10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
»EYLUL 2002 PERŞEMBE CUMHURİYET Y~kT£ XJAD17T?f I U l o X1İ\I31İJ\LJ.'jj\ [email protected] SAYFA 11 BM Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi, ne yoksullar ne de çevre için umut ışığı ohannesbum lafta kaldıJOHANNESBURG(Ajanslar)-îki milyarki- şi^: etkileyen yoksulluğa çare bulmak ve ge- zegenin gittikçe tahrip olan doğasuu yeniden sağlığına kaMişturmak amacıvla düzenlenen OHeşmiş Mılletier Dünya Kalkınma Zirvesi dün, /VBD'ye yönelik yoğun eleştiriler ve insanlık için "büyük bir nrsatkaçınkuğr değerlendir- melen arasında noktalandı. Gezegenin geleceğiyle ilgili maraton, toplan- tılann ardından 189 ülkeden 100 hükümet ve devlet başkanının katıhmıyla yapılan üç gün- liik tartışmalar sonunda, zenginle yoksul ara- sındaki uçurumun giderilmesini öngören ve insan yaşamının sürdürülebilmesi için ekosis- temin korunması gerektiğini vurgulayan bir si- yasi bıldiri kabul edildi. Uzun tartışmalar sonunda vanlan uzlaş- m a sonucu kabul edilen bildiride "Eğer hiç- b i r şey yapmazsak, bir çeşit küresel aparthe- id'in yerieşmesine yol açacağız" ifadesi kul- lanılıyor. Metinde, "Eğer yaşamlannı kök- ten değiştireeek adımlar armazsak yoksullar, denıokratik sisteme olan inançlarmı kaybe- detoiürler" deniyor. 65 sayfalık dokümanda eyleme geçilmesi gereken 152 alan sayılıyor. Metinde, 2015 'e ka- dar daha fazla sayıda insanın temiz suya, temel sağlık hizmetlerine kavuşmasını, 2010'dan iti- BAŞLIKLARLA EYLEM PLANI Dış Haberter Servisi - Güney Afrika'nın Johannesburg kentinde çevrenin korunması ve yoksulluğun önlenmesi hedefleriyie düzenlenen Birleşmiş Milletler (BM) Dünya Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi'nde dün eylem planı resmen kabul edildi. BM eylem planı, BM'nin 2000'de yapılan Binyıl Doruğu'nda kabul edilen ve günde 1 dolardan az parayla yaşayan yoksullann sayısının 2015'e kadar yanya düşürülmesi hedefınin gerçekleştirilmesini ve sürdürülebilir kalkınma amacı çerçevesinde dünya , kaynaklannın gelecek kuşaklar için korunmasını öngörüyor. Eylem planının ana başlıkları şöyle: Temiz su: Temiz içme suyuna ulaşamayan insan sayısı 2015'e kadar yanya düşürülecek. Enerji: Ucuz enerji sağlanması konusunda eyleme geçilecek. Yenilenebilir "yeşfl" kaynaklar güneş ve rüzgâr enerjisi kullanımının hangi oranda arttınlacağı ise belirlenmedi. AB'nin hedef belirlenmesi isteğine ABD ve petrol ürericisi ülkeler karşı çıktı. Bahkçıtak: Azalan balık stoklan 2015'e kadar çoğaltılacak. KimyasaDar: 2020 yılına kadar , tehlikeli kimyasal maddeler çevreye ve insana en az zarar verecek biçimde ürerilecek ve kullanılacak. Sağlık: Dünya Ticaret Örgütü'nün, patentin yoksul ülkelerin iJaçlara erişmesini engelleyici bir unsur olarak kullanılmamasını öngören anlaşması onaylandı. Kadınlar: Sağlık hizmetlerinden yararlanmanuı dinsel ve kültürel değerlere uygun olmasının yanı sıra temel bir insan hakkı olduğu da kabul edildi. Yardımlar: Yoksul ülkelerin kalkınma hedeflerini gerçekleştirebilmesi gereken yardım , miktan arttınlacak. : KüreseDeşme: Küreselleşmenin olumlu ve olumsuz yönlerine vurgu 1 yapıldı. Küreselleşmenin dünya { ekonomisinin ve yaşam standartlannın gelişimi için büyük * firsatlar sağladığı belirtilirken yoksul ülkelere büyük sorunlar yaşattığı ve bunun önlenmesi gerektiği kabul edildi. * Ticaret: Ticaret desteklenecek ve çevreye önem verilecek. Dünya Ticaret Örgütü küresel çevre anlaşmalanna uyacak. Biyolojik çeşitlUik: Soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan hayvan ve bitki türlerinin sayısı 2010 yılına kadar önemli ölçüde azalhlacak. Yönetim: Ulusal ve ulusîararası ölçekte iyi yönetimin sürdürülebilir lcalkınmanın anahtan olduğu kabul edildi. Yoksulluk: Dünyanın karşı karşıya olduğu en büyük küresel tehdit olan yoksulluğun ortadan kaldırüması için dayanışma fonu kurulacak. Fona katkıda bulunma gönüllülük esasuıa göre olacak. Stratejiler: Clkeler 2005'e kadar -doğal kaynaklann gelecek kuşaklara saklanmasına yönelik stratejiler üretecek. Ortak ama farkh sonımluluk: Bütün ülkeler dünyayı kurtarmak için çaba harcayacak ama zengin ülkeler daha fazla mali yük alacak. Kyoto protokolü • Sera gazlan 2012 yılına kadar azaltılacak baren de yerküredeki biyoçeşitliliğin kaybının azalhlmasını öngörüyor. Ancak zirveyi kaçınlmış bir firsat olarak gören çevTeciler, hepsinin boş laftan ibaret olduğunu, gerçekte yoksullar ya da ildim için hiçbir somut adım atılmadığını düşünü- yor. ÇevTeciler, kirliliğin baş sorumlusu ola- rak gördükleri çokuluslu şirketlerin, kamu- özel sektör ortaldığı adı alhnda geleceğe iliş- kin projelere dahil edilmesini de "kurda ku- 1VİL araton görüşmeler dün, uzun tartışmalar sonucunda bir siyasi deklarasyonun kabul edilmesiyle noktalandı. Bildiride yoksullukla mücadele ve çevrenin korunması için onlarca söz veriliyor. Ancak zirvede enerji dahil temel başlıklarda ABD ve çokuluslu şirketler kazandı. AB, artık "mega-zirveler" değil "eylem zamanı" dedi. zuyu emaneC etmek" olarak yorumluyor. Zirvede yenilenebilir enerji kaynaklanna da- ha fazla başvurulması yönündeki çabalar da ABD ve petrol şirketlerine takıldı. ABD'nin gerekirse tek başına Irak'ı vurma- ya hazırlandığı bir dönemde kabul edilen dek- İarasyonda dünyadaki en evrensel ve kapsayı- cı olarak BM'nin rolüne de dikkat çekiliyor. Zirvenin son gününde kürsüye gelen lider- ler konuşmalannda dünyadaki kötü gidişata dikkat çekerek hemen önlem ahnması gerek- tiğini vurguladılar. Liderler aynca küresel ısın- maya karşı sera gazlannın salınunının azaltıl- masını öngören Kyoto Protokolü'nün önemi- ne de değindiler. Çin'in Kyoto'yu onayladığını, Rusya'nın da çok yakında onaylayacağını açıklaması, genel- de olumsuz bir atmosfer içinde geçen zirveye küçük de olsa moral verdi. Son günün en fazla dikkat çeken konuşma- cısı ise devlet başkanı düzeyinde temsil edil- meyen ABD'den gelen Dışişleri Bakaru Cobn PoweD oldu. Povvell'ın, zirvede delegelere yö- nelik yaptığı konuşmada, ABD'nin küresel ısınma dahil. çevresel sorunlarla baş etmek için harekete geçtiğini söylemesinin hemen ardın- dan salondan ıslıklı ve alkışlı protestolar yük- seldi. Protestocular, Kyoto protokolünü onay- lamayan ABD'yi eleştirdiler. Mega zirvelere son Avrupa Birliği, Johannesburg toplantılannın son gününde artık "mega-zirveler'' döneminin yerini "ejieın zamanına" bırakması gerektiği- ni vurguladı. Danımarka Başbakaru AndersFogh Rasmussen, AB 'nin verilen sözlerden genel ola- rak memnuniyet duyduğunu, ancak artık hare- kete geçmenin zamannıın geldiğini söyledi. Powellpes dedirtti PbweD "ABD çevre için harekete geçti" deyince salondaki izieyiciler arasında bulunan Amerikan Sivü Toplum Örgütleri Koalisyomı üyeleri, "Utan Bush" sloganını attılar. PoweU"uı konuşması sırasında en az 5 Anıerikalı çe\Te ve yoksulluk karşın örgüt lideri güvenlik güçleri taranndan salondan çıkankü. (Fotoğraflar: AP) Çevreciler şirketlere verilen ödünleri protesto ederek doruktan çekildi: Liderler ınsankğa ihanet etti Dış Haberier Servisi - Güney Afrika'nın Johannesburg kentüıdeki Dünya Sürdürülebilir Kalknıma Zirvesi'ne katılan çevrecı örgütler, dün toplantının başansızhğını ve çokuluslu şirketlere verilen ödünleri protesto etmek için doruktan çekildi. Doruğun son gününde ABD Dışişleri Bakanı Cofin Poweü'ın konuşması da sloganlar atan protestocular tarafından sık sık kesildi. Bazı eylemciler salondan atıhrken protestocular "Hükümetlerin ihanetine uğradık" yazan bir pankart açtı. Küresel ısınmayla ilgili Kyoto Sözleşmesı'nden çekilen • Çevre örgütleri, zirvenin başansız olduğunu, çokuluslu şirketlere boyun eğildiğini, insan haklannın yerini şirket haklanmn aldığını bildirdi. Washington, çevre konulanndaki duyarsızlığı ve Başkan George Bush'un zirveye katıhnaması yüzünden çevrecilerin hedefi oldu. Powell konuşurken çevreci örgütler ve sivil toplum kuruluşlan, zirvenin hedeflerine ulaşamadığını, eylem plarunda pek çok ödün verildiğini, çokuluslu şirketlere boyun eğildiğini belirterek zirveyi terk etti. Avustralya Yeşiller Partisi Senatörü Bob Brown, "Eylem planı, çokuluslu şirketler ve hükümetierin çıkarlanna uygun bir biçimde değisfirildi" dedi. Brown şöyle konuştu: "Çevre, insanbk tarihinde görülmemiş biçimde zarar gördü. VarsıIIar ve yoksullar arasındaki uçurum tarihte görülmemiş biçimde büyüdü. Bu konferansuı hedefi, bunlan tersine çevirecek bir programın kabul edilmesiydi Ama, zirveyi politikacılar ve şirket yöneticileri ele geçirdi r> Hint eylemci Vandana Şiva da doruğun çokuluslu şirketler tarafından rehin alındığını söyledi. Şiva, "İnsan haklannın yerini şirket haklan aldT dedi. Dünya Dostlan örgütünün lideri Ricardo Navaro, kanhmcılan dünya insanlanna ihanet etmekle, liderleri şirket yöneticisi gibi davTanmakla suçladı. Çevrecilerin yayımladığı bildiride de tt Eylem planı sürdürülebilir kalkınma hedefleriyle uyuşmayan ulusîararası ekonomik ve mali sistemi güçlendirmişfir ve dünyayı korunıa hedeflerine ulaşmanuştir. Liderler küreseUeşmeye boyun eğmişlerdir'' denildi. Kadınlara kürtaj ve doğum kontrolü hakkı tanınmaması için birlikte mücadele ettiler Müslümanlar, ABD ve Vatikan aynı cephede • Eylem planının kadın sağlığıyla ilgili bölümü Batılı ülkelerle kadın haklannı çiğneyen Müslüman ülkeleri karşı karşıya getirdi. Taleban Afgan kadınlara çok çektirdi. (AP) Dış Haberier Servisi - Güney Afrika'nın Jo- hannesburg kentinde dün sona eren BM Dün- ya Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi'nde Müs- lüman ülkelerle Batılı ülkeler arasında kadın haklan yüzünden sert tartışmalar yaşandı. Eylem planının kadın sağlığıyla ilgili bölü- mü, kadın haklannı çiğneyen çoğu Müslüman ülkeyle gelişmiş Batı ülkelerini karşı karşıya getirdi. Müslüman delegeler kadın sağlığıyla ilgili metinde, kadınlann doğum kontrolü uy- gulamasının ve kürtaj yaptırmasınm engelle- nebilmesi için "Kadnılara sağhk hizmetierini kullanma hakkı dinsel ve kültürel degerterle uyumhı obnahdır" ifadesinin yer ahnasım is- tedi. Kürtaja karşı olan Vatikan ve ABD de Müslümanlann yanuıda yer aldı. Başını AB, Avustralya, Isviçre ve Yeni Ze- landa'nın çektiği delegeler ise "Taleban pa- ragrafi" olarak nitelendirdikleri ifadeyi değiş- tirmek için büyük çaba harcadı. Sonunda met- ne "Sağhk hizmetlerine erişim bir insan hakkı ve temel özgürlüğüdür'* ifadesi eklendi. Müs- lüman ülkelerin yanı sıra ABD ve Vatikan da kadınlara doğum kontrolü uygulama ve kürtaj yaptırma hakkı sağlayacağı gerekçesiyle met- ne insan haklan ve özgürlükler ifadesinin ek- lenmesine karşı çıktı. Kadın sûnneti 'kültürel uygulama' Isviçreli delege Lisa LagnoDay, mehıin eski haliyle kadınlan en temel haklanndan yoksun bırakan Taleban tarzı rejimleri meşrulaştırdı- ğını, her yıl binlerce kadının ölümüne ve mil- yonlarca kadının yaşam boyu acı çekmesine ne- den olan kadın sünnetine, "kühürel bir uygu- lama" sayarak izin verdiğini söyledi. Kanada Çevre Bakam David Anderson, insan haklan- nın pazarlık konusu yapılamayacağını söyle- di. Anderson, Nijerya gibi kadınlan taşlayarak öldürme cezasına çarptıran Müslüman ülkele- ri örnek vererek bu ülkelerde kadınlann insan haklannın çiğnendiğini söyledi. SAYDAM YALÇIN DOĞAN Boşnakça, Lazca, Çeçence... Aslında Düzen Değişiyor Geçen hafta sonu Büyükada... Sade bir lokantada Rumca şarkılar ve ardından sirtaki. Hep birlikte, Türkler. Rumlar. Musevilersar- maş dolaş Rumca ve Türkçe şarkılar söylüyor. Hiç kimsede en küçük birtakıntı yok. Sıradan, sade bir olay. Insanımız artık böyle yaşıyor!.. Hep birlikte el çırparak, birbiriyle kaynaşarak yaşıyor!.. Kendi hal- lerindeki bu ınsanlar bölüculük mü yapıyor?.. Bun- dan ürkmek neden?.. Şimdi Ankara"ya donelim. MHP'li bakanların da katıldığı, önceki günkü toplantıya uzanalım. Insan- ların anadilleri üzerinde her türlıi takıntıyı askıya alan resmi toplantıdaki şu resmi öneriye baka- lım: "Bursa'da Boşnakça, Trabzon'da Lazca, bir başka yerde Çeçence kurslan da açılabilir!.. Sa- dece Kürtçeye kilitlenmek yanlış!.." AB'ye uyum yasalannın kabui edilmesinden son- ra, her insanın kendi anadilindeeğitim görmesi, ken- di anadilini öğrenebilmesi için, her türlü engeli or- tadan kaldırmak devletin görevi. Uygulamada bu- nun yolu, o dilde kurs açılmasına izin verilme- sinden geçıyor. Bu amaçla, önceki gün beş bakanın katıldığı toplantıda, kurs tüzüğüne ilişkin düzenlemeler göz- den geçiriliyor. Şu ana kadar basına yansımayan ilginç bilgiler var o toplantıdan.. Matematik ya da ingilizce kurslan gibi Ve çok çarpıcı bir çelişki... Sezen Aksu, konserinde Kurtçe, Ermenice, Rumca şarkılar söylediği gerekçesiyle bir tartışma başlıyor. Ama, o tartışma alevlenirken, devletin bakanları ve yüksek bürokratları her dilde kurs açılmasına izin veren tüzük üzerinde çalışıyorlar!.. Ve çok doğru bir iş yapıyorlar!.. Türkiye henüz şunun farkına varmıyor. Aslın- da Türkiye'de düzen değişiyor. Daha demok- ratik bir ortama geçiliyor ve bunun sancılan ya- şanıyor. Bu sancılar olacak, ama belirleyicı değil. Nasıl olsun ki?.. Işte, bakanların katıldığı toplantıda tar- tışılan bir diğer konu: "Kürtçe kurslan, tıpkı matematik, Ingilizce, fizik, herhangi bir ders ya da herhangi bir ya- bancı dil kursu gibi ele alınmalı!.. Isteyen, iste- diği konuda kurs verebilmeli!.. Bu konuda, za- ten eskiden kalma, AB ile ilgisi bulunmayan bir yasa var. Bu yasayı işletmek yetiyor!.." Yaşadığımız on beş yıllık terörün ardından, he- pimizde oluşan Kürtçe travması hepımizin ben- liğini sanyor. Şu an, bu travmayı atmazamanı!.. Onun için Sezen Aksu'ya teşekkür etmek gerek. Diplomalı hoca aranıyor!.. Aynı toplantıda ortaya çıkan bir başka olay da- ha var. Kürtçe öğretecek hoca yok!.. Bakın, bu tespitten sonra, ne tartışılıyor: 80'li yıllarda, Türkiye'de Kürtçenin yasaklanma- sından sonra, üniversıtelerde Kürdoloji bölümleri kapatılıyor. Dolayısıyla, bu alanda hoca yok. Şim- di biri kurs açsa, hoca nerede?.. Fransa, Isveç ve Belçika'daki üniversıteler- de... Belkı de onlardan hoca gelecek. eğer Kürt- çe kursuna talep olursa!.. Kaldı ki, serbest bırakı- lınca. ne kadar hevesli kalır bu işe, o da ayn. llk günlerde biraz ilgi toplar, öyle miydi, böyle miydi, ondan sonra kimin umurunda!.. Geçmışte hep birlikte tanık olduğumuz bir de- ney var. Kürtçe gazete ve dergi bir ara yasak. O sı- rada, Kürtçe gazete yasak olduğu için, el altından yüz bin satıyor. Sonra yasak kalkıyor. Türkiye'de on beş milyon Kürt var, şimdi Kürtçe gazete ve der- gilerın toplam tırajı üç binı aşmıyor!.. Serbestlik ve şeffaflık, yasaklardan çok daha et- kili. Yasak caz/be yaratıyor. Yasak kalkınca, cazi- be siliniyor, gerçekler yerine oturuyor. E-mail: [email protected] Faks:0212 Bulgaristan Cumhurbaskanı Parvanov'dan Sezer'e şeffaf ihale sözü JOHANNESBURG (AA)- Cumhurbaşkanı Alunet Necdet Sezer, BM Dünya Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi için gittiği Johannesburg kentinde dün Bulgaristan Cumhurbaskanı Georgi Parvanov ile bir araya geldi. Sezer ve Parvanov, BM Kalkınma Programı'nın bzr yan etkinliği olan Türkiye-Bulgaristan YerelGündem21 Programı'nm tanıtımına ev sahipliği yaptılar. Johannesburg 'daki Crowne Plaza Oteli'nde programm tanıtım kokteyline eşıyle birlikte gelen Sezer, daha sonra oteldeki bir odada Parvanov ile baş başa görüştü. Görüşmede Sezer, Parvanov'a Bulgaristan'daki telekomun özelleştirileceğini ve bunun ihalesine Türk firmalannın da katılacağını belirterek, ihalenin şefifafolacağına inandığuıı söyledi. Parvanov da ihalenin saydam bir şekilde yapılacağı güvencesi \erdi. Rio'ya ulaşılamadı Iki cumhurbaskanı görüşmenin ardından program nedeniyle düzenlenen etkinliğe kahlarak birer konuşma yaptı. Sezer konuşmasuıda, Rio Konferansı 'ndan bu yana geçen on yıl içinde pek çok ülkenin kendi sürdürülebilir kalkınma stratejilerini geliştirdiğini, ancak Rio'da kabul edilen ereklere ulaşmada elde edilen başannın beklentilerin gerisinde kalmasuun, çalışmalann yeterliliğinin yeni bir anlayışla irdelenmesini gerektirdiğini söyledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle