Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA
+
CUMHURİYET 22 EYLÜL 2002 PAZAR
OLAYLAK VE OORLJŞLER olay.gorus@cumhuriyet.com.tr
i EVET/HftYIR
İ OKTAY AKBAL
v
Şür Hen Zaman'
Şiir niçin yazılr? Kişi durup dururken şair olma-
ya niye kalkar? Bir iç itiliş midir, bir duygunun baş-
kaldınşı mıdır?
Hep sormuşundur "/çinizde hiç şiiryazmayan
varmı?" diye!.. Tbplantılarda, özel karşılaşmalar-
da. Utana sıkıla da olsa el kaldırmayanı yoktur!
Herkes şiir yaznıştır. Şiir sandığı dizeler karala-
mıştır.
Güzel bir şeydr; rahatlatıcı, yaşamı sevdiren bir
alışkanlık... Kencimi düşündüm: üseyıllanndaşa-
irdim. Kız arkadaşlara akrostişli şeyler yazardım.
Aşk falan değild bunlar, bir çeşıt çalışmaydı. Şiir
yazmak, ınsanlan etkilemek...
Uzun yıllar sorra çekmecelerde, dosyalarda giz-
li kalmış şiirleri bi' araya topladım. Yetmişı geçmiş-
ti yaşım... Bu şiirteri bir kitapta toplamak nasıl olur-
du, dedim. Kimi on sekizli yaşlarda, kimı kırklarda,
kimi altmış yaşla'imda çiziktirılmiş.
llginç olurdu inceteyicilerekonu! Bu yaşa gelmiş, •
hâlâ şiir nedir anamamış mı, derlerdi! Yoksa ger-
çek şiirin ne oldu£unu küçük yaşta anladığı için yaz-
mayı bırakmış, iyı yapmış mı?
Vladimir Mayakovski'nın "Şiir Nasıl Yazılır" ki-
tabında, bir şiirinin var oluş nedenini anlatan şu söz-
ler de bir çeşit renber sayılmalı:
"Bu şiiri, toplum mu istemiştir? Evet. Ikipuan!..
Şiirin bir amacı br ereği var mıdır? Ikipuan!.. Ulak-
lı mıdır? Bir puan dahal.. Ritim için bir puan da-
hal.."
Şiir bir gereklilikten doömaz, illede bir amacı, bir
eregi olsun, diyeneyiz. Öylesı de var elbet. Ama
çoğu kişi, özellikle gerçek bir şair istediğini yazar.
Ne demış Pasternak "Bize yol göster" diyenlere
"Ben yol mol göstermem. Şaıryağmurda yaprak-
lann sesini duyuran bir riızgâr gıbıdir."
Şiir kitaplan yağar. Şiir sevdiğimi bilir okurlar.
Hepsi de az çok şairdır! Gönderirler kitaplan. Hep-
sini okumayaçalışınm, güzel dizeleri çizerek... Ama
onlardan söz etmek zor. Hem eleştırmecilik benım
işim mi? Bunun uzmanları var.
Romancılar, öykücüler, felsefeciler, hekimler, avu-
katlar, ışçiler, memuriar vb. herkes şiir yazar, yaza-
caktır. Niye çekinsinler? Selim lleri de şiirlerini ki-
taplaştıranlardan bıri! Recep Bilginer de bir şiir ki-
tabı çıkarmıştı. Daha başkaları da var. Bilmem ay-
nı ışi yapmamakla ben lyi mi ettim?
Işte iki kitap: Sabahattin Batur'un "Akçakuşiar"\
(Anadolu Sanat Yayını), Nevzad Odyakmaz'ın
"Zaman EyDüş"ü... Iki dost, Batur'layakın arka-
daşlığımız yanm yüzyıl. Odyakmaz'la da öyle...
"Akçakuşlar"da Batur ilk kez şiirlerini bir araya top-
lamış, Odyakmaz ıse hem yargıçlık görevini sür-
dürmüş, bu arada da şairiiğı bırakmamış...
"Doğarken tüketir ömrümüzü böyle durmadan
I Başkaldırmak aklın, direnmek duygulann işi" di-
yor Batur... Şiiri anlamış, belki de anladığı için bu
yaşa dek şiir yazmamış, yazmışsa da ortaya çıkar-
mamış.
Ama şimdi iyi etmiş, toplamış şiirlerini... "Unu-
tulmaz acılara doğru, güzelleşir insan I Bereket ver-
sin yine de sıcak ellerim/z" gibi dizeler yıllann için-
de niye saklı kalmış ki!
Iki eski dostumun şiirleri bu işin genci yaşlısı ol-
mayacağını gösteriyor. Külebi'nin dedıği gibi, "şi-
ir her zaman..."
Lenin'in Bir Yolculuğu ve Denizcilik
Uluslararası anlamıyla denizci bir ulus ve ülke
olamayışımızın temel nedeninde hâlâ denizciliğimizin
geçmişine sahip çıkmayışımızın çok büyük payı
olduğunu göremiyoruz.
Oktay SÖNMEZ Denizd
"Buraya ancak dün gelebil-
dik,sevgflianneciğim.Asılgide-
ceğimizo uzakve BSIZ köye ulaş-
mak için yann yeniden yola çı-
krvonnuşuz. Buraya kadarolan
yokuhtğumuzu aynnülan Oe sa-
na anlatmayı çok isterdim. Kı-
sacaaoldukça pabahya geüşiya-
nmda, çok da ezryeüi ve rahat-
sız bir seferdi."
7 Mayıs 1897'de Lenin, anne-
si MariaAlccandrovna'ya uçsuz
bucaksız Sibirya'yı kuzeyden
güneye geçereİc Kuzey Kutup
Denizi'ne dökülen Enisai Neh-
ri'nin kıyısındaki bir kasabadan
Minusinsk'ten yazdığı mektuba
böyle başlıyordu.
"&s. St N'khola" o yıl suya
indirilmiş ve nehirdeki yolcu
nakliyatı için ilk seferini yapı-
yordu. Nehirde toplu taşıma mo-
delinde yolcu taşıma işi çok da-
ha önceki yıllarda başlamıştı.
Ama " S A St NfchoJa" bu hiz-
meti geliştirmek için ek olarak
hizmete konulmuş ve zamanının
nehirdeki en hızlı gemisiydi.
Yolculannı yine aynı nehir kryı-
sında ve daha güneydeki Kras-
noyarsk'tan alıp 400 km. kadar
kuzeyde, sözünü etnğımız mek-
tubun yazıldığı Minusinsk kasa-
basına ulaştıracaktı.
Lenin'in bu yolculuğu bir ge-
zi falan değildi.
Ö
SJS. St Nicho-
la" bu ilk seferinde onunla bır-
likte Çarlık hükümeti tarafin-
dan St. Petersburg'da yönetime
karşı ve zararh faaliyetlere ka-
tıldıklan gerekçesi ile Sibirya'ya
sürgün edilen Kryzhanovsky ve
Starkow'u da cezalannı çeke-
ceklen ücra köye götüriiyordu.
Batı'dan doğuya neredeyse bü-
tün Sibirya'yı trenle geçmişler,
Sibirya'da ilkbahann o vahşi
uyanışlannın başladığı doğası
içinde, şimdi de nehirde kuze-
ye doğru bir yolculuğa başlaya-
caklardı. Ne var ki, nehirdeki
-Yazar
seferin üçüncü gününde anıden
sular çekilmiş ve geminin sığ-
laşan derinlikte daha fazla yol al-
ması imkânsızlaşmıştı. O za-
man da yolcular, nehir boyunca
ılkbaharda yavaş yavaş bozulan
buzlann da çözûlmesi ile geçil-
mesı daha da zorlaşan çamur
deryası içinde bata çıka 70 km.
daha yürümek zorunda kalmış-
lardı.
"SA St Nkhob" hem yük hem
yolcu taşımak, aynı zamanda
gerektiğinde de römorkör olarak
kullanılmak amacı ile yapılmış
ve donaülmışn. Uzunhığu 59, ge-
nişliği 8.25 m. olan ve 2 m. su
çeken gemide 19 birinci, 22 ikin-
ci mevki kamarasında toplam
100 yolcu taşınıyordu. Kazan-
lannda Sibirya'nın bol çıralı
çam odunu yakıt olarak kulla-
nılıyor ve gemi böylece ürerilen
buharı kullanan makinesi ile
akıntıya karşı saatte 2-3 mil hız-
la yol alıyordu. Bunu sağlamak
için, kazanlara gereklı günJük
odun 40-50 metreküptü. Gemi,
kaptan dahil toplam 34 kişi per-
sonelle donatılrnıştı. Sibirya'da-
kı nehirlerde o günlerde, hemen
hiçbir işaretleme (fener, şaman-
dıra vs.) yoktu. Bu nedenle be-
lirli bölgelerde kılavuz kaptan-
lar gemiyı idare etmenin dışın-
da nehirdeki durumu sürekli in-
celer, araştınr derinlik, akıntı
hızı gibi konularda saptanan bul-
gulann ilgililere dağıtımını da
yaparlardı.
Şimdi müzc.
1927 yıhnda "SA St Nkhote"
emekliye aynldı. Artık calıştı-
nlmıyor, nehir kıysında bir nh-
tıma bağlı depo olarak kullanı-
hyordu. 1969'da Enisai Nehir
Taşımacılığı Kurumu gemi ıçın
bir restorasyon projesi oluştur-
du. Gemide çahşmış eski kap-
tan ve makinistlerin notlan, Ir-
kuts kenti arşivleri arasında ge-
miyle ilgili her türlü evrak, ar-
şiv, teftiş raporlanna kadar her
şeyden yararlanıldı.
Şu anda gemi yeniden yüz-
dürülmüş halde, yapıldığı za-
manın büfün kültür, estetik, zevk
ve özlemiyle (nostaljisi ile)
"Krasnoyarsk''ta bir müze du-
rumuna getirihniş olarak böl-
genin üzerine titrenen kıymetli
bir tanhsel değeri, kuşaktan ku-
şağa okşanacak, sevgi ile sakla-
nacak bir kültür unsuru. Salon-
lanndaki o eski lambalar, şam-
danlar, hatta çanak-çömleği, se-
yir araçlan ve tüm donanım te-
ker teker aranıp bulunup yerli ye-
rine konulmuş olarak.
Dünyanın daha bir sürü ülke-
sinde yığınla benzen olan bu
olayı neden mi buraya aldık?
Bir; her yeri geldığınde ülkemi-
zin birçok nedenlerle yerel, hat-
ta milli taşıma politikasının bir
zamanlar bu ülkede de var olan,
ilkeli ve içten yöneticilerin,
onuncu yıl coşkusunda hedefle-
ri gösteren o mucize adamın, ilk
cumhurbaşkamnın da "miffi ÜJ-
kö" olarak işaret ettiği denizci-
likte ulaştırma politikamızı ib-
retle anımsatmak için. Bir kez
daha o günlerde hükümet prog-
ramlanna yerleştirilen "toplu
taşıma" zorunluluğunu artık,
aynntı ve nedenlerine burada
değinmeksizın vurgulamak için.
Başkaları dünyanın öbür ucun-
da -Avrupa'da falan da değil-
Sibirya gibi bir coğrafyada
1800'lerde bu modeli benimse-
mişler. Biz tam tersini yapmışız.
Denizlerde toplu taşımayı kal-
dırmışız. I>emiryolu işini ner-
deyse yerinde saydırmışız. Bu
yüzden yollanmız salhaneye
dönmüş. Her gün on, on beş,
her bayram yüzleri bulan sayı-
da ölü. Bir başka deyünle, ne-
redeyse muharebe zayiab.
Iki; yıllarca geçmişimizi alıp
götürmüşler. Dünyanın en bü-
yük, en ünlü müzeleri göz göre
göre bu topraklardan sökülüp
götürülen eşsiz ve paha biçil-
mez eski uygarlıklann, zengin
kültürlerin mirası olan parça-
larla dolu. Aynntılara girmiyo-
ruz. Bu bağlamda zaten ulusla-
rarası anlamıyla denizci bir ulus
ve ülke olamayışımızın temel
nedeninde hâlâ denizciliğimi-
zin geçmişine sahip çıkmayışı-
mızın çok büyük payı olduğu-
nu göremiyoruz.
Yoksa Sibirya'da bir nehirde
1800'lerde yolculan arasında
Lenin ve arkadaşlan da vardı
diye, takunya kadar bır gemiyi
başkalan bir kültür mirası ola-
rak bugünlere ve daha sonraki
kuşaklara taşırken biz, o çelik ka-
le gibi hâlâ gözümüzün önünden
gitmeyen "Yavuz"u, destanlan
tarihe bütün onuru ile yerleşmiş
ama kendilerinin bir parçası bi-
le kalmamış "Hamidiye''yi, bir
ara sıradan bir mavna gibi yıl-
larca odun taşıttığımız "Nus-
ret"i hurda diye satar mıydık?
Satmasak bugünkünden daha
mı müflis olurduk? Umanm bir
gün de örneğin a
Savarona"yı,
her dört insanından birinin aç ol-
duğu dünyanın bır yerlerinde.
mafya babalannın mih/on do-
larlarla oynadıklan ünlü bir ku-
marhane olarak görmeyiz. Dü-
şünülmesi bile ürkürücü.
Eski gemilerle ilgili uzun sü-
reli araştırmalanm içinde mi-
lattan önceki yıllann değil yet-
miş seksen öncelerinin deniz-
lerde hizmet gören, o şimdi anı-
lanmızda masallar kadar uzak,
masallar kadar güzel ticaret ge-
mılerinın belgelerine, elde kal-
mış bir parçasına, hatta resim-
lerine bıle ulaşmak bır mesele
olmuştu.
Edebiyanmız gibi bütün sana-
tımızda denizlerden, denızcili-
ğimizden yansıyan pek bir şey
yok gibidir. Çünkü deniz kültü-
rü de en azından elimizdekileri
korumakla oluşur. Gelecek yıl-
lann bilinçlı denizci kuşaklan-
na sesleniyorum. Denizcilik bir
se\da işidir. Bilgi üzerine ku-
rulu bir tutku ve coşku mesle-
ğidir.
Özellikle tarih ve kültürümüz-
de yeri olan gemilerimize gözü-
müz gibi bakalım, onlan canı-
mız gibi koruyalım.
Seçim Karşısında Donup Kalmak
3 YENİ KİTAP
Avukat İskender Özturanh'nın,
"Toplumsal Dönüşüm Yayınlan " tarafından
3 yeni kıtabı yayunlandı:
1) Türldye ve Atatürldye
2) Laik Devlet ve Sanklı Siyaset
3) Uygarhk, Özgürlük ve Atatürk
Vedat GUNYOL
A nsanın en büyük düşmanı, ben-
I ce düşüncede, dünya görüşün-
X de, daha çok üıançta, hele he-
le küçük yaşta aile ocağında öğren-
diklerinde donup kalmaktır. Böy-
lesi bir durum, bu durumun yarat-
tığı bağnazlığı, hoşgörüsüzlüğü
besler ve en ufak bir değişmeye
yanaşmayıp, insanı olduğu yerde
otlatmaya zorlar.
Bunun örneklerini toplumumu-
zun eğitim yoksunu katmanlaruı-
da görüyoruz her gün. Bir inanca,
aslı astan olmayan bir kör inanca
saplanıp kalmakla yetinen, kafası-
nı işletmeyen. inancını sorguya
çekmeyen (böylece insan olmaya
yanaşmayan) yaratıklann çoğun-
lukta olduğu bir toplumda yaşa-
mak kadaryürekler acısı bir şey dü-
şünebiliyor musunuz?
Yabancı bir yazar "halk düşün-
meye pek yanaşmaz" derken bu
utanç verici gerçeğe parmak bas-
mış oluyor. Eğitimsiz halk, aklının
ermediği şeylere ınanır. diyor Ba-
tılı bir yazar. tnsanlık düşmanı
Adotf Hitler:
u
Kitkkrin sempati-
sini kazanmak istiyorsanız onlara
en aplatca \e çiğ şevler sö>lemeb-
siniz" dıyor. bir bakıma haklı ola-
rak. Bunun üstünde düşününce,
yakında gerçekleşecek olan seçi-
min, daha önceki özellikle de Ad-
nanMenderes ve CeialBayar (Ata-
türk'e ihanet eden) yönetiminde-
ki seçimden farklı olacağını kim
söyleyebilir.
Bu kez de yirmı yediyı bulan sü-
rü sepet partilerin pala\ralanyla
yönlendirilen seçmenlerin. seçme-
yip salt oy verme durumlannda bir
değişme umudu besliyorsanız, kö-
tü olun denm. Seçilme umuduyla
söylerken döktüren adaylann. gö-
nüllennde yatan aslanın beş altı
milyarlık cep harçlığının yanında,
seçmenlerin insan gibi yaşamala-
nna önem verildiğine tanık olan-
lar varsa hâlâ, şaşanm akıllanna...
Uykuda sağlık, ödemede rahatlık!
peşin
fiyatına
9
taksit
20
nakit ödeme
indirimj
15
aya varan
vade
OİOO 361 5558
Bti tmnparrt» T c Stnayı «e Turet B A 4 r ^ rw 25 05 1994 t v * «
21940 sjyılı Reı^ir Gazete de y>yır<l«rdn ^eblı^nc uyi)und>jr
• 9 08 2002 29 09 2002 UHNCT arand* g«(efi^r IstidMJ vnrten
uzc nöe enceöer tx*mrr<e<uzın deÇij&tık yaprn* ^aktna tahıptr
K^mcjnyayU ıl^'i ayrmtılı b*& n;e*e
»mın eoet*»ına U U ı i A ; OS8
Rahatlığın Adr e s i "
www.istikbal.com.tr
Sağlıklı bir uyku için
ihtiyac; duyduğunuz her şey Istikbal'de:
•Antıalerjık, antıbakterıyel dolgu malzemelerı
•Hıjyenık uyku ortamı
•Ortopedı, ergonomı ve rahatlık
• Dünyanın en gelışmış yay sıstemlerı
"alevlenmeyi onler"
PENCERE
Buş, Çuş, Çüş...
Üstünde yaşadığımız yerküreyi kim yönetiyor
sorusunun yanıtı kısaca nedir?..
Dünyayı çekip çevıren güç, üç harflı iki sözcük-
ten oluşuyor:
Buş..
Çuş..
Buş ABD'nin başındaki zat-ı şerifin adının Türk-
çe yazılışı, ÇUŞ ıse 'Çok Uluslu Şirketler'in kısal-
tılmış adı...
•
Buş yaman mı yaman..
Tarihte dünyayı avucunun içine almak isteyen ne
cihangirlertüredi...
Cengiz, İskender, Atilla, Fatih, Napolyon, Sul-
tan Süleyman, Adotf Hitler...
Buş'un elıne hıçbıri su dökemez...
Eski cıhangirlerden kimileri dünyanın yuvarlak
olduğunu bile bilmiyorfardı...
Dünyanın küre olduğunu bilen Hitler ise Buş'un
yanında zavallı kalır.
Çünkü Buş, Küreselleşme'nin sultanı, gezege-
nimizin padişahı, yeryuvarlağının imparatoru...
•
Almanya'da Schröder hükümetinin Adalet Ba-
kanı Bayan Herta Gmelin Buş'u suçlamış:
- Hitler'e benziyor!..
Benzıyormu?..
Hıtler'in topu, tüfeği, tankı, uçağı vardı; ama,
elindeki Çuş devede kulaktı...
Buş'un Çuş'u var...
Çuş'un da Buş'u var...
Çuş ile Buş birbirini tamamlıyor; gezegenimizde
Küreselleşme'nin padişahlığını kuruyor.
•
Buş'u hepimiz tanıyoruz..
Gazetelerden fotoğrafı eksılmez, televizyonlar-
da suretinden geçilmez..
Peki, Çuş neyin nesi?..
Hayatımızın vazgeçilmez ortağı; yaşamımızda
eşimiz, damadımız, kayınbiraderimiz, eniştemiz,
amca oğlumuzdan bize daha yakın...
Günlük yaşamda canın köfte mi çekti?..
En yakındakı dükkâna girip bir Çuş köftesi ye-
mek zorundasın..
Susadın, gazoz mu içeceksin?..
Gelsin Çuş gazozu..
Terörıst mı olacaksın?..
Çuş silahını kullanacaksın..
Terörıstın hakkından gelmek için devlet adına
göreve mı çıkacaksın?..
Yine Çuş sılahı kullanacaksın..
Arabanın benzini bitti, depoyu doldurdun, para-
sını ödeyeceksin..
Benzınin fiyatını kim saptıyor?..
Çuş!..
•
Benzın deyınce akla petrol gelir, petrol deyince
de Irak savaşı..
Çuş'lar Buş'un Irak'ı vurmasını istıyorlar; Buş
vurdu vuracak..
Nasıl bir iştir bu?..
Dünyayı örümcek ağı gibi saran Çuş'lar Amerı-
ka'da bir avuç ailenın elinde...
Bugün aklı baştnda olup 'sistem'\ bılen kişi, Buş'u
bunlann Başkanlık koltuğuna oturttuğunu bilir; Buş
emır kuludur, ille de vuracak...
Peki, dünyada Çuş'a 'çüş' diyecek bir güç yok
mu?..
Insanlığın sorunu bu!..
www.kulturgezileri.com
Yenilmez Motel
Bodrum Yalıkavak'ta
Denize sıfir, yüzme havuzlu, restaurant + bar
1 kişi kahvattı dahil
15.000.000
Tel: 0252 385 40 55 Fax: 0252 385 40 13
—.Ttve.
ENGLISH CENTREL a n g u a g s S c h o a i
Genö Ingıli2ce Programlan
Şırfcetter ve t^jrutuşlar Içın Özel Programlar
Iş Irtgılızcesi Programlan
TOEFL-IELTS-FCE Srnavfanna Hazıriık Progranlan
Çocuiclara Ozeı Hafta Içı GurnJûz Yaz Programlan
Bıre-tMT Ingîlızce Eğıtımlen
Ev HenımJanna Özel Programlar
0arencılenm<2e ÜcretSîZ Aktıvrteter
RumM Cad No 92 K22S O.m«nfc.y I.Bnbul
T.l (0212) 225 »1 72 -247 M «3 • 241 20 M
» com
SEVDIRGISULH HUKUK
HÂKtMLİĞt'NDEN
DosyaNo:2001 448
Davacı Orman Gene] Mudurluğu'ne izafeten Sındırgı Or-
man Işletme Mûdürluğu tarafından davalı Yüksel Kereste
Ltd Şrrketı hakkında almış olduğu ıhaleden dolayı daha son-
ra >apılan ıhaleh salışla Orman tdaresfnın 53 478 000 TL
zarar ettığınden bu mıktarın 28 2 1999 tarıhmden ıtıbaren
T C Merkez Bankası'nm kısa \adelı kredıler ıçın öngorduğü
reeskont faızı ile bırlıkte tahsılınr talep etmıştır Davalı şır-
kete teblıgat yapılamadığından ılanın gazetede vaymlandığı
gunden ıtıbaren 15 gün ionrasının teblıfi tanhı sa>ılacağı du-
ruşmanın 25 9 2002 tarıhınde yapılacağı HUMK'nun 509
maddesı gereâınce ılanen teblığ olunur 24 07.2002
Basın 49956