Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 17EYLÜL2002SALI
OLAYLAR VE GÖRÜŞLERolay.gorus@cumhuriyet.com.tr
EVET/HAYIR
OKTAY AKBAL
Bizim Romanımız!..
Romangerçeğı değil!.. Birfilmde, biroyundada
değil!
Yaşam, yani yaşadıklanmız, en gerçekçi roman-
lann, öykülerin, oyunların üstündedir. Okuruz, du-
yanz, görürüz, o kadar etkilenmeyiz. Acırız, içimiz
sızlar, ama sonra unuturuz.
Oysa bir romanda yaşatılan bir acı öykü, bir üzü-
cü olay, bizi daha derinden etkiler. Dostoyevs-
ki'nin, Kafka'nın, Tolstoy'un vb. yazariann sunduk-
ları yaşam manzaralan kuşaklar boyu sürdürür et-
kisini...
Geçen gün "Cumhuriyet'te Ahmet Cemal'in
bir yazısı çıktı. Biröğretim görevlisi, biryazar, us-
ta bir çevirici, gerçek bir aydın... Nice kitaplar, ya-
zılar, çeviriler!.. Heryazısını ilgiyleokuduğum birya-
zar. Yıllar önce kitaplarımla ilgili dürüst, çözümle-
yici yazılannı unutmuyorum. Anlayan, duyan, an-
latan, duyuran birkalem...
Yalnız o mu geçım sıkıntısı yaşayan, yalnız o mu
gündelik bin bir türtü acı çeken? Onemli öğrenim
aşamasından geçmiş, değerini kanrtlamış, birbirin-
den değerli yapıtlar vermiş kışiler, bugün toplum
yaşantısının en alt düzeyinde savaşım veriyorlar!
Gazeteciler, sanatçılar, yazarlar, yeni bir değer ya-
ratan insanlarımız...
Bir dostundan yardım istemiş, kira bedelini öde-
mek için. Aldığı yanrt "Ayağınıyorganınagöre uzat"
olmuş. Oysa yorgan grtmış, kavga bitmemiş!.. Ana-
dolu Üniversitesi'nde öğretim görevlisi Ahmet Ce-
mal bakın ne yazıyor:
"Günlük yaşamımı sıkıntısız sürdürebilmeme,
ufacık da olsa bir ev almama çevirdiğim ve yazdı-
ğım üç kat raf kitap yetmedi. On dokuz yıllık üni-
versite hocalığı da yetmedi. Unvanım öğretim gö-
revlisi olduğu için aylıklanm da hep düşük kaldı.
Bunlar roman değil gerçek, romanını yazsaydım
belki de beni övgülere boğarlardı; 'Ne kadar ger-
çekçi yazmış' derlerdi."
Türkiyemizde yalnız Ahmet Cemal değil geçim
düzeyı çizgisinin altında yaşayan! Böyle olumsuz
koşullar attında öğrencilerine ders vermekte, krtap-
lar yazmakta, çeviriler yapmakta, "Cumhuriyet"
gibi bir gazetede haftada bir gün olsun yazmakta
direnmek... Nedir eline geçen bunca uğraşa kar-
şın? Nedir sizin bizim, hepimizin eline geçen? Evet,
sizin, benim, hepimizin! Istediğin kadar sayısız ki-
tap yazmış, yayımlamış ol, yarım yüzyıldır en ünlü
gazetelerde binlerce yazın çıkmış olsun!.. Hepimiz
Ahmet Cemal gibiyız, bir aynm yok! Dürüst, ger-
çek aydın olmanın suçunu çekmekte aynm yok!
"Günlerden bir gün beni bir sigorta hastanesi-
nin odasında ölmeye yatırdıklarmda ya da biryer-
lerde yaşamın yorgunluğundan kendisi noktalamış
olarak bulduklarında..."
Ahmet Cemal'in son satırlannda ister istemez siz-
ler de, bizler de kendimizi görmüş gibi olmuyor
muyuz?
"...bu dünyadan paranın savaşım yitirmiş, ama
sanınm kendini ucuzlatmamayı başarmış biri ola-
rak çekip gideceğim ve benim romanım, zaten
son satınna kadar yaşanılarak tüketildiği için, hiç
yazılmayacak..."
Mavi Akım ve Azeri Gazı: Üstü Kapalı Gerçekler...
Ne var ki bazı kesimlerin çıkan dolayısıyla Azeri gazı şansı kaçınl-
dı: Şahdeniz'in Türkiye için ne gibi bir fırsat olduğunun geç algılan-
ması, bu kesimlerin ekmeğine bal sürdü.
Dr. Ferruh DEMİRMEN Serbest Petrol Danışm,
R
usya'dan Ka-
radeniz yo-
luyla Türki-
ye'ye doğal-
gazgetirecek
Mavi Akım boru hattının
denizaltı bölümü tamam-
landı; bugünlerde hatta
denemeler (testler) yapı-
lıyor. Yapımda ilerleme-
ler nedeniyle bu projeye
yönelik eleştiriler bir sü-
redirazaldı. Ancakproje-
nin tüm boyutlan ve Aze-
ri gazı ile ilişkisi kamu-
oyuna tam yansımadı. Bu-
rada bu projelerle ilgili
bazı "üstfi kapah" ger-
çekleri sergilemek istiyo-
rum. Geçen yıl yaşanan
bürokratik ve siyasi sıkın-
tılar konu dışı.
Önce şurasını belirtmek
isterim ki Mavi Akım
eleştirileri bazı çevreleri
oldukça rahatsız etti. Be-
nim bir eleştirici olmam
nedeniyle bakanlıktan üst
düzeyde bir yetkili, hak-
kımda haksız önyargıda
bulundu, Milliyet'üı kö-
şe yazan Tüncay Ozkan da
eleştiricilere toptan ah-
kâm kesti. Bu çıkışlar ge-
reksiz idi. Bakû-Ceyhan'ı
yurtiçinde ve yurtdışında
sürekli savunmuş bir kim-
se olarak Mavi Akım'a
karşıyım diye bir yetkili-
nin arkamdan söz etmiş
olması esef verici.
MaviAknn: Mavi Alam
hakkında kamuoyunda
yerleşmiş en yanlış bilgi-
lerden biri, Karadeniz'in
dibinden geçecek boru
hattı yapımının derinlik
vb. etkenlerle zor olacağı
idi. Nitekim hathn döşen-
mesi çetin koşullarda olu-
şabildi ve bu arada proje
en az bir yıl gecikti. Ya-
pım işlerinin ilerlemesi
ile kamuda proje ile ilgi-
li bir sorun kalmadığı iz-
lenimi doğdu. Ne var ki
daha önceleri çeşitli vesi-
lelerle belirttiğim gibi tek-
nik yönden projenin asıl
sorunu yapunla ilgili de-
ğil idi. Sorun, 25 yılı içe-
ren işletme aşaması ile il-
gili idi. Hattın yapımı bit-
ri, bitiyor diye projeyi so-
rundan sıynlmış görmek
gerçekdışı bir tutum olur.
Hat sorununa dönük ke-
sin yargı, ancak 25 VTJ son-
ra işletme aşaması biti-
minde verilebilecektir.
Mavi Akım özelliklerin-
de bir boru hattı dünyada
henüz işletmeye girme-
miştir.
tşletme aşamasında ne
gibi bir sorun çıkabilir?
Kısacası, Karadeniz'deki
jeolojik koşullann boru
hattının mekanık bütünlü-
ğünü riske sokmasıdır.
Asitli ve yumuşak bir de-
niz dibi, çamur volkanla-
n, metan gazı sızıntılan,
faylar, yamaç dengesizli-
ği ve tortul akınhlan bu
koşullar arasında. Dep-
rem, yamaç kayması ve
tortul akıntılan en ciddi
sorunlar. Sıkı önlemler
ahnmazsa "gaz hidrat-
lar"ın oluşumu ile hatta ö-
kanmalar da olabılir. Bir
"terslik halinde doğalgaz
naldive Karadeniz'in eko-
lojisi riske girecek,
Proje kesinleşmeden
önce bu riskler Türk uz-
manlarınca değerlendiril-
medi. Yetkililer, hattı dö-
şeyecek ttalyan Saipem
şirketi için "Onlar dene-
yimlidir, yapım ve bakunı
onlar yapacak" savlany-
la konuyu çarpıtarak so-
rumluluğu üzerlerinden
attılar. Oysa sözü geçen
riskler Türkiye'yi yakın-
dan ilgilendirir. Bu risk-
leri taruşmak için Saipem,
Gazprom ve Türk rnühen-
dislerinin kamuya açık bir
oturumda bir araya gel-
melerine ilişkin basında
yaptığun çağn, ne yazık
ki bir sonuç vermedi.
Bunlara ek olarak Ma-
\anı
vi Akım'da açıklık bek-
leyen şu hususlar var:
• Proje gedkmesine dö-
nük yükümlülüklerin
Gazprom'un lehine oldu-
ğu görünüşü (Botaş'uı in-
ternetteki açıklamasına
göre).
• Karadeniz'e gelebi-
lecek ekolojik zarardan
GazpromEni ortaklığı-
nın sorumluluk derecesi.
• Doğalgaz naklinde
ciddı bir aksaklık olması
durumunda bu gaza güve-
nen Türk sanayicilerinin,
karşı taraftan tazminat is-
teme hakkı olup olmadı-
ği-
• Rusya'yla enerjide iş-
birliğini savunanlann, bu
ülkenin bu güne dek Ba-
kû-Ceyhan'a karşı olma-
srnı nasıl izah ettikleri.
Yanıtsız kahnış başka
bir soru, Rusya'mn
"Krasnodar" bölgesin-
den nakledilecek doğal-
gazın niye Gürcistan yo-
luyla karadan getırilmedi-
ği. Bu güzergâhtan geçe-
cek bir boru hattımn tek-
nik risk, ekolojik risk ve
maliyet açısından Mavi
Akım'a kıyasla çok daha
uygun olacağı kesindi.
Güzergâh üzerinde yaşa-
yan Abhaz azınlıklannın
bir güven sorunu olabile-
ceği düşünülemezdi, zira
Abhazlar Rusya'nuı koru-
ması alhndalar.
Görünen o ki deniz gü-
zergâhının seçilmesinde-
kı asıl amaç, Gazprom ve
Saipem için teknoloji rek-
lamı yapmak idi. Türkiye
böyle bir amaca büinçli ya
da büinçsiz hizmet etti.
îroniktir ki Rusya Hazar
Denizi'nin altından geçe-
cek boru hatlanna ekolo-
jik nedenlerle bugüne dek
karşı çıktı. Yine ironiktir
ki son aylarda Rusya, Gür-
cistan üzerinden gûneye
doğru petrol ve doğalgaz
sevki için girişimleT yap-
H a y a l l e r i m , b a n k a m v e b e n
Akbank "Ailem" Eğitim Kredisi aldım.
$imdi hem hayalimdeki eğitimi alıyorump
hem de geri ödemeyaparken kazançlı çıkıyorum,
Siz de eğitim konusunda desteğe ihtiyaç duyuyorsanız Akbank "Ailem" Eğitim Kredisi alın.
18 aya kadar vadeyle ve uygun faizle kolayca geri ödeyin. Bu krediyi, okul öncesi eğitimden
yurt içinde ya da yurt dışında yüksek öğrenime, dil kurslanndan sertifika programlanna kadar,
hertürlü eğitimde kullanabilirsiniz. Üstelik, eğer Akbank "Ailem" üyesiyseniz, geri öderken
puan kazanırsınız. Unutmayın: Akbank, size özel dost hizmeüeriyle, her zaman yanınızda.
Akbank "Ailem"i hemen arayın, aynntılı bilgi alın!
444 25 25
www.ailem.akbank.com.tr
tı. Hiç gereği yok iken Ka-
radeniz'i doğalgaz taşı-
macılığına açmak ve za-
ten büyük ekolojik risk
altında olan bu içdenizi
daha da bu yönde itele-
mek vicdanen nasıl savu-
nulabilir? Şurası da ger-
çek ki Türkiye "den cesa-
ret alan Iran şimdi Kara-
deniz yoluyla Ukrayna'ya
doğalgaz sevk etmeyi dü-
şünüyor. Enerjiden so-
rumlu siyasilerimiz Ka-
radeniz'de yeni bir dönem
açtılar, kendilerini kutla-
mak gerekiyor!
Azeri gazı
Mavi Akım'la ilgili baş-
ka bir konu, bu projeye
seçenek proje olabilir miy-
di sorusu... Yadsınamaz
ki Türkmen gazı rahat bir
seçenek olabilirdi. Bura-
da sergilemek istediğim,
Azeri gazının da bir seçe-
nek olabileceği idi. Şöy-
leki:
Mavi Akım anlaşması
Aralık 1997'de imzalan-
dı ve Nısan 1998'de
TBMM'de onaylandı. Ka-
sım 1999'da ek protokol
imzalandı ve protokol Ha-
ziran 20O0'de Meclis'ten
geçti. Ek protokol imza-
lanmadan 5 ay önce Şah-
deniz gazlcondansat sa-
hası keşfolmuştu. Keşif
kuyusundan sahanın dev
bir saha olduğu ve gaz re-
zeninin 400-700 milyar
m3 olduğu saptandı. Bu
rezerv yılda en az 16 mil-
yar m3 gaz üretimi için
yeterli idi. 2000 yılında
açılan 2. ve 3. kuyular re-
zerv tahminini değiştir-
medi.
