12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 3 EYLÜL 2O02 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA SOYLEŞI r34edyaya dağıtım tekelini kırarak giren Turgay Ciner anlatıyor: Cumhuriyet 'jnsahibi olunamaz Curnhuriyet bir gönül işidir. Cumhuriyet'in sahibi Türkiye'de yaşayan 68 milyon kişidir LEYLA TAVŞANOĞLU - Etibank olayından sonra sessiz kaldığımzı ve ortakiık yapınızı bozmadığınızı söyiediniz. \eden? CİNER - Çiinkü o güne kadar edındiğım tec- rübelerden ıddıa ortaya koymanın, vaat ettığıni yerine getinne gücünü göstermenin bizim insan- lanmızı ürküttüğünü öğrenmıştim. Neyin olma- yacağını görüp o acıya katlandıktan sonra ola- na razı oluyorlar. Bana uygun bir tarz değildi; o yolu tercıh et- tim. Sistemdeki diğer grubun Sabah'la bırlikte işin içine girmesinden sonra bir buçıık yıllık sü- reç içinde neyin olmayacağı görülünce tekrar bana ihtiyaç duyuldu. Böylece ben şirketın his- sedan olarak tekrar girdım, şimdi sisterrun için- deyim. - Ortakhk paylanmz kaça kaç? CİNER-Etik olarak söylemek gerekirse Dinç Bilgin'le eşit anlamda... Ama hukuki olaraköy- le değil. Bankada hisseler yüksek gözüküyor Ama benim bugüne kadar, Turgay Ciner olarak, varsa şöhretim, verdiğim bütün sözlerin arkasın- da durmuşumdur. Bu sistem temızlendiğinde Dinç Bilgin'le yan yanya ortakhğıma devam edeceğim. Burasının sahibi olmak diye bir şey söz konu- su değil. Üzerinde bayağı bir borç yükü var. Bu borç yükünün bir şekilde konsolide edilmesi ge- rekiyor. Buradaki en büyük alacaklı da kamu. ödeme kapasitesi - Kamuya borç ne kadar? CİNER - Çok izafı rakamlar. Yanı talep edi- len de, ödenmesi gereken rakam da daha doğru değil. Ne söylesem yanlış olur. Daha hiçbir şey netlik kazanrruş değil. Değerlendirmelere göre bir rakam ortaya çıkabilir. Bir de şirketin öde- me kapasitesi var. Şirketin, değerlendirildiği zaman ödeyebilece- ği bir para vardır. Bütün bunlar netleştiği zaman bütün çabam bu müessesenin ayakta kalarak en azından bir şeyler ödeyebileceğini göstermesi- dir. Yanı önemli olan sıfir olmamasıdır. Onu ya- pabilirsem tahmin ediyorum belli bir süre için- de borçlan tasfiye olur. Cumhuriyet gönül I;l - Ya Cumhuriyet? O tamamtylafarklı, demiş- tiniz— CİNER - Evet. Cumhuriyet bir gönül işidir. Cumhuriyet, cumhuriyete gereklidir. Yani Cum- hunyet gazetesine herhangi bir şekilde parasal bir sonuç çıkarma amacıyla yaklaşmıyoruz. Cum- hunyet gazetesinin kendine yaraşır bir konum- da hayatiyetini sürdürmesi gerektiğine inandıgı- mız içindir. Zaten Cumhuriyet gazetesinin sahibi olunamaz. Cumhuriyet'in sahibi cumhunyetrir ya da bana göre Türkiye'de yaşayan 68 milyon kişidir. Cum- hunyetin yaşıyla yaşdaş olan bir kurum ayakta kalmalıdır. Üzüntü vericidir ama benden önce bu- nu yapması gereken çok sayıda ınsan ohnası ge- rekırdi. Yine de bu bana nasip olduğu ıçin mut- lulukduyuyorum. Demek ki kısmetliymişim, diye düşünüyo- rum. Çünkü eğer orada da düşündüklerimızi ye- rine gerırebılirsek tahmin ediyorum bu iz bıra- lcacağımız bir olay olacaktır. Olumsuz yayın - Bir kısım medyanın hakkınızda yaptığı olumsuz yayınlara ne diyorsunuz? CİNER -Bakın, onlan getirdim, burada. Bun- lardanyukanda bir kamyon var da ben sadece bun- lan tniırdim. Mesela Eylül, 1998... Hakkımda çı- kan jazılar. Bunlann yüzde 99'u negatiftir. Az gelışnişlik bir bütündür ya, çarpıklık her tarafi- mızı sarmış.Yine sistemle ilgılı başımıza gelen bir okyı anlatayım. 1998'de Bntish Aerospace şır- ketınJen Park Express olarak beş tane uçak sa- on aliık. Bunu ödemek için Ingiliz Exim Ban- CUMHURİYET'LE YAŞDAŞ KURUM - Cumhuriyet, cumhuriyete gereklidir. Yani Cumhurhet gazetesine herhangi bir şekilde parasal bir sonuç çıkarma amacıyla yaklaşmıyoruz. Cumhuriyet gazetesinin kendine yaraşır bir konumda hayatiyetini sürdürmesi gerektiğine inandığımız içindir. Cumhuriyet'in sahibi cunıhuriyettir. Cumhuriyetin yaşıyia yaşdaş olan bir kurum ayakta kalmahdır. Üzünrü \ericidir ama benden önce bunu yapması gereken çok sayıda insan ol- ması gerekirdi. Yine de bu bana nasip olduğu için muthüuk duyuyorum. (Fotoğraflar: KAAN SAĞANAK) kası'ndan 110 milyon dolar, 10 yıl vadeli kredı aldım. Bu uçaklan da yaptırdım. Sonra THY'ye, "Ben iç hatlarda uçmâk istiyonım. tç hatlaruuz- da bizirnle işbiriiği yapar nusımz?" dedim. Önce aldığım ce\ap. "Oİabfln-" oldu. Aralık ayında uçaklardan ıkisini teslim aldım. Öbürlerini de takıp eden aylarda teslim edecek- lerdi. Ama Ulaştırma Bakanlığı bana, o sırada üç uçak birden gösteremedığim için uçuş izni vermedı. Aralık ayında uçaklan çekemedım, do- layısıyla 12.5 milyon dolar kaparom yandı. - Size izin vermeyen Sivil Havacthk GenelMü- dürlüğü değil miydi? CİNER-Ama onu da yönlendirenler THY, Türk özel sektörü vs. idi. Uçmasan, yapmasan bile, "tç hatlar Turgay Ciner'e peşkeş çekffiyor" havası- nı yarattılar. Bürokrasiden çok ışadamlan kıya- meti kopardılar. Sonuçta bizim 12.5 milyon do- lar kaparomuz yandı. Mahkemede yargılandık. Bir de şu başlığa bir bakın: *Özd havavoDan ayakta. HAVAŞ'm sahibi olan Park Express iç hatlarda ortakhk düşüncesi özel havayaflannın tepkilerineyoA açö." Yahu, niye tep- ki gösteriyorsun, baba? O zaman sen kur. Kıya- meti kopardılar, bizim 12.5 milyon dolar gıtti. Kimin 12.5 milyon dolanydı bu? Benim ve be- nim işçılerimin yarattığımız bır tasarruf gitti, tngiliz işçileri subvanse etti. Ve o gün bu gündür Türkiye 'de hâlâ özel iç hat uçuşlan yok. - Peki, parayatırdîğımz o uçaklar ne oldu? CİNER-British Aerospace uçaklan 12.5 mil- yon dolar eksiğine Yunanlılar'a sattı. Bu birinci örnek. Zaten yaptığunız her işte önce özel sektörden tepki aldık. 1 en herhangi bir devlet bankasından bir lira bile kredi kullanmadım. Bırakın kredi kullanmayı, bir devlet bankasında hesabım dahi yok. Devletten hiçbir biçimde nakit teşvik kullanmadım. Zaten bize sıra da gelmedi. Verdiler de almadık mı, derler ya... Ha, biz de istemedik. O da ayn bir konu. Devletle yaptığım bütün işlerde devlete ben para vermişirndir. Bu grup devlete yılda 200-300 trilyon lira vergi ödemektedir. POAŞ rasyonelçahşan bir kurum-POAŞyüzünden başınız derde girmişti... CİNER- O yüzden de kıyamet kopardılar. De- dıkki: •Bankayla kredi açtiğı bir şirket nasıl olur da ortık şirket saun ahrlar?" îen Türkiye Iş Bankası'na değil o bana, "Gd orttkolahm" dedi. Ben de kabul ettım. O zaman Gael Müdür Ünal Korukçu'ydu. O bu işe karşı çıknıştı. Şimdiki Genel Müdür ErsinOzinceba- na) teklifi yapmıştı. O zaman da genel müdür muviniydi. Jizin babadan kalma benzın istasyonunuz ol- sa dme satarsınız? içinde beş bın tane benzinci %aı Türkiye'nin en büyük kurumu var, bir de özdeştırmede başan elde etmiş bıradamvar. Ben clsm tercihimi ona kullanırdım. Nitekim devlet deercihini ona kullandı. !OAŞ ihalesi sırasında Aydın Doğan'ın gaze- teln bayağı bir kavga açmıştı. •Odönemde Yüksel Yalova da birsiyasipar- mn genel başkanını POAŞ ihalesinefesat ka- nfrmakla suçlamıştı... IİNER - Hıç kimse mekanizmayı bilmiyor. • Devlet Petrol Ofısi'ni pahalıya sattı. Bu, devlerin yapmış olduğu başanlı işlerden birisidir. Şu anda POAŞ rasyonel bir biçimde çahşıyor. Kân bayağı yüksek bir şirket. Ama ödenen paranın faizini bile karşılayamıyor. Yani bu şu anlama geliyor: Devlete para aktaran konsorsiyum devletin üzerinden yükü almıştır, ama yükü kendisi çekmektedir. Özelleştirme Idaresi'nin herhangi bir satış için yet- kisi yoktur. Özelleştirme Idaresi teknik olarak işin prosedürünü takip eder. Onun için Özelleş- tirme Yüksek Knrulu adındabirkurum vardır. Bu, Başbakan ve dört bakandan oluşur. Bu, Özelleş- tirme Idaresi'nin gelişrirdiği işleri onaylar ya da onaylamaz. Yani, özetlemek gerekirse Özelleştirme Idare- si'nin mal satma yetkisi yoktur. Bu kadar basit bir şeyi irdelemeden, arkasına bakmadan laf ola beri gele konuşurlar. Biz ihaleye girmişiz, fiyat vermişiz, almışız, sonra da ekonomi kötüye gi- dince alamamışız. Bu kadar basit. Parayı bulup verebilseydik alacaktık, ama parayı bulamadık. Bunun arkası önü yok. Insanlar başka şeyler dü- şünebilirler. Ama şu anda Petrol Ofisi'nin yükü- nü devlet çekeceğine şu an, onu almış olan kon- sorsiyum çekiyor. Yapılan işlem doğrudur. - lyi de Petrol Ofîsi kazanmtyor mu? CİNER- Kazanıyor, ama devlet onu pahalı bır fiyata satmıştır. Bu, dev letin yapmış olduğu ba- şanlı işlerden birisidir. Şu anda POAŞ rasyonel bir biçimde çahşıyor. Kân bayağı yüksek bir şir- ket. Ama ödenen paranın faizını bile karşılaya- mıyor. Yani bu şu anlama geliyor: Devlete para aktaran konsorsiyum devletin üze- rinden yükü almıştır, ama yükü kendisi çekmek- tedir. Ama devlet açısından çok doğru bır ışlem yapılmıştır. Şu anda POAŞ para kazanıp para üretiyor. Üstelik çalışan sayısı da 4 bin 800'den bın küsur kişiye düştü. Çalışan sayısı bu kadar düş- mesine karşın pazar payını yüzdeli oranlarda art- hrmıştır, ıstasyonlannı yenilemiştir, 63 tnlyon li- ra kâr etmiştir. Bundan vergi ödenecektır. Kısa- cası bu, devlet için kârlı bır iştir. Ama bu alanlar ıçin zahmetli bir iştir. Allah alan- lara yarduncı olsun. tyı kı ben almamışım. De- mek Tann beni seviyor kı bu işte beni kollamış. Ben almış olsaydım ben aynı eziyeti çekecektim. Ben şanslı adamımdır. Böyle kritik durumlarda Tann beni gözetir. - Siz de hep zor işlere giriştyorsunuz— CİNER -Ama bize başka yerde ekmek yok ki. Çift kath ekmek kadayıfi olan yerlerde bize sıra gelmiyor. Yanı köşe başlan tutulmuş. Bize, yahay- vanlann ahın ya lağımcılık gelecek. Biz bu işle- ri yapacağız. Bizim devletle böyle bir ilişkimiz de yok. Ben herhangi bir devlet bankasından bir lira bile kredi kullanmadım. Bırakın kredı kullan- mayı, bir devlet bankasında hesabım dahi yok. Dev- letten hiçbir biçimde nakit teşvik kullanmadım. Zaten bize sıra da gelmedi. Verdiler de alma- dık mı, derler ya... Ha, biz de istemedik. O da ay- n bır konu. Devletle yaptığım bütün işlerde dev- lete ben para vermışimdir. Bu grup devlete yılda 200-300 trilyon lira vergi ödemektedir. Az bir para da değil. Ben de kolayla uğraşmayı isterim, ama bize sı- ra gelmiyor, dedığim gibi. Dağıtım tekelini kırdık - Şimdi medya ve basına girdiniz, Yayın dağıtım tekelini kırdınız? CTNER-Evet, dağıtım tekelini kırdık. Zaten dağıtım tekeli yanlış bir işti. Üstat Çetin AJtan ın dediği gibi "Kozmos'ta tek olan unsur kabol edikmez." Bir Tann tektir. Geri kalanın hep çifti vardır. Doğal olaru bir rekabet içinde olurunasıdır. Tek olduğu zaman rahatsızlık yaratır. Hatta, üç, dört, beş vs. ohnası lazım. Kim başanlıysa, kim daha iyi mal üretiyorsa bu rekabet ahlakı içinde bu işin yapılması gerekir. Bel altından vurarak, kafasına odun indırerek, bir gecenin karanlığında yere ip gerip adama çehne atarak iş görmeye gerek yok. Bizim yaptığımız iş gayet basit, açık ve net. Sektörde bir boşluk . gördük. Herkes önce benim gazeteciliğe girdiğimi tahmin etti, ama ben bu sektöre dağıtımdan girdim. Bu işin nefes borusunun açık ohnası lazım. Çünkü bu önemli bir iş. Basında kalıcı olmak - lyi de Aydın Doğan, Birleşik Basın Dağıtım (BBD) şirketinin neden uykuya yatırıldığı şeklindeki soruma, "BBD Sabah Grubu 'nun yayınlarını dağıttyor"yamtını vermiştL.. CINER - Hayır, öyle değil. Sadece Doğan Grubu'nun dagıttığı gazetelerin para toplama sorumluluğu BBD'deydi. -Yani BBD mutemet görevi oti "•*>• yaptyordu? ,;•••-»•-ı & CINER - Aynen öyle. Yani gazete ' T t t n dağıtma, bayilerle mukavele yapm4, !?i ** T kendi nakliyesini yapma, kendi tirajını ayarlama gibi bir işlevi kalmamıştı. Aydın Bey, bu endüstrinin, hem ciro, hem adet, yani nitelik ve nicelik bakımından en güçlü olanıdır. Buna da herkesin saygı duyması gerekir. Ben saygı duyuyorum. 22 yıl bu sektöre emek vermiş, pek çok mücadelenin içinde olmuş bir kişi. Basında kalıcı olabilmek önemli bir iştir. Ama "Bu işte kahcı oidunı r> diye başkalanna hayat hakkı tanımama, ya da kendini icazet makamı olarak görmesi herhalde yanlış, diye düşünüyorum. Bu bir pazardır. Ne kadar ahlaklı rekabet içinde olunursa nihai tüketiciye o kadar kaliteli mal gider. Özellikle haberde kaliteli mal önemlidir, çünkü toplum o haberlere göre yönlenebiliyor. Yanlış kanaatlar da oluşturabiliyor. Daha önce de "Her şeyi ben yapanm" hastalığı görülmüştür. Aydm Bey'in bugün sahibi olduğu Hürriyet ve Milliyet gazeteleri benim yaşımdan daha yaşlı kurumlar. Ben kendimi bildim bileli bu iki gazeteyi de satm almışundır. Bunlar benim için birer kurumdur. Kurum olan gazeteler Bu gazetelerin kuruculan da saygın kişilerdi. Bu gazetelerin yaşlan bildiğim kadanyla elliyi geçti. Ama elli yıl sonra bu gazetelerin sahiplerinin kimler olacağı belli değil. Yine de bu gazeteler var olacaktır. Zaten var olmah da... însan bunu kendiyle özdeşleştirince -ki bu da çok insani bir duygudur ve hoş görülmelidir- şu da bilinmelidir ki oluşturulan servetler ve kurumlar üçüncü kuşağa yüzde yedi oranında aktanlıyor. Yüzde 93 'ü yok oluyor, ya da el değiştiriyor. Aym ailenin devam ettirebildiği kurum yüzün içinde ancak yedi tane. İşte, Sedat Simavi'nin kurmuş olduğu gazete ikinci kuşaktan üçüncüsüne geçemedi. - Buna, genel bir kural, diyebilir miyiz? CINER - Evet. Onun için ınsanlar kendi güçleriyle, kendi akıllanyla bu sistemin dışına çıkamazlar. Onun için ben, Hürriyet ve Milliyet gazetelerine kurum olarak bakabilirim, bir de Doğan Grubu gazeteleri olarak bakabilirim. Ama bana göre, onlara kurum olarak bakmak daha sağlıklıdır. YARIN: DAĞITIM VE MEDYA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle