10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
i EYLÜL 2002 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA [email protected] 15 UYGARLIKLARIN IZINDE OKTAY EKtNCt IHititlerin başkentindeki Boğazkale'ye parasızlıktan 'daktilo' bile yeni geldi Hattuşa'nınbelediyesiolmak!Her yıl 50-60 bin turistin ziyaret ettiği Hattuşa'da 'ev sahibi' konumunda bulunan Boğazkale zor durumda... Çünkü, aynı ziyaretlerden hemen hiç yararlanmadığı gibi, sorunlarını da 'olmayan bütçesiyle' omuzlamaya çalışıyor... Bir süre önce Turizm Bakanlığı tarafın- dan basılarak dağıtılan "Turizm Ahlak tlke- leri" adlı kitapçıkta şu \aırgulamanın da altı- nı çizmiştim: "Yerel halk turizm faaliyetleri ile yakın- dan ilgili olup, bu faaliyetlerden elde edi- len ekonomik, sosyal ve kültürel kazançlar- dan ve yaratılan istihdamdan pay alnıalı- dır..."(Madde5 1). Turizm Bakanı Mustafa Taşarın önsözü ve üstyazısı ekinde dağıtılan, aynca Dünya Turizm Örgütüyle (DTÖ) bırlıkte "bizim" de benimsediğimiz söylenen bu ilkelerdekı altını çızdığım madde, yıllardır dıle getirdı- ğimiz "serzenişlerimizi" haklı çıkanyordu... Çünkü Türkiye'de "turizm" denilince ar- tık sadece "paketlenmiş turistlerle grup tu- rizmi" anlaşılıyor; yerel halkın yabancılarla bir "ev sahibi-konuk" ilişkisme girebilme- sinin hemen tüm olanaklan "turcular" ve "tesisçüer" tarafmdan de\Te dışına itiliyor- du... 'Turistik vefasızhk...' Topluma karşı bu "turistik vefasızlık" dünyada da sorgulanmış olmalı ki DTÖ, so- nunda bu tavn "ahlaksızhk" olarak ılan et- miş. "bizimkiler" de nihayet kabul ederek ki- taba basıp yayımlamışlar... Mustafa Taşar, işte bu ilkeleri Temmuz 2002 tarihiyle Türkiye'ye de duyururken Bo- ğazkale Beledıye Başkanı tbrahim Bostan- lı'dan daktiloda yazılmış bir resmı yazı Tari- hi Kentler Birliği'ne geldı. "Daktilo ile" diyorum, çünkü aynı zaman- da tarihi Hattuşa kentınin şimdiki "devamı" sayılabilecek Boğazkale Belediyesi birkaç ay önceye kadar "parasızlık" yüzünden dakti- lo bile satın alamadığından. Belediye Başka- nı Ibrahim Bostanlı "resmi" yazılannı da "elle" yazıp gönderiyordu... Bu kez (ve "ilk kez") bir kamu kurumuna yakışır biçimde gelen 23 Temmuz 2002 tarih Dünyanın hayran kaldığı uygarhk izlerinin zenginliği BoğazkaleŞi yaşatmaya yetmiyor. ve 2002 227 sayıh; "TC Çorum ili/Boğaz- kale Belediye Başkanhğı" başlıklı yazıda ıse "Boğazkale'ye (Hattuşa'ya) yapılacak bağışlann organizasyonu için" Tanhı Kent- ler Birliği'nden destek ve denetim isteniyor- du... Binlerce turist 'yok'!.. Boğazkale. günümüzden 4000 yıl önce Anadolu uygarhklanna imza atmış Hitit Kral- lığı'nın hemen her kaynakta "başkenti" ola- rak belirtılen Hattuşa'daki ilçe merkezi... Tanhsel yerleşmeyle yan yana ve hatta "iç içe" olan Boğazkale, her yıl ortalama 50-60 bin turistin Hattuşa'yt ziyaretinı sadece "sey- rediyor"... Dahası, bu ziyaretlerin yarattığı altyapı ve temizlik sorunlannı gidermeyi de "olmayan bütçesiyle" üstlenerek... Tarihi Kentler Birliği'nın de 2000 yılında- ki ilk 50 belediyeyle oluşan "kurucu üyele- ri" arasında bulunan Boğazkale'de, resmi "makam aracı" bile olmadığı için Belediye Başkanı şehirlerarası otobüslerle birlik top- lantılarına gelebıldi... Yine belediyede "faks" da bulunmadığı için, eski zamanlardaki gıbi "ulaklarla" ha- berleşilebildi... Birkaç kişilik belediye perso- neline ücret ödenemediği zaman, (kı sıkça oluyor) yine Başkan Bostanlı "senet kırdı- np" bankalara "kişisel borçlanarak" yerel yönetimi ayakta tutmaya çalışıyor.. "SİT ala- nı" uygulamasından ötürü "inşaat izni" de söz konusu olmadığından, şu "imar harcı" denilen bereketli gelirlerin ne olduğunu bile bilmiyorlar... Altyapıda tarih ve 'bugtin' Işte bu parasızlık içinde Boğazkale'nin en çok "ağrına giden" sorunu ise kasabanın "altyapıyı bile" hâlâ tanımamış olması... Oysa binlerce turist, her yıl "sayılamaya- cak kadar çok parayı" ödeyerek Hattuşa'yı gezdiklennde, binlerce yıl önceki "kentsel altyapıyı" da görerek Anadolu uygarlıklan- na "hayran" kalıyor... Aynı paralar "merkezi bütçeye" uçup gi- derken Boğazkale'deki "uygarhk dışı" du- ruma ise Anadolu'nun bugünkü siyasi yöne- timi sadece "seçimden seçime" bir selam verip geçiyor... Başkan Ibrahim Bostanlı da hernasılsa edi- nebildiği daktiloyla yazıp gönderdiği yazıda özetle şunu söylüyor: "Artık bazı çevreler- den yardım sözleri gelmeye başladı... An- cak, paralan nasıl alıp, nasıl harcayaca- ğız?.. Suç işlememek için Tarihi Kentler Biriiği bize yardımcı olsun..." Çözüm: Turizme 'ev sahipliği' Yine 2002 Temmuz ayındakı "Dünya Mi- marlık Kongresi" nedeniyle Berlin'e gittıği- mizde, Kültür Bakanlığı'ncabukentte de dü- zenlenen "Hititler" sergisini gezmiş ve Cumhuriyefte de övgüyle söz etmiştim. (01/082002) "Bin Tanrıh Halk" adıyla derlenen bu ser- gide de Hattuşa'nın tarihsel önemi ve değeri o kadar güçlü ve güzel vurgulanıyor ki "zi- yaretçi sayısmın" daha da artacağından emi- nim... Ancak şu "turistik vefasızhk" da artık so- na ermeli ve "Boğazkale halkının" bu eşsiz tarihe "ev sahipliği" yapmalanna yakışır bir ortarrun sağlanması için herkes seferber olma- lı... Sadece belediyenin gehrıne katkı değil, bel- de halkının buturistleri "aile pansiyonlann- da" konuk etmeleri: esnafla, çarşı-pazarla Hattuşa gruplannın buluşmalan ve Hititlerin başkentinde "tarihe yakışır bir zenginliğin" yaratılması sağlanmah... Boğazkale, "ulusal ayıbımız" olmaktan bir an önce kurtanlmah... ODAK NOKTASI 2. AKBANK CAZ FESTÎVALÎ'3-12 EKİM TARÎHLERİAK4SINDA YAPILACAK Cazın özgür ve yaratıcı dünyasına yolculukKültür Senisi - Caz müziğini modern kent yaşamının aynlmaz bir parçası olarak kabul eden caz tutkunlan ile caz ustalan, 3-12 Ekim tarihleri arasında '12. Ak- bank Caz Festivali'nde bir araya gelecek. Çağdaş caz akımlarını bir bü- tünlük içinde sunmayı seçen, dün- yaca ünlü caz ustalan ile birlikte ülkemiz müzisyenlerine de yer verenve 'Pozitif inorganizasyo- nunu üstlendiği 12. Akbank Caz Festivali, bu yıl tstanbul'da Aya Irini Müzesi'nde Kübalı 6 mü- zisyen/vokalden oluşan 'Vocal Sampling' adlı grup ile açılış yapacak. Festival. Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nun yanı sı- ra Babylon ve Venue Maslak'ta; Ankara'da ise HiltonSa Oteli ve ODTÜ'de düzenlenecek kon- serlerle cazseverleri caz müzi- ğinin özgür ve yaratıcı dünya- sına davet edecek, 1991 yılından bu yana çağ- daş çizgisinden ödün verme- den düzenlediği organizas- yonlarla renkli bir izleyici profiline sahip olan festival, bu yıl da birbirinden önemli müzisyenlere ev sahipliği ya- pıyor. Cemal Reşit Rey Kon- ser Salonu'nda, 9 Ekim akşamı başlayacak konserler dizisinin ko- nuklan arasında, Afrika \ e Afro- Küba müzik geleneklerinden esinlenen saksofon sanatçısı Ste- ve Coleman \e grubu 'Steve Co- leman & Five Elements': caz ile îskandinav folk, hıp-hop %e tek- no ezgilerini harmanlayan trom- pet ustası Nils Petter Molvaer. günümüz cazının en bağımsız sa- natçılanndanbıri kabul edilen caz piyanisti Patricia Barber; Can- nonball Adderlev ve Mi- Festivalin konukları arasında ünlü caz piyanisti Patricia Bar- ber ve saksofon üstadı Kenny Garret da yer alıyor. les Da\is ile çalıştıktan sonra We- ather Report grubunun kurucu üyesi olarak sanat yaşamına de- vam eden Joe Zavvinulun bu gruptan aynldıktan sonra kurdu- ğu grubu 'Joe Zawinul & Zawi- nul Syndicate'; New York Caz Ödüllen, Jazz Tımes, Jazziz ve Italyan caz eleştirmenleri tarafın- dan defalarca yılın en iyi caz sa- natçısı olarak seçilen besteci, do- ğaçlama ustası ve trompetçi Da- ve Douglas ve grubu Tiny Bell Trio; saksofon üstadı Kenny Garret ve Vernell Brown, Vincent Archer, Christop- her Dave'den oluşan grubu Kenny Garret Quartet bu- lunuyor. Festivalin öne çıkan bir di- ğer grubu da İlhan Erşahin's Harikalar Diyan. Sürekli ye- ni projeler üreten İlhan Erşa- hin bu defa da Laço Tayfa "dan tanıdığımız klarnet sanatçısı Hüsnü Şenlendirici ile oluş- turduğu birlıktehkle karşımıza çıkacak. Babylon'da ise Hollan- dalı piyanist Misha Mengel- berg'in kurduğu, A\Tupa emp- rovize müziğinin en parlak isim- lerinden ICP Orchestra; caz ve funk parçalannı Latin ezgileri ile zenginleştiren New Cool Collec- tive; ilginç müziği ve sahne gös- terüeri ile elektronika çevrelerin- de ciddi bir izleyici kitlesi oluştu- ran Jimi Tenor Band; ünlü caz vokalisti ve bestecısi Cleveland VVatkiss, grubu The Source ile sahneye çıkacak. 5 Ekim akşamı ise New York'un önde gelen caz müzis- yenleri ile Hüsnü Şenlendirici, Mehmet Akatay gibi Türk folk müziğini çağdaş dünya müziği formlannda buluşturan usta mü- zisyenlerden oluşan gruplar bü- tünü İlhan Erşahin's Nublu Ve- nue Maslak'ta caz tutkunlannın karşısına çıkacak. Recep Dönmez'in sualtı fotoğraflanndan oluşan dia gösterisi İFSAK'ta. Derinlerdeyatan gizli hazine Kültür Servisi - Sualtı fotoğ- rafçısı Recep Dönmez'in Malez- ya ve Kızıldeniz'de çektiği fotoğ- raflardan oluşan dia gösterisi bu- gün 19.30 - 20.15 saatleri arasın- da IFSAK Nurettin Erkılıç Gös- teri Salonu'nda izlenebilir. CMAS'ta üç yıldız balıkadam eğitmeni olan Recep Dönmez, Türkiye'nin yanı sıra dünyanın değişik ülkelerinde bugüne dek 3 binin üstünde dalış yaptı. Son dö- nemlerde çahşmalannı özellikle denizlerimizde çevre sorunlan üzerine yönlendiren Recep Dön- mez, TÜBlTAK'la birlikte çeşit- li sualtı bilimsel araştırmalarda görevler üstlendi.1994 yılında başladığı sualtı video çekimleri ve daha sonraki zamanlarda yap- tığı sualü fotoğraf çekimlerinden dolayı yurtiçi ve yurtdışında pek çok ödüle değergörülen Dönmez halen tÜ Sualtı Teknolojisi Bölü- mü'nde sualtı fotoğrafçılığı üze- rine ders vermekte. AHMET CEMAL Azra Erhat'tan Sezen Aksu'ya, Sevgi Yönetimi... Ellerine sağlık Berat Günçıkan ın. 1 Eylül tarihli Cumhuriyet Dergi'de, Azra Erhat üzeri- ne kaleme aldığı yazıya "Mavi Kadın Azra Er- hat" başlığını koymuş. Azra Erhat gibi bir gö- nül insanına, sevgiyi hertürlü uygarlığın temel harç malzemesi saymış, ülkesini ve onun in- sanlarını her zaman kendi sevgi pınarlarının gürlüğüyle kucaklamış bir bilge kadına, ancak böyle bir başlık yaraşırdı. Mavi, sanatın rengidir Azra Erhat'ın büyük ustası ve gönüldaşı Sabahattin Eyuboğlu'na göre; güzel olan, an olan, ınsanı sonsuzluğa açan herşeyin inanılmaz rengidir. Eyuboğlu'na göre, gecenin karanlığı bile arilamını maviyle bulur, çünkü mavinin ardından gelmıştir ve ye- rini yine mavinin aydınlığına bırakacaktır. Aslında Azra Erhat kuşağı, Eyuboğlu'yla, Halikarnas Balıkçısı'yla, Vedat Günyol'la, Nurullah Ataç la, Melih Cevdet le. Oktay Ri- fat'la, Hasan Âli Yücel'le, Tonguç'la, Abidin Dino'yla, Nusret Hızır'la, Minâ Urgan'la ve daha niceleriyle baştan başa bir mavi kuşak- tır. 1940 yılında, Tercüme Bürosu ve Köy Ens- titüleri ile birlikte başlayan Türk Aydınlanma- sı'nın yaratıcısı, bu kuşaktır. Tercüme Bürosu aracılığıyla genç Türkiye Cumhuriyeti'nin dü- şünce dünyasına taze güç, cumhuriyetin ge- lecek kuşaklarının hamuruna da uygarhk ma- yası olarak katılan, bini aşkın çeviri eser de ço- ğunlukla bu kuşaktan gelenlerin kalemlerin- den çıkmadır. Başta Balıkçı, Eyuboglu ve Erhat gibi tem- silcileri olmak üzere, bu mavi kuşağın Anado- lu'ya bakışları da, kendilennden öncekilerden ve ne yazık ki -son zamanlarda örneklerini bol- ca gördüğümüz üzere!- kendilerinden sonra- kilerden çok farklıdır. Onlar, şovenizmden, ırk- çılıktan bütünüyle uzak bir ulus kavramı yara- tan Mustafa Kemal'in izinden giderek, Ana- dolu'da yaşamış ve yaşamakta olan herkesi Anadolulu diye kucakiamış, Anadolu'nun bu- günden geriye uzanan geçmişinde yer almış tüm kültürleri ve uygarlıklan da Anadolu kül- türünden saymışlardır. Mavi kuşak, tıpkı Mu- safa Kemal gibi, "reddimiras" yoluyla modern bir kültür anlayışına varılamayacağının çok iyi bilincindeydi. 30 Ağustos 2002 gecesi, Büyük Zafer'in yıl- dönümünde, Efes'teki Antik Tiyatro'da, bu ül- kede yaşamış ve yaşamakta olan tüm kültür- lerin dilinde şarkılar söyleyen Sezen Aksu, son yıllarda andığımız Mavi Kuşağın mirasına belkideenlayıkjestıgerçekleştirmiştir. Bugün Sezen Aksu'nun 30 Ağustos gecesi Anado- lu'daki tüm kültürleri kucaklayan şölenine, bu şölen tam da 30 Ağustos'ta düzenlendi diye itiraz edenler, ne yazık ki hem 30 Ağustos'un, hem de Mustafa Kemal'in anlamını yeterince kavramamış olanlardtr. Bir tarih, sadece klişelerle ne yazılabilir, ne de sürdürülebilir. Bunun gibi, herhangi bir or- tamın kültürünün bilincine varabilmek, ardın- dan da o kültürden kaynaklanma bir kültürel kimlik sahibi olabilmek, geçmişe yönelik bir "bu bizdendir, bu değildir" ayıklamasıyla ger- çekleşebilecek bir şey değildir. Her ortamın kültürünün tarihi, o kültür çerçevesinde yer al- mış her şeyden oluşma bir tanhtir. Kültürel bütünlük bağlamında gerçekçi gö- rüş, Mustafa Kemal'in ve Mavi Kuşağın anla- yışı doğrultusunda, Anadolu çatısı altında yer alan tüm kültürleri bir zenginlik sayan görüş- tür. Bunun aksine işaret eden tutumlarayönel- mek, bu aradayasayla anadilde eğitim özgür- lüğünü tanıyıp, uygulamada o dillerdeki şarkı- ların hangi tarihlerde söylenmesinin uygun ola- cağını ya da olmayacagını saptamaya kalkış- mak, bir kültürü aynı zamanda uygar kılmanın yolları arasında değildir. Mustafa Kemal, Kurtuluş Savaşı'na nokta koyan 30 Ağustos Zaferi'ni belli bir ırk, belli bir grup için değil, fakat Anadolu kavramını yeni- den oluşturmak için kazanmıştı. O büyük za- ferin yıldönümünde, Mustafa Kemal'in ve Ma- vi Kuşağın izinden giderek, geçmişteki kanlı badirelerden geleceğe yalnızca insanlık ve sevgi şarkılannın mirasını iletme çabasına gir- miş olan Sezen Aksu'yu, bu toprakların yetiş- tirdiği bir başka büyük kadının, Mavi Kadın Az- ra Erhat'ın yirminci ölüm yıldönümünde sevgi ve saygıyla selamlıyorum... eposta: ahmetcemalfa superonline.com acem20(n hotmail.com Olimpos'ta heykel sempozyumu • ANTALYA (AA) - Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölümü'nden mezun 5 heykel sanatçısı. Olimpos Antik Kenti yakınmdaki Yazır köyünde 'Olimpos 1. Ahşap Heykel Sempozyumu' düzenleyecek. Mehtap Baydu, Mustafa Yılmaz, Bektaş İlhan, Volkan Kangal ve Murat Sülükçü adlı heykel sanatçılan, ahşap heykel sanatına olan ilgiyi arttırmak için Olimpos'ta ilginç bir sempozyumun hazırlığı içindeler. Olimpos antik kentı yakınındaki Yazır köyünde bulunan bir pansiyonda 'Olimpos 1. Ahşap Heykel Sempozyumu'nun hazırhklannı tamamlayan heykel sanatçılan, 22 Eylül tarihine kadar sürecek çalışma boyunca birbirinden ilginç ahşap heykeller yaratmayı amaçladıklannı \e sempozyum süresince yapılacak ahşap heykellerin Kumluca'da sergileneceğini bildirdiler. BUGUN • ESKANDİL JAZZ CLUB'da 22.00'de Ergüder Yoldaş ve llknur Açıkel'in konseri. (0 216 332 80 36) • BEYOĞLU StNEMASI'nda 'Ferruh Doğan anısına' kapsamında 11.30, 14.00, 16.30, 19.00, 21.30'da Michael Haneke'nüı 'Piyanist' filminin gösterimi. (0 212 251 32 40)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle