09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA + CUMHURİYET 22 EYLÜL 2002 PAZAR OLAYLAK VE OORLJŞLER [email protected] i EVET/HftYIR İ OKTAY AKBAL v Şür Hen Zaman' Şiir niçin yazılr? Kişi durup dururken şair olma- ya niye kalkar? Bir iç itiliş midir, bir duygunun baş- kaldınşı mıdır? Hep sormuşundur "/çinizde hiç şiiryazmayan varmı?" diye!.. Tbplantılarda, özel karşılaşmalar- da. Utana sıkıla da olsa el kaldırmayanı yoktur! Herkes şiir yaznıştır. Şiir sandığı dizeler karala- mıştır. Güzel bir şeydr; rahatlatıcı, yaşamı sevdiren bir alışkanlık... Kencimi düşündüm: üseyıllanndaşa- irdim. Kız arkadaşlara akrostişli şeyler yazardım. Aşk falan değild bunlar, bir çeşıt çalışmaydı. Şiir yazmak, ınsanlan etkilemek... Uzun yıllar sorra çekmecelerde, dosyalarda giz- li kalmış şiirleri bi' araya topladım. Yetmişı geçmiş- ti yaşım... Bu şiirteri bir kitapta toplamak nasıl olur- du, dedim. Kimi on sekizli yaşlarda, kimı kırklarda, kimi altmış yaşla'imda çiziktirılmiş. llginç olurdu inceteyicilerekonu! Bu yaşa gelmiş, • hâlâ şiir nedir anamamış mı, derlerdi! Yoksa ger- çek şiirin ne oldu£unu küçük yaşta anladığı için yaz- mayı bırakmış, iyı yapmış mı? Vladimir Mayakovski'nın "Şiir Nasıl Yazılır" ki- tabında, bir şiirinin var oluş nedenini anlatan şu söz- ler de bir çeşit renber sayılmalı: "Bu şiiri, toplum mu istemiştir? Evet. Ikipuan!.. Şiirin bir amacı br ereği var mıdır? Ikipuan!.. Ulak- lı mıdır? Bir puan dahal.. Ritim için bir puan da- hal.." Şiir bir gereklilikten doömaz, illede bir amacı, bir eregi olsun, diyeneyiz. Öylesı de var elbet. Ama çoğu kişi, özellikle gerçek bir şair istediğini yazar. Ne demış Pasternak "Bize yol göster" diyenlere "Ben yol mol göstermem. Şaıryağmurda yaprak- lann sesini duyuran bir riızgâr gıbıdir." Şiir kitaplan yağar. Şiir sevdiğimi bilir okurlar. Hepsi de az çok şairdır! Gönderirler kitaplan. Hep- sini okumayaçalışınm, güzel dizeleri çizerek... Ama onlardan söz etmek zor. Hem eleştırmecilik benım işim mi? Bunun uzmanları var. Romancılar, öykücüler, felsefeciler, hekimler, avu- katlar, ışçiler, memuriar vb. herkes şiir yazar, yaza- caktır. Niye çekinsinler? Selim lleri de şiirlerini ki- taplaştıranlardan bıri! Recep Bilginer de bir şiir ki- tabı çıkarmıştı. Daha başkaları da var. Bilmem ay- nı ışi yapmamakla ben lyi mi ettim? Işte iki kitap: Sabahattin Batur'un "Akçakuşiar"\ (Anadolu Sanat Yayını), Nevzad Odyakmaz'ın "Zaman EyDüş"ü... Iki dost, Batur'layakın arka- daşlığımız yanm yüzyıl. Odyakmaz'la da öyle... "Akçakuşlar"da Batur ilk kez şiirlerini bir araya top- lamış, Odyakmaz ıse hem yargıçlık görevini sür- dürmüş, bu arada da şairiiğı bırakmamış... "Doğarken tüketir ömrümüzü böyle durmadan I Başkaldırmak aklın, direnmek duygulann işi" di- yor Batur... Şiiri anlamış, belki de anladığı için bu yaşa dek şiir yazmamış, yazmışsa da ortaya çıkar- mamış. Ama şimdi iyi etmiş, toplamış şiirlerini... "Unu- tulmaz acılara doğru, güzelleşir insan I Bereket ver- sin yine de sıcak ellerim/z" gibi dizeler yıllann için- de niye saklı kalmış ki! Iki eski dostumun şiirleri bu işin genci yaşlısı ol- mayacağını gösteriyor. Külebi'nin dedıği gibi, "şi- ir her zaman..." Lenin'in Bir Yolculuğu ve Denizcilik Uluslararası anlamıyla denizci bir ulus ve ülke olamayışımızın temel nedeninde hâlâ denizciliğimizin geçmişine sahip çıkmayışımızın çok büyük payı olduğunu göremiyoruz. Oktay SÖNMEZ Denizd "Buraya ancak dün gelebil- dik,sevgflianneciğim.Asılgide- ceğimizo uzakve BSIZ köye ulaş- mak için yann yeniden yola çı- krvonnuşuz. Buraya kadarolan yokuhtğumuzu aynnülan Oe sa- na anlatmayı çok isterdim. Kı- sacaaoldukça pabahya geüşiya- nmda, çok da ezryeüi ve rahat- sız bir seferdi." 7 Mayıs 1897'de Lenin, anne- si MariaAlccandrovna'ya uçsuz bucaksız Sibirya'yı kuzeyden güneye geçereİc Kuzey Kutup Denizi'ne dökülen Enisai Neh- ri'nin kıyısındaki bir kasabadan Minusinsk'ten yazdığı mektuba böyle başlıyordu. "&s. St N'khola" o yıl suya indirilmiş ve nehirdeki yolcu nakliyatı için ilk seferini yapı- yordu. Nehirde toplu taşıma mo- delinde yolcu taşıma işi çok da- ha önceki yıllarda başlamıştı. Ama " S A St NfchoJa" bu hiz- meti geliştirmek için ek olarak hizmete konulmuş ve zamanının nehirdeki en hızlı gemisiydi. Yolculannı yine aynı nehir kryı- sında ve daha güneydeki Kras- noyarsk'tan alıp 400 km. kadar kuzeyde, sözünü etnğımız mek- tubun yazıldığı Minusinsk kasa- basına ulaştıracaktı. Lenin'in bu yolculuğu bir ge- zi falan değildi. Ö SJS. St Nicho- la" bu ilk seferinde onunla bır- likte Çarlık hükümeti tarafin- dan St. Petersburg'da yönetime karşı ve zararh faaliyetlere ka- tıldıklan gerekçesi ile Sibirya'ya sürgün edilen Kryzhanovsky ve Starkow'u da cezalannı çeke- ceklen ücra köye götüriiyordu. Batı'dan doğuya neredeyse bü- tün Sibirya'yı trenle geçmişler, Sibirya'da ilkbahann o vahşi uyanışlannın başladığı doğası içinde, şimdi de nehirde kuze- ye doğru bir yolculuğa başlaya- caklardı. Ne var ki, nehirdeki -Yazar seferin üçüncü gününde anıden sular çekilmiş ve geminin sığ- laşan derinlikte daha fazla yol al- ması imkânsızlaşmıştı. O za- man da yolcular, nehir boyunca ılkbaharda yavaş yavaş bozulan buzlann da çözûlmesi ile geçil- mesı daha da zorlaşan çamur deryası içinde bata çıka 70 km. daha yürümek zorunda kalmış- lardı. "SA St Nkhob" hem yük hem yolcu taşımak, aynı zamanda gerektiğinde de römorkör olarak kullanılmak amacı ile yapılmış ve donaülmışn. Uzunhığu 59, ge- nişliği 8.25 m. olan ve 2 m. su çeken gemide 19 birinci, 22 ikin- ci mevki kamarasında toplam 100 yolcu taşınıyordu. Kazan- lannda Sibirya'nın bol çıralı çam odunu yakıt olarak kulla- nılıyor ve gemi böylece ürerilen buharı kullanan makinesi ile akıntıya karşı saatte 2-3 mil hız- la yol alıyordu. Bunu sağlamak için, kazanlara gereklı günJük odun 40-50 metreküptü. Gemi, kaptan dahil toplam 34 kişi per- sonelle donatılrnıştı. Sibirya'da- kı nehirlerde o günlerde, hemen hiçbir işaretleme (fener, şaman- dıra vs.) yoktu. Bu nedenle be- lirli bölgelerde kılavuz kaptan- lar gemiyı idare etmenin dışın- da nehirdeki durumu sürekli in- celer, araştınr derinlik, akıntı hızı gibi konularda saptanan bul- gulann ilgililere dağıtımını da yaparlardı. Şimdi müzc. 1927 yıhnda "SA St Nkhote" emekliye aynldı. Artık calıştı- nlmıyor, nehir kıysında bir nh- tıma bağlı depo olarak kullanı- hyordu. 1969'da Enisai Nehir Taşımacılığı Kurumu gemi ıçın bir restorasyon projesi oluştur- du. Gemide çahşmış eski kap- tan ve makinistlerin notlan, Ir- kuts kenti arşivleri arasında ge- miyle ilgili her türlü evrak, ar- şiv, teftiş raporlanna kadar her şeyden yararlanıldı. Şu anda gemi yeniden yüz- dürülmüş halde, yapıldığı za- manın büfün kültür, estetik, zevk ve özlemiyle (nostaljisi ile) "Krasnoyarsk''ta bir müze du- rumuna getirihniş olarak böl- genin üzerine titrenen kıymetli bir tanhsel değeri, kuşaktan ku- şağa okşanacak, sevgi ile sakla- nacak bir kültür unsuru. Salon- lanndaki o eski lambalar, şam- danlar, hatta çanak-çömleği, se- yir araçlan ve tüm donanım te- ker teker aranıp bulunup yerli ye- rine konulmuş olarak. Dünyanın daha bir sürü ülke- sinde yığınla benzen olan bu olayı neden mi buraya aldık? Bir; her yeri geldığınde ülkemi- zin birçok nedenlerle yerel, hat- ta milli taşıma politikasının bir zamanlar bu ülkede de var olan, ilkeli ve içten yöneticilerin, onuncu yıl coşkusunda hedefle- ri gösteren o mucize adamın, ilk cumhurbaşkamnın da "miffi ÜJ- kö" olarak işaret ettiği denizci- likte ulaştırma politikamızı ib- retle anımsatmak için. Bir kez daha o günlerde hükümet prog- ramlanna yerleştirilen "toplu taşıma" zorunluluğunu artık, aynntı ve nedenlerine burada değinmeksizın vurgulamak için. Başkaları dünyanın öbür ucun- da -Avrupa'da falan da değil- Sibirya gibi bir coğrafyada 1800'lerde bu modeli benimse- mişler. Biz tam tersini yapmışız. Denizlerde toplu taşımayı kal- dırmışız. I>emiryolu işini ner- deyse yerinde saydırmışız. Bu yüzden yollanmız salhaneye dönmüş. Her gün on, on beş, her bayram yüzleri bulan sayı- da ölü. Bir başka deyünle, ne- redeyse muharebe zayiab. Iki; yıllarca geçmişimizi alıp götürmüşler. Dünyanın en bü- yük, en ünlü müzeleri göz göre göre bu topraklardan sökülüp götürülen eşsiz ve paha biçil- mez eski uygarlıklann, zengin kültürlerin mirası olan parça- larla dolu. Aynntılara girmiyo- ruz. Bu bağlamda zaten ulusla- rarası anlamıyla denizci bir ulus ve ülke olamayışımızın temel nedeninde hâlâ denizciliğimi- zin geçmişine sahip çıkmayışı- mızın çok büyük payı olduğu- nu göremiyoruz. Yoksa Sibirya'da bir nehirde 1800'lerde yolculan arasında Lenin ve arkadaşlan da vardı diye, takunya kadar bır gemiyi başkalan bir kültür mirası ola- rak bugünlere ve daha sonraki kuşaklara taşırken biz, o çelik ka- le gibi hâlâ gözümüzün önünden gitmeyen "Yavuz"u, destanlan tarihe bütün onuru ile yerleşmiş ama kendilerinin bir parçası bi- le kalmamış "Hamidiye''yi, bir ara sıradan bir mavna gibi yıl- larca odun taşıttığımız "Nus- ret"i hurda diye satar mıydık? Satmasak bugünkünden daha mı müflis olurduk? Umanm bir gün de örneğin a Savarona"yı, her dört insanından birinin aç ol- duğu dünyanın bır yerlerinde. mafya babalannın mih/on do- larlarla oynadıklan ünlü bir ku- marhane olarak görmeyiz. Dü- şünülmesi bile ürkürücü. Eski gemilerle ilgili uzun sü- reli araştırmalanm içinde mi- lattan önceki yıllann değil yet- miş seksen öncelerinin deniz- lerde hizmet gören, o şimdi anı- lanmızda masallar kadar uzak, masallar kadar güzel ticaret ge- mılerinın belgelerine, elde kal- mış bir parçasına, hatta resim- lerine bıle ulaşmak bır mesele olmuştu. Edebiyanmız gibi bütün sana- tımızda denizlerden, denızcili- ğimizden yansıyan pek bir şey yok gibidir. Çünkü deniz kültü- rü de en azından elimizdekileri korumakla oluşur. Gelecek yıl- lann bilinçlı denizci kuşaklan- na sesleniyorum. Denizcilik bir se\da işidir. Bilgi üzerine ku- rulu bir tutku ve coşku mesle- ğidir. Özellikle tarih ve kültürümüz- de yeri olan gemilerimize gözü- müz gibi bakalım, onlan canı- mız gibi koruyalım. Seçim Karşısında Donup Kalmak 3 YENİ KİTAP Avukat İskender Özturanh'nın, "Toplumsal Dönüşüm Yayınlan " tarafından 3 yeni kıtabı yayunlandı: 1) Türldye ve Atatürldye 2) Laik Devlet ve Sanklı Siyaset 3) Uygarhk, Özgürlük ve Atatürk Vedat GUNYOL A nsanın en büyük düşmanı, ben- I ce düşüncede, dünya görüşün- X de, daha çok üıançta, hele he- le küçük yaşta aile ocağında öğren- diklerinde donup kalmaktır. Böy- lesi bir durum, bu durumun yarat- tığı bağnazlığı, hoşgörüsüzlüğü besler ve en ufak bir değişmeye yanaşmayıp, insanı olduğu yerde otlatmaya zorlar. Bunun örneklerini toplumumu- zun eğitim yoksunu katmanlaruı- da görüyoruz her gün. Bir inanca, aslı astan olmayan bir kör inanca saplanıp kalmakla yetinen, kafası- nı işletmeyen. inancını sorguya çekmeyen (böylece insan olmaya yanaşmayan) yaratıklann çoğun- lukta olduğu bir toplumda yaşa- mak kadaryürekler acısı bir şey dü- şünebiliyor musunuz? Yabancı bir yazar "halk düşün- meye pek yanaşmaz" derken bu utanç verici gerçeğe parmak bas- mış oluyor. Eğitimsiz halk, aklının ermediği şeylere ınanır. diyor Ba- tılı bir yazar. tnsanlık düşmanı Adotf Hitler: u Kitkkrin sempati- sini kazanmak istiyorsanız onlara en aplatca \e çiğ şevler sö>lemeb- siniz" dıyor. bir bakıma haklı ola- rak. Bunun üstünde düşününce, yakında gerçekleşecek olan seçi- min, daha önceki özellikle de Ad- nanMenderes ve CeialBayar (Ata- türk'e ihanet eden) yönetiminde- ki seçimden farklı olacağını kim söyleyebilir. Bu kez de yirmı yediyı bulan sü- rü sepet partilerin pala\ralanyla yönlendirilen seçmenlerin. seçme- yip salt oy verme durumlannda bir değişme umudu besliyorsanız, kö- tü olun denm. Seçilme umuduyla söylerken döktüren adaylann. gö- nüllennde yatan aslanın beş altı milyarlık cep harçlığının yanında, seçmenlerin insan gibi yaşamala- nna önem verildiğine tanık olan- lar varsa hâlâ, şaşanm akıllanna... Uykuda sağlık, ödemede rahatlık! peşin fiyatına 9 taksit 20 nakit ödeme indirimj 15 aya varan vade OİOO 361 5558 Bti tmnparrt» T c Stnayı «e Turet B A 4 r ^ rw 25 05 1994 t v * « 21940 sjyılı Reı^ir Gazete de y>yır<l«rdn ^eblı^nc uyi)und>jr • 9 08 2002 29 09 2002 UHNCT arand* g«(efi^r IstidMJ vnrten uzc nöe enceöer tx*mrr<e<uzın deÇij&tık yaprn* ^aktna tahıptr K^mcjnyayU ıl^'i ayrmtılı b*& n;e*e »mın eoet*»ına U U ı i A ; OS8 Rahatlığın Adr e s i " www.istikbal.com.tr Sağlıklı bir uyku için ihtiyac; duyduğunuz her şey Istikbal'de: •Antıalerjık, antıbakterıyel dolgu malzemelerı •Hıjyenık uyku ortamı •Ortopedı, ergonomı ve rahatlık • Dünyanın en gelışmış yay sıstemlerı "alevlenmeyi onler" PENCERE Buş, Çuş, Çüş... Üstünde yaşadığımız yerküreyi kim yönetiyor sorusunun yanıtı kısaca nedir?.. Dünyayı çekip çevıren güç, üç harflı iki sözcük- ten oluşuyor: Buş.. Çuş.. Buş ABD'nin başındaki zat-ı şerifin adının Türk- çe yazılışı, ÇUŞ ıse 'Çok Uluslu Şirketler'in kısal- tılmış adı... • Buş yaman mı yaman.. Tarihte dünyayı avucunun içine almak isteyen ne cihangirlertüredi... Cengiz, İskender, Atilla, Fatih, Napolyon, Sul- tan Süleyman, Adotf Hitler... Buş'un elıne hıçbıri su dökemez... Eski cıhangirlerden kimileri dünyanın yuvarlak olduğunu bile bilmiyorfardı... Dünyanın küre olduğunu bilen Hitler ise Buş'un yanında zavallı kalır. Çünkü Buş, Küreselleşme'nin sultanı, gezege- nimizin padişahı, yeryuvarlağının imparatoru... • Almanya'da Schröder hükümetinin Adalet Ba- kanı Bayan Herta Gmelin Buş'u suçlamış: - Hitler'e benziyor!.. Benzıyormu?.. Hıtler'in topu, tüfeği, tankı, uçağı vardı; ama, elindeki Çuş devede kulaktı... Buş'un Çuş'u var... Çuş'un da Buş'u var... Çuş ile Buş birbirini tamamlıyor; gezegenimizde Küreselleşme'nin padişahlığını kuruyor. • Buş'u hepimiz tanıyoruz.. Gazetelerden fotoğrafı eksılmez, televizyonlar- da suretinden geçilmez.. Peki, Çuş neyin nesi?.. Hayatımızın vazgeçilmez ortağı; yaşamımızda eşimiz, damadımız, kayınbiraderimiz, eniştemiz, amca oğlumuzdan bize daha yakın... Günlük yaşamda canın köfte mi çekti?.. En yakındakı dükkâna girip bir Çuş köftesi ye- mek zorundasın.. Susadın, gazoz mu içeceksin?.. Gelsin Çuş gazozu.. Terörıst mı olacaksın?.. Çuş silahını kullanacaksın.. Terörıstın hakkından gelmek için devlet adına göreve mı çıkacaksın?.. Yine Çuş sılahı kullanacaksın.. Arabanın benzini bitti, depoyu doldurdun, para- sını ödeyeceksin.. Benzınin fiyatını kim saptıyor?.. Çuş!.. • Benzın deyınce akla petrol gelir, petrol deyince de Irak savaşı.. Çuş'lar Buş'un Irak'ı vurmasını istıyorlar; Buş vurdu vuracak.. Nasıl bir iştir bu?.. Dünyayı örümcek ağı gibi saran Çuş'lar Amerı- ka'da bir avuç ailenın elinde... Bugün aklı baştnda olup 'sistem'\ bılen kişi, Buş'u bunlann Başkanlık koltuğuna oturttuğunu bilir; Buş emır kuludur, ille de vuracak... Peki, dünyada Çuş'a 'çüş' diyecek bir güç yok mu?.. Insanlığın sorunu bu!.. www.kulturgezileri.com Yenilmez Motel Bodrum Yalıkavak'ta Denize sıfir, yüzme havuzlu, restaurant + bar 1 kişi kahvattı dahil 15.000.000 Tel: 0252 385 40 55 Fax: 0252 385 40 13 —.Ttve. ENGLISH CENTREL a n g u a g s S c h o a i Genö Ingıli2ce Programlan Şırfcetter ve t^jrutuşlar Içın Özel Programlar Iş Irtgılızcesi Programlan TOEFL-IELTS-FCE Srnavfanna Hazıriık Progranlan Çocuiclara Ozeı Hafta Içı GurnJûz Yaz Programlan Bıre-tMT Ingîlızce Eğıtımlen Ev HenımJanna Özel Programlar 0arencılenm<2e ÜcretSîZ Aktıvrteter RumM Cad No 92 K22S O.m«nfc.y I.Bnbul T.l (0212) 225 »1 72 -247 M «3 • 241 20 M » com SEVDIRGISULH HUKUK HÂKtMLİĞt'NDEN DosyaNo:2001 448 Davacı Orman Gene] Mudurluğu'ne izafeten Sındırgı Or- man Işletme Mûdürluğu tarafından davalı Yüksel Kereste Ltd Şrrketı hakkında almış olduğu ıhaleden dolayı daha son- ra >apılan ıhaleh salışla Orman tdaresfnın 53 478 000 TL zarar ettığınden bu mıktarın 28 2 1999 tarıhmden ıtıbaren T C Merkez Bankası'nm kısa \adelı kredıler ıçın öngorduğü reeskont faızı ile bırlıkte tahsılınr talep etmıştır Davalı şır- kete teblıgat yapılamadığından ılanın gazetede vaymlandığı gunden ıtıbaren 15 gün ionrasının teblıfi tanhı sa>ılacağı du- ruşmanın 25 9 2002 tarıhınde yapılacağı HUMK'nun 509 maddesı gereâınce ılanen teblığ olunur 24 07.2002 Basın 49956
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle