Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 27 EYLÜL 2002 CU
14 JVUJ-iJ. U J \ kultur@cumhuriyet.com.tr
Dirimart Yalçındağf Arslan ve Neriman Tuna sergisiyle Artîstanburda
irkınkyaşam,ikinessamÖZLEMAJ-TUNCK
Dirimart, Artîssnfc>ul Çağdaş Sanat Buluş-
ması'na Yüksd Atf±m ve Ekrem Yalçındağ'ın
resimlerinin yanı aa Kometin hazırladığı, ilk
feminist gazeteciltrden Neriınan Tuna'nın ya-
şamına ait belgeledea oluşan bir sergiyle kah-
üyor.
Geçen yıl bit paaruıda yere atılmış. tozlan-
mış, çirkin çerçeveferde yatan birhayat bulur Ko-
met. Onlarca ödüLfofcoğraf, gezi notlan, gaze-
te kupürü arasındasır arkeolog gibi duyumsar
kendini; ama kazdıâ ysapı temelleri değil, bir in-
sanın geçmişidir. ]C
5O "lerde kadın hakJannı sa-
vunmuş, sendikal çdışınalann içine girmiş, Ye-
ni Yaşantı dergisinıçıkcarmış. birçok ülkeyi do-
laşarak bakanlarla ânüşmüş. ulusal ve ulusla-
rarası derneklerder öiiiller almış bir gazeteci-
nin, Neriman Tunann hayatidır. Türldye'nin de-
ğişimiylebirlikteodabirçöküntüyaşamış, Ko-
met'egöre: Kentscniu biraileden geldiği fotoğ-
raflardan anlaşıhyor, dolayısıyla bir ailenin çö-
küşünü gösteriyontır belgeler ayru zamanda.
Neriman Tuna üzeme son bilgiyi ise, ona ya-
zılmış bir şiir vernor bize, yıl 1990'dır. Ko-
met'in belgeleri eskicride bulduğu zamansa
2000'etarihJeniyor.Bıi iki zaman arasına yayı-
lan bir sonu olmalı Tuna 'nın. Yasamını bir ama-
ca yatırmış bir kadının hayatını kırka yaJarı bel-
geden izliyoruz sergıde - Derme çatma çerçeve-
leri, tozlannı bile ahnadan öylece bırakmış Ko-
met... Bu trajîk sergmır*, Tuna'nın yaşamından
geriyekalanın bizlerin, özellikle de gençlerin bam
tellerine dokunmasuıı umuyor ve beldiyor.
Süsknıe ve soyutlamayia ilgilenjyor
Dirimart'ın bir başka konugu ise 1994"ten bu
yana Almanya'da yaşayan genç bir sanatçı; Ek-
rem Yalçındağ- Fuarabeşresmiylekanlacakolan
sanatçı, yerleştirme (enstalasyon), yağlıboya ko-
laj çalıştıktan sonra KiesIeAVski'nin 'Oldürmeye
DairBir Fflm'iyle birlikte bir dönüm noktası ya-
A
şar. "Beni'süsleme' (ornament) kavramı ve so-
vurlama ilgilendiriyor" diyor ressam ve
"Süslemenin soyut sanat geieneğindeki karşıbğı
olan Stella'danPollock'a, Mondnan'dan Male-
vich 'e kadar uzanıyor bu temalar"diye ekliyor.
Yinelemelerle çoğalan bir soyutlama olan
süslemenin sanat olup olmadığı tartışması Alec
Riegl'dan bu yana sürmekte hâlâ. Yinelemenin
peşinde bir tarz olsa da sürekli birgelişme gös-
terdiği, dönemlere ve coğrafyalara göre değiş-
tiği de yadsınamaz. Ekrem Yalçındağ ise belir-
li bir coğrarya ya da zamana bağh kalmadan hep-
siyle ilgileniyor, biryandan da "ÜgUerimibelir-
leyen şey yine gektiğbn yerdir" diyor.
Işlerinde kullandığı görselliklerin karşılığı-
nın doğada olduğunu söylüyor Yalçındağ. "Mı-
. lmanya'da
yaşayan genç
ressam Ekrem
Yalçındağ beş,
Yüksel Arslan
'Kapital' dizisinden
üç resimle fuara
katıhrken,
Neriman Tuna'nın
yaşamından
kesitler sunan
40'a yakın belge,
unutulmuş
bir insanın trajik
portresini çiziyor.
vaıiak resimteryapıyorum,kullandığım renkie-
rin doğada karşılığı var, her gün sokakta karsı-
laşüğım renk kombinasyonlannı yaayorunı ya
da fotograflıyorum, sonra atölyede resinüiyo-
runt''
Düzensizliğe karşı nasıl bir düzeni gösteriyor
resimleri? Resimlerine sadece kendi düzeni için-
de bakıyor. '1621 Renk' adlı bir resmi var Yal-
çındağ'ın ve her renk sadece bir kez kullanıla-
rak bulunmuş farklı tonlarda 1621 renkten olu-
şuyor. Içerik olarak gündelik yaşamı resme ta-
şımak, sokaktaki yaşam çok da beslemiyor Yal-
çındağ'ı. *Cezanne,Seurat,EricSatieveFrank
Stella'yla bütün hayaümı geçirebüirim*' diyor.
Türkiye'yle kurulu bir ilişkisi yok Yalçındağ'ın;
daha önce yalnızca bir kez Izmir'de bir sergi aç-
mış, kendi resimlerini ise zaten çok zor ve ya-
vaş ürettiğini söylüyor, özeliikJeri yüzünden.
Görmek, biriktirmek açısmdan yurtdışı çok da-
ha çekici onun için. Aralıkta Dirimart'a bir ser-
gi düzenleyecek, artık burada da heyecanlandı-
ncı şeyler olduğunu düşünüyor çünkû.
Yüksel Arslan'ın bfiyflk boyutiu resimleri
Dirimart'ın bir diğer sanatçısı ise, geçen se-
zon Dirimart'taki sergisinde de örneklerini gör-
düğümüz 'Kapital' dizisinden üç resmiyle Yük-
sel Arslan olacak. Arslan'ın 1975'te tamamla-
dığı dizi, sanatçının 'arture' oiarak adlandırdı-
ğı; toprak, bal, yumurta akı, ilik gibi gereçlerle
ve özel bir teknikle yapılmış büyük boyutiu 30
resimden oluşuyor.
IstanbulBüyükşehirBelediyesiŞehir Tryatnolanperdelerini2 Ekim'de açıyor
eçen tıyatro
mevsiminde
sahnelediği
oyunlara yeai
sezonda da
yer veren Şehir
Tiyatrolan
repertuvanaa
'Kral Ûlü(şü)yo:',
'Bir Adam
Yaratmal',
'Düğün ya da
Davul' ve 'Geün
ile Kayanana' adlı
dört oyun ekledi.
Gerçeğin aynası tiyatroKûltfirServisi- 'GündeKaçKezAy-
naya Bakr/»rsunuz?'... Tiyatro Haya-
(m Aynasıdır' sloganlar.Ia yola çıkan
tstanbul Büyükşehir Bdedhesi Şehir
Tiyatrolan, 2002 - 20O; tiyatro mev-
siminin açılışını 25 EyfJ sabahı, saat
11 .OO'de YıldızParkı Mâa Köşkü'nde,
Genel Sanat Yönetmeru Vıırullah Tun-
cer, yönetmenler ve oyırculann katıl-
dığıbasınaaçıktoplantıia gerçekleş-
tirdi. Toplantı, Şehir Tiyirolan oyun-
culannın sunduğu özel psteriyle baş-
iadı.
Istanbul BüyüJcşehir f'-ediyesı Şe-
hir Tiyatrolan, repertvrınna kattığı
dörtyeni oyunla birliktf .edi sahnede
toplam 15 oyunJa, 2 Etn'de 'perde'
diyecek. Geçen tiyarro levsimı 'Lü-
kûs Hayat', 'Aşk-ı Merjna', 'MeraJd',
•Otneflö', 'UnutulanAcian', 'Schwe\k
H. Dünya Savaşı'nda',' lnş Operasyo-
•ı', 'SeneyeBugûn', ^üejeketimden
ksan Manzaralan F, 'S^nem Kocanın
Kurnaz Kansı' ile seyiırccarşısına çı-
ian topluluğun reperrırvnna eklediği
oyunlardan biri, Rumes-ı )yun yazan
Ej^enelonescu'nun 'KjnOlü(5Ü)yor'
adlı güldürüsü. LaleArsto'ın Türkçe-
ve çevirdiği oyunu, E n ^ j AJkan yö-
Dünya Savaşı'nda"
netiyor. Oyunun dekor tasanmı Nunıl-
lah 1\ıncer'e, kostüm tasanmı Duygu
Türkekul'a, ışık tasanmı Mustafa Tür-
koğhına. efekt tasanmı ise Levent Ak-
man'a ait.
'BirAdam Yaratmak", NecipFazıl Kı-
sakürek'in Munsin Ertuğrul'un isteği
üzerine yazdığı biroyun. MahmutGök-
göz'ün yönetmenliğıni yaptığı oyunun
dekor tasanmını Nurullah Tuncer, kos-
tüm tasanmını Gamze Kuş, müziğini
NurettinÖzsuca, ışık tasanmını Murat
Işçi, efekt tasanmı da Ersin Aşar üst-
lenmiş.
HaşmetZejtek' in yazıp NurhanKa-
radag'ınyönetüği 'Düğünyada Davul',
Anadolu düğün geleneklerinden yarar-
lanıüarak 'sejirfik q\Tin'tarzında sahne-
ye taşınıyor. Giysi ve çe\Te tasanmım
Feyza Ze^"bek'in gerçekleştirdiği oyu-
nun özgün müziği Sadık Gürbüz'e,
müzik düzenlemesi SeKra Atakan'a,
koreografisi Salima Sökmen'e, ışık ta-
sanmı CengizÖzdemir'e, dramaturji-
si ise Zuhal Ergene ait.
Bu tiyatro mevsimi topluluğun ilk
kez sunacağı oyunlardan sonuncusu
Italyan oyun yazan Carlo Goldoni'nin
'GeKnfleKaynana' adlı oyunu. Konuk
Italyan yönetmen AngeJo SaveDo'nun
yönettiği oyunu, Neval Barias Türkçe-
ye çe\irmiş. Dekor tasanmım Rrfkı De-
mirefli, kostüm tasanmını Nihal Kap-
langıKaya, ışık tasanmını ise ÖzcanÇe-
lik üstlenmiş.
Z.KAŞKİTAP ŞNLİĞI14EKİM'DE YAZAR VEÇİZERLERİNKATILIMfYLA BAŞUYOR
Amaç kitap sevgisi aşılamak
Kültür Servisi- Yenidla Anadolu ve Rumeli Müdafaa-ı
Hukuk Dergisi Kaş "M"3isilciliği tarafindan düzenlenen
2. Kaş Kitap Şenliği^. 4 Ekim Pazartesi günü yazar ve
çizreerin kahlunı ve Kaş Belediyesi
Toplantı Salonu'nda^ ülacak standlarla kitapseverlere
'roerhaba' diyeceBı!Caş ve köylerinde eğitim gören
ilköğretim çağı^rûki çocuklara ve gençlere kitap
sevgisi kazandırmü amacıyla düzenlenen etkinjik
şair, yazar, akacsiaisyen ve çizerlenn katılımıyla
20 Ekir»; kadar devam edecek. Söyleşi,
şiir dinletisi, panel, konferans ve karikatür sergilerinden
oluşan zengin bir izlencesi olan şeniik kapsamında
çocuklara ücretsiz kitap ve dergi dağıtılacak. Etkinliğe
Prof. Dr. Alpaslan Isıkh, Öner Yağcı, Işıl Özgentürk,
Sami Karaören, Haydar Ergülen, Prof. Dr. Çetin VetJdn,
Aytunç Altındal Cengiz Özakmcı, Ece Temelkuran, Sezai
Sanoğlu, Cihan Demirci, Mahmut Makal, Metin
Demirtaş, Uğur Özakıncı, Murat Yıhnaz Vıldınm. Giray
Ercenk. Metin Aydoğan, Birnur Şener, Kemal Özer,
Aptüiika ve OJal Ü^en'in katılacağı bildirildi.
EN KULÜPLERİFEDERASYONU:
Türktye'deifade
özgürlüğü kısıtlıKültür Servisi - Uluslararası
PEN Kulüplen
Federasyonu'nun 68. Kurultayı
Makedonya'nın Ohrid kentinde
yapıldı. Kurultayda PEN
Türkiye Merkezi'ni başkan
Üstün Akmen ile Prof. Dr. Aysu
Erden temsil etti. Federasyonun
"Hapisteld Yazarlar
Komitesi''nin raporu üzerine,
Prof. Dr. Aysu Erden'in bir
konuşma yaparak; Türkiye PEN
Merkezi'nin değişik dillerde
yazılmış olan yazın yapıtlannın,
araştırmalann, çevirilerin farklı
diller konuşan,
farklı ulus,
kültür, ırk, etnik
grup ve dinsel
inançlara bağlı
yazarlar,
okurlar,
eleştirmenler,
yayıncılar,
gazeteciler
tarafindan yaş.,
ırk, din
farİdılıklanna
bakılmaksızın
tartışılmasından
yana olduğunu
ve bu tartışma
ortammı
sağlamak için
uğraş verdiğini
anlattığı
belirtildi.
Söz konusu
raporda,
Türkiye'de ifade
özgürîüğünün
endişe verici
boyutlarda
kısıtlandığına
değiniliyor,
yarguıın değişik kademelerinde
ve devlet güvenlik mahkemeleri
nezdinde 456 yazar, gazeteci,
yayıncı hakkında ifade
özgürlüğü haklannı
kullandıJdan gerekçesiyle dava
açılmış olduğu voırgulanıyordu.
Etnik haklar konusunda
düşüncelerini açıklayan yazarlar
ve bu yazarlann düşüncelerini
yayan yayuıcılar hakkında da
çok sayıda dava açıldığının
açuclandığı raporda; Mehmet
Uzun'un ve yaymcısı Hasan
Öztoprak'ın, Amerikalı yazar
Jonathan Randal'ın üç kitabmın
çe%irisini yayımlayan yayıncı
Abdullah Keskin'ın, Lazlann
etnik sorunlannı irdeleyen
yapıtı nedeniyle yazar Sebna
Koçiva ile yayıncısı Muammer
Akyüz'ün, Rum Pontus azınlık
XENKulüpleri
Federasyonu
Kurultayı'nda
'Hapisteki Yazarlar
Komitesi'nin
sunduğu raporda
Türkiye'de ifade
özgürîüğünün endişe
verici boyutlarda
kısıtlandığına
değinildi ve 456
yazar, gazeteci,
yayıncı hakkında
ifade özgürlüğü
haklannı
kullandıklan
gerekçesiyle dava
açıldığı olduğu
vurgulandı.
grubu ile ilgili araştırmalar
yapan ÖmerAsan'ın, Aleviler
ile ilgili yazılanna ilişkin olarak
Neşe Düzei ve Hasan
Çatalkurt un da adlan
anılıyordu. Bütün bunlann yanı
su^, Diyarbakır'da işkence
mağdurlannın tedavisi için
rehabilitasyon merkezi kuran bir
grup doktor hakkında, ülkede
değil bölgede yasaklanmış bir
dergi ile bir ilaç firmasından
gönderilmiş eşantiyonJan
bulundurduklan için açılmış
davalardan söz ediliyor ve
"Türldye'de
siyasi otoritc
üisanHaklan
Evrensel
BOdirisi'yle
güM'nce alüna
annmış ifade
özgürlüğü
haklannı ihlal
etmektedjr"
görüşüne yer
veriliyordu.
Raporda aynca,
siyasi otoritenin
bu konularla
ilgili tüm
açılmış davalan
iptal etmesi,
kabul ve taahhüt
edilmiş tüm
uluslararası yasa
ve kurallan ihlal
etme yetkisini
kendilerine
tanıyantüm
yasalan yeniden
gözden
geçiımesi de
öneriliyordu.
66 ülkeden
250 yazann katıldığı ve yedi
gün süren kurultayda,
Makedonya PEN'inin konuğu
olarak Ohrid'e gelen Eşber
YağmurdereH'nin katıldığı
panelin yoğun ilgi gördüğü de
vurgulandı. PEN Türkiye
Merkezi'nin 14 Şubat gjününün
bundan böyle "Dünj'a Öykü
Günü" olarak kutlanmasına
ilişkin tasansının ise, ilke olarak
kabul gördüğü, oylamarun
Uluslararası PEN'in içtüzüğü
doğrultusunda gelecek
kurultaya bırakıldığı; bu arada
pek çok PEN Merkezi
tarafindan "Omırsal Üye"liğe
kabul edilen, yakın geçmişte
yitirdiğimiz Türk yayıncı
Ayşenur Zarakol'un da saygı
duruşuyla anıldığı edinilen
bilpiler arasında.
YAZIODASI
SELİMİLERİ
Kestaneli Üıüpas
n*amvayr (2)
Evimizin Tek Istakozu'nda kestane kara sevd
lısı halamızı anlatmıştım; hani şu, kestaneden b
çeşit yemek, reçel, şekerleme, her şey kotan
Bursalı halamız.
Fakat bir başka kestane tutkunu daha varmı
Geçenlerdeöğrendim. Nazan Hanımefendi'yleg'
çenlerde tanıştjm, o anlattı.
"Ben sizden çokbüyüğüm. Mamafîh yazıların
bizim nesle hitap ediyor" dedi. Birlikte çay içiyoı
duk. IstanbuFu fanus altında tutan gri gökyüzür
den yakındık.
Nazan Hanımefendi yanm yuzyıl öncesine dön
dü, genç kızlığının Büyükada'sına şöyle bir uzanı
verdi. Kotralarfalangeçiyordu. Hanımlar büyük ha
sır şapkalanyla Yörükali'ye, plaja gidiyorlardı.
Biz bir köşkte konakladık. Bahçesindeki mimo
za, şubattan bu sıcak yaz sonu gününe, inatla aç-
maya devam ediyor; san ponponlannı gözler ok-
şansın diye kimselerden esirgemiyordu. Sonra c
"rayiha"\
O baygın mimoza kokusu, koşkün bahçesinde,
hasır koltukta oturan Amerikalı misafiri kendinden
geçirmiş. Amerikalı misafirin bir yazar olduğu bi-
liniyor ama, ne yazdığı konusunda hepi topu bir
iki kişinm bilgisi var: Mr. Tennessee Williams dün-
ya çapında ünlü bir tiyatro yazan, yani "p/yes"ler
yazıyor...
Sabahleyin bir iş için Istanbul'a inen "Refia Tey-
ze", bilmem kaç vapuruyla geri dönmüş. Elinde "fi-
le". "Ayolbu sene sonbaharpek erken geldi! Kes-
tane çıkmış..." diyor. Refia Teyze; filesindeki bü-
yücek kesekâğıdını çıkanyor. Tam birkilo kestane
almış.
Ondan sonra bir telaştır başlryor
Kestaneyi gören Mr. Tennessee VVilliarns, mimo-
zayı, san ponpon çiçekleri, rayihayı falan unutup,
"Pasta yapacağımJ" diye tutturuyor. Hemen şim-
di kestane pastası yapacak.
Köşk sahipleri Amerikalı konuklarının hatırını kı-
racak değillerya... Aşağıda, Panayot'un "lüksçe"
bakkalına koşturuluyor; süt, bitter çikolata, mar-
garin, vanilya aldırtılıyor. Şeker evde var.
Refia Teyze'nin kestaneleri apar topar soyulu-
yor. Herkesin elinde bıçak, çakı. Kaynar suya ba-
tınlan kestanelerin iç kabuğu da soyuluyor. Ten-
nessee buyruk üstüne buyruk yağdırıyor; kesta-
neler vanilyalı sütte iyice haşlanacak, bir tutam
tuz serpilecek! Püre makinası nerde?!
Nazan Hanımefendi -o zaman genç kız- hizmet-
çiye tercüme ediyor. Aslında Ingilizcesi pek par-
lakdeğil, "mamafih"anadiligibi Fransızca biliyor.
Mr. VVilliams'la iki dilde konuşuyorlar.
Hizmetçi püre makinasını getirdi. Kestaneler
ezildi; Tennessee püreyi şekerle yoğuruyor. O ka-
dar becerili ki, insan, "acıklıpiyesler" yazdığı söy-
lenen bu kumral, bıyıklı adamın mutfaktan çıkma-
dığını sanır... Ne zaman vakit bulup yazıyor kuzum?
Tennessee, yoğurduğu püreye, küçük parçala-
ra böldüğü margarini, hizmetçinin benmari yönte-
mi erittiği acı çikolatayı ekliyor, yine yoğuruyor.
Derken portakal kabuğu rendesi istiyor. Köşk-
tekiler şaşınyoriar. Bütün Büyükada'yı ev ev do-
laşsalar, bu mevsimde portakal kabuğunu kimden
bulacaklar? Nazan Hanımefendi, "Çok pratik bir
tarafım vardır" diye ekledi; kıştan kalma portakal
reçelini etli kısımlanndan ayınp küçük küçük böl-
müş, biraz ağdalı ama ne yapalım...
O da eklenmiş. Hamur, yağlı kek kalıbına otur-
tulmuş, şekillendirilmiş, hemen buzdolabına, "buz
yapan kısma" konmuş.
Mr. VVilliams yine bahçeye geçmiş, Adalar'ın gü-
zelliğinden, Istanbul'u çok sevdiğinden söz açmış.
Bir iki saat sonra yerinden fırlayıp kestane rulosu-
nu kek kalıbından çıkarmış. Yine hizmetçinin hep
benmari yöntemiyle erittiği bitter çikolatayı boca
etmiş, kaşık ve bıçak yardımıyla düzeltmiş. Kes-
taneli pasta hazırmış.
Mr. VVilliams'ı Büyükada'ya davet etmiş olan
Veli -RefiaTeyze'nin oğlu-, "Ooo.'A Streetcarna-
med Desire pastası!" diyormuş da, başka bir şey
demiyormuş.
Nazan Hanımefendi, çayından biryudum aldık-
tan sonra, "Bunca sene geçti; Veli'nin niye 'A
Streetcar named Desire pastası' dediğini hâlâ an-
layamadım, basbayağı kestanelipastaydı" dedi.
Gülümseyerek bakıştık.
Takvimde tz Bırakan:
"Uzaklara gidip geldim."
kendi yayını, 1966.
Fikret Ürgüp, Van,
K Ü L T Ü R İ Ç t Z Î K
K Â M İ L M A S A R A C I