Aynı yılın ilkbaharmda
BP'nin önderliğini yaptı-
ğı Şahdeniz konsorsiyu-
mu, gazı Türkiye'ye satış
planlan hazırladı. Satış
2002 yıh sonlan/2003 yı-
lı başlannda devTeye gi-
recek, zamanla yılda 16
milyar m3 'e çıkabilecek-
tir. Gaz hacmi ve teslim
Tarihi Türkiye için gayet
uygundu.
Bu bilgikr çerçevesin-
de Tûrldye'nin, 2000 yıb-
nın başlannda Mavi
AJam'dan vazgeçip Azeri
gazına dönmesi olanağı
vann. \la>i Akım henüz
çokerken bir aşamada idL
Anlaşma hükümlerince
bir miktar tazminat öde-
mek gerekebiürtti. Buna
karşm Bakû-Ce>1ıan'ı de-
ğişik yönlerden destekle-
yecek, teknik ve ekolojik
riski çok daha az, maöve-
ti düşük ve kardeş bir ulu-
sayardnnaoJacakbir pro-
je garanri alüna ahnacak-
n. A\nca gazuı ftvatı dü-
şebflecek ve doğalgaztemi-
ninde Rusva ya olan bağ-
hbk önemB derecede aza-
lacakidi.
Ne var ki bazı kesimle-
rin çıkan dolayısıyla Aze-
ri gazı şansı kaçınldı: Şah-
denız"in Türkiye için ne
gibi bir firsat olduğunun
geç algılanması, bu ke-
simlerin ekmeğine bal sür-
dü.
Şurası da bir gerçek ki
Şahdeniz konsorsiyumu
Azeri gazı dışsatım plan-
lannı 2000 yılınm ilkba-
harmda Türkiye'ye öner-
diğinde, Türkiye bu plan-
lara pek sıcak bakmadı.
Doğalgaz arz fazlalığı so-
runu kapıya gelip dayan-
mıştı. Azeri gazı anlaş-
ması konsorsiyumla an-
cak 2001 yılının mart
ayında -ve biraz da Azer-
baycan'ın baskısıyla- im-
zalandı. Öngörülen gaz
alımı 2004 yılında 2 mil-
yar m3'le başlayacak,
2007'de yılda 6.6 milyar
m3'übulacaktı.
Sonuç olarak Azeri ga-
zının mümkün olduğun-
dan daha geç ve daha az
miktarda alımı imzaya so-
kuldu. Bu durum Azer-
baycan'ı ve konsorsiyu-
mu hayal bnklığına uğ-
rattı. Mart ayında tstan-
bul 'da yapılan TUDOGE
2002 toplantısında SO-
CAR'ın Dış Yatırmlar Ge-
nel Müdürü Akskerov, bu
hayal kınklığını kibar bir
üslupla dile getirdi.
Son gelişmeler Tûrld-
ye'nin Azeri gazından da-
ha da uzaklaştığını göste-
riyor.
Gaz hacmine ilişkin uz-
laşma sağlanamadığı için
gazın ılk geliş tanhı 2006
yılına sarkıyor. Öte yan-
dan ve ne gariptir ki İcon-
sorsıyum yılda 16-32 mil-
yar m3'lük Azeri doğal-
gazını Türkiye yoluyla
Avrupa'ya sevk etmeyi
tasarlıyor.
Türkiye Azeri gazmdan
niye yeterince yaralana-
mıyor, enerjiden sorumlu
yetidliler acaba yanıt verir-
ler mi? Hele bir geçmişe
saydam bir mercekle göz
atsalar?
femın(5 demirmen.com
Hüsnü Göksel'e Mektup
Feryal GÜRPEVAR
B
iliyorduk; içimizi ri kıhnak için sürekli üre-
nicedir bir sıkmtı; tilen bir enerji yalnızca
bir ağırhk, bir "ne
yapacağmı büemeziik'' bu-
naltısı basmıştı. Biliyor-
duk. Ama beklemekten de
korkuyorduk...
Sonunda bırakıp gitti-
niz, bizi, dostlan, okurla-
n, öğrencileri, hastalan-
nızı, yoldaşlan.
Yahıızca benim başıma
geldiğini sanmam, habe-
ri öğrendiğim anda yaşa-
dığım tarifsiz panik duy-
gusunu. Siz olmadan na-
sıl katlanılacak bu dünya-
ya bilemem. Meğerne çok
güvenirmişim; güvenir-
mişizsize...
Insanlann içini ısıtmak
bir yana, ışıtmanız onlan
sizin doğal varoluş biçi-
minizdi. Hiç çekinmezdi-
niz siz kendini yapayal-
nız, çaresiz çelişküer için-
de bulmuş insanlara, söz-
lerle pışpışlamanın ötesi-
ne geçip, inisiyatif kulla-
mp yardımcı oknakta. O
çok ciddi; ilkeli hoca, has-
talannın sağalnmına adan-
mış bir yaşam, bir aydın,
gerçek bir humanist, akün
ve bilimsel bilginin her
gün yeniden çoğaltması-
nı ve sağlamasını yapan
sizdinız. Hiç kimseyi yar-
gıladığınızı duymadım ne
de küçümsediğinizi. Ak-
lımzın analitik süzgecin-
den geçerdi durumlar,
olaylar ve olaylann so-
rumlusu olan kişiler yal-
nızca.
Hiçbir zaman tek bir du-
ruşunuz ohnadı hayatı ya-
şarken, hayata karşı. tlke-
ler, kurallar, mesleki so-
rumluluklar, aydın ohna-
nın doğal zorunluluklan-
nı yaşama geçirmek ve di-
yalnızca bir katmanıydı
sizin varoluşunuzun. Çok
duyarü yumuşacık birkalp
bütün katmanların ortak
paydasıydı her zaman. Bir
çok insanuı "şnnankça"
bulacağı bir insani zaafi
anlayarak. bir kediyi: göz-
lerine bakıp onun hastalı-
ğım bildiğini anlayınca,
onu ürkütmemek için ha-
lının üstünde oynayarak
muayene etmek yüce gö-
nüllülüğünüze yakışandı...
Resünler yapardınız siz.
îmzanız hayata, hayatın
ağırlığına karşı bir şakay-
dı. Hugo.
Sizi hüzünlendiren, içi-
nizi ısıtan hayatın öyküle-
ri dillenerek "ince" kitap-
lara dönüşmüştü. Yalın,
sahici ve uzun uzun da-
mıülmış bir yoğunluktay-
dı hepsi, tek tek. Hiç mi hiç
vazgeçmediniz, bir gün
bile, kendinizi yeniden,
yeni bir biçimde gerçek-
leştirmekten ve böylece
bizleri zenginleştirmek-
ten...
Biliyorum. Bütün bun-
lara rağmen siz bir dans-
çı olmak isterdiniz aslm-
da hayatta. Ama zaten siz
Hüsnü GökseL, tanıdığım
bildiğim en iyi dansçıydı-
nız; hayatla dans eden...
Birarkadaşım aradı. Git-
tiğinizi fisıldadı. Öğrenip
ikinci bir telefon edecek-
ti. Nerede? Ne zaman?
Bekledim. Oysa aramadı
bir daha...
Siz gidişinizi sessizleş-
tirdiniz. Bu sizin stiliniz-
di. Hayatla dansın size ait
en son fîgürü. Ama, zaten
biliyoruz, siz bizden
gidemezsiniz ki...
PENCERE
Sen Seni Bil!..
Osmanlı'nın son kuşağından kimisi Cumhuriyet
döneminde geçmişe özlem duyardı...
Içlerinde Ulusal Kurtuluş Savaşı sürecınde yaşa-
mını hiçe saymış, Cumhuriyet'in kuruluşunda et-
kın rol oynamış olanlar bile vardı; babamın arka-
daşlanndan birinin gözlerini kısarak hayıflandığını
bilirim:
"- Koskoca imparatoıiuk elden gitti..."
Oysa geçmişteki imparatorluklann hıçbirinın ge-
leceğı olamazdı...
Tarih hepsini tasfiye etti; ne görkemli Britanya Im-
paratoriuğu kaldı, ne Avusturya-Macaristan!.. Çar-
lık gümbür gümbür yıkıldı. Osmanlı'nın çağdışılığı
öylesine çarpıcıydı ki, küllerinden Türkiye Cumhu-
riyeti'nin yaratılması Mustafa Kemal'in mucizesi-
dir.
•
Yaşanan tarihsel olayın anlamı bilimsel açıklama-
sıylasaydamlaştı. 'AydınlanmaÇağı'yla 'ulus-dev-
/ef'dönemi başlamıştı, ümmetten millete geçiliyor,
dinci devlettarihegömülüyor, laiklikle birfikte insan
hakları ve demokrasi oluşuyordu; bu dönüşümün
sanayileşmeyle gerçekleştiği yalın bilgi içeriği ka-
zanmıştı.
Osmanlı'nın Türkiye Cumhuriyeti'ne dönüşümü-
nün kendine özgü koşulları vardı; sanayi devrimi
gerçekleşmeden yapılmıştı bu devrim; içe dönük
yüzünde Anadolu'dakı etnik yapının tasfiyesi so-
nucunda kotanlmıştı; Türkler emperyalist Batı'ya
karşın gerçekleştirmişlerdi bu işi...
Ceremesıni de ödemişlerdi.
Ve ödeyeceklerdi!..
•
21'inci yüzyılın başında 'ulus-devlet'\ aşan bü-
tünleşme girişimleri Avrupa'da uç veriyor; tekno-
lojik devrimin yarattığı bir evrimin Küreselleşme
sürecinde dünyayı silkelediğini görüyoruz; bu de-
ğişimi anlamak gerek; sosyalist dünya denemesi
niçin başarılamadı?..
Koskoca Sovyetler gümbür gümbür yıkıldı; pe-
ki, geriye ne kaldı?..
Biraz kül biraz duman mı?..
Hayır...
Geriye çok şey kaldı; sosyalizm denemesinin
dünyamızda yarattığı birikim, ınsan bilıncinden hiç-
bir zaman silinemeyecek bir aydınlanmanın kalıtı-
mıdır.
Sovyetler -eski çağlardaki anlamıyla olmasa da-
kimilerine göre kocaman bir imparatorluktu...
Dağıldığı zaman ne oldu?..
Ortaya bir sürü ulus-devlet çıktı; tarihsel evreler
her çağda iç içe yaşandığından, bir yandan Avru-
pa Birliği oluşurken öte yandan yeni ulus devletle-
rin kurulması kimseye şaşırtıcı gelmesin...
Unutulmasın ki Avrupa Birliği de ihtıyar kıtada ya-
şayan ulus devletlerin iradeleriyle oluşuyor.
•
19'uncu ve 20'nci yüzyılın çalkantılarını kan re-
van içinde yaşayan dünyamızın 21'inci yüzyıla gi-
rerken hiç de sakin olmadığı görülüyor; Küresel-
leşme'nin lideri Amerika'da savaş tamtamlan ça-
lınıyor.
Türkiye'de ise tarihe gömülmüş sandığımız et-
nik çelişkiler gündemin birinci maddesine oturtul-
mak isteniyor, şaşılası bir biçimde dışardan körük-
lenıyor...
Bu durumda 'ulus-devletImize herzamankinden
daha çok ihtiyacımız var...
Yaşadığımızbunalım ulus-devletten değil, 'ulus-
dev/ef'in gereğinı yerine getirip hayata geçırecek
olan bilinç yoksunluğundan kaynaklanıyor.
Neydi o tekerleme:
"Sen seni bil, sen seni bil, sen seni bil, sen se-
ni..
Sen seni bilmez isen, bildihrler haddini!.."
www.kulturgezileri.com
SEVDAÖZMEN'İN
SEVDA
ŞİİRLERİ
kitabı çıktı.
Isteme adresi: Sümer Mah.
Özgöller Sit. 6A Blok, Kat: 5, 0: 24
Tel: 0 533 738 6015 - 0 543 586 57 38
— Th«.
ENGIISH CENTRE
L a n g u a g . S c h o o l
Genel Ingılızce Programlan
ŞıHtetler ve Kurufuşlar İçin ÛZBI Programlar
Iş Ingiizcss! Programlsn
TDEFL-IELTS-FCE Smavianna Hazırfrt Progremlan
Çocuklara Ozel Hafta Içı Gûndüz Yaz Progrsmian
Bıre-br Ingilizce Eğıtımlerı
Ev Hammlanna Özei Programlar
Ûğrencılenm^ze Ûcretsiz Aktıviteler
KMTM Cad. Ho:92 »OZ20 Osmanlay Istanbul
T.l (0212) 225 91 72 • 247 M 83 • 241 20 M
Türkiye Gazeteciler Cemıyetınin yayinladığı gunlük
Bizim Gazete
Ülke sorunlanna ılışkın raportanyla, araştırmalanyta,
köşe yazılartyla, tarafsız haberienyle sivıl toplumlann gazetesı
Düzenli okumak için abone olun. Td: 0^212.51106 75