazarını da ülke-
sinde kahraman haline getiren yapıtının başki-
şisi, bir kahraman mıdır, yoksa bir salak mı?
Kuşku yok ki, okuyucunun ya da seyircinin
kendi yaşamı ve hayata bakış biçimi de etkile-
yecektir kararını.
Biz dönelim konumuzun özüne:
Gençleri günlük değerlere terk etmeyip onla-
ra daha başka, bize daha doğru ve soylu gelen
idealleri aşılamaya çalışır ve bunu başarırsak,
acaba onları daha mutlu mu kılacağız, yoksa
mutsuz mu?
Bu soru, attığımız başka bir soruya yöneltiyor
Peki ama mutluluk nedir?
Bu sorunun yanıtı da kişiden kişiye değişiyor.
Birinin mutluluk diye gördüğünü, öbürütamter-
si yönden algılayabiliyor.
Ama eğer günün değerlerine terk etmediğimiz
veya terk etmemeye çalıştığımız gençlerimiz,
mutluluğu toplum ile uyum olarak algılıyorlarsa,
bizim çabalarımız bir sonuç verebilir mi?
Varsayalım ki, çabalarımız istediğimiz yönde
sonuç verdi, o zaman da gençlerimiz mutsuz ol-
mazlar mı?
Mutsuz olurlarsa eğer, yüce ve soylu değerler
adına onları mutsuz etmek hakkımız var mı?
Bir arkadaşım vardı, uzun bir hapislik dönemin-
den sonra özgürlüğüne kavuştuğunda, başka
bir dostumuz ona sormuştu:
- Nasıl bari, toplumla uyum sağlayabildin mi?
Çok öfkelenmiş ve şu yanıtı vermişti:
- Neden sağlayayım, ben o tür bir adam mı-
yım? Onlarla sadece banş içinde bir arada ya-
şıyorum, hepsi bu.
Çok merak ediyorum, acaba o dostum şimdi
mutlu mu?
Her neyse Sevgili, görüyorsun, sorular soru-
ları doğuruyor, yanıtları getirmiyor.
Ne zaman mutluluk ve mutsuzluk konusu açıl-
sa aklıma hep FrenkJer'in şu ünlü sözü gelir. "Mut-
suz bir Sokrates, mutlu bir şapşala evladır."
Özlem Türk yaşamım yitirdi
Olüm omcunda
bir kayıp daha
ALPERTURGUT
Sol görüşlü bir dergi-
nin muhabiriyken hüküm
giyen Özlem Türk'ün
(28) Ankara'da yaşamı-
nı yitirmesiyle tecride
karşı 815 gündür sürdü-
rülen ölüm orucunda can
verenlerin sayısı 104'e
yükseldi.
Özlem Tüık, "Müca-
dete" dergisinin Samsun
muhabiriyken 1995'te
gözaltına alındı. Tutukla-
narak Ankara Kapalı Ce-
zaevi'ne (Ulucanlar) gön-
derilen Türk, Ankara 2
No'lu DGM tarafindan
mahkûm edildi. "Haya-
ta Dönüş" operasyonu sı-
rasında Çanakkale Ceza-
evi'nde bulunan Özlem
Türk, daha sonra Kütah-
ya E Tipi Cezaevi'ne sevk
edildi. Ölüm orucunun
7. ekibinde yer alan Tüık,
12 Ağustos 2002 günü
Ankara Numune Hasta-
nesi'ne nakledildi ve ey-
leminin 471. gününde ya-
şamını yitirdi.
îlk turda en yakın rakibi Kayalar'a 212 oy fark atarak genel başkanlık koltuğuna oturdu
ANAP'ta OzdemirdönemiSERTAÇ EŞ
ANKARA - ANAP'ın seçim yenil-
gisinin ardından yapılan 3. olağanüs-
tü kongrede AH TaHp Özdemir, parti-
nin 4. genel başkanı oldu. Özdemir, ya-
nşı ilk turda 640 oy alarak ve en ya-
kın rakibi LütfiıUah Kayalar'a 212
fark atarak kazandı. Oylamaya geçme-
den önce Yaşar Barut, Işuı Çelebi ve
PerihanGenç, Özdemir'in lehıne aday-
lıktan çekildi. Ilk tur oylamanın son-
lanna doğru Özdemir'in kazanacağı-
nın belli olması üzerine Adü Aşuım
da Kayalar lehine adaylıktan feragat
etti. Aşınm'ın bu girişimi, Kayalar'ın
başansı için yeterli olmadı.
ÖZal'in takİpçİSÎ Olacağliri 3 Kasım seçimleri yenilgisinin ardından partinin
4. genel başkanı olan Ali Talip Özdemir, kongrede yaptığı konuşmada "Özal'ın
taklitçisi değil, takipçisi olacağım" dedi. Kongrede Yaşar Barut, Işın Çelebi ve Perihan
Genç, Özdemir lehine, Adil Aşırım da Lütfullah Kayalar lehine adaylıktan çekildi.
Seçim yenilgisinin ardından
ANAP'ta yeni yönetimin belirlenme-
si için yapılan kongre dün saat 10.00'da
Ankara Atatürk Spor Salonu'nda baş-
ladı. Genel başkanlık yanşına toplam
8 kdşi katıldı. ANAP Genel Sekreteri
Feyzilşbaşaran'ın kongreyi başlatma-
sının ardından bütün adaylann ortak
adayı olarak eski bakanlardan Şükrii
Yürör, Divan Başkanlığı'na getirildi.
Eski genel başkan MesutYıbnaz kong-
reye katılmazken gönderdiği mesaj
okundu. Katılmama gerekçesini par-
tiye zarar vermemek ve spekülasyona
neden olmamak olarak belirten Yılmaz,
seçim yenilgisine karşın izledikleri
politikanın ulusun geleceği açısından
en doğru politikalar olduğu iddiasın-
da bulundu. Yılmaz, "Geçecekolanza-
man, aynızamanda hakkmuzdaki tüm
iddiaknn birer iftiradan ibaret oldu-
ğunu berkese gösterecektir" dedi.
Daha sonra söz alan ANAP Genel
Başkam ekili Ekretn PakdemiriL ko-
nuşmasında, "3 Kasım seçimleri bi-
ziın için yıkım oldu" derken ANAP'ın
ekonomık kriz nedeniyle barajın alnn-
da kaldığını söyledi. Pakdemirli,
ANAP' ın baraj altında kalmasının di-
ğer unsurlannı da şöyle sıraladı:
"Parti misyonundan uzaldaşü, viz-
yonunu kaybetti. Yolsuzluk söylentfle-
rine gerekti cevap verüemedi. İktidar-
ORTRE/AÜ TALlP ÖZDEMİR
Türkiye'nin ilk
çevre bakanı
ANKARA (Cum-
huriyet Biirosu) -
ANAP3.Olağanüs-
tü Büyük Kongre-
si'nde genel başkan-
hğaseçilenAHTanp
Özdemir, ^ y ı l ı n -
da Konya'nın Ereğli
ilçesinde doğdu.
Ilk ve ortaöğreni-
mini Konya'da ta-
mamlayan Özdemir,
1973 yılında Ankara
Devlet Mimarlık ve
Mühendislik Akade-
misi'nden makine
mühendisi olarak
mezunoldu. 1987 yı-
lında makine yüksek
mühendisi oldu. 1984
yılında yapılan yerel
seçimlerde Konya-
Ereğli Belediye Baş-
kanı seçilen Özde-
mir, bu görevini iki
dönem sürdürdü.
1987 genel seçimle-
ri için bugörevinden
aynlarak Konya Mil-
letvekili olarak Mec-
lis'egirdi. Özdemir,
milletvekili olduktan
sonra bir süre Turgut
Özal döneminde
ANAP Genel Başkan
Yardımcılığı görevin-
de bulundu.
1991 yılında Me-
sutYıbnaz'ın başba-
kanlığında kurulan
kabinede çevreden
sorumlu Devlet Ba-
kanı olarak görev ya-
pan Özdemir, Çevre
Bakanlığı'nın kurul-
masıyla da ilk Çe\Te
Bakanı oldu. 1992 yı-
lında yapılan ara ye-
rel seçimlerde Istan-
bul-Bakırköy Bele-
diye Başkanlığı'na
seçildi ve iki dönem
bu görevi sürdürdü.
Ali Talip Özdemir,
Bakırköy Belediye
Başkanlığı'mn yanı
sıra Marmara ve Bo-
ğazlar Belediyeleri
Birliği Başkanhğı'nı
da yürüttü. 53. hükü-
mette basın ve enfor-
masyondan sorumlu
Devlet Bakanı ola-
rak görev yapan Öz-
demir, evli ve 3 çocuk
babası.
'Gönül, dostuna küser'
ANAP'm 3. olağanüstü Kongresi'nde partinin 4.
genel başkanı olan Ali Talip Ozdemir, "ANAP bit-
ti" yorumlannatepkigösterdL Ozdemir, kongrede
yaptığı konuşmada "Bütün ANAP'hlara sesleni-
yorum; yüreğinizdeki iman bitmedry se ANAP bh-
mez. Türkiye aşkınız bitmediyse Ana\atan bit-
mez" dedL Halkın ANAP'a küstüğünü söyJeyen
Ali Talip Özdemir, "Gönül, dostuna küsermiş"
diye konuştu. (Fotoğraf: KEREM GEZER)
ANAVATAN PARTİSİ 3. OLAĞANÜSTÜ BÜYÜK KONGRESt^NDEN NOTLAR
Ydmaz'nı posteri asıbnadı
BAHAR TANRISEVTR
ANKARA - 3 Kasım seçimlenn-
de yaşadığı ağır başansızlığın buruk-
luğunu üzerinden atamayan
ANAP'ın yeni genel başkanını be-
lirlediği 3. olağanüstü büyük kong-
resi "sönük" geçti. Eski Genel Baş-
kan Mesut Yılmaz'ın gelmediği
kongrede, Yılmaz'ın posteri de "ken-
di isteğiyie" salona asılmadı. Kong-
rede, ANAP'ın 1983'te seçim mü-
ziği olarak kullandığı "Anm Bahm
Peteğnn" şarkısının çalınması dik-
kat çekti.
ANAP'ın Atatürk Spor Salonu'nda
dün başlayan 3. olağanüstü büyük
kongresinden notlar şöyle:
t/ Salonda, genel başkan adayı
Lütfullah Kayalar'ın taraftarlannın
ağırlıkta olması dikkat çekerken, bu
grubu Ali Talip Özdemir'in yandaş-
lan izledi. Tribünlerde, Kayalar ve
Özdemir taraftarlan arasında yer
kapma mücadelesi yaşandı.
^ Salona eski Genel Başkan Me-
sut Yılmaz'ın posteri asılmadı. Ge-
nel Başkanvekili Ekrem Pakdemir-
li ve partililerin tepkisi üzerine, pos-
terin asılmamasını Yılmaz'ın iste-
diği açıklandı.
• Divan Başkanı Yürür, seçim ye-
nilgisini "hezbnet" olarak niteledi.
Şükrii Yürür, saygı duruşuna davet
ederken partinin kurucusu Turgut
Özal'dan "Gazi" diye bahsetri.
^ ANAP'm uygulamalannın an-
latıldığı sinevizyon gösterisinde se-
çim öncesinde DYP'ye geçen Yüdı-
run Akbulut'a yer verilmedi.
*/ Eski genel başkan Yılmaz'ın
kardeşi ve MKYK üyesi Turgut
Yılmaz da kongreye katılarak,
protokol tribününde oturdu.
• Genel başkan adaylannın
Kongrede
Ekrem
Pakdemirli'nin
konuşması
sırasmda bir
grup Kayalar
yanlısı kürsüye
yürümek
istedLGrupla
karşı grup
arasında
tarüşma
yaşandL
anonsla çağnlması üzerine salona
ilk Adil Aşınm geldi. Aşırım'ı
sırasıyla Işm ÇelebL Lütfullah Kayalar
ve Ali Talip Özdemir izledi. Kayalar
taraftarlan "Başkan Kayalar" ve
"Türkiye seninle gurur duyuyor"
sloganlannı attılar. Özdemir'in gelişi
sırasında da Kayalar'm yandaşlan,
"Vur vur inlesin, Ali Talip dinlesin"
sloganını kullandılar. Kayalar ve
Özdemir'in salona girişi sırasında
izdiham yaşandı.
• Genel başkan adaylarından
Perihan Genç'in ismi, erken saatler-
den itibaren salonda olmasına kar-
şın anons edilmedi.
• Pakdemirli açılış konuşmasında
ideal genel başkan olarak kendisini
tarif etti. Adnan Kahveci nın yeğeni
Niyazi Kahveci, adaylığını kongre
salonunda açıkladı.
• îki adet dev ekrandan kongre
görüntüleri ve sonuçlar yayınlandı.
Konuşmalar sırasmda engelliler için
çeviri yapıldı.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@mynet.com oralcalislar@yahoo.con
Bazı okurlanm, ben burada Ahmet
Kaya'dan söz ettikçe kızgınlıklannı
ifade ederier, onun bölücü bir hain ol-
duğunu söylerler. Kimileri de dostça
eleştirirler. Birçok okuyucum da be-
nimle aynı duygulan paylaştığını belirtir.
Ahmet Kaya'nın bir grup arkadaşı,
onun şarkılanndan bir albüm yapmış.
İki CD halinde çıkan bu albümün adı
"Yokluğunun 2. Yılında Ahmet Kaya
Şarkıları, Dinle Sevgili Ülkem".
Ahmet Kaya'nın, "BirKürtçe klip çe-
keceğim" sözlerini söylediği geceyi
unutmak mümkün mü! O gece, isim-
lerini bildiğimiz bazıları, TV kamera-
ları önünde gösteri yaptılar. Onu sus-
turmak üzere harekete geçenler ara-
sında, çatal kaşık atanlar, Onuncu Yıl
Marşı'nı söyleyenler, yuh çekenler bir
öfkeyi ve bir bağnazlığı sergilediler. Ah-
met önce gözaltına alındı, sonra yurt-
dışına çıkmak zorunda kaldı. Bu kez
medya infazı başladı. "Şunu söyledi,
bunu söyledi" ile başlayan ve fotoğ-
raflarla süren bir linçti bu.
Ahmet Kaya'yı çok genç yaşların-
Sanatçılar Ahmet Kaya Söylüyor
dan beri tanınm. Onun düşünceleri-
ni bilirim. O hiçbir zaman herhangi bir
örgütün militanı olmadı. O deli dolu bir
çocuktu, mılliyetçiliğe karşıydı, bağ-
nazlığa karşıydı. Isyankârdı, sosya-
listti. Bunu, onu savunmak ve bazı-
larının gözünde aklamak için söyle-
miyorum. Çünkü onun artık böyle bir
şeye ihtiyacı yok. Gerçeği öğrenelim
diye yazıyorum. Ne yazık ki, son yıl-
larda sert kamplaşmalar sonucu,
kimse kimsenin ne demek istediğine
bakmaz oldu. Karşı tarafta mı, değil
mi, ölçü hep bu. Karşı tarafta görü-
nüyorsa yüklen üstüne.
Ahmet Kaya'nın mezannı Paris'tezi-
yaret ettim. O zaman ona sahip çıka-
mamanın, onu linç ederlerken karşı ko-
yamamanın hüznünü mezarında Ah-
met'le paylaştım. Bu ülkede her za-
man bırileri linç edildi. Binlerce, on
binlerce insan da bu linçlere alet edil-
di. ünçlerin arkasında birilerinin ikti-
dar hesaplan vardı, birilerini sustura-
rak egemenliği sürdüımek isteği var-
dı.
Tan gazetesinin yakılıp yıkıldığı gün-
leri hatııiayın. O olaylara da yüzlerce
üniversiteli genç katıldı. Birileri genç-
leri faşızme karşı koyan Sertel'leri
yoketmeyeyollamıştı. Bugüno olay-
lara katılmış olmaktan üzüntü duyan
insanlar olduğunu bıliyorum. Ama
1945'lerde birileri iktidarlannı bu olay-
lariapekiştirmişlerdi.Sertel'lerdeya-
şamlarını yurtdışında yitirdiler. Bu ül-
kede bağnazlığın kurbanı olmuş ne çok
insanımız var.
•••
Sanatçı arkadaşları onun şarkılan-
nı söylerken, bir gecikmiş vefa duy-
gusunu da bize hatırlatıyorlardı. Sel-
da Bağcan. Ahmet Kaya'ya şöyle
sesleniyordu: "SevgiliAhmet, 1985'te
'Biz Üç Kışiydik.' Biryandan stüdyo-
ya girip seninle 'Dostum Dostum'u
okuyor, ardından hızla mutfağa girip
Gülten'e (Kaya) spagetti yapmayı
öğretiyordum. Şimdi 2002'deyiz ve
ben sana şarkılar söylemeye devam
ediyorum. Fark şurada: Gülten spa-
getti yapmayı öğrendi, 'sayemizde.'
Dostum; hayattn ikiyakasında ellerin
kaldı biliyorum ama sen de bil ki, şar-
kıların sonsuzluğa yürüyor bile. ..Ra-
hatına bak."
Nazan Öncel'in sözlerı de etkili:
"Bu şarkılar; şairin dediği gibi, sim-
siyah bir teselli olur, belki kalanlara."
Suavi, "Boğazda düğümlenen bir
küçük hüzün, duvarda asılı birsolgun
resim ve giderek daha az konuşula-
cak 'isim' olmaksa ölüm, sen hiç öl-
medin dost! Sen hiç ölmeyeceksin"
diyor.
Yavuz BingöTün sözlen: "Sanat, ha-
yata bir müdahale biçimiyse, dahil
ve müdahil olarak Ahmet Kaya, sa-
natçının etik duruşunun önemli bir
ömeğioldu. Onun pratiği, sanat bah-
sinde bir ders konusu olmalıdır, ola-
caktır da. Şöyle diyebilirim: Şimdi
duvanmda asılı duran fotoğrafına ba-
kıyorum da, gözlerindeki çocukluğu
görüyorum. O çocuk kendini heder
ederken, dünyaya şarkılannı bıraktı.
Bir de çocuk kalabilmenin güzelliği-
ni."
"Dinle Sevgili Ülkem" albümüne
"Adı Bahtiyar" türküsünü okuyan Na-
şkJe Göktürk, Ahmet'i yrtirmenin hüz-
nünü şöyle anlatıyor: "Denizde baş-
layan bir dostluktu bizimkisi (18 yıl ön-
ce). Gözlerim denizde Ahmet, birka-
yık kirala ve gel. Gel ki şarkılar ta-
mamlasın kendini, şiirler ağlamasın.
Müjgan'la ben ağlamaktan yoruldum.
Birkayık bul, ya da yelkenli, bembe-
yazgel, masmavigel, ama gel, illede
gelgözüm. "Ahmet Kaya, bu ülkenin
tarihinin bir parçası. Anlamak isteye-
ne çok şey anlatıyor söyledikleri. Ah-
met Kaya'yı bu kez arkadaşlarından
dinliyorum. Yüreğim ezik...
lar ymratn. Seçim tarihi yanhşn. Or-
tadirekunutuktu. Onseçim vapdmadı.
Özal'dan sonra ANAP genel başkan-
lığına halka yakın h'der gelmedi. Dev-
letçi sol ve devletçi sağ ile koalisyon do-
ku uyuşmazüğına neden oldu."
Daha sonra kura sonuçlanna göre ko-
nuşanlardan Yaşar Barut, Perihan Genç
ve Işın Çelebi, Özdemir'in lehine aday-
lıktan çekildiklerini açıkladılar.
Lütfullah Kayalar'dan
Özdemlr'e eleştlrl
Kayalar ise konuşmasında kendisi-
ne yöneltilen "icazet aldı" iddialanna
tepki gösterdi. Kayalar, "Hayaümızın
hiçbir döneminde, hiçbir kişiden, hiç-
bir konuda icazet almadım. Yola hep
kendime, akhma güvenerek çıkûm"
dedi. Bir önceki kongrede Mesut Yıl-
maz'a karşı aday olduğunu anımsatan
Kayalar, siyasetteki hedefinin ANAP
genel başkanlığı değil, başbakanlık
olduğunu dile getirdi.
Kayalar, konuşmasının son bölü-
münde isim vermeden rakibi Ali Ta-
lip Özdemir'i eleştirdi. Özdemir'in,
12 Eylül yönetimince belediye baş-
kanlığına atandığını anımsatan Kaya-
lar şunlan söyledi: "Ben siyasete aul-
dığunda icazetçi parrilerden birisine
girmedim. Ben siyasete 12 Eylül'de
atanmış belediye başkanı olarak atal-
madım. Özal'la biıükte siyasete başla-
dım. Ben ANAP'ın seçim öncesinde
icazede, parti bana teslinı edilecek bek-
lentisiyle aday olmadım. Ben yüzde
2'yibilerek3Kasun'daada> oldum."
Daha sonra kürsüye gelen Adil Aşı- ,
rım, büriin adaylan eleştirdi. Adayla- j
nn kendilerini Turgut Özal ve Mesut
Yılmaz'ın verdiği görevle taruttığını
belirten Aşınm, "ANAP'm şoka ihti-
>aaoktu§unu" söyledi. Daha sonra söz
alan Özdemir, kendisini eleştiren Ka-
yalar'a yanıt vermedi. Özdemir,
"Özal'ın taklitçisi değil, takipçisi ola-
cağım. Kongremn bana tevdi ettiği
emanetegölgedüşürürsemnamerdim.
Bundan önce olduğu gibi kişisel ya-
kmhklarla oş verecekseniz benim adı-
mı çizebüirsiniz*' diye konuştu.
Kongrede gerglnllk
Diğer adaylarla eşit olmadığı ge- i
rekçesiyle Pakdemirli'nin yeniden söz
alması ve yaptırdığı anketi savunma-
sı üzerine salonda gerginlik yaşandı.
Anket yaptırmanın doğru olduğunu
savunan Pakdemirli, "\nkettendeAli
Tahp çıkt ne yapahm yani" diye ko-
nuştu. Pakdemirli'nin konuşmasına
kızan eski milletvekili SebgetuDah
Seydaoğlu kürsüye yürüdü. Bunun
üzerine Pakdemirli, "Bak işte bunla-
n seçerseniz partiyi de ülkeyi de ban-
nr" diye konuştu. Seydaoğlu, partili-
ler taraiindan kürsü bölgesinden uzak-
laştınldı. Salonda bulunan Kayalar'ın
taraftarlan uzun süre Pakdemirli'yi
ıslıkla protesto etti.
Pakdemirli'nin Aşınm için, "Çıksm
buradan 4. bir partiye geçmeyeceğini
söylesin" dememesi üzerine yine ger-
ginlik yaşandı. Söz alarak kürsüye çı-
kan Aşınm, hiçbir partiden istifa et-
mediğini, sağcı olduğu için ihraç edil-
diğini belirterek Pakdemirli'nin ">•»-
lan söylediğinir>
savundu. Bunun üze-
rine Yürür, Aşınm'ın konuşmasını ya-
nda kesti.
Konuşmalann ardından oylamaya
geçildi. Ilk tur oylamanın sonlanna
doğru Özdemir'in önde olduğunun
belli olması üzerine Aşınm, Kaya-
lar'la birlikte el ele kürsüye çıkarak bir-
lik mesajı verdi. Bu birlik mesajı Ka-
yalar'a yetmedi. Yapılan oylama so-
nucunda Özdemir, geçerli oylann
640'ını alarak ANAP'm 4. genel baş-
kanı oldu. Kayalar 428 oyda kalırken
Aşınm'a lOoy çıktı.